Son Dakika :
pkk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pkk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Türk heyetinin Kürt yönetiminden istedikleri

Gönderen: Unknown on 2 Mart 2012 Cuma | 19:10



PKK'ya karşı mücadelede Irak merkezi yönetimi yerine Kürt yönetimi muhatap alınacak.

"ERBİL DAHA ETKİN ROL OYNASIN"

Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Büyükelçi Murat Özçelik ve beraberindeki heyet, Kuzey Irak’ta Bölgesel yönetim Başkanı Mesud Barzani ile bir araya geldi.

PKK ile mücadelede Erbil’in daha etkin rol üstlenmesini isteyen Türk heyeti, Barzani’den Irak’ta etnik ve mezhepsel çatışmaya karşı diyalog kapısını açık tutmasını da istedi.

Barzani’nin yanıtı “Gerekirse Iraklı siyasileri bir araya toplama girişimi başlatabiliriz” oldu.

TALEPLER:

İşte Türk heyetinin Kürt yönetiminden istedikleri:

* Irak Başbakanı Nuri El Maliki ile sorunlar yaşıyoruz. Maliki, üçlü mekanizmada beklentilerimizi karşılamıyor. İstihbarat paylaşımında bundan sonra direkt sizinle ilişkiye geçelim. Muhatabımız siz olun.

* Türkiye’de aranan çok sayıda kişi başta Erbil olmak üzere Kuzey Irak’a kaçıyor. KCK operasyonlarından kaçanlar ve terör örgütünden ayrılanların hukuki durumunu çözmek zorundayız. Kuzey Irak Türkiye düşmanlarıyla doldu. Bunun önüne geçin.

* Sınır güvenliğini tek taraflı sağlamak yeterli sonuç vermiyor. Özellikle kaçakçılık olaylarının önlenmesi için sizin de önlem almanız gerekiyor. Sınır bölgelerinde Sınır Ticaret Merkezleri kurulsun.

BARZANİ'DEN YEŞİL IŞIK

Türkiye ile sorun yaşamak istemediklerini belirten Barzani taleplere yeşil ışık yaktı, sınır güvenliği konusunda Türk heyetine söz verdi.

BDP'YE UYARI

Geçen günlerde kendisini ziyaret eden BDP heyetine “şiddet dışı yöntemleri desteklemeyin” uyarısında bulunduğunu belirttiğini de aktaran Barzani, Türk yetkililere de hiçbir şiddet olayı desteklemeyeceklerini iletti. Barzani, “Sorunun çözümü konusunda üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız” dedi.

PKK Kartını Açmayacağız

Gönderen: Unknown on 28 Şubat 2012 Salı | 17:57



Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Türk gazetecileri kabülünde yaptığı açıklamada, terör örgütü PKK'yı kesinlikle desteklemediklerini belirtti. Bakan Muallim, 'Adana anlaşmasına bağlıyız. Türk hükümetinin Suriye politikasına tepki olarak PKK kartını kullanmamız doğru değil ve asla olamaz. Türk halkının acı çekmesini istemiyoruz' dedi.

Türkiye'nin Suriye'ye müdahalede neden bu kadar hevesli olduğunu çözemediklerini belirten Muallim, Türk hükümetinin Suriye aleyhindeki uluslararası planın parçası olduğunu iddia etti. Muallim, 'Bismillah desek bile Türkiye bize şüpheyle yaklaşıyor. Türkiye, silahlı grupları misafir ediyor. Özgür Suriye Ordusu'na ev sahipliği yapıp, eğitim veriyor. Sınırdan geçip Suriye'de eylem yapmalarına izin veriyor. Bu bir komşuluk yaklaşımı değildir' diye konuştu.

Muallim, ilişkilerin düzelmesi konusunda hala umutlu olduğunu belirtmekle birlikte 'Türkiye'nin bu politikasıyla ilişkilerde bir gelecek görmediğini de söyledi. Muallim şunları söyledi:

'Türkiye ve Suriye kardeş gibiydi. Ancak 180 derecelik bir dönüş yaşandı. Bunda tek bir sebep görebiliyorum. Başbakan Erdoğan, Başkan Esad ile her görüştüğünde Müslüman Kardeşler ile diyalog kurmasını istiyordu. Oysa bizim Müslüman Kardeşlerle 1980'lere kadar uzanan çok zor bir sorunumuz vardı. Şimdi birileri Türkiye'nin bölgesel güç olmasından söz ederek Suriye'ye karşı kışkırtıyor. Türkiye askeri bir müdahalede bulunursa egemenliğimizi koruruz. Ancak ben Türkiye'de hala bir mantık ve sağduyu olduğuna inanmak istiyorum. Türkiye demokrasinin koruyucusu mu ya da rehberi mi? Benim Bakan Davutoğlu'na tavsiyem Türkiye'nin sorunları ile ilgilenmesi. Suriye'yi sonsuza kadar kaybetmemek için Davutoğlu bir kez daha Türkiye'nin konumunu değerlendirmelidir. Bağımsız ülkeler böyle yapar.'

Clinton: Muhaliflere silah verilmeyecek
Suudi Arabistan ve Katar'ın başını çektiği ülkeler Suriyeli muhaliflere silah desteği sağlanması çağrısında bulunurken, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Suriyeli muhalifleri silahlandırmanın şu an çok riskli olduğunu ve Türkiye, Lübnan ve Ürdün sınırlarına tankları sevk etmeyeceklerini belirtti. Clinton, CBS News programına verdiği özel demeçte, Humus gibi kentlerde sivillere yönelik saldırılardan ''derin üzüntü'' duyduğunu belirtti. Obama yönetiminin, Arap ülkelerinin ve Senatör John McCain gibi Amerikalı yetkililerin Suriyeli muhalifleri silahladırmaya başlanması yönündeki ısrarcı taleplerini karşılamaktan uzak olduğunu ifade etti. Clinton, ''Onları neyle ve neye karşı silahlandıracağız? Türkiye, Lübnan ve Ürdün sınırına tankları sevk etmeyeceğiz. El Kaide örgütünün Suriye'deki muhalefeti desteklediğini biliyoruz. Suriye'deki El Kaide'yi destekliyor muyuz? Hamas şimdi muhalefeti destekliyor. Suriye'deki Hamas'ı destekliyor muyuz?'' dedi.

ANAYASA GEÇTİ
11 aydır iç karışıklık içinde olan Suriye'de, Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın ilan ettiği reform programı çerçevesinde hazırlanan yeni anayasa, referandumda yüzde 89.4'lük destekle kabul edildi. Anayasa Baas Partisi'nin üstünlüğüne son veriyor. internethaber

Türkiye'deki 5 Kilit İsim!



ABD Kongresi Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan 'Türkiye: Arka plan ve ABD ile İlişkiler' başlıklı raporda, önemli değerlendirme ve iddialara yer verildi. Akşam'dan Mahmut Gürer'in haberine göre kongrenin Ortadoğu Uzmanı Jim Zanotti imzasını taşıyan 17 Ocak tarihli 46 sayfalık rapor, merkezin resmi internet sitesinde yayımlandı. Öne çıkan detaylar şöyle:

- Yeni anayasanın geleceğiyle ilgili olarak Türkiye'de kaygı yaratan husus, tek parti iktidarının güç kullanarak, kendi istediği gibi bir anayasa yapması... Buradaki soru işareti, yeni anayasa popüler liderlerin istediği yönde bir anayasa mı olacak, yoksa büyük bir konsensus gerçekleştirilerek, tüm ideolojik unsurları taşıyan bir yapı mı taşıyacak? Anayasayı, Türkiye'nin içinde bulunduğu mali durum, ulusal güvenlik kaygıları ve vatandaşların tepkilerinin şekillendireceğini söylemek mümkün. Bu nedenle konsensusa ihtiyaç var.

TÜRKİYE'DE 10-20 MİLYON ALEVİ VAR

- Türkiye nüfusunun yüzde 15-20'lik bölümünü Kürt kökenliler oluşturuyor. AKP hükümeti, başlattığı demokratik açılım süreci kapsamında, çok sayıda adım attı. Bunlardan en önemlileri, Kürtçe'nin günlük hayatta, seçim kampanyalarında ve medyada kullanımı olarak sıralanabilir.

- Türkiye'de, 10-20 milyon arasında Alevi yaşıyor. Laik devlet sisteminin en büyük destekçisi durumunda olan Aleviler, sistemin kendilerini Sünni çoğunluk yapısından koruduğunu düşünüyor.

ESAD, PKK KARTINI KULLANABİLİR

- 1980'lerin sonunda ortaya çıkan Fethullah Gülen hareketi-cemaati, orta sınıf Türk toplumunda yaygınlaşarak yeni bir 'muhafazakar sınıf' oluşmasını sağladı. Gülen hareketinin Türkiye'deki politik partilere eşit mesafede durması dikkat çekiyor.

- Suriye'de yaşanan olaylar nedeniyle şimdiye kadar 20 binin üzerinde sığınmacı sınırı geçerek Türkiye'de kurulan geçici kamplara yerleşti. 2012'nin ilk ayı itibarıyla yaklaşık 9 bin 200 kişi hala bu kamplarda yaşıyor. Bu nedenle Türk yetkililer, sınır ötesinde bir 'tampon bölge' oluşturmayı düşünebilir. Bunun yanı sıra Türkiye, Esad rejimine karşı NATO kapsamında düzenlenecek bir operasyonda, Libya'da oynadığı gibi bir rol oynayabilir. Raporlara göre Esad rejimi, PKK'yı Türkiye'ye karşı kullanabilir.

TÜRKİYE'DEKİ KİLİT OYUNCULAR

Raporun dikkat çeken bölümlerinden biri 'Türkiye'deki kilit oyuncuların profilleri' başlığı altında toplandı. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı, CHP Genel Başkanı ve PKK ele başının isimlerine yer verilen raporda özgeçmişler şöyle anlatıldı:

- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: AKP'nin seçimi kazanmasının ardından partinin ilk Başbakan'ı oldu. Daha sonra görevi Erdoğan'a devreden Gül, Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. Gül birçok gözlemciye göre, hali hazırda Erdoğan hükümeti üzerinde yumuşatıcı bir güç olarak rol oynuyor.

ORTADOĞU'DA POPÜLER


- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: 1997'de Siirt'te okuduğu şiir nedeniyle hapis yattı. 2001'de AKP'yi kuran Erdoğan, siyasi yasağı nedeniyle 2003'te düzenlenen özel seçimle Başbakan oldu. Anketler, Dünya Ekonomik Formu'nda, İsrail Cumhurbaşkanı Shimon Peres'e yönelik söyleminin ardından hem Türkiye'nin hem de Müslüman Ortadoğu'nun en popüler dünya lideri olduğunu gösteriyor.

LİSTEDE ÖCALAN DA VAR

- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu: 2009'da Dışişleri Bakanı olarak atandı. 'Stratejik Derinlik' ve '0 sorun' politikalarını uygulamaya koydu. Bazı gözlemciler bu rolünü 'Yeni Osmanlıcılık' olarak adlandırıyor.

- CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu: Alevi. Baykal'ın seks kasedinin ardından istifasıya zorlanmasıyla birlikte Genel Başkanlığa seçildi. 2011 seçimlerinde bazı gözlemcilere göre beklenenden az başarı gösterdi.

- PKK elebaşı Abdullah Öcalan: 1999'da muhtemelen ABD yardımıyla Kenya'da yakalandı, Türkiye'ye götürüldü. Hali hazırda İmralı'da maksimum güvenlik seviyesinde tutuluyor. PKK'nın liderliğini şu anda Murat Karayılan yapıyor gibi görünse de bazı gözlemcilere göre Öcalan hala 'aracılı iletişim'le örgütü yönetiyor.


PKK'lı Canlı Bombaya SGK Güvencesi!



Diyarbakır'da geçen yıl bombalı eylem hazırlığında yakalanan ve üzerinde KCK soruşturmalarını yürüten 2 özel yetkili savcının ev adresleri çıkan "Demhat Çiya" kod adlı Hasan Bozan hakkında 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

5 PKK'lının öldürüldüğü Bingöl'ün Şeytan Dağları'ndaki operasyonda Bozan'ın, sözde "Bingöl Doğu Gücü" sorumlusu Mehmet Hayme ile birlikte silahlı ve üniformalı çektirdiği fotoğraf karesi ele geçirildi. 2 yıldan beri ailesinin haber alamadığı Bozan'ı babası, emniyetteki teşhiste tanıdı. Bozan ise "Bu kişi bana çok benziyor, ama ben değilim" dedi. Ardından da "Fotomontajdır. Kafa kısmı benim, ancak gövde silahlı başka kişiye ait. PKK'lı elbisesini bir kez nevruzda giydim. İstanbul'a çalışmaya gittim. İstanbul ve Mersin'de değişik şirketlerde çalışıyordum. Geriye dönük 2 yıllık sigorta kayıtlarım araştırılabilir" dedi.

'PRİMLERİ BİZ ÖDEMEDİK'


Sabah'tan Özgür Cebe'nin haberine göre; mahkeme, SGK Bölge Müdürlüğü'ne yazı yazarak sanığın sigorta sicil kaydı ve geriye dönük sigorta prim dökümünü istedi. SGK'nın gönderdiği hizmet dökümünü içeren tablo mahkemeye gönderildiğinde, Bozan'ın dağda olduğu belirtilen 2007-2010 arasında sigorta primlerinin yatırıldığı ortaya çıktı. Bunun üzerine mahkeme primleri ödediği görünen şirketlerden işe giriş kaydı, maaş bordrosu, sanığın kimlik bilgileri ve imza örneklerini gönderilmesini istedi. Şirketlerden böyle bir elemanlarının olmadığı, kendilerinde çalışmadığı, primlerin kendi şirketleri adına nasıl ve ne şekilde yatırıldığını da bilmedikleri yanıtı geldi. Bozan'ın avukatı, şirketlerin gönderdiği cevapları kabul etmediklerini söylese de sanığın tutukluluğun devamına karar veren mahkeme davayı ileri bir tarihe ertelendi.

RAHAT HAREKET İMKANI

Mahkeme sanığın PKK üyesi olduğuna dair fotoğraf haricinde bir bilgi bulunmadığını belirterek, Bozan'ın yakalandığı tarihten sonra teslim olan PKK'lılardan teşhis için çalışma yapılmasına karar verdi. Teröristin sigortasının yatırılmasını değerlendiren yetkililer, son dönemde kentlere eylem için gönderilen ve güvenlik güçlerince dağda olduğu tespit edilen PKK'lıların arka arkaya yakalanmalarından dolayı örgütün taktik değiştirdiğini belirtti.

Yetkililer, canlı bomba eylemlerinde kullanmak için yetiştirilen özel bombacıların SGK primlerinin milisler aracılığıyla yatırılarak bu şekilde polis ve jandarmanın arama kayıtlarından düşürülerek şehirlerde rahat hareket etmesinin planlandığı kaydedildi.



TSK'dan Başarılı Hava Operasyonu



Çukurca baskınına katılan teröristlere yönelik hava harekatı düzenlendi.
İstihbarat birimleri, ikinci Çukurca saldırısına katılan bir grup teröristin Kani Reş kampına sığındığını tespit etti.
Yaklaşık 200 teröristin barındığı kampa yönelik hava saldırısında 15 terörist öldürüldü. Çok sayıda terörist de yaralandı.

Kani Reş kampı yöre insanı tarafından iyi biliniyor. Şemdinli'e bulunan terör yuvası vatandaşların adeta korkulu rüyasıydı.Teröristler vatandaşları zorla buraya getirerek haraç topluyor, sözde yargılama yapıyordu.

Yerle bir olan kamptan kurtulan teröristler ise çözümü kaçmakta buldu. İstihbarat kaynaklarına göre kampta bulunan terörist ele başları bombardımandan bir gün önce kaçtı.

2 METRE KARDA OPERASYON
Ağır kış şartlarına rağmen Mehmetçik vatandaşların can ve mal güvenliği için operasyon düzenleniyor. Kar kalınlığı bölgede 2 metreye yakın. Kavaklı Armutlu Bölgesi Mehmetçiğin kontrolü altında. Bölge karış karış aranıyor. Özellikle mağara ve sığınaklar titizlikle kontrol ediliyor. Bölücü terör örgütüne yönelik operasyonlar kararlılıkla devam ediyor.

'İç infaz' soruşturmasına Karayılan ve Bayık da eklendi!



Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı, PKK içerisindeki infazlar konusunda açtığı soruşturmayı derinleştirdi.Daha önce Şemdin Sakık, İbrahim Güçlü gibi isimlerin ifadesine başvurup örgüt içi infazlar konusunda detaylı ifadeler alan savcılık, soruşturma dosyasına PKK'nın Kuzey Irak'taki elebaşları ; Murat Karayılan, Duran Kalkan, Cemil Bayık, Ali Haydar Kaytan, Fehman Hüseyin, Nurettin Sofi ve 2004 yılında PKK'dan ayrılan Osman Öcalan'ı da dahil etti. PKK'nın faliyetlere başladığı 1976 yılından bu yana yaşanan örgüt içi infazları konu alan savcılık soruşturmasının tamamlanmasından sonra dava açılacağı ve soruşturmaya dahil edilen PKK yöneticilerininde bu davada, 'Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak', 'Kasten adam öldürmek' suçlarından yargılanacakları belirtildi.DHA

Bayrak Yakan Çocuklara Gözaltı

Gönderen: Maykıl on 27 Şubat 2012 Pazartesi | 17:36



Aydın'ın Germencik İlçesi'ne bağlı Ortaklar Beldesi'nde terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın yakalanışının yıldönümünü bahane ederek Türk bayrağı yakıp, polise taş attığı öne sürülen 11 çocuk yakalandı.

Aydın Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından terör örgütü PKK'nın 'Eylemci Gençlik' yapılanmasına yönelik Germencik İlçesi'ne bağlı Ortaklar Beldesi'nde operasyon düzenlendi.

Bugün sabah saatlerinde, daha önceden belirlenen adreslere yapılan eşzamanlı baskınlarda, terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın yakalanışının yıldönümü nedeniyle geçen 15 Şubat'ta Ortaklar Beldesi'ndeki eylemde Türk bayrağı yakıp polise taş attıkları belirlenen 11 çocuk yakalandı.

Şüphelilerin evlerinde örgütsel dokümanlar ele geçirildi. Şüpheliler, Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi.

Özel Kuvvetler PKK Avında!



Operasyonlarda, mağaralar ve bazı evler didik didik arandı.İlkbahar aylarının yaklaşması ile birlikte Jandarma ve Polis operasyonlarını sıklaştırdı. Hakkari Valiliği tarafından 2 gün önce Hakkari ve Şırnak arasında bulunan Kato Dağı eteklerinde bulunan Armutlu ve Kavaklı bölgelerine operasyon düzenlendiği bildirildi.

Operasyonun, Hakkari Dağ ve Komando Tugayı Özel Hareket Birliği, Genelkurmay Özel Kuvvetler Taburu ve Polis Özel Hareket Timleri ile birlikte yapıldığı açıklandı.

Valilk tarafından yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi."Bölge insanımızın verdiği bilgiler ışığında halkımızın can ve mal güvenliği için 23 Şubat 2012'de Dağ ve Komando Tugay , Jandarma Özel Hareket Birliği, Genelkurmay Özel Kuvvetler Taburu ve Polis Özel Hareket Birlikler ile müşreek olarak ortalama 1.5-2 metre kar kalınlığı olan Kavaklı, Armutlu bölgelerinde PKK, KCK terör örgütü mensuplarının barındığı mağara, sığınaklar ile adli makamlar tarafından verilen izin doğrultusunda bazı evlerde ve eklentilerinde yasalara ve usulune uygun aramalar yapılmıştır. Her türlü olumsuz hava koşulu ve kar durumuna rağmen bölge halkının verdiği bilgi ve desteklerle operasylonlar en ucra noktalarda da devam edecektir."




'PKK örgütte MİT'çi avı başlattı'



Tartışmaların KCK/PKK'nın dağ kadrosuna kadar uzandığı belirtilen haberlerde, örgüt içinde MİT'çi avının başladığı ve infazların yaşandığı bilgisi veriliyor.

MİT mensuplarının ifadeye çağrılması ile başlayan tartışmalar KCK/PKK’nın dağ kadrosuna kadar uzandı. Ancak dağdaki tartışma MİT görevlilerinin ifadesinin alınıp alınmamasından ziyade ‘Örgüt içinde MİT elemanı var mı?’ şeklinde devam ediyor. “KCK içindeki MİT’çiler kim?”sorusu örgütte başka bir meseleyi ortaya çıkardı: Aksiyon’un daha önce gündeme getirdiği PKK’daki JİTEM mensupları. İddialara göre Kandil, “MİT’çiler” ve “JİTEM’ciler” diye ikiye bölündü. Bu konuda ciddi tartışmaların başladığı hatta küçük çaplı çatışmaların yaşandığı ileri sürülüyor. Bazı kamplarda örgüt mensuplarının yerleri değiştirildi ve tartışmaları minimuma indirmek için bir bildiri yayımlandı. KCK/PKK’nın dağdaki lideri Murat Karayılan örgüt içindeki ‘ajan’ tartışmalarını bitirmek için 15 Şubat’ta yayımladığı bildiride sert ifadeler kullandı: “Kürt halkının özgürlük mücadelesi için burada bulunuyoruz. Bizi birbirimize düşürmek isteyen odaklara kanmayın. Ajanlık suçlamasını bırakıp ‘ne yapabiliriz’ tartışmasını yapmalıyız. Eğer sorun varsa da o kişiler özeleştirilerini vermek zorunda. Tartışmalar devam ederse gerekli cezalar devreye girecektir.”

Karayılan’ın bildirisi örgüt içindeki hareketliliği bitirmeye yetmedi. Örgütün sözde Zap eyaleti medya savunma karargâhında başlayan ajanlık tartışmasında iki örgüt yöneticisi infaz edildi, Roni kod adlı örgüt mensubu çatışmada yaralandı. Bunun üzerine kamplardaki militanların yerleri değiştirildi.

Aksiyon Dergisi'nin haberinde örgüt içindeki Suriyelilerle ilgili de önemli bilgiler yer aldı. Haberde yer alan iddialar, KCK’da yönetimsel anlamda ibrenin Suriyelilerin lehine kaydığı yönünde. Suriye istihbaratı El Muhaberat’ın elemanları olarak örgüt içinde yer aldıkları belirtilen ve üst düzey konumda olan 100’den fazla Suriyeli bulunuyor.

İstihbarat birimlerinin hazırladığı raporlara göre, El Muhaberat’a çalışan ancak Türkiye sınırları içinde de terör estiren Suriye uyruklu örgüt yöneticileri kimler? KCK/PKK’daki diğer Bahoz’ların kimliğini ilk kez Aksiyon dergisinin haberinde yer aldı. İşte Suriye istihbaratına çalışan ve bu ülkenin vatandaşı olan, aynı zamanda PKK’ya yön veren bazı teröristlerin kimliği.

Nurettin Halas El–Muhammed (Sofi Nurettin): 1990 yılında örgüte katıldı. Hakkâri-Yüksekova-Şemdinli kırsalında bölge sorumluluğu yaptı. Sofi bölgede birçok silahlı eyleme katıldı. 2003-2007 yılları arasında Diyarbakır kırsalında sözde eyalet koordinatörlüğü yaptı. Bu dönemde Diyarbakır’da gerçekleştirilen eylemleri organize etti. 2008 yılında KCK/PKK’nın silahlı kanadı olan HPG ana karargâh komutanı oldu. Fransızca dâhil üç dil biliyor.

Fehman Hüseyin (Doktor Bahoz): Suriye’de tıp eğitimi aldığı sırada örgüte katıldı. Beşar Esed ile sınıf arkadaşı ve kardeşi ile sıkı bir dostlukları bulunuyor. 1992’de Şırnak kırsalında sözde Cudi bölge sorumluluğu yaptı. 2003’te HPG ana karargâh komutanlığına getirildi. 2009’a kadar örgütün bütün askerî faaliyetlerinin en üst düzeyde sorumluluğunu yaptı. 2007 Ekim ayında Dağlıca, 2008 bahar aylarında Aktütün Jandarma Karakolu baskınlarının planlamasını yaptı ve eylem talimatlarını verdi. 2004 sonunda örgüte yeni katılan TREJ kod adlı Kenan Avcı’ya bombalama konusunda eğitim verdirdi.

Çiya Kobani (kod): Haftanin yürütmede Ali Kiçi kod adlı teröristin yardımcısı iken Haziran 2010’da Hakkâri sorumluluğuna atandı. Kureyşin Tepe askerî üs bölgesine yapılan saldırıyı koordine etti.

Zozan Kobani: 2007-2008 yıllarında Hakkâri merkez Kavaklı Kato bölgesinde faaliyet yürüttü. Zap kampında takım komutanı olarak faaliyet yürütüyor.

Savaş (kod): 1999 katılımlıdır. Hâlen Haftanin Ore alanında takım komutanı olarak faaliyet gösteriyor. 2007 yılı içerisinde Beytüşşebap ilçesinde J.Bçvş. Levent Çelik’in öldürülmesi olayında yer aldı.CİHAN

Muhalifler Meşal Temo Güçleri’ni kurdu



Meşal Temo Güçleri adlı birlik, PKK ve Beşşar Esad'ın askerlerine karşı mücadele edecek.

Baas rejiminin insanlık dışı müdahalelerine karşı çıkarak ordudan ayrılan ve Meşal Fazıl Temo’nun arkadaşlarının da olduğu bir grup asker, Suriye’nin Kürt bölgesinde bir araya gelerek güç gösterisinde bulundu. Meşal Temo Güçleri adıyla Suriye ordusuna karşı birlik kuran askerler, Temo’nun yol arkadaşı Temo Serheng Ahmed Cubas komutasında hareket edecek.

Beşşar Esad askerleri ile bölgeye yerleştirilen PKK gibi güçlere karşı savaşacağı belirtilen Meşal Temo Güçleri, orduya karşı savaşıp, halkı koruyacağını belirten bir görüntüyü video paylaşım sitelerine yükledi. Görüntüde Suriye ordusundan ayrılan Serheng Ahmed Cubas, ordudan neden ayrıldıklarını anlatıyor, Suriye halkını korumak için yemin ettiklerini dile getiriyor. Cubas, besmele çektikten sonra, “Zulme uğrayanlar için savaşma iznini dinimiz veriyor. Hiç şüphe yok ki Allah bize yardımcı olacak. Biz bu bölgede Meşal Temo Güçleri olarak ilan ediyoruz ki halkı koruyacağız. Biz Beşşar Esed ve güçlerine uyarıyoruz. Onlar her yerde ve her zaman kimseden alamadığı darbeyi bizden görecektir.” diyor. Cubas'ın konuşması, yanındaki arkadaşlarının tekbirinden sonra bitiyor.

Kamışlı'da yaşayan Geleceğin Hareketi Partisi'nin lideri Meşal Fazıl Temo, düzenlenen bir suikast sonucu öldürüldü. Temo, Suriye muhalefetine verdiği destekle biliniyordu. Temo’nun öldürülmesinden bir ay sonra bölgeye yerleşen PKK ise bölgenin en büyük aşiret liderlerinden Abdullah Bedro’nun evini basmış Bedro'nun ağır yaralanmış, 3 oğlunun ise öldürülmüştü. Saldırı sırasında PKK'nın üst düzey yöneticisi 'Xebat Derik' kod adlı Mahmut Muhammed ölmüştü.CİHAN

Dargeçit'te 4 Kişiye Daha Ait Kemikler Bulundu

Gönderen: Maykıl on 26 Şubat 2012 Pazar | 08:17



Mardin'in Dargeçit İlçesi'nde, Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı'nın talimatıyla, 1995 yılından bu yana kayıp oldukları iddia edilen 6 kişinin bulunması çalışmaları kapsamında bugün dördüncü kez kez kazı yapıldı. Daha önce 4 kişiye ait kafatası ve kemiklerin bulunduğu bölgede, bugünkü kazılar, köy dışındaki boş alanda yapıldı. Bugün de bölgede yeni kafatası ve kemikler ile elbise parçaları bulundu. Bulunan kemiklerin kayıp köylülere ait olmadığı ve 1994 yılında güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmada ölen ve bölgeye gömülen PKK'lılara ait olduğu iddia edildi.

Kazı bölgesinde geniş güvenlik önlemleri alınırken, görevlilerin dışında hiç kimsenin girmesine izin verilmedi. Kemiklerin bulunması üzerine kazı yerinde bulunan bir Adli Tıp Uzmanın yetersiz olacağı belirtilerek, Mardin'den yeni uzmanların bölgeye gelmesi talep edildi. Bulunan kafatası ve kemiklerin 4 kişiye ait olduğu iddia edilirken, kesin sayının yapılacak incelemeden sonra netleşeceği bildirildi

Mardin'de Mayın Patlaması: 1 Şehit 1 Yaralı



Mardin'in Nusaybin ile Şırnak'ın Cizre İlçesi arasındaki İpek Yolu üzerine PKK'lıların yerleştirdiği bombanın etkisiz hale getirilmesi sırasında patlayıcının infilak etmesi sonucu 1 astsubay şehit oldu, 1 astsubay da yaralandı.

Mardin'in Nusaybin İlçesi ile Cizre arasındaki İpek Yolu'nun 34'üncü kilometresindeki Söğütlü Köyü yakınlarında PKK'lı teröristler karayoluna bombalı tuzak kurdu. Güvenlik güçleri, bölgede bomba bulunduğu yönündeki ihbar üzerine bugün saat 16.30 sıralarında karayoluna trafiğe kapatarak, arama tarama faaliyetinde bulundu.

Dedektörlerle yapılan aramada teröristler tarafından tuzaklanmış ve patlatılması için kablo bağlanan ve yaklaşık 35 kilo olduğu belirtilen bomba bulundu. Patlayıcının çevresinde önlem alan güvenlik güçleri, bombayı etkisiz hale getirmek için çalışma başlattı. Yapılan çalışma sırasında bombanın infilak etmesi sonucu ;henüz kimliği öğrenilemeyen 1 astsubay şehit olurken, 1 astsubay da yaralandı.

Mardin Valisi Turhan Ayvaz, patlamada 1 astsubayın şehit olduğunu 1 astsubayında yaralandığını belirterek, "Yaralı astsubayın durumu iyi. Bölgede güvenlik güçleri çalışmalarını sürdürüyor" dedi.

İpek Yolu trafiğe kapatılırken, bölgede başka patlayıcının bulunup bulunmadığın araştırılması sürdürülüyor.

PKK'nın 1 Milyar Dolar Kara Parası Var



Araştırmacı- yazar ve emekli Albay Erdal Sarızeybek, Tük Eğitim- Sen Finike Şubesi’nin konuğu olarak ayın söyleşisine katıldı.

PKK’nın, İsviçre bankalarında 1 milyar dolar kara parası bulunduğunu da iddia eden Sarızeybek, hükümetin bu konuya sessiz kaldığını ve hiçbir girişimde bulunulmadığını öne sürdü.

PKK’nın 1’inci Körfez Savaşı’nın ardından büyüdüğünü de ileri süren Erdal Sarızeybek, söylerini şöyle tamamladı:

"Daha önce üç- beş çapulcu denilen PKK, 1991’de 1’inci Körfez Savaşı ile 20 bin oldu. Peşmerge denilen Barzani Özerk Kürt Yönetimi liderine dönüştü. 2003’te yapılan 2’nci Körfez Savaşı ile silahlı PKK güçleri siyasal güce çevrildi, Barzani’nin Özerk Yönetimi Federe Kürt Yönetimi yapıldı. 2011’de ise Irak’ta Yahudi Kürt Devleti’nin temelleri atıldı. Yerel yönetimlere özerklik verilmesi sonrasında da Doğu’da ’PKK Özerk Yönetimi’ oluşacak. Bu siyaset, savaş yaptığımız ihanet projesi Sevr’e gitmektir."

PKK'ya bir darbe daha

Gönderen: Maykıl on 25 Şubat 2012 Cumartesi | 06:36



Bingöl'de jandarma ekipleri tarafından komando timlerinin de bulunduğu 200 kişilik ekip tarafından düzenlenen operasyonlarda terör örgütü PKK'ya yardım ve yataklık ettikleri gerekçesiyle 1'i dernek başkanı, 1'i köy muhtarı olmak üzere 12 kişi gözaltına alındı. Bingöl Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, güvenlik güçlerince Bingöl genelinde Ekim 2011'den itibaren bölgede sağ olarak yakalanan teröristlerin verdiği bilgiler ile ele geçirilen evrak ve dokümanların incelenmesiyle başlatılan operasyonların aralıksız sürdürüldüğü belirtildi. Açıklamada, Bingöl kent merkezi ile merkeze bağlı Ortaçanak, Ekinyolu ile Yumaklı köylerinde haklarında bölücü terör örgütü mensuplarına yiyecek ve malzeme temin ettiği, araçları ile örgüt mensuplarını taşıdığı, taşımaya yardım ettiği, yapılacak eylemler ve askeri birlik hareketlilikleri ile ilgili örgüt mensuplarına bilgi temin ettiği ve bölgede faaliyet gösteren örgüt mensuplarına yardım yataklık yaptığı şeklinde iddialar bulunan kişilere yöneilk operasyon düzenlendiği belirtildi. Jandarma Özel Harekât, Jandarma Komando timleri ile sivil jandarma ekiplerinden oluşan yaklaşık 200 kişinin katılımıyla Bingöl kent merkezi ile merkeze bağlı köyler ve İstanbul'da 9 adrese, zırhıl araç ve helikopter desteğiyle dün (perşembe) eş zamanlı operasyon gerçekleştirildi. Operasyonda aralarında 1 köy muhtarı, azası ve bir dernek başkanının da bulunduğu 9 kişi gözaltına alındı. Yardım yataklıkla suçlanan 3 kişinin ise halen Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu olduğu belirlendi. Gözaltına alınanların ev ve eklentilerinde yapılan aramalarda 2 adet ruhsatsız av tüfeği, örgütsel doküman ve malzeme ele geçirildi. Gözaltına alınan 9 kişi ile ilgili adli işlemlerin sürdüğü belirtildi. Ele geçirilen malzemeler savcılığın talimatıyla muhafaza altına alındı.
 
SON 1 YILDA 23 KİŞİ TUTUKLANDI 

Son bir yılda Bingöl İl Jandarma Komutanlığı'na bağlı birliklerce yapılan operasyonlarda PKK terör örgütüne yardım ve yataklık ettikleri iddiasıyla 45 kişinin gözaltına alındığı ve 23'ünün tutuklandığı belirtildi.

-20 derecede büyük operasyon!



Tunceli'de kar kalınlığının yaklaşık 2 metre arasında değiştiği merkeze bağlı Kutu Deresi ile Pülümür Vadisi'nde tespit edilen iki ayrı PKK'lı grubu etkisiz hale getirmek için şafak vakti hava destekli operasyon düzenledi. Eksi 20 dereceye düşen dondurucu soğukta operasyon sürerken, Kobra helikopterler PKK'lıları bulunduğu alanları bombalanırken, bölgeden silah sesleri geldiği duyuldu.Tunceli'nin Kutuderesi Vadisi ile Pülümür Vadisi'nin Zağge Bölgesi'nde tespit edilen iki ayrı PKK'lı grubu etkisiz hale getirmek için hava destekli operasyon başlatıldı. Bu sabah şafak vakti Tunceli 4'üncü Komandı Tugay Komutanlığı ile İl Jandarma Komutanlığı'ndan Sikorsty helikopterlerle operasyon bölgelerine çok sayıda özel eğitimli komandolar indirildi. Kar kalınlığının yer yer 2 metreyi aştığı bölgede komandolar hava sıcaklığının eksi 20 dereceye düştüğü ve dondurucu soğuk havanın bulunduğu bölgelerde operasyonlarını sürdürüyor. Askeri kaynaklardan alınan bilgiye göre -30 dereceye dayanaklı özel ve her türlü hava koşullarına uyumlu kıyafetlerle operasyona çıkan özel eğitimli birliklerin, arazide bir hafta kalabilecek donanım ve teçhizata sahip olduğu öğrenildi. Özel eğitimli profesyonel birliklerin katıldığı iki ayrı noktadaki operasyonun da kış sığınaklarında bulunan 2 ayrı PKK'lı grubun hedef alındığı öğrenildi.Öte yandan Kobra helikopter, askerlerin güzergah üzerinde bulunan bir çok mağarayı yoğun bombardıman altında aldı. Askeri birliklerin operasyon bölgelerinde zaman zaman yoğun silah seslerinin duyulduğu öğrenildi.
DHA

Economist'in Erdoğan ve Gülen analizi



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Gülen cemaati arasında yaşandığı iddia edilen "güç mücadelesine" ilişkin tartışmalara Economist dergisi de katıldı.

ERDOĞAN'IN İÇERİDE DIŞARIDA DÜŞMANLARI VAR


İngiliz dergisi "Türk Başbakanı, hem yurt içinde hem yurt dışında yeni düşmanlarla karşı karşıya" dediği geniş analizinde Erdoğan'ın "ilk raundu kazanmış gibi görünse de Gülenciler ile çatlağın siyasi kaderini büyük ölçüde etkileyebileceğini" öne sürdü. Dergi, "Erdoğan'ın AKP içerisindeki olası haleflerinin, Gülenciler'e geçmekte olduğu" iddiasını da aktardı. Haftalık Economist dergisi, son sayısında "Türkiye'deki İç Mücadele" başlığı ile yayımladığı geniş analizde "Türk Başbakanı, hem yurt içinde hem yurt dışında yeni düşmanlarla karşı karşıya" spotunu kullandı.
Başbakan Erdoğan'ın dokuz yıldır "rahatça bir zaferden başka bir zafere geçtiğini, ard arda üç seçim kazandığını, her defasında oylarını artırdığını" belirten dergi, ekonominin şimdiye kadar finansal krizden yara almadan çıktığını, ABüyelik müzakereleri tıkansa da ABD ile ilişkilerde "altın çağ' yaşandığını kaydetti.

"ÇATLAK, ERDOĞAN'IN SİYASİ KADERİNİ ETKİLEYEBİLİR"


Buna karşın, "Ancak Sayın Erdoğan ile Türkiye'nin en etkin İslami hareketi arasındaki çirkin güç mücadelesi dikkate alındığında tablo o kadar pembe değil" yorumundan sonra MİT krizine değinilen analizde MİT yasasında yapılan değişiklikle üst düzey yetkililerin ancak Başbakanın onayı ile yargılanabileceğine dikkat çekildi. Analizde şöyle devam edildi:

GÜLENCİLER DESTEĞİNİ ÇEKEBİLİR


"Sayın Erdoğan'ın ilk raundu kazanmış gibi görünse de çatlak siyasi kaderini büyük ölçüde etkileyebilir çünkü Gülenciler desteklerini geri çekebilir. Sorunu, Sayın Erdoğan'ın sağlığı daha da karmaşık hale getiriyor" yorumu da yapıldı. Economist, Erdoğan'ın "AKP içerisindeki olası haleflerinin Gülenciler'e geçmekte olduğu" iddialarını aktardıktan sonra "Barışmak herhalde her iki tarafın çıkarına" sözlerini de kullandı. "Gülenciler" ile AKP'nin orduya karşı ortak tavır aldığını ancak" yüzlerce subay cezaevinde ve darbe tehdidi ortadan kaldırılmışken ittifakın zayıfladığını" öne süren dergi, bunun da muhtemelen bir "güç meselesinden" kaynaklandığını, Erdoğan'ın, Gülen taraflarının fazla şey istediğini düşündüğünü de iddia etti. Analize şöyle devam edildi:
"MİT konusundaki kavgadan önce bile Başbakan'ın,Türkiye'nin imajına zarar veren, gazeteci tutuklamaları konusunda kaygılı olduğu söyleniyordu. Halen en az 70'i cezaevinde, çoğu da zayıf (kanıtlarla) desteklenen terör suçlamalarıyla. Onlardan bazıları, özellikle Ahmet Şık ve Nedim Şener, Gülenciler'i çok eleştirmişlerdi."

"ERDOĞAN'IN DEMOKRASİ SİCİLİ O KADAR PARLAK DEĞİL"


Economist, buna karşın "Ancak Sayın Erdoğan'ın kendi demokrasi sicili de o kadar parlak değil" iddiasında bulunurken "Yüzlerce öğrencinin, baraj projelerine karşı protesto etmek gibi 'suçlar'dan ya yargılandığını ya da cezaevinde bulunduğunu" kaydetti. Gazetecilere yönelik baskılar ve Uludure olayına da gönderme yapılan analizde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Başbakan Erdoğan'ın MİT Müsteşarı'nı korumak için bir yasa teklifini Meclis'ten hızlı biçimde geçirirken terörle mücadele yasalarını değiştirmek için herhangi bir adım atmadığı eleştirilerine de vurgu yapıldı.

YENİ ANAYASA KONUSUNDAİLERLEMENİN OLMAMASI KAYGI VERİCİ


İngiliz dergisi, yeni anayasa konusunda ilerleme olmamasını "kaygı verici" olarak nitelerken "Başbakan Erdoğan'ın güçlü bir başkanlık yaratma iddiası konusunda hala endişeler var" sözlerini kullandı. "En büyük Kürt partisinden onay almadan sürecin tamamlanması zor gibi görünüyor" iddiasını ortaya atan dergi, "Sayın Erdoğan, kamuoyu önünde PKK'yı reddetmediği sürece onunla (Kürt partisi) ile konuşmaya istekli değil. Halbuki, Sayın Fidan'ın liderliğindeki kendi adamları ise, geçen yaza kadar gizlice PKK ile müzakereler yapıyordu" diye yazdı.
Suriye'nin de diğer bir kaygı oluşturduğunu da belirten dergi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ABD'nin müdahale etmesi için meslektaşı Hillary Clinton'un nezdinde "lobicilik" yaptığı savlarını yansıttı. Analizde Esad'ın iktidarda kaldıkçaTürkiye'ye karşı harekete geçmesi riskinin arttığı savulurken Esad'ın PKK'ya destek vermesi veya Türkiye'deki Aleviler arasında kargaşayı körüklemesi olasılıklarından söz etti. Economist ,analizini şöyle noktaladı:

EKONOMİ İLE İLGİLİ "KAYGILAR"


"Ve ekonomi konusunda kaygılar var. Yunan komşusuna göre,Türkiye, parıldıyor gibi: Bütçe açığı, GSYH'nın yüzde 2'sinin altında, kamu borcu sadece yüzde 40 düzeyinde ve GSYH 2011'de yüzde 8'e yakın büyüdü. Ancak GSYH'nın yüzde 10'unu aşan bir cari açık, aşırı ısınmaya işaret ediyor ve ekonomi, halen kesin biçimde yavaşlıyor. Sayın Erdoğan'ın sonraki mücadeleleri, en zorluları olabilir.

PKK, Acıyı Ranta Çevirmiş!



Türkiye aylardır Van depreminin ardında bıraktığı yaraları sarmaya çalışıyor. Depremden sonra ülke genelinde adeta bir yardım seferberliği başladı. Kış şartlarında evsiz kalan insanlar için hemen herkes elinden geleni yaptı. Ancak PKK’nın bu afeti ve ardından doğan mağduriyeti de ranta dönüştürdüğü belirlendi.

KCK soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan gazeteci Zeynep Kuray’ın savcılık ifadesinde örgütün depremzedeleri dolandırdığı ortaya çıktı. Yardım kampanyası başlatılacak diye depremzedelerden hesap numaraları toplayan PKK’nın, kendi yayın organlarında mağdur vatandaşlardan aldıkları numaralar yerine kendi hesap numaralarını yayımladıkları belirlendi. Zeynep Kuray aynı zamanda 68 kuşağının simge isimlerinden ve Dev-Genç ile 16 Haziran örgütlerinin kurucularından Sarp Kuray’ın kızı.

YARDIMLAR ÖRGÜTE...

Savcılık sorgusunda uzun süredir teknik takipte olan Zeynep Kuray’a 25 Ekim 2011’de H.G. isimli şahısla yaptıkları telefon görüşmesi soruldu. Söz konusu görüşmede H.G.’nin Kuray’a örgüte ait yayın organlarında kendileri adına başka hesap numaralarının yayımlandığını belirterek doğru numaralarının yayımlanmasını talep ediyor. Kuray’ın görüşmenin içeriği ile ilgili savcıya şu ifadeyi verdiği öğrenildi: “H.G. Van’daki bir depremzededir. Depremden sonra Fırat Haber Ajansında yayımlanması için bana doğru banka hesap numaralarını bildirmek istiyordu. Zira Roj TV’de yardım numaraları yanlış yazılmış. Para gelmiyormuş, depremzede vatandaş bana Fırat Haber Ajansı’nda çalıştığımı bildiği için doğru hesap numaralarını vermemi istedi.”

KÜRDİSTAN KIZILAYI!

Zeynep Kuray’ın savcıya verdiği ifadeden kandırıldıklarını anlayan depremzedelerin olayı düzeltmek için çaba gösterdikleri ancak örgüt yöneticilerinin kendi hesaplarını yayımlamaya devam ettikleri anlaşılıyor. Çünkü, Kuray ifadesinde bu durumu ilgililere aktardığını ancak düzeltilmediğini belirtiyor: “Ben bunu Fırat Haber Ajansına bildirdim ama ajansın müdürü İsmet Kayhan, bana karışıklık olacağını söyleyip, kabul etmedi.”

PKK, Van depremine ilgisi bununla da sınırlı değil. Örgüt, Van’daki depremzedelere yönelik çalışmalarını ‘Hevya Sor a Kurdistan’ (Kürdistan Kızılayı) üzerinden de yürütüyor, Avrupa’dan hesap açtırıp paraları buralara aktarıyor.

Vural'dan Başbakan Erdoğan'a Çağrı



MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, koalisyon hükümetleri döneminde terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşüldüğü yönündeki iddialara ilişkin, ''Ey AKP, 10 yıldır devleti yönetiyorsunuz. Elinizde koalisyon döneminde İmralı ile görüşüldüğüne dair belge varsa bunu savcılara verin. Bu, en azından size oy verenlere namus ve şeref borcunuzdur'' dedi.

Vural, TBMM'de düzenlendiği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a bir çağrıda bulunarak, konuşmasına başlamak istediğini belirtti.

''PKK ile masaya oturmadık, oturduğumuz ispat eden şerefsizdir dediniz. Toplantıların ses kayıtları ortaya çıktı'' ifadesini kullanan Vural, ''MİT olayıyla ilgili kanun çıkardınız ama korkunuz daha geçmedi. PKK-KCK ile suçüstünde yakalandınız. Battığınız çukurdaki çamurları MHP üzerine sıçratmaya çalışıyorsunuz. MHP, imanlı ve inançlı bir partidir. Bu çamur bize bulaşmaz. Sizde yürek olsa MHP'nin parlamentoda bile olmadığı bir döneme ilişkin partimize dil uzatan BDP'nin ipine sarılmazsınız'' diye konuştu.

HEDEFTE ÖMER ÇELİK VARDI

Vural, şöyle devam etti:

''Nasıl PKK ve KCK ile iş tutuyorsanız, parlamentoda da BDP ile iş tutuyorsunuz. 'Hedonist' olduğunu söyleyen Ömer Çelik'e, şeytanla bile görüşeceğini söyleyen Hüseyin Çelik'e ve ağlak suratlılara sesleniyorum; 'MHP'nin İmralı ile görüştüğünü' söylediniz. Şeref ve haysiyeti olanlar bu iddialarının arkasında durur. Şimdi hiçbirinin gıkı çıkmıyor. Ey AKP, 10 yıldır devleti yönetiyorsunuz. Elinizde koalisyon döneminde İmralı ile görüşüldüğüne dair belge varsa bunu savcılara verin. Bu, en azından size oy verenlere namus ve şeref borcunuzdur. Madem er meydanına çıkmaya cesaretiniz yok... Hodri meydan diyoruz. AKP hükümeti, gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyorsan bu konuyla görevli savcıya izin ver. Yüreğin, ciğerin varsa yap bunu. Hodri meydan, var mısınız? Gelin yargının önünü açalım. Bundan daha samimi bir talep olabilir mi? Bizim hükümetimiz dönemi de dahil olmak üzere bunu yapalım. Milletten gerçekleri saklamayın.''

SORUŞTURMA AÇIN ÇAĞRISI

''Oslo bataklığındaki müzakerelere, ıslak imzalı protokollere batacaksınız'' diyen Vural, Hükümete, ''PKK ile görüşmelere yönelik soruşturmanın önünün açılması'' çağrısında bulundu.

MHP ERDOĞAN'DAN YANIT BEKLİYOR

Başbakan Erdoğan'ın, protokollere ilişkin sorulara yanıt vermesini beklediklerini belirten Vural, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İliştirilmiş bir AKP'li diyor ki 'Oslo görüşmelerinin MHP tarafından siyasete alet edilmesi doğru değil' Sen kimsin yahu? Milletin birliği, bütünlüğü peşkeş çekilecek, biz susacağız öyle mi? Çıkıp açıkça, söylesene, 'ben AKP politikalarının borazanıyım' diye. Şuna bakın yahu. Kendine gel. Bizim siyasetimiz, bu milletin var ve güçlü olma siyasetidir. Bizim varlık nedenimiz budur. Devlet peşkeş çekilecek, biz susacağız öyle mi? Bu kirli ve pis tezgahı deşifre etmemizden neden korkuyorsun? MHP'ye dile uzatma. Kendinizi Ali kıran baş kesen mi sanıyorsunuz? PKK ile iş tutup, bunu millete 'çözüm' diye sunuyorsunuz.''

İstihbaratçılar Mahir Kaynak'ı Kaçırmak mı İstedi?



Sabah yazarı Emre Aköz'ün köşe yazısı...

Postmodern darbe adı verilen, 28 Şubat (1997) kansız hükümet darbesinin 15'inci yıldönümü yaklaşıyor. Ben de hafızamı tazelemek için o döneme ilişkin anı ve incelemeleri raftan indirip göz gezdirmeye başladım.

Bu arada eskiden atladığım çok ilginç bir anekdota rastladım. Olay Mahir Kaynak ile ilgili...

Önce gençler için hatırlatayım: Bugün ekranlarda izlediğiniz, Star gazetesi yazarı Mahir Kaynak, 1970'lerin başında, 9 Mart Cuntası denilen, sol darbeci grubu açığa çıkartan MİT elemanıdır.

Kimliği deşifre olan Kaynak, teşkilatın ekonomi masasında görev almış, ayrıca iktisat profesörü olmuştur.

Darbelerine taş koyduğundan solcuların nefretle andığı Mahir Kaynak'ın, itibarını yeniden kazanması için 20 yıldan fazla geçmesi gerekmişti.
***

28 Şubat darbecileri, hedefe sadece Refah Partisi Başkanı Necmettin Erbakan'ın Başbakan... Doğru Yol Partisi Başkanı Tansu Çiller'in ise Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri

Bakanı olduğu "Refahyol" hükümetini koymamıştı...

Askeri vesayete karşı çıkan, Kürt-PKK sorununda barışçı yöntemlerin denenmesini isteyen aydınların da saygınlığını yok etmek istiyordu 28 Şubatçılar...

Bu amaçla... Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Çevik Bir'in emriyle... PKK'nın ikinci adamı Şemdin Sakık'ın askeri sorguda alınan resmi ifadelerine bazı eklemeler yapıldı.

Bu yalanlar... Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand başta olmak üzere, bazı gazeteci ve yazarları PKK ile işbirliği yapmış, hatta örgütten para almış gibi gösteriyordu.

Genelkurmay'da hazırlanan 'Güçlü Eylem Planı'nın karaladığı gazeteci ve yazarlar ya işsiz kaldı ya da marjinalleştirildi...
***

Birand gibi işinden olanlar arasında, Aktüel dergisinde yazan Mahir Kaynak da vardı. Dergi grubunun genel müdürü, "Asker senin yazmanı istemiyor" diyerek işine son vermişti.

Daha sonra Çevik Bir'e, "Bana bunu neden yaptınız paşam" diye sorduğunda ise "Sen bizim listede yoktun, adın medyada eklendi" cevabını almıştı Mahir Bey...
(Not: Şaşırmayın. Herhalde doğuştan asker olmalarının yarattığı refleksle... Böyle dönemlerde bazı medyacılar, darbeciden daha darbeci kesilir.)
***

Neyse... Benim asıl ilgimi çeken olay ise başka... 28 Şubat darbe sürecinin devam ettiği günlerde, iki istihbaratçı Kaynak'ı ziyaret eder.

"Hocam sizi öldürecekler ama biz buna razı değiliz, sizi yurtdışına kaçıralım" derler.

Mahir Bey,"Benim pasaportum bile yok" dediğinde cevap hazırdır: "Biz size pasaport hazırladık bile..."

Kaynak bu teklif üzerine düşünürken, ertesi gün gözüne, TV haberlerinde geçen bir yazı takılır: "Mahir Kaynak, Berlin'de görüldü..."

Gerisini şöyle anlatıyor Mahir Kaynak: "Bunun bir operasyon olduğunu anladım ve kaçmayı kabul etmedim... Ya beni yolda yok edeceklerdi ya da yakalatıp, 'Suçlu Mahir Kaynak kaçıyordu, yakaladık...' diyeceklerdi."

Dost gözüken o iki eleman, acaba hangi teşkilata bağlıydı? Malum, askerin de istihbarat birimleri harıl harıl çalışıyordu o dönemde.

Kim bilir; 28 Şubat darbesini soruşturmaya başlayan savcılar, belki bu tali ama anlamlı olayı da çözer.

Şandır'dan AK Parti'ye Ağır İtham

Gönderen: Maykıl on 24 Şubat 2012 Cuma | 05:29



Meclis'te basın toplantısı düzenleyen MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın MİT Yasasında yapılan değişiklik sonrası partisine yönelik yaptıkları açıklamaları eleştirdi.

Kuran-ı Kerim'de ''Doğruları eksik ve değiştirerek söylemek inancımıza göre zulümdür. Zalimlerin cezası Cehennem azabıdır ve Allah'ın lanetidir'' ayeti bulunduğunu ifade eden Şandır, doğruları eksik ve değiştirerek konuşmanın da kültür ve ahlak değerlerine göre fitne çıkarma, millet vicdanında bunun karşılığının yalancılık olduğunu söyledi.

Şandır, son hafta içinde Arınç ve Çelik'in, ''bilerek ve planlı'' bir şekilde MHP hakkında yalan ve yanlış iddialarda bulunduğunu ileri sürdü.

Çelik'in bir haber ajansına yaptığı açıklamada, ''BDP'lilerin, Meclis'te MHP'nin iktidar ortağı olduğu dönemde MHP'li hükümet üyelerinin İmralı'da Öcalan ile görüştüğünü'' ve ''Bahçeli'nin, Öcalan'ın idam edilmemesi protokolüne imza atmasının bu görüşmeler neticesinde olduğunu'' söylediklerini iddia ettiğini dile getiren Şandır, şöyle devam etti:

''Türkçemiz'de güzel bir söz vardır: Bozacının şahidi şıracı olurmuş. Sayın Çelik, MHP'ye çamur atmak için BDP'nin asılsız iddialarına sahip çıkmakta aslında suçüstü yakalanmış olmanın telaşı içinde çırpınmaktadır. Anlaşılıyor ki on binlerce insanımızın katlederek ülkemizi ve milletimizi parçalamaya çalışan PKK terör örgütünün eli kanlı başı Öcalan'la Başbakan'ın bilgisi altında hatta talimatı ile müzakere yapan AKP yönetimindeki devlet görevlilerinin suçüstü yakalanması ve haklarında yargı sürecinin başlatılmış olması, Ömer Çelik'i çok telaşlandırmış. Anlaşılıyor ki Sayın Çelik, karanlıklar aydınlandıkça, ucunun kendilerine ulaşacağını bildikleri yargı süreci başlayınca, milletimizin gerçekleri görmesinden çok telaşlandı. Ancak, gizli sevişen eşkere doğururmuş. KCK, AKP yöneticilerinin PKK ile yaşadığı yasak aşkın meyvesidir. Artık, mızrak çuvala sığmaz oldu. Çamur deryasında çırpınanların etrafına çamur saçması kaçınılmaz bir sonuçtur.''

Çelik'e, ''Kimdir bu görüşen MHP'li Bakanlar? Nerede ve ne zaman Öcalan'la görüşmüştür?'' sorusunu yönelten Şandır, Çelik'i iddiasını ispata çağırdı ve aksi takdirde kendisini müfteri ilan edeceklerini söyledi.

Şandır, görüşme tarihi olarak iddia edilen 12 Nisan 1999'da MHP'nin Meclis'te olmadığını, ve 57. Hükümetin de kurulmadığını ifade ederek, ''Öcalan'ın idam edilmemesi protokolü'' diye ifade edilen belgeyi gazetecilere gösterdi.

''Koalisyon ortakları Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit ölüm cezasına karşı olmalarına rağmen Sayın Bahçeli'nin ısrarı ile bu belgeye imza koymuşlardır'' diyen Şandır, MHP'nin muhalefetine rağmen idam cezasının bütünüyle kaldırıldığını anlattı.

'ARINÇ'I ALLAH'A HAVALE EDİYORUM'


Mehmet Şandır, MİT Yasası'nda değişiklik yapılan düzenlemenin Genel Kurul'da görüşmeleri sırasında, Arınç'ın, partisine yönelik, ''muhalefetin samimi ve ciddi olmadığı ve MHP'nin oylamaya 10 kişi ile katılarak gayriciddi davrandığı'' yönünde sözlerinin bulunduğunu söyledi.

Partisinden 21 milletvekilinin yasaya red oyu verdiğini ifade eden Şandır, ''Doğruları eksiksiz ve değiştirerek söylemek zulümdür. Zulmedenlerin cezası cehennem azabıdır ve Allah'ın lanetidir. Sayın Arınç'ı günahı ile başbaşa bırakıyorum. Onu Allah'a havale ediyorum. MHP'ye attığı bu çamurun hesabını mutlaka soracağız'' diye konuştu.

AK Parti iktidarının ''zulüm'' iktidarına dönüştüğünü, MİT ve Cumhurbaşkanlığı seçimi konusundaki yasaların, ''zulüm yasası'' olduğunu iddia eden Şandır, özetle şu ifadeleri kullandı:

''Bu yasalar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hukuk devleti olmak iddiasını katletmiştir. Şimdi sıra 'Başbakan'dan Hesap Sorulamaz' ilkesini kanunlaştırmaya gelmiştir. Anayasadan çıkarılan geçici 15. maddeyi yeniden getirmeliler ve kanunlaştırmalılar. Yoksa bu hesaptan kaçamayacaklar.''

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor