Son Dakika :
Mehmet Ali Birand etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mehmet Ali Birand etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Öcalan Havaya Uçurulacaktı

Gönderen: Maykıl on 27 Şubat 2012 Pazartesi | 09:24



Abdullah Öcalan’ın Suriye’den ayrılmasının ardından alarma geçen MİT, İtalya’ya gittiğini ve Roma’da deniz kenarında bir villada kaldığını belirleyince operasyon hazırlığına başladı. 1998’in Kasım - Aralık aylarında binayı havaya uçurmak için hazırlıklar yapan, başında Şenkal Atasagun’un bulunduğu MİT’in operasyonu ABD’nin itirazı üzerine son anda iptal oldu.

Mehmet Ali Birand’ın hazırlayıp sunduğu ‘Son Darbe: 28 Şubat’ belgeselinin 10. bölümünde operasyonun detayları şöyle anlatıldı:

“Türkiye’nin gözü kulağı İtalya’dan gelecek haberdeydi. Ankara’nın gözü karaydı. MİT bir operasyon planı hazırladı. Öcalan’ın Roma’da kaldığı deniz kenarındaki villa havaya uçurulacaktı. Plan için önce Başbakan Ecevit’in onayı alındı. Ardından Cumhurbaşkanı Demirel’e anlatıldı. PKK liderinin kaldığı villaya yakın bir ev kiralandı. Malzemeler sevk edildi.

Komandolar denizden yaklaşacak ve evi Öcalan’la birlikte 15 dakikada havaya uçuracaklardı. Son derece riskli bir plandı. Bu hazırlık Washington ile paylaşıldı. ‘Birlikte yapalım’ önerisi yapıldı. Hemen reddedildi. Ankara Washington’dan aldığı bu ret cevabı üzerine harekatı askıya aldı. Ancak bu girişim, Amerikalılara Türkiye’nin bu konuda ne kadar ciddi olduğunu gösterdi. Ankara’nın gözünde ne Yunanistan, ne İtalya, ne de NATO vardı. Türkiye’yi kaybetmek istemeyen Amerika, Öcalan’ı ne pahasına olursa olsun Türkiye’ye teslim etmeliydi.

Bundan sonra Öcalan’ın hiç ummadığı zorlu bir macera başladı. Bu serüvende nereye gitse kapılar yüzüne kapandı. Bir koli gibi oradan oraya yollanmaya başladı.”

Öcalan’ın Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye getirilmesi belgeselde şöyle anlatıldı: “Yunanistan’ın verdiği Kıbrıs’lı ‘Lazaros Mavros’ adına düzenlenmiş pasaportla yanında iki örgüt üyesiyle Kenya’ya götürülen Öcalan 13 gün süreyle buradaki Yunanistan elçiliğinde kaldı. MİT Öcalan’ın Kenya’da izini sürerken, CIA Ankara istasyon şefi, dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’u ziyaret edip bir not iletti: “Washington kararını verdi, Öcalan’ın yakalanması için yardım edeceğiz.” CIA hiçbir şeyi şansa bırakmamıştı. Kağıtta, hangi tip uçak kiralanması, ne tür kelepçe alınması gerektiği yazılıydı. Öcalan uçağa adımını attığı andan itibaren kameraya çekilmesi, yolculukta bir doktor bulundurulması, gereken ilaçlar bile tek tek yazılmıştı. Yardımın şartı da notta yazılıydı. Beyaz Saray, Öcalan’ın yolda kazaya uğramamasını, infaz edilmemesini ve adil bir mahkemede yargılanmasını istiyordu.

MİT 250 bin dolara bir uçak kiraladı. Bütün işaretlerini değiştirdi. Ve pilot ekibinin dışında uçağa 6 elemanını bindirdi. 1 doktor, 1 muhaberatçı, yabancı dil bilen bir uzman ve üç güçlü kuvvetli koruma. Antalya’ya gidip beklemeye başladılar. Gelen direktif aynen şöyleydi; ‘Uçak önce Uganda’ya gitsin, orada yakıt alsın, sonra Nairobi’ye gitsin. Uçak Nairobi Havaalanı’nın en ücra köşesine çekildi, ışıklar söndürüldü, 5 saat sürecek gergin bekleyiş başladı.

Yunanistan çözüldü

Washington Yunanlılara da baskıyı artırdı. Atina’nın ne direnecek gücü ne de niyeti vardı. Öcalan’a haberi Yunan elçisi verdi, Hollanda’ya gidiyordu. Ancak Öcalan’ın yanındaki PKK’lılar elçiliğin gözlendiğini anlamışlardı, silahlarla direndiler. Yunan görevliler kendi elçiliklerinden Öcalan’ı çıkartamıyorlardı. Bunun üzerine Kenyalılar devreye girdi, Öcalan ikna edildi ve Hollanda’ya gideceği söylenerek elçilikten çıkarıldı.
Öcalan tam 19.35’te Hollanda’ya götüreceği söylenen uçağın yakınına bırakıldı. Elinde çantasıyla uçağa yürüdü, uçağın altında sarışın yabancı dil bilen bir MİT görevlisi vardı. Merdivenleri çıktı. Uçağa binmesiyle birlikte üstüne atılan üç kişiye direnemedi. Şam’dan çıkışıyla başlayan yaklaşık 4 aylık maceranın sonuna geldiğini anladı. Artık çok geçti.” Tarih 15 Şubat 1999’du.

Son Darbe 28 Şubat belgeseli

Gönderen: Maykıl on 25 Şubat 2012 Cumartesi | 01:56



Mehmet Ali Birand'ın çok geniş bir kadroyla hazırladığı ve bir dönemin karanlık yıllarını anlattığı Son Darbe 28 Şubat belgeselinin dün akşam CNN Türk'te ekrana gelen bölümünde çok çarpıcı bir bilgi gündeme getirildi.

Birand'a göre Abdullah Öcalan'ın yakalanma süreci CİA'nin Ankara'daki istasyon şefinin, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'u ziyaret etmesiyle başladı. CIA'nın Ankara'daki istasyon şefinin dönemin MİT Müsteşarı Atasagun'a cebinden çıkarttığı verdiği A4 kağıdında Apo'nun nasıl yakalanacağı hakkında her detay yazıyordu. Amerika her şeyi hazırlamış ve MİT'e sadece kağıtta yazanları uygulamak kalmıştı.

Roma'da PKK liderinin kaldığı villaya karşı saldırıyı planlamaktan, Kenya' dan Türkiye'ye getirilişine kadar her aşama MİT'in denetiminde geliştiğinin anlatıldığı belgeselde , Amerikan'ın Öcalan'ın adil bir mahkemede yargılanmasını ve yolda bir kazaya uğramaması istediği de Birand tarafından açıklandı.

MİT POSTACI GİBİ

Birand belgeselde olayın içinde olan ve en tepedeki isimlerle görüşüp bu bilgileri verdiğini ifade ederek 'Öcalan'ın yakalanmasında ve Türkiye'ye teslim edilmesinde tek başına bir tek ülke rol oynadı. O da Amerika'dır. MİT postacı gibidir. Kendisine teslim edilen zarfı, MİT İmralı'da askere uzatmıştır. Ve hikaye böylece bitmiştir. 'dedi.

İstihbaratçılar Mahir Kaynak'ı Kaçırmak mı İstedi?



Sabah yazarı Emre Aköz'ün köşe yazısı...

Postmodern darbe adı verilen, 28 Şubat (1997) kansız hükümet darbesinin 15'inci yıldönümü yaklaşıyor. Ben de hafızamı tazelemek için o döneme ilişkin anı ve incelemeleri raftan indirip göz gezdirmeye başladım.

Bu arada eskiden atladığım çok ilginç bir anekdota rastladım. Olay Mahir Kaynak ile ilgili...

Önce gençler için hatırlatayım: Bugün ekranlarda izlediğiniz, Star gazetesi yazarı Mahir Kaynak, 1970'lerin başında, 9 Mart Cuntası denilen, sol darbeci grubu açığa çıkartan MİT elemanıdır.

Kimliği deşifre olan Kaynak, teşkilatın ekonomi masasında görev almış, ayrıca iktisat profesörü olmuştur.

Darbelerine taş koyduğundan solcuların nefretle andığı Mahir Kaynak'ın, itibarını yeniden kazanması için 20 yıldan fazla geçmesi gerekmişti.
***

28 Şubat darbecileri, hedefe sadece Refah Partisi Başkanı Necmettin Erbakan'ın Başbakan... Doğru Yol Partisi Başkanı Tansu Çiller'in ise Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri

Bakanı olduğu "Refahyol" hükümetini koymamıştı...

Askeri vesayete karşı çıkan, Kürt-PKK sorununda barışçı yöntemlerin denenmesini isteyen aydınların da saygınlığını yok etmek istiyordu 28 Şubatçılar...

Bu amaçla... Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Çevik Bir'in emriyle... PKK'nın ikinci adamı Şemdin Sakık'ın askeri sorguda alınan resmi ifadelerine bazı eklemeler yapıldı.

Bu yalanlar... Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand başta olmak üzere, bazı gazeteci ve yazarları PKK ile işbirliği yapmış, hatta örgütten para almış gibi gösteriyordu.

Genelkurmay'da hazırlanan 'Güçlü Eylem Planı'nın karaladığı gazeteci ve yazarlar ya işsiz kaldı ya da marjinalleştirildi...
***

Birand gibi işinden olanlar arasında, Aktüel dergisinde yazan Mahir Kaynak da vardı. Dergi grubunun genel müdürü, "Asker senin yazmanı istemiyor" diyerek işine son vermişti.

Daha sonra Çevik Bir'e, "Bana bunu neden yaptınız paşam" diye sorduğunda ise "Sen bizim listede yoktun, adın medyada eklendi" cevabını almıştı Mahir Bey...
(Not: Şaşırmayın. Herhalde doğuştan asker olmalarının yarattığı refleksle... Böyle dönemlerde bazı medyacılar, darbeciden daha darbeci kesilir.)
***

Neyse... Benim asıl ilgimi çeken olay ise başka... 28 Şubat darbe sürecinin devam ettiği günlerde, iki istihbaratçı Kaynak'ı ziyaret eder.

"Hocam sizi öldürecekler ama biz buna razı değiliz, sizi yurtdışına kaçıralım" derler.

Mahir Bey,"Benim pasaportum bile yok" dediğinde cevap hazırdır: "Biz size pasaport hazırladık bile..."

Kaynak bu teklif üzerine düşünürken, ertesi gün gözüne, TV haberlerinde geçen bir yazı takılır: "Mahir Kaynak, Berlin'de görüldü..."

Gerisini şöyle anlatıyor Mahir Kaynak: "Bunun bir operasyon olduğunu anladım ve kaçmayı kabul etmedim... Ya beni yolda yok edeceklerdi ya da yakalatıp, 'Suçlu Mahir Kaynak kaçıyordu, yakaladık...' diyeceklerdi."

Dost gözüken o iki eleman, acaba hangi teşkilata bağlıydı? Malum, askerin de istihbarat birimleri harıl harıl çalışıyordu o dönemde.

Kim bilir; 28 Şubat darbesini soruşturmaya başlayan savcılar, belki bu tali ama anlamlı olayı da çözer.

Bu Fotoğraflar İlk Kez Yayınlandı



Erdoğan'ın cezaevi yıllarında çektirmiş olduğu fotoğraflar ilk kez CNN Türk ekranlarında yayınlandı.

Okuduğu şiir sonrası cezaevine mahkum olan Başbakan Erdoğan, tutukluluk süresinde neler yaşadığını Mehmet Ali Birand'a anlattı.

'Son Darbe 28 Şubat' belgeselinde yer alan bu bölümde Erdoğan'ın cezaevi yıllarından kalma ve hiç görülmeyen iki fotoğrafa da yer verildi.

Fotoğrafların birinde hapse girmek üzere olan Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı selamladığı görülüyor. Diğerinde ise cezaevi penceresinin camından baktığı...


http://rsm.haber365.com/N/1330072658_22_esh_49605.jpg


Erdoğan o süreci Birand'a şöyle anlatıyor; "Bir cezaevi sürecim oldu. Cezaevindeki yeni dönemle ilgili gayretlerim, çalışmalarım orada devam etti. Orada bir yerde belki geleceği kazandık.

Siz oraya girdiğiniz ana kadar olan süreci ve bir de geleceği, orada muhasebesini yapabiliyorsunuz. Onun için geçmişte büyüklerimizin, yani Medres-i Yusufiye dedikleri o mekanda bu imkanı buluyorsunuz.

Ve çıktıktan sonra da yeni sürecin, yeni dönemin adımlarını attık"

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor