Son Dakika :
gündem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gündem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Akhisar emin adımlarla

Gönderen: Maykıl on 25 Mart 2012 Pazar | 16:43

Bank Asya Birinci Lig'de 27 hafta mücadelesinde Akhisar Belediye kendi evinde Erciyesspor'u konuk etti. Akhisar Belediye Stadı'nda oynanan ve Hüseyin Sabancı'nın yönettiği mücadelede gülen taraf 2-0'lık sonuç ile ev sahibi ekip oldu.
AKHİSAR’DAN ŞAMPİYONLUK YOLUNDA ALTIN 3

Devamını oku ...

Arınç: Bana çakılmaz arkadaş

Merkez Yıldırım İlçesi'ndeki Yunus Emre Sosyal Tesisleri'nde muhtarlarla bir araya gelen Bülent Arınç, taslağı hazırlanan ve yakın zamanda kanunlaşması planlanan Köy Kanunu ile ilgili bilgiler verdi.
"MUHTARLIK YAPACAK İNSAN BULUNMAZDI"
Yeni kanunla birlikte muhtarların görev ve

Devamını oku ...

Hüseyin Başbilen'in şüpheli ölümü

Gönderen: Unknown on 3 Mart 2012 Cumartesi | 19:35



Aselsan mühendisi Hüseyin Başbilen'in şüpheli ölümü için hazırlanan Adli Tıp raporunda olayın intihar olduğu belirtildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Savcı Murat Demir, olayın ''intihar mı, yoksa cinayet mi'' olduğunun belirlenmesi için, Başbilen'in ölü bulunduktan sonra jandarma tarafından çekilen fotoğraf ve kamera görüntülerini, İstanbul Adli Tıp Genel Kurulu’na göndermişti.

Adli Tıp Genel Kurulu soruşturmayla ilgili hazırladığı rapor savcılığa ulaştı. Raporda, ölen mühendislerden Hüseyin Başbilen'in intihar ettiği belirtiliyor.

8 kişilik kurul, olay yeri inceleme raporu, fotoğrafları ve Adli Tıp Kurumu’ndan gelen labaratuar verilerini değerlendirdi.

3 ÜYE CİNAYET DEDİ

Kuruldaki 3 üye olay için cinayet dedi, 5 üye ise olayın "intihar" olduğu yönünde görüş belirtti. Böylece raporda, oy çokluğuyla, Hüseyin Başbilen'in intihar ettiği sonucu yer aldı.

RAPORA ŞERH KONDU
Adli Tıp raporuna şerh koyan üç üye, gerekçelerinde "Başbilen'in boynunda ve bileğinde bulunan kesiklerin yönleri ve şekli ile kesik sayısının intihar vakalarında görülenin aksine tek kesik olması, ayrıca Başbilen'in parmaklarında kan izine rastlanmamış olmasının" cinayet ihtimalini gündeme getirdiğini ifade etmişti.


Adalet Bakanı:"Başka görevlere atadık"

Gönderen: Unknown on 2 Mart 2012 Cuma | 19:47



Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Adana’nın Pozantı ilçesindeki 282 kişi kapasiteli Pozantı M Tipi Çocuk Cezaevi’ndeki tutuklular arasında bulunan 7 çocuğun, yaşadıkları tecavüz, taciz ve işkenceyi el yazılarıyla yazıp İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi’ne vermesiyle ortaya çıkan olayla ilgili açıklama yaptı.

YÖNETİCİLER BAŞKA GÖREVLERE ATANDI

Ergin 'Çocuklarımız Sincan Cezaevi'ne nakledilecektir. Çocuklarımız en kısa sürede birer kişilik odalara nakil edilecektir. İddialar gündeme gelir gelmez soruşturma açılmıştır. Olayla ilgili en ufak bir karanlık nokta kalmayacaktır. Buradaki müdürleri alıp başka yere sevk ediyoruz. 4 Personel ile ilgili idari tedbir işlemi başlatılıyor. İnceleme ve soruşturmaların gidişatına göre ilave tedbirler olursa onlar da sizinle paylaşılacaktır. Pozantı'da bulunan tüm çocuklar için nakil kararı alınmış durumda ve yeni infaz kurumuna getirilecekler. Rehabilitasyon çalışmalarına hız verilecek. Onun dışında idari tedbirlerimiz de bugünden itibaren işlemeye başlamıştır.

Çok ciddi şekilde olayın üzerine gidiyoruz. Bu konuya ilişkin daha önceki beyanlarda, adli soruşturma aşamasında dile getirilmeyen bir takım beyanların ortaya çıkmasına dönük bizim kontrollerimizin verdiği ön bilgi var. Tamamen konunun huzura kavuşması açısından bu durumu gözden geçireceğiz. Daha net birşeyi söyleme şansına sahip değilim. Bu konuda tüm iddiaların araştırılacağı, hiçbir iddia ve ithamın gölgede kalmayacağı noktaya ulaşıncaya kadar çalışmalarımız sürecek. En ufak bir ihmali hoş görme durumunda değiliz. Tutuklular arasında suç oluşturacak bir fiil varsa gereği yerine getirilecektir.

Bu kararların alınabilmesi için orada bir çalışmanın yapılmasına ihtiyaç vardı. Şu yada bu şekilde bir sorumluluk çıkar yada çıkmaz. Bu kadar olayın gündeme gelmesi durumunda o çocukların orada kalmasının doğru olmadığından dolayı böyle bir karar alındı. Bundan sonraki gelişmelere göre yeni tedbirler alınabilir. Süreci birlikte takip edeceğiz. 1 Hafta içinde nakillerin gerçekleştirilmesi planlanmış durumdadır.

Hem savcılığın yaptığı adli soruşturma hem de disiplin soruşturması sürecinde ihmal varsa gereği mutlaka yapılacaktır. Bizim bölgedeki elemanlarımızın çalışmalarının bitmesini bekliyoruz. Bu çalışma bitince ayrıca değerlendirmemiz olacaktır. Bugünkü alınan kararlarla Ankara'ya gönderilen bir idari tedbir kararı vardır.

Burada kalan çocukların büyük bir kısmı Mersin Adana, Osmaniye civarında tutuklanan çocuklar. Dolayısıyla aliesinin kaldığı yere yakın değiller. Türkiye'deki bu şekildeki tesisler fazla değil. Şuana kadar 205 cezaevi kapatıldı. Bunun yerine sosyal donatısı ile beraber kampus cezaevleri inşa edildi. Çocuk Ceza İnfaz Kurumu olarak Kayseri, Diyarbakır, Tarsus ve Çorlu projeleri yapılıyor. Bu yapım işleri ile beraber Türkiye'deki tüm tutuklu çocuklarımız buralarda barındırılıyor olacak' dedi.

Bedelli askerliğe talep azaldı



Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bedelli askerik için şu ana kadar kaç başvuru olduğu sorusunu yanıtladı..

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bedelli askerlik başvurusunda sayının 16 bine ulaştığını söyledi. Kayseri'de habercilerin sorularını cevaplayan Yılmaz, bedelli başvurusunda hedefin 100 bin olduğunu belirtti.

Yılmaz, şimdiye kadar 16 bin kişinin başvurduğunu bildirdi ve sayının artmasını beklediklerini vurguladı. ''Vatandaşlara zorla bedelli askerlik yapmalarını söyleyemeyiz'' diyen Yılmaz; "Ben olsam askerlik yaparım" şeklinde konuştu.

Bu yılki bedelli askerlik fırsatından yararlanabilecek askerliğini yapmamış 400 bin mükellef bulunuyor. Bunlardan 125 bin kişinin yararlanması halinde 10 milyar liraya yakın gelir bekleniyor.

Türk heyetinin Kürt yönetiminden istedikleri



PKK'ya karşı mücadelede Irak merkezi yönetimi yerine Kürt yönetimi muhatap alınacak.

"ERBİL DAHA ETKİN ROL OYNASIN"

Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Büyükelçi Murat Özçelik ve beraberindeki heyet, Kuzey Irak’ta Bölgesel yönetim Başkanı Mesud Barzani ile bir araya geldi.

PKK ile mücadelede Erbil’in daha etkin rol üstlenmesini isteyen Türk heyeti, Barzani’den Irak’ta etnik ve mezhepsel çatışmaya karşı diyalog kapısını açık tutmasını da istedi.

Barzani’nin yanıtı “Gerekirse Iraklı siyasileri bir araya toplama girişimi başlatabiliriz” oldu.

TALEPLER:

İşte Türk heyetinin Kürt yönetiminden istedikleri:

* Irak Başbakanı Nuri El Maliki ile sorunlar yaşıyoruz. Maliki, üçlü mekanizmada beklentilerimizi karşılamıyor. İstihbarat paylaşımında bundan sonra direkt sizinle ilişkiye geçelim. Muhatabımız siz olun.

* Türkiye’de aranan çok sayıda kişi başta Erbil olmak üzere Kuzey Irak’a kaçıyor. KCK operasyonlarından kaçanlar ve terör örgütünden ayrılanların hukuki durumunu çözmek zorundayız. Kuzey Irak Türkiye düşmanlarıyla doldu. Bunun önüne geçin.

* Sınır güvenliğini tek taraflı sağlamak yeterli sonuç vermiyor. Özellikle kaçakçılık olaylarının önlenmesi için sizin de önlem almanız gerekiyor. Sınır bölgelerinde Sınır Ticaret Merkezleri kurulsun.

BARZANİ'DEN YEŞİL IŞIK

Türkiye ile sorun yaşamak istemediklerini belirten Barzani taleplere yeşil ışık yaktı, sınır güvenliği konusunda Türk heyetine söz verdi.

BDP'YE UYARI

Geçen günlerde kendisini ziyaret eden BDP heyetine “şiddet dışı yöntemleri desteklemeyin” uyarısında bulunduğunu belirttiğini de aktaran Barzani, Türk yetkililere de hiçbir şiddet olayı desteklemeyeceklerini iletti. Barzani, “Sorunun çözümü konusunda üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız” dedi.

Euro ve dolarla yarışacak



TL simgesinin tasarımcısı Tülay Lale, beş kardeş olduklarını ve beşinin de isimlerinin 'T' ile soyisimlerinin de 'L' ile başladığını söyledi.

Lale, ''Bu anlamda aslında ailemizin isminin paramıza kazındığını düşünüyoruz'' dedi.

Türk Lirası'nın simgesi dün düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna sunuldu. Tasarım yarışmasında ipi, 8 bin 362 aday arasından sıyrılan İZ Grup Yönetim Kurulu Başkanı Tülay Lale göğüsledi.

Lale, yarışmanın ödülü olan 25 bin TL'yi tasarım da kendisine yardımcı olan iki ağabeyine vereceğini söyleyerek şöyle devam etti:

"Türesin Lale ve Tahsin Lale. İkisi de benim ağabeyim. Biz beş kardeşiz ve beşimizin de isimleri 'T' ile soy isimlerimiz de 'L' ile başlıyor. Bu anlamda aslında ailemizin isminin paramıza kazındığını düşünüyoruz. İlk iki çocuğun ismi konulurken bir tesadüf olmuş ama annemle babam son üçünü düşünerek koymuşlar. TL'nin simgesini bizim yapmamız belki de yıllar önce yazılan bir kaderdi.'' diye konuştu.

'EURO VE DOLARLA YARIŞACAK'

Tülay Lale, yaptığı açıklamada simgenin, Tayyip Erdoğan'ın baş harflerine, haç işaretine ve Ermeni parasının simgesine benzetilmesine de değindi.

Lale, "Bizim mantığımız zaten şuydu; bu simge Euro ve dolarla yarışacak bir simge olmalıydı. Herkes, 'simgeyi gördüğümüzde Euro aklımıza geliyor' diyor ama ben de diyorum ki Euro ve doları gördüğünde herkesin aklına TL gelecek'' yanıtını verdi.


"Beni kullanın” demişti



15 Şubat 1999’da Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirilen Öcalan, yıllarca savaştığı devlete sıcak mesajlar vererek, “Annem de Türktü. İmkan verilirse devlete her türlü hizmete hazırım. Beni kullanın” demişti.

Diyarbakır Cezaevi’nde yatan Şemdin Sakık, Öcalan’ın kamuoyundan saklanan sorgu kayıtlarının çok daha şaşırtıcı ifadeler içerdiğini iddia etti.

Sakık, PKK’nın eski medya sorumlusu Şükrü Gülmüş’ün sahibi olduğu Serçavan sitesinde yayınlanan mektubunda Öcalan’ın, sorguda çözüldüğünü ve emrindeki teröristleri gammazladığını öne sürdü. Sakık, o dönemde Öcalan’ın sorgusuna katılan bir güvenlik görevlisinin, kaldığı cezaevinde kendisine yaptığı ziyarette, “Öcalan’ın kayıt altına aldığımız söz ve davranışlarını basına yansıtırsak, Türkiye’de ne kadar Kürt varsa onun yüzüne tükürür” dediğini aktardı.

Yakından tanıdığı Öcalan’ın verdiği ifadeye şaşırmadığını belirten Sakık, yetkililere 1991’de HEP’lilere 200 bin mark yardımda bulunduğunu söyleyen kişinin de Öcalan olduğunu ifade etti. Şemdin Sakık, ispiyonculukla suçladığı Öcalan’ın asıl derdinin Kürtlerin hakları olmadığını vurguladı.

“AÇIKLANIRSA ÖCALAN DİYE BİRİ KALMAZ”

Almanya’da yaşayan PKK’nın eski yöneticilerinden Şükrü Gülmüş de Akit’e yaptığı açıklamada, Öcalan’ın yıllardır Kürt halkına yalan söylediğini kaydetti. Kayıt altına alınan ifadelerinin ortaya çıkması halinde artık Öcalan diye birisinden bahsedilemeyeceğinin altını çizen Gülmüş, “Kürtlerin artık Öcalan’ın gerçek yüzünü görmesi lazım. Ancak onu hala kullanmak isteyen güçler kirli çamaşırlarının ortaya dökülmesini engelliyor. Çünkü şişirdikleri balonun patlayacağının farkındalar” dedi.

Abdullah Öcalan’ın yakalandığında günlerce Genelkurmay tarafından sorgulandığına, ancak o sorguya ilişkin en ufak bir ayrıntının dahi bilinmediğine dikkat çeken Gülmüş, “Genelkurmay’ın elinde dışarıya sızdırılmayan Öcalan kayıtları var. Hükümete karşı bile psikolojik harekat siteleri kuranların Öcalan’ın imajını zedeleyecek, onun foyasını ortaya çıkaracak delilleri gizlemesine bir anlam veremiyorum. Öcalan’ın sorgu kayıtların artık kamuoyuna açıklanması lazım. Kürtler o kayıtlarda Öcalan’ın neler söylediğini bilsin ki kimin ajan ve işbirlikçi olduğu netlik kazansın” şeklinde konuştu.


Kaynak: Yeni Akit

Gül Reuters' a konuştu



Reuters'a mülakat veren Gül, buna karşın, Suriye muhalefeti içindeki ayrılıkların en önemli sorunlardan biri olduğunu belirtti.

Muhalefetin iktidara gelmek için henüz hazır olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Suriye'de toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir yapının gerekliliğine dikkat çekti.

İntibak kanun tasarısı kabul edildi



TBMM Genel Kurulunda, kamuoyunda ''intibak'' olarak bilinen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda değişiklik yapan kanun tasarısı kabul edildi.

2013 yılı Ocak ayında yürürlüğe girecek yasayla, yaklaşık 2 milyon emeklinin aylıklarında 10 ile 320 lira arasında artış olacak. 2000 yılı öncesi sigortalı iken bu tarihten sonra ölenlerin yakınları da intibak düzenlemesinden yararlanacaklar.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 2000 yılı sonrası gösterge esaslı sistemden, gelişme hızından pay alınan bir sisteme geçilmesiyle gelişme hızından pay alamayan emeklilerin intibakını düzenliyor.

İntibak düzenlemesinden emeklinin yanı sıra malullük ve ölüm aylığı alan kişiler de yararlanacak.

2000 yılı öncesinde gösterge sistemine göre bağlanan malullük, yaşlılık ve ölüm aylıkları ile bu tarihten önce malullük veya yaşlılık aylığı almakta iken bu tarihten sonra ölen sigortalıların ölüm aylıkları, asgari aylık kontrolü yapılmaksızın, gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla, gelişme hızı kullanılarak yeniden hesaplanacak.

Aylıklar, Aralık 1999'da yürürlükteki gösterge ve üst gösterge tablosundan sigortalı için belirlenen mevcut gösterge rakamı ile aynı dönemde yürürlükte bulunan memur aylık katsayısı esas alınarak hesaplanacak.

Malullük aylığında; gösterge tablosundan aylık hesaplanan için yüzde 60, sigortalının, başkasının bakıma muhtaç olması halinde yüzde 70, üst gösterge tablosundan aylık hesaplanan için ise Aralık 1999'da yürürlükte bulunan ve gösterge rakamına göre yüzde 59,9 ile yüzde 50 arasında belirlenen taban aylık bağlama oranı esas alınacak.

Yaşlılık ve ölüm aylıklarında; gösterge tablosundan aylık hesaplanan için yüzde 60, üst gösterge tablosundan aylık hesaplanan için ise Aralık 1999'ta yürürlükte bulunan ve gösterge rakamına göre yüzde 59,9 ile yüzde 50 arasında belirlenen taban aylık bağlama oranı baz alınacak.

Bu şekilde belirlenen taban aylık bağlama oranları, sigortalının tahsis talep tarihi veya ölüm itibariyle kadın ise 50, erkek ise 55 yaşından sonra doldurduğu her tam yaş için ve 5 bin günden fazla ödediği her 240 günlük malullük, yaşlık ve ölüm sigortaları primi için 1'er artırılacak.

Malullük, yaşlılık ve ölüm aylığının aylık bağlama oranı yüzde 85'ten fazla olamayacak.

Sigortalının, Aralık 1999 ödeme dönemi itibariyle aylığı, belirtilen gösterge rakamı, memur aylık katsayısı ve aylık bağlama oranının çarpımıyla belirlenecek.

Hesaplanan aylık tutarı, yüzde 5,9 oranında artırılarak Ocak 2000'e, 2000 yılı Ocak ayı için bu şekilde hesaplanan aylık tutar ise 7,13326594120697 çarpanı kullanılarak Ocak 2008'e taşınacak. Bu şekilde hesaplanan aylık tutarı da Ocak 2008'den başlayarak Ocak 2013 dönemine kadar, sigortalılara ödenen aylıklara uygulanan aylık artışlarıyla yükseltilecek

Hesaplanan aylık tutarın, sigortalı veya hak sahiplerine Ocak 2013 döneminde ödenen aylık tutarın altında kalması halinde mevcut aylıklar ödenmeye devam edecek. Hesaplanan aylıklar için geriye dönük herhangi bir ödeme yapılmayacak.

Sözleşme aylıklarını 2000 yılı Ocak ayı başından sonra borçlanma yapmak suretiyle tam aylığa yükseltenler ile devir alınacak sandıklardan aylık alanlara, devir tarihinden sonra intibak hükümleri uygulanmayacak.

Yasa, 1 Nisan-30 Haziran 2002 döneminde yürürlükte bulunan gelir basamakları esas alınarak hesaplanan aylıkların, aynı gelir basamakları üzerinden yeniden hesaplanması ve oluşan olumsuzluğun giderilmesini de amaçlıyor.

-Biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulanacak-

İlaçtan alınan katkı payı yüzde 10-20 yerine, yüzde 1-20 olarak uygulanacak. Halen yüzde 10 olarak uygulanan alt sınır yüzde 1'e çekilerek, esneklik sağlanması hedefleniyor. Vücut dışı protez ve ortezler ile ayakta tedavide sağlanan ilaçlarda alınacak katkı payını yüzde 1'e kadar indirmeye, SGK'nın teklifi üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yetkili olacak.

Yasayla, kişilerin sağlık hizmetine gitmediği halde gitmiş gibi gösterilerek SGK tarafından yapılan usulsüz ve yersiz ödemelerin önlenmesi amacıyla ''biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulaması'' yapılmasına imkan tanınıyor.

İşten çıkardıkları personeli, 10 gün içinde ''sigortalı işten ayrılış bildirgesi'' ile bildirmeyen işverenlere her bir sigortalı için uygulanan ''asgari ücret tutarındaki'' ceza, ''asgari ücretin onda 1'i tutarına'' düşürülüyor. Bu ceza, işverenlerin tutmakla yükümlü olduğu defter ve belgeleri ibraz etmemesi halinde verilecek ceza tutarını geçmeyecek.

SGK'na aktarılmaları daha önceki düzenlemelerde yer alan banka personel sandıklarının 2 yıl olan devir süresi, 4 yıla çıkarılıyor.

İntibakla ilgili düzenleme 2013 yılı Ocak ayı ödeme döneminde, diğer düzenlemeler ise yasanın yayımı tarihinde yürürlüğe girecek.

Kadir İnanır için gergin bekleyiş



Önceki gün fıtık ameliyatı geçiren Kadir İnanır, dün bir kez daha ameliyat masasına yattı. Memorial Hastanesi’nde Göğüs Cerrahi Prof. Dr. Kamil Kaynak tarafından gerçekleştirilen 3 saatlik açık akciğer ameliyatında İnanır’dan 2 cm’lik bir parça alındı ve patolojiye gönderildi.

Sonucun 1 hafta içinde ellerinde olacağını belirten Prof. Dr. Kaynak, “Ailesinde akciğer kanseri öyküsü fazla. Kendisi de iyi bir sigara içicisiydi. Direkt tomografi çekilmiş, enfeksiyonla birlikte, tümoral görüntü görülüyor. Böyle kitlelerden şüphe ederiz. Biz onun kanser olmadığını kanıtlayana kadar uğraşırız. Biyopsi yapılıyor. Sonuç çıktığında bakacağız. İyi huylu tümörler dahi zamanla kanser olabilir” diye konuştu.

İnanır’ın sağlık durumunun iyi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kaynak, sanatçının 5 gün sonra taburcu edileceğini açıkladı. Bu arada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kadir İnanır’ı telefonla arayarak “Sizi hem beyazperdede hem ekranda görmek, izlemek hakkımız. Bir an önce sağlığınıza kavuşarak hepimizi sevindireceksiniz. Buna inanıyorum’’ dediği öğrenildi.

‘Bu kadar seveni olanı görmedim’

Prof. Dr. Kamil Kaynak, ”Bu zamana kadar işadamı, vali ve bakan gibi çok sayıda kişinin ameliyatını yaptım ama kimsenin Kadir Bey kadar seveni olduğuna şahit olmadım. Böyle bir ameliyat yaptığım için gurur duydum. Çok güzel bir ameliyat oldu. Ameliyattan sonra yanına gittim. Sevenlerine selam söyledi. ‘En kısa zamanda onların yanında olacağım’ dedi. Morali çok iyiydi” diye konuştu.

Yaşar Büyükanıt silivri cezaevinde



İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu ve emekli Korgeneral Köksal Karabay'ın tanık olarak dinlenmesine karar vermişti. Büyükanıt, Kalyoncu ve Karabay, bugünkü duruşmaya tanık olarak katılmak için Silivri Cezaevi'ne geldi.

Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki salonda görülen ''Balyoz Planı'' davası kapsamında tanık olarak dinlenilmek üzere çağrılan Orgeneral Kalyoncu ile emekli Orgeneral Büyükanıt ve emekli Korgeneral Karabay, salona mahkeme heyeti ve savcıların kullandığı arka kapıdan giriş yaptı.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 15 Şubat tarihindeki duruşmada aldığı ara karar gereği gönderilen tebligatta Büyükanıt, Karabay ve Kalyoncu'nun bugün tanık olarak dinleneceği ibraz edilmişti.

İnternet andıcı davasının tutuklu sanığı İlker Başbuğ ise öğleden sonra dinlenecek. Tanık olarak dinlenme gerekçeleri ise Kalyoncu ve Büyükanıt'ın 5-7 Mart 2003 tarihinde 1. Ordu Komutanlığı'nca yapılan plan seminerine ilişkin düzenlenen Genelkurmay Başkanlığı sonuç raporunda imzaları bulunması.

Başbuğ'un ise ocak 2003 tarihli mesaj formunda imzası olması nedeniyle mahkemece dinlenmelerine karar verilmişti.

KALYONCU İFADE VERİYOR

''Balyoz Planı'' davasında tanık olarak dinlenilen Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu, plan seminerinin oyun şeklinde yapıldığını ve bir senaryo olduğunu belirterek, ''Ben herhangi bir olağanüstülük fark etmedim'' dedi.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesinde oluşturulan salonda görülen davanın 81'inci duruşması başladı.

Duruşmada tanık olarak dinlenilen Orgeneral Kalyoncu, 5-7 Mart 2003 tarihinde 1. Ordu Komutanlığınca düzenlenen seminere Genelkurmay Başkanlığını temsilen katıldıklarını belirterek, gözlemci olarak katılanların tespitlerini rapor haline getirdiklerini söyledi.

Kalyoncu, seminer sonuç raporunda imzasının olduğunu hatırlatarak, ''Ben herhangi bir olağanüstülük fark etmedim'' dedi.

"İMZAM OLMASI ONAYLAMA ANLAMINA GELMEZ"

''Balyoz Planı'' davasında tanık olarak dinlenilen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgenerel Yaşar Büyükanıt, Genelkurmay 2. Başkanı olarak kendisine sunulan seminer sonuç raporunu imzaladığını hatırlatarak, ''Raporu imzalamak, içeriğinin onaylandığı anlamına gelmiyor' dedi.

Büyükanıt, ''Savaş kapsamında senaryolar yaratır oynarsınız ama bu o ülkeye taarruz edeceğiniz anlamına gelmez'' dedi.


Büyükanıt tanık olarak dinlendi



Büyükanıt tanık olarak dinlendi

Davanın öğleden sonraki oturumunda tanıklığına başvurulan Genelkurmay eski Başkanı ki Başkanı Yaşar BüyükanıtGenelkurmay 2. Başkanı olarak kendisine sunulan seminer sonuç raporunu imzaladığını hatırlatarak, ''Raporu imzalamak, içeriğinin onaylandığı anlamına gelmiyor'' dedi.

Yaşar Büyükanıt, ''Savaş kapsamında senaryolar yaratır, oynarsınız ama bu o ülkeye taarruz edeceğiniz anlamına gelmez'' diye konuştu

PKK Kürt halkını da sevmiyor!



Şehit doktorun babasın Hasan Dayan, bölgede terör örgütü ile halkın ayrılması gerektiğini ifade etti
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Terör Alt Komisyonu'nda konuşan şehit doktorun babasın Hasan Dayan, bölgede terör örgütü ile halkın ayrılması gerektiğini ifade ederek, "Bölge halkına devletin kendilerinin yanında olduğunu hissini vermeniz lazım. PKK Kürt halkını da sevmiyor, sevse köyde sağlık taraması yapan birisini öldürmezdi" dedi.

AKP Amasya Milletvekili Naci Bostancı başkanlığında toplanan Terör Alt Komisyonu, 3 Nisan 1985 yılında Şırnak'ta şehit edilen doktor Ulucan Dayan'ın babası Hasan Dayan ve kız kardeşi Fatma Öztürk'ü dinledi. Oğlunun şehit olmasından sonra hastanelere gidemediğini, doktorları gördüğü zaman içinin yandığını söyleyen Dayan, "Bu işlerin telafisi kolay değil, Allah sabır versin diyerek telafi edilemez. Ateş düştüğü yeri yakıyor ama çevresine de tesir ediyor" diyerek şöyle devam etti:

"Ulucan'ın içinde vatan, millet için görev yapma özlemi vardı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu'da görev yapmak istiyordu. Şırnak'a tayini çıktığında hiç üzülmedi. Çocuğumu terör örgütü PKK şehit ettiği halde o bölgede yaşayan halka kızmıyorum. Bu örgüt dış güçler tarafından yönetilen bölgesel bir örgüttür. Biz Atatürk zamanında devlet terörüyle karşı karşıya geldik. Gerçekten istenirse bölge terörüyle de baş edilebilir. Terör örgütü PKK'yı bölge halkından ayırmamız lazım. Bölge halkına devletin kendilerinin yanında olduğu hissini vermemiz lazım. PKK Kürt halkını da sevmiyor, sevse köyde sağlık taraması yapan birisini öldürmezdi.”

BİN YILDAN BERİ BU HALKLARI AYIRAMADILAR, AYIRAMAYACAKLAR

Çocuğu şehit olduktan sonra 6-7 ay televizyon, radyo açmadıklarını da sözlerine ekleyen Dayan, “Mutfağımızda yemek pişirmedik. Arkadaşlarım hala benim yanımda çocuğunun doktor olduğunu söylemezler. Hep (şehit babası, annesi öteki dünyada acı çekmez) deniyor keşke bu acı olmasaydı da ben günahlarımın karşılığına öteki dünyada razıydım” diye konuştu.

Ulucan'ın kardeşi Fatma Öztürk ise "Onu tanıyanlar hala bize saygı gösteriyorlar. Yaşı küçük olmasına rağmen O'nun söylediği mutlaka yapılırdı. Bazı arkadaşları çocuklarına Ulucan ismini verdi. Bu acılar artık sönsün, yeter. Bunun için toplumun kaynaşması lazım" dedi.

AKP Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat ise evlat acısının acıların en büyüğü olduğunu vurgulayarak, "Bin yıldan beri bu halkları ayıramadılar yine ayıramayacaklar, buna güçleri yetmeyecek" diye konuştu.

Borcun var dediler, etek giydirdiler!



Bursa’da “Bize borcun var” diyerek tehditle bazı kişilerden para istediği öne sürülen 7 kişi, polis tarafından gözaltına alındı
Bursa Emniyet Müdürlüğü, Merkez Osmangazi ilçesi Küçük Balıklı Mahallesi’nde 7 kişilik bir çetenin, ölümle tehdit ettiği kişilerden haraç aldığı, vermeyenlere ise işkence yaptıkları ihbarı üzerine harekete geçti. Toplam 11 kişiden zorla para isteyen 7 kişiyi, eş zamanlı operasyon ile yakaladı.

Zanlıların, alacakları olmadığı halde bazı kişilerden zorla para istedikleri tespit edildi. Bu şekilde 11 kişiden para isteyen zanlıların oto tamirciliği yapan bir kişiyi “Benim size borcum yok” dediği için yolda yürürken otomobile zorla bindirdikleri, daha sonra evine getirip, burada bekleyen eşi, kızı ve kayınvaldesinin gözleri önünde kızının başına silah dayayarak etek giydirdikleri ortaya çıktı.

Zanlıların parayı vermeyen oto tamircisini etekle birlikte sokakta gezdirip işyerine getirdikleri ve burada falakaya yatırdıkları belirlendi. Emniyet Müdürlüğü’nde ifadeleri alınan zanlılardan adı açıklanmayan 3’ü savcının talimatıyla ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılırken, L.E. (39), O.N. (24), K.U. (29) ve O.B. (25), adliyeye sevk edildi.

Balyoz tanıkları' hakim karşısında!



Eski Genelkurmay başkanları Büyükanıt ve Başbuğ, bugün yapılacak olan ‘Balyoz Planı’ duruşmasında tanık olarak dinlenecek
Balyoz Davası'nda eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bu sabah "tanık" sıfatıyla ifade verecek.

Büyükanıt ve Jandarma Genel Komutanı Bekir Kalyoncu'nun öğleden önce, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un ise öğleden sonra dinlenmesi bekleniyor.

"Balyoz Planı" davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 15 Şubat tarihindeki duruşmada aldığı ara karar gereği gönderilen tebligatlar, tanıklara ulaştı.

Tebligata göre Büyükanıt ve Kalyoncu sabah saatlerinde dinlenecek.

İnternet andıcı davasının tutuklu sanığı İlker Başbuğ ise öğleden sonra dinlenecek. Tanık olarak dinlenme gerekçeleri ise Kalyoncu ve Büyükanıt'ın 5-7 Mart 2003 tarihinde 1. Ordu Komutanlığı'nca yapılan plan seminerine ilişkin düzenlenen Genelkurmay Başkanlığı sonuç raporunda imzaları bulunması.

Başbuğ'un ise ocak 2003 tarihli mesaj formunda imzası olması nedeniyle mahkemece dinlenmelerine karar verilmişti.

28 Şubat'la ilgili bir gerçek daha!



Dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, cuntanın tüm faaliyetlerinden haberdar olduklarını belirtti
28 Şubat sürecinde Batı Çalışma Grubu'nu deşifre eden dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, cuntanın tüm faaliyetlerinden haberdar olduklarını belirterek, "Emniyet İstihbaratı olarak Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı'na hangi kuvvet komutanı, koltuğunun altında hangi dosya ile geliyorsa onu biliyorduk" dedi.
Post-modern darbe olarak tarihe geçen 28 Şubat sürecinde, cuntacıların karargah olarak kullandıkları ve tüm fişleme faaliyetlerinin yürütüldüğü Batı Çalışma Grubu, askerliğini onbaşı olarak yapan polis memuru Kadir Sarmusak'ın elge ettiği belgeler sayesinde deşifre oldu. Sarmusak bu belgeleri Emniyet İstihbaratı'na göndermiş, oradan da siyasiler eliyle devletin üst birimlerine kadar ulaşmıştı. Büyük yankı uyandıran tüm bu çalışmalar dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu'nun koordinasyonunda gerçekleşti. Cuntacıları nasıl deşifre ettiklerini anlatan Orakoğlu, Emniyet'in tüm darbe teşebbüslerinden ve fişleme çalışmalarından en başından beri haberdar olduğunu söyledi. "Cunta faaliyetleri had safhada olmasına rağmen, biz oyunu kendi sahamızda oynadık" diyen Orakoğlu, "Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı'na hangi kuvvet komutanı, koltuğunun altında hangi dosya ile geliyorsa onu biliyorduk" diye konuştu.
DEMİREL BELGELERİ CUNTACILARA VERDİ
Orakoğlu, cunta faaliyetleriyle ilgili elde ettikleri bilgi ve belgeleri dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'a ulaştırdıklarını, onun da bunları Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sunduğunu söyledi. Orakoğlu, bundan sonraki süreçte yaşananları ise şöyle anlattı: "Cumhurbaşkanı, belgeyi dönemin Genelkurmay Başkanı Hakkı Karadayı'ya, o da Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya'ya gönderiyor. Belge son olarak da Genel Kurmay 2. Başkanı Çevik Bir'e kadar geliyor. Yani, Çevik Bir tarafından hazırlanan belgeler, dönüp dolaşıp yeniden Çevik Bir'in eline geçiyordu. Demirel eğer isteseydi, bizim hükümete sunduğumuz Batı Çalışma Grubu belgelerini aldığında bu cuntanın faaliyetlerini durdurabilirdi. Ancak gereğini yapmak yerine belgeleri alıp Deniz Kuvvetleri'nin eline verdi" dedi.
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İLE İSTİHBARATI KESTİK
Orakoğlu, cuntacıların tüm faaliyetlerini Psikolojik Harekât Merkezi'nden yürüttüğünü ifade ederek şunları anlattı: Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Batı Çalışma Grubu'nun başkanı olduğu bilinen Çetin Doğan birlikte hareket etti. Bir merkez kurdular. Bunlar Milli Güvenlik Belgesi'ni bile değiştirerek, Türkiye'nin 'tehdit' sıralamasında, irticayı ilk sıraya koydular. O sırada da terör örgütüyle görüşmeler yapıyorlardı. Sivil iradenin haberi bile yoktu bu görüşmelerden... Bizde o güne kadar rutin bir işlem vardı. Alınan istihbaratların hepsi bir klasörü Milli Güvenlik Kurulu'na, bir klasörü Başbakan'a, biri Cumhurbaşkanı'na giderdi. Genelkurmay'a gönderilen tüm bilgilerin Batı Çalışma Grubu'na aktığını tespit edince Genelkurmay'a giden bilgi ve belgeleri kestim. Sonra hakkımızda bir iddianame hazırlandı. İddianamede, Türkiye Cumhuriyeti Emniyeti İstihbarat Daire Başkanı olarak, 'Emniyet İstihbaratı içerisinde gizli bir yapı oluşturmakla' suçlandım."
Davaya tanık olacağım
Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nın 28 Şubat'la ilgili açtığı soruşturmayı hatırlanan Orakoğlu, "Ben de bu davaya tanık olarak katılacağım. Savcıya anlatacağım. Elimdeki 7-8 klasör bilgiyi mahkemeye sunacağım. Beni linç edenleri 'köstebek', 'vatan haini', 'casus' diye suçlayanlar o mahkemeye hesap verecek. Biz o dönemde hedefi 12'den vurduk. Ha nasıl vurduk onu da savcıyla paylaşmam lazım. Emniyet istihbaratının ne kadar önemli bir görev başardığı ortaya çıkacak. Belge ve bilgilerin ne kadar zor şartlarda, başarıyla elde edildiği ortaya çıkacaktır" diye konuştu.
İfşa edenlere 'köstebek' dediler
Emniyet'te görevli Deniz Onbaşı M. Kadir Sarmusak aracılığıyla, Deniz Kuvvetleri'nden 'fişleme belgelerinin' sızdırılması, dönemin cuntasını da çileden çıkardı. Gelişme 'skandal' manşetiyle 2 Temmuz 1997 tarihli Sabah Gazetesi'nde veriliyordu. Saygı Öztürk, Genelkurmay'dan servis edilen belgelerle 'Köstebek Skandalı'nı gün gün haberlerine taşıyordu. Ancak hükümete karşı, cuntanın benzer faaliyetleri bu tartışmaya söz konu bile edilmiyordu.
TÜM HUTBELER DİNLENECEK
Cuntacıların deşifre edilen belgelerinden birinde, Genelkurmay Başkanlığı'nın 16 Nisan 1997 tarihli, "Laiklik Aleyhtarı Faaliyetler" konulu yazısıyla camilerdeki hutbelerin takip edilmesi talimatı veriliyor. Belgede Çetin Doğan'ın imzası bulunuyor.

Büyük facia son anda önlendi!



Bağcılar’da bir markete konulan 2 adet bomba son anda farketilerek fünye ile etkisiz hale getirildi
Bombaların plastik patlayıcı ve TNT kullanılarak imal edildiği ve cep telefonu düzeneğine bağlı olduğu belirtildi. Şişli’de de akşam saatlerinde markette meydana gelen patlamaya ses bombasının neden olduğu belirlendi.

Bağcılar Güneşli Mahallesi Mahmutbey Caddesi’nde bulunan markete giren kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişiler, ayakkabı reyonunun bulunduğu tezgahların arasına 2 adet el yapımı cep telefonuyla kurulan uzaktan kumandalı bombayı bıraktı. Tezgahların arasında gördüğü 2 çantadan şüphelenen bir kişi, durumu özel güvenliğe bildirdi. Güvenlikler de polise haber verdi. Polis markete alış-veriş yapmak için gelen yaklaşık 20 kişi ile personeli dışarıya çıkarttı.

Marketin etrafına emniyet şeridi çekerek çevre güvenliğini alındı. Bomba imha uzmanları, saat 20.00 sıralarında çantaları fünye ile kontrollü patlatarak etkisiz hale getirdi. Bombaların el yapımı olduğu ve içeriğinin plastik patlayıcı ve TNT ile doldurulduğu belirtildi. Çok kuvvetli olan patlayıcının fark edilmemesi halinde büyük bir faciaya yol açacağı belirtildi.

Bu sırada görüntü alan basın mensuplarıyla özel güvenlikçiler arasında arbede yaşandı. Cihan Haber Ajansı’nın kameramanı Abdülhamit Hasan Yavuz bir güvenlik görevlisinin başına attığı telsizle yaralandı. Alnı açılan kameraman hastanede tedaviye alındı.

5 bin Euro için Alman vatandaşı oluyorlar



Yeni uygulama Almanya'da Türk vatandaşlığından çıkışları artırdı
Kaç vatandaşın bu uygulamadan dolayı Alman vatandaşlığına geçtiği konusunda kesin rakam verilmezken, Münih'te görevli Muavin Konsolos Selim Çukurkaya, Münih konsolosluğunda en çok yaptıkları ikinci işlemin vatandaşlıktan çıkış olduğunu söyledi.

2010 yılında 26 bin Türk, Alman vatandaşlığına geçti. Özellikle askerlik yaşındaki vatandaşlar 10 bin euroluk bedeli yüksek buluyor.Selim Çukurkaya, yeni kanun öncesi Münih Konsolosluğu'nda günde iki ya da üç kişinin askerlik başvurusunda bulunduğunu, yasa çıkana kadarki geçiş döneminde konsolosluk binasının tıka basa dolduğunu ve mesai saatlerini uzattıklarını anlattı. Şimdi gençlerin Alman vatandaşlığını tercih ettiklerini ve 2,5 aydır askerlik için sadece 7-8 kişinin geldiğini belirtti.

Kaç kişinin bu nedenden dolayı Alman vatandaşlığına geçtiği konusunda ise rakam vermenin mümkün olmadığını sözlerine ekleyen Çukurkaya, pasaport işlemlerinden sonra en çok yapılan işlemin vatandaşlıktan çıkış işlemleri olduğunu kaydetti.

MEBLAĞ ÇOK YÜKSEK

Askelik süresini 38 yaşına kadar ertelettiğini söyleyen 25 yaşındaki Ümit Gündüz, "Her an Alman vatandaşlığına geçebilirim. Bu meblağ çok yüksek. Askerlik sürem gelene kadar vaktim var, gelişmelere göre hareket edeceğim.'' dedi. Adının açıklanmasını istemeyen 35 yaşındaki bir makina mühendisi de dövizle askerlik bedelini çok yüksek bulduğunu ve bu sebeple Alman vatandaşlığına geçmeyi düşündüğünü söyledi.

Almanya'da 2010 yılında toplam 101 bin 570 kişi Alman vatandaşlığına geçerken bunların 26 bin 192'sini Türk vatandaşları oluşturdu. 2009 yılında 24 bin 647 Türk, Alman vatandaşlığına geçerken, Federal İstatistik Dairesi'nin yakın zamanda 2011 istatistiklerini de açıklaması bekleniyor.

Bu zam Türk vatandaşlığından çıkardı



Dövizle askerlik bedelini 5 bin Euro'dan 10 bin Euro'ya çıkaran yeni uygulama Almanya'da Türk vatandaşlığından çıkışları artırdı
Geçen yılın sonlarında yürürlüğe giren ve dövizle askerlik bedelini 5 bin Euro'dan 10 bin Euro'ya çıkaran yeni uygulama Almanya'da Türk vatandaşlığından çıkışları artırdı.

Kaç vatandaşın bu uygulamadan dolayı Alman vatandaşlığına geçtiği konusunda kesin rakam verilmezken, Münih'te görevli Muavin Konsolos Selim Çukurkaya, Münih konsolosluğunda en çok yaptıkları ikinci işlemin vatandaşlıktan çıkış olduğunu söyledi. 2010 yılında 26 bin Türk, Alman vatandaşlığına geçti. Özellikle askerlik yaşındaki vatandaşlar 10 bin euroluk bedeli yüksek buluyor.
Selim Çukurkaya, yeni kanun öncesi Münih Konsolosluğu'nda günde iki ya da üç kişinin askerlik başvurusunda bulunduğunu, yasa çıkana kadarki geçiş döneminde konsolosluk binasının tıka basa dolduğunu ve mesai saatlerini uzattıklarını anlattı. Şimdi gençlerin Alman vatandaşlığını tercih ettiklerini ve 2,5 aydır askerlik için sadece 7-8 kişinin geldiğini belirtti. Kaç kişinin bu nedenden dolayı Alman vatandaşlığına geçtiği konusunda ise rakam vermenin mümkün olmadığını sözlerine ekleyen Çukurkaya, pasaport işlemlerinden sonra en çok yapılan işlemin vatandaşlıktan çıkış işlemleri olduğunu kaydetti.
"MEBLAĞ ÇOK YÜKSEK"
Askelik süresini 38 yaşına kadar ertelettiğini söyleyen 25 yaşındaki Ümit Gündüz, "Her an Alman vatandaşlığına geçebilirim. Bu meblağ çok yüksek. Askerlik sürem gelene kadar vaktim var, gelişmelere göre hareket edeceğim.'' dedi. Adının açıklanmasını istemeyen 35 yaşındaki bir makina mühendisi de dövizle askerlik bedelini çok yüksek bulduğunu ve bu sebeple Alman vatandaşlığına geçmeyi düşündüğünü söyledi.
Almanya'da 2010 yılında toplam 101 bin 570 kişi Alman vatandaşlığına geçerken bunların 26 bin 192'sini Türk vatandaşları oluşturdu. 2009 yılında 24 bin 647 Türk, Alman vatandaşlığına geçerken, Federal İstatistik Dairesi'nin yakın zamanda 2011 istatistiklerini de açıklaması bekleniyor.

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor