Son Dakika :
MİT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MİT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

'PKK örgütte MİT'çi avı başlattı'

Gönderen: Maykıl on 27 Şubat 2012 Pazartesi | 04:06



Tartışmaların KCK/PKK'nın dağ kadrosuna kadar uzandığı belirtilen haberlerde, örgüt içinde MİT'çi avının başladığı ve infazların yaşandığı bilgisi veriliyor.

MİT mensuplarının ifadeye çağrılması ile başlayan tartışmalar KCK/PKK’nın dağ kadrosuna kadar uzandı. Ancak dağdaki tartışma MİT görevlilerinin ifadesinin alınıp alınmamasından ziyade ‘Örgüt içinde MİT elemanı var mı?’ şeklinde devam ediyor. “KCK içindeki MİT’çiler kim?”sorusu örgütte başka bir meseleyi ortaya çıkardı: Aksiyon’un daha önce gündeme getirdiği PKK’daki JİTEM mensupları. İddialara göre Kandil, “MİT’çiler” ve “JİTEM’ciler” diye ikiye bölündü. Bu konuda ciddi tartışmaların başladığı hatta küçük çaplı çatışmaların yaşandığı ileri sürülüyor. Bazı kamplarda örgüt mensuplarının yerleri değiştirildi ve tartışmaları minimuma indirmek için bir bildiri yayımlandı. KCK/PKK’nın dağdaki lideri Murat Karayılan örgüt içindeki ‘ajan’ tartışmalarını bitirmek için 15 Şubat’ta yayımladığı bildiride sert ifadeler kullandı: “Kürt halkının özgürlük mücadelesi için burada bulunuyoruz. Bizi birbirimize düşürmek isteyen odaklara kanmayın. Ajanlık suçlamasını bırakıp ‘ne yapabiliriz’ tartışmasını yapmalıyız. Eğer sorun varsa da o kişiler özeleştirilerini vermek zorunda. Tartışmalar devam ederse gerekli cezalar devreye girecektir.”

Karayılan’ın bildirisi örgüt içindeki hareketliliği bitirmeye yetmedi. Örgütün sözde Zap eyaleti medya savunma karargâhında başlayan ajanlık tartışmasında iki örgüt yöneticisi infaz edildi, Roni kod adlı örgüt mensubu çatışmada yaralandı. Bunun üzerine kamplardaki militanların yerleri değiştirildi.

Aksiyon Dergisi'nin haberinde örgüt içindeki Suriyelilerle ilgili de önemli bilgiler yer aldı. Haberde yer alan iddialar, KCK’da yönetimsel anlamda ibrenin Suriyelilerin lehine kaydığı yönünde. Suriye istihbaratı El Muhaberat’ın elemanları olarak örgüt içinde yer aldıkları belirtilen ve üst düzey konumda olan 100’den fazla Suriyeli bulunuyor.

İstihbarat birimlerinin hazırladığı raporlara göre, El Muhaberat’a çalışan ancak Türkiye sınırları içinde de terör estiren Suriye uyruklu örgüt yöneticileri kimler? KCK/PKK’daki diğer Bahoz’ların kimliğini ilk kez Aksiyon dergisinin haberinde yer aldı. İşte Suriye istihbaratına çalışan ve bu ülkenin vatandaşı olan, aynı zamanda PKK’ya yön veren bazı teröristlerin kimliği.

Nurettin Halas El–Muhammed (Sofi Nurettin): 1990 yılında örgüte katıldı. Hakkâri-Yüksekova-Şemdinli kırsalında bölge sorumluluğu yaptı. Sofi bölgede birçok silahlı eyleme katıldı. 2003-2007 yılları arasında Diyarbakır kırsalında sözde eyalet koordinatörlüğü yaptı. Bu dönemde Diyarbakır’da gerçekleştirilen eylemleri organize etti. 2008 yılında KCK/PKK’nın silahlı kanadı olan HPG ana karargâh komutanı oldu. Fransızca dâhil üç dil biliyor.

Fehman Hüseyin (Doktor Bahoz): Suriye’de tıp eğitimi aldığı sırada örgüte katıldı. Beşar Esed ile sınıf arkadaşı ve kardeşi ile sıkı bir dostlukları bulunuyor. 1992’de Şırnak kırsalında sözde Cudi bölge sorumluluğu yaptı. 2003’te HPG ana karargâh komutanlığına getirildi. 2009’a kadar örgütün bütün askerî faaliyetlerinin en üst düzeyde sorumluluğunu yaptı. 2007 Ekim ayında Dağlıca, 2008 bahar aylarında Aktütün Jandarma Karakolu baskınlarının planlamasını yaptı ve eylem talimatlarını verdi. 2004 sonunda örgüte yeni katılan TREJ kod adlı Kenan Avcı’ya bombalama konusunda eğitim verdirdi.

Çiya Kobani (kod): Haftanin yürütmede Ali Kiçi kod adlı teröristin yardımcısı iken Haziran 2010’da Hakkâri sorumluluğuna atandı. Kureyşin Tepe askerî üs bölgesine yapılan saldırıyı koordine etti.

Zozan Kobani: 2007-2008 yıllarında Hakkâri merkez Kavaklı Kato bölgesinde faaliyet yürüttü. Zap kampında takım komutanı olarak faaliyet yürütüyor.

Savaş (kod): 1999 katılımlıdır. Hâlen Haftanin Ore alanında takım komutanı olarak faaliyet gösteriyor. 2007 yılı içerisinde Beytüşşebap ilçesinde J.Bçvş. Levent Çelik’in öldürülmesi olayında yer aldı.CİHAN

Economist'in Erdoğan ve Gülen analizi

Gönderen: Maykıl on 25 Şubat 2012 Cumartesi | 05:40



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Gülen cemaati arasında yaşandığı iddia edilen "güç mücadelesine" ilişkin tartışmalara Economist dergisi de katıldı.

ERDOĞAN'IN İÇERİDE DIŞARIDA DÜŞMANLARI VAR


İngiliz dergisi "Türk Başbakanı, hem yurt içinde hem yurt dışında yeni düşmanlarla karşı karşıya" dediği geniş analizinde Erdoğan'ın "ilk raundu kazanmış gibi görünse de Gülenciler ile çatlağın siyasi kaderini büyük ölçüde etkileyebileceğini" öne sürdü. Dergi, "Erdoğan'ın AKP içerisindeki olası haleflerinin, Gülenciler'e geçmekte olduğu" iddiasını da aktardı. Haftalık Economist dergisi, son sayısında "Türkiye'deki İç Mücadele" başlığı ile yayımladığı geniş analizde "Türk Başbakanı, hem yurt içinde hem yurt dışında yeni düşmanlarla karşı karşıya" spotunu kullandı.
Başbakan Erdoğan'ın dokuz yıldır "rahatça bir zaferden başka bir zafere geçtiğini, ard arda üç seçim kazandığını, her defasında oylarını artırdığını" belirten dergi, ekonominin şimdiye kadar finansal krizden yara almadan çıktığını, ABüyelik müzakereleri tıkansa da ABD ile ilişkilerde "altın çağ' yaşandığını kaydetti.

"ÇATLAK, ERDOĞAN'IN SİYASİ KADERİNİ ETKİLEYEBİLİR"


Buna karşın, "Ancak Sayın Erdoğan ile Türkiye'nin en etkin İslami hareketi arasındaki çirkin güç mücadelesi dikkate alındığında tablo o kadar pembe değil" yorumundan sonra MİT krizine değinilen analizde MİT yasasında yapılan değişiklikle üst düzey yetkililerin ancak Başbakanın onayı ile yargılanabileceğine dikkat çekildi. Analizde şöyle devam edildi:

GÜLENCİLER DESTEĞİNİ ÇEKEBİLİR


"Sayın Erdoğan'ın ilk raundu kazanmış gibi görünse de çatlak siyasi kaderini büyük ölçüde etkileyebilir çünkü Gülenciler desteklerini geri çekebilir. Sorunu, Sayın Erdoğan'ın sağlığı daha da karmaşık hale getiriyor" yorumu da yapıldı. Economist, Erdoğan'ın "AKP içerisindeki olası haleflerinin Gülenciler'e geçmekte olduğu" iddialarını aktardıktan sonra "Barışmak herhalde her iki tarafın çıkarına" sözlerini de kullandı. "Gülenciler" ile AKP'nin orduya karşı ortak tavır aldığını ancak" yüzlerce subay cezaevinde ve darbe tehdidi ortadan kaldırılmışken ittifakın zayıfladığını" öne süren dergi, bunun da muhtemelen bir "güç meselesinden" kaynaklandığını, Erdoğan'ın, Gülen taraflarının fazla şey istediğini düşündüğünü de iddia etti. Analize şöyle devam edildi:
"MİT konusundaki kavgadan önce bile Başbakan'ın,Türkiye'nin imajına zarar veren, gazeteci tutuklamaları konusunda kaygılı olduğu söyleniyordu. Halen en az 70'i cezaevinde, çoğu da zayıf (kanıtlarla) desteklenen terör suçlamalarıyla. Onlardan bazıları, özellikle Ahmet Şık ve Nedim Şener, Gülenciler'i çok eleştirmişlerdi."

"ERDOĞAN'IN DEMOKRASİ SİCİLİ O KADAR PARLAK DEĞİL"


Economist, buna karşın "Ancak Sayın Erdoğan'ın kendi demokrasi sicili de o kadar parlak değil" iddiasında bulunurken "Yüzlerce öğrencinin, baraj projelerine karşı protesto etmek gibi 'suçlar'dan ya yargılandığını ya da cezaevinde bulunduğunu" kaydetti. Gazetecilere yönelik baskılar ve Uludure olayına da gönderme yapılan analizde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Başbakan Erdoğan'ın MİT Müsteşarı'nı korumak için bir yasa teklifini Meclis'ten hızlı biçimde geçirirken terörle mücadele yasalarını değiştirmek için herhangi bir adım atmadığı eleştirilerine de vurgu yapıldı.

YENİ ANAYASA KONUSUNDAİLERLEMENİN OLMAMASI KAYGI VERİCİ


İngiliz dergisi, yeni anayasa konusunda ilerleme olmamasını "kaygı verici" olarak nitelerken "Başbakan Erdoğan'ın güçlü bir başkanlık yaratma iddiası konusunda hala endişeler var" sözlerini kullandı. "En büyük Kürt partisinden onay almadan sürecin tamamlanması zor gibi görünüyor" iddiasını ortaya atan dergi, "Sayın Erdoğan, kamuoyu önünde PKK'yı reddetmediği sürece onunla (Kürt partisi) ile konuşmaya istekli değil. Halbuki, Sayın Fidan'ın liderliğindeki kendi adamları ise, geçen yaza kadar gizlice PKK ile müzakereler yapıyordu" diye yazdı.
Suriye'nin de diğer bir kaygı oluşturduğunu da belirten dergi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ABD'nin müdahale etmesi için meslektaşı Hillary Clinton'un nezdinde "lobicilik" yaptığı savlarını yansıttı. Analizde Esad'ın iktidarda kaldıkçaTürkiye'ye karşı harekete geçmesi riskinin arttığı savulurken Esad'ın PKK'ya destek vermesi veya Türkiye'deki Aleviler arasında kargaşayı körüklemesi olasılıklarından söz etti. Economist ,analizini şöyle noktaladı:

EKONOMİ İLE İLGİLİ "KAYGILAR"


"Ve ekonomi konusunda kaygılar var. Yunan komşusuna göre,Türkiye, parıldıyor gibi: Bütçe açığı, GSYH'nın yüzde 2'sinin altında, kamu borcu sadece yüzde 40 düzeyinde ve GSYH 2011'de yüzde 8'e yakın büyüdü. Ancak GSYH'nın yüzde 10'unu aşan bir cari açık, aşırı ısınmaya işaret ediyor ve ekonomi, halen kesin biçimde yavaşlıyor. Sayın Erdoğan'ın sonraki mücadeleleri, en zorluları olabilir.

Güçlü: KCK Kürtler'e Kurulmuş Tuzak



Kürt aydını İbrahim Güçlü, siyasetin kriminalize edildiğini ve Kürt gençlerin 'kirli mekanizmaya' sokulduğunu belirtirken KCK'yı "Kürtlere kurulmuş tuzak" olarak tanımladı. Güçlü, "PKK ve JİTEM devletin kompartımanıdır. Görev bölüşümü yaparak katliam yaptılar" dedi.

Kürt siyasi hareketinin önemli ismi ve Ala Rızgari örgütü liderlerinden İbrahim Güçlü, terör örgütü PKK'nın iç infazlarını deşifre eden isim olarak gündemde. İnfaz listesini Meclis'e sunan, ardından savcılığa bilgi veren Güçlü, geçmişteki Kürt hareketlerinin PKK tarafından acımasızca katledilerek yok edildiğini söyledi. PKK'nın üst yapılanması KCK için "Kürtlere kurulmuş tuzaktır" diyen Güçlü, 90'lı yıllarda PKK'nın iç infazları ile JİTEM'in bölgedeki katliamlarının aynı tarihlerde yükselişe geçmesini "Görev bölüşümü yaparak katliamları gerçekleştirdiler. PKK ve JİTEM devletin kompartımanıdır" şeklinde değerlendirdi.

KÜRT’Ü KÜRT’E KIRDIRDI

Bugün Gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulunan Güçlü, PKK'nın Kürt hareketinin geçmişiyle bir bağı olmadığını kaydetti. Toplumun ittiği bir kesimin PKK etrafında örgütlendirildiğini ifade eden Güçlü, Kürt hareketindeki bütün örgütlerin 'devlet refleksi' ile düşman ilan edildiğini aktardı. Güçlü, şunları dile getirdi: "Öcalan Kürt liderlerini öldürttü. Bir yandan hedeflerini yok etti diğer yandan oluşum sürecini tamamladı. Dünyada, herkesi düşman ilan ederek öldüren başka bir ulusal hareket var mı? Asıl gerekçe derin devletin Kürt hareketini içerden kuşatmak ve daha ucuz yoldan Kürt’ü Kürt’e kırdırmak istemesiydi." Öcalan Türkiye dışına çıktıktan sonra PKK’nın özerk ve otonom hale geldiğini belirten Güçlü'ye göre KCK, MİT tarafından bu süreçte örgütlendi. Güçlü şöyle devam etti: "Bütün yumurtalar bir sepete konularak Öcalan ve BDP'nin boynuna asıldı. Bu devlet yıkılsa Öcalan ve çetesi bir gün ayakta kalmaz. Çünkü bunları ayakta tutan üniter ve Kemalist devletin devamından yana ısrar edenlerdir. Kürtler’e 'Siz Kemalizmin kıymetini bilmiyorsunuz, biz bu bölgede yeniden yaratacağız' diyorlar. Öcalan ve ekibi bunu yapıyor."

ÖCALAN NiYE AÇLIK GREVi YAPMIYOR?


12 Eylül darbesinin hazırlanmasında PKK'nın kullanıldığını savunan Güçlü, yakın zamanda gerçekleştirilen olumlu gelişmelerin PKK eylemleri ile bozulmak istendiğine işaret etti. "Askeri vesayet son bulunca, PKK'yı örgütleyenler aynı sistemi belli bir bölgede oluşturarak, gelecekteki iç iktidar mücadelesinde de kullanmanın senaryosunu çizdi. İktidar mücadelesinde de askerlerin yanında saf tutuyor" diyen Güçlü otoriterliğe teslim olan kesimlerin PKK'yı desteklemeye devam ettiğini vurguladı. "Ateist olan, din düşmanı olan bir örgüte meleler nasıl üye olur? Yani bu Stockholm sendromu değilse nedir" sorularını yönelten Güçlü, "Aydınlar yıllarca sesini kesti, bir şey diyemedi. PKK ayrıca büyük bir ekonomik sektördür. Kaç milyar dolara hükmediyor? Hangi ulusal kurtuluş hareketinin liderleri lüks içinde yaşıyor? Bu kadar insanın öldüğü yerde bu şatafat olamaz. Öcalan İmralı'da 2 gün açlık grevi yapsın da görelim" ifadelerini kullandı.

ERGENEKON GENERAL KATLETTi

Derin devletin PKK'yı senaryolaştırarak kurdurduğunu ve kendi amaçları doğrultusunda kullandığını kaydeden Güçlü, Öcalan'ın Türkiye dışına çıktıktan sonra dış ülkelere dayanarak otonom bir örgüte yöneldiğini söyledi. Uluslararası güçlerin PKK'yı bölgede bir aktör haline getirerek Kürt hareketini bastırmaya çalıştığını savunan Güçlü, "Devletin amaçlarından biri bölgeyi insansızlaştırmaydı. Ölen insanların yanı sıra 4 bin köy boşaltıldı. 7 milyon insan göç ettirildi. PKK derin devletten hiç ayrılamaz. Öcalan, 'Bizimkiler generalleri öldürmek istedi ama izin vermedim' diyor. Böyle bir hareket normalde üst düzeye saldırır ama yok. Ergenekon hep subay ve ciddi isimleri öldürdü. Yani derin devlet ayakta kalabilmek için kendi adamını bile öldürmekten geri durmadı" diye konuştu.

ASKERLERİ ÖLDÜREN DE KCK’YDI

İbrahim Güçlü KCK yapılanmasını şöyle anlattı: "Devlet PKK'yı yeniden örgütlüyor. KCK, PKK'nın yerine 1999- 2000'den sonra ikame ettiği örgüttür. Silah olmadan PKK olmaz. KCK büyük beladır. Öcalan'ın çıkarları ile dağdakilerin çıkarları ayrışınca silah olduğu sürece yatmaya devam edecek bir Öcalan ile Karayılan'ı uzlaştırmak için KCK'yı kurdular. Sonra da örgütü iç iktidar mücadelesinde kullanmaya başladılar. Başbakan'a suikasttan askerleri öldürenlere, seçimlerden önce 'AK Parti'ye karşı savaşı geliştirin' diyenlere kadar hepsi KCK'lıydı. KCK, Kürtlere kurulmuş bir tuzaktır. BDP legal bir örgüt. Neden kendi içinde örgütlenmesine ihtiyaç duyuyor. Belli illegal seni yakalayacaklar. Öcalan emir veriyor.”

KCK BELGELERiNi CEVAT ÖNEŞ YAZDI

Güçlü, KCK sözleşmesi ve belgelerinin hiçbirinin Öcalan'ın ürünü olmadığını iddia etti. KCK sözleşmesi ve belgelerini Emekli MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş'in yazdığını ileri süren Güçlü, "Öneş yazarsa öyle ayrıntılı olur tabii" dedi. Sözde sözleşmenin Kürtleri değişik hedeflere iterek kandırdığını anlatan Güçlü, "Bu, resmi ideolojinin mantığına çok uygundur. KCK ile siyaseti kriminalize ettiler. Binlerce insanın yakalanmasına neden oldular. Kürt gençlerini kirli mekanizmaya soktular. BDP bu illegalitiye nasıl izin verir" değerlendirmesinde bulundu.

ÖNEŞ YALANLADI: OLMASI MÜMKÜN DEĞiL

Cevat Öneş, Güçlü'nün kendisiyle ilgili iddialarına "Kesinlikle yalan" karşılığını verdi. Öneş, "Böyle bir bilgiyi nereden almış. En küçük bir kırıntısının dahi doğruluğu yok. Olması da mümkün değil. Beni yazdıklarımı takip edenler söylediklerimi dikkatle dinleyenler bunun olmayacağını bilirler. Bu ancak çarpıtma olabilir. Anlayabilmiş de değilim" dedi.

DTK TOPLANTILARINA KATILDI


Emekli MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, 1989-1991 yılları arasında MİT Diyarbakır Bölge Başkanlığı, Psikolojik İstihbarat Başkanlığı, Personel Başkanlığı görevlerinde bulundu. 2000 yılında İstihbarattan Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı'na terfi ederek 2005'de emekli oldu. Öneş, Öcalan'ın talimatıyla terör örgütüne bir halk hareketi imajını kazandırmak için kurulan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Türkiye Barış Meclisi gibi yapıların konferans ve çalıştaylarına aktif olarak katılması ile dikkat çekiyor.

Teröristbaşı Abdullah Öcalan avukat görüşme notlarında Öneş'in fikirlerini beğendiğini söylüyor. Öcalan, 3 Mart 2010'da "Cevat Öneş'in, 'Öcalan sorunun çözümünde Nelson Mandela rolünü oynayabilir' görüşü doğrudur" diyor.
(Bugün)

Aziz Yıldırım Hakkında Duyulmamış İddia



Atamanın perde arkasında ise futboldaki şike soruşturması yatıyor. MİT İstanbul Bölge müdürü İ.N’nin adı 3 Temmuz’da başlayan şike operasyonunda da geçmiş ve MİT müdürünün Aziz Yıldırım’a “Senin hakkında soruşturma başlatıldı” dediğinin dinlemeye takıldığı iddia edildi.

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) İstanbul Bölge Başkanı İ.N.’nin Ankara’ya atanmasının arkasında KCK soruşturması nedeniyle yaşanan yargı-MİT çekişmesinin değil, şike soruşturmasının yattığı ortaya çıktı.

Bu atama kararının şubat ayı başında çıkmasına karşın İstanbul Özel Yetkili Mahkemesi’yle yaşanan ‘KCK krizi’ nedeniyle hemen gerçekleştirilmediği, gerilimin yatışmasının beklendiği de anlaşıldı.

MİT kaynaklarının verdiği bilgiye göre, MİT Müsteşarlığı’ndaki üst düzey görevliler, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün imzasıyla atanıyor.

Bu kapsamda İstanbul’daki Bölge Müdürlüğü’ne başkanlık görevinde bulunan İ.N.’nin Ankara’daki Merkez Karargâha atanmasına ilişkin MİT Kararnamesi de Ocak 2010’da hazırlanarak Başbakanlık’a gönderildi. Başbakanlık da Ocak sonunda kararnameyi onay için Çankaya Köşkü’ne iletti. Cumhurbaşkanı Gül de kararnameyi Şubat başında imzaladı.

Aziz Yıldırım iddiası
İ.N’nin şubat ayının ilk haftasında İstanbul ile ilişiğini kesip Ankara’ya gelmesi gerekirken, 7 Şubat’ta İstanbul Özel Yetkili Savcılığı’nın MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve emekli Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş’i ifadeye çağırmasıyla başlayan kriz nedeniyle İstanbul’dan ayrılamadı. Hükümetin, MİT Yasası’nın 26. maddesini jet hızıyla değiştirip Fidan ve diğer eski yöneticilerle ilgili arama kararının düşmesini sağlamasının ardından kriz yatışınca da atama işlemi hayata geçirildi. MİT kaynakları da, atamanın KCK soruşturması ile ilgili olmadığını bildirdi.

Atamanın perde arkasında ise futboldaki şike soruşturması yatıyor. İ.N’nin adı 3 Temmuz’da başlayan şike operasyonunda da geçmiş ve MİT müdürünün Aziz Yıldırım’a “Senin hakkında soruşturma başlatıldı” dediğinin dinlemeye takıldığı iddia edildi. Bu iddia üzerine şike soruşturmasını yürüten Savcı Mehmet Berk tarafından Ağustos 2011’de İ.N’nin ifadesi alındı. Mahkemeye gönderilen 93 şüpheli arasında ise İ.N. yer almadı.
(Radikal)

MİT İstanbul Başkanı merkeze çekildi

Gönderen: Maykıl on 24 Şubat 2012 Cuma | 00:13



MİT ile yargı arasında yaşanan ifade krizi ve sonrasında hükümetin kanun değişikliği... Kriz sürecinde, emniyet içinde İstanbul merkezli görevden almalar yaşanmıştı. Son gelişme ise MİT'te meydana geldi. Kurumun en önemli koltuklarından birini dolduran İstanbul Bölge Başkanı İ.N. merkeze çekildi.Hürriyet Ankara Temsilcisi Metehan Demir'in haberine göre, İ.N. görevini iki gün içinde, kurumda önemli sorumluluklar alan ve Ankara’da görev yapan A.D.'ye devredecek.Başta MİT Müsteşarı Hakan Fidan olmak üzere, 4 eski MİT'çinin KCK operasyonu kapsamında ifadeye çağrılması üzerine patlak veren kriz, MİT kanunundaki değişiklikle aşılmaya çalışılmıştı. Bu süreçte, emniyetin İstanbul ayağında görevden almalar yaşanmıştı.Son haber, emniyetteki bu gelişmeleri, MİT'te Müsteşar Yardımcılığı’ndan bir önceki basamak olarak görülen İstanbul Bölge Başkanlığı'ndaki operasyonun izlediğini gösterdi.
MİT ATAMAYI DOĞRULADIMilli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, İstanbul Bölge Başkanlığı'ndaki görev değişikliğini doğruladı. Bölge Başkanı İ.N. Müsteşarlık merkezine alınırken, yerine A.D.'nin atandığı kaydedildi. MİT kaynakları, görev değişikliğinin yeni olmadığını belirterek, atama kararnamesinin kurum tarafında Ocak ayında gönderildiğini, görev değişikliğinin ise Şubat ayı başında gerçekleştiğini bildirdi. MİT kaynakları, atamanın KCK soruşturması kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu MİT mensuplarının ifadeye çağrılması süreciyle ilgisinin bulunmadığını kaydetti.

CHP'den MİT Yasası'na itiraz



CHP, Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu.CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, bir grup CHP'li milletvekiliyle geldiği Anayasa Mahkemesi önünde gazetecilere açıklamada bulundu.Tarhan, “MİT Yasasında 26. maddeyi değiştiren yasanın Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi yolunda hazırladıkları dilekçeyi” teslim edeceklerini söyledi.“Hazırlanan yasanın, jet hızıyla 4 saatte sayın cumhurbaşkanı tarafından imzalandığını ve yasalaşma sürecine girdiğini biliyoruz” diyen Tarhan, “Bu yapılanlara karşı aslında bizim, bir filmi geri sarma mücadelesinin parçasıdır, Anayasa Mahkemesine başvurumuz. Hazırlanan yasa, anayasanın 2, 10, 6, 88, 127, 137 ve 138. maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Buna ilişkin dilekçemiz hazır. Anayasa Mahkemesine vereceğiz” ifadelerini kullandı.AA

Mizah dergisi Gırgır'ın bu haftaki kapağında da Erdoğan ve Gülen var.

Gönderen: Maykıl on 22 Şubat 2012 Çarşamba | 03:37

MİT'çilerin ifadeye çağrılması ve ardından hükümetin jet düzenleme adımı gündemin ilk sırasındaki yerini korurken, mizah dergisiGırgır kapağına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı ve Fethullah Gülen'i taşıdı.

Kapakta Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen satranç oynuyor.

İstanbul Emniyetinde görev değişikliği

Gönderen: Maykıl on 16 Şubat 2012 Perşembe | 05:38


MİT mensuplarının ifadeye çağrılmasının ardından İstanbul Emniyeti'ndeki görev değişimlerine devam edildi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli Müdür Yardımcısı Kasım Aksoy, 2 emniyet amiri, 1 baş komiser ve 1 komiser ile İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli 2 emniyet amiri, 1 baş komiser ve 1 komiser, İstanbul Valiliği tarafından emniyetin başka birimlerinde görevlendirildi.

MİT'çilerin ifadeye çağrılmasının ardından KCK operasyonlarını yürüten İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün görevlerinden alınmıştı.

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor