Son Dakika :
mahkeme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mahkeme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sırrı Süreyya'nın Mahkemede Zor Anları!

Gönderen: Unknown on 1 Mart 2012 Perşembe | 03:46



Terör örgütü adına eylemlere katıldıkları ve AK Parti’den milletvekili seçilen gazeteci Mehmet Metiner’e suikast yapılması iddialarıyla haklarında dava açılan 54’ü tutuklu 72 sanıklı davaya devam ediliyor. Duruşmayı BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder de izledi.

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde bulunan İstanbul 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 4’üncü duruşmasında yine Kürtçe savunma krizi yaşandı. Duruşmada daha önce Kürtçe krizi nedeniyle kimlik tespitleri yapılamayan sanıkların emniyetten gelen kimlik bilgileri kayda geçirildi. 43 sanık, Türkçe savunma yapmamakta ısrarlı olduklarını belirtti.

72 sanıklı davaya ilgi de yoğun oldu. Sanıklara destek için gelenler duruşma salonuna girmek isteyince gerginlik yaşandı.

BAŞKAN: “SANIKLARIN BİRİNCİ DERECE YAKINLARI İÇERİ ALINSIN"

Dava başlamışken, duruşma salonuna içeri girmek isteyenlerle polisler arasından tartışma meydana geldi. Mahkeme başkanı Metin Özçelik, kapıdaki polis memurundan kapıyı kapatmasını istedi.

VEKİL SÜREYYA ÖNDER: “BEN MİLLETVEKİLİYİM BENİ NASIL ALMAZSINIZ"


Polis memuru bir milletvekilinin girmek istediğini bildirdi. Ancak başkan Özçelik, sadece sanıkların birinci dereceden yakınlarının girebileceğini belirtti. Bu sırada kapı aralığından seslenen BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Ben bu milletin vekiliyim. Sayın başkan, beni nasıl almazsınız?" diye seslendi.

BAŞKAN: “FARKETMEZ..."

Başkan Özçelik, “Fark etmez, sadece birinci derece yakınları…" diye karşılık verdi. Önder, “Beni polis zoruyla mı çıkaracaksınız? Duruşmaya alınmadığıma dair yazılı bir kâğıt verin o zaman" dedi. Özçelik, “Salonu boşaltırım o zaman" diye uyardı.

Salona ısrarla girmek isteyen Önder, kendisini salon kapısında engelleyen polis memuruna “dokunma" diye bağırınca salonda gerginlik arttı. Duruşma salonunda ‘Kahrolsun faşizm' sloganı atıldı.

Mahkeme başkanı duruşmaya ara verdi.

Galip Öztürk'e Tutuklama Talebi



Tehditle çek senet tahsilatı yapıldığı iddiasına ilişkin gözaltına alınan iş adamı Galip Öztürk'ün de aralarında bulunduğu 10 kişi Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gönderildi.

Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki işlemleri tamamlanan Galip Öztürk'ün de aralarında bulunduğu 10 kişi, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi.

Şüphelilerin, soruşturmayı yürüten özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş tarafında ifadelerinin alınması bekleniyor.

PKK'lı Canlı Bombaya SGK Güvencesi!

Gönderen: Unknown on 28 Şubat 2012 Salı | 17:36



Diyarbakır'da geçen yıl bombalı eylem hazırlığında yakalanan ve üzerinde KCK soruşturmalarını yürüten 2 özel yetkili savcının ev adresleri çıkan "Demhat Çiya" kod adlı Hasan Bozan hakkında 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

5 PKK'lının öldürüldüğü Bingöl'ün Şeytan Dağları'ndaki operasyonda Bozan'ın, sözde "Bingöl Doğu Gücü" sorumlusu Mehmet Hayme ile birlikte silahlı ve üniformalı çektirdiği fotoğraf karesi ele geçirildi. 2 yıldan beri ailesinin haber alamadığı Bozan'ı babası, emniyetteki teşhiste tanıdı. Bozan ise "Bu kişi bana çok benziyor, ama ben değilim" dedi. Ardından da "Fotomontajdır. Kafa kısmı benim, ancak gövde silahlı başka kişiye ait. PKK'lı elbisesini bir kez nevruzda giydim. İstanbul'a çalışmaya gittim. İstanbul ve Mersin'de değişik şirketlerde çalışıyordum. Geriye dönük 2 yıllık sigorta kayıtlarım araştırılabilir" dedi.

'PRİMLERİ BİZ ÖDEMEDİK'


Sabah'tan Özgür Cebe'nin haberine göre; mahkeme, SGK Bölge Müdürlüğü'ne yazı yazarak sanığın sigorta sicil kaydı ve geriye dönük sigorta prim dökümünü istedi. SGK'nın gönderdiği hizmet dökümünü içeren tablo mahkemeye gönderildiğinde, Bozan'ın dağda olduğu belirtilen 2007-2010 arasında sigorta primlerinin yatırıldığı ortaya çıktı. Bunun üzerine mahkeme primleri ödediği görünen şirketlerden işe giriş kaydı, maaş bordrosu, sanığın kimlik bilgileri ve imza örneklerini gönderilmesini istedi. Şirketlerden böyle bir elemanlarının olmadığı, kendilerinde çalışmadığı, primlerin kendi şirketleri adına nasıl ve ne şekilde yatırıldığını da bilmedikleri yanıtı geldi. Bozan'ın avukatı, şirketlerin gönderdiği cevapları kabul etmediklerini söylese de sanığın tutukluluğun devamına karar veren mahkeme davayı ileri bir tarihe ertelendi.

RAHAT HAREKET İMKANI

Mahkeme sanığın PKK üyesi olduğuna dair fotoğraf haricinde bir bilgi bulunmadığını belirterek, Bozan'ın yakalandığı tarihten sonra teslim olan PKK'lılardan teşhis için çalışma yapılmasına karar verdi. Teröristin sigortasının yatırılmasını değerlendiren yetkililer, son dönemde kentlere eylem için gönderilen ve güvenlik güçlerince dağda olduğu tespit edilen PKK'lıların arka arkaya yakalanmalarından dolayı örgütün taktik değiştirdiğini belirtti.

Yetkililer, canlı bomba eylemlerinde kullanmak için yetiştirilen özel bombacıların SGK primlerinin milisler aracılığıyla yatırılarak bu şekilde polis ve jandarmanın arama kayıtlarından düşürülerek şehirlerde rahat hareket etmesinin planlandığı kaydedildi.



Molotof Bombasına Rekor Ceza



Siirt'in Kurtalan ilçesinde geçtiğimiz yıl terör örgütünün üst yapılanmasına yönelik düzenlenen operasyonda 28 kişi gözaltına alındı.

Emniyette sorgulamaları tamamlanan şüpheliler adliyeye sevk edildi. Molotof bombası attıkları tespit edilen 2 şüpheli tutuklandı.

Kurtalan Asliye Ceza Mahkemesi'ne çıkarılan 2 zanlı terör örgütüne üye olmak, terör örgütünün propagandasını yapmak, kamu malına zarar vermek, tehlikeli maddeleri izinsiz kullanmak suçlarından yargılandı.

Sanıklardan biri 9 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme diğer sanığa da 13 yıl 4 ay hapis cezası verdi.


Fatih Altaylı'dan Aziz Yıldırım'a Ağır İtham

Gönderen: Maykıl on 26 Şubat 2012 Pazar | 07:54



 İşte Fatih Altaylı'nın çok ses getirecek o yazısı:

Aslına bakarsanız birkaç gün yazı yazmaya niyetim yoktu.

Yurtdışındayım ve kafamı Türkiye’de olan bitene birkaç gün de olsa takmamak istiyordum.

Yine de çok takmış sayılmam ama haddini bilmeyenlere biraz had bildirmek lazım.

Yüz yılı aşmış tarihiyle Türkiye’nin en büyük spor camialarından Fenerbahçe’nin hapisteki başkanına ve ne yazık ki onun oyuncağı haline gelmiş yaşını başını almış, işi gücü
yerinde yönetim kurulu üyelerine...

Önce Aziz Yıldırım’dan başlayalım.

Biliyorum ki beni ve gazetemi hedef alan terbiyesiz, hadsiz ve boyunu aşan açıklamayı yönetim kuruluna yaptıran kişi Aziz Yıldırım’dır.

Bana şeref ve haysiyet dersi vermeye çalışıp hakaret ediyor.

Bu dersi verebilecek birisi varsa eğer, o kişi bugüne kadar yaptıklarıyla nasıl bir kimlik ve kişiliğe sahip olduğu Türk kamuoyunca öğrenilmiş Aziz Yıldırım değildir.

Mafya üyeleriyle kol kola gezen, Fenerbahçelilerin iddiasına göre kendi futbolcularını mafyaya dövdürten Aziz Yıldırım değil bana, Türkiye’deki en ahlak yoksunu insana bile ders
verebilecek noktada değildir.

Savunmasında kendisine yönelik suçlamalara tek satır bile yanıt vermeden ona buna saldıran Aziz Yıldırım’a bir maliye mensubu çıkıp da şunu sormaz mı?

“30 bin lira gelirin olduğunu söylüyorsun, ‘Kulübe 30 milyon dolar verdim’ diyorsun. Bu senin 150 yıllık gelirinden bile fazla. Bu paranın kaynağı nedir Aziz Bey?”

Ayda 30 bin lira kazanacaksın, ama sadece kulübüne verdiğin para 30 milyon dolar olacak.

Sen mi ahlak dersi vereceksin bana Aziz Bey!

Sen önce bu 30 milyon doların hesabını ver.

Nereden buldun, kulübüne nasıl aktardın?

Ahlaklı yollarla mı, yoksa başka yollarla mı?

Şeref tribünlerinde Genelkurmay başkanlarıyla sarmaş dolaş, kucak kucağa görüntülerle mi, yoksa geçmiş dönemde emniyetin karanlık adamlarıyla balıkçılarda yediğin
yemeklerle mi?

Gelelim bu adamın oyuncağı olmuş kişilere.

Mesela Başkanvekili Nihat Özdemir’e...

Bana hakaret dolu bu açıklamayı yapan yönetim kurulunun başkanvekili Özdemir, ağustos ayının başında bağlandığı Teke Tek programında bu konudaki tarafsız tutumum
nedeniyle bana teşekkür ediyordu.

Kayıtları mevcut, yarın gösteririm.

O günden bugüne benim tutumumda bir değişiklik yok.

Ama onunkinde var.

Niye?... Çünkü Aziz Yıldırım’dan bununla ilgili zılgıt yedi.

Koskoca Nihat Özdemir, Türkiye’nin en büyük müteahhitlerinden biri, Aziz Yıldırım’dan zılgıt yedi ve oturdu.

Şimdi onun emriyle bana saldıran bildiriler kaleme aldırıyor.

Güldüm...

Niye güldüm biliyor musunuz?

Aziz Yıldırım diyor ya “Atatürk’ün yolundayız” diye...

Nihat Özdemir, Atatürk’ün Çankaya Köşkü’nü soyarken yakalandı.

O dönem Müteahhitler Birliği Başkanı olan ortağıyla beraber suçüstü.

Çankaya Köşkü’nün inşaatında bile yolsuzluk yapacaksın, sonra da Fatih Altaylı’ya ders vermeye kalkacaksın.

Bakın, takımınızın semtindeki bütün fırınlardaki ekmeği yeseniz, yine de bana ders verecek hale gelemezsiniz.

Çünkü sizin geçmişiniz, yaptıklarınız ortada.

ALİ KOÇ
Bu yönetimdeki pek çok şeyi anlıyorum da Ali Koç'u anlamıyorum.

Oradakilerin çoğu Fenerbahçe ismine bir şey katmak için değil, Fenerbahçe markasının üzerinde yükselmek, sarılacivert amblemde adam sınıfına atlamak derdinde.

Oysa Ali Koç,Fenerbahçe'de efsane olabilecek bir isim.

Hepsinden daha Fenerbahçeli ve Fenerbahçe'ye hepsinden daha çok yakışıyor.

Evinin kapısına bağlamayacağı adamlarla ne işi var orada gerçekten anlamıyorum.

Diğerlerinin Fenerbahçe'ye katabileceği hiçbir şey yok.

Ali Koç'un ise çok şey var.

Bunu yıllardır söyledim, söylüyorum.

Keşke kendini bu pisliğin üzerinde tutmayı ve Fenerbahçe'nin geleceği olmayı tercih etse.

Aziz Yıldırım ve şürekâsına söyleyeceğim son sözlerim bunlar.

Bizim kitabımızda düşene vurulmaz.

Düştüğü yeri hak etmiş bile olsa...

Mehmet Ali Aydınlar, Aziz Yıldırım'a cevap verdi

Gönderen: Maykıl on 16 Şubat 2012 Perşembe | 04:06

Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın dün kulübün resmi internet sitesi üzerinden yapmış olduğu ve Mehmet Ali Aydınlar'ı hedef alan açıklamalarına Aydınlar'dan yanıt geldi.

Yıldırım'ın açıklamaların büyük bir üzüntü ve esefle okuduğunu belirten Aydınlar şunları yazdı:

"Ana hedefi ve stratejisi her satırından rahatlıkla anlaşılabilen, bu öfke ve hezeyan dolu açıklamanın, kendisinin içinde bulunduğu durum nedeniyle olduğuna inancımla birlikte, aslında gelinen noktaya dair çok fazla şeyin göstergesi olduğu düşüncesindeyim.

Her bir maddesi mesnetsiz dedikodular ve hayal mahsulü iddialarla dolu bu öfke ve şiddet yüklü açıklamalara cevap vererek inandığım değerlerden uzaklaşmak istemiyorum.

Yaşamının uzun bir dönemini sporun hizmetine adamış biri olarak, 3 Temmuz'dan beri yaşananlardan dolayı büyük bir üzüntü duymakta ve çözüm adına çaba sarf etmeye çalışmaktaydım. Ancak bugün gelinen noktaya ve işin sürüklenmekte olduğu yere baktığımda bu üzüntünün yerini çok büyük bir kaygı ve endişenin aldığını belirtmek isterim.

Tarihi gerçek efsaneler ve anlamlı başarılarla dolu yüzyıllık bir kulübün geçmişi ve geleceği adına ipotek konulacak şekilde şahsıma yapılmış tehdidin ise sporun ve spor yöneticiliğinin ruhunu, ilkelerini ve etik değerlerini bilen herkes tarafından çok daha iyi değerlendirileceğine ve kamuoyu nezdinde yerini çok daha sağlıklı bir şekilde bulacağına inanıyorum"

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor