Son Dakika :
CHP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
CHP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

CHP'de Yeni Tüzük Kabul Edildi

Gönderen: Maykıl on 27 Şubat 2012 Pazartesi | 09:45



Kurultaydaki konuşmasının ardından salondan ayrılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tüzük değişikliği görüşmelerinin sonuna doğru Ankara Spor Salonu'na geldi.

Maddeler üzerinde söz alan CHP Samsun Milletvekili İhsan Kalkavan, kurultayı hazırlayan komitenin yer gösterdiği otellere yerleşen ancak bugün kayıt yaptırmayanların, CHP delegeliğiyle bağdaşmadığını söyledi. Kalkavan, CHP Mersin Milletvekili İsa Gök'ü, kurultaya gelme cesareti olduğu için kutladığını ancak kayıt yaptırmadığı için kınadığını ifade etti.

CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, ön seçimin önemine işaret ederek, yıllardır bunun unutturulduğunu söyledi. Yılmaz, yüzde 15 merkez yoklamasının, yüzde 5'e düşürülmesini, onun dışında ön seçim ya da aday yoklaması yapılmasını, yerel yönetimlerde de ön seçim olmasını önerdi.

Hasan İpek de konuşmasında, salondakilere ''Cumhuriyeti korumaya söz veriyor musunuz?'' diye sorarken ''Evet'' yanıtı veren partililer tarafından alkışlandı. İpek, kürsüden üzerinde ''Rahat uyu Atam, Cumhuriyetin bekçisiyiz'' yazılı kaşkol çıkardı.

PM üyesi Turhan İçli, tüzüğe ilk kez engellilere yönelik bir madde girdiğini ancak bunun yetersiz olduğunu söyledi. Engellilerin yıllardır toplumsal yaşamın dışında bırakıldığını ifade eden İçli, engellilerin söz ve karar mekanizmaların da daha etkin yer almasını istedi.

Erhan Baydar, ahlak ve hukukun egemen olması için tüzüğün Merkez Yönetim Kurulu (MYK) başlıklı 39. maddesinin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''partide korku imparatorluğunu yıkacağım'' dediğini belirten Baydar, ''Eğer yıkacaksa, yardımcılarını belirleme yetkisini PM'ye devretmeli'' dedi. Genel Başkan yardımcılarını PM'nin belirlemesi gerektiğini kaydeden Baydar, Genel Başkanın belirlemesi halinde tek adam yöneticiliğine gidileceği uyarısında bulundu.

Baydar, ''Genel Başkanda bu yetki olduğu sürece, makamına padişahlık makamı yazmak daha doğru olacaktır'' diye konuştu.

Zeynel Kızılkaya, mahalle seçimlerinin yeri, günü ve saatinin en az 15 gün önceden ilçelerde askıya çıkarılmasını istedi.

Maddelerin tek tek okunup, üzerinde konuşmaların yapılmasının ardından tüzük değişikliği kabul edildi. Böylece CHP tüzüğünün 47 maddesi değiştirilmiş oldu.

Başbuğ: Zorluğa Karşı Eğitimliyiz



Silivri cezaevinde tutuklu bulunan bulunan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, avukatı aracılığıyla Reuters'a açıklamalarda bulundu.

Başbuğ yaptığı açıklamada, askeri disiplinin kendisine hapishane hayatına adapte olmasında yardımcı olduğunu belirtti.

Sağlığının yerinde, moralinin ise düzgün olduğunu söyleyen Başbuğ, halen bir terör örgütü lideri olmaktan yargılandığı fikrini kabullenemediğini de ifade etti.

Kendisini en çok “Ergenekon terör örgütünün aracı lideri olarak TSK’ya sızma suçlamasının” şaşırttığını belirten eski Genelkurmay Başkanı, cezaevi hayatıyla ilgili de açıklamarda bulundu. Başbuğ “Burada televizyon var. Hurşit Tolon ve Alaettin Sevim ile aynı hücredeyiz” dedi.

Hapse girdiğinden beri formunu düzenli egzersiz yaparak koruduğunu belirten Başbuğ, “Asker olarak biz her türlü stres ve zorluğa karşı eğitimliyiz, hiçbir problem yok” açıklamasını yaptı.

Başbuğ, avukatı dışında ailesiyle görüştüğünü, CHP'li milletvekillerinin de kendisini ziyaret ettiğini söyledi.

'Salonda 850 Delege Var'



 Eski Genel Başkanlardan Altan Övmen ve Hikmet Çetinkaya Kurultay'da... Ancak  Deniz Baykal'ın kurultay salonuna bu saat itibariyle gelmediği ve evde olduğu belirlendi.

Gökçek, Kılıçdaroğlu İçin Kaygılanıyor



Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Kılıçdaroğlu’nun hem kendisini hem de partiyi bitireceğine dikkat çekerek, gönlünün Kılıçdaroğlu’nun kalmasından yana olduğunu şu sözlerle dile getirdi: "Onun kalması için aklım diyor ki, sen ona destek ol.”

CHP’li Savcı Sayan’ın Ankara Rixos Otel’deki düğününe katılan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, çıkışta CHP’deki kurultay sürecini yorumladı. Kurultay ile ilgili ne düşündüğü yönündeki soruya Gökçek, onların kendi parti içi işi olduğunu belirterek, kendisinin sadece Kılıçdaroğlu ile ilgili sorulara cevap vereceğini, bu konuda uzman olduğunu dile getirdi.

Kılıçdaroğlu’nun hem kendisini hem de partisini bitireceğini ileri süren Gökçek, şöyle konuştu: “Kılıçdaroğlu, elinden geleni yapıyor. Gelişmeleri birlikte göreceğiz. Bu seçimde benim aklım Kılıçdaroğlu’ndan yana. Onun kalması için aklım diyor ki, sen ona destek ol.”

“KURULTAYA GİDERSEM ORTALIK EPEY KARIŞIR”

Kendisinin kurultaya gitmesi halinde oranın karışacağını söyleyen Gökçek, onların kendisini, kendisinin de onları twitter'dan takip ettiğini kaydederek, yorumlarının oradan takip edilebileceğine dikkat çekti.

“KILIÇDAROĞLU’NA GEÇMİŞ OLSUN DİYORUM”

Gökçek, Kılıçdaroğlu’na kurultay sürecinde bir mesajının olup olmadığının sorulmasına ise, “Geçmiş olsun. Ne demek istediğimi zamanla anlarsınız.” dedi.

CHP'de Kurultay Günü



CHP'de kurultay heyecanı yaşanıyor. Ankara Arena Spor Salonu'nda yapılan 16. Olağanüstü Kurultay için delegeler salona gelmeye başladı.

Tüzük kurultayına ne kadar delegenin katılacağı merak ediliyor. Salt çoğunluk için 1247 delegenin 625'inin gelmesi gerekiyor.

Muhalifler kurultaya gelmeme çağrısı yapmıştı. Eski Genel Sekreter Önder Sav'ın kurultaya gelmeyeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Eski Genel Başkan Deniz Baykal'ın gelip gelmeyeceği ise belirsiz.

Saat 11.10'da CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu 1 saatlik konuşma yapacak. Kurultayda Anadolu Ateşi de bir gösteri yapacak. Salonda 30 bin kişinin olması bekleniyor.

KURULTAY SÜRECİ
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, tüzüğün tamamının ele alınması gündemiyle 16. Olağanüstü Kurultayı toplama kararı almıştı. Kılıçdaroğlu, 362 imzalı dilekçedeki tüzüğün 9 maddesinin değiştirilmesi talebinin yerine getirmesi için de 17. Olağanüstü Kurultay'ın toplanacağını açıklamıştı.

1 Mart olarak belirlenen 17. Olağanüstü Kurultay tarihi kış koşulları göz önünde bulundurularak 27 Şubat'a alındı.

İki ayrı kurultay toplanması başta eski Genel Sekreter Önder Sav olmak üzere bazı partililerin tepkilerine neden olurken, tüzük maddelerinde yapılacak değişiklikler de tartışmalara yol açtı.

Kurultayda delegenin oyuna sunulacak yeni tüzük, 81 il temsilcisi, PM üyeleri ve milletvekillerinin önerileri doğrultusunda Tüzük Komisyonu tarafından hazırlandı.

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Hodri Meydan!



Kılıçdaroğlu partisinin 16. Olağanüstü Kurultayı'nda yaptığı konuşmaya başlamadan önce kargaşa yaşandı. Kürsünün önünde CHP Mersin Milletvekili İsa Gök ve çok sayıda basın mensubunun beklemesi üzerine Kılıçdaroğlu, “Açın önümüzü” diye uyardı.

“Başbakan Kemal” sloganlarının arasında konuşmaya başlayan Kılıçdaroğlu, bu kurultayda hiç kimsenin, kurultayın huzurunu bozmaya hakkı ve yetkisinin olmadığını söyledi.

“Tüzük dediler, işte tüzük. 'Seçim' diyorsanız onu da yapacağız” diyen Kılıçdaroğlu, gücünü halktan almayan hiçbir gücün başarılı olamayacağını söyledi.

“Yol arkadaşlarımız, devrimciler, Kuvay-ı milliyeciler, 89 yaşındaki genç CHP'liler, hepinizi saygıyla selamlıyorum, Cumhuriyetçiler, sevgili CHP'liler” diye seslenen Kılıçdaroğlu, CHP'nin, Türk halkının var olma iradesinin, bağımsızlığın, özgürlüğün adı olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, “CHP'li olmanın, 'imkansız' denen şeylere 'mümkündür' demek olduğunu” ifade ederek, “Çünkü CHP'liler, zor günlerin adamlarıdır, zor günlerde çıkar, başarıyı yakalarlar. Onun için CHP, umudun partisidir, yiğit insanların, ahlaklı insanların partisidir, özgürlükçü partidir” dedi.

"BENİ CHP'LİLERDEN KORUMAYIN"

Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması sürerken CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, salondan çıkarılmaya çalışıldı, o sırada tribünlerden Gök ve yanındakilere pet şişeler atıldı. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, korumaları, “Koruma arkadaşlar, lütfen çekilin. Beni, CHP'lilerden korumak gibi göreviniz olmamalı” diye uyardı.
Mehmet Akif Ersoy'un, “Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım, hangi çılgın zincir vuracakmış şaşarım” dizelerine işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşte CHP budur. CHP, devleti kuran partidir, onun için CHP'li olmak bir onurdur, yurtseverliktir. CHP'li olmak, kardeşliktir, barış, dostluktur, hiç kimseyi ayırmadan herkesi kucaklayan bir CHP'dir. CHP'li olmak 'biz kimseye kin tutmayız, kamu alem birdir bize' diyen Yunus Emre'dir. CHP'li olmak halkın değerleriyle beraber yaşamak demektir, o kutsal değerlere saygı duymak demektir. CHP'li olmak halkın kendisidir, halkla birlikte olmak demektir. CHP'li olmak büyüme, hırs, azimdir.”

İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başlar
ı:

Cumhuriyet Halk Partisi dürüst insanların partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi yiğit insanların partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi emperyalistlerin analarından emdiği sütü burunlarından getiren partidir.

Arkadaşlar lütfen çekilin. Beni CHP’lilerden korumak gibi bir göreviniz olmamalı.

İstiklal Marşı, bağımsızlık andımız var. Ne diyor Mehmet Akif “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” işte Cumhuriyet Halk Partisi budur. Cumhuriyet Halk Partisi devlet kuran partidir. Cumhuriyet Halk Partili olmak kardeşliktir, barıştır dostluktur. Biz kimseye kin tutmayız diyen Yunus Emre’dir Cumhuriyet Halk Partisi. Cumhuriyet Halk Partisi olmak büyümedir, hırstır, azimdir.

"UÇAK FABRİKASI KURDUK, KENDİ DENİZALTIMIZI YAPTIK"

Geçmişte söylerler, birileri de söyler. CHP’nin dikili ağacı yoktur diye. Herkes duysun, bilsin. Mısır’daki sağır sultan da duysun. Daha cumhuriyetin üzerinden 2 yıl geçmiş, Kayseri’de ilk uçak fabrikasını kurduk. Osmanlı’nın parasını yabancılar basardı. Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk kez kendi paramızı kurmak, basmak için merkez Bankası’nı 1930’da kurduk. 9 yıl sonra 3 Mayıs 1934 kendi yaptığımız uçak, Kayseri’den kalktı, Ankara’ya indi. Yapabiliyor musun şimdi bunu? İlk Türk deniz altısının omurgasının yerleştirilmesi Haliç’te yapıldı. Bunlar Cumhuriyet Halk Partisi’nin kararlılığı gerçekleştirdi.

Ben ülkeyi demir ağlarla ördük, sata sata bitiremedikleri fabrikalardan bahsetmiyorum. 4 Haziran 1940 Osmanlı’nın borçları kuruşu kuruşuna ödendi. Cumhuriyet Halk Partisi ödedi.

Siyaset halk için mücadele etmek demektir, halkın çıkarları için mücadele etmek demektir. Yolsuzluklara bulaşmadılar, ama yolsuzlukları yapanları Yüce Divan’a göndermekten çekinmediler. Çünkü onlar halkın beş kuruşuna bile saygı duyarlardır.

"SONRA NE OLDU"

Bakınız CHP’den sonra ne oluyor. 1952’de ABD yönetimi Marshall planı çerçevesinde Türkiye’ye 58 milyon dolarlık askeri yardım yaptı. Niye yapıyor? Sizin uçak, denizaltı yapmanıza gerek yok ben size veriyorum’ diyor. 20 Ekim 1954 Dünya Bankası’nın başkanı geliyor, ‘Türkiye’nin geleceği çok parlak’ diyor. 4 ağustos 1958 Türkiye iflas ettim diyor.

CHP iktidarında var olan 176 ton altını yok ediyorsunuz, borcunu ödeyemeyen bir ülke haline geliyorsunuz.

Recep Tayyip Erdoğan’ın benim bu anlattıklarımın hiçbirisini bildiğine inanmıyorum. Çünkü tarihini bilmiyor o. Siyaset kişi bana ne verecek, toplum bana ne verecek, siyasette nasıl zenginleşeceğim demek değildir. Siyaset, ben topluma nasıl hizmet edeceğim, nasıl yaşamımı adayacağım demektir siyaset.

“DEMOKRATİK MÜCADELE HER YİĞİDİN HARCI DEĞİLDİR”

Demokrasinin tadını unuttuk. Demokrasiyi özgürlükleri kazanmak, ateş çemberinden geçmek demektir. Demokratik mücadele her yiğidin harcı değildir.

Eski gömleğimi çıkardım, demokrasi gömleğini giydim diyordu. Bazı aydınlarda buna inandılar. Bazı aydınlarımız, yazarlarımız, Erdoğan’ın kıyafetine bakıp demokrasi geldi dediler.

Kimse kendisine şu soruyu sormadı, demokrasiyi elde etmek, bir gömleği giyip çıkarmak gibiyse neden insanlar demokrasi için ağır bedeller ödedi. Bunun adına post modern diktatörlük diyoruz. Her şey bir insanın iki dudağı arasında. Post modern diktatörlük Türkiye’ye özgüdür. Gömlek güzel, bakıyorsunuz kılık kıyafette güzel. Her şey şeklen var.

Yargı ayrı duruyor bir yerde. Kimin emrinde? Siyasi otoritenin emrinde. Tüzükte CHP’nin parlamentoda konuşmaması için TBMM’de sınırlama getiriyorlar. İtiraz ediyoruz, saldırıyorlar. Bir arkadaşımızın parmağı kırıldı. İstediğiniz kadar saldırın. CHP hep önünüzde duracak.

“BU NASIL BİR ÖZGÜRLÜKTÜR Kİ İNSANLARIMIZ DÜŞÜNMEKTEN KORKUYOR”

Diyelim ki bir yargıç karar verdi, vicdanının sesini dinledi. AKP’nin hoşuna gitmedi. Ne oluyor o yargıç? Beş dakika sonra görevden alınıyor, savcı açığa alınıyor. Böyle bir demokrasi olabilir mi?

Sözde memlekette düşünme özgürlüğü var. Bu nasıl bir özgürlüktür ki insanlarımız düşünmekten korkuyor.

Saç kestirmek, şemsiye taşımak, yumurta taşımak, konser bileti satmak, üniversite yönetimini eleştirmek, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne katılmak, Deniz Gezmiş’i anmak, YÖK’ü protesto etmek, kitap okumak.

Bizi izlemeye gelen, büyükelçiler, bizi izleyen yabancı diplomatlara sesleniyorum. Bu suçlar sizin ülkenizde var mı yok mu? Biz de var. Onun için CHP demokrasi ve özgürlük türküleri söyleyecektir.

“YÖK’Ü TUZLA BUZ YAPACAĞIZ”


Marmara Üniversitesi öğrencisi, ekşi sözlük’te yazdığı yazıdan dolayı bir ay okuldan uzaklaştırıldı. İstanbul Üniversitesi öğrencisi, çantasında yumurta bulunduğu için, yumurta başına 44 ay hapisle yargılanıyor. Pamukkale Üniversitesi öğrencisi YÖK’ü protesto ettiği için bir ay uzaklaştırma aldı. CHP iktidarında o YÖK’ü tuzla buz yapacağız. İstanbul Üniversitesi öğrencisi, Deniz Gezmiş’i andığı için okuldan uzaklaştırıldı. Onlar yaşamlarını halka adadılar. CHP’li olmak yaşamını halka adamak demektir.

“MEDYANIN DURUMU BU”

Senin iktidarında basılmamış kitap yasaklandı bu ayıbı nasıl temizleyeceksin?

Bir hapisteki gazeteciler, iki hapse girecek gazeteciler, üç işine son verilecek gazeteciler, dört cesur yazı yazarsa işten atılacak gazeteciler. Medyanın durumu bu.

Buradan söz veriyorum halkın iktidarında, tüm medya çalışanlarının hepsini sendikalı, örgütlü yapacağız. Onlar halkın sesi olacaklar.

“GELİN ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERİ KAPATALIM”

Bu arada AKP demokrasisinden bir örnek daha vereyim. AKP’nin hedefi CHP’li belediyeler. Gidin bütün CHP’li belediyelerde AKP’nin müfettişleri var. Sadece İzmir’de 52 müfettiş var. Bari her masaya müfettiş oturta, belediye çalışanları dışarıda otursunlar.

Gelin özel yetkili mahkemeleri kapatalım. Gelin infaza dönüşen demokrasi ayıbını Türkiye’ye özgürlüğü getirelim. Milli iradeyle seçilmiş milletvekilleri demir parmaklıklar ardında kalmasın. Zaman aşımını tümüyle kaldıralım. Türkiye’de faili meçhul kalmasın. Onun için beraberce yürüyeceksek bu yollarda, halkın sorunlarına kilitleneceğiz. Yaşlı genç demeden, erkek kadın demeden anlatacaksınız. Yetmezse bir daha anlatacaksınız. Halka küsmek yok, kusur bulmak yok. Varsa bir eksiklik önce kendimizde arayacağız.

"HOCALI'YI UNUTMADIK"


27 yıl önce sayısı bilinmeyen yüzlerce Azeri kardeşlerimiz katledildi. Yüreğimiz Azerbeycan ile beraberdir. Dünyanın her yerinde ne zaman bir zalimlik olursa CHP olarak biz onların karşısında olacağız. Hocalı Katliamı’nı unutmadık, unutmayacağız.

"BİZ MAZLUMLARDAN YANAYIZ"

Mazlumun ırkı olmaz, rengi olmaz. Mazlumun coğrafyası olmaz, cinsiyeti olmaz. Mazlumlar CHP’nin ortak paydasıdır. Biz mazlumlardan yanayız.

Zalimin hasmıyım diyor Mehmet Akif, ama severim mazlumu diyor. Biz CHP’yiz. Cumhuriyet Halk Partisi, evinin önündeki ceviz ağacı kurumasın, kardeşlerimi okutuyorum diyen, 14 yaşındaki Leyla’dır Cumhuriyet Halk Partisi. Leyla’nın yanında direnirken, yerde sürüklenen, karakola götürülen, baş örtüsüne el uzatılan Nafiye Ana’dır Cumhuriyet Partisi’dir.

Uludere’de 34 yurttaşımız katledildi, işte CHP budur. Van depreminde depremden kurtuldular, çadırda hayatlarını kaybettiler. İşte o çocuklardır Cumhuriyet Halk Partisi. Boynuna poşu taktı diye hakkında 45 yıl ceza istenen öğrencidir Cumhuriyet Partisi. Suçunu bilmeden aylarca hapishanede yatan, gazetecidir, aydındır Cumhuriyet Partisi. Onun için diyoruz ki “Sen yanmasan, ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa”

Önder Sav'dan İlk Açıklama



CHP 16. Olağanüstü Kurultay'ın yapıldığı Ankara Arena Kapalı Spor Salonu'na, Deniz Baykal ile birlikte kendisine yakın bazı milletvekilleri katılmadı.

OTELDE TOPLANDILAR
Kurultay salonuna gelmeyen milletvekillerinin arasında Antalya Milletvekili Osman Kaptan, Antalya Milletvekili Arif Bulut, Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar yer aldı. Bu arada CHP'de muhaliflerin Ankara'da bir otelde toplandığı öğrenildi.

MUHALİFLERDEN AÇIKLAMA
CHP 16. Olağanüstü Kurultayı'na gitmeyen Önder Sav, bir basın toplantısı yaparak, CHP'ye ateş püskürdü.

Sav, "İmza verenler başları dik duracak. Kimse Cumhuriyet'in değerleri ile oynayamaz." dedi.

İşte Önder Sav'ın o açıklamaları:

SEL GİDER KUM KALIR
Başka partide yer alan ve bir günde CHP'ye katılan Bülent Kuşoğlu, Sinan Aygün, Aydın Ayaydın gibiler devrimci olacak ben statükocu olacağım öyle mi! Yazıklar olsun bunu söyleyenlere. Bizim gibiler partiden kopacaklarmış gibi, partiden ayrılacakmışız gibi açıklamalar yapıyorlar. Yağma yok arkadaşlar onlar misafir biz ev sahibiyiz. Sel gider kum kalır.

CHP'NİN KAHRAMANLARI
İmza için yola çıkan 362 sayısına ulaşan arkadaşlarımızı CHP'nin kahramanları olarak görüyorum. Bugünkü kurultay imza verenler olmasaydı olacak mıydı? Bugünkü kurultayın temelinde imza veren arkadaşlarımızın emeği vardır. Bir belediye başkanımıza genel başkan yardımcısı telefon ediyor, "Sen 2014'te belediye başkanı olmaya düşünmüyor musun?" diyor. Arkadaşımız çok manidar bir cevap veriyor "Benim oyuma karışamazsınız" diyor. Tehditle gerçek CHP'lilerin iradesi saptırılamaz.

Sinan Aygün'den Önder Sav'a İmalı Cevap



CHP'nin Tüzük Kurultayı'nın ardından tartışmalar devam ediyor. CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün, Önder Sav'ın kendisine yönelik "Sinan Aygün devrimci biz statükocuyuz öyle mi" sözlerine kurultayda cevap verdi. Aygün, Önder Sav'ın sözlerini eleştirdi ve "Bana 2007 de teklif getireneler de onlardı" diye konuştu..

Önder Sav'ın tartışma yaratan o sözleri

Muhaliflerin tüzük kongresine katılmaması, muhalif kanattan İsa Gök'ün yaptığı itirazın uzun süre görmezden gelinmesi ve Gök'ün zorla salondan çıkartılmasından sonra muhalif kanattan sert tepki geldi.

Ankara'daki bir otelde toplanan Önder Sav ve muhalif kanat bir açıklama yaptı. Sav açıklamada, sert ifadeler kullanırken olası bir partiçi ayrışmanın da sinyallerini verdi.

Kendisinin ve Deniz Baykal'ın "arkaik, statükocu" olarak adlandırıldığını belirten Sav, "Daha dün gelenler; dün, geçmişte sağ partilerde yönetici olanlar devrimci olacak biz arkaik, statükocu olacağız. Sinan Aygün, Bülent Kuşoğlu devrimci Önder Sav statükocu öyle mi? Yağma yok. Sel gider kum kalır. Biz evsahibiyiz" dedi.

Açıklamasında 'direniş' mesajları da veren ve mücadeleye devam edeceklerini belirten Önder Sav, sözlerini şöyle sürdürdü: "362 imza toplayıp kurultay çağrısı yapan arkadaşlarımızı ben CHP'nin kahramanları olarak görüyorum. Bugünkü kurultay imza verenler olmasaydı, imzalar verilmesiydi bu kurultay toplanacak mıydı? Bugünkü kurultayın temelinde imza veren arkadaşlarımızın emeğiyle toplandı.

Bizler ne yaptığımızın farkındayız. Asla ve kat'a CHP'de bir ayrışmaya, ötekileştirmeye izin vermeyiz. CHP genlerindeki direnişçilik hepimizin genlerinde vardır. Devrimci Mustafa Kemal gibi, "Dönen dönsün ben dönmezem yolundan" diyen Pir Sultan gibi direneceğiz."

CHP'de Yeni Tüzük Kabul Edildi



Kurultaydaki konuşmasının ardından salondan ayrılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tüzük değişikliği görüşmelerinin sonuna doğru Ankara Spor Salonu'na geldi.

Maddeler üzerinde söz alan CHP Samsun Milletvekili İhsan Kalkavan, kurultayı hazırlayan komitenin yer gösterdiği otellere yerleşen ancak bugün kayıt yaptırmayanların, CHP delegeliğiyle bağdaşmadığını söyledi. Kalkavan, CHP Mersin Milletvekili İsa Gök'ü, kurultaya gelme cesareti olduğu için kutladığını ancak kayıt yaptırmadığı için kınadığını ifade etti.

CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, ön seçimin önemine işaret ederek, yıllardır bunun unutturulduğunu söyledi. Yılmaz, yüzde 15 merkez yoklamasının, yüzde 5'e düşürülmesini, onun dışında ön seçim ya da aday yoklaması yapılmasını, yerel yönetimlerde de ön seçim olmasını önerdi.

Hasan İpek de konuşmasında, salondakilere ''Cumhuriyeti korumaya söz veriyor musunuz?'' diye sorarken ''Evet'' yanıtı veren partililer tarafından alkışlandı. İpek, kürsüden üzerinde ''Rahat uyu Atam, Cumhuriyetin bekçisiyiz'' yazılı kaşkol çıkardı.

PM üyesi Turhan İçli, tüzüğe ilk kez engellilere yönelik bir madde girdiğini ancak bunun yetersiz olduğunu söyledi. Engellilerin yıllardır toplumsal yaşamın dışında bırakıldığını ifade eden İçli, engellilerin söz ve karar mekanizmaların da daha etkin yer almasını istedi.

Erhan Baydar, ahlak ve hukukun egemen olması için tüzüğün Merkez Yönetim Kurulu (MYK) başlıklı 39. maddesinin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''partide korku imparatorluğunu yıkacağım'' dediğini belirten Baydar, ''Eğer yıkacaksa, yardımcılarını belirleme yetkisini PM'ye devretmeli'' dedi. Genel Başkan yardımcılarını PM'nin belirlemesi gerektiğini kaydeden Baydar, Genel Başkanın belirlemesi halinde tek adam yöneticiliğine gidileceği uyarısında bulundu.

Baydar, ''Genel Başkanda bu yetki olduğu sürece, makamına padişahlık makamı yazmak daha doğru olacaktır'' diye konuştu.

Zeynel Kızılkaya, mahalle seçimlerinin yeri, günü ve saatinin en az 15 gün önceden ilçelerde askıya çıkarılmasını istedi.

Maddelerin tek tek okunup, üzerinde konuşmaların yapılmasının ardından tüzük değişikliği kabul edildi. Böylece CHP tüzüğünün 47 maddesi değiştirilmiş oldu.

Bugünkü CHP Kurultayı Kameralara Kapalı



CHP'den yapılan açıklamada, "Salonun kurultayı izlemek için başvuran 956 basın mensubunun çalışmasına izin verecek büyüklükte olmaması nedeniyle kurultay salonuna muhabir ve foto muhabiri alınacak, ama kamera alınmayacaktır. Yerli ve yabancı televizyon kuruluşlarına canlı yayın ücretsiz, logosuz, şifresiz olarak Halk TV frekansından verilecektir." denildi.

"Benim hâlâ umudum var"



Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, bugünkü olağanüstü kurultayda tüzükte yapılması gerektiğini savunduğu iki konuyu dile getirirken, ''Yerel seçimlerle ilgili ön seçim düzenlemesi ve 80 kişilik Parti Meclisi'nin 60 kişiye indirilmesine yönelik maddenin yürürlük tarihinin önümüzdeki olağan kurultaya değil, 1 Mart'a alınması sağlanabilirse o özlenen kaynaşmanın ortaya çıkacağını net bir şekilde gördüm ve bu anlayışımı da Sayın Genel Başkan'a anlattım'' dedi.81 ilden Kılıçdaroğlu'na destekEski CHP Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Savcı Sayan'ın Rixos Otel'deki nikah törenine katılan Baykal, yapılacak olağanüstü kurultaya katılmak için Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bazı taleplerde bulunduğuna dair haberler yayımlandığı anımsatılarak, kurultaya katılma kararının belli olup olmadığının sorulması üzerine, Kılıçdaroğlu ile dün ve bugün telefon görüşmeleri yaptığını söyledi.Kılıçdaroğlu ile yaptığı telefon görüşmeleriyle, CHP'nin iki kurultay dolayısıyla içine sürüklendiği dağınıklıktan, ayrışmadan, çatışmadan, gerginlikten kurtulmasını sağlayacak çıkış yolunun bulunmasını hedeflediğini ifade eden Baykal, kendisini sorumlu hissettiğini ve ulaştığı sonuçları Kılıçdaroğlu ile paylaştığını aktardı. Olağanüstü kurultay için imza veren 362 kişinin gündeminde yer alan konuların kurultayda ele alınmasını ve yerel seçimlerde de ön seçim yönteminin uygulanmasını sağlayacak düzenleme yapılmasını isteyen Baykal, bu durumda kurultayda birlik beraberlik görüntüsünün Türkiye'ye yaşatılabileceğini vurguladı. Baykal, tüzüğe yerel seçimlerde de ön seçim yönteminin konulması halinde, her yerel yönetim için bu yolun uygulanacağı zorunluluğu olmayacağını dile getirerek, ''Gerektiği zaman merkez yoklaması da olur ama ilke olarak bu tercihi ortaya koymanın hiçbir sakıncası yok'' dedi. Genel Merkezin hazırladığı tüzük tasarısında PM üye sayısının 80'den 60'a indirilmesinin öngörüldüğünü anımsatan Baykal, yeni PM'nin yürürlüğünün ilk seçimli kurultaya bırakıldığını belirtti. Tüzük önerisinin de diğer düzenlemeler gibi 1 Mart'ta yürürlüğe girmesinin sağlanması halinde, partide gözüken kargaşanın çok rahatlıkla aşılabileceğine, partideki kargaşanın bir bütünleşmeye dönüşebileceğine inandığını vurgulayan Baykal, ''Yerel seçimlerle ilgili ön seçim düzenlemesi ve 80 kişilik Parti Meclisi'nin 60 kişiye indirilmesine yönelik maddenin yürürlük tarihinin önümüzdeki olağan kurultaya değil, 1 Mart'a alınması sağlanabilirse o özlenen kaynaşmanın ortaya çıkacağını net bir şekilde gördüm ve bu anlayışımı da Sayın Genel Başkan'a anlattım'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu ile ilk görüşmesini dün akşam saat 19.00 sıralarında yaptığını bildiren Baykal, Kılıçdaroğlu'nun, Parti Meclisi düzenlemesiyle ilgili önerisinin ''hukuken mümkün olmadığını'' düşündüğünü ifade etti. Kılıçdaroğlu'nun bunu, 60 kişilik Parti Meclisi'nin pazartesi günkü kurultayda seçilmesinin talep edildiği şeklinde algıladığını belirten Baykal, ''Böyle bir algılama için hiçbir neden yok. Hiçbirimizin aklından böyle bir şey geçmez'' dedi. Deniz Baykal, bu taleplerin kabul görmemesinin partideki bütünleşmenin önünde engel olduğunu savunarak, şöyle konuştu: ''Bunun olamaması çok acı bir olaydır. Kaçırılmış büyük bir fırsattır ve tarihi bir sorumluluktur. Böyle bir fırsatın değerlendirilmesinin reddedilmesi, kimsenin altından kolayca kalkamayacağı sorumluluktur. Söz konusu olan nedir; yerel seçimlerde ön seçim yapılması ve bugünkü PM'de görev yapan arkadaşlarımın tüzük maddesi gereğince önümüzdeki dönemde çarşaf liste yöntemiyle seçilmeyi kabul etmesidir. Bundan daha doğal ne olabilir? Bugün CHP'de parti üst yönetimiyle örgütün duyarlılıkları, anlayışı, değerleri, ilkeleri arasında maalesef uyumdan çok gerilim var. Partinin rahatlaması bu gerilimin kaldırılmasıyla mümkün. Bu, partimizin yöneticilerine yürekten bir çağrıdır. Buna partimizin ve Türkiye'nin büyük ihtiyacı var. 'PM'yi orada sürdürmekte ısrar edeceğim' diye bu şansı kullanmamak tarihi vebali üstlenmektir.'' Baykal, önerilerini değerlendirme şansının hala devam ettiğini dile getirerek, ''Telefonlarım açık. Böyle bir imkanın bulunduğunu gördüğümüz anda her türlü çalışmayı yaparız ve kurultaya bu kaynaşma, bütünleşme manzarasıyla girmek imkanı vardır'' dedi. Deniz Baykal, bir gazetecinin, ''Aksi halde kurultaya gitmeyeceksiniz o zaman'' demesi üzerine, ''Ben şu ana kadar herhangi bir açıklama yapmadım. Şu anda da yapmıyorum. Bir umudu diri tutmaya çalışıyorum. Partinin sorumluluğunu taşıyan insanların üzerlerine düşen görevi en doğru şekilde yerine getireceklerini düşünmeyi tercih ediyorum'' ifadesini kullandı.Baykal, daha sonra Savcı Sayan'ın nikah törenine katıldı ve çiftin şahitliğini yaptı. Törene ayrıca BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, CHP'nin eski yöneticileri, siyasetçiler ve iş adamlarından oluşan davetliler katıldı. Sayan ile Gülşah Koyuncu'nun nikahını Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek kıydı.AA

Önder Sav'dan 'direniş' mesajı



CHP'de kurultay gerginliği devam ediyor. Muhaliflerin bugün yapılmakta olan tüzük kongresine katılmaması, muhalif kanattan İsa Gök'ün yaptığı itirazın uzun süre görmezden gelinmesi ve Gök'ün zorla salondan çıkartılmasından sonra muhalif kanattan sert tepki geldi.

Ankara'daki bir otelde toplanan Önder Sav ve muhalif kanat bir açıklama yaptı. Sav açıklamada, sert ifadeler kullanırken olası bir partiçi ayrışmanın da sinyallerini verdi.

Kendisinin ve Deniz Baykal'ın "arkaik, statükocu" olarak adlandırıldığını belirten Sav, "Daha dün gelenler; dün, geçmişte sağ partilerde yönetici olanlar devrimci olacak biz arkaik, statükocu olacağız. Sinan Aygün, Bülent Kuşoğlu devrimci Önder Sav statükocu öyle mi? Yağma yok. Sel gider kum kalır. Biz evsahibiyiz" dedi.

Açıklamasında 'direniş' mesajları da veren ve mücadeleye devam edeceklerini belirten Önder Sav, sözlerini şöyle sürdürdü: "362 imza toplayıp kurultay çağrısı yapan arkadaşlarımızı ben CHP'nin kahramanları olarak görüyorum. Bugünkü kurultay imza verenler olmasaydı, imzalar verilmesiydi bu kurultay toplanacak mıydı? Bugünkü kurultayın temelinde imza veren arkadaşlarımızın emeğiyle toplandı. Bizler ne yaptığımızın farkındayız. Asla ve kat'a CHP'de bir ayrışmaya, ötekileştirmeye izin vermeyiz. CHP genlerindeki direnişçilik hepimizin genlerinde vardır. Devrimci Mustafa Kemal gibi, "Dönen dönsün ben dönmezem yolundan" diyen Pir Sultan gibi direneceğiz."

MUHALİFLER YARINKİ KURULTAYA KATILACAK

Muhalif kanat yarın yapılcak olan ikinci kurultaya katılacağını açıkladı.

HUKUKİ SÜREÇ YAŞANACAK MI?

Önder Sav, toplantıda yaptığı açıklama sonrasında bugünkü kurultayda yaşananlara ilişkin değerlendirmede bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.Kurultaya başlanması için gerekli imza toplanamaması halinde bundan sonraki sürece ilişkin soru üzerine Sav, ''Gerekli imza toplanmadığı halde toplanmış gibi yapanlar, CHP tarihi karşısında boyunları daima eğik gezeceklerdir. Yaptıklarının hukuksuz olduğunu bilerek çocuklarına ileride ne diyeceklerinin hesabını düşüneceklerdir'' dedi. ''Hukuki bir süreç olacak mı?'' sorusu üzerine de Sav, ''Olabilir'' yanıtını verdi. Yaşanan süreçte Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile temasının olup olmadığı yönündeki soruya Sav, ''Sayın Baykal ile ne yüzyüze konuştum ne de telefonla konuştum. Hem Sayın Baykal'a hem de bana yakın arkadaşlar, zaman içinde birbirleriyle görüştüler. Bu evrede kimin hangi düşüncede olduğunu hepimiz biliyoruz'' diye konuştu.

"SEÇİMLİ KURULTAY İSTİYORSANIZ ONU DA YAPARIZ"

Sav, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''seçimli kurultay istiyorsanız, onu da yaparız'' sözlerine yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine ''Sayın Kılıçdaroğlu'nun şimdiye kadarki sözlerine ve davranışlarına baktığımızda, bunu biraz şaka olarak alıyorum. İmzalar toplanmadan önce bununla ilgili bilgiler basında yaygınlaştı. 'İmzalar toplansın, hemen kurultayı toplarım' diyen Sayın Kılıçdaroğlu idi. Bunu gerçekleştirmeyen bir anlayış, bugün söylediği sözü gerçekleştireceği konusunda ben de bir güvence yok'' değerlendirmesinde bulundu.

İSA GÖK: "YETERLİ İMZA YOK"

CHP Mersin Milletvekili İsa Gök de hukukun üstünlüğünü savunan, hukuk devletini savunan CHP'nin önce parti içinde kendi hukukunu kurmak zorunda olduğunu belirtti. Gök, ''Gelin görün ki ben Parti Meclisi üyesi milletvekili olarak kurultay açılışındaki kanun dışılığı, hatayı söylemeye çalışıyorum, Genel Başkan dinlemiyor. Genel Başkan 583 imzayla kurultay açtı. Oysa kaç imza olması gerektiği kanunla belirlenmiş. '630 imzayı bulduk kurultayı açtık' diyorlar. Peki bu 630 imzayı nasıl buldunuz? Üstelik de kanun, 'tüzük değiştirecekseniz üçte iki imza zorunluluğu var' diyor. Kendi beyanlarına itibar etsek dahi 630 imza var, yeterli imza yok. Özrü kabahatlerinden büyük. Çoğunluk sağlanamadı'' dile konuştu.Kurultayda dilekçe vermek isterken kendisine saldırıda bulunulduğunu ifade eden Gök, ''CHP bu değil, CHP nezakettir, hukuktur, barıştır'' dedi.Toplantıya, partinin Mersin Milletvekili İsa Gök, Hakkı Süha Okay, Şahin Mengü, Berhan Şimşek ile bazı muhalif delegeler katıldı. Açıklamaların ardından Sav, toplantıya katılan delegelerle basına kapalı görüştü. AJANSLAR

CHP'nin yeni anayasası belli oldu



Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP), 16. Olağanüstü Kurultayı Ankara Arena Spor Salonu'nda yapıldı. Kurultayda yeni tüzük maddeleri tek tek okunup, üzerinde konuşmaların yapılmasının ardından kabul edildi. Böylece CHP tüzüğünün 47 maddesi değiştirilmiş oldu. Oylamanın ardından teşekkür konuşması yapan CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'' Bu değişiklik Türk demokrasi tarihi açısından bir dönüm noktasıdır'' dedi.

YENİ TÜZÜKTE NELER VAR?

CHP'nin 16. Olağanüstü Kurultayı'nda kabul edilen yeni tüzükle, 80 olan Parti Meclisi (PM) üye sayısı 60'a indi. Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üye sayısı ise 17 olarak belirlendi.

CHP'nin 47 maddede değişiklik getiren yeni tüzüğü, PM ve MYK'nın oluşumunu düzenleyen maddeler hariç, 1 Mart 2012'de, bu iki madde ise 34. olağan kurultayın toplandığı gün yürürlüğe girecek.Değiştirilen tüzüğe göre, CHP'nin ilkeleri ve değerleri, programda yer alan biçimiyle sayılarak yeniden düzenlendi.

İnsan hakları, kadın-erkek eşitliği, çoğulcu ve katılımcı demokrasi ilkeleriyle geliştirilen tüzüğün ''Amaç'' başlıklı üçüncü maddesi, ''Demokratik ve laik hukuk devleti, bireylerin hak ve özgürlükleri, kadın ve çocukların korunması, engelli haklarının gözetilmesinin'' yanı sıra aralarında ''Çevre ve hayvan hakları, teknolojik gelişmeye, yeniliğe ve değişime açık özgür ve eleştirel düşünceye sahip toplum bireylerinin yetiştirilmesi'' gibi konuların da tanımlanmasıyla oluşturuldu. ''Emperyalizmin önlenmesi için mücadele etmek'' de amaçlar arasında sayıldı.Parti üyelerinin görev ve hakları bölümündeki düzenleme ile parti üyelerinin bağlı oldukları ilçe başkanlıklarına yılda 12–120 lira arasında aidat verecekler. İlçe başkanlıkları, bu ödentinin yüzde 15'ini il başkanlığına aktaracak. Bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen üyeleri, parti içi seçme ve seçilme haklarını kullanamayacak. Tüzüğün üyelik başlıklı maddelerinde de düzenlemeye ve sadeleştirilmeye gidildi. Üyelik başvurularının kolaylaştırılması için internet üzerinden ön başvuru olanağı getirildi.Tüzükte ''Aday üyelik'' başlıklı 9. madde, ''üyelik başvurusunun askıya çıkarılması'' başlığı ile yeniden düzenlendi. Aday üyelikle ilgili düzenleme kaldırılırken, üyelik için yapılan başvurulara 15 günlük askı süresi içerisinde itiraz edilmediğinde başvuru sahibinin üye yazılması benimsendi.

CHP'de ilk raund...

KILIÇDAROĞLU KÜRSÜDE

İsa Gök'ün kürsü önündeki itirazları devam ederken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu kürsüye geldi. Kılıçdaroğlu kürsüye geldiğinde hemen yanında kendisine seslenen İsa Gök'e cevap vermedi. Kürsü önündeki İsa Gök, onu korumaya çalışan polisler, gazeteciler ve kurultaya katılan CHP'liler büyük bir yoğunluk yarattılar. Bu esnada gerginlikler yaşandı.

Bu esnada CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Başbakan Kemal" sloganları eşliğinde kürsüye geldi ve konuşmasına başladı; "Bu kurultayda hiç kimsenin kurultayın huzurunu bozmaya ne hakkı ne de yetkisi yoktur. Tüzük dediler işte tüzük, seçim diyorsanız onu da yapacağız. Tek bir şeye inanıyorum başarının temel koşulu gücünü halktan almaktır.

Devrimciler, Kuvvayi Milliyeciler, halkçılar, sevgili CHP'liler sizleri selamlıyorum."

Bu arada İsa Gök, zorla kongre salonunda çıkartıldı. Delegelerin ve partililerin Gök çıkartılırken tepkisi oldu.

Kılıçdaroğlu, Gök kongreden çıkartıldıktan sonra konuşmasına devam etti;

"CHP'NİN DİKİLİ AĞACI YOKTUR" SÖZÜNE CEVAP

"Diyorlar ki CHP'nin bu ülkeye bir dikili ağacı yoktur. Bu ülkede ilk uçağı kim yaptı? Sen şimdi yapabiliryor musun? İlk denizaltıyı kim yaptı bu ülkede? 1940'da Osmanlı'nın borçları son kuruşuna kadar ödendi. Kim ödedi? CHP ödedi.

CHP 2. Dünya Savaşı'na girmedi, birilerinin dolduruşuna gelmedi. Kimsenin çocuğunu babasız bırakmadı. 22 Eylül 1947, Merkez Bankası'nın açıklaması, '176 ton kasamızda altın var' diyor. İşte CHP budur. CHP yabancılara el açmayan bir partidir.

CHP yolsuzluklara bulaşmadı, yolsuzluk yapanları Yüce Divan'a gönderdi.

"ÜLKEMİZ İÇİN DEMOKRASİ İSTİYORSAK ÖNCE KENDİ PARTİMİZDE DEMOKRASİ DEVRİMİ YAPACAĞIZ"

CHP'li olmak kolay birşey değildir, CHP'li olmak devrimci olmak demektir. Çağ değiştirecek kudrete sahip olmak demektir. İşte bu yüzden CHP'li olmak kolay değildir. Yani özetle CHP'li olmak demek Mustafa Kemal olmak demektir.

Şimdi özgürlüğün ve demokrasinin devrimini yapmak zorundayız. Bunun için de ilk önce CHP'den başlayacağız. CHP'nin tüzüğünü demokratik, özgürlükçü bir tüzük yapacağız. Demokrasiyi kendi içimizde yapacağız ki ülkemiz için de isteyelim. İşte bu yüzden bugün, bizim partimiz için de ülkemiz için de önemli bir gündür. Bu tüzük gelmiş geçmiş en demokratik tüzüktür.

"KADINLARA SESLENİYORUM, TOPLUMUN KILCALDAMARLARINA İNECEKSİNİZ"

Türkiye'deki bütün kadınlara sesleniyorum, doğudan batıya kuzeyden güneye... Size seçme ve seçilme hakkını veren CHP sizlerin evinizdir. Kapımız onlara sonuna kadar açıktır. Şimdi onlara bir hak daha getiriyoruz. Onların kotasını yükseltiyoruz. Bu kadın siyasetinde ikinci büyük adımdır. İlki seçme seçilme hakkıydı, bu da ikincisi olacak. Yüzden 33 kota... Ben kadınlara güveniyorum. Biz sizin için mücadele ediyoruz, kadınlar da edecekler, ben inanıyorum. Bu yüzden parlamentoya gelen 4+4+4 kesintili eğitim tasarısına karşı çıkacağız.

Bizim de kadınlardan beklentilerimiz var. Toplumun kılcaldamarlarına ineceksiniz. Kimseyi ötekileştirmeden, kılığına kıyafetine bakmadan CHP çatısı altına getireceksiniz, onlar da haklarını CHP'de arayacaklar.

Yeni CHP ne demek? İşte yeni CHP bu demek. Kadınlara, gençlere inanmak demek.

"CHP İKTİDARINDA YÖK'Ü DARMADAĞAN EDECEĞİZ"

Yargı siyasi otoritenin elinde. Bir yargıç, bir savcı AKP'nin beğenmediği bir karar alırsa sadece beş dakikada görevden alıyorlar. Bu nasıl demokrasi, konuşun diyorlar ama sadece benim gibi konuş, düşün ama sadece benim gibi düşün diyorlar.

Türkiye gerçeklerin insafsızca karartıldığı bir ülkedir. Gençler akıl almaz suçlamalarla cezaevinde tutuluyor. Bu gençler neyle suçlanıyorlar biliyor musunuz? Çantasında yumurta taşımak, 1 Mayıs'a katılmak, 8 Mart Emekçi Kadınlar gününe katılmak, YÖK'ü protesto etmek...

Halkın iktidarında, CHP iktidarında o YÖK'ü yıkacağız, darmadağan edeceğiz. Deniz Gezmiş'i anan gençlere ceza veriliyor. AKP gençleri düşman olarak görüyor, bunlar gençlerimizin arasına kin tohumu ekiyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük bölücüsü Recep Tayyip Erdğan'dır.

"GELİN ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERİ BERABER KALDIRALIM"


Buradan çağrı yapıyorum, gelin beraber özel yetkili mahkemeleri kaldıralım. Türkiye'yi bir demokrasi ayıbından kurtaralım. Gelin faili meçhul cinayetlerde zaman aşımını kaldıralım. Gelin 12 Eylül yasalarını kaldıralım. Gelin milli iradenin Meclis' tam anlamıyla yansıması için seçim barajını kaldıralım.

20 yıl önce bugün çoluk çocuk demeden yüzlerde Azeri kardeşimiz katledildi. Buradan CHP'liler olarak kalbimiz Azeri kardeşlerimizle beraberiz. Hocalı'yı unutmadık unutturmayacağız."

İSA GÖK: "KONGRE İÇİN DELEGE SAYISI YETERLİ DEĞİL"

Muhalif kanattan Mersin milletvekili İsa Gök'ün kurultayın resmi olarak açılması öncesindeki itirazlarıyla beraber kongrede ve gerginlik yaşandı. Muhalif kanat ayrıca salona noter getirerek delegelerin imzalarını tespit ettirmek istedi. Kürsüye gelerek konuşma yapmak isteyen İsa Gök, diğer partililer tarafından engellendi, bu sırada arbede yaşandı ve Gök salon dışına çıkartıldı. Ancak Gök daha sonra tekrar salona döndü.

Kongrenin divan başkanlığına ise tek aday olarak gösterilen Adnan Keskin seçildi. Keskin'in divan başkanı seçilmesi sonrasında elindeki dilekçe dosyasıyla kürsü önüne gelen İsa Gök, bu dilekçeleri divana ulaştırmak istedi. Anca divan başkanı Keskin ve divan üyeleri uzun süre Gök'ün bu isteğini görmezden geldi.

Tam bu esnda kurultayda ilginç görüntüler de oluştu. Gök sesini duyurmaya çalışırken divan üyeleri onu görmezden gelerek başlarını çevirdiler. İsa Gök bu esnada çevresini saran basın mensuplarına elindeki dilekçenin 'Yeter sayı yok' dilkeçesi olduğunu ve kurultayın resmen başlayamayacağını belirtti.

Bunlar yaşanırken Gök'ün çevresinde sivil polisler de koruma barikatı oluşturdu. Bu arada kongrede "İsa dışarı" sloganları atıldı. İsa Gök ise basın mensuplarına "En demokratik hakkımı kullanarak dilekçemi vermek istiyorum böyle demokrasi olmaz" dedi. Divan kurulu uzun bir süre sonunda İsa Gök'ün itiraz delekçisini kabul etti.

KILIÇDAROĞLU KURULTAYA KATILDI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile beraber kongrenin yapıldığı spor salonuna giriş yaptı. Kılıçdaroğlu, salonaok yoğun bir kalabalık eşliğinde giriş yaptı. CHP lideri yanındaki kalabalıkla beraber delegeleri ve izleyicileri selamladı. Korumaları Kılıçdaroğlu'nu yoğun ilgiden korumaya çalışırken CHP lideri de delegeler ve izleyicileri selamladı, onlara el salladı. Kılıçdaroğlu'nun salona girişi sırasında yanında Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin ve Nihat Matkap da bulundu.

SALONDA KAÇ DELEGE VAR?

Kurultayın en çok merak edilen sorusu olan delege sayısı konusunda çok sayıda iddia spor salonunda dile getirildi. Muhalif kanada göre şu anda spor salonunda 200 civarında delege bulunuyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ise bugün kurultaya 850-900 civarında delegenin katılacağını iddia etti.

Kongreye katılan delege sayısı hakkında kesin sayıyı CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak verdi. Toprak, "Salonda 850 delege var" dedi. Kurultayın yapılabilmesi için 1247 delegenin 625'inin kongreye katılması gerekiyor.

ESKİ GENEL BAŞKANLAR KURULTAYDA, BAYKAL YOK

CHP'nin eski genel başkanları Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın da kurultay salonundaki yerlerini aldılar. Ancak Deniz Baykal kurultaya katılmadı.

SALON PANKART VE POSTERLERLE SÜSLENDİ

Ankara Spor Salonunda, ''Büyük Demokrasi Şöleni'' başlığıyla yapılan kurultayda, salon, mavi, kırmızı ve beyaz renklerle süslendi. Sahneye Mustafa Kemal Atatürk ile Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun posterleri ile Türk bayrağı ve CHP flamaları asıldı. Sahneye iki yanında da dev ekranlar yer aldı.

Yunus Emre'nin, ''Biz kimseye kin tutmayız, kamu alem birdir bize'' sözünün yanı sıra ''Bunun adı Kemal, halkın iktidarını kuracağız'', ''Haklarını bil, demokrasiye güven'', ''burada sadece demokrasinin sesi duyulur'', ''Mustafa Kemal'den Denizlere, Denizlerden bizlere'' yazılı pankartlar asıldı.Tribünlerin olduğu bölümde, mavi zemin üzerinde ışıklı panolarda, sürekli değişen sloganlar yer aldı. Salonun orta bölümü ise tüzük komisyonu üyeleri ve basın mensupları için ayrıldı.Tribünde yer alan delegeler ve partililer, çalan türkülerle ellerindeki bayrakları ve Kılıçdaroğlu resmini sallayarak eşlik etti. Salonda Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'si, salondakiler tarafından ayakta okundu. Kurultaya katılmak üzere 35 bin kişinin ana kapıdaki turnikelerden giriş yaptığı anons edildi.

BOMBA ARAMASI YAPILDI

Cumhuriyet Halk Partisi'nin 16. Olağanüstü Kurultayı'nın yapılacağı Ankara Arena Kapalı Spor Salonu'nda polis didik didik şüpheli paket ve bomba araması yaptı. Alınan bilgiye göre aramalara yaklaşık 200 polis katıldı. Kapalı spor salonunun bahçesi ile tuvaletinden salondaki sandalye ve masaların altına kadar büyük titizlikle yapılan aramalara bomba uzmanı köpeklerde katıldı. Polis göze çarpan her türlü paket ve çantayı gözden geçirirken, gecenin ilk saatlerinden itibaren salona gelmeye başlayan partililer ise aramalar bitene kadar salona alınmadı. Bu arada sabahın ilk saatlerinden itibaren kurultay boyunca da geniş güvenlik önlemlerinin alınacağı, salonun çevresinde 2 bin kadar polisin görev yapacağı öğrenildi. Partililerin salona girişleri de bir çok kapıdan olmak üzere polis kontrolünde olacak.Habertürk

CHP'de Kurultay Başkanı Adnan Keskin oldu



CHP 16. Olağanüstü Kurultay çalışmalarına başladı.

Kılıçdaroğlu, partisinin Ankara Spor Salonu'nda yapılan kurultayının açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi.

Anadolu Ateşi'nin gösterisinin ardından kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu, Anadolu'nun kültürü ve sanatını buluşturan güzel gösteriyi sunan Anadolu Ateşi'ne teşekkür ederek, salondakilerden de bu gösteriyi alkışlamasını istedi.

Salonda çoğunluğun bulunduğunu belirterek Kurultayı açan Kılıçdaroğlu, ''Hayırlı olsun'' temennisinde bulundu. Kılıçdaroğlu, salonda bulunanları, ''Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, kanlarıyla kendilerine bağımsızlığı armağan eden, şehitler, Mustafa Kemal ve arkadaşları ile devrim şehitleri'' için saygı duruşuna çağırdı.

Daha sonra il başkanlarından Divan Başkan adaylığı için gelen önergeyi okuyan Kılıçdaroğlu, Divan Başkanlığına Denizli Milletvekili Adnan Keskin'in önerildiğini duyurdu. Kılıçdaroğlu'nun başka aday olup olmadığını sormasının ardından yapılan işari oylamayla Divan Başkanlığına Keskin seçildi.

Kılıçdaroğlu, daha sonra ''Hiç kimse bizi halkın yürüyüşünden engelleyemeyecektir'' diyerek, CHP'nin, her zaman, her yerde dimdik ayakta olacağını söyledi.

Kurultaydan notlar

Kılıçdaroğlu, partisinin 16. Olağanüstü Kurultayı'nın yapılacağı Ankara Spor Salonu'na saat 10.35'te giriş yaptı. Kılıçdaroğlu tribünde ayrılan yerine eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile geçti. Kılıçdaroğlu'nun mavi gömlek giydiği ve kravat takmadığı, eşinin ise kırmızı kazak ve kırmızı atkı kullandığı görüldü.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun salona girişinin ardından ''Anadolu Ateşi Dans Topluluğu'' gösteri sundu. Gösteri sırasında salonda bulunan bazı partililer de topluluğa halay ve horonlarla eşlik etti.

Kurultay salonuna girişte delegelerin alındığı kapı önünde zaman zaman yığılmalar oluştu. Kurultayın toplanabilmesi için imza atılan hazirun defterinin bulunduğu bölüme, delegeler dışındakilerin girişine izin verilmedi. Kurultayın toplanabilmesi için mevcut delege sayısının salt çoğunluğu gerekiyor.

Bu arada Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, Kılıçdaroğlu'nun gelişinden önce yaptığı açıklamada 850 delegenin salona giriş yaptığını söyledi.

Salon içinde basın mensuplarına ayrılan bölümde, masa üzerine kurultay bilgilendirme kitapçığı, yeni tüzük taslağı, bültenlerle su, meyve suyu paketler halinde kurabiyeler konuldu.

Kurultaya 12 Eylül'de, Sivas olaylarında ve faili meçhul cinayetlerde hayatlarını kaybedenlerin yakınları da davetli olarak katıldı.

Tribünlerde oturan bir grup kadın yeni tüzükte kadın kotasının yüzde 33'e çıkarılması nedeniyle üzerinde temsil ettikleri illerin adları ile ''en az yüzde 33'' yazan pankartlar açtılar.

Kurultaya, aralarında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın da bulunduğu belediye başkanları ile eski genel başkanlar Hikmet Çetin, Altan Öymen, Murat Karayalçın, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile yabancı misyon temsilcileri de katıldı.

Kurultayın yapıldığı Ankara Spor Salonu'nun etrafında da seyyar satıcılar ile davul zurna ekipleri renkli görüntüler oluşturdu.

Bu arada CHP İl Başkanları da sabah saatlerinde Anıtkabir'e giderek, Atatürk ve İsmet İnönü'nün kabirlerini ziyaret etti ve çelenk bıraktı.AA

Akdağ'dan internet bağımlılığı uyarısı



TBMM Genel Kurulunda, AK Parti, CHP ve MHP'nin, internet kullanımı ve çocukların internetin zararlarından korunmasına ilişkin araştırma önergeleri birleştirilerek görüşüldü.

Önergeler konusunda Hükümet adına konuşan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hayatı kolaylaştıran internetin yanlış ve kötü kullanımından doğan riski de bulunduğunu belirtti. ''Bize düşen bu konudaki mevzuatı geliştirmek, toplumun internete erişimini kolaylaştırırken zararlarından korumaktır'' diyen Akdağ, konunun farklı boyutları bulunduğunu vurguladı.

İnternetin ''güvenlik'' boyutu bulunduğuna işaret eden Akdağ, kişisel verilerin kötüye kullanılabildiğini kaydetti. Akdağ, ''İnternet üzerinden istenmeyen mesajlara maruz kalmak, siber zorbalıkla karşılaşılması konusunda hem mevzuatı geliştirmeli hem de gerekli tedbirleri almalıyız'' dedi.

Konunun ''internet bağımlılığı'' olarak adlandırılan sağlık boyutunun da olduğuna dikkati çeken Akdağ, bilim dünyasında henüz yerine tam oturmuş bir tanımı olmamakla birlikte çocuk, ergin ve yetişkinler açısından internetin bağımlılığa dönebildiği, hayatı olumsuz etkileyebildiğinden söz edildiğini belirtti.

İnternet alanının uygunsuz içeriklere karşı da çok iyi düzenlenmesi gereğine dikkati çeken Akdağ, ''Sadece müstehcenlik değil, şiddet içeren bilgi ve görüntüler çocukların ve gençlerin ruhunu ve zihnini olumsuz etkileyebiliyor. Özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin yerine göre bir müptela şeklinde bağlanabileceği bilgisayar oyunlarının vasfı çok önemlidir. Çocukları bu hususta korumalıyız'' dedi.

BTK tarafından yapılan bir araştırmada ebeveynlerin yüzde 90'nın çocuklarının ''müstehcen ve şiddet içeren görüntülere maruz kalabileceği, internet bağımlısı olabileceği, kişisel bilgilerin yabancıların eline geçebileceği, istismara maruz kalabilecekleri ve kötü niyetli kişilerle tanışabileceği'' endişesini dile getirirken, çocuklarına güvendikleri ve sorun yaşamadıklarını düşündüklerini anlatan Akdağ, ailelerin çocuklarına göre interneti daha iyi kullanamadığı için riskleri konusunda bilgi sahibi olmadığını kaydetti.

Ailelerin çocukların günlük yaşam ile sanal dünyadaki tavır ve davranışlarındaki farklılığı göremediklerini ifade eden Akdağ, konuyla ilgili olarak toplumda farkındalığın artırılması gerektiğini vurguladı. Akdağ, internette zararlı içeriklerle karşılayan çocukların bunu aileleriyle paylaşmadığını belirtti.

Vatandaşlara her türlü zarardan arınmış, güvenli internet ortamı sunmak için yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Akdağ, Ulaştırma, Sağlık, Aile ve Sosyal Politikalar bakanlıklarının konu üzerinde çalıştıklarını bildirdi.

Akdağ, ''Belki hastalık olarak net şekilde psikiyatri kitaplarında belirlenmiş değil ama yapılan araştırmalar, konunun bağımlılık şekilinde ele alınmasının zamanı geldiğini gösteriyor. Biz de çalışmalarımızı sürdürüyoruz'' dedi.

Hükümet olarak TBMM'de konuyla ilgili Komisyon kurulmasını olumlu karşıladıklarını belirten Akdağ, ''İnternetin komplikasyonlarıyla, özgürlükleri kısıtlamadan akılcı şekilde mücadele ederken, bilgi teknolojilerinin geliştirilmesini teşvik etmek ve toplumda çok daha yaygın kullanılmasını sağlamak zorundayız'' diye konuştu.

-''Bilişim Bakanlığı kurulmalı''-

CHP Grubu adına konuşan İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, çocuğu 8 yaşına gelinceye kadar eve bilgisayar sokmadığını belirterek, ''Çünkü bilgisayar komut veriyor. Sosyallikten kopan çocuk, dışarıya çıktığında da komut veriyor'' dedi.

Konuyla ilgili olarak Eylem Planı hazırlanması ve ''Bilişim Bakanlığı'' kurulması gerektiğini savunan Aksünger, ''2011 yılında 50 milyon tablet satıldı, 2012'de 80 milyon satılacak. Biz 17 milyon tablet alacağız. Bunları çocuklara verdiğinizde Türkiye'yi çöplüğe atma ihtamali var. 17 milyon tablette, uluslararası şirketin yazılım programını kullanacaksınız. Çocuklar bu yazılımların müptelası olacak'' görüşünü ifade etti.

İnternetin güvenlik boyutunun önemine işaret eden Aksünger, bilişim ve internet hukukunun hayata geçirilmesi gerektiğini, ama bu konuda önemli çalışmalar görmediğini söyledi. Aksünger, ''Üniversiteler bu işe dahil edilmeli'' dedi.

-''Diğer bağımlılıklar gibi hastalıktır''

MHP Grubu adına konuşan Tokat Milletvekili Reşat Doğru, internetin de diğer bağımlılıklar gibi bir hastalık olduğunu anlatarak, ''Sadece çocuğun kendisini değil ailesini, akraba ve yakınlarını da ilgilendiren bir hastalıktır. Ailelerin boşanmasında da internet etkili olmaktadır'' dedi.

Meclisin konuyla ilgili Araştırma Komisyonu kurmasının önemli olduğunu, ancak geç kalındığını savunan Doğru, güvenli internet konusunda aile ve okullara görev düştüğünü, internet bağımlısı çocuk ve gençlerin sayısının artacağını vurguladı. 72 saat bilgisayar karşısında kaldığını söyleyen insanların olduğuna işaret eden Doğru, bunun başta damar hastalıkları olmak üzere çeşitli hastalıklara neden olabileceğini vurguladı.

Doğru, ''İnternet yoluyla partimize haince saldırılar olmuştur ama bunları yapanlar ortaya çıkarılmamıştır. Bu başkalarının da başına gelebilir. Bu konuda ciddi çalışmalar yapılmalı'' şeklinde konuştu.

-''Bilgisayar 'modern dadı' değil''-

AK Parti Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl, internet bağımlılığının ''yeni bir bağımlılık türü olduğunu'' belirterek, Meclisin, geçmişte bağımlılıkla mücadele konusunda olduğu gibi bu konuda da üzerine düşeni yapacağını söyledi.

Erdöl, ''Sigara, alkol, uyuşturucuya bir nebze de olsa kısıtlama koyabilirsiniz, yasaklayabilirsiniz ama sanal aleme yasaklama getirmek söz konusu olamaz. Bunlar olmazsa olmazlardır, çağımızın gerekleridir. Mutlaka kullanacağız ama en uygun şekilde kullanacağız'' dedi.

İnternetin obezite başta olmak üzere bazı hastalıklara davetiye çıkardığını anlatan Erdöl, ''Bilgisayar, modern dadı değil. Çocuğunuzu bilgisayarıyla odasına göndermek doğru değil. Çocuklarımızı böyle bir bağımlılıktan sevgiyle ve bilgiyle kurtarabiliriz, yasaklarla koruyamayız'' diye konuştu.AA

İl Başkanlarından Kurultay Kararı

Gönderen: Maykıl on 26 Şubat 2012 Pazar | 08:19



CHP Çorum İl Başkanı Yıldız Bek, tüm il başkanları adına yaptığı ortak açıklamada, ''Biz 81 il başkanı birlik ve beraberlik içindeyiz. Bu birliği tüm delegelerimizle birlikte pazar ve pazartesi günleri yapacağımız kurultaylarımızda örgütümüzle birlikte ispatlayacağız, hep birlikte kongre salonunda olacağız'' dedi.

CHP'de yarın yapılacak 16. Olağanüstü Kurultay öncesi, İl Başkanları toplantısı düzenlendi. Parti genel merkezinde yapılan toplantı, basına kapalı olarak gerçekleştirildi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap'ın başkanlığında yapılan toplantıda, 16. ve 17. Olağanüstü kurultaylar öncesi durum değerlendirmesi yapıldığı belirtildi. Toplantı sonrası ise Genel Merkez önünde toplanan il başkanları ortak açıklama yaptı.

Açıklamayı okuyan Çorum İl Başkanı Bek, ''Türkiye'nin içinde bulunduğu sivil darbeyi hatırlatan koşullarda, CHP'ye olan ihtiyaç her zamankinden daha fazladır'' ifadelerini kullanarak, şunları söyledi:

''Bu bağlamda toplumun demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet ihtiyacına yanıt verebilmek için biz 81 il başkanı birlik ve beraberlik içindeyiz. Bu birliği tüm delegelerimizle birlikte pazar ve pazartesi günleri yapacağımız kurultaylarımızda örgütümüzle birlikte ispatlayacağız, hep birlikte kongre salonunda olacağız. Partimizin anayasası olan tüzüğümüzün demokratikleştirilerek CHP'nin iktidar olmasının önündeki engelleri kaldıracağız. Yolumuz açık olsun.''

Bek, bir soru üzerine toplantıya 81 il başkanının tamamının katıldığını söyledi. Bek, ''Bu kurultayımıza 81 il başkanımızın desteğini alarak katılıyoruz'' dedi.
Bek, tüzük taslağında kadın kotasının yüzde 33 olmasının da sevindirici olduğunu belirtti.

Baykal'a Kurultay Daveti



Yaklaşık 15 dakika süren görüşmede Kılıçdaroğlu Baykal'a 'Kurultayda mutlaka olmanızı istiyorum dedi. Deniz Baykal ise kurultay sürecine ilişkin eleştirilerini dile getirdi.

54 ve 84. maddelerin değişikliğini talep eden Baykal "Bu talepleri sayın Nihat matkap ve Atilla Emek'e de ifade etmiştim ancak bir değişikliğin olmadığını gördüm" şeklinde sitemde bulundu.

Eleştirileri dinleyen Kılıçdaroğlu 'Sizi kurultayda görmek isterim' diye yanıt verdi.

Öte yandan Baykal'a yakınlığıyla bilinen bir çok kurultay delegesinin, Ankara'ya geldiği ve CHP eski liderinden kurultaya katılıp katılmama konusunda işaret beklediği öğrenildi.

Bu arada, CHP genel Merkezi, 27 Şubat günü yapılacak olan ikinci kurultaya da tam kadro katılacak. Genel Merkeze yakınlığıyla bilinen delegeler de 27 Şubat'taki kurultayda hazır olacak.

Gürsel Tekin: Herkes Haddini Bilecek



CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, yarın başlayacak "kurultaylar süreci" öncesi Vatan'dan Deniz Güçer'e konuştu;

DAHA FAZLA KURULTAY YAPMALIYIZ

"Örgütler kurultay yorgunu" demiştiniz ama galiba yeni dönemde de değişen bir şey yok...

"Kurultay olmaz" diye bir kaide yok. Tam tersine, önümüzdeki süreçte daha fazla kurultay yapmalıyız. Ama işsizlik, tarım, özgürlük kurultayı düzenlemeliyiz. Sosyal demokrat partilerin temel görevleri budur. 12 Eylül sürecinden sonra bunları yapmak için yola çıkmıştık. Ama ne yazık ki olmadı. İnşallah yeni süreçte hepsi olacak. Yine de önümüzde ilk kez beni heyecanlandıran bir kurultay var.

Neden?

Çünkü klasik bir kurultay değil. Gerçekten demokratik, özgürlükçü bir anayasa, yani tüzük yapacağız. CHP bu tüzük kurultayıyla tüm siyasi partilere örnek olacak. Kendimizi kandırmayalım, Türkiye'de bütün anti demokratik uygulamalar ne yazık ki siyasi partilerde var. "12 Eylül'le hesaplaşacağız" diyenler, o dönemin yarattığı Siyasi Partiler Yasası'nın üzerine oturuyorlar. Sonra dönüp, "Evren'i yargılayacağım" diyorlar. Evren'i yargılamanın yolu, onun getirdiği yasaları değiştirmekle mümkün olur. Onun getirdiği sistemin üzerine oturacaksın, sonra millete dönüp, "Millet iradesi" diyeceksin. Millet kendi vekilini seçebildi mi, hayır. Türkiye'de sadece muhtarlar milletin iradesiyle seçiliyor. Onların dışında hiçbir isim millet iradesini temsil etmiyor. İşte CHP bu nedenle örnek bir tüzük kurultayı yapacak. Hepimiz heyecanlıyız. Muhteşem bir demokrasi şöleni olacak.

Bir kurultayı "demokrasi şöleni" olarak ifade etmek biraz abartılı değil mi?

Son 15 yıldır iktidar ve iktidar yanlısı belli güçler CHP'den rahatsız. Kendilerini iyi anlıyorum. Rahatsızlar çünkü Türkiye'de muhalif olabilecek bütün kurumlar teslim alındı. Sendikalar, STK'lar yok, medya esaret altında. Bunların dışında milleti temsil eden, ezilmişlerin, horlanmışların tek adresi CHP. "CHP'yi nasıl itibarsızlaştırabilir, nasıl iç kavga nasıl yaratırız" uğraşları olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Ama kimse CHP'den yel bile koparamaz. Türkiye'de iki tip siyasi parti var; İlki iktidardan beslenen siyasi yapılar. Mesela halen AK Parti'de olan birçok insan ANAP, DYP, SHP döneminde de vardı. Ama CHP'nin yapısı, örgütü iktidarla değil, inançlarıyla besleniyor. Onun içindir ki, 90 yıldır kimse çökertemedi. Mevcut iktidarın da iktidarı bitirdiği gün misyonunu bitirecek, ama CHP var olacak.

İktidara yükleniyorsunuz ama Sav, Kılıçdaroğlu'na "Acemi" diyor, delegelere "Kurultaya gitmeyin" diye mesaj gönderiliyor. Sonuçta da parça parça bir CHP görünüyor...

Parça parça görmek doğru değil. Ne yazık ki böyle bir algı yaratılmış. "CHP hiçbir şey üretmiyor, sürekli iç kavgayla meşgul" algısı, biraz bizim arkadaşlarımızın katkıları, biraz da medyanın abartısıdır. Son dönem Türkiye'de çok ciddi sorunlar varken, hangi televizyonu açsanız, CHP konuşuluyor. CHP'yi ne kadar seviyorlar inanılır gibi değil!

MEDYAYA ELEŞTİRİ

Ama Önder Sav gibi bir isim CHP Genel Başkanı'nı eleştiriyorsa, bunu yazmak medyanın suçu olmaz...

Elbette değil. Ama medya dünyanın her yerinde aynadır, vicdanı temsil eder. Türkiye'de ise bunu görmek mümkün değil. Tüm siyasi partileri eleştireceksiniz, itirazımız olmaz. Bir de gazeteciler için CHP'yi eleştirmenin bir başka avantajı var: Başbakan'ın gözüne daha iyi gireriz diyorlar. Çok iyi bildiğim soldan gelen, CHP'de siyaset yapmış arkadaşlarım var. Bakıyorum acımasızca CHP'yi eleştiriyorlar. Eğer eleştirmezse ekranlarda yer bulma imkanları olmuyor. Fakat bu etik de değil, insani de. Ben CHP eleştirilmesin, sorgulanmasın demiyorum. Biz tabu değiliz. Ama dünyadaki ülkelere bakın, muhalefet değil, iktidar sorgulanır. Demokrasinin olmadığı ülkelerde bile öyledir. Bugün Türkiye'de iktidarı eleştirmek bedel ödemektir. Muhalefeti dövmenin, eleştirmenin ise hiçbir bedeli yok. Ama bundan sonra bedeli olacaktır.

HERKES HADDİNİ BİLECEK

Nasıl bir bedelden söz ediyorsunuz?

Sayın Genel Başkanımız da, bizler de bugüne kadar çok hoş görülü davrandık. Siyasi partilerde eleştiri olabilir, buna tahammül ederiz. Ama hiç kimse genel başkanımıza, parti yöneticilerimizin kişiliklerine hakareti kendilerine hak saymasın. Bunun bedeli çok ağır olur. Hukuki tüm zeminlerde haklarımızı arayacağız. Örgütlerimiz çok duyarlı. Bizi, "Cevap vermiyorsunuz, tepki göstermiyorsunuz" diye sıkıştırıyorlar. Bunu herkesin iyi bilmesi gerekiyor. Eski tas eski hamam olmayacak. Herkes haddini ve hududunu bilecek. Bektaşi'ye demişler ki, "İslamın şartı kaç". Demiş ki, "6". "Bektaşi 5'i anladık da 6'ncısı ne?' diye sormuşlar. İşte altıncısı da, gazetecisi, siyasetçisi, partilileri herkes haddini hududunu bilecek. Hadlerini aşarak, genel başkanımıza hakaret etmeyi alışkanlık olmaktan çıkaracaklar.

Yeni bir disiplin anlayışı mı geliyor?
Elbette olacaktır.

Biraz daha sert mi olacaksınız?


Yeni tüzükle her türlü demokratik hakkınızı rahatlıkla arayabilirsiniz. Hukuksuzluğun olduğu yerde önce Genel Başkanımıza hesap sorabilirler. Ama, "Ben hukuk tanımam, burada hakkımı aramayacağım. Şu yandaş medyaya, şu televizyona gideceğim, partiye, partinin kurumsal kimliğine, genel başkana hakaret edeceğim" demek, artık tarihe gömülmüştür. Böyle bir özgürlük yok. Hem genel başkan hem demokratik hakkını arayan herkesin yanında olacağız. Bunda tereddüt yok. Ama bütün bu mekanizmayı kullanmayıp, "Yandaş medyaya gidelim, bize böyle bir olanak yarattı. Partinin kurumsal kimliğini zedeleyelim" dönemi bitmiştir.

HİÇBİRİNİ MUHALİF SAYMIYORUM


Bu alışkanlıktan 'muhalifler' vazgeçebilecekler mi?

Muhalif diye bir şey. 362 arkadaşımın hepsi çok kıymetli. 1999'da bu parti barajın altında kalırken, birlikte gözyaşı döktük. Hiçbirini muhalif kabul etmiyorum. Demokratik haklarını aramışlardır, saygı duyuyoruz. Onları kim ötekileştirirse, karşısında önce Genel Başkanımızı, sonra beni bulur.

Yeni dönemde en büyük fark parti içi disiplin olacak diyebilir miyiz?

Sadece parti değil, evinizde, işyerinizde kural, disiplin yok mu? Mesala Vatan gazetesinde çalışırken başka bir gazeteye demeç verip, "Vatan Gazetesi almayın" dediğinizde size ne derler?

"Güle güle" herhalde...

O zaman! Parti yetkilileri, "Şu yandaş kamuoyu yoklaması şöyle dedi" diye, bunu övünerek anlatıyorsa, o partililiğini bitirmiştir. Bunu kabul etmek mümkün değil.

İsim vermiyorsunuz ama Sayın Sav, CHP oyları yüzde 20'nin altına indi diye bir anket gösterdi...

DEVLET KRİZİNİ CHP Mİ YARATTI

Çok enteresan. Bir akıl tutulması yaşıyoruz. 33 il dolaşıp geldim. Devlet krizini CHP mi yarattı, işsizliği, yoksulluğu, atanmayan öğretmenleri CHP mi yarattı? Yapılan insafsızlıktan başka bir şey değil. Bayram değil seyran değil kamuoyu yoklamaları yapılıyor. Tüzük kurultayı dönemi şirketler çıkıp kendilerine vazife ediniyorlar. Bunlar ayıptır. Kamuoyu yoklamasında "şu şöyleydi, böyle oldu" diyerek, bunu baz alarak CHP'yi eleştirmek de hiç doğru bir davranış değil ve hiçbir CHP'liye de yakışmaz.

Sayın Baykal'ın kurultaya gelmeyecek olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Deniz Bey bizleri var eden liderimizdir. Her zaman saygı duyduğumuz önemli bir isimdir. Deniz Bey'e hepimizin vefa borcu var. Sayın Sav da çok kıymetlidir, partiye büyük emekleri olmuştur. Bu parti parçalanmamış, bölünmemişse, bu iki önemli ismin çok büyük katkıları var. Şimdi Türkiye'nin CHP'ye, bizim de başta Sayın Baykal ve Sayın Sav olmak üzere tüm arkadaşlarımıza ihtiyacımız var. Gün birlik günüdür.

27 Şubat'tan sonra çok şey değişir mi?

Çok şey değişir. Genel Başkanımız ve bizler enerjimizi Ankara'da değil Anadolu'da harcayacağız. Köy, köy gezeceğiz. Üzerimizde çok haksız algılar var. 40 yıldır Türkiye'yi AKP yönetiyor ama hesabını bize soruyorlar. Demek ki kendimizi ifade etmekte eksikliğimiz var. Enerjimizi içe harcarsak dışarıya ne konuşacağız? İç kavgaya son. 27 Şubat'tan sonra yeni bir anlayış, yeni bir CHP göreceksiniz. İç kargaşayı ben de yaratsam kendimi mekanizmanın dışında bulurum ve bu kadar açık söylüyorum.

Biraz gözdağı veriyorsunuz sanki...

Gözdağı olur mu? Bu herkes için geçerli, benim için de geçerli, MYK üyeleri için de geçerli diyorum. Türkiye zor bir dönemden geçiyor ve CHP'nin yapması gereken işler var.

İhraçlar gündeme gelebilir mi?

İhraç söz konusu değil. Eğer örgüt yapınızı dışı dönük çalıştırırsanız, zaten ihraca gerek yok. Örgüt otomatik olarak dışlar. Yeter ki siz doğru yapın.

AK PARTİ'DE HER AN HER ŞEY OLABİLİR


Tüzük sonrası CHP'nin ajandasındaki ilk madde nedir?

Yerel Yönetimler Yasası ilk gündem maddemiz. Orada ciddi sıkıntılar var. Türkiye'de 3 bin belediye var. Bunların 1600'ü soruşturma geçiriyor, 150 belediye başkanı tutuklu. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem olamaz. Bir arıza var ve giderilmeli. Kent Yasası olan yeni bir Belediye Yasası yapacağız. İkincisi, ciddi bir özgürlük sorunu var. İktidarların güvencesi yasa değil, bireylerin güvencesi yasa olur. Bakın bin küsur polis bir gece yarısı sürgün edildi. Böyle bir zulüm olamaz. Tüm bu kavramların yerine oturması için ciddi yasal düzenlemeler hazırlıyoruz. İktidarı bu konuda zorlayacağız. Aksi halde işte bir savcı çıkar düzeninizi bozar, feleğinizi şaşırtır, gece yarısı kanun çıkarmak zorunda kalırsınız.

Burhan Kuzu, "Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını doğru bulmuyoruz" dedi. "Darbecilerle hesaplaşmak için önemli" yorumları da var...

İktidara muhalif olanları darbeci olarak görürseniz, sizin özel yetkili mahkemeleriniz daha 50 yıl devam eder. Özel yetkili mahkemeler olmasa bunlardan hesap sorulmaz mı? Şimdi onlarla kendiniz kavga ediyorsunuz. Sayın Kuzu bir anayasa profesörü. Son çıkan MİT Yasası vicdanen onu rahatsız ediyordur.

MİT KAVGASI

Devlette MİT'le başlayan kavga bitti mi sizce?

Bitmez. Son dönemde yaşadığımız soruna sadece cemaat - iktidar ilişkisi dersek, olayı basitleştiririz. Tersine; devlette "barışalım" diyenlerle, "vuruşalım" diyenlerin kavgası var. Uzun süre sulh olmaz bana göre. Bakın CHP'de kopma olmaz ama AKP'de her an her şey olabilir.

NUR SERTER'E DEĞİL, CHP'YE SALDIRI


Nur Serter'e yapılan ağır hakaretle ilgili ne yapacaksınız?

Ağır değil alçakça bir saldırı. CHP olarak gereği yapılmazsa hukuksal olarak her şeyi yapacağız. Yapılanı Nur Hanım'a değil, CHP'ye yapılmış bir saldırı olarak kabul ediyoruz. Ben Fatma Şahin'den bir tepki beklerdim açıkçası. Bırakın kadından sorumlu bakanı, parlamentoda bir milletvekiline böyle bir hakaret varsa, tüm kadın milletvekillerinin aynı tepkiyi göstermesini beklerdim. Bunu göremedik ne yazık ki.

ADAYIM DEMEDİM


İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı için Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşebildiniz mi?

Benim böyle bir beyanım olmadı. Siyasetin içinden gelen bir insanım. Önümüzde iki yıl var, o günün kararını bugünden vermek doğru olmaz. O iddiayı bir internet sitesi yazmış, gazeteler aldı. Bunlar kişisel taleplerle olacak şeyler de değil. Örgüt isterse, İstanbul halkı isterse, o zaman ne olacak görmek gerekiyor.

İçinizden geçmiyor mu?

Her siyasetçinin içinden geçebilir. Ben İstanbulluyum. Belediye Başkanvekilliği, İl Başkanlığı yaptım. İstanbul'u ve sorunlarını çok iyi bilirim. Son seçimde çok az oyla kaybettik. Ama önümüzdeki dönemde inşallah İstanbul'u da, Ankara'yı da alacağız.

CHP, 12 Eylül Mağdurlarını Davet Etti



CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun talimatı ile 12 Eylül dönemi, faili meçhul cinayetlerde yaşamını kaybedenlerin yakınları, Sivas katliamında hayatını kaybedenlerin aileleri kurultaya "onur kunuğu" olarak davet edildi. Kılıçdaroğlu kurultayda yapacağı bir saatlik konuşmasında önce parti içi muhalafete, sonra AKP'ye mesaj verecek.

CHP'de kurultaya 24 saat kala hazırlıklar ve kulisler doruğa çıktı. CHP Genel Merkezinde dün olağanüstü bir hareketlilik yaşanırken kurultay toplanması için imza toplayan 362 muhalif arasında yer alan birçok isim genel merkeze geldi. İmza veren bazı delegeler, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşerek desteklerini iletti. Kurultaya çok sayıda yabancı konuk davet edilirken, Kılıçdaroğlu'nun talimatı ile bazı önemli davetlerin de yapıldığı öğrenildi. CHP'nin delege sayısının 1247 olduğu, kurultaya 900'ü aşkın delegenin katılımının beklendiği ifade edildi.

12 EYLÜL MAĞDURLARINA DAVET

Kurultaya 12 Eylül döneminde mağdur olan, Sivas katliamında hayatını kaybeden ve faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin aileleri de davet edildi. Edinilen bilgiye göre Turan Dursun, Metin Altıok, Behçet Aysan, Cevat Yurdakul, Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Orhan Yavuz, Zeki Tekiner, Ümit Kaftancıoğlu, Muammer Aksoy, Yusuf Ekinci'nin aileleri bizzat aranarak kurultaya davet edildi. Muammer Aksoy'un oğlu Işık Aksoy'un ameliyat geçirmesine rağmen kurultaya katılacağını söylediği öğrenildi.

2. KURULTAY TOPLANACAK

Yarınki kurultayda bir önerge verilerek, Pazartesi günü yapılacak "muhaliflerin" kurultayının toplanmayacağı iddialarına Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap'tan yalanlama geldi. Matkap, "Biz iki kurultaya da aynı özeni gösteriyoruz. Böyle bir önerge verilmeyecek, verilse de kabul edilmeyecek. İkinci kurultay da yapılacak" dedi.

BAŞKAN'DAN MESAJ

16. Olağanüstü Kurultay'ın başkanlığını yapacak olan CHP'li Adnan Keskin, kurultaya saatler kala Deniz Baykal ve Önder Sav'a "gelin" mesajı yolladı. Keskin, "Benden daha eski ve daha önemli görevlerde bulunmuş olan eski genel başkanımız Sayın Deniz Baykal ile eski genel sekreterimiz Sayın Önder Sav'ın da partiyi güç durumda düşürecek, kamuoyunda yanlış bir algılama ile karşı karşıya bırakacak bir anlayış içinde olmayacaklarını umuyorum. Böyle bir anlayışı sergilemeyeceklerini sanıyorum. Her ikisinin de kurultaya katılıp, düşüncelerini, eleştirilerini, önerilerini CHP'nin en üst organı olan kurultayda delegelerimizle paylaşacakları ve yaşanmakta olan olumsuzlukların daha da fazla büyümesine engel olacakları düşüncesindeyim" dedi. Keskin, Divan Başkanlığına seçilmesinin ardından konuşma yapacak.

BAYKAL'A TELEFON GİDECEK Mİ?

CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Kurultaya gelsin her delegemiz, oyunu kullansın, eleştirisini yapsın, önerilerini yapsın. Sayın Baykal da zaten üyemiz. Aynı zamanda delegem. Dolayısıyla Sayın Baykal’ın da geleceğini tahmin ediyorum. CHP içindeki tartışmalar elbette sonra erecek" dedi. Deniz Baykal'ı arayıp aramayacağı yönündeki soruya CHP lideri, "Neden aramayayım, bir sebep yok" yanıtını verdi.

Önder Sav'ın kurultaya gelmeyeceği kesinleşirken, Genel merkezde, "Önder Bey açık cephe aldı, diyalog zeminini kapattı" yorumları yapıldı. Kılıçdaroğlu'nun bugün Deniz Baykal'ı arayarak kurultaya davet edebileceği ve Deniz Baykal'ın "katılmama" fikrini gözden geçirebileceği de ifade edildi. Baykal, tüzükte 54. ve 84. maddede değişiklik talep etmiş, ancak bu talepler karşılanmamıştı.

YÜRÜRLÜĞE SON DAKİKA ROTÜŞU

Önceki gün Tüzük Komisyonu toplantısında tüzüğün yürürülüğü için Haziran ayında yapılacak ilk olağan kurultay için karar alınırken. Ancak dün yapılan çalışmalarda bunun gerçekçi olmadığı tespit edildi. Genel merkezde, "Neden Haziran bekleniyor? Mart ayında ilçe ve il kongreleri var. Buralarda yeni tüzük hükümleri uygulanmayacaksa niçin değiştiriliyor? O zaman demokratik tüzük söyleminin geçerliliği kalmıyor" eleştirilerine yol açtı. Bunun üzerine tüzük taslağında son dakika rötuşu yapıldı. MYK ve PM sayılarını düzenleyen maddeler hariç kabul edilen yeni tüzük, 1 Mart tarihinde yürürlüğe girecek ve il ilçe kongrelerinde uygulanacak.

YABANCI KATILIMI YOĞUN

Kurultaya, İtalya Demokrasi Partisi'nde Glacomo Filibeck, PASOK'tan Eleni Christidou, İsveç Sosyal Demokrasi Partisi'nden Pyry Niemi, Kıbrıs CTP'den Ahmet Barçın ile Friedrich Ebert Vakfı'ndan ve Türk-Arap Birliği'nden de katılım olacak. Öte yandan kurultaya, Afganistan, Almanya, ABD, Arnavutluk, Avusturya, Bosna Hersek, Etiyopya, Hırvatistan, Filistin, Irak, İngiltere, İran, İsrail, İtalya, Kanada, Karadağ, Kırgızıstan, Kosova, Mısır, Polonya, Rusya, Sırbıstan, Suriye, Ukrayna, Yunanistan büyükelçiliklerinden de büyükelçi ve maslahatgüzar düzeyinde katılım olacak.

Yaşar Kemal'in de kurultaya sağlık sorunlarını gerekçe göstererek katılamayacağını ilettiği öğrenildi. Kemal'in kurultaya bir mesaj yollayacağını söylediği ifade edildi. Yaşar Kemal'in mesajı salonda okunacak. Kurultaya çok sayıda gazeteci yazar da davet edildi.

TEK KART SORUNU AŞILDI


Muhaliflerin "tek kart" eleştirileri üzerine CHP yönetimi ikinci kurultay için de kart bastırdı. İlk bastırılan "kırmızı" renkteki kartların üzerinde "16 ve 17. Olağanüstü Kurultayları" yazarken yeni yaptırılan "mavi" kartların üzerine de "17. Olağanüstü Kurultay" yazıldı.

HEM İÇE HEM DIŞA MESAJ

CHP lideri kurultayda yapacağı 1 saatlik konuşmanın 15 dakikasını parti içi muhalafete ayıracak ve tüzük mesajı verecek. Kılıçdaroğlu, konuşmasının büyük bölümünü ise "4+4+4 eğitim teklifi" olarak bilinen kesintili eğitim yasasına, MİT gelişmelerine ayıracak ve AKP'ye mesaj verecek.

Ahmet Hakan'dan CHP'ye: Bölünün Belki Büyürsünüz



Ahmet Hakan'ın köşe yazısının bir bölümü...

Fazilet Partisi’nin kapatılmasının ardından iki ayrı partinin doğma ihtimali, tarafları inceden tedirgin etmişti.

“Bölünüyoruz, küçüleceğiz” endişesiydi bu...

Fakat çok geçmeden anlaşıldı ki: Yersiz bir endişe imiş bu...

Çünkü:

Bölünen parçalardan biri küçüldükçe küçüldü, diğer parça ise büyüdükçe büyüdü.

Bakınız: Saadet Partisi... Bakınız: AK Parti...
* * *
Bir partinin içinde iki ayrı “dünya görüşü”, iki ayrı “yöntem anlayışı”, iki ayrı “duyarlılık” varsa...

Ve bu ikisi birbiriyle “uzlaşmaz” durumdaysa...

İlle de “bölünmeyelim” diye tutturmaktansa...

“Bölünelim, siz de kurtulun biz de” denilmesi daha evladır.
* * *
“Bölünmeye övgü” başlığı altında söyleyecek çok sözüm var.

Ama en başta iki temel faydayı hemen söyleyeyim:

BİR: Parti içindeki iki ayrı duyarlılıktan ortak bir duyarlılık çıkarmaya çalışmak için enerji harcamaya gerek kalmaz, enerji tasarrufu sağlanır.

İKİ: Parti, iki ayrı duyarlılığı da incitmemek adına kamuoyuna muğlâk bir bildiri sunmak durumundan kurtulur, bildirisini netleştirir.
* * *
Bugünün CHP’sine baktığımızda iki temel sorun görüyoruz:

BİR: Enerjisinin önemli bir bölümünü parti içi çekişmelere ayırmak zorunda kalıyor.

İKİ: Parti içindeki iki farklı duyarlılığı idare etmek adına ortaya doğru dürüst bir “bildiri” sunamıyor.
* * *
“İki ayrı duyarlılık” nedir mi?

Açıklayayım:

BİRİNCİ DUYARLILIK: Çağdaş sosyal demokrat bir parti olma özlemi içindeler... “Özgürlükler” diye tutturalım diyorlar. İktidarı “özgürlükler” açısından sorgulamak istiyorlar.

“Türbana özgürlük isteyelim” diyorlar. Şehirlerin lüks semtlerinin dışına çıkmak istiyorlar. Kürt sorununun çözümünde demokratik yöntemleri benimsiyorlar. Günümüzde ortaya çıkan “adalet” ihtiyacını dile getiriyorlar. Türkiye’nin yeni statükosuyla mücadele etmek istiyorlar. Avrupa normlarına sarılıyorlar. Ulusalcı çizgiyle araya mesafe koymak istiyorlar.

Umudu seslendirmek istiyorlar.

İKİNCİ DUYARLILIK: “Ulusalcılık yapalım” diyorlar. “İrtica tehlikesinden söz edelim” diyorlar. “İmam-hatiplerin önünü açtırmayalım” diyorlar. “Türban, ille de türban diye tutturalım” diyorlar. “Kürt sorununda ödün vermeyelim” diyorlar. “Cumhuriyet’in ilk dönem uygulamalarına yanlış da olsa sahip çıkalım” diyorlar. Yeni statükoyla mücadele etmek yerine eski statüko özlemiyle yanıp tutuşuyorlar. Avrupa’ya kuşkuyla yaklaşıyorlar. Umut yerine umutsuzluğu, iyimserlik yerine karamsarlığı aşılamak istiyorlar.
* * *
Bu “iki duyarlılık” arasındaki bitmek tükenmek bilmeyen mücadele şunlara yol açıyor:

- Partiyi yiyip bitiriyor.

- Enerjisini tüketiyor.

- Cesur çıkışların önünü kesiyor.

- Açık konuşmaya engel oluyor.

Böylece ortaya iki duyarlılığı da tatmin etmeyen bir parti çıkıyor.

Ulusalcının da, sosyal demokratın da şikâyetçi olduğu bir parti...

Oysa bölünseler...

Her iki duyarlılık da şöyle aslanlar gibi bildirilerini topluma açıklama imkânına kavuşsa...

Biz de görsek: Ulusalcılar mı yaman, sosyal demokratlar mı?

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor