Son Dakika :
Kılıçdaroğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kılıçdaroğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kılıçdaroğlu: Güçlü Bir Lider Çıkarsa Koltuğu Bırakırım

Gönderen: Unknown on 28 Şubat 2012 Salı | 17:58



Kemal Kılıçdaroğlu kurultay sonrası Habertürk'ün sorularını yanıtladı...

GALİP:


Tek galip vardır o da parti içi demokrasidir. Bu başarı bana ait değil, örgüte aittir. Örgüt son derece tutarlı, kararlı bir politika izlemiştir. Partiye demokrasiyi getiren örgütün kendisidir.

EKSEN:


CHP’nin ekse ni, kökleri, tarihi bellidir. CHP, halkın partisi olmak, halkın değererine saygı göstermek zorundadır. Sağa kayması diye bir sorun söz konusu değil.

YENİ YOL:

Biz “Her kes için CHP” diyorsak, o zaman geniş kitlelere ulaşmak, onları kucaklamak zorundayız. İnsanları tasnif ederek, ayırarak değil, herkesi kucaklayarak CHP’nin iktidar olmasının yolunu açmalıyız, ana hedefimiz budur. Geçmişteki dar siyasi kalıplardan da partiyi kurtarmak zorundayız.

YARIN YOK:

(Önder Sav “CHP’de ev sahibi biziz” dedi) CHP’nin ev sahi bi halktır. Yöneticileri, gelip geçicidir. Kurumsal yapı CHP’dir, hepimiz gelip geçiciyiz. Önemli olan kendi ideolojisini sürekli yenileyerek, geliştirerek, dünyaya bakışını sürekli yenileyerek yola devam etmektir. Yarın daha güçlü bir genel başkan adayı çıkacaktır; ben koltuğu ona terk edeceğim. Başka gün başkası çıkacak, o da ona terk ede cek.

TEK ADAM:


“Kurultaylarla tek adam olduğunuzu ilan mı ettiniz?”

Hayır, ben tek adam değilim. Biz bir siyasal partiyiz, o siyasal parti içerisinde oturacağız, birlikte karar vereceğiz. Yeni tüzükle, daha katılımcı ve özgür bir yapılanmaya geçiyoruz. Kendi aramızda tartışacağız ama hiç bir zaman kendi için de tartışmalı olan bir parti görüntüsü vermeyeceğiz.

DİSİPLİN UYARISI:

Artık kendi içimizdeki tartışmaları bir tarafa bırakacağız. Türkiye’nin ciddi sorunları var, o sorunlara kilitleneceğiz. CHP’nin kendi içinde disiplini olacaktır.

‘Baykal kurultaylara gelse mutlu olurdum’

(Baykal’ın kurultaya gelmemesi) Baykal’ın iki kurultaya katılmasını çok arzu ederdim, ama gelmedi. Gelmesi beni mutlu ederdi.
Nisanda Arap Baharı’nın Ortadoğu ve Afrika’ya neler getirip götürdüğünü Türkiye’de tartışacağız. O ülkelerdeki sosyal demokrat ve sosyalist partilerin katılımıyla yapacağız bunu. Bu CHP’nin sağa kaydığını mı, yoksa CHP’nin evrensel sosyal demokrasinin kurallarını sadece Türkiye’ye değil, dünyaya yaymakta olduğunu mu gösterir? Bu toplantıya Nobel Barış Ödülü alanlar da katılacak. Bunu iktidar gerçekleştiremiyor, çünkü o kendi statükosunu düşünüyor. Ama biz Türkiye’yi, Ortadoğu’yu, dünyayı düşünüyoruz.

‘Yarın güçlü bir lider çıkar koltuğu ona terk ederim’



Çifte kurultaydan zaferle çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk'e konuştu.

GALİP

Tek galip vardır o da parti içi demokrasidir. Bu başarı bana ait değil, örgüte aittir. Örgüt son derece tutarlı, kararlı bir politika izlemiştir. Partiye demokrasiyi getiren örgütün kendisidir. CHP’nin ekse ni, kökleri, tarihi bellidir. CHP, halkın partisi olmak, halkın değererine saygı göstermek zorundadır. Sağa kayması diye bir sorun söz konusu değil.

YENİ YOL

Biz “Her kes için CHP” diyorsak, o zaman geniş kitlelere ulaşmak, onları kucaklamak zorundayız. İnsanları tasnif ederek, ayırarak değil, herkesi kucaklayarak CHP’nin iktidar olmasının yolunu açmalıyız, ana hedefimiz budur. Geçmişteki dar siyasi kalıplardan da partiyi kurtarmak zorundayız.

YARIN YOK

Önder Sav “CHP’de ev sahibi biziz” dedi) CHP’nin ev sahi bi halktır. Yöneticileri, gelip geçicidir. Kurumsal yapı CHP’dir, hepimiz gelip geçiciyiz. Önemli olan kendi ideolojisini sürekli yenileyerek, geliştirerek, dünyaya bakışını sürekli yenileyerek yola devam etmektir. Yarın daha güçlü bir genel başkan adayı çıkacaktır; ben koltuğu ona terk edeceğim. Başka gün başkası çıkacak, o da ona terk ede cek.

TEK ADAM

Kurultaylarla tek adam olduğunuzu ilan mı ettiniz?”Hayır, ben tek adam değilim. Biz bir siyasal partiyiz, o siyasal parti içerisinde oturacağız, birlikte karar vereceğiz. Yeni tüzükle, daha katılımcı ve özgür bir yapılanmaya geçiyoruz. Kendi aramızda tartışacağız ama hiç bir zaman kendi için de tartışmalı olan bir parti görüntüsü vermeyeceğiz.

DİSİPLİN UYARISI

Artık kendi içimizdeki tartışmaları bir tarafa bırakacağız. Türkiye’nin ciddi sorunları var, o sorunlara kilitleneceğiz. CHP’nin kendi içinde disiplini olacaktır.

‘Baykal kurultaylara gelse mutlu olurdum’(Baykal’ın kurultaya gelmemesi) Baykal’ın iki kurultaya katılmasını çok arzu ederdim, ama gelmedi. Gelmesi beni mutlu ederdi.Nisanda Arap Baharı’nın Ortadoğu ve Afrika’ya neler getirip götürdüğünü Türkiye’de tartışacağız. O ülkelerdeki sosyal demokrat ve sosyalist partilerin katılımıyla yapacağız bunu. Bu CHP’nin sağa kaydığını mı, yoksa CHP’nin evrensel sosyal demokrasinin kurallarını sadece Türkiye’ye değil, dünyaya yaymakta olduğunu mu gösterir? Bu toplantıya Nobel Barış Ödülü alanlar da katılacak. Bunu iktidar gerçekleştiremiyor, çünkü o kendi statükosunu düşünüyor. Ama biz Türkiye’yi, Ortadoğu’yu, dünyayı düşünüyoruz.Habertürk

Yalçın Bayer: Legalleştiler



CHP kurultayı için bazı muhaliflerin söylediği gibi çok şey söylenebilir.

“Genel Merkez, görevini güçlü şekilde ortaya koyamıyor.”

“Kılıçdaroğlu, Aziz Yıldırım kadar diklenemiyor; CHP’liler de FB taraftarları kadar olamıyor.”

“Kurultay partisi olmaktan kurtulamıyoruz.”

“Kılıçdaroğlu ve yönetimi, partiyi büyütemiyor; gidişat iyi değil.”

Heyecanı zayıftı

Tüzükteki ‘padişah yetkileri’ kalktı mı?”

En ağır eleştiriyi eski milletvekili Sabri Ergül yaptı. Ergül, 2008’de Baykal’ın yaptığı tüzük değişikliğine karşı çıkmış; 17 ay süreyle değişen tüzük devreye sokulamamıştı. Bu kurultayda da söz alarak, tüzüğün, muhalefetin isteğine karşın bazı maddelerinin değiştirildiğini, ama Genel Başkan ve MYK’nın, eski ‘ağırlığının’ araya serpiştirildiğini ve aynı yetkilerin süreceği görüşünde olduğunu söyleyen Ergül, “Bir tek genel merkezden örgütlere gönderilecek para oranı değişti. ‘Demokrasi Şöleni’ yaftası ile bu ayıp örtülemez” dedi. Son seçimde ‘merkez yoklaması’ ile 3. sıraya konularak yeniden Meclis’e giren İsa Gök’ün, gerekli çoğunluğun olması yolundaki ısrarı ve buna karşılık kendisinin yaka paça salondan dışarı çıkartılması hiç ‘demokratik’ değildi.

Kurultayla ilgili ‘nitelikli çoğunluk’ konusu ve hazirun cetvelindeki imzaların ‘atılış’ biçimi CHP’nin başını ciddi şekilde ağrıtacak gibi gözüküyor.Önder Sav’ın yönlendirdiği bazı imzacıların yaptıkları hukuki girişimler, kurultayı iptal ettirebilir mi? Henüz erken ama hafta içinde yapılabilecek itirazlar bunu gösterecek. Nihayette Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kararını verecek.

Kurultaydan bazı satır başları verirsek...

Kılıçdaroğlu’nun konuşması içerikliydi ama son iki Meclis grup konuşmasının ise gerisindeydi. Genel Başkan’ın heyecanı yoktu. Konuşmasında ‘demokrasi’ sözcüğünü ağırlıklı olarak kullandı. Parti içi sorunlara girmedi. ‘Postmodern diktatörlük’ vurgusu iktidara karşı en ağır eleştiriydi.

Muhalifler daha önce duyurmalarına karşın Anıtkabir’e gitmediler. Baykal, Sav gibi kurultaya gitmeyerek iddiasını bir anlamda sonlandırdı yorumları yapıldı. Demek ki, istenen tavizler yeterince verilmediği için ‘pazarlıklar’dan bir sonuç alınamadı. Unutulmaması gereken bir gerçek de antidemokratik olduğu için değiştirilen tüzüğün, Baykal ve Sav’ın eseri olduğudur. O gün antidemoktarik tüzüğe evet diyenlerin, dün de değiştirilmesi için oy kullanması siyasetin bir cilvesi olsa gerek.

Revizyon olabilir

Sonuçta Kılıçdaroğlu’nu güçlendiren bir kurultay yaşandı denilebilir. Değişim ve dönüşüm ile ‘yeni CHP’ legalleşti. Evet tüzük sorunu bir şekilde sona erdirildi. Bunun da siyasi sonuçları olması gerekir; bu da çeşitli organlarda ‘revizyonu’ gündeme getirebilir.

Mustafa Mutlu: Kılıçdaroğlu Kazandı Baykal Kaybetti



CHP’nin dünkü kurultayı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun gücünü ve partideki egemenliğini biraz daha artırdı.

Bunda en çok payda; hiç kuşkusuz, üç kez özel olarak davet edilmesine karşın kurultaya gelmeyen önceki Genel Başkan ve bugünün Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ındı...

***

Ne yalan söyleyeyim; ben muhalif milletvekili İsa Gök’ün fazla bireysel görünen ve biraz da şov kokan itirazlarına, Önder Sav ekibinin kurultaya gelmeyerek Anıtkabir’e gitmesine, sonra da bir otelde basının karşısına çıkmasına çok da fazla takılmadım.

Bu “muhalif hareket”in CHP’yi böleceğine ise; özellikle dünkü kurultayı izledikten sonra kesinlikle ihtimal bile vermiyorum.

Çünkü Önder Sav’ın da dün bizzat açıkladığı gibi, bu ekibin, bir kapıdan kovulsalar bile öbür kapıdan tekrar CHP’ye gireceklerini biliyorum...

Benim en çok dikkatimi çeken şey, CHP’nin yıllarca Genel Başkanı olan Deniz Baykal’ın vefasızlığı ve sorumsuzluğu oldu.

Zaten kurultayın başından sonuna kadar salonda en çok konuşulan konu da, Baykal’ın gelip gelmeyeceğiydi.

Bu konu; yapılan tüzük değişikliğiyle getirilen yeni düzenlemelerin bile önüne geçti.

***

Baykal bana göre, sırf Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının yanında görünmemek için salona gelmeyerek, CHP kurultayına saygısızlık etti...

Başına kaset felaketi geldiğinde bile son dakikaya kadar ağzının içine bakan, hatta evinin önünde çadır kurup direnen delegeleri üzdü.

Ondan beklenen, kesinlikle bu kurultaya katılması ve eğer gerek duyuyorsa kürsüye çıkıp parti yönetiminin hatalarını tek tek sıralamasıydı.

Çünkü onun gibi deneyimli bir eski Genel Başkan’a bu yakışırdı.

***

Hava almak için dışarı çıktığımda kendimi bir delege grubunun içinde buldum... İçlerinden birinin, Deniz Baykal’ın gıyabında ve ona hitaben söylediği sözleri aktarmayı görev biliyorum:

“Kardeşim madem kurultaya bile gelmeyecek kadar nefret ediyorsun bu yönetimden, madem bu kadar kin dolusun; o zaman daha sekiz ay önce neden milletvekili olmayı kabul ettin? Aynı insanlar vekillik teklif edince havada atlayacaksın, iş kurultaya gelmeye ve partiye katkıda bulunmaya gelince sıvışacaksın... Olmadı Sayın Genel Başkanım, olmadı! Biz sizi büyük hedeflerin adamı olarak tanımıştık ama siz küçük oyunların adamı çıktınız...”

***

Kısacası, dünün “görünmez kahramanı” Deniz Baykal’dı...

Kurultaya katılmayarak, kendisine gönül veren ve hâlâ “Acaba döner mi” umuduyla bekleyen delegelerin gözünden bile düştü...

*****

Günün Sorusu

Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayda yaptığı konuşmada, “Gelin özel yetkili mahkemeleri kaldıralım. Gelin infaza dönüşen tutukluluk sürelerini kısaltalım. Gelin faili meçhul cinayetlerde zaman aşımını kaldıralım. Gelin 12 Eylül yasalarındaki tüm antidemokratik düzenlemeleri ve YÖK Yasası’nı değiştirelim. Gelin seçim barajlarını kaldıralım. Gelin Toplantı ve Gösteri Yasası’ndaki antidemokratik hükümleri düzeltelim. Gelin militanlaşan yargıya son verelim ve vicdanı olan bir yargı yaratalım. Gelin özel yaşamı koruyalım” diyerek iktidar ve muhalefet partilerine çağrıda bulundu... Sorum size:

Size göre Başbakan Erdoğan bu çağrıya nasıl bir yanıt verir?

CHP'de Muhalif Kurultay

Gönderen: Maykıl on 27 Şubat 2012 Pazartesi | 17:26



CHP'nin dün yapılan 16. Olağanüstü Tüzük Kurultayı'nın ardından bugün de gündemi 362 delegenin imzasıyla belirlenen 17. Olağanüstü Kurultay toplandı. Delegeler, tüzüğün 9 maddesinde değişiklik talep ettiler. Önerilen tüm maddeler kurultay delegeleri tarafından reddedildi.

Öne Çıkan Gelişmeler

17. Olağanüstü kurultayda öne çıkan haberler.

Hikmet Çetin ve Altan Öymen Salonda

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu salona girerek eski genel başkanlardan Hikmet Çetin ve Altan Öymen'in arasında oturdu.

CHP'nin kayıtlı bin 247 delegesi bulunuyor. Kurultayın çalışmalarına başlayabilmesi için delegelerin salt çoğunluğun salonda yer alması gerekiyor.

Divan Başkanı Adnan Keskin Oldu

Kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu salt çoğunluğun salonda olduğunu söyleyerek Kurultay'ın açılışını gerçekleştirdi. Divan başkanlığına önerilen Adnan Keskin oybirliği ile seçildi.

Kılıçdaroğlu'nun Açılış Konuşması


Kurultay Kemal Kılıçdaroğlu'nun açılış konuşması yaptı.

Bu arada, Kurultay'ın yapılacağı salonun girişinde, delegeler dışındaki parti üyelerinin salona alınmaması nedeniyle arbede yaşandı.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları:

"Birileri kavga eden CHP görmek istiyor. Bakın kavga var mı? CHP yeni bir yol haritası çiziyor. CHP halktan yana bir yol haritası çiziyor. 16. kurultayda neden demokrasiye bu kadar vurgu yaptık. Çünkü ayaklarımızın altından özgürlüklerimiz kayıyor. AK Parti’nin oluşturduğu kendi yandaş medyasıyla Türkiye’de demokrasi varmış gibi gösterilerek ülke ikna edilmeye çalışılıyor.

Sivas kongresi CHP’nin ilk kongresidir. Tek boyutlu düşünce ve anlayış demokrasilere sığmaz. Dün demokrasi tarihi açısından çok önemli bir sınav verdik. Demokrasisi gelişmiş bir CHP var artık halkın karşısında. Ülkeyi erkek egemen bir toplum yapısından çıkarak kadınların da siyaset yapmasının önünü açıyoruz. Umutsuzluk bizim kitabımızda yok.

Biz ülkemizi insanımızı seviyoruz. Halktan yana politika üretmek halk için çalışmak. CHP’li olmak halka adanmışlık demektir. Bütün dünyaya şunu gösterdik, CHP’nin kurultayları artık değişti. CHP kurultayları barışın özgürlüğün demokrasinin dile getirdiği kurultaylardır.

Burada CHP’nin delegelerine bir kez daha bikre z daha teşekkür ediyorum. CHP’de değişim ve dönüşümün altına imza attıkları için teşekkür ediyorum. Hiç kimseye telefon açık oyunu şöyle kullan demedim. Hiçbir delegenin iradesine de ipotek koymadım. Herkes özgürce gelip oyunu kullanmalıdır dedik.

Çünkü ben CHP delegelerinin yurtseverliğine ve sağduyusuna güveniyorum. Onlar boşuna CHP delegesi olmadı.

Demokrasi ve özgürlük için başta genel başkan olarak ben, ödemeye hazırız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Onların özel yetkili mahkemeleri, savcıları, güvenlik görevlileri bizi sindiremez, yıldıramaz. Bizim inançla yola çıkmışız. Bizim inancımızda kin yoktur. Kin ve nefreti söyleyenlerin bu ülkede başbakanlık yapması en büyük şanssızlıktır."

İsa Gök'e Yuhalama

İsa Gök konuşmasına başlarken yuhalandı. Divan Başkanı Keskin "İsa Gök de CHP'lidir, PM üyesidir. Saygı gösterilmelidir" diyerek müdahale etti.

İsa Gök Muhalifler Adına Konuşma Yaptı

Mersin milletvekili  İsa Gök muhalifler adına konuşma yaptı.

Kurultaya Katılım

2. Kurultaya katılım sağlayan delege sayısı 1031 olarak açıklandı.

İsa Gök'ün Konuşmasının Satır Başları


Gök: "362 arkadaşımız demokratik bir tüzüğe kavuşmak için imza verdi. İyiki vermişler tüzüğün demokratikleşmesi için bir çaba olmayacağı belliydi. Sonuçta başarıldı şükür.

Çift kurultay şık olmamıştır. Ancak 362 delegenin imzasıyla toplanan kurultayın önüne kurultay konmuştur.

Genel merkezin milletvekili belirleme sayısı kaç biliyor musunuz. Dünkü değişiklikle bu sayı 55'ten 188'e çıkmıştır. Ön seçim bunun neresinde?" diye konuştu.

Maddelerin Oylamasına Geçildi

Muhaliflerin önerileri divan tarafından okutularak oylamaya sunuldu.

Maddeler Reddedildi

Önerilen tüm maddeler kurultay delegeleri tarafından reddedildi.

Kılıçdaroğlu'nun Kapanış Konuşması

"Sevgili CHP'liler bir şeyin altını özenle çiziyorum her iki kurultayın da toplanmasını sağlayan 362 arkadaşında tüzüğe evet-hayır oyu verenlerin CHP'liliğinden şüphe duymuyorum. Saygı ölçüsünde her eleştiriyi saygıyla karşılıyorum. Elbette eleştiri olacak. Tartışma olacak. Herkesi seviyorum herkese inanıyorum.

Biz bir örgütüz. CHP ulu bir çınardırdır. Gençler bu ağacın tomurcuklarıdır. gövdesi genel başkandır dalları milletvekilleridir.

Hiç kimseyi ötekileştirmeden herkesin eleştirilerini dikkatle okuduğumu beni eleştiren arkadaşlarımızın da bilmesini isterim.

Kimsenin endişesi olmasın CHP halkın partisi olacaktır. CHP çağdaş bir sosyaldemokrat parti olacaktır. Geçmiş tüzüğü ben yapmadım altında imzam yok.Biz geçmişten ders alarak geleceğe bakacağız" diye konuştu.


CHP'de Kurultay Başkanı Adnan Keskin oldu



CHP 16. Olağanüstü Kurultay çalışmalarına başladı.

Kılıçdaroğlu, partisinin Ankara Spor Salonu'nda yapılan kurultayının açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi.

Anadolu Ateşi'nin gösterisinin ardından kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu, Anadolu'nun kültürü ve sanatını buluşturan güzel gösteriyi sunan Anadolu Ateşi'ne teşekkür ederek, salondakilerden de bu gösteriyi alkışlamasını istedi.

Salonda çoğunluğun bulunduğunu belirterek Kurultayı açan Kılıçdaroğlu, ''Hayırlı olsun'' temennisinde bulundu. Kılıçdaroğlu, salonda bulunanları, ''Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, kanlarıyla kendilerine bağımsızlığı armağan eden, şehitler, Mustafa Kemal ve arkadaşları ile devrim şehitleri'' için saygı duruşuna çağırdı.

Daha sonra il başkanlarından Divan Başkan adaylığı için gelen önergeyi okuyan Kılıçdaroğlu, Divan Başkanlığına Denizli Milletvekili Adnan Keskin'in önerildiğini duyurdu. Kılıçdaroğlu'nun başka aday olup olmadığını sormasının ardından yapılan işari oylamayla Divan Başkanlığına Keskin seçildi.

Kılıçdaroğlu, daha sonra ''Hiç kimse bizi halkın yürüyüşünden engelleyemeyecektir'' diyerek, CHP'nin, her zaman, her yerde dimdik ayakta olacağını söyledi.

Kurultaydan notlar

Kılıçdaroğlu, partisinin 16. Olağanüstü Kurultayı'nın yapılacağı Ankara Spor Salonu'na saat 10.35'te giriş yaptı. Kılıçdaroğlu tribünde ayrılan yerine eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile geçti. Kılıçdaroğlu'nun mavi gömlek giydiği ve kravat takmadığı, eşinin ise kırmızı kazak ve kırmızı atkı kullandığı görüldü.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun salona girişinin ardından ''Anadolu Ateşi Dans Topluluğu'' gösteri sundu. Gösteri sırasında salonda bulunan bazı partililer de topluluğa halay ve horonlarla eşlik etti.

Kurultay salonuna girişte delegelerin alındığı kapı önünde zaman zaman yığılmalar oluştu. Kurultayın toplanabilmesi için imza atılan hazirun defterinin bulunduğu bölüme, delegeler dışındakilerin girişine izin verilmedi. Kurultayın toplanabilmesi için mevcut delege sayısının salt çoğunluğu gerekiyor.

Bu arada Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, Kılıçdaroğlu'nun gelişinden önce yaptığı açıklamada 850 delegenin salona giriş yaptığını söyledi.

Salon içinde basın mensuplarına ayrılan bölümde, masa üzerine kurultay bilgilendirme kitapçığı, yeni tüzük taslağı, bültenlerle su, meyve suyu paketler halinde kurabiyeler konuldu.

Kurultaya 12 Eylül'de, Sivas olaylarında ve faili meçhul cinayetlerde hayatlarını kaybedenlerin yakınları da davetli olarak katıldı.

Tribünlerde oturan bir grup kadın yeni tüzükte kadın kotasının yüzde 33'e çıkarılması nedeniyle üzerinde temsil ettikleri illerin adları ile ''en az yüzde 33'' yazan pankartlar açtılar.

Kurultaya, aralarında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın da bulunduğu belediye başkanları ile eski genel başkanlar Hikmet Çetin, Altan Öymen, Murat Karayalçın, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile yabancı misyon temsilcileri de katıldı.

Kurultayın yapıldığı Ankara Spor Salonu'nun etrafında da seyyar satıcılar ile davul zurna ekipleri renkli görüntüler oluşturdu.

Bu arada CHP İl Başkanları da sabah saatlerinde Anıtkabir'e giderek, Atatürk ve İsmet İnönü'nün kabirlerini ziyaret etti ve çelenk bıraktı.AA

Kılıçdaroğlu'nun 'emdiği süt' gafı



CHP 16. Olağanüstü Kurultayı'nın ilk günü Ankara Arena Kapalı Spor Salonu'nda yapıldı.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu salona 'Başbakan Kemal' sloganlarıyla girdi. Salondakilerin coşkulu tezahüratlarıyla iyice havaya giren Kılıçdaroğlu, partisinin tanımını yaparken gaflarına bir yenisini daha ekledi.
Kılıçdaroğlu konuşmasında 'Cumhuriyet Halk Partili olmak demek: Herkes pes ettiğinde bile, ümitsizliğe düşmeden direnmek demektir, halkına inanmak demektir, milletine güvenmek, onun içindir ki CHP umudun partisidir, demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek: Emperyalistlerin analarından emdiği sütü, burunlarından getirmek demektir.' diyecekti ama 'analarından emdiği sütü' deyimini bir türlü söylemedi. 'Analarının sütünden emdiği, sütü, memelerinden emdiği sütü burunlarından getiren partidir' şeklinde söyledi..

İl Başkanlarından Kurultay Kararı

Gönderen: Maykıl on 26 Şubat 2012 Pazar | 08:19



CHP Çorum İl Başkanı Yıldız Bek, tüm il başkanları adına yaptığı ortak açıklamada, ''Biz 81 il başkanı birlik ve beraberlik içindeyiz. Bu birliği tüm delegelerimizle birlikte pazar ve pazartesi günleri yapacağımız kurultaylarımızda örgütümüzle birlikte ispatlayacağız, hep birlikte kongre salonunda olacağız'' dedi.

CHP'de yarın yapılacak 16. Olağanüstü Kurultay öncesi, İl Başkanları toplantısı düzenlendi. Parti genel merkezinde yapılan toplantı, basına kapalı olarak gerçekleştirildi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap'ın başkanlığında yapılan toplantıda, 16. ve 17. Olağanüstü kurultaylar öncesi durum değerlendirmesi yapıldığı belirtildi. Toplantı sonrası ise Genel Merkez önünde toplanan il başkanları ortak açıklama yaptı.

Açıklamayı okuyan Çorum İl Başkanı Bek, ''Türkiye'nin içinde bulunduğu sivil darbeyi hatırlatan koşullarda, CHP'ye olan ihtiyaç her zamankinden daha fazladır'' ifadelerini kullanarak, şunları söyledi:

''Bu bağlamda toplumun demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet ihtiyacına yanıt verebilmek için biz 81 il başkanı birlik ve beraberlik içindeyiz. Bu birliği tüm delegelerimizle birlikte pazar ve pazartesi günleri yapacağımız kurultaylarımızda örgütümüzle birlikte ispatlayacağız, hep birlikte kongre salonunda olacağız. Partimizin anayasası olan tüzüğümüzün demokratikleştirilerek CHP'nin iktidar olmasının önündeki engelleri kaldıracağız. Yolumuz açık olsun.''

Bek, bir soru üzerine toplantıya 81 il başkanının tamamının katıldığını söyledi. Bek, ''Bu kurultayımıza 81 il başkanımızın desteğini alarak katılıyoruz'' dedi.
Bek, tüzük taslağında kadın kotasının yüzde 33 olmasının da sevindirici olduğunu belirtti.

Baykal'a Kurultay Daveti



Yaklaşık 15 dakika süren görüşmede Kılıçdaroğlu Baykal'a 'Kurultayda mutlaka olmanızı istiyorum dedi. Deniz Baykal ise kurultay sürecine ilişkin eleştirilerini dile getirdi.

54 ve 84. maddelerin değişikliğini talep eden Baykal "Bu talepleri sayın Nihat matkap ve Atilla Emek'e de ifade etmiştim ancak bir değişikliğin olmadığını gördüm" şeklinde sitemde bulundu.

Eleştirileri dinleyen Kılıçdaroğlu 'Sizi kurultayda görmek isterim' diye yanıt verdi.

Öte yandan Baykal'a yakınlığıyla bilinen bir çok kurultay delegesinin, Ankara'ya geldiği ve CHP eski liderinden kurultaya katılıp katılmama konusunda işaret beklediği öğrenildi.

Bu arada, CHP genel Merkezi, 27 Şubat günü yapılacak olan ikinci kurultaya da tam kadro katılacak. Genel Merkeze yakınlığıyla bilinen delegeler de 27 Şubat'taki kurultayda hazır olacak.

Gürsel Tekin: Herkes Haddini Bilecek



CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, yarın başlayacak "kurultaylar süreci" öncesi Vatan'dan Deniz Güçer'e konuştu;

DAHA FAZLA KURULTAY YAPMALIYIZ

"Örgütler kurultay yorgunu" demiştiniz ama galiba yeni dönemde de değişen bir şey yok...

"Kurultay olmaz" diye bir kaide yok. Tam tersine, önümüzdeki süreçte daha fazla kurultay yapmalıyız. Ama işsizlik, tarım, özgürlük kurultayı düzenlemeliyiz. Sosyal demokrat partilerin temel görevleri budur. 12 Eylül sürecinden sonra bunları yapmak için yola çıkmıştık. Ama ne yazık ki olmadı. İnşallah yeni süreçte hepsi olacak. Yine de önümüzde ilk kez beni heyecanlandıran bir kurultay var.

Neden?

Çünkü klasik bir kurultay değil. Gerçekten demokratik, özgürlükçü bir anayasa, yani tüzük yapacağız. CHP bu tüzük kurultayıyla tüm siyasi partilere örnek olacak. Kendimizi kandırmayalım, Türkiye'de bütün anti demokratik uygulamalar ne yazık ki siyasi partilerde var. "12 Eylül'le hesaplaşacağız" diyenler, o dönemin yarattığı Siyasi Partiler Yasası'nın üzerine oturuyorlar. Sonra dönüp, "Evren'i yargılayacağım" diyorlar. Evren'i yargılamanın yolu, onun getirdiği yasaları değiştirmekle mümkün olur. Onun getirdiği sistemin üzerine oturacaksın, sonra millete dönüp, "Millet iradesi" diyeceksin. Millet kendi vekilini seçebildi mi, hayır. Türkiye'de sadece muhtarlar milletin iradesiyle seçiliyor. Onların dışında hiçbir isim millet iradesini temsil etmiyor. İşte CHP bu nedenle örnek bir tüzük kurultayı yapacak. Hepimiz heyecanlıyız. Muhteşem bir demokrasi şöleni olacak.

Bir kurultayı "demokrasi şöleni" olarak ifade etmek biraz abartılı değil mi?

Son 15 yıldır iktidar ve iktidar yanlısı belli güçler CHP'den rahatsız. Kendilerini iyi anlıyorum. Rahatsızlar çünkü Türkiye'de muhalif olabilecek bütün kurumlar teslim alındı. Sendikalar, STK'lar yok, medya esaret altında. Bunların dışında milleti temsil eden, ezilmişlerin, horlanmışların tek adresi CHP. "CHP'yi nasıl itibarsızlaştırabilir, nasıl iç kavga nasıl yaratırız" uğraşları olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Ama kimse CHP'den yel bile koparamaz. Türkiye'de iki tip siyasi parti var; İlki iktidardan beslenen siyasi yapılar. Mesela halen AK Parti'de olan birçok insan ANAP, DYP, SHP döneminde de vardı. Ama CHP'nin yapısı, örgütü iktidarla değil, inançlarıyla besleniyor. Onun içindir ki, 90 yıldır kimse çökertemedi. Mevcut iktidarın da iktidarı bitirdiği gün misyonunu bitirecek, ama CHP var olacak.

İktidara yükleniyorsunuz ama Sav, Kılıçdaroğlu'na "Acemi" diyor, delegelere "Kurultaya gitmeyin" diye mesaj gönderiliyor. Sonuçta da parça parça bir CHP görünüyor...

Parça parça görmek doğru değil. Ne yazık ki böyle bir algı yaratılmış. "CHP hiçbir şey üretmiyor, sürekli iç kavgayla meşgul" algısı, biraz bizim arkadaşlarımızın katkıları, biraz da medyanın abartısıdır. Son dönem Türkiye'de çok ciddi sorunlar varken, hangi televizyonu açsanız, CHP konuşuluyor. CHP'yi ne kadar seviyorlar inanılır gibi değil!

MEDYAYA ELEŞTİRİ

Ama Önder Sav gibi bir isim CHP Genel Başkanı'nı eleştiriyorsa, bunu yazmak medyanın suçu olmaz...

Elbette değil. Ama medya dünyanın her yerinde aynadır, vicdanı temsil eder. Türkiye'de ise bunu görmek mümkün değil. Tüm siyasi partileri eleştireceksiniz, itirazımız olmaz. Bir de gazeteciler için CHP'yi eleştirmenin bir başka avantajı var: Başbakan'ın gözüne daha iyi gireriz diyorlar. Çok iyi bildiğim soldan gelen, CHP'de siyaset yapmış arkadaşlarım var. Bakıyorum acımasızca CHP'yi eleştiriyorlar. Eğer eleştirmezse ekranlarda yer bulma imkanları olmuyor. Fakat bu etik de değil, insani de. Ben CHP eleştirilmesin, sorgulanmasın demiyorum. Biz tabu değiliz. Ama dünyadaki ülkelere bakın, muhalefet değil, iktidar sorgulanır. Demokrasinin olmadığı ülkelerde bile öyledir. Bugün Türkiye'de iktidarı eleştirmek bedel ödemektir. Muhalefeti dövmenin, eleştirmenin ise hiçbir bedeli yok. Ama bundan sonra bedeli olacaktır.

HERKES HADDİNİ BİLECEK

Nasıl bir bedelden söz ediyorsunuz?

Sayın Genel Başkanımız da, bizler de bugüne kadar çok hoş görülü davrandık. Siyasi partilerde eleştiri olabilir, buna tahammül ederiz. Ama hiç kimse genel başkanımıza, parti yöneticilerimizin kişiliklerine hakareti kendilerine hak saymasın. Bunun bedeli çok ağır olur. Hukuki tüm zeminlerde haklarımızı arayacağız. Örgütlerimiz çok duyarlı. Bizi, "Cevap vermiyorsunuz, tepki göstermiyorsunuz" diye sıkıştırıyorlar. Bunu herkesin iyi bilmesi gerekiyor. Eski tas eski hamam olmayacak. Herkes haddini ve hududunu bilecek. Bektaşi'ye demişler ki, "İslamın şartı kaç". Demiş ki, "6". "Bektaşi 5'i anladık da 6'ncısı ne?' diye sormuşlar. İşte altıncısı da, gazetecisi, siyasetçisi, partilileri herkes haddini hududunu bilecek. Hadlerini aşarak, genel başkanımıza hakaret etmeyi alışkanlık olmaktan çıkaracaklar.

Yeni bir disiplin anlayışı mı geliyor?
Elbette olacaktır.

Biraz daha sert mi olacaksınız?


Yeni tüzükle her türlü demokratik hakkınızı rahatlıkla arayabilirsiniz. Hukuksuzluğun olduğu yerde önce Genel Başkanımıza hesap sorabilirler. Ama, "Ben hukuk tanımam, burada hakkımı aramayacağım. Şu yandaş medyaya, şu televizyona gideceğim, partiye, partinin kurumsal kimliğine, genel başkana hakaret edeceğim" demek, artık tarihe gömülmüştür. Böyle bir özgürlük yok. Hem genel başkan hem demokratik hakkını arayan herkesin yanında olacağız. Bunda tereddüt yok. Ama bütün bu mekanizmayı kullanmayıp, "Yandaş medyaya gidelim, bize böyle bir olanak yarattı. Partinin kurumsal kimliğini zedeleyelim" dönemi bitmiştir.

HİÇBİRİNİ MUHALİF SAYMIYORUM


Bu alışkanlıktan 'muhalifler' vazgeçebilecekler mi?

Muhalif diye bir şey. 362 arkadaşımın hepsi çok kıymetli. 1999'da bu parti barajın altında kalırken, birlikte gözyaşı döktük. Hiçbirini muhalif kabul etmiyorum. Demokratik haklarını aramışlardır, saygı duyuyoruz. Onları kim ötekileştirirse, karşısında önce Genel Başkanımızı, sonra beni bulur.

Yeni dönemde en büyük fark parti içi disiplin olacak diyebilir miyiz?

Sadece parti değil, evinizde, işyerinizde kural, disiplin yok mu? Mesala Vatan gazetesinde çalışırken başka bir gazeteye demeç verip, "Vatan Gazetesi almayın" dediğinizde size ne derler?

"Güle güle" herhalde...

O zaman! Parti yetkilileri, "Şu yandaş kamuoyu yoklaması şöyle dedi" diye, bunu övünerek anlatıyorsa, o partililiğini bitirmiştir. Bunu kabul etmek mümkün değil.

İsim vermiyorsunuz ama Sayın Sav, CHP oyları yüzde 20'nin altına indi diye bir anket gösterdi...

DEVLET KRİZİNİ CHP Mİ YARATTI

Çok enteresan. Bir akıl tutulması yaşıyoruz. 33 il dolaşıp geldim. Devlet krizini CHP mi yarattı, işsizliği, yoksulluğu, atanmayan öğretmenleri CHP mi yarattı? Yapılan insafsızlıktan başka bir şey değil. Bayram değil seyran değil kamuoyu yoklamaları yapılıyor. Tüzük kurultayı dönemi şirketler çıkıp kendilerine vazife ediniyorlar. Bunlar ayıptır. Kamuoyu yoklamasında "şu şöyleydi, böyle oldu" diyerek, bunu baz alarak CHP'yi eleştirmek de hiç doğru bir davranış değil ve hiçbir CHP'liye de yakışmaz.

Sayın Baykal'ın kurultaya gelmeyecek olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Deniz Bey bizleri var eden liderimizdir. Her zaman saygı duyduğumuz önemli bir isimdir. Deniz Bey'e hepimizin vefa borcu var. Sayın Sav da çok kıymetlidir, partiye büyük emekleri olmuştur. Bu parti parçalanmamış, bölünmemişse, bu iki önemli ismin çok büyük katkıları var. Şimdi Türkiye'nin CHP'ye, bizim de başta Sayın Baykal ve Sayın Sav olmak üzere tüm arkadaşlarımıza ihtiyacımız var. Gün birlik günüdür.

27 Şubat'tan sonra çok şey değişir mi?

Çok şey değişir. Genel Başkanımız ve bizler enerjimizi Ankara'da değil Anadolu'da harcayacağız. Köy, köy gezeceğiz. Üzerimizde çok haksız algılar var. 40 yıldır Türkiye'yi AKP yönetiyor ama hesabını bize soruyorlar. Demek ki kendimizi ifade etmekte eksikliğimiz var. Enerjimizi içe harcarsak dışarıya ne konuşacağız? İç kavgaya son. 27 Şubat'tan sonra yeni bir anlayış, yeni bir CHP göreceksiniz. İç kargaşayı ben de yaratsam kendimi mekanizmanın dışında bulurum ve bu kadar açık söylüyorum.

Biraz gözdağı veriyorsunuz sanki...

Gözdağı olur mu? Bu herkes için geçerli, benim için de geçerli, MYK üyeleri için de geçerli diyorum. Türkiye zor bir dönemden geçiyor ve CHP'nin yapması gereken işler var.

İhraçlar gündeme gelebilir mi?

İhraç söz konusu değil. Eğer örgüt yapınızı dışı dönük çalıştırırsanız, zaten ihraca gerek yok. Örgüt otomatik olarak dışlar. Yeter ki siz doğru yapın.

AK PARTİ'DE HER AN HER ŞEY OLABİLİR


Tüzük sonrası CHP'nin ajandasındaki ilk madde nedir?

Yerel Yönetimler Yasası ilk gündem maddemiz. Orada ciddi sıkıntılar var. Türkiye'de 3 bin belediye var. Bunların 1600'ü soruşturma geçiriyor, 150 belediye başkanı tutuklu. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem olamaz. Bir arıza var ve giderilmeli. Kent Yasası olan yeni bir Belediye Yasası yapacağız. İkincisi, ciddi bir özgürlük sorunu var. İktidarların güvencesi yasa değil, bireylerin güvencesi yasa olur. Bakın bin küsur polis bir gece yarısı sürgün edildi. Böyle bir zulüm olamaz. Tüm bu kavramların yerine oturması için ciddi yasal düzenlemeler hazırlıyoruz. İktidarı bu konuda zorlayacağız. Aksi halde işte bir savcı çıkar düzeninizi bozar, feleğinizi şaşırtır, gece yarısı kanun çıkarmak zorunda kalırsınız.

Burhan Kuzu, "Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını doğru bulmuyoruz" dedi. "Darbecilerle hesaplaşmak için önemli" yorumları da var...

İktidara muhalif olanları darbeci olarak görürseniz, sizin özel yetkili mahkemeleriniz daha 50 yıl devam eder. Özel yetkili mahkemeler olmasa bunlardan hesap sorulmaz mı? Şimdi onlarla kendiniz kavga ediyorsunuz. Sayın Kuzu bir anayasa profesörü. Son çıkan MİT Yasası vicdanen onu rahatsız ediyordur.

MİT KAVGASI

Devlette MİT'le başlayan kavga bitti mi sizce?

Bitmez. Son dönemde yaşadığımız soruna sadece cemaat - iktidar ilişkisi dersek, olayı basitleştiririz. Tersine; devlette "barışalım" diyenlerle, "vuruşalım" diyenlerin kavgası var. Uzun süre sulh olmaz bana göre. Bakın CHP'de kopma olmaz ama AKP'de her an her şey olabilir.

NUR SERTER'E DEĞİL, CHP'YE SALDIRI


Nur Serter'e yapılan ağır hakaretle ilgili ne yapacaksınız?

Ağır değil alçakça bir saldırı. CHP olarak gereği yapılmazsa hukuksal olarak her şeyi yapacağız. Yapılanı Nur Hanım'a değil, CHP'ye yapılmış bir saldırı olarak kabul ediyoruz. Ben Fatma Şahin'den bir tepki beklerdim açıkçası. Bırakın kadından sorumlu bakanı, parlamentoda bir milletvekiline böyle bir hakaret varsa, tüm kadın milletvekillerinin aynı tepkiyi göstermesini beklerdim. Bunu göremedik ne yazık ki.

ADAYIM DEMEDİM


İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı için Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşebildiniz mi?

Benim böyle bir beyanım olmadı. Siyasetin içinden gelen bir insanım. Önümüzde iki yıl var, o günün kararını bugünden vermek doğru olmaz. O iddiayı bir internet sitesi yazmış, gazeteler aldı. Bunlar kişisel taleplerle olacak şeyler de değil. Örgüt isterse, İstanbul halkı isterse, o zaman ne olacak görmek gerekiyor.

İçinizden geçmiyor mu?

Her siyasetçinin içinden geçebilir. Ben İstanbulluyum. Belediye Başkanvekilliği, İl Başkanlığı yaptım. İstanbul'u ve sorunlarını çok iyi bilirim. Son seçimde çok az oyla kaybettik. Ama önümüzdeki dönemde inşallah İstanbul'u da, Ankara'yı da alacağız.

CHP, 12 Eylül Mağdurlarını Davet Etti



CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun talimatı ile 12 Eylül dönemi, faili meçhul cinayetlerde yaşamını kaybedenlerin yakınları, Sivas katliamında hayatını kaybedenlerin aileleri kurultaya "onur kunuğu" olarak davet edildi. Kılıçdaroğlu kurultayda yapacağı bir saatlik konuşmasında önce parti içi muhalafete, sonra AKP'ye mesaj verecek.

CHP'de kurultaya 24 saat kala hazırlıklar ve kulisler doruğa çıktı. CHP Genel Merkezinde dün olağanüstü bir hareketlilik yaşanırken kurultay toplanması için imza toplayan 362 muhalif arasında yer alan birçok isim genel merkeze geldi. İmza veren bazı delegeler, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşerek desteklerini iletti. Kurultaya çok sayıda yabancı konuk davet edilirken, Kılıçdaroğlu'nun talimatı ile bazı önemli davetlerin de yapıldığı öğrenildi. CHP'nin delege sayısının 1247 olduğu, kurultaya 900'ü aşkın delegenin katılımının beklendiği ifade edildi.

12 EYLÜL MAĞDURLARINA DAVET

Kurultaya 12 Eylül döneminde mağdur olan, Sivas katliamında hayatını kaybeden ve faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin aileleri de davet edildi. Edinilen bilgiye göre Turan Dursun, Metin Altıok, Behçet Aysan, Cevat Yurdakul, Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Orhan Yavuz, Zeki Tekiner, Ümit Kaftancıoğlu, Muammer Aksoy, Yusuf Ekinci'nin aileleri bizzat aranarak kurultaya davet edildi. Muammer Aksoy'un oğlu Işık Aksoy'un ameliyat geçirmesine rağmen kurultaya katılacağını söylediği öğrenildi.

2. KURULTAY TOPLANACAK

Yarınki kurultayda bir önerge verilerek, Pazartesi günü yapılacak "muhaliflerin" kurultayının toplanmayacağı iddialarına Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap'tan yalanlama geldi. Matkap, "Biz iki kurultaya da aynı özeni gösteriyoruz. Böyle bir önerge verilmeyecek, verilse de kabul edilmeyecek. İkinci kurultay da yapılacak" dedi.

BAŞKAN'DAN MESAJ

16. Olağanüstü Kurultay'ın başkanlığını yapacak olan CHP'li Adnan Keskin, kurultaya saatler kala Deniz Baykal ve Önder Sav'a "gelin" mesajı yolladı. Keskin, "Benden daha eski ve daha önemli görevlerde bulunmuş olan eski genel başkanımız Sayın Deniz Baykal ile eski genel sekreterimiz Sayın Önder Sav'ın da partiyi güç durumda düşürecek, kamuoyunda yanlış bir algılama ile karşı karşıya bırakacak bir anlayış içinde olmayacaklarını umuyorum. Böyle bir anlayışı sergilemeyeceklerini sanıyorum. Her ikisinin de kurultaya katılıp, düşüncelerini, eleştirilerini, önerilerini CHP'nin en üst organı olan kurultayda delegelerimizle paylaşacakları ve yaşanmakta olan olumsuzlukların daha da fazla büyümesine engel olacakları düşüncesindeyim" dedi. Keskin, Divan Başkanlığına seçilmesinin ardından konuşma yapacak.

BAYKAL'A TELEFON GİDECEK Mİ?

CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Kurultaya gelsin her delegemiz, oyunu kullansın, eleştirisini yapsın, önerilerini yapsın. Sayın Baykal da zaten üyemiz. Aynı zamanda delegem. Dolayısıyla Sayın Baykal’ın da geleceğini tahmin ediyorum. CHP içindeki tartışmalar elbette sonra erecek" dedi. Deniz Baykal'ı arayıp aramayacağı yönündeki soruya CHP lideri, "Neden aramayayım, bir sebep yok" yanıtını verdi.

Önder Sav'ın kurultaya gelmeyeceği kesinleşirken, Genel merkezde, "Önder Bey açık cephe aldı, diyalog zeminini kapattı" yorumları yapıldı. Kılıçdaroğlu'nun bugün Deniz Baykal'ı arayarak kurultaya davet edebileceği ve Deniz Baykal'ın "katılmama" fikrini gözden geçirebileceği de ifade edildi. Baykal, tüzükte 54. ve 84. maddede değişiklik talep etmiş, ancak bu talepler karşılanmamıştı.

YÜRÜRLÜĞE SON DAKİKA ROTÜŞU

Önceki gün Tüzük Komisyonu toplantısında tüzüğün yürürülüğü için Haziran ayında yapılacak ilk olağan kurultay için karar alınırken. Ancak dün yapılan çalışmalarda bunun gerçekçi olmadığı tespit edildi. Genel merkezde, "Neden Haziran bekleniyor? Mart ayında ilçe ve il kongreleri var. Buralarda yeni tüzük hükümleri uygulanmayacaksa niçin değiştiriliyor? O zaman demokratik tüzük söyleminin geçerliliği kalmıyor" eleştirilerine yol açtı. Bunun üzerine tüzük taslağında son dakika rötuşu yapıldı. MYK ve PM sayılarını düzenleyen maddeler hariç kabul edilen yeni tüzük, 1 Mart tarihinde yürürlüğe girecek ve il ilçe kongrelerinde uygulanacak.

YABANCI KATILIMI YOĞUN

Kurultaya, İtalya Demokrasi Partisi'nde Glacomo Filibeck, PASOK'tan Eleni Christidou, İsveç Sosyal Demokrasi Partisi'nden Pyry Niemi, Kıbrıs CTP'den Ahmet Barçın ile Friedrich Ebert Vakfı'ndan ve Türk-Arap Birliği'nden de katılım olacak. Öte yandan kurultaya, Afganistan, Almanya, ABD, Arnavutluk, Avusturya, Bosna Hersek, Etiyopya, Hırvatistan, Filistin, Irak, İngiltere, İran, İsrail, İtalya, Kanada, Karadağ, Kırgızıstan, Kosova, Mısır, Polonya, Rusya, Sırbıstan, Suriye, Ukrayna, Yunanistan büyükelçiliklerinden de büyükelçi ve maslahatgüzar düzeyinde katılım olacak.

Yaşar Kemal'in de kurultaya sağlık sorunlarını gerekçe göstererek katılamayacağını ilettiği öğrenildi. Kemal'in kurultaya bir mesaj yollayacağını söylediği ifade edildi. Yaşar Kemal'in mesajı salonda okunacak. Kurultaya çok sayıda gazeteci yazar da davet edildi.

TEK KART SORUNU AŞILDI


Muhaliflerin "tek kart" eleştirileri üzerine CHP yönetimi ikinci kurultay için de kart bastırdı. İlk bastırılan "kırmızı" renkteki kartların üzerinde "16 ve 17. Olağanüstü Kurultayları" yazarken yeni yaptırılan "mavi" kartların üzerine de "17. Olağanüstü Kurultay" yazıldı.

HEM İÇE HEM DIŞA MESAJ

CHP lideri kurultayda yapacağı 1 saatlik konuşmanın 15 dakikasını parti içi muhalafete ayıracak ve tüzük mesajı verecek. Kılıçdaroğlu, konuşmasının büyük bölümünü ise "4+4+4 eğitim teklifi" olarak bilinen kesintili eğitim yasasına, MİT gelişmelerine ayıracak ve AKP'ye mesaj verecek.

Engin Ardıç: Önder, Bana Bir At Getir!

Gönderen: Maykıl on 25 Şubat 2012 Cumartesi | 01:44



Çok kişinin içine baygınlık geldi ama kendimizi alamıyoruz, insan sevdiği komedi filmini tekrar tekrar seyreder. Ne yani, siz Kemal Sunal'ı döne döne izlemiyor musunuz?
Konu mu? Kurultay tabii.

Ortalık karmakarışık gibi görünüyor, aslında herşey çok basit: CHP içi muhalefet (Deniz Baykal ve Önder Sav takımı), "acaba Kılıçdaroğlu'nu devirebilir miyiz" arayışına girdi, kullanmak istedikleri "kurultay silahı" ters tepti... Tüzük değişikliği ister görünüyorlar ama "bu tüzüğü siz yapmamış mıydınız" sorusuna yanıt veremiyorlar.

Şimdi, kendi istedikleri kurultaya gene kendileri katılmayacaklarmış, kazanamayacaklarını anlayınca...

Peki onun yerine ne yapacaklarmış?

Anıtkabir'e gidip Kılıçdaroğlu'nu Atatürk'e şikâyet edeceklermiş!

Bildiğiniz gibi Atatürk her gece yattığı yerden kalkar, o gün ziyaret defterine yazılanları dikkatle okur. (Okumuyorsa niçin yazıyorlar?)

Gerekli gördüğü durumlarda ziyaretçilerle konuşur da...

12 Mart döneminde ünlü bir fıkra vardı, kulaktan kulağa dolaşan, fısıltı gazetesinin yazdığı... İnönü bir gün Anıtkabir'e onu ziyarete gittiğinde "İsmet, bana bir at getir" demiş, İnönü de dönemin çok ünlü bir ismini yanına alıp tekrar gittiğinde, "İsmet" demiş, "ben sana at getir dedim, öküz getir demedim!"

Şimdi de ister misiniz, hoş beşten sonra, bu sefer de "Önder" desin, "bana bir başkan adayı getir ama kaseti maseti olmasın."

Ayıptır yahu, ayıptır.

Deniz Baykal 74, Önder Sav 75 yaşında...

Bu oyunu, Internet sitelerinde on beş yaşındaki çocuk oynamaz.

Sizi ciddiye alan amigo basın ne diyeceğini şaşırmış durumda. Hanginizi tutsun, bilemiyor...

Kendi yarattığı Kılıçdaroğlu için "bunda da iş yokmuş" diye satır aralarında pişmanlık belirtiyor ama henüz Mustafa Sarıgül'ü çok da açıktan destekleyemiyor... (Bunun için belediye seçiminde Gürsel Tekin'in iyice madara olmasını mı bekliyor?)

Ne hakkınız var, kurultaylarda ayakkabılarını çıkarıp iskemle üstünde göbek atan basın soytarılarını bu sefer bu zevkten mahrum etmeye? Ne hakkınız var, okunmayan gazetelerin sayfalarını çarşaf çarşaf işgal etmeye?

Benim bu yerimi doldurmaya ne hakkınız var demiyorum, çünkü mumla arasam böyle eğlenceli konu bulmamam. Allah bereket versin.

Tamam da, Atatürk'ün "parti içi hizip kavgalarında taraf tuttuğunu" size kim söyledi?

Haaa, hani 1937 yılında İnönü'yü yürütüp Bayar'ı başbakan yapmıştı, oradan mülhem herhalde...

Peki, bakalım bu sefer, Fethi Bey'e dediği gibi "sen ayrıl, başka bir parti kur" da der mi acaba?

Aaah ah, Atatürk sağ olsaydı da 131 yaşına girmiş bulunsaydı... Bütün bunlara hiç gerek kalmayacaktı... Değil mi efendim?

Kurultaydan sonra hemen bir kamuoyu araştırması daha yapılsın, bakalım CHP'nin oyu yüzde 19'dan bu sefer yüzde kaça düşecek?

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor