Son Dakika :
başbakan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
başbakan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Erdoğan'dan TÜSİAD'a: İşinize Bakın

Gönderen: Unknown on 28 Şubat 2012 Salı | 21:07



İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Soğuğa rağmen Ankara’da Esenboğa Havaalanı’nda coşku dolu karşılamalarına şahit olduk. Havaalanından şehir merkezine kadar kuyruk oluşturan taksici, minibüsçü ve otobüsçülerimize, gençlerimize teşekkür ediyorum.

Gençlerimiz hep bir ağızdan “Dik dur eğilme, bu gençlik seninle” dediler. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, tereddüdü olmasın. Bu kalp Allah sıhhat verdikçe, önce Rabbim, sonra aziz milletim için çarpmaya devam edecektir.

KAZANDIĞIMIZ GÖNÜLLERDE MUTLUYUZ

Azim ve kararlılık her türlü tezgahı boşa çıkarır. AK Parti hükümeti Türkiye’deki 74 milyon vatandaşın, herkesin ve her kesimin hükümetidir. Biz aldığımız oyla değil, kazandığımız gönüllerle mutlu olan bir hareketiz.

HOCALI KATLİAMI

O PANKART MARJİNAL

Pazar günü son derece anlamlı ve kederli bir yıl dönümünü hep birlikte idrak ettik. Bundan 20 yıl önce, 26 Şubat 1992’de Hocalı’da 82’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’ten fazlası yaşlı olmak üzere toplam 613 insan hunharca katledildi. Buradan Azerbaycan’a Türkiye’nin dayanışma mesajlarını iletiyorum. Bir çok şehrimizde katliam anıldı. İstanbul’daki mitingde marjinal ve münferit birkaç pankartın olması, katliama dair acımızı gölgelemeye yetmez.

Türkiye her platformda, çok güçlü şekilde savunduğu hukukun gereği olarak her vatandaşına eşit mesafededir. Etnik kökenine dinine, diline, inancına bakılmaksızın, bu ülkenin her bir vatandaşı birinci sınıf vatandaştır. Biz Hocalı katliamını unutmayacağız, unutturmayacağız, orada katledilen kardeşlerimizin yasını tutmaya devam edeceğiz.

UNUTMAYACAĞIZ

Geçtiğimiz yıl 27 Şubat’ta hakka uğradığımız değerli hocamız değerli Necmettin Erbakan’ı rahmetle anıyor, mekanı cennet olsun diyoruz.

Türkiye’nin demokrasi tarihinde maalesef hatırlamak istemediğimiz bazı dönüm noktaları, karanlık tarihler var. 27 Mayıs bunlardan bir tanesi 12 Eylül karanlık tarihlerden bir tanesi. Bugün de işte böyle karanlık bir tarihin yıl dönümünde grup toplantımızı gerçekleştiriyoruz. 15 yıl önce yaşanan 28 Şubat olayı kara bir leke olarak yazılmış post modern bir müdahale olarak zihinlere kazınmıştır.

28 ŞUBAT MÜDAHALESİ

Altını çizmek istiyorum, 28 Şubat müdahalesi, 12 Eylül’ün, 27 Mayıs’ın devamı niteliğinde, aynı ideolojinin eseri bir müdahaledir. 28 Şubat’ta farklı yöntemler kullanılmıştır. Ama nihayetinde, tıpkı öncekilerde olduğu gibi, milletin iradesi ve milletin kendisi hedef alınmıştır. Seçimle gelmiş bir hükümet, kirli senaryolar bazı medya ve STK’ların içinde yer aldığı tertiplerle görevden uzaklaştırılmış, siyaset adeta dizayn edilmek istenmiştir.

28 ŞUBAT MAĞDURLARI OLARAK BURADASINIZ

Biz 28 Şubat'ın mağduru olarak bugün gururla ayaktayız, buradayız. Sizler 28 Şubat'ın mağdurları olarak bugün büyük bir gururla ayaktasınız ve buradasınız.

TBMM, 28 Şubat'ın bir mağduru olarak bugün burada ve millet iradesini gururla, onurla temsil ediyor. 28 Şubat'ta hakkı yenen, mağdur edilen nice kardeşimiz haklarına kavuştu, haklarına kavuşuyor.

28 Şubat’ın arkasında büyük bir enkaz bıraktığını hatırlatmak zorundayım. Yüzlerce insan inançlarından, görüşlerinden, görünüşlerinden dolayı bu süreçte mağdur edilmiştir. Bürokraside cadı avı başlatılmış, fişlemeler fişlemeler gerçekleşmiş, TV ekranlarından ve gazete sayfalarından inançlı kimseler saldırıya maruz kalmıştır.

Belediyelerin hizmet üretmesinin önüne geçilmiştir. 28 Şubat sadece siyaseti değil, toplumu da dizayn etmeyi amaçlamıştır. Üniversite kapılarında nice kız öğrenci, kılık kıyafetinden dolayı eğitimden soğutulmuş, eğitim hakkından mahrum bırakılmıştır. 28 Şubat mağdurları olarak buradasınız.

AVI VAHI YERDE KALIR MI?

Hastayım. Ben de bugünkü bezmi alemde yatıyorum. İki tane kız yanıma geldi ve hayırdır nedir rahatsızlığınız diye sordum. O zaman belediye başkanıyım. Ne olacak başkanım dedi, kafayı üşüttük dediler. Niye dedim, eğitim öğretim hakkımız elimden alındı da onun için dedi. Meğerse bezmi alemin o dönemde, psikolojik tedavi olmak üzere gelmişler orada yatıyorlar. O sadece iki taneydi, bu sayılar aslında, yüzlerce binlerce kızımız için geçerliydi. Bunların ahı, bunların vahı yerde kalır mı?

Bu kardeşiniz, AK Parti Gençlik Kongresi’nde kullandığımız, üstad Necip Fazıl’a ait sözler yüzünden günlerdir fırtına koparmaya çalışılıyor.

O DA ZİNDANLARDA ÇOK ÇEKTİ

"Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik” diyor. Bu sözün sahibinin Necip Fazıl olduğunu bilemeyen cahiller hemen yorum yapmaya başladılar. Çünkü o da zindanlarda çok çekti.

Bazı CHP’liler nasıl olduysa Yunus Emre’yi hatırlamış, bize Yunus’la cevap veriyor. Biz kime karşı Yunus’un, kime karşı Dadaloğlu’nun diliyle konuşacağımızı çok iyi biliriz.

Mazlumun, mağdurun, masumun, yolda kalmışın, ihtiyaç sahibinin, insanın karşısında bizim dilimiz Yunus’un, Mevlana’nın dilidir.

HİÇBİRİNDEN İBRET ALINMAMIŞTIR

Ama zalime karşı, diktatörlere karşı, dikta heveslilerine, onların taşeronlarına karşı dilimiz Köroğlu dilidir, Dadaloğlu’nun, Necip Fazıl üstadın dilidir.

Merhum Mehmet Akif’i de konuştu. Şaşırdım, hayret. Mehmet Akif’in şu çok bilinen dizelerini bir kez daha hatırlatıyorum.

“Geçmişten adam hisse kaparmış, ne masal şey. 5 bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi? 'Tarih'i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi”

27 Mayıs’tan ibret alınmadığı için 12 Mart yaşanmıştır, 12 Mart’tan ibret alınmadığı için 12 Eylül yaşanmıştır, hiçbirinden ibret alınmadığı için 28 Şubat yaşanmıştır.

AK Parti’yle bu kırılmıştır. Millet iradesi bu dönemde anlam kazanmıştır.

Vesayetçi sistemin, özellikle bu ülkede millet iradesine musallat olmasına hiçbir zaman müsaade etmeyeceğiz. Demokrasilerde karar da yetki de milletindir. Demokrasi dışı kurumların, yasama, yürütme ve yargıya hükmetmesi de aynı şekilde kabul etmeyiz. Şunu herkes bilsin ki, milleti vesayete velayete muhtaç görüp, kendi şahsi hırslarını öne çıkaranlar bugün artık karşılarında milleti bulurlar.

Bizim babalarımız 27 Mayıs’ın gölgesinde yaşadılar, bizler 12 Eylül’ün gölgesinde yaşadık. Ama bugün vesayetçi sisteme izin vermeyiz.

CHP'YE ELEŞTİRİ

Bugün burada, tekrar ifade ediyorum. 27 Mayıs’ta 12 Eylül’de 28 Şubat’ta, kendisini milletin üstünde gören bu ukala zihniyet, millet iradesini çiğnemiştir. Ne yazık ki başta CHP olmak üzere, bu zihniyetin taşıyıcılığını yapmıştır. 27 Mayıs’a zemin hazırlayan, çanak ve alkış tutan CHP olmuştur, 12 Eylül müdahalesine zemin hazırlayan CHP olmuştur 28 Şubat’a sessiz kalan, kenarda ellerini avuşturan yine CHP olmuştur. Bunlar demokrasiyi sadece işlerine geldiği için kurultayda hatırlarlar.

27 Nisan’da Ergenekonla mücadelede hatırlamadıkları demokrasiyi, bunlar sadece kurultay kürsülerinde hatırlarlar. Kurultay demiyorum dikkat edin, kurultayda demokrasinin olmadığını gördük.

NEREDEYDİNİZ?

Demokrasiye bu kadar aşıktınız da 28 Şubat’ta neredeydiniz?

Hatta o kadar ileri gittiniz ki, “Ankara’da da savcılar var” dediniz. Bunların demokrasi aşkı platoniktir. Bunlar demokrasiyi ancak uzaktan severler. Yapacak bir şey yok. CHP’nin jetonu çok geç düşüyor.

Genel başkanları da geçen hafta itiraf etti. 40 milletvekili oylamaya katılmayınca ne dedi? Hatırlayın.

“Bu kadar sık meyhane gitmeyin. Gidecekseniz de bari hepiniz aynı meyhaneye gitmeyin”

BİZE GÜNAYDIN DEMEK DÜŞECEK

Oğuz Atay’ın çok enteresan bir sözü var. “Türk solu geç kalkar, çünkü bir gece önce sabaha kadar içmiştir.”

İnşallah mahmurlukları geçtiğinde Ergenekon konusunda da uyanacaklar. Bize de bugün olduğu gibi günaydın demek düşecek.

Şimdi yeni kurultaylarında kadın ve gençlik kollarını MYK’ya almakla övünüyorlar. Türkiye’nin ilk partisi diyorlar. Kendilerine orada da günaydın diyorum. AK Parti’yi izlemeye devam edin diyorum.

Lütfedip tüzüklerimizi incelemiş olsaydılar, bu kadar büyük gaf yapmazlardı. Kendi partisi içinde muhalif seslere baskı uygulayan bir genel başkandan biz açıkçası demokratik bir duruş beklemiyorum. Biz de kadın kolları ve gençlik kolları başkanımız, MYK’nın da MKYK’nın da tabii üyesidir. Tabi bunların bundan haberi yok.

BİZ SAMİMİYET DE BEKLEMİYORUZ

Kendi ülkesini dünyaya şikayet eden, sonra da kendi partisi içinde Dersim konusunda doğruları söyleyen kadroları görevden alan genel başkandan biz samimiyet de beklemiyoruz.

Sayın Kılıçdaroğlu kurultay konuşmasında, CHP’nin tek parti dönemine sahip çıkıyor.

Dersim katliamından dolayı da geçmişinizden gurur duyuyor musunuz? Yasaklarınızdan, zulmünüzden bu ülkeye fitil fitil ödettiğiniz ağır bedellerden dolayı da gurur duyuyor musunuz?

CHP’den bir enkaz devrelan, Türkiye’nin her alanda çevresini değişen 27 Mayıs darbesinden dolayı da gurur duyuyor musunuz?

Siz İstiklal Mahkemesi yargıcı Kel Ali ile, Kılıç Ali ile Necip Ali ile gurur duymaya, isimlerini parklara vermeye devam edin.

Biz bu ülkenin şehitleriyle, gazileriyle, büyük siyaset adamlarıyla gurur duyacağız, onların isimlerini yaşatmaya devam edeceğiz.

MİLLET KEYİFLE SENİ SEYREDİYOR

Şimdi çıkmış “Başbakan 46 dakika konuştu, 45 dakikasını CHP’ye ayırdı. Başbakan CHP’den çekiniyor.” Millet dizi seyretmeyi bıraktı, sabah akşam keyifle seni seyrediyor. Ben de biraz, baktım. Bir de baktım ki Erdoğan kurultayıymış. Böyle bir kongre olur mu?

BİZ GENEL BAŞKANDAN MEMNUNUZ

CHP’den bu haliyle fazlasıyla memnunuz. Günde on yalan söyleyen, hakareti politika zanneden, millet nezdinde tüm itibarını yitiren bir genel başkandan biz memnunuz. CHP’nin böyle bir genel başkanı olduğu sürece, AK Parti gücüne güç katmaya devam edecektir.

Ama biz Türkiye’de ana muhalefetin böyle olmasından rahatsızız. Biz CHP seçmeninin böyle bir genel başkana mahkum edilmesinden rahatsızız.

Kurultayda, konuştuğu kürsünün önünde, kendi milletvekili var. Neredeyse orada.

Sayın Kılıçdaroğlu engel olması gerekirken, hala bize hakaret ediyor. Bir taraftan da enteresan.

Yahu dayağı yiyen CHP’li milletvekili. Sadece bir dosyayı verecek. Seni milletvekili dövüyorlar orada. Sen hala diyorsun ki beni CHP’lilerden korumayın. Bu kadar mantığın iflas ettiği an.

İstediğiniz kadar hakaret edin, seviyeyi ayaklar altına alın Kılıçdaroğlu onların hepsini biz kâr hanemize yazıyoruz.

28 Şubat süreci imam hatiplerle birlikte, aslında Anadolu çocukları zeki çocukları hedef almıştır. Anadolu’nun yoksul çocuklarının elinden fırsatı almıştır. Merhum Adnan Menderes ile Turgut Özal ile Anadolu’nun fakir çocukları okuma hakkını alırken, 28 Şubat zihniyeti bu çocukların önünü kapatmış ve istikbalini kapatmıştır.

28 Şubat Anadolu’nun bu şahlanışına karşı yapılmış bir müdahaledir. AK Parti iktidarları kendi dönemlerinde, bu seçkinci yapıyı kırmak için de yoğun bir mücadele vermiştir.

Eğitim altyapısını modern bir yapıya kavuşturduk. Okumanın önündeki tüm engelleri kaldırdık, kaldırıyoruz.

YENİ EĞİTİM SİSTEMİ

Şimdi bakın AK Parti grubumuz, zorunlu eğitimin kademeli olarak 12 yıla çıkarılması için yasa teklifini TBMM’ye sundu. 4+4+4.

Dünyada özellikle de gelişmiş ülkelerde zorunlu eğitim 9 ila 13 yıl arasında. Bir çok gelişmiş ülke, öğrencilerin yaş grubuna göre kademeli sistem uyguluyor. İlk ve ortaöğretimin 12 yıla çıkmasını en başından beri savunduk.

Bu üç kademeli bir eğitim. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu sağlıklı ve en modern sistem. Bu sistemle 8 yıllık eğitim sisteminin Türkiye’ye verdiği ağır hasarı düzelteceğiz. Türkiye’nin ekonominin ihtiyaç duyduğu eğitim bu sistemle karşılanacak. Batı’da meslek liselerine giden öğrenci sayısı yüzde 65’tir. Biz de tam tersidir düz liseler yüzde 65’tir.

4+4+4 sistemine karşı başta CHP ve TÜSİAD olmak üzere malum çevrelerin verdiği tepki tamamen bayat, çağdışı ve Türkiye gerçeklerinden uzak tepkilerdir.

Demek ki, CHP’nin taraf olduğunu biliyoruz, yani TÜSİAD’da taraf olabiliyormuş. Bu TÜSİAD daha önce yine imam hatiplerle ilgili olarak yine 1982 veya 92’ydi sanırım, o zaman da bir zat’a bir imam hatip raporu hazırlattı ve o raporla imam hatiplerin orta kısmı kapatıldı. Bunların kininin neler olduğunu biliriz. Bunu bildiğimiz için de bu yanlışı düzeltmek bizim görevimizdir. Şu an da yapılan budur.

KUSURA BAKMA TÜSİAD

Kusura bakma TÜSİAD. Senin arzun olmayacak, milletin arzusu olacak. Daha önce de kendilerine söyledim. Dedim ki siz işinize bakın, biz de işimize bakalım. Sanayi de ticarette ne söyleyecekseniz bunları söyleyin. Ama bu ülkenin eğitim sisteminde, Anadolu’nun çocuklarının okumasına yönelik yolları kapatmaya gelip de bariyer oluşturmayın.

Sıkılmadan şunu söylüyorlar. Kızların okumasının önü kesilecekmiş. El insaf. Şöyle bir raporlara bakar insan. Şecaat arz ederken sirkat söylüyorsunuz.

TÜSİAD 28 Şubat’taki rolünü sorgulasın. TÜSİAD, 8 yıllık eğitimle ekonomiye vurduğu darbeyi sorgulasın.

Ben de TÜSİAD’a aniden değişmesini, kör ideolojiden arınmasını tavsiye ediyorum.

Bu yeni sistemle kız çocuklarının okul dışında kalacağını ifade etmenin hiçbir nedeni yoktur. Kesintili diyoruz, 4 okuyacak, 4 daha okuyacak, burada hiçbir ayrım söz konusu değil. İkinci dörtte tercih meselesi var. Kız çocuklarının okuldan koparılacağı yalandır.

Okullaşma oranı özellikle kız çocuklarının okullaşma oranı AK Parti döneminde rekor düzeyde armıştır. 2002’de Ey TÜSİAD yüzde 11, bugün yüzde 43. Bu mu geriye gidiş? 2002’de ilköğretimde okullaşma oranı yüzde 91, bugün yüzde 98. Ortaöğretimde okullaşma oranı 2002’de yüzde 51, bugün yüzde 69. Türkiye’de kız çocuklarının okullaşma hızı, erkek çocuklardan çok daha fazla.

"Başbakan bu soruma cevap versin!"



Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hükümete sert eleştirilerde bulundu.Bahçeli: Ermeni katliamıyla hayatını kaybeden kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Ermeni ölüm makinesi hiç yorulmamıştır. Hocalı Türk milletinin vicdanı ve dinmek bilmeyen feryadıdır.Hocalı kalp atışıdır. Hocalı onurdur, haysiyettir. Hocalı’da kan döken kişi bugün Ermenistan devletinin başındadır. AKP’nin kucak kucak olduğu kişi dikkat edin Hocalı’nın elebaşısıdır. Ülkeler sözde soykırım oyunlarını kabul ettirmekte, inkar edenlere ceza uygulayabilmektedir. Beklentimiz Fransa’nın yanlışının düzeltilmesi ve Sarkozy’nin dersini almasıdır.

PARTİLERİMİZİN ÖNERİLERİ

1-Ermenistan silahlı unsurları Karabağ’dan geri çekilmeli2-Yukarı Karabağ’ın işgalinden sonra gçömen vatandaşların evlerine kavuşması temin edilmelidir3- Yukarı Karabağ huzura ermeden hiçbirimize huzur ve rahat yüzü yoktur. Hocalı Türk’tür ve Türk kalacaktır.Türk milletinin ızdırapları kimsenin iştahını kabartmamalı, sevindirmemelidir. Demokratik kültürün yeterli geliştirilmemesi birçok gerilime neden olmuştur.Silahların gölgesi altında demokrasi askıya alınmış, millet iradesi hırpalanmıştır. Hepimizin kabul gördüğü bir gerçek ise demokrasinin yeri dolmaz bir olduğudur. Aziz milletimiz ne diyorsa geçerli olan odur.

28 ŞUBAT POSTMODERN DARBE

28 Şubat post modern darbesinin 15. yılında bu gerçekler konusunda bir kez daha düşünmek siyasi hayatımız için doğru olacaktır. Siyasi dışarıdan tanzim etmeye çalışanlar açıkça millet iradesine kast edenlerdir.AKP zihniyeti bu karanlık dönemde filizlenmiştir. Olan Necmettin Erbakan ve çalışma arkadaşlarına olmuştur. AKP’ye gün doğmuş, sözde mazlum görüntüleriyle kazançlı çıkmışlardır. 28 Şubat’ın AKP sürümü olduğu açıktır.

HÜKÜMETE ELEŞTİRİ

Devlet organları çıkmaz sürüklenmiş, hukuka pranga vurulmuştur. Hükümet kendi yanında olmayanları yaftalamıştır.AKP namlusu önüne gelene iftira atmış, pusu kurmuştur. İlk hedef olarak MHP’yi seçmiştir. AKP ve yanlı medya yalanlarına hız vermiştir. AKP’nin asılsız ve kifayetsiz iftiralarının başında İmralı canisiyle yapılan görüşmelerden MHP’li bir bakanın bilgi olduğu yer almaktadır.

BAŞBAKAN CEVAP VERSİN

Şimdi Başbakan ve arkadaşları su soruya cevap versinler; Kimdir bu MHP’li bakan? Eğer biraz gururunuz varsa bunu açıklarsınız.

KEPAZELİKTİR

İmralı canisini MHP’nin ismiyle birlikte anılması bile kepazeliktir. Biz ancak terörle mücadele eder, varımızı yoğumuzu ortaya dökeriz. Bunun aksine düşününler zavallıdırlar. Yapışık ikizler AKP ve BDP’nin aynı sözlerle bizi hedef almaları ortaklığını göstermektedir.Partimiz hakkında uydurulan yalanların gün gelecek mutlaka hesabını verecekler. AKP yeni anayasa hazırlığı kapsamında İmralı ile resmi temasta bulunmak amacıyla milletimize psikolojik baskı yapmaktadır. AKP Oslo görüşmelerini meşrulaştırmak için yeni bir strateji geliştirmektedir. Dün İmralı ile görüşmelerini inkar edenler, şimdi bunu yapmaktan utanç duymamaktadırlar

YENİ EĞİTİM SİSTEMİ

Eğitim yapısında bugün kademeleri itibariyle yeterli okullaşma sağlanamamış, insan ihtiyacı sağlanamamıştırİktidar parti attığı her adımda yeni problemle oluşturmuşturAKP döneminde eğitim sisteminde atılım yapılamadı, ilerlenme kaydedilemedi. Okullaşma oranı artırılamadı Hükümetin günü kurtarmaya dönük, istismar dolu politikası eğitimi yap-boz tahtasına çevirdi. Milletçe yüksek hedefleri ulaşabilmemiz, eğitim sisteminin gelişmesiyle mümkün olacaktır. AKP’nin bir eğitim politikası, gelecekle ilgili bir hedefi bulunmamaktadırHer bakanla birlikte eğitim sisteminin değişmesine dünyanın neresinde rastlanmaktadır

İMAM HATİP LİSELİLER

Tartışmaların İmam Hatip Liseleri ekseninde yapılması doğru değil. Bu ülkede imam hatiplerde okuyan evlatlarımızın hiç kimseden bir eksiklikleri bulunmamaktadır. Düz liselerde okuyanlar neyse, imam hatiplerde okuyan evlatlarımızda aynı değerdedir. SURİYESuriye’deki kanlı rekabet her geçen gün yeni boyut kazanmaktadır. Suriye’nin ve mevcut rejimin ayakta kalması zor gözükmektedir. Suriye’de yaşayan Türkmen kardeşlerimiz her türlü saldırıların hedefindedirMHP’nin desteği Türkmen kardeşlerimize yöneliktirSuriye’de Türkmen kardeşlerimizin sorunları çözülecektir.AKP sonu görünmeyen maceralara koşmaktan vazgeçmelidirTürkiye için Şam’ın, Bağdat’ın bütünlüğü tartışılmazdır

Başbakan'a doğum günü sürprizi

Gönderen: Maykıl on 27 Şubat 2012 Pazartesi | 05:54



Kısıklı'da bulunan bir pastanenin sahibi, Başbakan Erdoğan'a doğumgünü pastası getirirken, AK Partili gençler pankart açarak Erdoğan'ın doğumgününü kutladı.

Başbakan Erdoğan doğumgününde çifte sürprizle karşılaştı. AK Parti Silivri İlçe Gençlik Kolları üyesi bir grup, Başbakan'ın evi önüne gelerek pankartla doğumgününü kutladı. "Bu milletin umudusun iyi ki doğdun başbakanım" yazılı pankart açan gençler, "Başbakanımızın doğumgünün kutlamak için geldik. Pankartımızı görse yeterli bizim için" dedi.

AK Parti Silivri İlçe Gençlik Kolları Başkanı Ferhat Gezer, Başbakan Erdoğan'ı rahatsızlığından dolayı uzun zamandır göremediklerini belirterek, "Onu çok özledik. Onun da bizi özlediğini biliyoruz. Onu bugün yalnız bırakma istemedik. Bizim için bu bir fırsattı. Ona olan saygımızı, sevgimizi göstermek istedik. Eğer pankartımızı gördüyse ne mutlu bize. Onun yanında olduğumuzu bilmesi bizim amacımız ve gayemiz. İyi ki doğdu iyi ki başımızda. Allah başımızdan eksik etmesin" dedi.

Öte yandan, Başbakan'ın evinin yakınında bulunan bir pastanenin sahibi Mustafa Öztürk de, Erdoğan'a doğum günü pastası getirdi. Başbakan için hazırlanmış pastayı korumalara veren Öztürk, "Pasta getirdik başbakınımza. Hem geçmiş olsun dileklerimiz hem de doğum günü için. Yeni yaşında başarılı, sağlıklı, mutlu olmasını dileriz. Allah başımızdan eksik etmesin. Her zaman dualarımız onunla. Biz de esnaf olarak pastamızı getirdik" diye konuştu.İHA

Başbakan cumayı Aydınlar'la kıldı!

Gönderen: Maykıl on 25 Şubat 2012 Cumartesi | 07:19



Başbakan Erdoğan, Üsküdar'daki konutundan çıktıktan sonra Çengelköy'deki İmamı Azam Camisi'ne gitti. Kısa süre burada vatandaşlarla sohbet eden Erdoğan, daha sonra makam aracına binerek yaklaşık 500 metre ileride olan ve bu yıl yeniden ibadete açılan Yıldırım Bayezid Camisi'ne geçti. Cuma namazını burada kılan Erdoğan'a, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Türkiye Futbol Federasyonu eski Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, Galatasaray Kulübü eski Yöneticisi Haldun Üstünel, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ile oğlu Bilal Erdoğan da katıldı. Namazın ardından cami avlusuna çıkan Erdoğan, avlunun dışında bulunan Üsküdar Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileriyle parmaklıklar arkasından bir süre sohbet etti. Daha sonra caminin avlusunu dolaşan Erdoğan, cami çıkışında toplanan vatandaşları el sallayarak selamladı. Erdoğan, Van'dan gelen, evinin ve maaşının olmadığını söyleyen bir kadını da yaklaşık 10 dakika dinledi. Kalabalığa yaklaşarak Selman Aziz Topçu adlı küçük bir çocuğu seven Erdoğan, makam aracına bindikten sonra da aracın camından çocuklarla sohbet etti. Başbakan Erdoğan'a, alkışlarla sevgi gösterilerinde bulunan vatandaşlar, ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' şeklinde slogan attı.AA

Erdoğan Ameliyat Sonrası İlk Defa Dışarı Çıktı



Kısa süre burada vatandaşlarla sohbet eden Başbakan Erdoğan, daha sonra makam aracına binerek yaklaşık 500 metre ileride olan ve bu yıl yeniden ibadete açılan Yıldırım Bayezid Camisi'ne geçti.

Namazın ardından cami avlusuna çıkan Erdoğan, avlunun dışında bulunan Üsküdar Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileriyle parmaklıklar arkasından bir süre sohbet etti

Daha sonra caminin avlusunu dolaşan Erdoğan, cami çıkışında toplanan vatandaşları el sallayarak selamladı.

Erdoğan, Van'dan gelen evinin ve maaşının olmadığını söyleyen bir kadını da yaklaşık 10 dakika dinledi

Kalabalığa yaklaşarak Selman Aziz Topçu adlı küçük bir çocuğu seven Erdoğan, makam aracına bindikten sonra da aracın camından çocuklarla sohbet etti.

Başbakan Erdoğan'a, alkışlarla sevgi gösterilerinde bulunan vatandaşlar, ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' şeklinde slogan attı.

Aynı camide TFF Eski Başkanı Mehmet Ali Aydınlar da cuma namazını kıldı.

Kırmızı Plaka Krizi!

Gönderen: Maykıl on 24 Şubat 2012 Cuma | 05:33



Birçok bakanlığın isim değiştirmesinin yanı sıra yeni kurulan Kalkınma Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, AB Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın müsteşarları protokoldeki yerleri belirlenmediği için kırmızı plakalı makam aracı kullanamıyorlar. Bürokratlar, “beyaz zemin üzerine kırmızı kabartma dörtlü rakam grubundan” oluşan plaka kullanabilmek için Başbakanlık ve Emniyet’e sürekli talepte bulunuyor. İşte bürokraside yaşanan kırmızı plaka sorununun ayrıntıları:

ALFABETİK SIKINTI

Bakanlıkların protokoldeki yerleri yeni dönemde Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla alfabetik sıralamaya göre belirlendi. Devlet bakanlıkları kaldırıldığı için Başbakan Yardımcıları, Yargıtay ve Danıştay başkanlıklarının hemen ardından icracı bakanlıklar geliyor. Ancak bu bakanlıkların sıralaması da değişti. Örneğin, önceki listede 18 plaka numarasını taşıyan Adalet Bakanı, yeni dönemde 11 numaralı plakayı kullanmaya başladı. 19 numarayı taşıyan Milli Savunma Bakanı ise 28. sıraya geriledi. Bakanlık müsteşarları için Taşıt Kanunu’nda makam otomobillerinin plaka numaralarını düzenleyen listede değişiklik yapılmadığı için müsteşarların plaka numaralarıda karıştı. Bakanlık müsteşarları için yeni düzenleme yapılmadığı ve eski plaka numaraları artık başkabakanlıklarda olduğu için bir çok icracı bakanlık müsteşarıda ‘kırmızı plaka ’ kullanamıyor.

BAKAN YARDIMCILARI


Kırmızı plaka talebi olan bir diğer kesim ise bakan yardımcıları. Prokotolde yerleri belirlenmeyen bakan yardımcıları protokolde kendi müsteşarlarıyla bakanları arasında olacaklar; ancak şuanda kırmızı plaka kullanamıyorlar. Bakan yardımcılarınında bu yönde yoğun talepleri var. Müsteşarlarında kırmızı plaka kullanma hakkı olduğu için listenin bir hayli karışacağı belirtiliyor.

HSYK SIRADA


Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili ile düzenleyici ve denetleyici üst kurulların başkanları da kırmızı plaka istiyor. Bu konuda Başbakanlık’a ve Emniyet’e talepler geldiği öğrenildi. Kırmızı plakaların yeniden düzenlenmesi için Özel Tahsisli Plakaları Düzenleyen Trafik Yönetmeliği’nin yenilenmesi gerekiyor.

Anadolu Ajansı'ndan Erdoğan'a Sansür Açıklaması




Anadolu Ajansı tarafından yapılan yazılı açıklamada, Ajansın hiçbir kişi ya da kurumun açıklamalarını,konuşmalarını sansürlemek, değiştirmek ya da perdelemek gibi bir görevi bulunmadığı belirtildi.

Bazı köşe yazıları ve haberlerde birkaç gündür Ajans hakkında çıkan yorum ve eleştiriler üzerine yapılan açıklamada ''Onlarca televizyonun canlı verdiği Sayın Başbakan'ın konuşmasının yazılı haberinde, bir kelimeye 'sansür' uyguladığımız iddiası, akıl ve mantığa aykırı, iyi niyetli olmayan bir yorumdur'' denildi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 19 Şubat 2012 tarihinde İstanbul Abdi İpekçi Spor Salonu'nda gerçekleştirilen AK Parti İstanbul İl Gençlik Kollarının 3. Olağan Kongresi'ne telekonferans yöntemiyle katıldığı anımsatılan açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın burada yaptığı konuşmanın haberleştirilerek abonelere ulaştırıldığı ifade edildi.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasındaki bir kelimenin haber metninde yer almamasının bazı köşe yazarlarının dikkatini çektiği ve eleştiri konusu yapıldığına ve Ajans bünyesinde konuyla ilgili gerekli araştırma ve incelemelerin yapıldığına işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Bu çerçevede; öncelikle açıklamak isteriz ki, Anadolu Ajansı'nın hiçbir kişi ya da kurumun açıklamalarını, konuşmalarını sansürlemek, değiştirmek ya da perdelemek gibi bir görevi yoktur. Hiçbir zaman 'durumdan vazife çıkartmayı' düşünmemiş, haber yapmanın haricinde bir misyonu olmamıştır, olamaz da.

Anadolu Ajansı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin resmi haber ajansıdır ve dünyanın her yerinde ülkemizi temsil etmektedir. Her gün çeşitli kategorilerde ürettiği yaklaşık 1.700 haber ile ülkemizin ve milletimizin sesini tüm dünyada duyurmaktadır. Bu çok saygın görevi 92 yıldır gururla ve dikkatlice sürdürmektedir.

Her gün yayınlanan 1.700 haberin içinde yapılan bir tek yanlış nedeniyle kurumumuzun haksız ve insafsızca eleştirildiğini üzülerek görmekteyiz. Dünyanın ve Türkiye'nin dört bir yanında canlarını tehlikeye atarak haber yapan çalışanlarımız, bu haksız ve insafsız eleştirilerden dolayı üzülmüş ama asla motivasyonları bozulmamıştır. Zira Anadolu Ajansı, tüm basın sektörünün beslendiği, Türkiye'nin en büyük haber üreticisidir. Bu, biz çalışanlar için büyük bir onur ve aynı zamanda ciddi bir sorumluluktur.

Bu ciddiyetle çalışırken kimi zaman hatalar yapılması ya da aksaklıkların oluşması doğaldır. Kasıt ve kötü niyet olmayan ve insan olmamızdan kaynaklanan bu hataların, büyük bir suçu tespit etmiş gibi üzerine gidilmesi, hatanın gerekçesi soruşturulmadan acımasız ve haksızca eleştirilmesi meslektaşlarımıza yakışmamıştır.

Bu eleştirilerin yer aldığı gazete sayfalarında, hatta o yazarların sütunlarında benzer birçok hata, yanlışlık olmuş, çoğu zaman da bunlar anlayışla karşılanmış ve görülmemiştir. Doğru olan da bu tür insani hatalarda kasıt aranmaması ve büyütülmemesidir.

Ancak söz konusu Anadolu Ajansı olunca, nedense bazı meslektaşlarımızın bu anlayışlı tutumdan uzaklaştığını görüyoruz. Hatalarımızın eleştirilmesini hiçbir zaman yadırgamayız ve kendimizi hemen düzeltiriz. Ancak hatamızın ardından haksız ithamlarda ve suçlamalarda bulunulması kabul edilemez bir durumdur.

Eleştiriye ve ithamlara neden olan söz konusu haberde, muhabir ve redaktörümüzün 'durumdan vazife çıkarma' ya da sansür amacı taşımayan insani bir hata oluşmuştur.

Sayın Başbakan'ın konuşmasındaki ilgili bölüm, telekonferans sisteminden ve salondaki aşırı sesten dolayı net olarak duyulmamıştır. Haber yazılırken bu bölümdeki anlaşılmaz kısımlar gözden geçirilmiş, görüntüler incelenmiş ve bu esnada bir kelimenin kayıtlarımızda net olarak duyulmadığı fark edilmiştir.

Muhabir ve redaktör tam olarak duyulmayan bu kelimenin ne olduğunu, metnin orijinaline bakarak ya da Başbakanlık kaynaklarına başvurarak öğrenme imkanına sahipken, haberi bir an önce yayına verme düşüncesiyle tam anlaşılamayan 'kinini' kelimesini metne koymadan yayınlamıştır.

Öte yandan, onlarca televizyonun canlı verdiği Sayın Başbakan'ın konuşmasının yazılı haberinde, bir kelimeye 'sansür' uyguladığımız iddiası, akıl ve mantığa aykırı, iyi niyetli olmayan bir yorumdur.

Necip Fazıl Kısakürek'in kamuoyuna mal olmuş söz konusu eserinin içinden bir kelimeyi 'sansür' amacıyla çıkarmak yine akılla izah edilecek bir davranış değildir.

Ayrıca, Sayın Başbakan ya da başka bir haber kaynağının tırnak içi bir ifadesini 'kasten' sansürlemek de Ajansımızın neredeyse yüz yıllık tarihinde görülmüş bir davranış değildir.

Ne Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın oto sansüre ihtiyacı vardır ne de Ajansımız böyle bir misyon üstlenmiştir.

Ajansımıza yönelik bu haksız ve insaftan uzak ithamları reddettiğimizi, meslektaşlarımızın birini suçlarken daha dikkatli ve adaletli olmalarını beklediğimizi abonelerimiz ve kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Saygılarımızla.''

Erdoğan'ı Cezaevine Götüren Süreç




28 Şubat Son Darbe belgeselinde Erbakan'ın görevi ortağı Çiller'e bırakmak üzere istifası ve sonrasında Cumhurbaşkanı Demirel'in hükümeti kurma görevini Mesut Yılmaz'a vermesinin perde arkası, Tansu Çiller'in kuvvet komutanları ile Genelkurmay başkanını emekliye sevketme planı ve bu girişimden haberdar olan TSK'nın buna tepkisi, askerin Yılmaz'ın kurduğu Anasol-D hükümetine de baskıyı sürdürmesi ve Yılmaz'a muhtıra verilmesinin arka planında yaşananlar, Refah Partisi'nin kapatılması, Recep Tayyip Erdoğan'ın cezaevi günleri ve andıç olayı anlatıldı.

Refah Partisi'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasının ardından, Refahlıların toparlanıp Fazilet Partisi'nin kurulduğu hatırlatılan belgeselde, o dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt'te okuduğu bir şiir yüzünden DGM'ye sevk edildiği ve Erdoğan'ın yıldızının parladığı ifade edildi.

ERDOĞAN'IN AĞZINDAN CEZAEVİ GÜNLERİ
Erdoğan'ın mahkemede yargılandığı ve Erdoğan'ın cezaevine giriş-çıkış görüntülerinin de yer aldığı belgeselde Tayyip Erdoğan cezaevi günlerini anlattı. Erdoğan cezaevi süreci içinde yeni dönemle ilgili çalışmalarda bulunduğunu ifade ederek 'Orada bir yerde belki geleceği kazandık. Siz oraya girdiğiniz ana kadar olan süreci ve birde geleceği orada muhasebesini yapabiliyorsunuz. Onun için geçmişte büyüklerimizin Medrese-i Yusufiye dedikleri o mekanda bu imkanı buluyorsunuz. Ve çıktıktan sonra da yeni sürecin, yeni dönemin adımlarını attık. 'dedi.

Başbakan Erdoğan Çalışma Ofisinde




Başbakan Recep Tayyip Erdğan saat 13: 00'de Üsküdar Kısıklı'daki evinden çıkarak Dolmabahçe'deki çalışma ofisine geçti. Başbakan Erdoğan'ın küçük kızı Sümeyye Erdoğan da makam aracında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a eşlik etti.

Başbakan Erdoğan'ın bugün ilk olarak görevi başında Şehit olan Konyaaltı Emniyet Müdürü Uğur Gökçen'in eşi Gülhan Gökçen'i arayarak baş sağlığı dileğinde bulunduğu öğrenildi. Bu arada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan bu sabah Ankara'ya gittiği öğrenildi.

Başbakanlık konvoyundaki hareketli dakikalar

Gönderen: Maykıl on 22 Şubat 2012 Çarşamba | 01:53

Başbakanlık korumaları sivil bir kişiye yol kenarında sert müdahalede bulundu...

Başbakan Erdoğan'ın Tarabya Huber Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Gül'le görüşmesinden sonra Üsküdar Kısıklı'daki evine dönüşte hareketlilik yaşandı. Sivil bir kişi görevliler tarafından sert bir müdahaleyle araca bindirilerek götürüldü.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le Tarabya Köşkü'nde yaptığı görüşmeden sonra Kıyı Emniyeti"ne ait tahlisiye botuyla Anadolu yakasına geçti.

ALTUNZADE KÖPRÜSÜ'NDE HAREKETLİ DAKİKALAR
Kuzguncuk'ta bekleyen başbakanlık aracına binen Erdoğan, Kısıklı'daki evine doğru harekete geçti. Saat 18:30 sıralarında konvoy Altunizade Köprüsü'ne ulaştığında hareketlilik yaşandı. Konvoydaki bir cipten inen görevliler sivil bir kişiye önce sert bir şekilde müdahale ettiler. Sonra da, bir cipe bindirerek uzaklaştılar. Konuyla ilgili bir açıklama yapılmazken, Altunizade Köprüsü'nü yaya olarak geçen bazı vatandaşlar trafikte yaşadıkları sorundan yakındı.

Fetih 1453'ü evinde izlemiş

Gönderen: Maykıl on 18 Şubat 2012 Cumartesi | 01:21

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, merakla beklenen “Fetih 1453” filmini evine gönderilen kopyasından izledi. Başbakan’ın filmi beğendiği öğrenildi.

İstanbul’un fethini konu alan ve yapımcının 17 milyon dolarlık bütçesi olduğunu söylediği “Fetih 1453” filmi, dün saat 14.53’te vizyona girdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, merakla beklenen filmi herkesten önce izledi. Yapımcılığını ve yönetmenliğini Faruk Aksoy’un üstlendiği filmin bir kopyası, geçtiğimiz pazar günü Başbakan Erdoğan’ın evine gönderildi. Başbakan’ın, evinde izlediği filmi beğendiği açıklandı.

16 bin figüran
Faruk Aksoy, “Sinemaya vefa borcumu ödemek için ‘Recep İvedik’lerden kazandıklarımın neredeyse tamamını yatırdım” dediği “Fetih 1453” filmi hakkında ilginç ayrıntılar verdi. “Fetih, sadece bizleri değil, dünya tarihini ilgilendiren bir olay. Ortaçağ’ı kapatıp Yeniçağ’ı açtı” diyen Aksoy, filmde 16 bin yardımcı oyuncunun rol aldığını ve oyuncuların kıyafetleri için 44 bin metrekare kumaş kullanıldığını söyledi. Ünlü yapımcı ayrıca, 5 bin metrekarelik kapalı stüdyoda dekor hazırlandığı, özel olarak 10 bin silah ve silah aksesuvarı üretildiğini açıkladı. Devrim Evin, İbrahim Çelikkol, Dilek Serbest, Recep Aktuğ, Erden Alkan’ın yanı sıra geniş bir oyuncu kadrosunun rol aldığı filmin senaryosu İrfan Saruhan ve Atilla Engin’in imzasını taşıyor. Filmin müzikleri ise Benjamin Wallfisch tarafından hazırlandı.

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor