Son Dakika :
başbakan erdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
başbakan erdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Türk Lirası'nın da Bir Simgesi Oluyor

Gönderen: Unknown on 1 Mart 2012 Perşembe | 07:30



Merkez Bankası tarafından düzenlenen "TL Simge Yarışması"nın sonuçlarının açıklanması ve TL simgesi olarak kullanılacak tasarımın tanıtımı için bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla basın toplantısı yapılacak.

Merkez Bankasından yapılan açıklamada, banka tarafından Türk Lirası’na kazandırılan itibarın perçinlenmesi ve dünyada bilinirliğinin artırılması amacıyla, Türk Lirası’nı anlaşılabilir, özgün, estetik, elle yazımı kolay ve akılda kalıcı şekilde temsil edebilecek bir simge belirlemek üzere "TL Simge Yarışması" düzenlendiği hatırlatıldı.

Başvuruların değerlendirildiği, ödüle layık görülen tasarımlar ile TL simgesi olarak kullanılacak tasarımın belirlendiği ve TL simgesinin farklı bilgisayar ortamlarında güvenli bir şekilde uygulanabilirliğinin gösterimine ilişkin teknik çalışmaların tamamlandığı kaydedildi.

Açıklamada, yarışma sonuçlarının açıklanması ve TL simgesi olarak kullanılacak tasarımın tanıtımı için yarın TCMB’nin İdare Merkezi Konferans Salonu’nda Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın katılımıyla basın toplantısı düzenleneceği bildirildi.

Başbakan'dan Kanal İstanbul Talimatı



Kanal istanbul için süreç hızlı ilerleyecek. Açıklama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'tan geldi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Şubat ayında Türkiye’de göreve başlayan Kanada Büyükelçisi John Holmes’u Saraçhane’deki makamında kabul etti.

Topbaş, görüşmenin ardından gazetecilerin Kanal İstanbul ile ilgili sorularını yanıtladı. Topbaş, Kanal İstanbul’un Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı önemli 2023 vizyon projelerinden biri olduğunu kaydetti.

Topbaş, " Dünyanın ilgisini çeken bir proje. Sayın Başbakanımız da projenin daha kısa sürede bitirilmesi konusunda çalışmaları başlattı. Sayın Başbakanımız, Sayın Ulaştırma Bakanımız bir değerlendirme yaptı. Şu anda projelendirme çalışmaları yapılmakta. Hızlı bir şekilde de toparlanması isteniyor " dedi.

İSTANBUL DEĞER KAZANACAK

Başbakan Erdoğan’ın her konuda hedefe hızlı varma gibi bir isteği olduğunu kaydeden Topbaş, " Aynı şekilde üçüncü köprüyle ilgili Sayın bakanımıza verdiği talimat da böyle. Çok kısa sürede tamamlanmasını arzu etmekte. Bunlar İstanbul’a katkı sağlayacak çok önemli projelerdir. Ciddi anlamda da ekonomik bir hareketlilik getirecek Türkiye için de İstanbul için de. Getirileri de oldukça yüksek. Bu çalışmaları yaparken de, bölgenin ekolojisine, su havzalarına, orman alanlarına çok dikkat ederek uygulama yapılacak. Çalışmalar devam ediyor " dedi.

Bakan'dan Teşvik Açıklaması

Gönderen: Unknown on 28 Şubat 2012 Salı | 18:34



Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, yeni teşviklerle ilgili çalışmanın yarın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacağını ve Başbakan Erdoğan'ın uygun gördüğü tarihte kamuoyuyla paylaşılacağını bildirdi.

Başbakan Nikah Şahitliği Yaptı

Gönderen: Maykıl on 27 Şubat 2012 Pazartesi | 08:50



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, saat 19.30 sıralarında Üsküdar Kısıklı’daki evlerinden çıkarak, Ak Parti Gençlik Kolları eski Başkanı Erkan Kandemir ile akademisyen Pınar Akyaşan’ın nikah şahitliğini yapmak üzere Haliç Kültür ve Kongre Merkezine geldi. Erdoğan ve eşini Kandemir ve Akyaşan aileleriyle AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış karşıladı. Başbakan Erdoğan ile Ak Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu genç çiftin nikah şahitliğini yaptı. Erkan Kandemir ile Pınar Akyaşan’ın nikahını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş kıydı.

Nikaha, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ile Ak Parti milletvekili Abdülkadir Aksu da katıldı.

Başbakan'a doğum günü sürprizi



Kısıklı'da bulunan bir pastanenin sahibi, Başbakan Erdoğan'a doğumgünü pastası getirirken, AK Partili gençler pankart açarak Erdoğan'ın doğumgününü kutladı.

Başbakan Erdoğan doğumgününde çifte sürprizle karşılaştı. AK Parti Silivri İlçe Gençlik Kolları üyesi bir grup, Başbakan'ın evi önüne gelerek pankartla doğumgününü kutladı. "Bu milletin umudusun iyi ki doğdun başbakanım" yazılı pankart açan gençler, "Başbakanımızın doğumgünün kutlamak için geldik. Pankartımızı görse yeterli bizim için" dedi.

AK Parti Silivri İlçe Gençlik Kolları Başkanı Ferhat Gezer, Başbakan Erdoğan'ı rahatsızlığından dolayı uzun zamandır göremediklerini belirterek, "Onu çok özledik. Onun da bizi özlediğini biliyoruz. Onu bugün yalnız bırakma istemedik. Bizim için bu bir fırsattı. Ona olan saygımızı, sevgimizi göstermek istedik. Eğer pankartımızı gördüyse ne mutlu bize. Onun yanında olduğumuzu bilmesi bizim amacımız ve gayemiz. İyi ki doğdu iyi ki başımızda. Allah başımızdan eksik etmesin" dedi.

Öte yandan, Başbakan'ın evinin yakınında bulunan bir pastanenin sahibi Mustafa Öztürk de, Erdoğan'a doğum günü pastası getirdi. Başbakan için hazırlanmış pastayı korumalara veren Öztürk, "Pasta getirdik başbakınımza. Hem geçmiş olsun dileklerimiz hem de doğum günü için. Yeni yaşında başarılı, sağlıklı, mutlu olmasını dileriz. Allah başımızdan eksik etmesin. Her zaman dualarımız onunla. Biz de esnaf olarak pastamızı getirdik" diye konuştu.İHA

AA'dan Erdoğan'a sansür açıklaması



Anadolu Ajansı tarafından yapılan yazılı açıklamada, Ajansın hiçbir kişi ya da kurumun açıklamalarını,konuşmalarını sansürlemek, değiştirmek ya da perdelemek gibi bir görevi bulunmadığı belirtildi.Bazı köşe yazıları ve haberlerde birkaç gündür Ajans hakkında çıkan yorum ve eleştiriler üzerine yapılan açıklamada ''Onlarca televizyonun canlı verdiği Sayın Başbakan'ın konuşmasının yazılı haberinde, bir kelimeye 'sansür' uyguladığımız iddiası, akıl ve mantığa aykırı, iyi niyetli olmayan bir yorumdur'' denildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 19 Şubat 2012 tarihinde İstanbul Abdi İpekçi Spor Salonu'nda gerçekleştirilen AK Parti İstanbul İl Gençlik Kollarının 3. Olağan Kongresi'ne telekonferans yöntemiyle katıldığı anımsatılan açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın burada yaptığı konuşmanın haberleştirilerek abonelere ulaştırıldığı ifade edildi.Başbakan Erdoğan'ın konuşmasındaki bir kelimenin haber metninde yer almamasının bazı köşe yazarlarının dikkatini çektiği ve eleştiri konusu yapıldığına ve Ajans bünyesinde konuyla ilgili gerekli araştırma ve incelemelerin yapıldığına işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:''Bu çerçevede; öncelikle açıklamak isteriz ki, Anadolu Ajansı'nın hiçbir kişi ya da kurumun açıklamalarını, konuşmalarını sansürlemek, değiştirmek ya da perdelemek gibi bir görevi yoktur. Hiçbir zaman 'durumdan vazife çıkartmayı' düşünmemiş, haber yapmanın haricinde bir misyonu olmamıştır, olamaz da.Anadolu Ajansı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin resmi haber ajansıdır ve dünyanın her yerinde ülkemizi temsil etmektedir. Her gün çeşitli kategorilerde ürettiği yaklaşık 1.700 haber ile ülkemizin ve milletimizin sesini tüm dünyada duyurmaktadır. Bu çok saygın görevi 92 yıldır gururla ve dikkatlice sürdürmektedir.Her gün yayınlanan 1.700 haberin içinde yapılan bir tek yanlış nedeniyle kurumumuzun haksız ve insafsızca eleştirildiğini üzülerek görmekteyiz. Dünyanın ve Türkiye'nin dört bir yanında canlarını tehlikeye atarak haber yapan çalışanlarımız, bu haksız ve insafsız eleştirilerden dolayı üzülmüş ama asla motivasyonları bozulmamıştır. Zira Anadolu Ajansı, tüm basın sektörünün beslendiği, Türkiye'nin en büyük haber üreticisidir. Bu, biz çalışanlar için büyük bir onur ve aynı zamanda ciddi bir sorumluluktur.Bu ciddiyetle çalışırken kimi zaman hatalar yapılması ya da aksaklıkların oluşması doğaldır. Kasıt ve kötü niyet olmayan ve insan olmamızdan kaynaklanan bu hataların, büyük bir suçu tespit etmiş gibi üzerine gidilmesi, hatanın gerekçesi soruşturulmadan acımasız ve haksızca eleştirilmesi meslektaşlarımıza yakışmamıştır.Bu eleştirilerin yer aldığı gazete sayfalarında, hatta o yazarların sütunlarında benzer birçok hata, yanlışlık olmuş, çoğu zaman da bunlar anlayışla karşılanmış ve görülmemiştir. Doğru olan da bu tür insani hatalarda kasıt aranmaması ve büyütülmemesidir.Ancak söz konusu Anadolu Ajansı olunca, nedense bazı meslektaşlarımızın bu anlayışlı tutumdan uzaklaştığını görüyoruz. Hatalarımızın eleştirilmesini hiçbir zaman yadırgamayız ve kendimizi hemen düzeltiriz. Ancak hatamızın ardından haksız ithamlarda ve suçlamalarda bulunulması kabul edilemez bir durumdur.Eleştiriye ve ithamlara neden olan söz konusu haberde, muhabir ve redaktörümüzün 'durumdan vazife çıkarma' ya da sansür amacı taşımayan insani bir hata oluşmuştur.Sayın Başbakan'ın konuşmasındaki ilgili bölüm, telekonferans sisteminden ve salondaki aşırı sesten dolayı net olarak duyulmamıştır. Haber yazılırken bu bölümdeki anlaşılmaz kısımlar gözden geçirilmiş, görüntüler incelenmiş ve bu esnada bir kelimenin kayıtlarımızda net olarak duyulmadığı fark edilmiştir.Muhabir ve redaktör tam olarak duyulmayan bu kelimenin ne olduğunu, metnin orijinaline bakarak ya da Başbakanlık kaynaklarına başvurarak öğrenme imkanına sahipken, haberi bir an önce yayına verme düşüncesiyle tam anlaşılamayan 'kinini' kelimesini metne koymadan yayınlamıştır.Öte yandan, onlarca televizyonun canlı verdiği Sayın Başbakan'ın konuşmasının yazılı haberinde, bir kelimeye 'sansür' uyguladığımız iddiası, akıl ve mantığa aykırı, iyi niyetli olmayan bir yorumdur.Necip Fazıl Kısakürek'in kamuoyuna mal olmuş söz konusu eserinin içinden bir kelimeyi 'sansür' amacıyla çıkarmak yine akılla izah edilecek bir davranış değildir.Ayrıca, Sayın Başbakan ya da başka bir haber kaynağının tırnak içi bir ifadesini 'kasten' sansürlemek de Ajansımızın neredeyse yüz yıllık tarihinde görülmüş bir davranış değildir.Ne Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın oto sansüre ihtiyacı vardır ne de Ajansımız böyle bir misyon üstlenmiştir.Ajansımıza yönelik bu haksız ve insaftan uzak ithamları reddettiğimizi, meslektaşlarımızın birini suçlarken daha dikkatli ve adaletli olmalarını beklediğimizi abonelerimiz ve kamuoyuyla paylaşıyoruz.Saygılarımızla.''AA

Başbakan'a Şükür Sorusu

Gönderen: Maykıl on 26 Şubat 2012 Pazar | 08:18



CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Ak Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür’ün, Başbakan’ın izni ve Meclis Sekreterliğinin sözlü onayı ile futbol yorumculuğu yaptığı yönündeki açıklamalarını Meclis gündemine taşıdı

Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı’na soru önergesi veren Kart, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in, Şükür’ün Meclis Başkanlığı’ndan izin almadığı yönünde açıklama yaptığını, Şükür’ün ise Meclis Sekreterliği’nden sözlü onay aldığı yönünde beyanda bulunarak, Başbakan’ı kastederek, “Beyefendiye sordum gerisi lafı güzaf?” yönünde konuştuğunu hatırlattı. Kart, “Ortaya çıkan beyanlar ve gelişmelerden sonra, olay daha da ciddiyet kazanmış ve tahkiki gereken pek çok soru söz konusu olmakla, bir kez daha iş bu soru önergesinin verilmesi zorunluluğu doğmuştur” diyerek şu sorulara yanıt istedi:

Başbakan olarak neden suskun kalıyorsunuz?

 Hakan Şükür’ün sizin onayınızı alarak bu anlaşmayı yaptığı yönündeki beyanları doğru mudur? Bu beyanı doğru ise, siz kendinizi TBMM’nin üstünde görerek mi böyle bir izni verdiniz? Sizin böyle bir yetkiniz söz konusu olabilir mi? Ya da size rağmen Hakan Şükür kendi başına veyahut başka odaklardan aldığı icazet üzerine mi bu programı yapmaktadır?

Milletvekili sorumluluğuyla bağdaşmayan, TBMM’nin saygınlığını ihlâl eden bu tabloya karşı herhangi bir müdahalede bulunmayacak mısınız?

İdari ve etik olarak üstünüze düşen görevi bundan böyle de yapmayacak mısınız?

İşlem yapılacak mı?

Kart, Çiçek’in yanıtlaması istemiyle de Meclis Başkanlığı’na verdiği yazılı soru önergesinde Şükür’ün futbol yorumculuğu yapma noktasında TBMM Sekreterliği’nden sözlü görüş aldığı ve kendisine bir sorun olmadığının söylendiği yönündeki beyanını hatırlatarak, “TBMM Başkanı olarak, bu konuda size yazılı bir başvurunun olmadığı bilinmektedir. Hakan Şükür’ün, TBMM Genel Sekreterliği’nden sözlü görüş aldığı yönündeki beyanı doğru mudur? Bu yönde kendisine sözlü onay verilmiş ise; keyfi ve sorumsuz bir şekilde bu onayı verenler hakkında gerekli yasal ve idari işlemleri yapacak mısınız?” diye sordu.

Başbakan Erdoğan'dan Aydınlar'a jest

Gönderen: Maykıl on 25 Şubat 2012 Cumartesi | 05:37

İkinci ameliyatının ardından geçen hafta Cuma namazına gitmeyen Başbakan RecepTayyip Erdoğan, ilk kez bugün Cuma namazı kıldı. Son ana kadar Erdoğan'ın hangi camiye gideceği sır gibi saklandı. Önce Çengelköy'deki İmamı Azam Camii'ne gideceği söylendi. Evinden çıkan Erdoğan, öyle de yaptı.

OĞLU BİLAL ERDOĞAN YÖNLENDİRDİ


Makam aracından inen Erdoğan, cemaatle selamlaştı. Vatandaşlarla bir süre sohbet etti. Ancak Erdoğan kısa bir süre sonra makam aracına yeniden bindi, camiden ayrıldı. Erdoğan yakında bulunan bir başka camiye, Yıldırım Beyazıd Camii'ne geçti. Erdoğan'ı kendisinden önce bu camiye giden oğlu Bilal Erdoğan'ın yönlendirdiği öğrenildi. Başbakan Erdoğan'ın bu camiyi seçmesinin nedeni çok geçmeden anlaşıldı.

NAMAZI BİRLİKTE KILDILAR

Yıldırım Beyazıd Camii'nin oğlunun trafik kazasında kaybeden Futbol Federasyonu Eski Başkanı Mehmet Ali Aydınlar tarafından yaptırıldığı ortaya çıktı. Cuma namazı için camiden bekleyen Aydınlar, namazı Başbakan Erdoğan'la birlikte kıldı.

İMAM HATİP ÖĞRENCİLERİNİN SEVGİ GÖSTERİSİ

Başbakan Erdoğan'la birlikte Cuma namazını kılan Futbol Federasyonu Eski Başkanı Mehmet Ali Aydınlar camiden erken ayrıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da caminin bitişiğinde bulunan Üsküdar Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin sevgi gösterileri altında çıktı. Erdoğan'ı alkışlayan ve sloganlar atan kız öğrenciler, onu görebilmek içinde birbirleriyle yarıştı. Çıkışta bir çocuğu seven ve yaşlı bir çiftle sohbet eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan saat 14.20 sıralarında Beşiktaş Dolmabahçe'deki çalışma ofisine girdi.

AK Parti Artvin İl Kadın Kolları Kongresi



AK Parti Artvin İl Kadın Kolları Kongresi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun katılımıyla yapıldı.

Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi'nde düzenlenen kongrede konuşan Bakan Çelik, CHP'nin kongre sürecini eleştirerek, "Bırakınız ülke istikrarına bir şey vermelerini, kendi içinde istikrar sağlayamayan bir muhalefetle karşı karşıyayız. Bu muhalefet kendi içinde istikrarı bir alanda sağlıyor, olağan ve olağanüstü genel kurullarda müthiş bir istikrarları var" diye konuştu.

"HASTA DEĞİL, USTA"

"Dindar nesil" tartışmalarına değinen Çelik, şöyle devam etti: "Sayın Başbakanımız biliyorsunuz operasyon geçirdi, Allah şifalar versin. İstirahat ederlerken bile rahat bırakmıyorlar. Geçen hafta çok ağır eleştirilerle karşı karşıya kaldık maalesef. Çok acımasız eleştiriler. Bir şey yapmadıkları gibi son derece insanın yüzünü kızartacak kadar ağır eleştirileri de maalesef eksik etmiyorlar. Biz 'dindar nesil' derken şunu söylüyoruz.

Milli ve manevi değerler esastır. Bir ülkede milli ve manevi değerlerimizi ortadan kaldırırsanız ne bireyde, ne evde, ne şehirde, ne ülkede huzur olur. Onun için her milletin değer yargıları var. O değer yargıları üzerine çağdaş, bütün gelişmeleri bina eden bir nesilden bahsediyoruz. Dünyaya kapalı bir nesil değil, dünyaya açık bir nesilden bahsediyoruz ama onlar hiç utanmadan, sıkılmadan, bir operasyon neticesinde evinde istirahat eden Başbakanımıza olmadık hastalıklar, olmadık iftiralarda bulunuyorlar.

Biz de onlara Artvin'den sesleniyoruz; Sayın Başbakanımız hasta değil, ustadır usta, bunu herkes bilsin. O ustadan alacağınız çok şeyler var. Nasıl yurt dışındaki liderler ondan yararlanmak için, bu başarıları nasıl elde ettiğinin hesabını kitabını yapıyorlarsa muhalefet olarak bir düşünün bakalım yüzde 34'ü yüzde 50'ye nasıl taşıdı 9 yılda diye."

Meclisteki "İçtüzük" tartışmalarını da değerlendiren Çelik, "Meclisin çalışmasında içtüzük, anayasadır. Niye bizi milletvekili olarak gönderdiniz. Gidin mecliste kanun çıkarın, yasama görevi yapın diye. Yanlış işler varsa denetim yapın diye. Şimdi 3 gün çalışıyor meclis, salı, çarşamba, perşembe çalışıyor. 3 gün çalışacak meclisi çalıştırmamak için her şeyi yapıyorlar" dedi.

"Peki bu milletin beklediği kanunları kim çıkaracak" diye soran Çelik, şunları söyledi: "Meclis bir şov yeri değil. O el fenerini taşıyarak biz Artvin'in köylerinde büyüdük. O el fenerinin duracağı yer orası değil. O el fenerini mecliste gezdirmek marifet değil. Meclisin itibarıyla kimsenin oynamaya hakkı yok. Ama milletvekili olduğunun farkında değil ki adam. Milletin kendisine ne görev verdiğinin farkında değil ki. Asli görevle değil, uğraşılmaması gereken görevle meşguller."

Ömer Çelik: Savaş planı yapmıyoruz



Suriye'deki gelişmeleri değerlendiren Çelik, "Türkiye Suriye için ne bir savaş planı yapıyor ne de sorunun savaşla çözülebileceğine inanıyor. Fransa'nın tampon bölge planına da iyi bakmıyoruz." dedi.

"Arap baharı"nın Suriye'deki ezberleri bozduğunu kaydeden Çelik, "Bir savaş durumunda aslında Esad'ın buna dönük bir hazırlığı da var. Geriye çekilip bir Nusayri devleti kurup iç savaşı tetiklemek..." dedi.

Suriye için dört aşamalı bi plan uyguladıklarını kaydeden Çelik, "İlk aşamada Sayın Başbakanımız Esad'a Baas rejiminin tekelinin sona erdirilmesi için telkinde bulundu.Seçime gidilmesi çağrısı yapıldı. Olağanüstü halin kaldırılması ve tutukuların serbest bırakılması talep edildi" dedi.

"Arap baharı"nı çok önce öngördüklerini söyleyen Çelik, "Biz Arap baharının Hamas'ın seçimle işbaşına gelmesiyle başladığını düşünüyoruz. Silahlı bir örgüt kendi meşruiyetine güvendi ve seçimle işbaşına geldi. Bu da batının ezberini bozdu" dedi.

Ömer Çelik, şöyle devam etti:

"Bizim yaptığımız uyarıları net bir şekilde ortaya koymak. Birinci aşamada Esad'a reformlar için telkinlerde bulunduk, belli bir aşamaya da gelindi. Ama bu katliamlar başlayınca ilişkiler gerildi. İkinci aşama bölgesel işbirliği aşaması. Esad bunu da reddetti. Bütün bu gelişmeler rejimin meşruiyetsizliğini gösteren gelişmeler. Bölgesel inisiyatif aşamasından küresel inisiyatif aşamasına geçtik. BM 'de birtakım görüşmeler yaptık. Dünyada uluslararası inisiyatif geliştirmesi gereken kurumlar etkisizliğini göstermekte. Çin bir veto kararı alıyor. Ama benim sınırımdaki ülkenin kaderini etkiliyor.

Suriyede rejim rejim olmaktan, devlet devlet olmaktan çıktı. Bir katliam rejimi var. Esad reform sözlerini ve diğer sözlerini elinde imkanlar varken gerçekleştirmedi.

Suriye'de sokak sokak ne olduğunu bizim hükümetimiz biliyor. Bu bölgede bu kadar büyük bir olay karşısında meseleyi basından izleyerek karar verme durumunda değiliz. Kendi kaynaklarımızdan haber alıyoruz. Rejimin sürekli zaman kazanarak daha büyük katliamlara hazırlandığını değerlendiriyoruz. "

Batı ve İran'ın Suriye üzerinden hesaplaşmaya çalıştığını kaydeden Çelik, "Çok basit askeri müdahale ile bu iş çözülür demek başka sıkıntıları tetikler" dedi.

"SÜNNİ DİKTASI DA İSTEMEYİZ"

Bölgedeki hassas dengelerin de gözetilmesi ve çalışmaların Arap Birliği inisiyatifinde yürütülmesi gerektiğini kaydeden Çelik, "Türkiye'nin bölgedeki gelişmeler konusunda akıl veren ülke konumunda olduğunu, Obama'nın da Türkiye'ye danıştığını" söyledi.

Suriye'deki azınlık rejiminin gitmesini isterken bir çoğunluk, Sünni diktasını da tercih etmeyeceklerini söyledi.

"ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER İHTİYAÇTIR"

MİT yöneticilerinin ifadeye çağrılmasıyla başlayan krize ilişkin soruları da yanıtlayan Çelik, meselenin "iktidar-cemaat kavgası", "müzakereciler ile güvenlikçilerin çatışması" gibi sunulduğunu ancak bu teorileri geçerli olmadığını söyledi.

Krizle birlikte özel yetkili mahkemelerin de tartışılmaya başlanmasını da değerlendiren Çelik, "Özel yetkili mahkemler Türkiye'de bir ihtiyaçtır. Türkiye'nin geçmişi güllük gülistanlık değil. Bu ülkede bürokrasi bir başbakanı asmıştır. Bu çok büyük bir ayıptır. Bu büyük günah anlık bir refleks değil kurumsallaştırılmaya çalışılmıştır. Bu kurumsallaşmış, vatandaşı tehdit unsuru haline getirmiş unsurlarla mücadele etmek için devlet içindeki çeteleşmeyi bilen mahkemelere ihtiyaç vardır. Cunta ve darbe mekanizmasına karşı Türkiye'nin bu tip mekanizmaya ihtiyacı vardır. Yürütmenin ve yasamanın alanına girdiği zaman yeni bir düzenleme yaparsınız. MİT Müsteşarı'nı savcının önüne çıkardığınız zaman, hele şu zamanda, MİT Müsteşarı başka ülkelerdeki muhataplarıyla görüşüyor. Müsteşar muhatabının karşısında kendi devletinde de sorgulanan birisi izlenimi verecek" şeklinde konuştu.

"ÖTEKİ TÜRKİYE" YARATILMAMALI"

Devlet içinde eskiye benzer bir çatışma görüntüsü vermenin yanlış olduğunu kaydeden Çelik, "cemaat-iktidar" kavramsallaştırmasına da itibar etmediğini söyledi.

Çelik, "Cemaat diyerek bir camiayı zan altında bırakacak şekilde analiz yaparsanız Türkiye'de devlet içinde iki hükümet var anlayışı ortaya çıkar, birtakım insanların hedef gösterilmesine, dışlanmasına yol açılır. Türkiye bugün öteki Türkiye ile resmi Türkiye'nin barıştığı bir ortamı yaşamaktadır. Yeniden 'öteki Türkiye' yaratacak duruma izin verilmemeli" şeklinde konuştu.

Çelik, MİT Kanunu'ndaki düzenlemeyle uygulamadaki sorunun düzeltildiğini, "savcılık makamının aşırı tasarufunun dengeye oturulduğunu" söyledi.

İnönü Stadı'nın Yapımına Mayıs'ta Başlanıyor



Beşiktaş camiasının uzun yıllardır beklediği haber sonunda geldi. İnönü Stadı'nı yıkıp yerine daha modern bir stat yapmayı planlayan siyah-beyazlı yönetimin hazırlattığı yeni projeye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan onay çıktı. Uzun uğraşlar sonunda Anıtlar Kurulu'ndan alınan iznin ardından, Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in Başbakan ile bir araya geldiğinde stat konusunun da konuşulduğu ve 35 bin kişilik bir stat için Başbakan'dan onay aldığı öğrenildi.

İşte yeni statla ilgili merak edilenler:

* 45 bin kişilik proje, 35 bin kişiye inecek.

* Olimpiyat standartlarına uygun yeni stat, şimdiki yükseklik geçilmeden, zemin zaten deniz seviyesinde olduğu için daha fazla aşağı inilmeden yapılacak.

* Mevcut çizimlerden farklı bir çalışma yapılıyor. Mevcut maketlerden en önemli farklar; tamamının üzeri kapatılacak, mevcut maketteki otel ve alışveriş merkezi yeni projede yer almayacak.

* Stat yaklaşık 35 metre içeri çekilecek ve cephe çevreye daha uyumlu hale getirilecek. Bu sayede Dolmabahçe'den Maçka'ya çıkan cadde yeraltına alınacak.

* 18 ayda tamamlanacak inşaat için Mayıs'ta kazma vurulacak ve inşaat 'yap-işlet-devret' modeliyle yapılacak. Bölüm bölüm değil, toptan yıkılıp yapılacak.

YAPIMI 18 AY SÜRECEK

Kapasitesi 45 bin kişiden 35 bin kişiye indirilecek olan stat için ilk kazma Mayıs ayında vurulacak. Yaklaşık 35 metre içeri çekilecek ve çevreye daha uyumlu hale getirilecek olan yeni İnönü Stadı'nın yapımının yaklaşık olarak 18 ay sürmesi bekleniyor.

Başbakan'dan TGB'ye Dava

Gönderen: Maykıl on 24 Şubat 2012 Cuma | 05:31



TGB’den yapılan açıklamaya göre, Başbakan Erdoğan, TGB’lilerin Libya ve Suriye ile ilgili olarak gerçekleştirdikleri basın açıklamalarında geçen "Nato kafa nato mermer" deyimini hakaret olarak görerek TGB yöneticilerine bir dava daha açtı.

Davanın ilk duruşması yarın Ankara Adliyesi’nde görülecek.

Başbakanlık konvoyundaki hareketli dakikalar

Gönderen: Maykıl on 22 Şubat 2012 Çarşamba | 01:53

Başbakanlık korumaları sivil bir kişiye yol kenarında sert müdahalede bulundu...

Başbakan Erdoğan'ın Tarabya Huber Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Gül'le görüşmesinden sonra Üsküdar Kısıklı'daki evine dönüşte hareketlilik yaşandı. Sivil bir kişi görevliler tarafından sert bir müdahaleyle araca bindirilerek götürüldü.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le Tarabya Köşkü'nde yaptığı görüşmeden sonra Kıyı Emniyeti"ne ait tahlisiye botuyla Anadolu yakasına geçti.

ALTUNZADE KÖPRÜSÜ'NDE HAREKETLİ DAKİKALAR
Kuzguncuk'ta bekleyen başbakanlık aracına binen Erdoğan, Kısıklı'daki evine doğru harekete geçti. Saat 18:30 sıralarında konvoy Altunizade Köprüsü'ne ulaştığında hareketlilik yaşandı. Konvoydaki bir cipten inen görevliler sivil bir kişiye önce sert bir şekilde müdahale ettiler. Sonra da, bir cipe bindirerek uzaklaştılar. Konuyla ilgili bir açıklama yapılmazken, Altunizade Köprüsü'nü yaya olarak geçen bazı vatandaşlar trafikte yaşadıkları sorundan yakındı.

Fetih 1453'ü evinde izlemiş

Gönderen: Maykıl on 18 Şubat 2012 Cumartesi | 01:21

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, merakla beklenen “Fetih 1453” filmini evine gönderilen kopyasından izledi. Başbakan’ın filmi beğendiği öğrenildi.

İstanbul’un fethini konu alan ve yapımcının 17 milyon dolarlık bütçesi olduğunu söylediği “Fetih 1453” filmi, dün saat 14.53’te vizyona girdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, merakla beklenen filmi herkesten önce izledi. Yapımcılığını ve yönetmenliğini Faruk Aksoy’un üstlendiği filmin bir kopyası, geçtiğimiz pazar günü Başbakan Erdoğan’ın evine gönderildi. Başbakan’ın, evinde izlediği filmi beğendiği açıklandı.

16 bin figüran
Faruk Aksoy, “Sinemaya vefa borcumu ödemek için ‘Recep İvedik’lerden kazandıklarımın neredeyse tamamını yatırdım” dediği “Fetih 1453” filmi hakkında ilginç ayrıntılar verdi. “Fetih, sadece bizleri değil, dünya tarihini ilgilendiren bir olay. Ortaçağ’ı kapatıp Yeniçağ’ı açtı” diyen Aksoy, filmde 16 bin yardımcı oyuncunun rol aldığını ve oyuncuların kıyafetleri için 44 bin metrekare kumaş kullanıldığını söyledi. Ünlü yapımcı ayrıca, 5 bin metrekarelik kapalı stüdyoda dekor hazırlandığı, özel olarak 10 bin silah ve silah aksesuvarı üretildiğini açıkladı. Devrim Evin, İbrahim Çelikkol, Dilek Serbest, Recep Aktuğ, Erden Alkan’ın yanı sıra geniş bir oyuncu kadrosunun rol aldığı filmin senaryosu İrfan Saruhan ve Atilla Engin’in imzasını taşıyor. Filmin müzikleri ise Benjamin Wallfisch tarafından hazırlandı.

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor