Son Dakika :
Selçuk Tepeli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Selçuk Tepeli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

"28 Şubat'ın askerleri yargılansın"

Gönderen: Unknown on 28 Şubat 2012 Salı | 09:31



TBMM Başkanvekili, 28 Şubat döneminin iç işleri bakanı Meral Akşener, Basın Kulübü programında Nihal Bengisu Karaca, Belkıs Kılıçkaya, Selçuk Tepeli ve Abdullah Kılıç'ın sorularını yanıtladı.

28 Şubat'a 15 yıl sonra bakıldığında "derin bir acı çekildiği"nin görüldüğünü kaydeden Akşener, "28 Şubat'ın 80 ve 60 ihtilallerinden net bir farkı var. Sivil toplum, yargı, sermaye ve medyanın üzerinden, aydın diye tabir edilen kişiler üzerinden, sihirli demokrasi sözcüğü üzerinden yapılmış bir müdahale olmasıdır" dedi.Refah Yol hükümetinin uyguladığı ekonomi politikalarının da süreci etkilediğini kaydeden Akşener, "Refah Yol hükümetinin ekonomi yönünün başarılı olduğunu dün de söyledim, bugün de söylüyorum. Refah Yol'un ekonomik tedbirleri İstanbul sermayesinin ciddi manda işine gelmemişti. Refah Yol yıkıldıktan sorna birden bire bankaların çöktüğünü görebeliriz. Birileri durumdan vazife çıkardı, birileri de milletin parasından hırsızlık çıkardı" şeklinde konuştu. 

"ERBAKAN'A BÜYÜK HAKSIZLIK YAPILDI"

Akşener şöyle devam etti: "Refah Yol'un kurulmasını istemeyen DYP'li milletvekilleri, il başkanları vardı. Ben kurulmasını savunanlardanım. Bu bir siyasi parti, eşit rekabet şartları içinde seçime gitmişsiniz. Savunma nedenim de cumhuriyetin kuruluşundan itibaren ihtilaf sahaları var. Millet - devlet kaynaşmasının sağlanmasında önemli bir adım olacağını düşünmüştüm. Hâlâ bu iddianın arkasındayım. Rahmetli Erbakan'a büyük haksızlık edildiğini düşünüyorum. Bütün her şey onun üzerine bırakıldı ama kimse düşünmüyor. Afganistan'da Kur'an-ı Kerim yaktılar, bir tane askerinizi çekmiyorsunuz. Aynı dönemde Erbakan'ın partisinin tabanı Filistin'di, imam hatiplerdi... Halktan bir tazyik söz konusuydu. Rahmetli Erbakan yıllardır bir siyasi geleneğin temsilcisi olarak 'Biz bu iktidarı yönetebiliriz' deyip sistemin sahibi olduğunu iddia eden aktörelere öyle bir tavrı vardı. Tabanının tazyikine rağmen uyuşmaya gayret ediyordu.

"AKIL TUTULMASI"

Refah Yol hükümeti 28 Şubat'taki o maddeleri imzalamayıp mesele erken seçim kararı alsaydı, doğru olan buydu. Ama haksızlık ediliyor. O günün şartlarında rahmetli Erbakan için şunu gördüm. Devlet kurumu diye kabul ettiği asker başta olmak üzere kurumların mensuplarıyla uzlaşmaya açık tavır sahibiydi. Meşruiyetini elde etmeye yönelik bir tavrı vardı. Erbakan'ın o gün yanında bulunanlardan en yüksek perdeden itiraz ettikerini duymadım. Ama taban taleplerini çok sert, baskıcı ve sürekli biçimde dile getiriyoru. Bir taraftan da bu iktidarı yürütmeye kararlı bir başbakan vardı."28 Şubat'ta bir akıl tutulması yaşandığını, tarihin ve halkın hüküm vereceğini kaydeden Akşener, dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel için de "Hangi saiklerle bilmiyorum ama Demirel süreçte taraftı" dedi.Refah Partisi'nin kapatılması için açılan davada tanık olmayı kabul ettiğini ancak Anayasa Mahkemesi'nin tanıklığını reddettiğini anlatan Akşener, "28 Şubat'ın askerleri inşallah yargılanırlar, hesap verirler" dedi.

"Arap baharı aslında Hamas'la başladı"

Gönderen: Maykıl on 25 Şubat 2012 Cumartesi | 07:15



AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Basın Kulübü programında Belkıs Kılıçkaya, Nihal Bengisu Karaca, Selçuk Tepeli ve Sardar Turgut'un sorularını yanıtladı.Suriye'deki gelişmeleri değerlendiren Çelik, "Türkiye Suriye için ne bir savaş planı yapıyor ne de sorunun savaşla çözülebileceğine inanıyor. Fransa'nın tampon bölge planına da iyi bakmıyoruz." dedi."Arap baharı"nın Suriye'deki ezberleri bozduğunu kaydeden Çelik, "Bir savaş durumunda aslında Esad'ın buna dönük bir hazırlığı da var. Geriye çekilip bir Nusayri devleti kurup iç savaşı tetiklemek..." dedi.Suriye için dört aşamalı bi plan uyguladıklarını kaydeden Çelik, "İlk aşamada Sayın Başbakanımız Esad'a Baas rejiminin tekelinin sona erdirilmesi için telkinde bulundu.Seçime gidilmesi çağrısı yapıldı. Olağanüstü halin kaldırılması ve tutukuların serbest bırakılması talep edildi" dedi."Arap baharı"nı çok önce öngördüklerini söyleyen Çelik, "Biz Arap baharının Hamas'ın seçimle işbaşına gelmesiyle başladığını düşünüyoruz. Silahlı bir örgüt kendi meşruiyetine güvendi ve seçimle işbaşına geldi. Bu da batının ezberini bozdu" dedi.Ömer Çelik, şöyle devam etti:"Bizim yaptığımız uyarıları net bir şekilde ortaya koymak. Birinci aşamada Esad'a reformlar için telkinlerde bulunduk, belli bir aşamaya da gelindi. Ama bu katliamlar başlayınca ilişkiler gerildi. İkinci aşama bölgesel işbirliği aşaması. Esad bunu da reddetti. Bütün bu gelişmeler rejimin meşruiyetsizliğini gösteren gelişmeler. Bölgesel inisiyatif aşamasından küresel inisiyatif aşamasına geçtik. BM 'de birtakım görüşmeler yaptık. Dünyada uluslararası inisiyatif geliştirmesi gereken kurumlar etkisizliğini göstermekte. Çin bir veto kararı alıyor. Ama benim sınırımdaki ülkenin kaderini etkiliyor. Suriyede rejim rejim olmaktan, devlet devlet olmaktan çıktı. Bir katliam rejimi var. Esad reform sözlerini ve diğer sözlerini elinde imkanlar varken gerçekleştirmedi. Suriye'de sokak sokak ne olduğunu bizim hükümetimiz biliyor. Bu bölgede bu kadar büyük bir olay karşısında meseleyi basından izleyerek karar verme durumunda değiliz. Kendi kaynaklarımızdan haber alıyoruz. Rejimin sürekli zaman kazanarak daha büyük katliamlara hazırlandığını değerlendiriyoruz. "Batı ve İran'ın Suriye üzerinden hesaplaşmaya çalıştığını kaydeden Çelik, "Çok basit askeri müdahale ile bu iş çözülür demek başka sıkıntıları tetikler" dedi.


"SÜNNİ DİKTASI DA İSTEMEYİZ"

Bölgedeki hassas dengelerin de gözetilmesi ve çalışmaların Arap Birliği inisiyatifinde yürütülmesi gerektiğini kaydeden Çelik, "Türkiye'nin bölgedeki gelişmeler konusunda akıl veren ülke konumunda olduğunu, Obama'nın da Türkiye'ye danıştığını" söyledi. Suriye'deki azınlık rejiminin gitmesini isterken bir çoğunluk, Sünni diktasını da tercih etmeyeceklerini söyledi.

"ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER İHTİYAÇTIR"

MİT yöneticilerinin ifadeye çağrılmasıyla başlayan krize ilişkin soruları da yanıtlayan Çelik, meselenin "iktidar-cemaat kavgası", "müzakereciler ile güvenlikçilerin çatışması" gibi sunulduğunu ancak bu teorileri geçerli olmadığını söyledi.Krizle birlikte özel yetkili mahkemelerin de tartışılmaya başlanmasını da değerlendiren Çelik, "Özel yetkili mahkemler Türkiye'de bir ihtiyaçtır. Türkiye'nin geçmişi güllük gülistanlık değil. Bu ülkede bürokrasi bir başbakanı asmıştır. Bu çok büyük bir ayıptır. Bu büyük günah anlık bir refleks değil kurumsallaştırılmaya çalışılmıştır. Bu kurumsallaşmış, vatandaşı tehdit unsuru haline getirmiş unsurlarla mücadele etmek için devlet içindeki çeteleşmeyi bilen mahkemelere ihtiyaç vardır. Cunta ve darbe mekanizmasına karşı Türkiye'nin bu tip mekanizmaya ihtiyacı vardır. Yürütmenin ve yasamanın alanına girdiği zaman yeni bir düzenleme yaparsınız. MİT Müsteşarı'nı savcının önüne çıkardığınız zaman, hele şu zamanda, MİT Müsteşarı başka ülkelerdeki muhataplarıyla görüşüyor. Müsteşar muhatabının karşısında kendi devletinde de sorgulanan birisi izlenimi verecek" şeklinde konuştu.

"ÖTEKİ TÜRKİYE" YARATILMAMALI"

Devlet içinde eskiye benzer bir çatışma görüntüsü vermenin yanlış olduğunu kaydeden Çelik, "cemaat-iktidar" kavramsallaştırmasına da itibar etmediğini söyledi.Çelik, "Cemaat diyerek bir camiayı zan altında bırakacak şekilde analiz yaparsanız Türkiye'de devlet içinde iki hükümet var anlayışı ortaya çıkar, birtakım insanların hedef gösterilmesine, dışlanmasına yol açılır. Türkiye bugün öteki Türkiye ile resmi Türkiye'nin barıştığı bir ortamı yaşamaktadır. Yeniden 'öteki Türkiye' yaratacak duruma izin verilmemeli" şeklinde konuştu.Çelik, MİT Kanunu'ndaki düzenlemeyle uygulamadaki sorunun düzeltildiğini, "savcılık makamının aşırı tasarufunun dengeye oturtulduğunu" söyledi.

Ömer Çelik: Savaş planı yapmıyoruz



Suriye'deki gelişmeleri değerlendiren Çelik, "Türkiye Suriye için ne bir savaş planı yapıyor ne de sorunun savaşla çözülebileceğine inanıyor. Fransa'nın tampon bölge planına da iyi bakmıyoruz." dedi.

"Arap baharı"nın Suriye'deki ezberleri bozduğunu kaydeden Çelik, "Bir savaş durumunda aslında Esad'ın buna dönük bir hazırlığı da var. Geriye çekilip bir Nusayri devleti kurup iç savaşı tetiklemek..." dedi.

Suriye için dört aşamalı bi plan uyguladıklarını kaydeden Çelik, "İlk aşamada Sayın Başbakanımız Esad'a Baas rejiminin tekelinin sona erdirilmesi için telkinde bulundu.Seçime gidilmesi çağrısı yapıldı. Olağanüstü halin kaldırılması ve tutukuların serbest bırakılması talep edildi" dedi.

"Arap baharı"nı çok önce öngördüklerini söyleyen Çelik, "Biz Arap baharının Hamas'ın seçimle işbaşına gelmesiyle başladığını düşünüyoruz. Silahlı bir örgüt kendi meşruiyetine güvendi ve seçimle işbaşına geldi. Bu da batının ezberini bozdu" dedi.

Ömer Çelik, şöyle devam etti:

"Bizim yaptığımız uyarıları net bir şekilde ortaya koymak. Birinci aşamada Esad'a reformlar için telkinlerde bulunduk, belli bir aşamaya da gelindi. Ama bu katliamlar başlayınca ilişkiler gerildi. İkinci aşama bölgesel işbirliği aşaması. Esad bunu da reddetti. Bütün bu gelişmeler rejimin meşruiyetsizliğini gösteren gelişmeler. Bölgesel inisiyatif aşamasından küresel inisiyatif aşamasına geçtik. BM 'de birtakım görüşmeler yaptık. Dünyada uluslararası inisiyatif geliştirmesi gereken kurumlar etkisizliğini göstermekte. Çin bir veto kararı alıyor. Ama benim sınırımdaki ülkenin kaderini etkiliyor.

Suriyede rejim rejim olmaktan, devlet devlet olmaktan çıktı. Bir katliam rejimi var. Esad reform sözlerini ve diğer sözlerini elinde imkanlar varken gerçekleştirmedi.

Suriye'de sokak sokak ne olduğunu bizim hükümetimiz biliyor. Bu bölgede bu kadar büyük bir olay karşısında meseleyi basından izleyerek karar verme durumunda değiliz. Kendi kaynaklarımızdan haber alıyoruz. Rejimin sürekli zaman kazanarak daha büyük katliamlara hazırlandığını değerlendiriyoruz. "

Batı ve İran'ın Suriye üzerinden hesaplaşmaya çalıştığını kaydeden Çelik, "Çok basit askeri müdahale ile bu iş çözülür demek başka sıkıntıları tetikler" dedi.

"SÜNNİ DİKTASI DA İSTEMEYİZ"

Bölgedeki hassas dengelerin de gözetilmesi ve çalışmaların Arap Birliği inisiyatifinde yürütülmesi gerektiğini kaydeden Çelik, "Türkiye'nin bölgedeki gelişmeler konusunda akıl veren ülke konumunda olduğunu, Obama'nın da Türkiye'ye danıştığını" söyledi.

Suriye'deki azınlık rejiminin gitmesini isterken bir çoğunluk, Sünni diktasını da tercih etmeyeceklerini söyledi.

"ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER İHTİYAÇTIR"

MİT yöneticilerinin ifadeye çağrılmasıyla başlayan krize ilişkin soruları da yanıtlayan Çelik, meselenin "iktidar-cemaat kavgası", "müzakereciler ile güvenlikçilerin çatışması" gibi sunulduğunu ancak bu teorileri geçerli olmadığını söyledi.

Krizle birlikte özel yetkili mahkemelerin de tartışılmaya başlanmasını da değerlendiren Çelik, "Özel yetkili mahkemler Türkiye'de bir ihtiyaçtır. Türkiye'nin geçmişi güllük gülistanlık değil. Bu ülkede bürokrasi bir başbakanı asmıştır. Bu çok büyük bir ayıptır. Bu büyük günah anlık bir refleks değil kurumsallaştırılmaya çalışılmıştır. Bu kurumsallaşmış, vatandaşı tehdit unsuru haline getirmiş unsurlarla mücadele etmek için devlet içindeki çeteleşmeyi bilen mahkemelere ihtiyaç vardır. Cunta ve darbe mekanizmasına karşı Türkiye'nin bu tip mekanizmaya ihtiyacı vardır. Yürütmenin ve yasamanın alanına girdiği zaman yeni bir düzenleme yaparsınız. MİT Müsteşarı'nı savcının önüne çıkardığınız zaman, hele şu zamanda, MİT Müsteşarı başka ülkelerdeki muhataplarıyla görüşüyor. Müsteşar muhatabının karşısında kendi devletinde de sorgulanan birisi izlenimi verecek" şeklinde konuştu.

"ÖTEKİ TÜRKİYE" YARATILMAMALI"

Devlet içinde eskiye benzer bir çatışma görüntüsü vermenin yanlış olduğunu kaydeden Çelik, "cemaat-iktidar" kavramsallaştırmasına da itibar etmediğini söyledi.

Çelik, "Cemaat diyerek bir camiayı zan altında bırakacak şekilde analiz yaparsanız Türkiye'de devlet içinde iki hükümet var anlayışı ortaya çıkar, birtakım insanların hedef gösterilmesine, dışlanmasına yol açılır. Türkiye bugün öteki Türkiye ile resmi Türkiye'nin barıştığı bir ortamı yaşamaktadır. Yeniden 'öteki Türkiye' yaratacak duruma izin verilmemeli" şeklinde konuştu.

Çelik, MİT Kanunu'ndaki düzenlemeyle uygulamadaki sorunun düzeltildiğini, "savcılık makamının aşırı tasarufunun dengeye oturulduğunu" söyledi.

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor