Son Dakika :
merkez bankası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
merkez bankası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

TL'nin Yeni Simgesi Ne Olacak?

Gönderen: Unknown on 1 Mart 2012 Perşembe | 03:42



Merkez Bankası'ndan yapılan yazılı açıklamada, Türk lirasına kazandırılan itibarın perçinlenmesi ve dünyada bilinirliğinin artırılması amaçlarına yönelik olarak Türk lirasını anlaşılabilir, özgün, estetik, elle yazımı kolay ve akılda kalıcı şekilde temsil edebilecek bir simge belirlemek üzere düzenlenen "TL Simge Yarışması" kapsamında gerçekleştirilen başvurulara yönelik yapılan değerlendirmelerin tamamlandığı kaydedildi. Açıklamada, TL simgesinin farklı bilgisayar ortamlarında güvenli bir şekilde uygulanabilirliğinin gösterimine ilişkin teknik çalışmalar tamamlandığı da kaydedildi.

Yarışma sonuçlarının açıklanması ve TL Simgesi olarak kullanılacak tasarımın tanıtımı için 1 Mart'ta basın toplantısı düzenleneceği belirtilen açıklamada, saat 11.00'de Merkez Bankası'nda düzenlenecek toplantıya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın katılacağı kaydedildi.

Yılmaz: Büyümeyi düşürmemiz lazım

Gönderen: Unknown on 28 Şubat 2012 Salı | 18:40



Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, Merkez Bankasının bağımsızlığının daha da güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, buna karşın bankanın bağımsızlık özelliğinin yeni anayasada yazılıp yazılmaması konusunda tereddütleri olduğunu söyledi.
Yılmaz, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ile Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün ''Dile Kolay 2. Edebiyat Günleri'' kapsamında düzenlediği ''Cüzdanımızdaki paranın değeri neden önemlidir, nasıl korunur, kim korur?'' başlıklı makale yarışmasına katılan lise öğrencilerine konferans verdi.
Konferansta, paranın tarihi hakkında bilgi veren, tarihsel süreç içerisinde paranın altın, gümüş karşılığı bir değeri olduğunu ifade eden Yılmaz, ''Şimdi böyle bir değer yok. Arkasında bir değer olmayan bu parayı neden taşıyoruz? Çünkü bu para itibarı olan bir paradır. O parada, parayı basan ülkenin itibarı var'' diye konuştu.
Enflasyon konusunda da öğrencilere bilgi veren Yılmaz, enflasyonun yükselmesinin fiyatların genel seviyesinin yükselmesi, düşmesinin ise fiyatların artış hızının azalması anlamına geldiğini kaydetti.
Enflasyonla mücadele herkesin görevi
Enflasyonla mücadelenin genel anlamda herkesin görevi olduğunu ifade eden Yılmaz, özel olarak ise bu görevin Merkez Bankasına ait olduğunu, enflasyonun yükseldiği durumlarda Merkez Bankasının gerekli tedbirleri aldığını dile getirdi.
Paranın değerini korumak konusunda herkesin sorumluluğu bulunduğunu belirten Yılmaz ''Alışveriş yaptığımız zaman fiş istemezsek paranın değerini korumuyoruz demektir. Herkes kuruşuna sahip çıkmalı, herkes parasının üstünü istemeli'' ifadesini kullandı.
Merkez Bankasının bağımsızlığına ilişkin görüşlerini de paylaşan Yılmaz, son tahlilde Merkez Bankasına bağımsızlığını veren erkin siyasi otorite olduğunu söyledi.
Merkez Bankasının bağımsızlığı
Türkiye'de yeni anayasa çalışmalarının sürdüğünü hatırlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Merkez Bankasının bağımsızlığı anayasaya girsin mi, girmesin mi? konusu son derece önemli. Merkez Bankasının bağımsızlığı şu an kanunla düzenlenmiştir. Anayasaya girmemesi konusu üzerinde çok dikkatli düşünülmesi lazım. Ben, şahsen Merkez Bankasının bağımsızlığına canı gönülden inanıyorum. Merkez Bankası bağımsızlığı, hükümete rağmen değil ama hükümet içinde kalarak bağımsız olmak son 10 yılda enflasyonun tek haneye inmesinde ve de ülkemizin uzun müddet başının belası olan yüksek faizden kurtulmasına vesile olmuştur. O nedenle Merkez Bankası bağımsızlığı güçlendirilsin, kuvvetlendirilsin. Ama anayasaya yazılıp yazılmaması konusunda benim tereddütlerim var. Yazıldığı zaman belki çok farklı bir şeyle karşılaşabiliriz. Aklımıza bugün gelmeyen durumlarla karşılaşabiliriz.''
Sorular
Konferansın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yılmaz, Avro Bölgesi'nde yaşanan krizi önlemek adına Avrupa Merkez Bankasının karşılıksız para bastığı hatırlatılarak, bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine, 2007 krizinden itibaren Amerika, Avrupa ve Japonya merkez bankalarının tıkanan kredi kanallarını açmak için piyasaya likidite sağladıklarını belirtti.
Buna karşın güven sorunu yaşandığı için sağlanan bu likiditenin krediye dönüşmediğini kaydeden Yılmaz, ''Kredi kanallarını açmak için bu paralar basılıyor. Avrupa'da bir bankacılık krizi kapıda. Eğer Avrupa Merkez Bankası bu kadar likiditeyi vermez ise çoğu bankanın sermayesi çok düşmüş vaziyette olduğu için daha fazla sorunla karşı karşıya gelebilirler. Şu anda enflasyon kontrol altında. Ama ekonomik aktivite canlanıp kredi kanalları işlemeye başladığında, göreceksiniz dünya önümüzdeki 5-6 yıldan sonraki dönemde enflasyonu konuşmaya başlayacak'' dedi.
''Büyümemizi biraz düşürmemiz lazım''
Yılmaz, cari açığa ilişkin bir soru üzerine de cari açık ile ilgili asıl problemin cari açık ile büyüme arasındaki ilişkide yattığını ifade etti.
Türkiye'nin hızlı büyüdüğü zaman cari açık verdiğini kaydeden Yılmaz, ''Çünkü cari açığımızın önemli bir kısmı yapısal. O nedenle bizim büyümemizi biraz düşürmemiz lazım. Ekonomimizin şu an potansiyel büyüme hızı, yüzde 5,5-6 gibi görünüyor ama biz yüzde 9 büyüdük. Dolayısıyla ne yapıp yapıp bizim bu büyümeyi uzun vadede aşağı çekmek yerine potansiyel büyümeyi mevcut büyüme seviyesine çekmemiz lazım ki mevcut işsizlere ve yeni iş arayanlara iş bulalım'' yorumunu yaptı.
Yılmaz, yeni anayasa metnine Merkez Bankasının bağımsızlığın yazılması konusunda neden tereddütlerinin olduğununu sorulması üzerine de Merkez Bankası bağımsızlığından taviz verilmemesi gerektiğini yineledi.
Merkez Bankası bağımsızlığının anayasa metnine girmesi halinde bir önceki dönemde atanan Merkez Bankası yönetimleriyle yeni seçilen siyasi iktidar arasında çekişme yaşanabileceğini ve uzun vadede ekonominin bundan zarar görebileceğini savunan Yılmaz, ''Bağımsızlık son derece önemli ama tarafların bunu hazmetmeleri lazım. Yani bu bir kültürel değişim. Siyasilerin bunu canı gönülden kabul etmeleri lazım ve buna saygı duymaları lazım. Atanmışların da yetki sınırlarını aşmamaları lazım'' diye konuştu.
İngiltere'nin yazılı anayasası olmamasına rağmen bu ülkede herkesin teamüllere uyduğunu anımsatan Yılmaz, kendisinin de böyle bir ortam istediğini söyledi.
Yılmaz, ''Öyle bir kültürel seviyeye ulaşacağız ki A, B, C partisi... Hangisi gelirse gelsin, ortaya çıkan teamüllere saygılı olacağız. Bu böyle olduğu müddetçe Merkez Bankası isterse hükümetle aynı yerde otursun kalksın, isterse Kaf Dağı'nın arkasında olsun değişen bir şey yok'' değerlendirmesinde bulundu.
Daha sonra, Yılmaz'a çini işlemeli tabak hediye edildi.
AA

Ücretsiz Şifre Dönemine Son

Gönderen: Maykıl on 27 Şubat 2012 Pazartesi | 09:19



Babacan’ın “Vatandaş parayı taksiyle götürse havale ücretinden daha az öder” diye eleştirdiği komisyonlar yeniden gündemde.

Habertürk gazetesinin haberine göre bankalar internet şubesi için gönderilen şifreden 25 kuruş SMS ücreti almaya hazırlanıyor Küresel ekonomik kriz ve Merkez Bankası'nın aldığı önlemler nedeniyle 2011'de kârları yüzde 10.3 eriyen bankaların yarasına müşteri merhem oluyor. 200 civarında ayrı kalemden ücret ve komisyon alan bankalar, geçen yıl müşteriden alınan ücret ve komisyon gelirlerini hatırı sayılır düzeyde artırarak kârlarda daha büyük bir darbe yemenin önüne geçti. Ancak, 2010 yılı sonunda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın “Vatandaş parayı taksiyle götürse havale ücretinden daha az ücret öder” diye eleştirdiği ve gündeme oturan banka ücret ve komisyonları önümüzdeki günlerde yeniden çok tartışılacağa benziyor. Bunun nedeni ise bankaların, internet bankacılığına girişte onay kodu olarak müşterilerinin cep telefonlarına gönderdiği mesajlardan ücret almaya hazırlanıyor olması.

Bu konu perşembe akşamı Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetimi ile gazetecilerin buluşmasında da gündeme geldi. Buluşmada, TBB yönetimi sMs maliyetlerine dikkat çekerek sMs ile şifre gönderiminin ücretlendirileceği sinyalini verdi. Bankaların internet şubesinin kapısından içeri giriş bedelinin ise 20-25 kuruş civarında olacağı belirtiliyor. Bankacılık kaynakları, bu tutarın bankadan bankaya değişebileceğini ancak sektörün önde gelen büyük bankalarının çalışmalarında 20-25 kuruş üzerinden hesaplamalarını yaptığı kaydediliyor.

GÜNLÜK 300-400 BİN SMS GÖNDEREN VAR

Büyük ölçekli bir bankanın günlük ortalama 300-400 bin civarı SMS gönderdiğini belirten bankacılar, yıllık SMS maliyetinin ise 20-25 milyon TL'yi bulduğunu belirtiyor. Öte yandan internet şifresi SMS’in yanı sıra şifrematik gibi cihazlarla da müşterilere iletiliyor. Bankalar bu cihazı belli bir ücret karşılığında müşterilere satıyor. Bankaların, şifre cihazlarının pazarlamasına da ağırlık vermesi bekleniyor.

ŞUBEYE GİTMEK DE ÇARE DEĞİL

Bankada yapılacak herhangi bir işleme komisyon ödememek için artık şubeye gitmek de çare olmayacak gibi görünüyor. Çünkü birçok banka, müşteri kendi şubesine de gitse komisyon alıyor. Son dönemde bazı bankalar müşterilerine gönderdikleri sms ile artık kendi şubelerinden yapacakları kredi kartı ödemeleri için bile 1-2 TL tutarında ücret alacağını duyurdu. Bankalar, 2011’de bankacılık hizmet gelirleri ile kredilerden alınan ücret ve komisyonlarını yüzde 18.9 yani 2.7 milyar TL artırarak 17.1 milyar TL'ye çıkardı. BDDK raporunda, bu gelirin esas olarak kredi kartı ücret ve komisyon gelirleri, havale ve diğer komisyon ve hizmet gelirlerindeki artış nedeniyle gerçekleştiği vurgulandı.


Araç ÖTV'sinde İndirim Sinyali

Gönderen: Maykıl on 24 Şubat 2012 Cuma | 03:02




Çalışma kabul edilirse Maliye yüzde 135'e kadar çıkardığı lüks otomobillerin vergisini yeniden eski haline getirebilir.

Maliye Bakanlığı'nın 4 ay önce cari açığa karşı alınan önlemler doğrultusunda Özel Tüketim Vergisi'ni (ÖTV) yüzde 130'a kadar artırdığı lüks otomobillerle ilgilli yeni bir çalışma yürüttüğü belirtildi. Buna göre vergi artışı sonrası Maliye'nin yeterli vergi geliri elde edemediği ve yüksek vergi oranlarının vergi kaçağını artırdığı yönündeki eleştiriler üzerine Maliye Bakanlığı, uzmanlarına konu hakkında yeni bir çalışma yapılması için talimat verdi. Maliye uzmanlarının lüks otomobillerle ilgili çalışmayı tamamladığ ve çalışmaya göre artırılan verginin geri alınmasının hem vergi gelirleri hem otomobil piyasası için daha iyi sonuçlar doğuracağına yönelik bulgulara ulaşıldığı ifade ediliyor. ÖTV artışının lüks otomobillerde kaçağı artırarak vergi gelirlerini düşürdüğü bunun yanında ÖTV zammı yapılmayan silindir hacmi 1.600 cc olan lüks otomobillere yönelim olduğu sonuç itibariyle vergi artışı ile arzulanan hedeflere ulaşılamadığı sonuçlarına varıldığı Maliye kulislarinde konuşuluyor. Çalışmada ayrıca aynı zamanda ÖTV'si yüzde 10'dan 15'e yükseltilen ticari araçlarda da bu artışın geri alınması yönünde kanaat oluştuğu dile getiriliyor.

FİNANSMAN DA KOLAYLAŞTI


Diğer yandan Yunanistan'ın borç sorununun neredeyse halledilmek üzere olması ve Avrupa Merkez Bankası'nın likiditeyi artırıcı yönde aldığı kararların da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere para akışını hızlandıracağı beklentisinin de cari açığa fren olması için alınan bu tedbirlerin yumuşatılması için gerekli zemini oluşturduğu kaydediliyor. 14 Ekim 2011'de cari açığa karşı başta sigara, cep talafonu ve alkol olmak üzere bir çok üründe getirilen ÖTV artışı ile silindir hacmi 1.600 ve 2000 cc arasında olan otomobillerde vergi yüzde 60'tan 80'e, 2000 cc'den façla olan otomobillerde ise yüzde 84'Ten 130'a çıkarılmıştı. Bu 1.600 cc ile 2.000 arasındaki otomobillerin fiyatını yüzde 12 ve 2000 cc'nin üzerinde olan otomobillerin fiyatını yüzde 25 artırmıştı.

Kapasite Kullanımı Şubat Ayında Yüzde 72.9 Oldu

Gönderen: Maykıl on 23 Şubat 2012 Perşembe | 23:54



Merkez Bankası tarafından düzenlenen ve şubat ayında imalat sanayinde faaliyet gösteren 2 bin 620 işyerinin katılımıyla gerçekleştirilen imalat sanayinde kapasite kullanım oranı sonuçları açıklandı.

Buna göre, geçen yıl şubat ayında yüzde 73 olan kapasite kullanım oranı, 2012 şubat ayında yüzde 72,9 olarak belirlendi.

Kapasite kullanım oranı ocak ayında ise yüzde 74,7 düzeyindeydi.

İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı çalışması, imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren iş yerlerinin anket döneminde mevcut fiziki kapasitelerine göre fiilen gerçekleşen kapasite kullanımlarının belirlenmesi amacıyla yapılıyor.

Merkez Bankası faiz kararını açıkladı.

Gönderen: Maykıl on 22 Şubat 2012 Çarşamba | 04:17

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, gecelik faiz oranlarını borçlanmada yüzde 5 düzeyinde sabit tuttu, borç vermede ise yüzde 12,5'ten yüzde 11,5'e indirdi.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, Başkan Erdem Başçı başkanlığında toplandı.

Bankadan toplantıya ilişkin yapılan açıklamada, gecelik faiz oranlarının borçlanmada yüzde 5'te sabit tutulduğu, borç vermede 12,5'ten yüzde 11,5'e, açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranının da yüzde 12'den yüzde 11'e düşürüldüğü bildirildi.

Politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının da yüzde 5,75 düzeyinde sabit tutulduğu ifade edildi.

Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesinde, Bankalararası Para Piyasası'nda saat 16.00-17.00 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borçlanma faiz oranının yüzde 0 düzeyinde sabit tutulduğu, borç verme faiz oranının da yüzde 15,5'ten yüzde 14,5'e indirildiği kaydedildi.

Açıklamada, son dönemde açıklanan verilerin iç ve dış talep arasındaki dengelenmenin öngörüldüğü şekilde sürdüğünü teyit ettiği, yurt içi nihai talep yavaşlarken net ihracatın büyümeye katkısının arttığı belirtildi.

Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde ekonomideki dengelenme eğiliminin süreceği ve cari işlemler açığının kademeli olarak azalmaya devam edeceğinin öngörüldüğü bildirildi. Olumlu maliyet unsurlarının etkisiyle Şubat ayından itibaren çekirdek enflasyon göstergelerinin aşağı yönlü bir eğilim sergilemesinin beklendiği kaydedildi.

Kurul'un, küresel ölçekte son dönemde alınan parasal genişlemeye ilişkin kararları da göz önüne alarak faiz koridorunun üst sınırının bir miktar indirilmesini uygun gördüğü, bununla birlikte, enflasyon görünümünün orta vadeli hedeflerle uyumlu olması için para politikasındaki temkinli duruşun bir müddet daha sürdürülmesi gerektiğini ifade ettiği bildirildi.

Öte yandan, küresel ekonomiye dair belirsizliklerin devam etmesi nedeniyle para politikasında esnekliğin korunmasının uygun olacağının belirtildiği, bu doğrultuda, alınan tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerinin dikkatle takip edileceği, bir hafta vadeli repo ihalesi ile yapılan Türk lirası fonlamasının miktarının gerekli görüldüğünde aşağı veya yukarı yönlü ayarlanacağı kaydedildi.

Açıklamada, açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin, Kurul'un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği vurgulandı.

Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti, beş iş günü içinde yayımlanacak.

BİR AY VADELİ REPO İHALELERİNDE ÜST SINIR 6 MİLYAR LİRA OLDU

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bir ay vadeli repo ihaleleri ile 24 Şubat–29 Mart 2012 döneminde açılacak her bir ihale miktarına ilişkin üst sınırı 5 milyar liradan, 6 milyar liraya yükseltti.

Merkez Bankasından yapılan duyuruda, TCMB'nin, 25 Kasım 2011 tarihinde yayınladığı duyuru ile bankaların likidite yönetimlerini kolaylaştırmak ve toplam fonlama maliyetlerini öngörebilmelerine yardımcı olmak amacıyla bir hafta vadeli repo ihalesi ile sağlamayı planladığı fonlama miktarı hakkında kamuoyunu düzenli olarak bilgilendireceğini açıkladığı hatırlatıldı. 

Bu doğrultuda, bir hafta vadeli repo ihalesi ile sağladığı vadesi gelmemiş toplam fonlama stoğu (haftalık vadeli fonlama miktarı) için her bir zorunlu karşılık döneminde planlanan alt sınırı Reuters sisteminin ''CBTF'' sayfasında ilan etmeye devam ettiği belirtilen duyuruda, söz konusu uygulamanın devamı olarak, her Para Politikası Kurulu toplantısında bir sonraki Kurul toplantısına kadar miktar ihalesi yöntemi ile düzenlenen bir hafta vadeli repo ihalelerine ilişkin günlük fonlamanın alt ve üst sınırları belirlenerek Reuters sisteminde aynı sayfada ilan edildiği kaydedildi.

Duyuruya göre, bu çerçevede, Para Politikası Kurulunun 21 Şubat 2012 tarihli toplantısında alınan karar uyarınca bir sonraki Kurul toplantısının yapılacağı 27 Mart 2012 tarihine kadar miktar ihalesi açılacak normal günlerde fonlama tutarının, yapılan TL likidite öngörüleri çerçevesinde 3 milyar lira ile 7 milyar lira arasında olması kararlaştırıldı.

Ayrıca, 2012 yılı Para ve Kur Politikası metninde yer alan likidite yönetimi stratejisi çerçevesinde başlanan bir ay vadeli repo ihaleleri ile 24 Şubat–29 Mart 2012 döneminde açılacak her bir ihale miktarına ilişkin üst sınır 5 milyar liradan 6 milyar liraya yükseltildi.

Likidite koşullarında öngörüler dışında önemli bir değişiklik gözlendiği istisnai durumlarda planlanan limitlerin dışında fonlama yapılabilecek.

Merkez Bankasının 2010 yılından bu yana uyguladığı kısa vadeli faiz oranları şöyle:

Borçlanma Borç Verme

Faiz Oranı Faiz Oranı

Tarih (Yüzde) (Yüzde)


--------- --------- --------

2010
-----

14 Ocak 6,50 9,00

16 Şubat 6,50 9,00

18 Mart 6,50 9,00

13 Nisan 6,50 9,00

18 Mayıs 6,50 9,00

17 Haziran 6,50 9,00

15 Temmuz 6,50 9,00

19 Ağustos 6,50 9,00

16 Eylül 6,25 8,75

14 Ekim 5,75 8,75

11 Kasım 1,75 8,75

16 Aralık 1,50 9,00

2011
------

20 Ocak 1,50 9,00

15 Şubat 1,50 9,00

23 Mart 1,50 9,00

21 Nisan 1,50 9,00

25 Mayıs 1,50 9,00

23 Haziran 1,50 9,00

21 Temmuz 1,50 9,00

04 Ağustos 5,00 9,00

23 Ağustos 5,00 9,00

20 Eylül 5,00 9,00

20 Ekim 5,00 12,50

23 Kasım 5,00 12,50

22 Aralık 5,00 12,50

2012
-------

24 Ocak 5,00 12,50

21 Şubat 5,00 11,50

HSBC STRATEJİSTİ FATİH KERESTECİ: MERKEZ RİSKİ AZALTMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR!
HSBC Stratejisti Fatih Keresteci Merkez Bankası'nın faiz koridorunu daraltmasını beklenmedik bir karar olarak nitenlendirdi. Keresteci bu kararı iki açıdan olumlu olarak değerlendirdi. İlk olarak Merkez Bankası'nın faiz koridorunu daraltarak TL'nin değer kaybına karşı başlattığı mücadeleyi yavaş yavaş gevşeterek, merkez bankasının TL'yi savunmak için biraz daha gevşek davranmasının yi bir karar olduğunu belirtti.

İkinci olarak ise Keresteci, "Kararla yayınlanan metin bir öncekine göre farklılık gösteriyor. Bir öncekinde enflasyondaki kısa vadeli düşüş yılın ikinci yarısında başlar görüşü vardı, şimdi ise çekirdek göstergelerde Şubat'tan itibaren gevşeme başlayabilir ifadesi var" dedi.

"Bir miktar enflasyona ilişkin merkez bankasının riskleri azaltmış gibi göründüğünü söyleyen Keresteci, Bunu bir araya getirdiğimiz zaman bu bono tahvil piyasası için iyi bir haber. Fakat merkez bankası son 1 - 1.5 buçuk ay içerisinde zaten kısa vadeli fonlamayı yüzde 8- 9 üzerinden sağlıyordu. O yüzden 12.5'i - 11.5'e çekmesi şu an için bir şey değiştirmiyor. Çok major bir etkisi olacağını zannetmiyorum" 

"KORİDOR BİRAZ DAHA DARALTILABİLİR" 
Keresteci pratik yansımasıdan öte mesaj olarak algılaması gerektiğini vurgulayarak, "Merkez bankası hep yavaş yavaş ek parasal sıkılaştırmayla başladı, sonra eki kaldırdı parasal sıkılaştırma yarattı. Şimdi de bu parasal sıkılaştırmayı biraz sulandırmaya başladı. Şartlar gelişirse koridor biraz daha daraltılabilir" dedi.

MERKEZ DURUŞUNU DEĞİŞTİRDİ!
Pratikte bir yansıma olacak ama merkez sert, keskin adımlar atmaktan ziyade merkez bankasının duruşu "TL çok değer kaybediyor. Bu değer kaybı enflasyon yaratıyor" şeklindeydi. Merkez Bankası artık yavaş yavaş faizi bir miktar gevşetip yurtdışından gelecek para girişine karşı korumam lazım görüşüne çekiyor. Yani yumuşak bir geçiş ben bunu bir sinyal olarak algılıyorum. Bundan sonraki dönem önemli. (aa)

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor