Son Dakika :
gündem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gündem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bingöl Üniversitesi'ne personel alınacak

Gönderen: Unknown on 1 Mart 2012 Perşembe | 10:51



Akademik personel alımına ilişkin duyuru, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Buna göre, Bingöl Üniversitesi Rektörlüğü, Mühendislik Fakültesine 3 profesör ile 2 yardımcı doçent, Ziraat Fakültesine 1 profesör ile 3 yardımcı doçent, Fen-Edebiyat Fakültesine 5 yardımcı doçent, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okuluna 1 yardımcı doçent alacak.

AA

AK Parti il binası yanında patlama


Sütlüce'deki AK Parti İl binasının yakınında bulunan çevik kuvvet otobüsünün yanında patlama
Patlamanın bir motosiklette meydana geldiği belirtiliyor.
Patlamada 5 polisin yaralandığı da gelen bilgiler arasında.


DHA



İstanbulda Patlama

* İlk belirlemeler göre yol kenarına bırakılan motosiklette, polis midibüsünün geçişi sırasında patlama meydana geldi

* Polis midibüsü ile sivil bir araçta hasar meydana geldi.

* Patlamada 10 polisin yaralandığı belirtiliyor.

* Patlamada motosikletin bırakıldığı yolun kenarındaki inşaatta çalışan işçilerinde yaralandığı ifade ediliyor.

* Yaralılar ambulansla çevre hastanelere kaldırıldı
DHA 

Fetih 1453 Time Dergisinde

ABD’de yayımlanan Time dergisi Fetih 1453 filmini sayfalarına taşıdı. Time’de çıkan makaleden dikkat çeken detaylar şöyle:

“Türkiye’nin jeopolitik yıldızı yükselişteyken ülkenin gelmiş geçmiş en büyük filminin belki de Akdeniz dünyasının en belirleyici tarihi anını kutlaması oldukça uygun.

Fetih 1453, 15. yüzyıldaki Osmanlı kuşatmasının ve Konstanapolis’in -şimdi İstanbul- ele geçirilmesinin 17 milyon dolarlık, metal kaplamalı, pala sallamalı bir yeniden anlatılışı.

Çin film endüstrisinin seri üretim haline getirdiği milliyetçi, ortaçağ destanı tarzındaki bir film için standart bir ücret gibi görünüyor. Ancak kuşatmanın tarihi önemi göz önüne alınınca Fetih 1453 bazılarını sinirlendirdi.

Türkiye içinden ve dışından bazı eleştirmenler filmin ‘300 Spartalı’nın tersi’ doğasından, Yunanların pandomimci, tek boyutlu kötü adamlar, korkak, rüşvet alan, şeytanlar olarak resmedildiği gerekçesi ile şikayet ediyor. Filmdeki dini öğeler Arap dünyasındaki Müslüman seyirciyi çekebilir.”

Milliyet

Kabak ve kova ile Türk Marşı yorumu



Samsun'da bir ilköğretim okulunca kurulan ve çoğunluğu Roman öğrencilerden oluşan orkestrada, enstrüman olarak kullanılan yoğurt kovası, süs kabakları, boncuklar ve elek gibi malzemelerler Mozart'ın Türk Marşı'nı çalıyorlar.

Yavuz Selim İlköğretim Okulu'nda müzik öğretmeni olarak görev yapan Gülin Öziskender öncülüğünde, yaklaşık 30 öğrencinin katılımıyla ''Ekoritm'' adlı bir orkestra oluşturuldu. Orkestrada görev alan öğrenciler çalışmalarda müzik aleti olarak davul yerine 'yoğurt kovası', marakas yerine 'süs kabağı', gazoz kapakları, boncuk, ve PVC borularını kullanarak ritm oluşturuyor.

Orkestranın kurucusu Gülin Öziskender, okulda öğrencilerin eğitime olan ilgisini artırmak amacıyla böyle bir çalışma başlattıklarını söyledi

Orkestrada görev alan öğrencilerin çalışmalara severek katıldığını ifade eden Öziskender, evlerde atıl durumda olan veya çöpe gidecek malzemeleri değerlendirip, öğrencilere müziği sevdirmeyi hedeflediklerini söyledi.

Orkestra çalışmalarıyla öğrencilerin hem eğlendiklerini hem de öğrendiklerini vurgulayan Öziskender, şunları kaydetti:

''Yaklaşık üç yıl yüksek lisans alanında 'orff yaklaşımı' üzerine çalışmalar yaptım. Orff yaklaşımı, doğal malzemelerden ve toplumların kendi kültürlerinden gelen şarkıları ve oyunları, doğaçlamalarla öğretmeyi amaçlayan özel bir öğretim yöntemidir. Müzik eğitimimden sonra bu alana yöneldiğim için ister istemez bu durum, okuldaki çalışmalarıma da yansıdı. 3 yıldır müzik öğretmenliği yapıyorum. Bu sene çocuklarla beraber atık malzemelerin yanı sıra güzel tını elde edebileceğimiz malzemeleri birleştirerek bir ritm grubu kurduk.''

Çalışmaların eğlenceli bir şekilde ilerlediğini dile getiren Öziskender, şöyle devam etti:

''Orkestramızda, yoğurt kapları, kendi yetiştirdiğim süs kabakları, gazoz kapakları, boncuklar, elek kasnaklarını davul derisiyle birleştirip elde ettiğimiz deflere yer verdik. Öğrencilerimizin çalışmalara ilgisi çok fazla. Hem yapım aşamasında hem de çalışmalarda çok gayret gösteriyorlar. Hiçbir çalışmayı kaçırmıyor, verilen görevlere özenle yaklaşıyorlar. İlk başta doğaçlamayla başladık. Bir kalıp oluşturduk, o kalıbın içine her bir öğrenci bir doğaçlama kattı. Tamamının birleşiminden de güzel işler ortaya çıktı. Öğrencilerim Mozart'ın Türk Marşı bestesini çalıyor. Benim yazdığım bir besteyi de hazır duruma getirdik.''

Ekoritm orkestrası olarak 23 Nisan'da kısa bir gösteri yapacaklarını belirten Öziskender, Mayıs ayı ortalarında da daha geniş kapsamlı bir sunumda bulunacaklarını kaydetti.

K.Maraş ve Konya'da civa paniği



Elbistan'a bağlı Karahasanuşağı köyü ilköğretim okulunda eğitim gören ve rahatsızlanan öğrencilerden 19'u, Kahramanmaraş Devlet Hastanesinde yapılan ilk tedavilerinin ardından, Gaziantep Çocuk Hastanesine sevk edildi.

Gaziantep Çocuk Hastanesi Başhekim Vekili Yalçın Mahsereci, konuyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, birinin yoğun bakıma alındığı çocukların hiçbirinin hayati tehlikelerinin bulunmadığını ve genel sağlık durumlarının iyi olduğunu bildirdi.

Dr. Mahsereci, öğrencilerden alınan kan ve idrar örneklerinin Ankara'ya gönderildiğini kaydetti.

-Cihanbeyli'de cıva zehirlenmesi . 30 öğrenci hastanelik

Konya'nın Cihanbeyli ilçesinde girdikleri fen bilimleri laboratuvarında yere döktükleri cıvadan zehirlenen 30 öğrenci ile sınıfı boşaltmaya çalışan öğretmen ve hizmetli hastaneye kaldırıldı.

İlçe merkezindeki Seniha Belgin İlköğretim Okulu'nda okuyan 8. sınıf öğrencileri, boş geçen fen dersinde fen bilimleri laboratuvarına girerek dolaptaki cıva kabı ile oynamaya başladı.

Bu sırada kabı yere düşüren öğrenciler, kabın içinde bulunan cıvanın dökülmesine rağmen oyunlarına devam ettiler. Bir süre sonra öğrencilerin durumu anlatmasıyla sınıfa gelen nöbetçi öğretmen Mustafa Ağcaoğlu ve hizmetli Muazaffer Karabulut sınıfı boşalttı.

Kısa süre sonra baş ağrısı ve nefes darlığı çeken 30 öğrenci ile nöbetçi öğretmen Ağcaoğlu ve hizmetli Karabulut, ambulanslarla Cihanbeyli Devlet Hastanesine kaldırıldı.

Burada ilk müdahalesi yapılan Karabulut ile 9 öğrenci Ankara'ya sevk edildi.

Yaşanan bu olayın ardından okulda eğitime bir gün ara verildi.

AA

Sendikalar Meclis'te 4+4+4 ü tartıştı



Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasına ilişkin yasa teklifinin görüşüldüğü TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda kurulan alt komisyonun Başkanı AK Parti Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, ''teklifte değişiklik yapıldığı'' haberlerini değerlendirirken, ''Bizim elimizdeki resmi metin, alt komisyona birleştirilerek sevk edilen metindir'' dedi.

Alt komisyonda konuşan Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir, zorunlu eğitim sürecinde çocukların mesleki eğitime kaydırılmasının eğitimi kesintili yapmak anlamına geldiğini ileri sürdü.

Kırsal kesimdeki kız öğrencilerin birinci 4 yıllık süreden sonra okulu bırakmak zorunda kalabileceklerini öne süren Demir, kız öğrencilerin okullaşma oranının 1997'de yüzde 78 olduğunu, 8 yıllık kesintisiz eğitim sayesinde bu oranın yüzde 98'e çıktığını söyledi.

Sendikaların sürece dahil edilmediğini öne süren Demir, zorunlu eğitimin 1 yılının okulöncesi eğitim olmak üzere 13 yıla çıkarılması önerisinde bulundu.

Yasa teklifinin geri çekilmesi gerektiğini savunan Demir, konun tüm taraflarla toplantılar yapılarak ele alınması gerektiğini söyledi.

Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız da hiçbir bilimsel çalışma yapılmaksızın mesleki yönlendirmenin yapılmasının doğru olmayacağını savundu.

Yasa teklifinin gerekçesinde, 6-14 yaşın aynı ortamda bulunmasının sakıncalı olduğunun belirtildiğini söyleyen Yıldız, 8 yıllık kesintisiz eğitimde fiziki koşullarla ilgili gerekli önlemlerin alındığını, bunun için yeni bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmadığını ileri sürdü.

Yıldız, 8 yıllık kesintisiz eğitimin kız çocuklarının okullaşmasına olumsuz katkısı olmadığını söyledi.

Önerilen sistemin sınavları ve dershane sayılarını artıracağını da öne süren Yıldız, 2 yıl okulöncesi eğitim, 9 yıl kesintisiz temel eğitim ve 4 yıl ortaöğretim olmak üzere eğitim süresinin toplam 15 yıl olmasını istedi.

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ise temel eğitimin ilk kademesinin 5 yıldan 4'e indirilmesinin nedenini anlamadığını ifade ederek, Milli Eğitim Bakanlığının bu konuya ilişkin düşüncelerinin teklife yansımadığını ileri sürdü.

İlk kademenin 4 yıl olmasıyla birlikte 50 bin sınıf öğretmeninin boşa çıkacağının belirten Koncuk, ortaöğretimin süresinin artmasıyla da öğretmen ihtiyacının artacağını hatırlattı.

Koncuk, sendika olarak eğitim süresinin 1 5 3 4 olmak üzere toplam 13 yıl olmasını istediklerini bildirerek, temel eğitimin yüz yüze verilmesi gerektiğini söyledi. Koncuk, ''Ne birinci 4 yıldan, ne de ikinci 4 yıldan sonra açıköğretim uygularız demek eğitim öğretimden hiç anlamamak demektir. Bu korkunç bir hata olur, vazgeçilmelidir'' dedi.

Vatandaşların talebinin olması halinde imam hatip okullarının orta bölümünün açılması gerektiği düşüncesini paylaşan Koncuk, din dersinin de seçmeli hale getirilmesini önerdi.

Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer ise teklifi yetersiz bulduklarını öne sürerek, kesintisiz eğitim uygulamasının olumsuz yönleri olduğunu savundu.

Özer, ilköğretimin kesintili olmasının ve iki kademeli hale getirilmesinin doğru bir adım olduğunu söyledi.

Ortaöğretim için ise yasal zorunluluk değil, teşvik esaslı zorunluluk algısının üretilmesi gerektiğini anlatan Özer, okulöncesi eğitimin isteğe bağlı ve 1 yıl, temel eğitimin kesintili 8 yıl, ortaöğretimin ise isteğe bağlı ve 4 yıl olması teklifini getirdi.

-''Bu kutsal bir metin değil''-

Öte yandan Eğitim Sen Genel Başkanı Yıldız'ın, yasa teklifinde yapıldığı öne sürülen değişikliğe ilişkin dün basında çıkan haberleri sorması üzerine alt komisyon başkanı Işık, şöyle konuştu:

''Elimizde bir metin var. Bu kutsal bir metin değil, dokunulmaz değil. Zaten alt komisyonun kurulmasının sebebi bu metnin gözden geçirilmesi, toplumun isteklerinin, şikayetlerinin dikkatte alınarak bu metnin yeniden düzenlenmesi. Bize ayrıca bir kanun teklifi metni gelmedikten sonra bu doğrudur veya yanlıştır diye yorum yapamayız. Ancak sizlerin önerilerinden bu metnin bu şekilde olmaması gerektiğini söylemeniz kayda geçiyor. Biz de alt komisyon olarak sizlerin bu görüşlerini alacağız. Bizim elimizdeki resmi metin, alt komisyona birleştirilerek sevk edilen metindir.''

CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter de ''Yasa teklifinin tartışıldığı bu dönemde yasanın temel maddelerinde değişiklik yapıldığı veya yapılacağına ilişkin bilginin komisyonun hiç bilgisi olmaksızın basına sızdırılıp tartışılıyor olması da doğal mı normal mi sizce? Komisyona saygı mı?'' diye konuştu.

-Akademisyenlerin görüşleri-

ODTÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Özden, temel eğitimin 12 yıl olmasının önemine değinerek, okulöncesi eğitimin teklifte yer almamasını eleştirdi.

Bu yasa teklifinin geleceği ilgilendirdiğini ve bu gerekçeyle tüm taraflarca tartışılması gerektiğini savunan Özden, ''12 yıllık temel eğitim faydalı bir iş ama böyle bölük pörçük olmamalı. Gözden geçirilmeli böyle çıkarsa ileride aynı şeyleri temizlemek zorunda kalacağız'' diye konuştu.

Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Ali Gül ise teklifin kaygı ile karşılandığını belirterek, mesleki yönlendirmenin ileriki yıllara bırakılması gerektiğini iddia etti.

Yasa teklifinin geri çekilmesi önerisinde bulunan Gül, konunun tarafların katılımıyla toplantılar düzenlenerek tartışılması gerektiğini söyledi.

TESK Genel Sekreteri Naci Sulkalar da mesleki eğitimin yaygınlaştırılmasına ilişkin bir maddenin teklife eklenmesi gerektiğini belirterek, Türkiye'de mesleki eğitimde yönlendirmenin eksik olduğunu ve bunun da yaş ile ilgili olmadığını, 4 4 4 uygulamasıyla çözülemeyeceğini savundu.

Sulkalar, meslek ile ilgili bilgilendirme için 11 yaşın çok erken olduğunu ifade ederek, o yaşlarda çocuğun ilgisinin ortaya çıkamayacağını ileri sürdü.

-''Kılık kıyafet yasağından vazgeçilmeli''-

Eğitim Reformu Girişimi Koordinatörü Batuhan Aydagül ise kesintisiz eğitimin dünyanın kalkınmış ülkelerinin çoğunluğunda uygulanan bir sistem olduğunu belirterek, ''Yasa teklifi kırsal kesimde yaşanan zorlukları çözecek düzenlemeler barındırmıyor'' diye konuştu.

Aydagül, yasa teklifiyle birlikte eğitim kalitesinin gerileyeceğini savundu.

Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı yetkilisi Suat Özçağdaş, kariyer planlamasının lise son sınıflarda olması gerektiğini ileri sürdü.

ÖNDER İmam Hatip Liseleri Mezunlar Mensupları Derneği Genel Başkanı Hüseyin Korkut da eğitimin kademeli hale gelmesinin eğitim ortamı için bir kazanım olacağını öne sürdü.

Mesleki eğitimin kesintisiz eğitimle tahribat aldığını, ciddi kalite kaybı ve talep kaybına uğradığını savunan Korkut, teklifin kız çocuklarının okullaşma oranını artıracağını savundu.

Ortaöğretimdeki kılık kıyafet yasağı dayatmasından vazgeçilmesi gerektiğini ifade eden Korkut, teklifin derneğin beklentileriyle örtüştüğünü söyledi. Korkut, Bakanlar Kuruluna bırakılan düzenlemelerin de kanun teklifiyle yapılmasını önerdi.

Korkut, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi'nin yanında seçmeli Kuran-ı Kerim dersinin da konuylamasını istedi.

-''12 yıl Türkiye için lüks''-

Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, teklif sonrası 65 bin daha derslik açığı çıkacağını, yeniden niceliksel sıkıntılara yol açacağını, geriye gidiş yaşanacağını iddia etti.

Teklifle, sınıf öğretmenliğinde fazla, branş öğretmenliğinde eksiklerin ortaya çıkacağını ifade eden Pehlivanoğlu, dünyada kesintisiz eğitim kavramının bulunmadığını, bunun zorunlu eğitim olduğunu kaydetti. Pehlivanoğlu, 8 yıllık zorunlu eğitimin, Türkiye'de okullaşma oranını artırdığına işaret etti.

Artık eğitimin nitelik boyutunun tartışılmasının zamanı geldiğini ifade eden Pehlivanoğlu, ''Türkiye'nin önünde genç nüfus fırsatı var. Bunu tehdit haline mi yoksa fırsat haline mi dönüştüreceğiz. Bu bizim elimizde'' dedi.

Pehlivanoğlu, zorunlu eğitimin 9 yıl olması gerektiğini savunarak, şu önerileri dile getirdi:

''12 yıl Türkiye için lükstür. Elimizdeki imkanları iyi kullanmak zorundayız. 9 yıllık eğitimin niteliğinin yükselmesine odaklanmalıyız. Temel becerilerini yüzeysel kazanmış nesillerle ileriye gidemeyiz. 9 yıl içinde okul öncesi de var. Liselerin 4 yıla çıkmasından vazgeçmeliyiz. Bu kaldırılamıyorsa, yeni başlayacaklar için 3 yıla indirilmeli, 4 yıl olmasının hiçbir getirisi yoktur. 6,7,8. sınıflarda mesleki eğitime yönlendirilmeli, yeni tip okullar yerine seçmeli dersler, program düzenlemeleriyle beklentilere göre eğitim sistemi kurulabilir. ''

Projekent 2012'de geri sayım başladı



Öğrencilerin Ar-Ge’yi ve girişimciliği tanıdığı, öğrenci-üniversite-sanayi üçlüsünün aynı platformda buluştuğu, proje yarışmalarıyla yetenekli üniversite öğrencileri ve firmaların bir araya geldiği bu etkinlikte, Türkiye’nin en önemli girişimcilerinin sunum ve eğitim destekleriyle, kapsamlı ve geniş fuar alanıyla öğrencilerin ufkunun genişletilmesi amaçlanıyor.

Etkinliği İstanbul Teknik Üniversitesi IEEE Öğrenci Kolu düzenliyor. Yaptığı başarılı çalışmalar sonucunda uniaktivite.net tarafından geleneksel olarak düzenlenen En Aktif Kulüp yarışmasında Bilim ve Teknoloji kategorisinde En Aktif Öğrenci Kulübü unvanını kazanan İTÜ IEEE’nin yaptığı bu etkinliğe Alphan MANAS, Baybars ALTUNTAŞ, Serdar KUZULOĞLU gibi önemli isimler geliyor. Geniş fuar alanı, eğitimler ve çeşitli etkinliklerle dopdolu 3 gün sizleri bekliyor.

Haber7

Başarılı 10 öğrenciye otomobil verecek



Muammer Dereli Anadolu Öğretmen Lisesinde düzenlenen otomobil dağıtım töreninde konuşan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, başarıyı ödüllendirmenin yeni başarıların önünü açtığını söyledi. Karaosmanoğlu, öğrencilerin çalışarak bu başarıyı elde ettiklerini ve bu ödülleri almaya hak kazandıklarını ifade etti.

Karaosmanoğlu, bütün öğrencilerin medeniyet ve başarı yarışında daha gayretli olması gerektiğini vurgulayarak, ''Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olarak, çocuklarımızı başarıya teşvik etmek amacıyla üniversite sınavında ilk yüze giren 10 öğrenciye otomobil veriyoruz'' dedi.

Öğrencilerin otomobilleri satabileceğini de ifade eden Karaosmanoğlu, ''Medeniyet ve bilim yarışında, dünyanın teknolojiye hızlı adımlarla koştuğu bu çağda, bütün başarıları ödüllendirmeye devam edeceğiz. İsterse önümüzdeki yıl ilk 100'e giren öğrencilerin tamamı Kocaeli'den çıksın. Daha çok mutlu olacağım, tümüne de otomobil vereceğiz. Hiç tereddütünüz olmasın''dedi.

Törene katılan ve LYS'de 557 puan alarak Türkiye 92.'si olan Berna Tarı ise başarının hediyelerle taçlandırılmasının insanı daha da mutlu ettiğini söyledi

Tarı, Boğaziçi Üniversitesi'nde İngilizce Öğretmenliği Bölümünde okuduğunu belirterek, ''Kocaeli Büyükşehir Belediyesine teşekkür ediyorum'' dedi.

Konuşmaların ardından Karaosmanoğlu, Tarı'ya aracın anahtarını verdi. Törene katılamayan diğer öğrencilerin anahtarları da daha sonra verilecek.
AA

Atamayan 100 bin öğretmene gün doğdu



Bakanlık, yeni sistemle beraber ortaya çıkacak ihtiyaçları karşılayabilmek için çalışmalara başladı. Türkiye'de şu an 660 bin kadrolu öğretmen görev yapıyor. Yaklaşık 60 bin de ücretli öğretmen bulunuyor. KPSS verilerine göre şu an toplam 264 bin 277 potansiyel öğretmen adayı var. Ancak MEB'in ihtiyacı bu rakamın çok altında. Bu adayların birçoğu da bakanlığın ihtiyaç duyduğu alanların dışından mezun. Zaman'da yer alan habere göre, bazı alanlarda ise bakanlığın ihtiyaç duyduğunun çok üzerinde mezun var. Buna göre, bakanlık, yeni sistemde 100 bin öğretmene ihtiyaç duyulacağını belirledi. 12 yıllık eğitime geçilmesinin ardından normal atamalara ilave olarak iki yıl 50 bin+50 bin şeklinde öğretmen ataması yapılması halinde ihtiyacın karşılanacağı öngörülüyor. Yeni sistemle birlikte ne kadar okul, derslik ve araç gerece ihtiyaç duyulacağına ilişkin çalışma ise sürüyor.

En çok rehber öğretmen açığı var

Öğretmen açığının branşlara göre dağılımına bakıldığında ilk sırada 19 bin 730 rehber öğretmenler geliyor. Bunu 13 bin 122 okulöncesi öğretmen ve 10 bin 966 beden eğitimi öğretmeni ihtiyacı takip ediyor. Din kültürü öğretmen ihtiyacı 8 bin 882, İngilizce öğretmen ihtiyacı 8 bin 465. Öte yandan bakanlık, YÖK ile birlikte öğretmen atama planlaması yapıyor. Atama bekleyen öğretmenlerin önemli bir bölümü, MEB'in ihtiyaç duymadığı alanlardan mezun. Atama bekleyen öğretmenlerle bakanlığın ihtiyaç duyduğu alanlar arasında uyumsuzluk var. Bunun sebebi ise yıllarca süren ihtiyaç olmayan bölümlerin fazla mezun vermesi, ikinci öğretimlerin eğitime devam etmesi gibi nedenler. Yıllardır devam eden bu soruna çare üretmek için MEB, öğretmen planlaması yapacak bir birim kurdu. Hangi yıl ne kadar öğretmene ihtiyaç duyulduğu ve hangi alanlarda öğretmene ihtiyaç duyulacağı bu birim tarafından tespit ediliyor. Bakanlık, bu konuda YÖK'le de uyumlu çalışıyor.
ZAMAN

12 yıllık zorunlu eğitim alt komisyonda



Alt Komisyon Başkanı, AK Parti Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, toplantı öncesinde yaptığı kısa açıklamada, bugün 15-16 ilgili sivil toplum kuruluşunu ve meslek örgütünü dinleyeceklerini, doğrudan ilgili olmayan kuruluşlardan da yazılı görüş istediklerini ifade etti.

Bu görüşleri dinledikten sonra pedagojik bir yaklaşımla, en doğrusunu yapmaya çalışacaklarını ve bir metin oluşturacaklarını belirten ışık, alt komisyon olarak ''iktidar-muhalefet anlayışıyla hareket etmeyeceklerini'' açıkladı. Işık, şunları söyledi:

''Dün, eğitim ile hiç ilgisi olmayan BDDK ve TMSF ile ilgili düzenlemenin metinden çıkarılması ve onların farklı bir kanun teklifi olarak gelmesi konusunda AK Parti grubuyla yaptığımız görüşme olumlu oldu. Zannediyorum bu konuyu bugün ayrı bir kanun teklifi olarak getirecekler. Dolayısıyla bu maddeyi bugün çıkarmış olacağız.''

AA

KPSS ile öğretmen alımına son!




Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, öğretmenlerin KPSS ile değil alan sınavıyla atanacağı yeni sistemi anlattı. MİLLİ Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, uzun zamandır tartışılan KPSS ile öğretmen alımına son vereceklerini açıkladı. "KPSS ile öğretmen adayları, sadece genel kültür, genel yetenek ve öğretmenlik meslek bilgisine yönelik testlere tabi tutuluyor. Öğretmenlerin alan bilgileri ölçülmüyor" diyen Dinçer, bakanlığın yeni bir sınav sistemi üzerinde çalıştığını söyledi.

YENİ SINAV SİSTEMİ 

Dinçer, MHP Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman'ın sorularını yanıtlarken her yıl öğretmen atamalarını Maliye Bakanlığı'nın belirlediği sayıya göre yaptıklarını belirtti. Açığın ücretli öğretmenlerle giderilmeye çalışıldığını anlatan Dinçer, 10 yılda 316 bin 687 öğretmen atandığını, buna karşın 157 bin 153 öğretmenin emeklilik, istifa ve diğer nedenlere ayrıldığını söyledi. Dinçer, 2011 yılı ekim ayı itibarıyla öğretmen açığının da 126 bin 137 olduğunu açıkladı. Dinçer, KPSS'nin öğretmen adaylarının alan bilgisini ölçmede yetersizliğine değinerek, "öğretmenlik mesleğine nitelikli adayların kazandırılabilmesi için öğretmen adaylarının alan bilgisi yönünden de ölçülmelerinin gerekli" olduğunu söyledi. Öğretmenlerin alan bilgisini ölçecek yeni düzenleme üzerinde çalışıldığını vurgulayan Dinçer, "Konuyla ilgili olarak gerekli düzenleme yapılıncaya kadar mevcut uygulama sürdürüleceğinden şu anda KPSS puanına göre atama bekleyen adaylar etkilenmeyecek" dedi. Dinçer, 2003'te KPSS'ye 127 bin 973 adayın girmesine karşın 2011'de sayının 229 bin 767'ye çıktığını, 9 yılda KPSS'ye giren öğretmen adayı sayısının da 1 milyon 835 bin 290'a ulaştığını ifade etti. KPSS sınavına giren her öğretmen adayından 55 TL sınav ücreti alınıyor. AA

Çevik kuvvet otobüsünde patlama

Polis telsizinden AK Parti il binasının yakınında patlama olduğu bildiriliyor.


Sütlücü'deki patlamanın AK Part İl binası yakınında bir çevik kuvvet otobüsünde meydana geldiği belirtiliyor

Patlamanın bir motosiklette meydana geldiği belirtiliyor.

Patlamada 5 polisin yaralandığı da gelen bilgiler arasında.

Sütlüce'de AK Parti İl Başkanlığı ile MÜSİAD binaları önünde bekleyen Çevik Kuvvet otobüsü yakınında patlama meydana geldi.


Patlamanın bir motosiklette meydana geldiği belirtiliyor. Çevredeki bazı araçlarda da hasar oluştu. Patlamanın ardından olay yerine çok sayıda ambulans sevk edildi. İtfaiye ekibi de olay yerine gitti.

Polis ekipleri ikinci bir patlama ihtimaline karşı çevrede geniş çaplı önlemler alırken, basın mensuplarını ve vatandaşları çevreden uzaklaştırdı.


İSTANBUL EMNİYET MÜDÜR ÇAPKIN'DAN İLK AÇIKLAMA

İstanbul Emniyet Müdür Hüseyin Çapkın, olayın ardından yaptığı ilk açıklamada 10 yaralının olduğunu ve bir motosiklet üstündeki bombanın uzaktan kumandayla patlatıldığını açıkladı.

Çapkın olay bölgesinde yaptığı incelemlerden sonra, "21 polis memurunun bulunduğu çevik kuvvet otobüsü geçerken, bir motosiklet üstündeki bomba uzaktan kumanda ile patlatılmış. Emniyet görevlilerimiz gerekli incelemeleri yapıyor" dedi.
DHA






İSMEK'te okuma-yazma öğrendiler


Okuma-yazmayı az bilen yahut hiç bilmeyen kursiyerlerin ücretsiz eğitim aldığı “Okuma-Yazma 1. Kademe” branşına, sadece İstanbullular değil, yabancı kursiyerler de ilgi gösterdi.

İSMEK bünyesinde 2011-2012 eğitim döneminde açılan “Okuma-Yazma 1. Kademe” branşı, 120 saatlik eğitim sonrasında ilk mezunlarına verdi. Okuma-yazmayı az bilen yahut hiç bilmeyen her yaştan 21 kursiyerine okuma-yazmayı öğreten İSMEK Kocamustafapaşa Kurs Merkezi, kurdele törenine de ev sahipliği yaptı. Bir dönemlik emeklerinin karşılığında çok istedikleri hayallerini gerçekleştiren kursiyerlere, kurs idarecileri ve usta öğreticileri tarafından “kırmızı kurdele” takılırken duygulu anlar yaşandı.

Usta öğreticilerinden kurdelelerini ve hediye kitaplarını alan kursiyerler, duygularını “Okuma-yazma bilmediğimiz için bankada, otobüste, hatta evimizde bile yaşamak çok zordu. Form doldururken dahi sıkıntı yaşıyorduk. ‘Okuma-Yazma 1. Kademe’ branşı sayesinde hem özgüven kazandık hem de hayata en baştan başladık.” şeklinde ifade ettiler. Gazete ve dergileri artık kolaylıkla okuyabildiklerini belirten kursiyerler, “İSMEK’e ve usta öğreticilerimize ne kadar teşekkür etsek az. Binlerce liralık eğitimi ücretsiz verdikleri için haklarını helal etsinler, o bize yeter.” dediler.

En büyük mezunu 66 yaşında olan “Okuma-Yazma 1.Kademe” branşı, yabancı kursiyerlerine de okuma ve yazmayı öğretiyor. 2011-2012 eğitim döneminin ilk yarıyılında bir Ermeni vatandaşımızın devam ettiği branşa, ikinci yarıyıl için Mısırlı, Faslı ve İranlı okuma-yazma sevdalıları kaydoldu.

Haber7

Meslek liselinin yarısı mezun olamıyor



Mesleki ve teknik eğitim okullarına devam eden öğrencilerin yaklaşık yüzde 20'sinin 9. sınıfta örgün eğitim dışına çıktığı, bu durumun da her iki öğrenciden birinin mezun olamaması anlamına geldiği belirlendi.

Denetim, MEB tarafından yürütülen mesleki ve teknik eğitime ilişkin ortaöğretim düzeyindeki hizmetlerin yönetimiyle ilgili çalışmaları, üretilen politikaları incelemek amacıyla yapıldı.

Raporda, sürece ilişkin elde edilen bulgulara yönelik, mesleki ve teknik eğitimden faydalanan öğrenci sayılarının OECD ülkeleri ortalamalarına göre düşük olduğu, mesleki eğitimde program esasına dayalı bir okul sisteminin olmadığı, genel ortaöğretim programlarına devam eden öğrencilerin mesleki ve teknik eğitime geçişlerini sağlamaya yönelik esnek bir yapının olmadığı ve mesleki ve teknik eğitim okullarında döner sermaye faaliyetlerinin, uygulamalı eğitim açısından yeterli düzeyde olmadığı kaydedildi.

Ortaöğretim düzeyinde verilen mesleki eğitim programları ile yükseköğretim düzeyinde verilen mesleki eğitim arasında birbirinin devamı niteliğinde tamamlayıcı bir yapının olmadığı belirtilen raporda, mesleki eğitime öğrencilerin yönlendirilmesinin, alan ve dalların seçilmesiyle ilgili mevcut uygulamaların yetersiz olduğu ifade edildi.

Beceri eğitimlerinde nitelik problemlerinin yanı sıra, öğrencilere ücret ödenmesi ve SGK ile ilgili işlemlerin yürütülmesiyle ilgili sorunların da olduğu bildirilerek, mesleki eğitimle ilgili verilen belgelerin akreditasyonuyla ilgili sorunların devam ettiğine dikkat çekildi.

Modüler yapının okullarda uygulanabilmesi için mevzuatla düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulduğu, öğretmenlerin modüler eğitim uygulamaları hususunda tam olarak hazır olmadıklarının anlaşıldığı kaydedildi.

Denetim çalışması, 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'den önce planlandığından, denetim kapsamı erkek teknik, kız teknik ve ticaret turizm okullarıyla ilgili temel süreçlerle sınırlı tutuldu.

''Sektör talepleri dikkate alınmalı''

Raporda, bakanlığın 2010-2014 stratejik planında meslek liselerine devam eden öğrencilerin genel ortaöğretim içindeki oranının yüzde 50'lere çıkarılmasına yönelik stratejilerin belirlendiği anımsatıldı.

Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğünün Aralık 2011 verilerine göre, erkek teknik öğretim okullarına 752 bin 272, ticaret turizm öğretimi okullarına 400 bin 942, kız teknik öğretim okullarına 374 bin 370 ve sağlık meslek liselerine 65 bin 679 öğrencinin devam ettiği bilgisine yer verildi.

Raporda, şu değerledirme yapıldı:

''Mesleki eğitim faaliyeti sağlayan işletme sayısının az olması ve ayrıca işgücü verimliliği açısından ortalama işgücü verimimizin gelişmiş ülkelere göre düşük olması kaliteli bir mesleki eğitim uygulamasına olan ihtiyacı artırmaktadır. Mesleki eğitim hizmetleri sektör talepleri dikkate alınarak şekillendirilmesi gerekiyor. Ancak ortaöğretim düzeyinde meslek alanlarına devam eden öğrenci oranları incelendiğinde, mevcut mesleki eğitim hizmetlerinin sektörün yapısıyla uyumlu olduğunu söyleyebilmek oldukça zor görülmektedir.''

En çok ve en az tercih edilen meslek alanları

Raporda, meslek liselerinde en çok ve en az tercih edilen meslek alanlarına da yer verildi. Buna göre, en çok tercih edilen ilk 10 alan arasında, bilişim teknolojileri, elektrik-elektronik teknolojisi, muhasebe ve finansman, çocuk gelişimi ve eğitimi, makine teknolojisi, yiyecek içecek hizmetleri, metal teknolojisi, giyim üretim teknolojisi, motorlu araçlar teknolojisi ile büro yönetimi ve sekreterlik bölümleri yer alıyor.

Meslek liselerinden en az tercih edilen ilk 10 alan arasında tarım teknolojileri, plastik teknolojisi, hayvan sağlığı, raylı sistemler teknolojisi, metalurji, seramik ve cam teknolojisi, ayakkabı ve saraciye teknolojisi, kuyumculuk teknolojisi, uçak bakım ve bahçecilik alanları bulunuyor.

''Zeki öğrenciler için cazibe merkezi haline getirilmesi...''

Meslek liselerine devam eden öğrencilerin yükseköğrenime geçiş oranlarının düşük olduğunun belirtildiği raporda, meslek liselerinin yetenekli ve zeki öğrencilerin cazibe merkezleri haline getirilebilmesi için yükseköğrenime kazandıracağı öğrenci sayılarının artırılmasına yönelik yeni politikalara ihtiyaç olduğu kaydedildi.

Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı okullarda 60 alanda açılan 226 dalda mesleki eğitim hizmeti verildiği belirtilen raporda, mesleki eğitimin uluslararası genel kabul görmüş düzeyde yürütülmesinin, mezuniyet sonrası uluslararası geçerliliği olan belgeler verilebilmesinin oldukça önemli bir konu olduğuna dikkat çekildi.

Meslek edinenlerin yurt dışında istihdam edilebilmeleri için alınan eğitimler ve öğrencilere verilen belgelerin akreditasyonu çalışmalarının henüz tamamlanamadığı belirtilerek, 2006 yılında kurulan Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından mesleklerle ilgili standartların belirlenmesi ve akreditasyonuna yönelik çalışmaların yapıldığı kaydedildi.

Türkiye'de Aralık 2011 itibarıyla Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı okullardaki öğrenci sayısının ortaöğretim içindeki oranının yüzde 42'ler düzeyinde olduğu, 2010-2011 öğretim yılında meslek liselerinin okul sayısının 4 bin 547, öğrenci sayısının 1 milyon 594 bin 263, öğretmen sayısının 86 bin 71, derslik sayısının 39 bin 273 olduğu ifade edildi.

''Eğitim programı gözden geçirilmeli''

Raporda, mesleki ve teknik eğitim okullarına devam eden öğrencilerin yaklaşık yüzde 20'sinin 9. sınıfta örgün eğitim dışına çıktığı, diğer sınıflarda ise bu oranın yüzde 10'lar civarında olduğu belirtildi.

Bu durumun, meslek lisesine kaydolan her iki öğrenciden birinin mezun olamaması anlamına geldiği ifade edilerek, meslek lisesini tercih eden öğrencilerin bu okulları seçme nedenleri de dikkate alınarak, eğitim programlarının gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Ortaöğretimde 9. sınıfların ortak olmasından dolayı mesleki ve teknik eğitim okullarından, genel liselere, genel liselerden de mesleki ve teknik eğitim okullarına nakil yapılabildiği anımsatılarak, 2011 yılı verilerine göre toplam nakillerin yüzde 52'sinin mesleki ve teknik eğitim okullarından genel ortaöğretim okullarına yapılan geçişlerin oluşturduğu belirtildi.

Genel ortaöğretimden mesleki ve teknik eğitim okullarına gerçekleşen nakillerin yüzde 11 olduğu ifade edilerek, meslek liselerinin 9. sınıfına kayıt yaptıran öğrencilerden 101 bin 434'ünün daha sonra meslek liselerinden ayrılma nedenlerinin sorgulanması gerektiğine işaret edildi.

Meslek liselerinde teorik eğitimlere ağırlık verilmesinin öğrencileri zorladığına dikkat çekilerek, ''Yine yükseköğretime geçiş kaygısı nedeniyle meslek liselerinin programlarında genel kültür derslerinin arttığı meslek derslerinin azalmaya başladığı görülmektedir'' denildi.

Raporda, ayrıca çok sayıda olmasa da kaynaştırmalı eğitim kapsamında da öğrencilerin meslek liselerine kabul edildiği hatırlatılarak, bu öğrencilerin eğitimleriyle ilgili uygulamada sıkıntılar yaşandığı kaydedildi.

''100 milyon TL talep ediliyor, 36 milyon TL'si karşılanıyor''

Meslek liselerine devam ederken çeşitli nedenlerle okuldan ilişiği kesilen öğrenci sayılarının oldukça yüksek olduğu bildirilen raporda, meslek liselerinden ilişiği kesilen öğrencilerin sınıflar düzeyinde dağılımına da yer verildi.

Buna göre, öğrencilerin çoğunlukla ''okuma hakkı bittiği için örgün eğitim dışına çıkma'' ve ''beklemeli olma'' nedenleriyle okuldan ilişiği kesiliyor. Okuma hakkı bittiği için örgün eğitim dışına çıkan öğrenci sayısı 9, 10 ve 11. sınıflarda yüksek iken, beklemeli olduğu için ilişiği kesilen öğrenciler ise yoğunlukla 12. sınıfta bulunuyor.

Mesleki ve teknik eğitim okullarında kullanılacak araç, gereç, makine ve teçhizatla ilgili olarak standartlar olmasına karşılık, ülke genelinde mevcut durumun kullanım alanlarına göre istatistiki olarak tespitine yönelik net bir veri bulunmadığı kaydedildi.

2011 yılında okullardan bu tür işler için talep edilen ödeneğin yaklaşık yüzde 40'lık bir kısmının merkezi yönetim tarafından karşılanabildiği, mesleki ve teknik eğitim okullarından talep edilen ödenek miktarının 100 milyon 607 bin 507 TL, karşılanan ödenek miktarının ise 36 milyon TL olduğu ifade edildi.

''7 bin 559 öğretmen ihtiyacı, 2 bin 179 fazlası var''

Usta öğretici veya işletmelerde eğitim sorumluluğu yüklenen personele verilen eğitim ve sertifika çalışmalarıyla ilgili tüm okul türlerini kapsayan takip sisteminin kurulmasına ihtiyaç bulunduğuna işaret edilen raporda, 2011 yılı verilerine göre mesleki ve teknik eğitim okullarının 747'sinde döner sermaye işletmesi bulunduğu anlatıldı.

Bu işletmelerden 162'sinde öğrenci/kursiyerin yer almadığı, 585 döner sermaye işletmesinde toplam 29 bin 726 öğrencinin görev aldığı ifade edildi.

Açık mesleki eğitime devam eden öğrencilerle ilgili yüz yüze eğitim kapsamında hafta içi veya hafta sonlarında meslek dersleri ve beceri eğitimi verilmesine de değinilerek, 2011 yılı verilerine göre toplam 157 bin 690 öğrencinin açık mesleki eğitime katıldığı kaydedildi.

Raporda, 7 bin 559 çeşitli meslek dersleri branşlarından öğretmen ihtiyacı bulunduğu belirtilerek, diğer taraftan 2 bin 279 branş fazlası meslek dersleri öğretmeni olduğu bilgisine yer verildi.

En çok ihtiyacın olduğu branşlar, bin 66 öğretmenle sağlık-hemşirelik, 706 öğretmenle bilişim teknolojileri, 657 öğretmenle çocuk gelişimi ve eğitimi branşları bulunuyor. Branş fazlası olan alanlar arasında 232 öğretmen giyim üretim teknolojisi, 224 öğretmenle kimya/kimya teknolojisi, 201 öğretmenle konaklama ve seyahat hizmetleri yer alıyor.

''Kurumlar yeterince tanıtılmıyor''

Mesleki eğitim istatistik veri tabanının geliştirilmesinin yönetime değer katacağı belirtilerek, mesleki ve teknik eğitim sürecinin güçlü, zayıf yönleri ile tehditlerine yer verildi.

''Yasal ve idari düzenlemelerin varlığı, ülke genelinde yayılmış mesleki eğitim kurumları ve personelinin olması, sektörle işbirliği protokollerinin olması'' gibi bazı özellikler, sürecin güçlü yönleri olarak sıralanırken, zayıf yönler ise şöyle tespit edildi:

''Maddi kaynak yetersizliği, mesleki ve teknik eğitim kurumlarının yeterince tanıtılmaması, mezunlarının yeterli düzeyde izlenmemesi, hizmet içi eğitimin yetersizliği, modüler eğitim sistemi ile ilgili mevzuat altyapısının tamamlanmamış olması, mesleki eğitim öğrencilerine girişimcilik kültürünün yeterince kazandırılmaması, mesleki eğitimde yeterliliklerin ölçülememesi.''

Raporun bulguları

Raporun bulgular bölümünde mesleki ve teknik eğitime ilişkin tespitler yapılmış ve öneriler getirilmiş.

Türkiye'de mesleki ve teknik eğitimde okullaşma oranını yüzde 40 olduğu ve OECD ülkelerine göre düşük düzeyde olduğu belirtilerek, bu eğitime katılımın artırılması için bütüncül bir strateji geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekildi.

Raporda şu önerilerde bulunuldu:

''Yükseköğretim giriş sınavlarında tüm ortaöğretim müfredatının girilecek her bölümle ilişkilendirilerek ve ağırlıklı olarak sınav konularına dahil edilmesi, genel ortaöğretim, mesleki ortaöğretim gibi suni ve sınırları belirsiz bir ayrım yerine tüm ortaöğretim programlarının belli alanlardaki ağırlığa göre şekillendirilerek isteyen öğrencinin kredi eksiklerini tamamlayarak istediği bölümden mezun olabilmesinin önünün açılması sağlanabilir.''

Mesleki eğitimde uzmanlaşmış okul sisteminin oluşturulması önerisi de getirilerek, her okulun belli bir alanla ilişkilendirilmesi sisteminin uygulanması, belirli mesafe kriterleri aşılmadıkça bölüm açılmaması gerektiği üzerinde duruldu.

Genel ortaöğretim programlarına devam eden öğrencilerin mesleki eğitime geçişlerini sağlamaya yönelik esnek bir yapının kurulması üzerinde de durulan raporda, ''Açık lise sisteminde olduğu gibi genel eğitim ve mesleki eğitim derslerini alan her iki eğitimden de diploma alabilmelidir. Modüler öğretim uygulaması ile sınıf geçme uygulamasının uyumlaştırılması gerekmektedir'' denildi.

AA

MEB, ders kitaplarında devrim yaptı



İlköğretim ders kitaplarında tepki toplayan cinsiyet ayrımcı ifadeler büyük oranda temizlendi. Artık babalar da 'ev işi'ne koşuyor. 3. sınıf Hayat Bilgisi kitabında, çocuklara evlerindeki görevleri kimlerin üstlendiği sorulurken şu örnek veriliyor: Şu anda annem yemek yapıyor, babam sofrayı kuruyor. Ben de odamı topluyorum.Cinsiyet ayrımcılığıyla dolu ilköğretim ders kitaplarında iyileşme var. Kadınlar, artık sadece evi temizleyip yemek yapan kişi olarak resmedilmiyor.Eşitliğin anlatıldığı kitaplarda anne ütü yaparken baba evi temizliyor, erkek çocuk toz alıyor, çocukların bakımını baba da üstleniyor; bilim insanları ve sanatçılar tanıtılırken kadınlardan pek çok örnek veriliyor, meslekler anlatılırken kadın itfaiyeci ve doktorlara da yer veriliyor..

Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü, 'Ders kitapları İnceleme Projesi' kapsamında 1. sınıftan 8. sınıfa kadar Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler ders ve çalışma kitapları ile 8. sınıf Vatandaşlık ve Demokrasi Eğitimi ders kitabını taradı.Ayşe Alan, Gonca Aşık, Kenan Çayır, Melike Ergün, Tuğçe Karagöz, Muhsine Önal, Ayşegül Sağcan, Elif Sağır tarafından 14 kitap incelendi. Kitaplarda pek çok 'iyi örnek' var. Örneğin Koza Yayınları'nın 1. sınıf Hayat Bilgisi kitabında 'Benim eşsiz yuvam' talosunda anne de başarılı bir doktor olarak gösterilmiş.

Bu iyi örneklerden bazıları şöyle:

* Bilim ve sanat alanında başarılı olmuş kişiler tanıtılırken kadınlara yer veriliyor. Türkiye'nin ilk kadın heykeltıraşı Sabiha Bengütaş ve ABD Üniversiteler Birliği'nin 2002'de yılın bilim kadını seçtiği Prof. Dr. Sebahat Demir, tiyatro oyuncusu Afife Jale anlatılıyor. Ailedeki iş bölümünün resmedildiği kısım da baba bu kez 'gazete okumak' yerine ütü yapıyor. Anne temizlik yapıyor. Erkek çocuk toz alırken kız çocuk da çiçekleri suluyor.
* Kadının uzun yıllar sadece anne olarak resmedildiği kitapların sayısı azaldı. Kitaplarda kadınlar doktor, itfaiyeci, şoför gibi meslekleri yaparken gösteriliyor.Evde İşbölümüEvde işbölümünün eşitliğine vurgu yapılıyor: "Ev işlerini aile bireylerinden biri tek başına yaparsa bu adil olur mu? "
 * Çocuklara evlerindeki görevleri kimlerin üstlendiği sorulurken şu örnek veriliyor:"Biz birbirimize değer veren bir aileyiz. Evimizde herkes sorumluluklarını bilir. Şu anda annem yemek yapıyor, babam sofrayı kuruyor. Ben de odamı topluyorum."

RADİKAL

'Fatih', Türkiye'yi iki adım öne taşıdı



Bakan Dinçer, Isparta Anadolu Öğretmen Lisesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, son yıllarda eğitimde oldukça ciddi bir mesafe katettiklerini söyledi.

AK Parti'nin 9 yıllık iktidarı boyunca yaklaşık 169 bin derslik yaptırdıklarını belirten Dinçer, ''2002 yılına kadar toplam yapılan derslik sayısının 334 bin olduğunu düşünürsek, 169 bin dersliğinde 8-9 yılda yapılmış olmasının ne anlama geldiğini siz daha iyi fark edeceksiniz'' dedi.

Yeni hedeflerinin, okul öncesi eğitimde yüzde 100 performans sağlamak olduğunu belirten Dinçer, ''Okullaşma oranlarında 5 yaş grubunda yüzde 100'e ulaşmayı düşünüyoruz. İlköğretimde de yüzde 100'e ulaşmayı hedefliyoruz. Yine ortaöğretimde şimdiki hedefimiz yüzde 90'ın üzerine çıkmak ama eğer Meclis'te tartışılmakta olan teklif yasalaşırsa o zaman ortaöğretimde de yüzde 100'lük bir hedefe çıkmak durumunda olacağız'' diye konuştu.

Bu durumda 160 bin civarında dersliğe ihtiyaçlarının olacağının belirten Dinçer, yaklaşık 32 bin dersliğin hayırseverler tarafından yaptırıldığını söyledi.

Özellikle okul öncesi eğitimle ilgili dersliklere ihtiyaçlarının olduğunu ifade eden Bakan Dinçer, Ispartalı hayırseverlerin desteğini beklediklerini vurguladı.

Ömer Dinçer, 2002 yılına kadar neredeyse parmakla gösterilecek kadar bilgisayar laboratuvarı ve bilişim teknolojileri sınıfı varken, iktidarları döneminde yaklaşık 29 bin 500 civarında bilişim teknolojileri sınıfı kurduklarını kaydetti.

Yaklaşık 900 bin bilgisayarı da okullara kazandırdıklarını aktaran Dinçer, Isparta'da ise yaklaşık 276 okulda bilişim teknolojileri sınıfı kurduklarını ve 9 bin bilgisayar gönderdiklerini vurguladı.

Dinçer, 2002 ile 2011 yılları arasında da yaklaşık 850 dersliği Isparta'ya hediye ettiklerini bildirdi.

-Fatih Projesi-

Fatih Projesi ile özellikle bilişim teknolojisinde çok ciddi bir mesafeyi kat etmeye başladıklarını ifade eden Dinçer, şöyle konuştu:

''Bunu heyecan duyarak söylüyorum. Türkiye'nin dünya ülkelerinin bir iki adım önüne çıktığı bir proje olarak bize müthiş bir heyecan veriyor. Fatih Projemizde 5 ana bileşen bulunuyor. Onlardan en önemlisi akıllı tahtalar ve tablet bilgisayarlar. Belki vatandaşlarımızın ve öğrencilerimizin akıllarında daha çok tablet bilgisayarlar kaldı ama projemizin odağında akıllı tahtalarımız yer alıyor. Akıllı tahtalar normalde dünyanın kullandığı bilgisayara eklendiği projeksiyon makineleri değil. Akıllı tahtalarımızın kendisi bilgisayar. Tüm dünya projeksiyonlu tahtaları kullanıyorken ve bilgisayarda önceden hazırlık yaparak hazırlanmış sunumlarla çocukların eğitimine katkı sağlamaya çalışıyorken, biz normal kara tahtanın yanına kara tahta büyüklüğünde bir bilgisayar ilave ettik. Bu bilgisayar aynı zamanda bütün sınıflara fiber kablo döşenerek internet hizmetinin geldiği bir alt yapı ile tamamlandı. Bu yapı içerisinde öğretmenlerimiz yine tahtalarda ve bizim Milli Eğitim Bakanlığının merkezinde yer alan her türlü eğitim malzemesine anında ulaşabilecek bir noktada bulunacak.''

Fatih Projesi ile teknolojik alt yapı oluşturulurken dünyanın tereddüt ettiği veya sıkıntı çektiği bir takım sorunları göz önüne alarak çözümler ürettiklerini belirten Dinçer, yapılan bilimsel çalışmaların, modern teknolojinin eğitime katkısını olumlu yönde etkilediğini gösteren sonuçlar verebildiği gibi, olumsuz yönde etkilediğini gösteren sonuçları da gösterdiğini kaydetti.

Bakan Dinçer, ''Biz bu yüzden akıllı tahtaların yanında kara tahtaları ve kalemle yazdığımız tahtaları da koruyarak aslında hem öğretmenlerimizin kendi kabiliyetleriyle kendi geliştirdikleri yöntemlerle çocuklara ulaşabilecekleri, hem geleneksel eğitimin ve pedagojik yöntemlerin kullanılabildiği ama aynı zamanda modern teknolojinin de destekleyici bir unsur olarak katkı sağladığı bir yapı oluşturmaya çalıştık'' diye konuştu.

-Okullarda düzenleme-

Hayatın her alanında öğrenmeyi sağlayan bir alt yapı kurmak için çaba sarf ettiklerini vurgulayan Dinçer, bu kapsamda okulları ve okul bahçelerini yeniden tasarlamaya dair bir uygulama başlattıklarını söyledi.

Bakan Dinçer, uygulamayla daha önceden kurulan bilişim teknolojileri sınıflarını ve okul kütüphanelerini birleştireceklerini söyledi.

Kütüphanelerin çocuklar tarafından daha etkin kullanılmasına ihtiyaçlarının olduğunu ifade eden Dinçer, ''Bilişim teknolojileri laboratuvarlarını da sadece ders için kullanıyoruz. Dersin dışında bilgisayarlardan çok uzun ömürlü yararlanamıyoruz. Halbuki fiziki mekanlar ne kadar çok kullanılırsa o kadar çok fayda yaratmış olacaktır. Bu yüzden kütüphaneler ile bilişim teknolojileri sınıflarını birleştiriyoruz'' dedi.

Amaçlarının, öğrenciler ve velilerin kolayca kitap ve bilgisayar hizmetlerinden faydalanabilmelerini sağlamak olduğunu belirten Bakan Dinçer, şunları söyledi:

''Böylece çocuklarımızı bir taraftan ödev hazırlama ve kendilerini geliştirme konusunda yeni imkanlara kavuştururken, öbür taraftan internet kafelerden kurtarabileceğimiz bir fırsat oluşturacağız. Kütüphaneler sadece okul zamanı değil mevsim şartlarına göre akşam 8-9'a kadar ve hafta sonları da açık olacak. Bütün çabamız, çocuklarımız ve velilerimizin aidiyetini arttırmak üzeredir. Okulu sahiplenir ve aidiyet duyguları gelişirse o zaman okullarımızın sorunlarını paylaşmak ve çözmek daha kolay hale gelecek.''

Konuşmasının ardından Bakan Dinçer, sınıfları gezerek, öğrencilerle bir süre sohbet etti. Bakan Dinçer, daha sonra okul önünde öğretmenlerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

AA

ÖSYM'den bin salonda kameralı kayıt



Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (Prof. Dr. Demir, Harran Üniversitesi (HRÜ) Ziraat Fakültesi konferans salonunda düzenlenen ÖSYM sınav yöneticileri toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, sınav maratonları öncesinde sınav merkezi yöneticileriyle, yıl içerisindeki faaliyetleri değerlendirmek ve bilgi paylaşımını sağlamak üzere bir araya geldiklerini belirtti.

ÖSYM'nin Türkiye'nin geleceğini şekillendiren en önemli kurumlardan biri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Demir, herkesin hayatına yön veren sınavların ''hak ve adaleti tesis edici'' şekilde yapılmasında başta sınav merkezi yöneticilerinin ve diğer tüm görevlilerin katkı ve desteğine ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi.

Sınav merkezi yöneticileriyle özellikle ÖSYM'nin misyonunu ve vizyonunu paylaşmak üzere bir araya geldiklerini belirten Prof. Dr. Demir, sınav güvenliği konusunda yapılabilecekleri gözden geçirmek istediklerini söyledi.

ÖSYM olarak 2012'de ilave sorumluluklarının oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Demir, şunları kaydetti:

''Bunlardan bir tanesi ilk defa gerçekleştireceğimiz Diş Hekimliği Uzmanlık Sınavı (DUS). Daha önce Tıp'ta Uzmanlık Sınavını (TUS) gerçekleştiriyorduk, uzun yıllardır DUS bekleniyordu. DUS ile TUS'u bir arada 29 Nisan'da gerçekleştireceğiz. Yine bir ilk olarak TUS ve DUS'u, Ankara dışında İstanbul ve İzmir'de de gerçekleştireceğiz. Yine Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) da yapacağız. Bu sınavın hazırlıkları için çok yoğun bir şekilde çalıştık, başvurularını almaya başladık. Farklı özür ve eğitim gruplarında yapacağımız bu sınav, çok nitelikli bir sınav olacak. Bu sınavı elimizden geldiği kadar, Türkiye'ye yakışır bir şekilde nitelikli ve sorunsuz bir şekilde yapmak istiyoruz. Yine KPSS, ortaöğretim ön lisans sınavı da yapacağız. Bu sınava 3 milyon adayın katılmasını bekliyoruz. Çok büyük bir kitle olması dolayısıyla hepinizi bilgilendirmek ve detaylarını görüşmek istiyoruz.''

''Bin salonda kamera kaydı''

Prof. Dr. Ali Demir, 2011 yılındaki sınavlarda, yönetmenliklerde de yer alan rastgele seçilmiş 100 salonda kamerayla kayıt gerçekleştirdiklerini hatırlatıp, uygulamayı bu yıl daha kapsamlı hale getireceklerini ifade ederek, şöyle devam etti:

''Bunun (100 kamerayla kayıt) çok etkin olduğunu gördük, buradan aldığımız deneyimle 2012'de yine rastgele seçilmiş, ön değerlendirmesi yapılmamış bin salonda kamerayla kayıt gerçekleştireceğiz. Bu, sınavın adaleti tesis etmesi bakımından son derece önemli. Çünkü tüm adayların eşit şartlarda, kendi bilgileriyle sınava girmelerini ve sonuçlandırmalarını istiyoruz. O nedenle bu tür tedbirlerimiz devam edecektir.

Tabii ki sınav güvenliğinin en önemli unsurlarından bir tanesi de her adaya farklı bir sınav kitapçığının verilmesiyle sınav adaletinin büyük oranda tesis edildiğini görüyoruz. Bu uygulamamız devam edecek. Burada adayların soru kitapçık numaralarını cevap kağıtları üzerine doğru kodlamalarını bir daha hatırlatmak istiyorum. 2012 yılında ÖSYM'nin yeniden yapılanması tamamlanmış ve Türkiye'ye hizmet eden, sosyal barışın ve adaletin sağlamlaştırılması için gayretlerimiz devam ediyor. 2012 sonunda, gerçekten sınav adaletini tesis eden ve geliştirdiğimiz teknolojik çözümlerle şeffaflığı sağlamakta büyük adım attığımız ÖSYM'de, tüm sınava giren adaylarımızın gönül huzuruyla, sonucu görmelerini, sonucu kabul etmelerini planlıyoruz. Bunu gerçekleştireceğimizi ümit ediyoruz.''

Açılış konuşmasının ardından basına kapalı devam eden toplantıya, HRÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Halil Mutlu'nun yanı sıra Siirt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Ziyadanoğulları, Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam, Şırnak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Akmaz, Hakkari Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Belenli, Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Talha Gönüllü ve ÖSYM sınav merkezi yöneticileri katıldı.
AA

Dinçer: Okul öncesi eğitim zorunlu olabilir



Meclis Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda zorunlu eğitimin kademelendirilerek 12 yıla çıkartılmasını içeren teklifin görüşmelerine verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, evde eğitimin hangi öğrencileri ve programları kapsayacağı yönündeki soruya, “Bakanlar Kurulu karar verecek, mesleki eğitim ve özürlülerin eğitimi ile ilgili olabilir” yanıtını verdi. Dinçer, düzenlemenin “kız öğrencileri okuldan uzaklaştıracağı" eleştirilerini ise bunun mümkün olmadığını belirterek şöyle değerlendirdi:

“Kesintisiz eğitim kanunu yürürlüğe girdikten sonra ilköğretimde okullaşma oranı yaklaşık yüzde 88, kız çocuklarının okullaşma oranı ise yüzde 85’lerde. Biz geldikten sonra ‘haydi kızlar okula’ demişiz, ‘şartlı nakit transferi’ uygulamışız, ‘baba beni okula gönder’ demişiz, herkesin tek tek evine gitmişiz, okullaşma oranını yüzde 98,5’e çıkarmışız. Arkasında da kızların okullaşma oranını 100 erkek öğrenciye karşı 85 civarındayken, 100 erkek öğrenciye karşı 100,4’e getirmişiz. ‘Kız çocuğu evde otursun’ diye düşünen iktidar, 10 yıllık süre içinde ‘kız çocukları okullaşsın’ diye onlarca proje geliştirip, şartlı nakit transferi uygulayıp, çocukları okula getirip, 100 erkek öğrencinin üzerindeki orana çıkarmaya niye uğraşsın.”

-TEKLİF ALT KOMİSYONA GÖNDERİLDİ-

Zorunlu eğitimin kademelendirilerek 12 yıla çıkartılmasını içeren AKP Grup Başkanvekillerinin ortak imzasıyla getirilen teklif görüşmelerin ardından daha ayrıntılı tartışılmak üzere alt komisyona gönderildi.

-TEKLİFE OKUL ÖNCESİ EKLENİRSE DESTEK VERİLECEK-

Milli Eğitim Bakanı Dinçer, komisyon toplantısının ardından gazetecilerin “okul öncesi eğitim de zorunlu eğitime eklenebilir mi?” sorusuna “Olabilir. Zaten okul öncesi eğitim zorunluluk olsa da olmasa da stratejik olarak 2013’ün sonunda yüzde 100’e çıkartmayı hedefliyoruz. Dolayısıyla orada yapacakları değişiklik bizim de destekleyeceğimiz bir değişiklik. Zaten öyle bir hedefimiz var” yanıtı verdi.

İlköğretimden ortaöğretime geçişte yüzde 85’lere gelindiğini bunun çok iyi olduğunu belirten Bakan Dinçer, “Bizim çalıştığımız yapı geldiğimiz noktadan geriye gitmek değil tam aksine iyileştirecek bir durum ortaya çıkarmak” dedi.

AA

12 yıllık eğitim Alt Komisyon'da



TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, bazı üniversitelerin ismini değiştiren 5 kanun teklifi ile AK Parti Grup Başkanvekilleri Nurettin Canikli, Ahmet Aydın, Mahir Ünal, Mustafa Elitaş ve Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapan kanun teklifini birleştirerek görüştü.

Görüşmelerin ardından teklif, alt komisyona sevk edildi.

TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran, kesintisiz eğitim uygulamasına son veren kanun teklifi, alt komisyona sevk edildi.

Komisyon, bazı üniversitelerin ismini değiştiren 5 kanun teklifi ile AK Parti Grup Başkanvekilleri Nurettin Canikli, Ahmet Aydın, Mahir Ünal, Mustafa Elitaş ve Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapan kanun teklifini birleştirerek görüştü.

Teklifin tümü üzerinde söz alan CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, teklifle, ''kardelenlerin, bahara erişmeden koparılmak istendiğini'' öne sürdü. Çıray, teklifin yasalaşması halinde kızların eğitimi sonucundaki felaketi görmek için çok fazla beklemelerinin gerekmeyeceğini söyledi.

Teklife yönelik başta kadınlar olmak üzere seferber olunması gerektiğini, kadınların geleceğinin ilk kez bu kadar tehlike altında olduğunu iddia eden Çıray, bir partinin, kızların geleceğini boğmaya çalıştığını öne sürdü. Çıray, sanatçı Sezen Aksu'ya, ''Kardelen şarkısını Türkiye'ye kazandıran Sezen Aksu'ya sesleniyorum; kardelenler koparılıyor, baba beni okula gönder çığlığı kesiliyor. Aksu, şimdi şarkı söyleme zamanı'' diye seslendi.

CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, teklifi, ''Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu rafa kaldırma'' teklifi olarak nitelendirdi.

CHP Aydın Milletvekili Lütfi Baydar, teklifin, 1 artı 8 artı 4 olarak getirilmesi halinde sonuna kadar destekleyeceklerini söyledi.

CHP Sinop Milletvekili Engin Altay, düzenlemeyle imam hatiplerin orta kısmını yeniden açmak istenildiğini ileri sürerek, teklifin ''rövanş teklifi'' olduğunu ileri sürdü. Altay, ''(Hem imam, hem hatip, hem vali, hem doktor, hem mühendis, hem başbakan...) Herkes imam olursa, imam olmanın özelliği kalmaz'' dedi.

Altay, eski başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın annesinin Sinoplu olduğuna işaret ederek, Sinop Üniversitesi'nin adının Necmettin Erbakan olmasının teklif edilmesine itirazlarının olmayacağını kaydetti.

Konuşmasında, ''Mini mini birler, eşek kadar 8'ler'' ifadesini kullanan Altay'a, komisyonun divan üyesi, tutanaklardan ''eşek'' sözünün çıkarılabileceğini söyledi. Bunun üzerine Altay, bunda bir sakınca görmediğini ifade etti.

CHP İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak, kız çocuklarının, 4 yıldan sonra eğitimin dışına çıkarılarak, örgün eğitiminin dışına atılacağını, bunun fırsat eşitliğine aykırı olduğu sözlerine, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''Siz bilim adamısınız, dürüst davranmak zorundasınız. Kız çocuklarının nasıl dışarıya atılacağını söyler misiniz?'' diye sordu.

AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli'nin, imzaladığı teklife kendisinin de inanmadığını ileri süren Toprak, Canikli'nin, komisyondaki konuşmasında, ''bizim görüşümüze, inancımıza göre'' şeklinde cümleler kullandığını söyledi. Toprak, bu şekilde inanç üzerine, milli eğitim gibi bir alanda yasa değiştirilemeyeceğini ifade etti.

Teklifin, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmadığını, 4 yıla indirdiğini iddia eden Toprak, bundan en büyük zararı kız çocuklarının göreceğini söyledi.

Toprak, teklifin, bilimsel bir yanının olmadığını ifade ederek, geri çekilmesini istedi.

MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Komisyonun Başkan, Başkanvekili, Katip üye ve Sözcüsünün AK Parti'li olduğuna işaret ederek, ''Çöpçü olsa AKP'li olacak...AK Parti'li, CHP'liler doğru bir şey getirdiğinde, doğru dediğimizde onun kuyruğuna takıldığımız söyleniyor, sizin derdiniz ne? Milli eğitimi maymuna çevirmeye hakkımız var mı? Burası AKP komisyonu. Biz de varız ama süs bitkisi, fonksiyonel olmadıktan sonra ne anlamı var'' görüşlerini dile getirdi.

Yeniçeri, ''Euorivizyon mu kerevizyon mu ne, bir yarışma var. Kendi dilimizde bile yarışmaya katılamıyoruz, kazansan ne olur kazanmasın ne olur. Bu milliyetçilik değil, kimlik meselesi'' dedi.

Komisyonda, teklifin tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından, alt komisyon kurulması kararlaştırıldı. Yapılan oylama sonucunda kurulan alt komisyon, çalışmalarına 28 Şubat Salı günü başlayacak.

Komisyondaki görüşmelere, YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya da katıldı.
AA

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor