Son Dakika :
ermenistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ermenistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Clinton: İfadeyi Suç Saymak Tehlikeli

Gönderen: Unknown on 1 Mart 2012 Perşembe | 03:33



Temsilciler Meclisi Tahsisatlar Komitesi'nde düzenlenen oturum, Clinton ile Ermeni lobisinin güçlü destekçilerinden milletvekili Adam Schiff arasında 1915 olayları konusunda karşılıklı diyaloğa sahne oldu.

Schiff, oturumda, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni tezlerini dile getirdikten sonra, Clinton'a, ''Bu olayların 'soykırım' olarak nitelenebileceği hususunda kafanızda bir soru işareti var mı- Senatörken bu konuda takındığınız tutumda şimdi bir değişiklik bulunmakta mı-'' yönünde bir soru yöneltti. Schiff'in, Clinton'ın cevabı sırasında da ara ara bakanın sözünü kestiği gözlendi.

Clinton, Fransız meclisi ve senatosunda 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını suç sayma yönündeki girişime karşı bir süre önce yaptığı açıklamaya atıfta bulunan Schiff'e, o açıklamasındaki sözlerini tekrar ederek, ''İfadeyi suç saymanın tehlikeli bir yolu açacağını düşünüyorum. Gerçekten de anladığım kadarıyla, Fransız mahkemeleri yasanın Fransız anayasasına uygun düşmediğini ilan etti'' diye konuştu.

ABD'nin, 1915 olaylarını ''20'nci yüzyılın en kötü katliamlarından biri olarak kabul ettiğini ve her 24 Nisan'da Başkanın, kurbanları onurlandırdığını ve ABD'nin Ermeni halkıyla dayanışmasını ifade ettiğini'' belirten Clinton, ''Başkan Barack Obama'nın, 24 Nisan açıklamasında, neler olduğuna dair gerçeklerin tam, samimi ve adil biçimde tanınmasının sağlanmasının herkesin çıkarına olduğunu söylediğini'' de vurguladı.
Clinton, Obama'nın ayrıca, ''Bu hedef doğrultusunda ilerlemenin en iyi yolunun, Türk ve Ermeni halklarının, ilişkilerinde ilerleme sağlamalarının bir parçası olarak geçmişin gerçeklerini ele almaları olduğunu'' da ortaya koyduğuna dikkati çekerek, ''Obama da önceki başkanlar gibi, Türkiye ve Ermenistan'ın, aralarındaki ikili ilişkileri normale döndürme çabalarına güçlü destek veriyor. 1915'teki korkunç olayları tam biçimde yansıtan, aynı zamanda da bu iki halk ve ülkenin birlikte ilerleme katedebileceği pozisyonun bu olduğuna inanıyoruz'' dedi.

Konuşması sırasında defalarca Clinton'ın sözünü kesmeye çalışarak, ''Bu ülkede ifadenin suç sayılmasını kimse savunmuyor'' diyen Schiff'e, Clinton, ''Ama sizin atıf yaptığınız cevap da zaten bu anlama geliyordu. Dolayısıyla bunu net ifade etmek istiyorum'' diye yanıt verdi.
Schiff ise bu sefer, California'daki 9'uncu Temyiz Mahkemesinin, 1915 olaylarında ölen Ermenilerin mirasçılarının, kendilerine ödeme yapılması için sigorta şirketlerine dava açamayacağı yönündeki kararını eleştirerek, ''ABD Dışişleri Bakanlığının pozisyonu, eyaletlere 'soykırımın' kurbanlarına tazminat ödeme imkan tanınmasını engelleme yönünde mi-'' şeklinde bir soru yöneltti.

Clinton, bu soruya da şöyle yanıt verdi:
''9'uncu Temyiz Mahkemesinin kararından haberim var. Size sadece şunu yineleyebilir ve altını çizebilirim ki bu yönetimin politikası, barışçıl, verimli ve bereketli bir ilişkinin nasıl yaratılacağı konusunda Türk ve Ermeni halkları ve hükümetleri arasında adımlar atılması gerektiği yönünde. Bu nokta, Türkler ve Ermenilerin gelecek nesilleri için ilişkilerin normalizasyonu, bizim görüşümüze göre çok önemli bir hedef.''

Rahmi Turan: Bir Ermeni Vatandaşın Mektubu

Gönderen: Unknown on 28 Şubat 2012 Salı | 10:02



40 yıl devlet bürokrasisinde çalışan, uzun yıllar yurtdışında ticaret ataşesi ve ticaret müşaviri olarak görev yapan Tarık Celâl Güven’den bir e-mail aldım.

Tarık Bey, Sevan İnce adındaki bir Ermeni vatandaşın ilginç bir mektubundan söz ediyor ve “Herkesin okuması lazım” diyordu.

Bu mektubu okurlarımla paylaşmak istiyorum. Sevan İnce şöyle yazıyor:
* * *
“Biz, dört Ermeni arkadaş, geçen akşam dernekten çıkmış, Galatasaray’da nargile keyfi yapıyorduk...

Laf döndü dolaşıp malûm konuya geldi. Baktım herkes aynı hususta dertli:

Ermeni asıllı birer Türk ve sadece birer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak dünyaya sesimizi nasıl duyururuz?

Ünlü bir sanatçı, politikacı veya bir dernek başkanı değilsin ki, mikrofon uzatıp röportaj yapsınlar. Gazeteci değilsin ki, fikirlerini köşenden dünyaya duyurabilesin. İyi de, biz bu
işten sıkıldık. Bizim yerimize bilir bilmez herkes konuşuyor.

Bir tarafta “Ermenilere soykırım yapılmıştır” diyenler, diğer yanda “Soykırım yoktur” diyenler... Şimdiki moda ise “Tarihçilere bırakalım” diyenler...

“Soykırım yapılmıştır” diyenlere bakıyorum, hepsi ya kindar Ermeni diasporası mensubu veya bunlardan çıkarı olan siyaset erbabı...

“Yoktur” diyenlere bakıyorum, bu konuda derin bir bilgileri yok ama “adettir” diye reddediyorlar!

* * *

Gerçeği benden ve benim gibilerden başkası bilemez.

Bizler, hadiseleri birinci ağızdan dinlemiş kişileriz. Bizler Türk Ermenileriyiz. Türk Ermenilerinin harici Ermenilerden çok ciddi bir farkı vardır.

Bizler tehcir (zorunlu göç) sırasında ya Türkiye’de kalmışların veya tehcir bitiminde Türkiye’ye geri dönmüşlerin torunlarıyız. Bizler tek tip hikâye dinlemedik.

Diaspora Ermenisi sadece ölüm hikâyesi bilir. Olaylardan sonra geri dönmemiş ve komşularının mahcup yüzlerine tanık olmamıştır. Onlar bu ölümler için bütün Türkleri
suçlarlar. Olayları sadece ‘Soykırım’ olarak nitelerler. Türk Ermenisi’nde ise daha bol ve daha değişik hikâyeler vardır.

* * *

Mesela dedem, Erzincan’daki çiftliklerinden ağabeyinin alınıp götürülüşünü ve onu kurtarmak için başçavuşa bir eşek yükü altın fidye verdiğini anlatırdı...

Anneannem, köydeki Ermeni delikanlıların nasıl silahlandırılıp çeteci yapıldıklarını anlatırdı. Üniformalarını yabancı lisan konuşanlar getirmiş!

Büyükbabam, Kayseri’de tüm sülalesini kurtarmak için çırpınan Osmanlı Yüzbaşısı Sinan’ı ağlayarak anlatırdı. Sayesinde o sülaleden kimsenin kılına zarar gelmemiş...

Bizler, katliam hikâyelerini dinlediğimiz gibi, bir Ermeni arkadaşı tehcire giderken askerin önüne yatan Türklerin veya yurtlarına geri döndüklerinde onlara tekrar kucak açan Türk

komşuların hikâyeleri ile de büyüdük.

Onun için “Bize sorulsun” diyorum. Kimse bizden daha objektif olamaz.

Bu hadisenin bir uzun anlatımı vardır, bir de kısa anlatımı... Kısası şudur:

* * *

Tebaanın bir kısmı emperyalist güçlerinin gazına gelip ayrılıkçılık yapmıştır. Buna kızan Osmanlı hükümeti bölgede “tehcir” kararı almıştır.

Günün şartlarına göre tehcir (zorunlu göç) çok zor koşullar altında gerçekleşmiştir. Çoluk çocuk muhtelif şekillerde kırılmış ve kıyıma uğramıştır. Bu kırılma hastalık ve açlık
sebebiyledir. Kıyım ise Osmanlı askerleri tarafından organize bir şekilde yapılmamıştır

Hastalık dışındaki bu ölümler, münferit olaylardır ve sürgünlerin yanlarında götürdükleri altın paraları gasp etmeyi amaçlayan bölgenin eşkıyaları tarafından yapılmıştır.

* * *
Hal bu iken, o bölgede olaylar cereyan ettiği sırada, ülkenin Batı bölgelerinde yaşayan Ermenilerin aynı şekilde bir zulme uğramadığı göz önüne alınırsa, buna soykırım

denilemez! Pek çok başka kelime söylenebilir, soykırım hariç!

Kaldı ki, söz konusu bir ya da bir buçuk milyon rakamı, ölen Ermeni sayısını değil kayıp sayısını ifade eder.

Biz Türk Ermenileri, iyi biliriz ki, Anadolu bu olaylar esnasında veya sonrasında Müslüman olmuş Ermenilerle doludur. Bu kişiler, daha sonra serbest olmalarına rağmen kendi
dinlerine dönmemişler ve geçmişlerini gizledikleri için kayıp hanesine yazılmışlardır.

Konuşmak gerekirse biz konuşur, olayların uzun hikâyesini anlatırız. Bu konuda bizlerden daha iyi tarihçi de olamaz.”

Taksim'de dev miting

Gönderen: Maykıl on 27 Şubat 2012 Pazartesi | 06:17



Hocalı katliamının 20. yılı nedeniyle birçok şehirde çok sayıda etkinlik düzenlendi. “Hocalı Katliamını Anma Gönüllüleri Komitesi” etkinlikleri organize etti.

TAKSİM'DEKİ MİTİNGE BİNLERCE KİŞİ KATILDI

Azerbaycan'da 613 Azeri vatandaşın öldürüldüğü Hocalı katliamı, 20'inci yıldönümünde Taksim'de toplanan binlerce kişi tarafından protesto edildi. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin de mitinge katılmak üzere Taksim’e geldi. Çok sayıda vatandaş, sivil toplum örgütü ve siyasi partilerin destek verdiği mitinge katılanlar ellerinde Türk ve Azerbaycan bayrakları ile çeşitli sloganlar atarak Taksim Meydanı’na kadar yürüdü.Azerbaycan'da Ermeni askrerler tarafından 1992 yılında Hocalı'da 613 Azeri vatandaşı öldürmesinin 20'nci yıldönümünde binlerce kişi sabah erken saatlerden itibaren Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi'nde toplandı. "Hocalı Katliamını Anma Gönüllüleri Komitesi" tarafından organize edilen mitinge, komşu illerden de katılımlar oldu. Güney Azerbaycan Birlik Komitesi, Ahde Vefa 78 Gençliği ve Azerbaycan Diyalog ve Kardeşlik Derneği'nin de aralarında bulunuduğu çeşitli sivil toplum kuruluşu üyelerinden oluşan göstericiler, Galatasaray Meydanı'ndan Taksim'e doğru yürüyüşe geçti. Kalabalıkta bebek arabasındaki minik eylemciden gazilere, mehteran takımına kadar her kesimden vatandaş yer aldı. Polis, Fransız konsolosluğu önünde herhangi olumsuz bir duruma karşı yoğun güvenlik önlemi aldı. Bir polis helikopterinin havadan meydanı kontrol ettiği gözlendi.

Fransız Başkonsolosluğu ve Ermeni kilisesi gibi hassas yerlerde sivil ve resmi ekipler, önlemleri artırdı. Bir grup Fransız Konsolosluğu'na siyah çelenk bıraktı. Protestocu grup ardından konsolosluğa ayakkabı attı. Gerginlik fazla büyümeden bitti.Grup, "Karabağ bizimdir, bizim olacak", "Bir millet iki devlet", "Ermeni yalanına sessiz kalma" şeklinde sloganlar atarak katliamı protesto etti. Görevliler tarafından dağıtılan üzerinde "Sarkozy tuvalet kağıdı" yazılı tuvalet kağıtları yerlere atılarak ezildi. Yaklaşık 2 saat süren protesto gösterisinin sonunda ise siyah balonlar uçuruldu.

İÇİŞLERİ BAKANI: "AZERBAYCAN'DAKİ ACI, BİZİM ACIMIZDIR"

Hocalı katliamını protesto etmek için Taksim'de toplanan binlerce kişiye destek vermek için Taksim Meydanı'na gelen İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, vatandaşlara hitap etti.

Bakan Şahin, Türk milletinin haksızlığa ve zulme tahammül edemeyeceğini belirterek, "Afrika'da da olsa Asya'da da olsa, Balkanlar'da da olsa bu Türk milletini ilgilendirir. Çünkü biz sadece kendimiz için değil yeryüzündeki bütün canlılar ve bütün insanlık için çalışan, onları seven, onları kabul eden bir milletiz. İnancımız bir, kültürümüz bir, dinimiz bir, yolumuz bir, akımız bir, sevdamız bir. Azerbaycan'daki acı bizim acımızdır. Azerbaycan'da akıtılan kan bizim kanımızdır. 20 yıl önce bugün kan içiciler, katiller, acımasızlar, merhametsizler, yüreksizler, korkaklar Hocalı' da 613 tane insanın, kadın demeden, çocuk demeden, yaşlı demeden, haklı-haksız demeden kanını içtiler. Bu kan o günden, bugüne kadar yerde kalmadığı gibi bundan sonrada kalmayacaktır. Bu kanın mücadelesini hep beraber İstanbul'da Bakü'de yeryüzünde hak davasına, adalet davasına kim inanıyorsa hep birlikte takip edeceğiz" dedi.


TÜM YURTTA ANILDILAR

Hocalı katlimı tüm yurtta eylemlerle anılıyor. Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, sendikalar ve vatandaşların katılımıyla Ardahan, Edirne, Yozgat, Nevşehir, Kayseri, Antalya, Bursa, Iğdır, Erzurum, Sivas ve daha birçok ilde Hocalı katliamı kurbanları mitingler, toplantılar ve dualarla anıldı.

HOCALI'DA NE OLMUŞTU?

Azerbaycan'ın, Ermeniler tarafından işgal altında tutulan Yukarı Karabağ bölgesinde önemli bir yerleşim merkezi olan Hocalı şehri, coğrafi konumuyla stratejik bir öneme sahipti. Bulunduğu bölgenin tek havaalanına sahip olması ve bağlantı yolları üzerinde yer alması, ilçenin önemini artıran etkenlerdi. Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında, Ermenilerin Azerbaycan topraklarına saldırısında, yoğun bir artış meydana geldi. 1988 yılında, Sovyetler dağılmadan önce başlayan saldırılar 1992 yılında doruk noktasına ulaştı. Saldırıların en acımasızı Hocalı'ya yapıldı. 25-26 Şubat'ta şehre giren Ermeniler ve Ruslara ait 366. Motorize Piyade Alayı, hiçbir ayırım yapmadan, 106'sı kadın, 63'ü çocuk 70'ten fazlası yaşlı olmak üzere 613 Azerbaycan Türk'ünü öldürdü. Binlerce insan, şehri terk etmek zorunda kaldı. Bu katliam, Karabağ savaşında ve sorunun kökleşmesinde de önemli rol oynadı.AJANSLAR

Azeri ve Ermeni Milletvekilleri Kavga Etti

Gönderen: Maykıl on 25 Şubat 2012 Cumartesi | 02:17



Üç Azerbaycan milletvekili "Euronest Parlamenterler Meclisi Sosyal Komitesi" çalışmalarına katılmak için Ermenistan'daydı.

Erivan'daki görüşmeler sakin başladı. Gündem; sivil toplumun gelişimi, yoksullukla mücadele, kadın ve gençlerin sosyal hayattaki rolünün artırılmasıydı.

Söz sırası Azerbaycan milletvekili Ayaz Guliyev'e geldi. Guliyev, konuşmasını zorunlu göçmenlere ayırdı.

Topraklarının yüzde yirmisinin işgal altında olduğunu söyleyen Guliyev, yaklaşık bir milyon Azerbaycanlının Ermeniler tarafından zorla topraklarından kovulduğunu belirtti. Bu sırada ortam gerginleşti.

Ermenistan milletvekili Naira Zograbyan, "bir milyon mülteci varmış, topraklarının yüzde yirmisi işgal edilmiş, görüyorsunuz Azerbaycan taraflı tutumunu bir türlü bırakmıyor" diye bağırarak Guliyev'i kürsüden indirmek istedi.

Bu bağrışmaya karşılık gelince arbede çıktı. Başkan oturuma ara vermek zorunda kaldı.Katılımcı 12 ülke milletvekillerinin araya girmesiyle ortam sakinleşti.

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor