Son Dakika :
ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dow Jones 12 Bin 982 Puandan Kapandı

Gönderen: Unknown on 28 Şubat 2012 Salı | 18:56



116 yıllık Dow Jones Sanayi Endeksi, gün boyu rekor seviye olan 13 bin puanı birkaç kere aştı.

Dow Jones ancak 19 Mayıs 2008'de 13 bin puanın üzerinde kapanmıştı.

Wall Street'in 41 yıllık en ileri teknoloji şirketleri ibresi olan, dünyanın ilk elektronik borsa paneli Nasdaq Bileşik Endeksi de Pazartesi ikinci seansı 2 bin 966 puanda kapadı.

Pazartesi işlem hacmi 3,5 milyar hisse senedinde kaldı.



10 Milyon Konutta Dönüşüm Başlayacak



Van Depremi sonrasında gündeme gelen riskli binaların yıkılıp dönüştürülmesini içeren halk arasında 'Kentsel Dönüşüm Yasası' olarakta bilinen 'Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi' hakkındaki Kanun Taslağı meclis inceleme komisyonunda ele alındı. Komisyondan geçtikten sonra yasanın meclisin onayını alıp hayata geçirilmesi bekleniyor.

Yasanın çıkması ile birlikte başta Marmara Bölgesi olmak üzere Türkiye genelinde 10 milyon konutu kapsayan dönüşüm seferberliği başlayacak.

Yasa kapsamında öncelikle Almanya'dan getirilecek olan olan röntgen cihazları ile riskli diye tespit edilen bölgelerde yer alan binaların röntgeni çekilecek. Riskli alanlar dışında kalan ama tek tek risk arz eden binaların tespitini ise belediyeler yapacak. Yapılacak tespitlerin ardından belediyeler ve TOKİ aracılığı ile yıkımlar başlayacak.

Riskli yapıların yıkılmasının ardından, gayrimenkuller üzerindeki kat irtifakları sona ererken, bu tarz tapularda hisseli arsa tapusuna dönüşecek. Arsa hissedarları, aralarında anlaşıp istedikleri gibi değerlendirebilecek. İsterse arsayı satabilecek, isterse de yeni bir bina yaptırabilecek. Kiracı ve mal sahiplerinin ihtiyaçları halinde kira yardımı yapılabilecek. Hissedarların anlaşma sağlayamamaları durumunda ise nitelikli çoğunluğu n anlaşması esas alınacak.

Hissedarlar 2/3 çoğunluk sağlayarak karar alamadığı takdirde ise Bakanlık ya da TOKİ kamulaştırma veya acil kamulaştırma yapabilecek.

Yasa ile vatandaş mağdur edilmeyecek. Anlaşma sağlanan bina sahiplerine bedelini ödenecekken, oturduğu binanın yıkılıp evsiz kalan kiracı ya da gecekondu sahibine de yardım edilecek. Gecekonduysa enkaz bedeli, kiracıysa kira yardımı, işyeriyse işyeri desteği sağlanacak. Anlaşma sağlanamayan ev sahipleri kamulaştırma bedelini almak zorunda kalacak.

Yasa tasarısına göre yıkım kararlarına itiraz edilemezken, sadece yıkım ve kamulaştırma bedelleri yargıya taşınabilecek.

Uygulamaya , riskli, yıkılmayı bekleyen, deprem aksı üzerindeki ve kaçak binalardan başlanacak. İşte İstanbul'da yasa ile birlikte ilk dönüşüme uğrayacak ilçeler ve ilçelerin yöneticilerinin ağzından yapılan çalışmalar...


Mektubu alan maliyeye koştu



Maliye Bakanlığı'nın kira gelirlerinin vergilendirmesine ilişkin yürütülen çalışma bazı vatandaşları paniğe sevk etti
Kira gelirinde uygulanan 'otomatik vergilendirme' sisteminde çeşitli yol kazaları yaşandı. Evini satana da oğluna harçlık gönderirken kira şıkkını işaretleyene de vergi mektubu gitti.
Kira vergisinde bu yıl ilk kez uygulanan 'otomatik vergilendirme' sisteminde çeşitli yol kazaları yaşandı. Maliye Bakanlığı, yeni sistem çerçevesinde, bankalardan ve PTT aracılığı ile 'kira' adı altında yapılan tüm bilgileri topladı. Bu bilgiler ışığında da tam 1 milyon 200 bin vatandaşa 'kira verginizi ödeyin' mektubu gönderildi. Ancak sistemin yeni olması ve banka kayıtlarında da bazı hataların olması nedeniyle, kira geliri elde etmeyenlere de mektup gitti. Kira geliri elde etmediği halde, mektup alan vatandaşlar ise adeta vergi idarelerine akın etti. Konuyla ilgili olarak Maliye Bakanlığı'na günde en az 100 şikayetin geldiği bildirildi.
YANLIŞ İŞARET DERT OLDU
Star'ın haberine göre, kira geliri elde etmeyenlere de Maliye tarafından mektup gönderilmesinde, banka kayıtlarının düzenli olmaması etkili oldu. Örneğin, önceki yıllarda kira geliri elde eden ancak evini satan kişiler de, halen kira geliri elde ediyormuş gibi kayıtlarda yer aldı. Yine havale yaparken, yanlışlıkla kira şıkkını işaretleyen vatandaşlar da kira geliri elde eden ev sahibi olarak kayıtlara işlendi.
Bu çerçevede, bazı velilerin de üniversitede okuyan çocuklarına harçlık gönderirken, kira şıkkını işaretledikleri ve bu nedenle harçlıkların da kira geliri olarak kayıtlara geçtiği belirlendi.
MALİYE: PANİĞE KAPILMAYIN
Maliye Bakanlığı kaynakları, kira geliri elde etmediği halde mektup gönderilen vatandaşların paniğe kapılmasına gerek olmadığını belirterek, bu kişilerin bilgilerinin sistemde düzeltileceğini bildirdiler. Kira geliri elde etmediği halde mektup olan vatandaşların, vergi idarelerine giderek bilgilerini düzelttirebileceğini hatırlatan Maliye yetkilileri, kira geliri elde etmediği halde mektup gönderilen kişilerin bilgilerin sistemden silineceğini kaydettiler.
TEK TUŞLA ÖDENECEK
Yaşlılara evde kira vergisi hizmeti Vergi gelirlerini artırmak için 1.2 milyon ev sahibine mektup gönderen Maliye Bakanlığı, kira vergisindeki beyannamelerin teslim edilmesi noktasında da bazı kolaylıklar getirdi. Kolaylıklar arasında yaşlı ev sahiplerinin beyannamelerinin evlerde alınması da var. Mevcut durumda, ev sahipleri ikametlerinin bulunduğu ilçedeki vergi dairelerine, beyanname verebiliyor. Yeni sistemde ise, beyanname için ikamet şartı aranmayacak. Örneğin, İstanbul'da ikamet eden bir mükellef, Ankara veya İzmir'deki vergi dairelerinden de beyannamesini teslim edebilecek.
Tek tuşla beyanname imkanı Ayrıca aynı mükellef İstanbul'daki herhangi bir vergi dairesinden de beyannamesini verebilecek. Söz konusu düzenleme yurt dışında bulunan ev sahiplerine de büyük kolaylık sağlayacak. Yurt dışında bulunan ev sahipleri de, internet üzerinden tek tuşla, beyannamesini verebilecek. Yine aynı ev sahibi, kira vergisini internet üzerinden ödeyebilecek. Bir çok ev sahibinin yaşlı olduğuna dikkate alan Maliye Bakanlığı, hasta ve yaşlılara evde vergi hizmeti de vermeye hazırlanıyor. Buna göre, vergi iletişim merkezine başvurarak, yardım isteyen yaşlı ev sahiplerine, Maliye ekipleri evlerine giderek kira gelirleri ve beyannameler hakkında bilgi verecek.

Piyasalar yeni güne nasıl başladı?



Piyasalar yeni işlem gününe nasıl başladı? İşte yerli ve yabancı piyasalardan günün ilk rakamları...
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) 100 Endeksi güne artışla başladı. İMKB 100 Endeksi güne önceki kapanışa göre 413,73 puan artarak 59.235,55 puan seviyesinden başladı.
Hisse senetleri, bu seviyede ortalama yüzde 0,70 oranında değer kazandı.
DÖVİZ PİYASASI
İstanbul serbest piyasada dolar 1,7650, avro 2,3730 liradan güne başladı.Kapalıçarşı'da 1,7600 liradan alınan dolar 1,7650 liradan satılıyor. 2,3650 liradan alınan avronun satış fiyatı ise 2,3730 lira olarak belirlendi.
Dün kapanışta doların satış fiyatı 1,7700 lira, avronun satış fiyatı ise 2,3680 lira olmuştu.
DOLAR KOTASYONLARI
Bankalararası piyasada satışta dolar kotasyonları en düşük 1,7650 lira, en yüksek 1,7690 lira seviyesinde bulunuyor. Dolar kotasyonları saat 09.20 itibariyle alışta en düşük 1,7595 lira, en yüksek 1,7625 lira, satışta en düşük 1,7650 lira, en yüksek 1,7690 lira seviyesinde işlem görüyor.

ASYA BORSALARI
Asya'da borsalar, ABD'de konut piyasasındaki hafif toparlanma ve petrol fiyatlarının gevşemeye başlamasıyla değer kazandı.Japonya'da Tokyo Borsası'nda Nikkei 225 Endeksi yüzde 0,92 artışla 9.722,52 puandan günü tamamladı.
Asya'da ayrıca Güney Kore Borsası'nda Kospi Endeksi yüzde 0,63, Endonezya Borsası yüzde 0,81, Hindistan Borsası'nda BSE Sensex Endeksi yüzde 1,49, Singapur Borsası yüzde 0,41, Hong Kong Borsası'nda Hang Seng Endeksi yüzde 1,28, Tayland Borsası yüzde 0,41 ve Şanghay Borsası'nda SE Composite Endeksi yüzde 0,20 yükseldi.
Avustralya Borsası yüzde 0,08 geriledi.
PETROL FİYATLARI
ABD ham petrolünün Nisan ayı teslimi varil fiyatı bugünkü işlemlerde 108 doların ve Londra Brent tipi ham petrolün Nisan ayı teslim fiyatı 124 doların altında işlem görüyor.
ABD ham petrolünün Nisan ayı teslimi varil fiyatı bugün Asya'daki işlemlerde 58 sent düşüşle 107,98 dolardan satılıyor. ABD ham petrolünün varil fiyatı dün 108,56 dolardan kapanmıştı.
Londra Brent tipi ham petrolün Nisan ayı teslimi varil fiyatı da 69 sent azalışla 123,48 dolardan işlem görüyor.

Borsa oynarkan artık daha güvendesiniz



Borsa'da yaptıkları spekülasyonlarla küçük yatırımcıyı zor durumda spekülatörler artık boykot edilecek
Borsa işlemlerinin açık, düzenli ve dürüst bir şekilde gerçekleşmesine aykırı emir verilmesi veya işlem yapılması halinde, emirleri veren veya işlemleri gerçekleştiren yatırımcılar için 180 güne kadar boykot kararı alınabilecek.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Yönetmeliğindeki değişiklikle Borsa işlemlerinin açık, düzenli ve dürüst bir şekilde gerçekleşmesine aykırı emir verilmesi veya işlem yapılması halinde, emirleri veren veya işlemleri gerçekleştiren yatırımcılar için 180 güne kadar boykot kararı alınabilecek.
Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlanan ''İMKB Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'' ile 24'üncü maddeden sonra gelmek üzere 24/A maddesi eklendi.
Buna göre, Borsa Başkanlığı, Borsanın gözetim ve denetim faaliyetleri sonucunda ya da Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) talebiyle, Borsa işlemlerinin açık, düzenli ve dürüst bir şekilde gerçekleşmesine aykırı nitelikte emir verildiği ve/veya işlemler yapıldığının tespit edilmesi üzerine piyasa, pazar ve hisse senedi bazında ve/veya söz konusu emri veren veyahut işlemi yapan gerçek ve tüzel kişilerle ilgili gerekli gördüğü her türlü önleyici tedbiri alabilecek.
Yönetim Kurulu, Borsa işlemlerinin açık, düzenli ve dürüst bir şekilde gerçekleşmesine aykırı olarak emir verilmesi veya işlem yapılması fiillerinin tekerrür etmesi halinde, bu emirleri veren veya işlemleri gerçekleştiren gerçek ve tüzel kişi yatırımcılar için 180 güne kadar boykot kararı verebilecek.
Boykot süresince Borsa üyeleri söz konusu kişilerin vekil sıfatıyla verdiği emirler dahil hiçbir alım veya satım emrini kabul edemeyecek.
Tedbir uygulanan gerçek ve tüzel kişilerin kimlik ve unvan bilgileriyle tedbirin uygulanma süresi, genel mektup ile ilan edilecek ve Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) duyurulacak.
Sermaye Piyasası Kanununun 47'nci maddesinin 1. fıkrasının (A) bendinin (2) numaralı alt bendinde düzenlenen fiile ilişkin hükümler saklı kalırken, bu maddede belirtilen tedbirlerin alınmasının, Sermaye Piyasası Kanununa aykırılık nedeniyle inceleme yapılmasına engel teşkil etmeyeceğine yer verildi.

Mükellefin vergi iadesi çilesi bitiyor



KDV iadesi için başvuran mükellefin borcu varsa alacağından mahsuplaşma yoluna gidilecek. Böylece uzun süreli beklemelerin önüne geçilecek.Vergi mükelleflerini bürokratik işlemlerden kurtaracak borç ve alacak havuzu sistemi hayata geçiriliyor. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), üzerinde çalıştığı 'Mükellef Cari Hesap Projesi'ni yıl sonuna kadar faaliyete geçiriyor.

Yeni sisteme göre mükelleflerin tüm borç ve alacakları aynı havuzda toplanacak. Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV), Kurumlar Vergisi, Gelir Vergisi gibi tüm borçların yanı sıra KDV iade talepleri gibi alacaklar tek hesapta görülecek.

Vergi dairesine KDV iadesi için başvuran mükellefin borcu varsa alacağından mahsuplaşma yoluna gidilecek. Devlete olan vergi borç ve alacağı için havuzdaki hesaptan yapılacak kesintilere göre işlem yapılacak.

Mükellef borcunu öğrenmek için dilekçe vermek zorunda kalmayacağı gibi borcundan yapılacak mahsuplaşma ile alacağını daha kısa sürede tahsil etme yoluna gidebilecek. İşadamları başta olmak üzere vatandaş gereksiz bürokratik işlemlerden kurtulmuş olacak.

Yeni hesap sisteminde mükellefin tüm durumunu görebileceği için işletmeler KDV iadesi için aylarca beklemek zorunda kalmayacak. Bir yıl içerisinde ihracatçılara 10 milyar liranın üzerinde KDV iadesi yapılıyor.

KDV iadesi incelemesinde bir firmaya ilişkin diğer illerden de bilgi talep edildiği için süreç uzayabiliyor. Her ilde sadece bu işe bakan vergi müfettişi ya da gelir uzmanı olmasına rağmen inceleme süresi 2 yılı aşabiliyor.

Küçük şehirlerde bir uzman 25-30 dosya, İstanbul gibi büyükşehirlerde ise 70-80 işle uğraştığı için iade taleplerini ikinci plana itebiliyor.

Projenin bu yıl faaliyete geçirileceğini aktaran Maliye Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, mükelleflere ait tahakkuk ve tahsilat kayıtları bir arada görünerek hesap bakiyesinin güncel olarak izlenmesinin sağlanacağını kaydetti.

Aynı yetkili, cari hesap projesinin amacını "Mükelleflere daha etkin ve kaliteli hizmet sunulması, iade işlemlerinde standartların belirlenerek, bürokratik işlem ve süreçlerin azaltılması ve bu sayede vergi dairelerinin iş yükünün hafifletilmesi, vadesi geçmiş borçların bankalar tarafından doğru olarak tahsil edilmesine imkân sağlanması" sözleriyle özetliyor.

10 numara denetimi artıyor

Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 2012 yılı içerisinde yürürlüğe koymayı planladığı çalışmalar arasında enerji piyasası ürünlerini izleme ve değerlendirme de yer alıyor. Bu kapsamda kaçakçılığın önlenmesine yönelik akaryakıt ve 10 numaralı yağ alanında yaygın ve yoğun denetim çalışmaları artırılarak devam edilecek.

İllerde her ay gerçekleştirilen yaygın ve yoğun denetim çalışmalarının kalite standartlarının artırılması ve düzenli olarak yapılan denetim sonuçlarının takibi ile kayıt dışı ile mücadele hedefleniyor. Öte yandan Maliye Bakanlığı'nın uluslararası vergi çalışmalarının kapsamı genişliyor.

Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları'na cazip vergi imkânları sunan küçük ülke ve adalar da ekleniyor. Jersey, Bermuda, Guernsey, Bahamalar, Cayman Adaları, İngiliz Virgin Adaları, Cebelitarık, Isle of Man ve Seyşeller ile "Vergi Konularında Bilgi Değişimi Anlaşması" için görüşmeler sürdürülüyor.

Zaman

Almanya e-ticarette rekora koştu



Alman Ulusal Uzaktan Satış Derneği'nin açıkladığı rapor, Almanların 2011 yılında internet üzerinden sipariş edilen mallara daha önce hiç olmadığı kadar çok para harcadığını ortaya koydu.

Online ticaretin geçen yıl yüzde 18.5'luk artışla 21.7 milyar euroluk hacme ulaştığı bildirildi. Böylece geçen yıl 20 milyar euro barajı ilk kez aşılmış oldu.

Alman e-ticaret ve postayla sipariş branşı, 2011 yılında toplam 34 milyar euroluk satış hasılatı elde etti. Bu, bir önceki yıla göre, yüzde 12.2'lik artış anlamına geliyor. Uzaktan satışların, toplam ticaret içindeki payı yüzde 8,2'yi buldu. Özellikle giysi ve moda ürünleri, en fazla satılan ürünler oldu.

Online ticaret geçen yıl yüzde 18.5'luk artışla 21.7 milyar euroluk hacme ulaştı

Dernek yöneticisi Christoph Wenk-Fischer, gazetecilere yaptığı açıklamada, Euro Bölgesi'nin borç krizinde bulunduğu bir dönemde aslında satışlarda böyle bir artış beklemediklerini ifade etti.

Büyüme beklentisi sürüyor

Dernek, 2012 yılında da e-ticaret ve postayla sipariş alanında daha fazla büyüme beklediklerini ve 36.5 milyar euroluk ciro beklediklerini açıkladı.

Hamburg merkezli derneğe göre, online satışlardaki artış internet içerikli akıllı telefon ve tablet bilgisayarların kullanımındaki artışla alakalı. Ancak e-ticaretteki hızlı büyümeye karşın, postayla siparişin demode olması beklenmiyor.

Almanyanın Sesi

Türkiye hurdaya 9.8 milyar ödedi



Yurtiçinden tedarik edilen hurdanın toplam tüketim içerisindeki payı, yüzde 24'ten yüzde 30'a yükselmiş oldu. Öte yandan Türk çelik üreticileri 2011 yılında 21.46 milyon tonluk hurda ithalatı için yurt dışına 9.77 milyar dolar ödedi.

Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği çelik sektörünün yerli hurda tedariki ile ilgili verilerini açıkladı.

Açıklamada "2010 yılında 29.14 milyon ton seviyesinde bulunan Türkiye'nin ham çelik üretimi, 2011 yılında yüzde 17 oranında artışla, 34.1 milyon tona ulaştı. Üretimde sağlanan 5 milyon ton civarındaki artış, hurda tüketiminin de, 2010 yılındaki 25.26 milyon ton seviyesinden, yüzde 22'ye tekabül eden 5 milyon ton civarında artışla, 30.79 milyon ton seviyesine yükselmesine sebebiyet verdi. 2010 yılında toplam hurda tüketiminin yüzde 76 oranındaki kısmını ithalât yolu ile karşılayan Türkiye, 2011 yılında ihtiyacının yüzde 71 oranındaki kısmını ithal etti. Böylece, yurtiçinden tedarik edilen hurdanın toplam tüketim içerisindeki payı, yüzde 24'ten yüzde 30'a yükselmiş oldu.

2010 yılında, 19.19 milyon tonluk hurda ithalâtına 7.1 milyar dolar bedel ödeyen Türk çelik üreticileri, 2011 yılında 21.46 milyon tonluk hurda ithalâtı için, yurtdışına 9.77 milyar dolar döviz aktardı. 2010 yılına kıyasla, hurda ithalatının miktar açısından yüzde 11.8 oranında artış göstermesine karşılık, değer açısından artışın yüzde 37 seviyesinde gerçekleşmesi, ortalama hurda fiyatlarının 2010 yılındaki 371 $/ton seviyesinden, 2011 yılında 455 $/ton seviyesine yükselmesinden kaynaklandı. 2011 yılında, Türkiye'nin toplam ham çelik üretiminin yüzde 17, temel girdi olarak hurda tüketen elektrik ark ocaklı tesislerin ham çelik üretiminin ise yüzde 20.9 oranında artmasına rağmen, hurda ithalatındaki artışın yüzde 11.8 seviyesinde kalmasında, yerli hurda tedarikinin yüzde 54 oranında yükselmiş olması önemli bir rol oynadı. Bu sayede, demir çelik sektörü, 4.24 milyar dolar değerinde hurdayı, iç piyasasından karşılayarak, döviz tasarrufu sağlamış oldu.2011 yılında, AB bölgesinden yapılan hurda ithalâtı yüzde 6.4 oranında düşüşle, 9.9 milyon ton seviyesine gerilemiş olmasına rağmen, Türk çelik sektörü, toplam 21.46 milyon tonluk hurda ithalâtının yüzde 46 oranındaki önemli bir kısmını AB ülkelerinden gerçekleştirdi. Türkiye'nin toplam hurda ithalâtında yüzde 27.1 oranında paya sahip olan ABD'den yapılan ithalât ise, yüzde 36.4 oranında artışla, 5.82 milyon tona ulaştı.ABD'nin ardından Türkiye'nin hurda ithalâtında üçüncü sırada yer alan Rusya'dan yapılan ithalât, yüzde 51.2 oranında artışla, 2.33 milyon tona ulaşırken, Rusya'nın toplam ithalatımız içerisindeki payı da yüzde 10.9 seviyesinde gerçekleşti. 2004 yılında Türkiye'nin hurda ithalâtında yüzde 10 oranında paya sahip olan Ukrayna'dan yapılan ithalât ise, yüzde 27.6 oranında artışla, 692 bin tona yükselmesine rağmen, toplam ithalâtımız içerisindeki payı yüzde 3.2 seviyesinde kaldı.Türkiye'nin toplam hurda tüketiminin yüzde 22, hurda ithalâtının ise, yüzde 11.8 oranında arttığı 2011 yılında, çelik sektörünün yerli hurda kullanımı yüzde 54 oranında artışla, 6.06 milyon tondan, 9.33 milyon tona ulaştı. 2010 yılına kıyasla, Türkiye'nin hurda tüketimindeki 5.53 milyon tonluk artışın yüzde 59 oranındaki kısmı yurtiçinden karşılandı. Böylece, toplam tüketim içerisinde, yerli hurda kullanımının oranı, yüzde 24'ten yüzde 30'a yükseldi.2011 yılında, yurtiçinden tedarik edilen hurda miktarının hızlı bir şekilde arttırılabilmesinde, Ekonomi Bakanlığımız öncülüğünde yürütülmekte olan Yerli Girdi Tedarik Stratejisi çalışmalarının da önemli bir katkısının olduğu değerlendiriliyor. Türkiye'de kurulmakta olan yeni kapasitelerin, elektrik ark ocaklı üretim teknolojisi kullandığı hususu dikkate alındığında, önümüzdeki yıllarda da hurda tüketiminin hızla artmaya devam edeceği tahmin ediliyor" sözlerine yer verildi.

İHA

2010'da 411 milyar dolarlık silah satıldı



Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (Sipri)nin silah ticaretiyle ilgili 2010 yılı verilerine göre 100 büyük silah üreticisinin toplam satışı 411 milyar doları ulaştı. Bu rakam on yılda silah ticaret hacminin yüzde 60 büyüdüğünü gösteriyor.

Sipri'nin silah üreticisi şirketler bazındaki sıralamasına göre, satış rakamlarında geçmiş yıllarda olduğu gibi Amerikan Lockheed şirketi 35 milyar 700 milyon dolarlık cirosuyla gene birinci sırada yer alıyor.

İkinci sırada ise 32 milyar 900 milyon dolarlık cirosuyla, İsveç'ten Bofors ve Hagglund şirketlerinin de içinde yer aldığı İngiliz BAE Systems geliyor. Üçüncü sıradaki şirket ise 31 milyer 400 milyon dolarlık cirosuyla Amerikan Boeing şirketi.

En büyük 10 silah satıcısı ülke

1. ABD 2. Rusya 3. Almanya 4. Çin 5. İngiltere 6. Fransa 7. İsveç 8. İtalya 9. İspanya 10. Hollanda

Küresel finans krizinin etkisiyle bütün sektörlerde daralma yaşanmasına rağmen silah ticaretindeki sürekli büyümeyi Sipri uzmanlarından Susan Jackson, ''2010 rakamları da bu sektördeki büyük aktörlerin silah satışında yetenekli olduklarını gösteriyor'' sözleriyle açıkladı.

Dünya silah pazarında en büyük paya sahip olan şirketler de Amerikan. Sipri'nin listesine göre silah ticaretini elinde tutan 100 şirketten 44'ü üretici Amerikan ve bunlar toplam silah ticaretinin yüzde 60'nı elinde tutuyor.

Ülke nüfusuna oranla en büyük satıcılar listesi

30 Avrupalı şirketin silah ticaret hacmindeki payı ise yüzde 29. Avrupa'dan Havacılık ve Uzay Ajansı

Ülke nüfusuna oranla en büyük satıcılar listesi

1. İsveç 2. İsrail 3. Rusya 4. Hollanda 5. Norveç 6. Almanya 7. ABD 8. İsviçre 9. İngiltere 10. Ürdün

EADS 16 milyar 400 milyon dolarlık cirosuyla kıtada birinci, 100 şirket arasında ise yedinci sırada. Silah dışsatımını elinde tutan 100 büyük şirket içinde Rusya'dan da sekiz şirket bulunuyor.

Avrupalı şirketler arasında yavaş da olsa satışını sürekli artıran şirketlerden biri de İsveç'ten Saab. 2009'da 2,6 milyar dolarlık sayışla 31. sırada yer alan Saab 2010'da 2,8 milyar dolarlık cirosuyla 28. sıraya yükseldi.

Bu arada ülke nüfusuna göre silah satışında İsveç'in birinci olması da dikkat çekti.

BBC

Irak komşulardan sebze ithalatını yasakladı



Irak, komşu ülkelerden sebze ithalatını yasakladı. Irak Tarım Bakanlığı, kararı için “bol” üretimi gerekçe gösterdi.

Aswat al-Iraq, Irak Tarım Bakanlığı’nın sebze ithal kararının 27 Şubat itibariyle gerçekli olduğunu bildirirken karar ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmediğini de kaydetti.

Haberde “Irak, sebze ihtiyacının tümünü Suriye, Ürdün ve İran’dan, bir miktar meyve ise Türkiye’den ithal ediyor” denildi.

Aswat al-Iraq, Tarım Bakanlığı'nın, önceki yıllarda da bazı ürünlerin ithalatını da yasakladığına dikkat çekti.

AA

AVM otoparklarında üç saat uyarısı



Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya “Yargı kararını uygulamıyorlar; tüketici ücret alınması durumunda zabıta kanalı ile ceza kestirebilir derken” Alışveriş Yatırımcıları Derneği Başkanı Hakan Kodal ise "Bu durum tüketicinin bir tercihi olarak ortaya çıktı" dedi.

Her geçen gün sayıları artan AVM’lerde alınan otopark ücreti konusu bir süre önce yargıya taşındı. Dava İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nde görüldü. 2. İdare Mahkemesi ücret alınmasını yönünde bir karar verdi. Yerel mahkemenin kararı Danıştay’a taşındı.

Danıştay 8. Dairesi, alışveriş merkezlerindeki otoparkların 0-3 saat arası ücretli olmasını öngören İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nin kararını bozmuş; karara göre alışveriş merkezleri otoparklarını kullanmak isteyenlerden ilk 3 saat ücret talep edemeyeceği hükmünü taşıyordu.

Karar oybirliği ile alındı

Kararda şöyle deniyordu:

"Alışveriş ve ticaret merkezi gibi halkın kullanımına açık yerlerden yararlanan kişilerin, binayı kullanan kişiler kapsamında değerlendirilmesi ve otopark ihtiyaçlarının ticari amaç güdülmeksizin, binaya ait hizmet otoparklarından ve parselinden karşılanması ilgili mevzuatın gereğidir. Otoparklardan kısa süre için yararlanan kişilerden de ücret alınması nedeniyle bu otoparkların tercih edilmemesi ve parsel dışında otopark çözümü aranmasının trafiği olumsuz etkileyeceği de tabiidir. İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nin kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verilmiştir."

Aylık kazanç 150 bin lira

Ancak geçtiğimiz Ocak ayı ortasında alınan Danıştay kararının uygulamada dikkate alınmadığı anlaşıldı. Konuyu taraflara sorduk.

Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya “İstanbul’da ücret alan AVM sayısı almayandan fazla. Daha önce ücret alanlar karardan sonra da aldı. Yargı kararı dikkate alınmadı. Burada iş tüketiciye düşüyor. Gittikleri AVM’de üç saate kadar kaldıkları süreçte ücret alınırsa derhal ilgili yerel yönetimden zabıta çağırmaları gerekir. Zabıtanın kestiği ceza 750 ile veya bin TL” şeklinde konuştu.

Nazım Kaya kimi durumlarda tüketicilerin zabıta çağırma ceza kesilmesi bekleme yoluna gitmediğini 5 lira verip çıktığını ifade ederek şu hesaplamayı yaptı: “Bir AVM’de ortalama bin araç otoparka girse. Her bir araçtan 5 lira alınsa günde 5 bin lira ayda 150 bin lira yapıyor. Burada iyi bir kazanç var işletme açısınan.”

Nazım Kaya, kimi tüketicilerin ücret ödememek için aracını AVM dışına park ettiğini, bu durumun trafik sıkışıklığına yol açtığına işaret etti.

"Otopark AVM için para kazanma yeri değil"

Konunun bir diğer tarafında yer alan Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği Başkanı Hakan Kodal ise, yargı kararının uygulanmamasının söz konusu olmadığını belirterek “Biz bu konuda bir araştırma yaptık. Yapılan araştırmada ortaya çıkan sonuç ücret alınması yönünde oldu. Çünkü tüketiciler AVM’ye geldiğinde otopark sorunu yaşamak istemiyor.

Bu sorun özellikle kent merkezinde olan ve park sorunu yaşayan bölgelerdeki AVM’lerde yaşanıyor. AVM’ye alışverişe gelmeyen kişiler de aracını otoparka bırakabiliyor. Bu durum otoparkta yer sorununa yol açıyor. Ücret almayan AVM sayısı azınlıkta. Ancak yinede sorunun çözümü konusunda Büyükşehir Belediyesi ile ortak bir çalışma yapılıyor. Otoparklar AVM yatırımcıları açısından para kazanma yeri değil.”

HÜRRİYET

Almanya'dan Yunanistan'a 2. onay



Mecliste yapılan oylamaya katılan 591 milletvekilinden 496'sı yardım paketini kabul ederken, 90 milletvekili yardım paketine karşı çıktı, 5 milletvekili de çekimser oy kullandı.

Oylamadan önce Başbakan Merkel'in, konuşmasında, avronun ve böylece Avrupa'nın başarılı olabilmesi için Yunanistan'a yardım yapılmasının şart olduğunu söylemesinden sonra söz alan muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti (SPD) Milletvekili Peer Steinbrück de, hükümetin Yunanistan'a yardım konusunda tümüyle başarısız kalmasına rağmen konunun tüm Avrupa'yı ilgilendirmesi sebebiyle yardım paketini desteklediklerini söyledi.

Almanya'nın eski Maliye Bakanı olan Steinbrück, Merkel'in, Yunanistan'da yaşanan krizi uzunca bir zaman küçümseyerek gerekli önlemleri hızlı bir şekilde almamış olmakla eleştirdi.

Yeşiller Partisinin de destek vermesi sebebiyle 2. yardım paketi mecliste büyük çoğunlukla kabul edildi.Sayfa : 1

AA

Adıyaman vergisinin yüzde 98'ini verdi



23. Vergi Haftası etkinlikleri kapsamında çelenk koyma töreninin ardından Defterdar Şefik Tongal, beraberinde Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Seyfettin Bilen, Gelir Müdürü Mehmet Ali Ünsal, Vergi Dairesi Müdürü Bülent Dirikolu ve Defterdarlık Memuru Hikmet Yavuz ile birlikte Vali Ramazan Sodan'ı makamında ziyaret ederek, hafta boyunca yapılacak etkinliklerle ilgili bilgi verdi. Tongal, 6111 sayılı Vergi Barışı Kanunu çerçevesinde 2011 yılında Adıyaman'daki vergi mükelleflerinden yüzde 98 oranında vergi tahsil edildiğini kaydetti.

Vergi Haftası kutlamaları kapsamında vatandaşlarda vergi bilincinin oluşması, verginin tüm kesimlere benimsetilmesi ve vergiyi gönüllü olarak ödeme alışkanlığının kazandırılması amacıyla hafta boyunca çeşitli etkinlikler düzenleyeceklerini belirten Tongal, 23 yıldır Vergi Haftası'nın kutlandığını söyledi. Tongal, "Vergi bilinç ve kültürünü toplumun bütün kesimlerine benimsettiğimiz oranda vergi kayıp ve kaçağı azalacaktır.

Bu konuda başarıya ulaşmamız halinde vergi tahakkuk ve tahsilatlarında artışlarolacaktır. 2011 yılında yoğun bir vergisel dönem geçirdik. Vergi Barışı Kanunu hükümleri çerçevesinde 17 bin 760 mükellefle anlaşma sağlandı. Bu anlaşma karşılığı 77 milyon 104 bin TL vergi alacağını yapılandırdık. Bu meblağdan 2011 yılı içerisinde tahsili gereken 24 milyon 837 bin TL'den 24 milyon 360 bin TL tahsil edildi. Bu konudaki tahsilat oranı katsayı dahil yüzde 98'dir" dedi.

Vali Ramazan Sodan ise, vergilendirilmiş kazancın kutsal olduğunu ve vergi vermenin önemli bir vatandaşlık görevi olduğunu belirterek, "Nasıl ki bütün vatandaşlarımız devletimizin hastanelerinden, okullarından ve diğer hizmetlerinden faydalanıyorsa vergi de vermek her vatandaşın kanuni görevidir. Dolayısıyla vergi olmadan bir devletin varlığını sürdürmesi, kendi bireylerine, kendi vatandaşlarına sağlıklı kamu hizmeti götürmesi mümkün değildir. Bilindiği gibi vergi vatandaşlarımıza kamu hizmetlerinin yapılması için çok önemli bir araçtır. Defterdarlığımızca 2011 yılında ilimizde yüzde 98 oranında vergi tahsilatı yapılmıştır. Bu da ilimiz açısından son derece önemli ve sevindiricidir" diye konuştu. İHA

Ünlü yatırımcı Buffett'tan tüyolar



Dünyanın en zengin yatırımcılarından Warren Buffett, Wall Street için umutlu.

CNBC'ye konuşan Buffett, güçlü şirketlerin hisselerinden oluşan bir portföyün uzun vadede altından daha iyi getiri sağlayacağını savundu.

Buffett şunları söyledi: "Paranızla bir şeye yatırım yapmak zorundasınız. Eğer paranızı cüzdanınızda tutarsanız, sıfır yatırım yapmış olusunuz. Maalesef şu an paranızı bankaya götürürseniz de sıfır yatırım yapmış oluyorsunuz, Amerikan tahvili alsanız da sıfır yatırım yapmış oluyorsunuz.

Hiç şüphem yok ki uzun vadede hisse senetlerinden oluşmuş bir portföy kağıt paradan, ya da altın gibi gelir üretmeyen varlıklardan çok daha iyi getiri sağlayacaktır. Wall Street için 3 aylık, 6 aylık için bir öngörüde bulunamam. Ama iş modeli sağlam şirketlerin hisseleri alınabilir, ki onlardan piyasada çok var."

Warren Buffett öncelikle Amerika'da yatırım yapmayı tercih ettiğini söylese de 7 tane Avrupa şirketinde de portföyünde yer verdiğini açıkladı.

Ünlü yatırımcı "Tüm dünyadaki hisse senetlerine bakarım ama tabii ki öncelikle Amerikan hisselerine bakıyorum çünkü en büyük piyasa burada. Buradaki şirketleri de iyi tanıyorum. Ama Almanya'da da bir sigorta şirketine yatırımımız var. Şu anda portföyümde 7 tane uluslararası şirket bulunuyor. Hatta bu hisse senetlerin hepsi de Avrupa hisseleri" dedi.

AA

Avea biraz da Ata Demirer ile güldürecek



Avea Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Dehşan Ertürk, Avea'nın 2011 yılında pek çok konuda birinci olduğunu belirterek,''Avea müşteri sayısı büyümesinde pazarın birincisi oldu. Numara taşımada en yakın rakiplerini ikiye katladı. Faturalı müşterilerin tercihi oldu. Konuşturma süresinde birinci oldu ve data gelirinde yüzde 146 artış yakaladı'' dedi.

Ata Demirer'in Avea için 4 farklı karakterle yer aldığı yeni reklam filmlerinin tanıtıldığı basın toplantısında konuşan Ertürk, eğlenerek çalışmanın Avea'yı büyüttüğünü dile getirerek, ''2012 yılı boyunca yapacağımız yatırımların habercisi olarak, 2011'de de yaptığımız yatırımların sonucu ortaya çıkan deneyim, tecrübe, iyileşmeyi böyle bir eğlenceli formla anlatmak istedik'' dedi.

Ertürk, reklamların bayi, çağrı merkezi, GSM teknolojileri ve kapsama kalitesi ile ilgili olduğunu kaydederek, bu reklam filmlerinin müşterilerinden öğrendikleri üzerine kurdukları bir strateji olduğunu, müşterilerin operatör hizmetinde en çok bu konulara önem verdiğini anlattı.

Avea'nın 2011 yılında pek çok konuda birinci olduğunu vurgulayan Ertürk, bunlar içinde yer alan ''5 yıldız'' diye adlandırdığı maddeleri, ''Avea'nın müşteri sayısı büyümesinde pazarın birincisi olduğu'', ''numara taşımada en yakın rakiplerini ikiye katladığı'', ''faturalı müşterilerin tercihi olduğu'', ''konuşturma süresinde birinci olduğu'' ve ''internet kullanımında, data gelirinde yüzde 146 artış yakaladığı'' şeklinde sıraladı.

Ertürk, ''Avea çalışıyor'' konseptinin Ata Demirer ile devam edeceğini belirterek, ''2012'de, 2011'de yaptıklarımızı katlayarak devam edeceğiz'' dedi.

Daha önce ''Vampir Edward'' ve ''Teknik Direktör'' rolleriyle Avealı olmanın avantajlarını izleyicilere esprili bir dille anlatan ünlü komedyen Ata Demirer'in, şimdi de 4 yeni tipleme ile ''Avea Çalışıyor'' mesajını verdiğini söyledi.

Reklam filmlerinin bugün itibariyle ekranlarda yer almaya başlayacağını anlatan Ertürk, şunları ifade etti:

''Avea'nın dönüşüm sürecinde yeni bir pazarlama dili oluştururken bizim için en kritik nokta, Avealılara yaşattığımız güzellikleri ön plana çıkartmak ve henüz Avealı olmayanlara 'Hayat Avealıya Güzel' dedirtmekti. Bunu da tadında bir hiciv ile eğlendirerek yapmak istedik. Bu doğrultuda da 'Avealı Olmayanlara İyi Davranın' iletişimine başladığımız günden bu yana, seyrettiğimizde kahkahalarla gülmediğimiz hiçbir reklam filmini yayınlamadık. Eğlendirirken de müşterilerimize verdiğimiz sözleri tuttuk. Avealı olanlara kendilerini iyi hissetmekte ne kadar haklı olduklarını reklamlarımız aracılığıyla da tekrar tekrar hatırlattık. Doğru tarafta olduklarını, hizmet kalitemizle, yaratıcı tarife ve sunduğumuz fırsatlarla çok net gösterdik.''

Yeni reklam kampanyasıyla, tüketicinin beklentilerine daha fazla eğilmeyi hedeflediklerini belirten Ertürk, ''Ata Demirer'in 4 farklı karakter ile 4 farklı mesajı verdiği 'Avea Çalışıyor' reklam filmlerimiz çok konuşulacak'' dedi.

TBWA\ISTANBUL tarafından hazırlanan reklam filminin yönetmenliğini Uygar Kutlu'nun üstlendiğini kaydeden Ertürk, çekimlerin Avea Teknoloji Merkezi ve Avea bayileri olmak üzere 4 farklı mekanda gerçekleştirildiğini kaydetti.

Ata Demirer

Reklam filmlerinde biri kadın 4 karakteri canlandıran oyuncu Ata Demirer, ''Avea ile çalışmalarımız harika gidiyor, bir mizahçının en çok istediği fırsatlardan biri didaktik olmayıp aynı zamanda eğlenceli de olabilen reklamlar çekmektir. Bu açıdan Avea reklamları benim için eğlence dolu. Çok mutluyum'' ifadelerini kullandı.

En zorladığı karakterin güvenlikçi karakteri olduğunu dile getiren Demirer, bu karakterin şivesinin tam olarak tutturulmasının zor olduğunu, kendisinin oynarken en çok eğlendiği karakterin ise kadın karakteri olduğunu bildirdi.

Haber7

Nokia ve Samsung iddialı ürünle geliyor




Mobil Dünya Kongresi'nin ilk gününde, çok uluslu Finlandiya şirketi Nokia, ''Nokia 808 PureView'' adıyla 41 megapiksel çözünürlü yeni bir cep telefonu tanıttı. 8 megapiksel çözünürlü video çekimi yapma özelliği de bulunan cep telenonu için ''cep telefonlarının görüntüsünde bir devrim'' tanımı yapılırken, mayıs ayı sonunda piyasaya sürülmesi öngörülen Nokia 808 PureView'in fiyatının yaklaşık 450 avro olacağı açıklandı.

Samsung markası da 2012 yılında en fazla ön plana çıkarmak istediği ürünleri arasında Galaxy Note 10.1'i sundu. Yeni akıllı cihazını 10 inç boyutuna çıkaran Samsung, Android 4.0 Ice Cream Sandwich işletim sistemi ile çalışan Galaxy Note 10.1'de S-Pen kalemi kullanıldığını belirtti.

Kongrenin bugünkü sunumlarında öne çıkan diğer bir haber de, otomobil firması Ford'un B-Max adlı aracında ses kumandalı telefon etme ve mesaj okuma sistemi oldu.

Microsoft bünyesindeki, internet üzerinden ücretsiz telefon görüşmesi veren Skype firması da, Windos Phone cep telefonu yazılım sistemine uyumlu yeni bir versiyonunu deneme amacıyla tanıttı.

AA

28 Şubat'ın ekonomiye maliyeti!



Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, 28 Şubat sürecinde hatırlamak dahi istemedikleri olaylar silsilesinin sonuçlarını bu ülke insanının her alanda çok pahalı ödediğini belirterek, ''Yıllar sonra, o günlerde yapılanların yavaş yavaş sorgulanmaya başladığı, eski defterlerin açıldığı, karanlık dosyaların aydınlığa kavuşturulmaya başlandığı günümüzde, gerçeklerin çok kısa zamanda tüm halkımızla paylaşılmasını ümit ediyorum'' dedi.

Vardan, 28 Şubat sürecinde yaşananlara ilişkin yaptığı değerlendirmede, üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen, hala hafızalarda tazeliğini muhafaza eden ve Türkiye tarihinde kara bir leke olarak yerleşen 28 Şubat sürecinin ''dini olmaktan çok, ekonomik, politik ve sosyal temelli'' olduğunu bugün hemen herkesin anladığını ve sürecin de sorgulanmaya başladığını belirtti.

O dönem ülkede yıllardır ekonomide, bürokraside, askeriyede, yargıda, finans sisteminde ve hatta medyada hakim olmuş düzen sahiplerinin, yeni bir dönemin başlangıcının kendi mevcut durumlarını kaybettireceği endişesiyle topluma hayal ürünü korku saldıklarını dile getiren Vardan, ''Sözde bir tehdit havası oluşturularak, ülkenin geleceğinin kararacağı mesajını vermeye çalışmışlardır'' dedi.

Vardan, oysa dönemin hükümeti, 18 Haziran 1997'de istifa edene kadar ekonomide toparlanmanın başladığını, iş dünyasında da olumlu bir gelişmenin söz konusu olduğunu, ancak buna tahammül edemeyenler ve iktidarlarının ellerinden gideceğini düşünenler tarafından başlatılan süreç marifetiyle, her an bir ''darbe oldu-olacak'' korkutmaları ve paranoyası ile toplumda bir teyakkuz hali yerleştirilmeye çalışıldığını kaydetti.

Özellikle medya tarafından kasti olarak uygulanan dezenformasyon sonucunda, insanlarda bir korku hali oluşturulduğunu, bilahare, bir gazetede çıkan 'Ordudan yeşil sermayeye ambargo' haberinin özellikle iş dünyası üzerine bir baskı oluşturulmaya başladığının net göstergesi olduğunu ifade eden Vardan, akabinde, bazı şirketlere bankaların teminat mektubu veya çek defteri vermeme gibi adımlara kadar uzanan yıldırma harekatı ile karşı karşıya kalındığını belirtti.

''Üye sayımız 2823'den 1800'e düştü''

Vardan, sermayenin renklere boyandığı, bunlar içinde de ''yeşil sermaye'' diye adlandırılan kesimin gazetelerde boy boy isimleri verilerek boykota davet edildiği o günlerin, ülke adına talihsiz günler olduğunu, sadece 9-10 dindar arkadaşın bir araya gelip şirket kurmalarının ardından 'gizli hesapları var' denilerek gecenin 2'sinde 3'ünde evlerine çilingir marifetiyle girilerek yataklarından kaldırılıp sorgulamaya götürüldüğü ve günlerce kimsenin haber almasının engellendiği utanç dolu günlerin hala hafızalarda olduğunu dile getirerek, değerlendirmesinde şu görüşlere yer verdi:

''Hatırlamak dahi istemediğimiz bu olaylar silsilesinin sonuçlarını bu ülke insanı her alanda çok pahalı ödedi. 28 Şubat sürecinde, ülkemizin yarınlarını ipotek altına alacak, hatta karartacak birçok karara imza atıldı.

Öyle ki, banka hortumlamaları, iş hayatında bazı kesimin önü kesilmesi, imtiyazlı kesime sağlanan özel iltimaslar, okullarda dindar insan yetişmesinin veya dindar kesimin okumasının engellenmesi gibi atılan adımlar ülkeyi, 2001'deki büyük ekonomik krize sürükledi.

Sadece bir kesimin önünü kesmek adına 'katsayı' garabeti icat edilerek, tüm meslek liselerinin neredeyse kapılarına kilit vuruldu. Bu ve benzeri olaylarla MÜSİAD üyesi ya da dindar bir müteşebbisin, iş hayatında var olamayacağı gibi bir algı oluşturularak firma sahipleri ürkütüldü.

O dönemde MÜSİAD üyeliğinden istifa eden iş adamları da oldu. 1997 ortalarında 2823 üyeyle dönemin en yüksek üye sayısına ulaşmışken, istifaların ardından üye sayımız 1800'e kadar düşmüştü.

Ancak, MÜSİAD'ın 28 Şubat döneminde sayısal olarak küçülmesi esasında üyeleri kenetledi ve derneği güçlendirdi, bu süreç üyeler nezdindeki dayanışma ruhunu, mücadele gücünü artırdı.''

''Anadolu sermayesi artık daha güçlü ve özgüven kazandı''

Vardan, 28 Şubat lafzı gündeme geldiğinde, üzerinde konuşmak ve o günleri hatırlamak dahi istemediğini ve birçok kişi gibi kendisinin de ülkede tekrar yaşanmasını istemediği olaylar zinciri olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

''Yıllar sonra, o günlerde yapılanların yavaş yavaş sorgulanmaya başladığı, eski defterlerin açıldığı, karanlık dosyaların aydınlığa kavuşturulmaya başlandığı günümüzde, gerçeklerin çok kısa zamanda tüm halkımızla paylaşılmasını ümit ediyorum.

Bahsettiğim bu olaylar ve buna benzer yüzlerce konunun yeni nesil tarafından çok iyi bilinmesi gerekir.

Bugün, Türkiye'de ekonomiden siyasete, sosyal hayattan hukuksal alana kadar birçok reform hayata geçirildi. Anadolu sermayesi artık daha güçlü, tüm dünyaya açılmış ve özgüvenini kazanmış durumda.

İşte bu özgüven, Türkiye'nin artık on yıllık, on beş yıllık büyük hedefler koymasını sağlıyor. Umarım artık herkes aynı hedefe kilitlenir ve Türkiye çoktandır hak ettiği seviyelere kısa zamanda gelir.''

****

'Yeşil sermaye' yakıştırmasıyla Anadolu sermayesinin büyümesi önlenirken, bakkalından kebapçısına varıncaya kadar çok sayıda esnaf fişlendi.

28 Şubat süreci siyasi yapıyı olumsuz yönde etkilediği için 2001 ekonomik krizine de zemin oluşturdu. Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Başkanı Mustafa Koca, antidemokratik muhtıranın yatırım, ihracat, büyüme gibi kalemleri olumsuz yönde etkilediğini; faturanın 300 milyar doları bulduğunu söyledi.

Anadolu sermayesinin büyümesinin engellendiğini vurgulayan Koca, "28 Şubat'ı yapanlar işin ekonomik boyutunu, sosyal olayları düşünmeden bir antidemokratik bir muhtıra verdiler.

O zamanki değerler ve saptamalar çerçevesinde tahmini 300 milyar dolar civarında bir fatura ortaya çıktı. O gün antidemokratik uygulamalar olmasaydı Türkiye'nin bugünkü borç stoku da olmazdı. Türkiye ekonomisi daha borçsuz olarak 2023 hedeflerine daha erken ulaşabilirdi." dedi.

Anadolu Aslanları olarak adlandırılan işletmelerin 28 Şubat sebebiyle küresel şirketler haline gelemediğine dikkat çeken ASKON Başkanı, insanların fişlenmesi ve sermayenin renklere göre ayrılmasının ekonominin yanı sıra sosyal boyutlu yansımalara da yol açtığını vurguladı.

Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral de, Türkiye'nin milli gelirinin Avrupa Birliği ülkelerinin milli gelirinin dörtte biri kadar olmasının 28 Şubat ve benzeri demokrasi dışı müdahalelerin sebep olduğuna işaret etti.

Meral, atılım hamlesine girilen her 10 yılda bir yapılan askerî müdahalelerle Türkiye'nin dengesinin bozulduğunu kaydetti. Darbenin yaptığı tahribatı toparlamanın yıllar aldığını vurgulayan Meral, şöyle konuştu:

"Türkiye bir atılım hamlesine girdiği anda iktidardakileri beğenmeyenler siyasete, hükümete, siyasi partilere müdahale ederek Türkiye'nin dengelerini altüst ediyorlar. Türkiye'nin AB'den geri olmasının en önemli sebebi budur. Bundan sonra önümüzde önemli bir şans var. Tekrar gelişmiş ülkeler seviyesine çıkmamız lazım. Demokrasimize sahip çıkmamız, sıkı sıkıya sarılmamız lazım. Hedeflenen on ekonomi arasına ancak böyle girebiliriz."

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç ise 28 Şubat ile Türkiye ekonomisine darbe vurulduğunu kaydetti. Bazı kesimlerin kendi menfaatleri için halkı uçuruma sürüklediğini vurgulayan Özgenç, sermayenin ikiye ayrıldığını kaydetti.

Yeşil sermaye yakıştırmasının yanı sıra esnaf kesiminin de fişlendiğini aktaran Özgenç, "Türkiye, bugün dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasında olamamışsa bunun en büyük sebebi de 28 Şubat postmodern darbesidir. O büyük yıkımı üzerimizden attık, ancak kalıntıları hâlâ görülmekte." dedi.

Özgenç, 28 Şubat sürecinde TOBB, Türk-İş, TİSK, DİSK ve TESK'in demokrasi dışı hareketin içerisinde yer aldığı için 'beşli çete' olarak hatırlandığını belirterek, bu kuruluşların şimdiki yöneticilerinin halktan özür dilemesini istedi.

Özgenç, "Bazı sivil toplum kuruluşları antidemokratik oluşumların dolaylı veya açıktan içerisinde bulundu. Bunlardan bazıları işi pişkinliğe verip kendilerini beşli çete olarak tanımladılar. Hâlâ daha yapılanın yanlış olduğuna dair resmi açıklama yapmadılar. O dönem adına bugün bu kuruluşların yöneticileri halktan özür dilemeli." ifadelerini kullandı.

Ajanslar

Yılmaz: Büyümeyi düşürmemiz lazım



Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, Merkez Bankasının bağımsızlığının daha da güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, buna karşın bankanın bağımsızlık özelliğinin yeni anayasada yazılıp yazılmaması konusunda tereddütleri olduğunu söyledi.
Yılmaz, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ile Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün ''Dile Kolay 2. Edebiyat Günleri'' kapsamında düzenlediği ''Cüzdanımızdaki paranın değeri neden önemlidir, nasıl korunur, kim korur?'' başlıklı makale yarışmasına katılan lise öğrencilerine konferans verdi.
Konferansta, paranın tarihi hakkında bilgi veren, tarihsel süreç içerisinde paranın altın, gümüş karşılığı bir değeri olduğunu ifade eden Yılmaz, ''Şimdi böyle bir değer yok. Arkasında bir değer olmayan bu parayı neden taşıyoruz? Çünkü bu para itibarı olan bir paradır. O parada, parayı basan ülkenin itibarı var'' diye konuştu.
Enflasyon konusunda da öğrencilere bilgi veren Yılmaz, enflasyonun yükselmesinin fiyatların genel seviyesinin yükselmesi, düşmesinin ise fiyatların artış hızının azalması anlamına geldiğini kaydetti.
Enflasyonla mücadele herkesin görevi
Enflasyonla mücadelenin genel anlamda herkesin görevi olduğunu ifade eden Yılmaz, özel olarak ise bu görevin Merkez Bankasına ait olduğunu, enflasyonun yükseldiği durumlarda Merkez Bankasının gerekli tedbirleri aldığını dile getirdi.
Paranın değerini korumak konusunda herkesin sorumluluğu bulunduğunu belirten Yılmaz ''Alışveriş yaptığımız zaman fiş istemezsek paranın değerini korumuyoruz demektir. Herkes kuruşuna sahip çıkmalı, herkes parasının üstünü istemeli'' ifadesini kullandı.
Merkez Bankasının bağımsızlığına ilişkin görüşlerini de paylaşan Yılmaz, son tahlilde Merkez Bankasına bağımsızlığını veren erkin siyasi otorite olduğunu söyledi.
Merkez Bankasının bağımsızlığı
Türkiye'de yeni anayasa çalışmalarının sürdüğünü hatırlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Merkez Bankasının bağımsızlığı anayasaya girsin mi, girmesin mi? konusu son derece önemli. Merkez Bankasının bağımsızlığı şu an kanunla düzenlenmiştir. Anayasaya girmemesi konusu üzerinde çok dikkatli düşünülmesi lazım. Ben, şahsen Merkez Bankasının bağımsızlığına canı gönülden inanıyorum. Merkez Bankası bağımsızlığı, hükümete rağmen değil ama hükümet içinde kalarak bağımsız olmak son 10 yılda enflasyonun tek haneye inmesinde ve de ülkemizin uzun müddet başının belası olan yüksek faizden kurtulmasına vesile olmuştur. O nedenle Merkez Bankası bağımsızlığı güçlendirilsin, kuvvetlendirilsin. Ama anayasaya yazılıp yazılmaması konusunda benim tereddütlerim var. Yazıldığı zaman belki çok farklı bir şeyle karşılaşabiliriz. Aklımıza bugün gelmeyen durumlarla karşılaşabiliriz.''
Sorular
Konferansın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yılmaz, Avro Bölgesi'nde yaşanan krizi önlemek adına Avrupa Merkez Bankasının karşılıksız para bastığı hatırlatılarak, bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine, 2007 krizinden itibaren Amerika, Avrupa ve Japonya merkez bankalarının tıkanan kredi kanallarını açmak için piyasaya likidite sağladıklarını belirtti.
Buna karşın güven sorunu yaşandığı için sağlanan bu likiditenin krediye dönüşmediğini kaydeden Yılmaz, ''Kredi kanallarını açmak için bu paralar basılıyor. Avrupa'da bir bankacılık krizi kapıda. Eğer Avrupa Merkez Bankası bu kadar likiditeyi vermez ise çoğu bankanın sermayesi çok düşmüş vaziyette olduğu için daha fazla sorunla karşı karşıya gelebilirler. Şu anda enflasyon kontrol altında. Ama ekonomik aktivite canlanıp kredi kanalları işlemeye başladığında, göreceksiniz dünya önümüzdeki 5-6 yıldan sonraki dönemde enflasyonu konuşmaya başlayacak'' dedi.
''Büyümemizi biraz düşürmemiz lazım''
Yılmaz, cari açığa ilişkin bir soru üzerine de cari açık ile ilgili asıl problemin cari açık ile büyüme arasındaki ilişkide yattığını ifade etti.
Türkiye'nin hızlı büyüdüğü zaman cari açık verdiğini kaydeden Yılmaz, ''Çünkü cari açığımızın önemli bir kısmı yapısal. O nedenle bizim büyümemizi biraz düşürmemiz lazım. Ekonomimizin şu an potansiyel büyüme hızı, yüzde 5,5-6 gibi görünüyor ama biz yüzde 9 büyüdük. Dolayısıyla ne yapıp yapıp bizim bu büyümeyi uzun vadede aşağı çekmek yerine potansiyel büyümeyi mevcut büyüme seviyesine çekmemiz lazım ki mevcut işsizlere ve yeni iş arayanlara iş bulalım'' yorumunu yaptı.
Yılmaz, yeni anayasa metnine Merkez Bankasının bağımsızlığın yazılması konusunda neden tereddütlerinin olduğununu sorulması üzerine de Merkez Bankası bağımsızlığından taviz verilmemesi gerektiğini yineledi.
Merkez Bankası bağımsızlığının anayasa metnine girmesi halinde bir önceki dönemde atanan Merkez Bankası yönetimleriyle yeni seçilen siyasi iktidar arasında çekişme yaşanabileceğini ve uzun vadede ekonominin bundan zarar görebileceğini savunan Yılmaz, ''Bağımsızlık son derece önemli ama tarafların bunu hazmetmeleri lazım. Yani bu bir kültürel değişim. Siyasilerin bunu canı gönülden kabul etmeleri lazım ve buna saygı duymaları lazım. Atanmışların da yetki sınırlarını aşmamaları lazım'' diye konuştu.
İngiltere'nin yazılı anayasası olmamasına rağmen bu ülkede herkesin teamüllere uyduğunu anımsatan Yılmaz, kendisinin de böyle bir ortam istediğini söyledi.
Yılmaz, ''Öyle bir kültürel seviyeye ulaşacağız ki A, B, C partisi... Hangisi gelirse gelsin, ortaya çıkan teamüllere saygılı olacağız. Bu böyle olduğu müddetçe Merkez Bankası isterse hükümetle aynı yerde otursun kalksın, isterse Kaf Dağı'nın arkasında olsun değişen bir şey yok'' değerlendirmesinde bulundu.
Daha sonra, Yılmaz'a çini işlemeli tabak hediye edildi.
AA

Pideden Atatürk portresi yaptı



Tost ekmeğinden yaptığı tablolarla dünya çapında tanınan İngiliz sanatçı Lennie Payne, KKTC'de çocuk onkoloji merkezinin yapımına katkı sağlamak amacıyla düzenlenen ''50 projesi'' kapsamında, pideden Atatürk tablosu yaptı.

Pide ve ekmek kırıntısı kullanılarak yapılan tablonun, Türkiye ve KKTC'de ''ilk'' olduğu belirtildi.

Anadolu Ajansı, Neriman ve Danny Sawyer çiftinin davetiyle, projeye gönüllü destek vermek amacıyla KKTC'ye gelen Payne'nin, Turnalar köyündeki çalışmasını baştan sona görüntüledi.

Türkiye haritası üzerine Atatürk portresi yapan Payne, Atatürk'ün yüzünü 6 günde tamamladı. Payne, tabloda, 20 poşet pide, 1 büyük çanta ekmek kırıntısı, 1 litre koruyucu cila ve gıda boyası kullandı. Atatürk portresi sadece pide kullanılarak yapıldı. Küçük kareler şeklinde kesilen pidelerin bazıları, alevle rengi değiştirilerek kullanıldı. Türkiye haritası ve bayrak ise ekmek kırıntısı kullanılarak tamamlandı.

Payne, yaptığı açıklamada, daha önce tost ekmeğiyle çalışma yaptığını, pideyi ilk kez kullandığını belirterek, kızı 3-4 yaşındayken, bir gün yaptığı tostu yemediğini ve çocuğun ilgisini çekmek için, ekmeğin yanmış yüzeyini bıçakla kazıyarak ''gülen yüz'' yaptığını, böylece yedirmeye çalıştığını, ekmekle resim yapmaya ''şans eseri'' başladığını anlattı.

Sawyer ailesinden projeyi duyunca heyecanlandığını ve Atatürk portresini yapmak için İngiltere'den KKTC'ye geldiğini belirten Payne, Atatürk'le ilgili bilgisinin sorulması üzerine, Atatürk'ün Türk tarihinde kadın haklarında ve alfabede değişiklik yapan önemli bir insan olduğunu belirterek, ''Uzun yıllar önce ölmesine rağmen hala daha etkisi sürüyor. Türkiye'de saygın bir insan olduğunu biliyorum'' dedi.

Afrika'daki açlığa dikkati çekmek için ekmekle portre çalışması yapacağını da söyleyen Payne'yi KKTC'ye davet eden Neriman ve Danny Sawyer çifti de onkoloji merkezi yapımına katkı yapmaktan heyecan duyduğunu dile getirdi.

Neriman Sawyer, Lennie Paynenin eşinin 22 yıllık arkadaşı olduğunu, düğünlerinde sağdıçlığını yaptığını belirterek, 50 projesini öğrenince, Paynenin kampanyaya katılımını sağladıklarını söyledi.

Kampanyaya destek için İngiltereden Tottenham ve Chelsea takımlarından imzalı forma da getirdiklerini belirten Neriman Sawyer, şimdi 12 yaşında olan kızı Jessicanın 4 yaşındayken kanser tedavisi gördüğünü ve o zaman Paynenin kendilerine bu konuda bir şeyler yapmak istediğini söylediği, 50 projesini duyunca da gönüllü olarak KKTCye geldiğini anlattı.

Çocuklar için başlatılan 50 projesini görünce heyecanlandıklarını ve çocuklar için KKTCde onkoloji hastanesi yapılmasını istediklerini, projeye ellerinden gelen her türlü katkıyı vermeye devam edeceklerini ifade eden Neriman Sawyer, kızlarının şimdi iyi olduğunu, yılda bir kez kontrolden geçtiğini, o kontrolü ülkelerinde yaptırmak istediklerini kaydetti.

İngiltereden kesin dönüş yaptıklarını, eşinin Fransaya yerleşmek istediğini, ancak çocukları için KKTCye geldiklerini ve Girne bölgesinde İngiliz arkadaşları olmasına rağmen Turnalar köyüne yerleştiklerini dile getiren Neriman Sawyer, eşinin, çocuklarının köyde Türk arkadaşları ile kaynaşarak yetişmesini istediğini söyledi.

Danny Sawyer de, projeye katkıda bulunmanın kendisi için çok önemli olduğunu ve gurur duyduğunu belirterek, onkoloji hastanesi açılınca ilk kendisinin ziyaret edeceğini ifade edip, duyarlı kişilere projeye destek verme çağrısında bulundu.

Atatürk portresi bakana teslim edildi

Bu arada Lennie Payne'nin, KKTCde çocuk onkoloji merkezinin yapımına katkı amacıyla düzenlenen 50 projesi kampanyası kapsamında, pideden yaptığı Atatürk tablosu, KKTC Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Kemal Dürüste teslim edildi.

Anadolu Ajansı ekibinin de hazır bulunduğu kabulde, Lennie Payne, Bana böyle bir şans tanındığı için teşekkür ederim. Türk büyüğü Atatürkün portresini yapmak çok gurur verici diye konuştu.

Bakan Kemal Dürüst de Bugün burada, son derce anlamlı son derece özellikli, pek sık karşılaşmadığımız kutsal bir olayla karşı karşıyayız ifadesini kullanarak, saygın sanatçı Lennie Paynenin güzel bir çalışma yaptığını, Payne'yi bu çalışmaya, duyarlı bir ailenin sevk ettiğini, bu konuda Bakanlığının ilgili daire müdürlerinin de gayreti olduğunu belirtti.

Bizim için son derece önemli olan Ulu Önder Atatürkü çalışmış olmasından dolayı teşekkür ediyorum diyen Dürüst, bunun, çocuk onkolojisi kurulması yönünde başlatılan çalışmalara katkı olduğunu söyledi.

Payne'ye KKTC halkı adına teşekkür eden Dürüst, Bu çok anlamlı bir katkıdır dedi. Başka bir milletin mensubu olan Paynenin bu çalışmasının çok büyük olay olduğunu ifade eden Dürüst, Kıbrıslı Türk aileye de duyarlılığından dolayı ve onkoloji hastanesinin yapımına maddi manevi katkı koyan herkese teşekkür etti.

KKTC Milli Milli Eğitim ve Gençlik ve Spor Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile işbirliği halinde, KKTCde bu yıl temeli atılacak çocuk onkoloji merkezinin yapımına katkı amacıyla 50 projesi kampanyası düzenledi. Kampanya kapsamında dünyaca tanınan spor kulüplerinden ve ünlülerden imzalı eşyalar KKTCye gönderildi. Ayrıca toplanacak imzalı ürünler, düzenlenecek açık artırma ile satılarak, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi yerleşkesinde yapılacak onkoloji hastanesinin çocuk onkoloji biriminin yapılmasına katkı sağlanacak.

AA

THY, Budapeşte'ye seferleri 2'ye çıkardı




THY'nin Macaristan Genel Müdürü Levend Arısoy yaptığı açıklamada, dünyanın dev şirketlerinin Batı Avrupa ülkelerindeki üretimlerini Macaristan'a kaydırmasıyla birlikte bu ülkede oluşan kargo pazarından pay almak için geçen yıl yaz aylarında başlattıkları İstanbul-Budapeşte-İstanbul kargo seferlerini artırdıklarını söyledi.

Haftada tek olan kargo seferlerinin 1 Mart'tan itibaren ikiye çıkacağını açıklayan Levend Arısoy, hedeflerinin 2012 yılında kargo sefer sayısını üçe yükseltmek olduğunu kaydetti.

Arısoy, ''Macaristan'da ciddi bir kargo potansiyeli var. Haftada bir olan mevcut kargo uçağımız dolu gelip, dolu gidiyor. Yoğun talebi karşılamıyoruz. 1 Mart'tan itibaren haftada iki sefere çıkarak pazar payımızı daha da arttıracağız'' diye konuştu.

Levend Arısoy, hedeflerinin 3 yıl içinde İstanbul-Budapeşte-İstanbul kargo seferlerini haftanın her günü yapmak olduğunu da kaydetti.AA

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor