Son Dakika :
sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İşte yüz naklinin faturası

Gönderen: Maykıl on 27 Şubat 2012 Pazartesi | 06:24



Türkiye'de ilk yüz nakli operasyonunun faturası da Sosyal Güvenlik Kurumu'na gönderildi

Arka arkaya yapılan yüz nakilleri Türkiye'nin gündemine oturdu. Türkiye'de ilk yüz nakli operasyonunun faturası da Sosyal Güvenlik Kurumu'na gönderildi.

Akdeniz Üniversitesi'nde ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Özkan, 19 yaşındaki Uğur Acar'a nakledilen yüzün bedelini 250 bin lira olarak belirledi.

SGK fiyatlandırma komisyonu yüz nakli için ödenecek bedeli önümüzdeki hafta belirleyecek. Rakamın 60-70 bin lira arasında sabitlenmesinin beklendiği, fiyatın bundan sonraki yüz nakilleri için de referans olacağı öğrenildi.

Antalya Akdeniz Üniversitesi'ndeki Türkiye'nin ilk yüz naklinin ardından Türkiye'yi gururlandıran bir haber de Ankara Hacettepe Üniversitesi'nden geldi. Geçirdiği kazada hayatını kaybeden N.A'nın yüzü, 5 yaşında televizyonun patlaması sonucu yüzünün yüzde 70'i hasar gören 25 yaşındaki Cengiz Gül'e nakledildi. İlk yüz nakli olan Uğur Acar'dan sonra Türkiye'nin ikinci yüz nakli kahramanları N.A ve Cengiz Gül oldu. N.A.'nın bağışladığı kol ve bacaklar da başka bir hastaya nakledildi.

TEDAVİ AMAÇLI YÜZ NAKİLLERİNİ DEVLET ÖDEYECEK

Dünyanın da konuştuğu operasyonların ardından yüz nakillerinin ödenip ödenmeyeceği tartışılırken Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Fatih Acar, "Yüz nakli çok ciddi bir emek istiyor. Bir doktor 5 saat ameliyat odasında, 24 saat hastanın başında bekliyor. Bunun karşılığı ödenmeli." diyerek, tedavi amaçlı yüz nakillerini karşılayacaklarını müjdelemişti.

Acar'ın açıklamasının ardından SGK yetkilileri yüz nakli yapan Prof. Ömer Özkan ve ekibine tebrik ziyareti de gerçekleştirdi. Yüz nakillerine ödenecek rakamın belirlenebilmesi için Özkan'dan fiyat istendi. Özkan'ın gönderdiği fiyata Cihan Haber Ajansı (Cihan) ulaştı. 21 Ocak 2012 tarihinde 19 yaşındaki Uğur Acar'a Ahmet Kaya'dan alınan yüzü nakleden Prof. Dr. Ömer Özkan ameliyatın bedelini 250 bin lira olarak tespit etti. Söz konusu fiyatı SGK'ya da gönderen Özkan'ın teklifi Çalışma, Maliye, Kalkınma ve Sağlık bakanlıkları ile Hazine'den temsilcilerin katıldığı Fiyatlandırma Komisyonu'nun ilk toplantısında gündeme alınacak.

KALP NAKLİ 56 BİN LİRA, KARACİĞER 77 BİN LİRA

Yüz naklinde 250 bin lira talep edilmesi dikkatleri diğer organ nakillerine çevirdi. Yaşamsal önem arz eden kalp, karaciğer ve akciğer nakillerindeki fiyatlar, yüz nakline talep edilen fiyatın çok altında kaldı. Devlet, insanın hayatta kalabilmesi için yapılan kalp nakli ameliyatlarına 56 bin lira, karaciğer nakli için 77 bin lira paket fiyat ödüyor. Yine hastaları diyalizden kurtaran ve 1 milyar liralık diyaliz masrafının Hazine'de kalmasını sağlayan böbrek nakline 31 bin lira veriliyor. Hastalara yapılan ince bağırsak ve akciğer nakillere ise 70 bin lira ödeniyor. Bu operasyonlarda doktora ayrı hastaneye ayrı para ödenmiyor. Hastanın bütün masrafları SGK tarafından karşılanıyor. Kalp, karaciğer, böbrek, akciğer gibi hastaların yaşama tutunmasına vesile olan nakillere en fazla 77 bin lira ödenirken, yüz nakline verilecek rakam merak ediliyor.

Alınan bilgiye göre, organ bağışlarını da etkileyecek yeni fiyatta her türlü denge gözetilecek. 250 bin lira istenen yüz nakillerinin devamının gelebilmesi için fiyatlandırma komisyonu 60 ile 70 bin lira arasında bir paket fiyat belirlemesi bekleniyor. Bu fiyatın hayati önem taşıyan nakillerin üzerine çıkmasına izin verilmeyecek.

Yapılan ikinci nakilden üzücü haber



Şevket Çavdar'ın nakil yapılan bacağı alındı.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde dünyada ilk kez gerçekleştirilen aynı anda iki kol ve sağ bacak nakli ile Türkiye'de ilk defa gerçekleştirilen yüz nakli ameliyatı hastasıyla ilgili Prof. Dr. Ömer Özkan bugün de bir basın toplantısıyla bilgi verdi.

Sağ bacak nakledilen hastanın bacağında dolaşım sorunu olması nedeniyle ve hastanın genel sağlık durumunun daha önemli olması nedeniyle bacağı aldıklarını belirten Prof. Dr. Özkan nakil yapılan kollarda sorun olmadığını ve ilgili birimlerin hastayı yoğun biçimde takip ettiğini açıkladı. Prof. Dr. Özkan daha önce yapılan kol naklinde de yine 6 ayı doldurmayı beklediklerini ve ilk 6 ayın çok kritik olduğunu belirtti.

Yüz nakli hastanın durumun iyi olduğunu belirten Özkan, yüz nakli hastası Uğur Acar'ı öğleden sonra uyandırmayı planladıklarını söyledi.

ERTESİ GÜN AMELİYATA ALINDI

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde dünyada ilk kez aynı anda iki kol ve sağ bacak nakli yapılan 34 yaşındaki Atilla Kavdır, ameliyatın ertesi gününde saat 06.00 sıralarında yeniden ameliyata alındı. Prof.Dr. Ömer Özkan başkanlığındaki ekip, kılcal damarlarda uyum sorunu yaşayan ve morarma görülen bacağı aldı.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde dün dünyada bir ilk olarak aynı anda çift kol ve bacak nakli yapılan Atilla Kavdır'ın nakil yapılan sağ bacağında ekimozlar (kılcal damar kanamaları), kararma va aşırı morluklar oluşması nedeniyle sabaha karşı 06.00 sıralarında yeniden ameliyata alındı. Ameliyatı Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi ve Estetik Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Ömer Özkan yönetirken, Atilla Kavdır'ın yakınları kan bulmak için seferber oldu. Hastaneye 30 ünite kan getirildi, doktorlar 6 saat süren ameliyat sonunda nakil yapılan bacağı aldı.

BİR DOLAŞIM PROBLEMİ YAŞANDI

Ameliyat sonrasında açıklama yapan Prof.Dr. Ömer Özkan, yüz nakli yapılan 19 yaşındaki Uğur Acar ile iki kol ve bacak nakli yapılan Atilla Avdar'ın birinci günün sonunda sağlık durumlarının gayet iyi durumda olduğunu söyledi. Aynı anda çift kol ve bacak nakli olan Kavdır'ın nakil bacağını almak zorunda kaldıklarını aktaran Prof.Dr. Ömer Özkan, şunlcarı söyledi:

"Hastanın sağlığı açısından bize geldiğinden fazlasını vermeyi taahhüt ediyoruz. Ama bir dokuyu tutturalım derken hayati riske atmamak lazım. Onun için bu dönem önemli, onu feda ettik. Bir dolaşım problemi yaşandı. Bu dokuyla veya damarlarla ilgili olabilir. Hastaya daha fazla yük vermemek içi bacağını ampute etmek zorunda kaldık. Diğer sistemleri açısından bir sorunu yok."

Bacak naklinin kol nakli gerçekleştirildiği için yapıldığını, protez gibi araçlarla bu yoksunluğun telafi edilebileceğini kaydeden Prof.Dr. Ömer Özkan, hastanın ailesinin de zorlamamayı önerdiğini söyledi.

İKİ HASTA DA YARIN UYANDIRILACAK
Cerrahi problemleri genellikle ilk 10 gün içinde gördüklerini aktaran Prof.Dr. Özkan, iki hastanın da şu an uyutulduğunu belirterek, "Uyuması bizi biraz rahatlatıyor. İnşallah yarın her iki hastamızı da uyandırmayı planlıyoruz" dedi. 10 gün boyunca her iki hasta için çok önemli riskler olduğunu, bunlara hazırlıklı olunması gerektiğini kaydeden Prof.Dr. Ömer Özkan, kol nakli olan Atilla Kavdır'da olası riskler karşısında geri döndürmek kolayken aynı sözleri yüz nakli olan Acar için söyleyemeyeceğini kaydetti.

Yüz nakli olan Uğur Acar'ın şu ana kadar en ufak problemi olmadığını kaydeden Prof.Dr. Özkan, "Enfeksiyon problemi çok fazla olabilir. Bir de doku olduğundan alternatifin çok fazla yok. Yüz naklinde eskiye döndürmek hemen hemen imkansız" dedi. Prof.Dr. Özkan, böylesi bir durum karşısında ya vücudun farkı yerlerinden doku nakli ya da acil bir yeni verici bulunması gerektiğini dile getirdi.

Hastalarının yoğun bakımda tutuduğunu ve ailelerine gösterilmediğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ömer Özkan, "Aslında görebilirler, ama biz çok yoğun çalışıyoruz. Çalışmayı engellememesi açısından böyle bir tercih yaptık" dedi.

Evcil hayvanınız kalbinizi koruyor



ABD’nin Cleveland kentindeki Cleveland Kliniği doktorları evde evcil hayvan beslemenin stresi azaltıığını dolayısıyla kalp sağlığını koruduğunu belirtti.

ABD'nin Cleveland şehrindeki Cleveland Kliniği doktorlarının yaptığı açıklamaya göre evinde evcil hayvan besleyen kişiler stresten uzak bir hayat yaşıyor.

Stresin azalması günlük telaşları da ortadan kaldırıyor böylece kan basıncı dengeleniyor.Çalışmayı yürüten doktorlardan Marc Gillinov evcil hayvanların özellikle yalnız yaşayan kişiler üzerinde olumlu etkileri olduğunu belirtti.

Gillinov şöyle konuştu: "Bazen terapi yapmak amacıyla hastalarımızın odasına köpek götürüyoruz. Onlarla zaman geçirdikten sonra streslerinin azaldığını, kan basınçlarının da düştüğünü gözlemliyoruz."

Boşanma nedeni kadının genleri!



İsveç’in başkenti Stockholm’de yapılan bir araştırma boşanmanın nedenlerini ortaya çıkardı

İsveç’in Stockholm şehrinde bulunan Karolinska Enstitüsü’nden bir grup bilim insanı yaptıkları araştırmada kadınlarda bulunan bir çeşit genin evliliklerde kavga oranınının artmasına neden olduğunu ve bazı kadınların bu gen yüzünden karşı cinsten bir kişiye bağlanmakta güçlük çektiğini ortaya koydu.

Araştırma ekibinin lideri Hasse Walum oksitosin adı verilen ve doğum yaptıktan sonra kadınlarda doğal olarak salgılanan hormonun, kadınların çevresindeki insanlarla sıcak ilişkiler kurmasını sağladığını belirtirken bu hormonu düzenli salgılamayan kadınların arkadaşlarına ya da partnerlerine bağlanmakta güçlük çekeceğini söyledi.

Walum sözlerine şöyle devam etti: “1800 evli kadın üzerinde yaptığımız DNA çalışmasında oksitosin hormonunun bir versiyonu olan ve “ A-allele” adı verdiğimiz geni taşıyan kadınların taşımayanlara göre boşanmaya daha meyilli olduğu ve evliliklerinde sorun yaşadığı ortaya çıktı.”

Dünya Türk tıbbını konuşuyor



Yüz naklinin yanı sıra dünyada ilk kez 2 kol ve 2 bacak naklinin aynı anda yapıldığı Hacettepe Üniversitesi’ndeki 19.5 saat süren ameliyatlarda 54 doktor ve 128 yardımcı sağlık personelinin hazır bulunduğu açıklandı İzmir Çeşme’de motosiklet kazasında hayatını kaybeden 40 yaşındaki N.A.’nın yüz, kol ve bacakları 2 ayrı hastaya nakledildi. 19.5 saat süren ameliyat boyunca 54 doktor ve 128 yardımcı sağlık personeli hazır bulundu. Nakillerle ilgili Üniversite rektörü Prof. Dr. murat Tuncer, Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Figen Özgür, Anestiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ülkü Aypar, Erişkin Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Arzu Topeli ile Doç. Dr. Serdar Nasır açıklama yaptı.

‘90 ÜNİTE KAN KULLANILDI’

Prof. Dr. Murat Tuncer, önceki gün saat 09.00’da başlayan Cengiz Gül’e uygulanan yüz naklinin 17.30’da sona erdiğini, aynı saatte başlayan kol ve bacakların naklinin ise sabah 04.30’da bittiğini söyledi. Kol ve bacak naklinde 90 ünite kan, 120 ünite plazma kan kullanıldığını anlatan Tuncer, hastaların yoğun bakımda ve durumlarının stabil olduğunu belirtti. 

TAM YÜZ NAKLİ

Ankara’da gerçekleştirilen yüz ve uzuv naklinde ekibin başında bulunan Doç. Dr. Serdar Nasır, yüz nakli için, “Hepimizin yüzü gibi bir yüz oldu” derken 2 kol ve 2 bacak naklinin en zor transplantasyon olduğunu söyledi. Nasır doku uyumunun en erken 5-7 gün için de belli olabileceğini ifade etti. Nasır hastaların ameliyatıyla ilgili şu bilgileri verdi: “Yüz nakli yapılan hastanın bir kulağı iyiydi. Ona dokunmadık. Ayrıca göz kapakları da korundu. Onun dışında tam yüz nakli yapıldı. Saç çizgisinden başlayıp boyun ve çene altına kadar gidildi. mimik kaslarını besleyen siniri korursanız gülme ağlama geri gelebilir. Kasları koruyarak nakli yaptık. Yüz nakli yapılan hasta ne eski haline ne de vericiye benzeyecek. Kol ve bacak nakli yapılan hastamızın kollarından biri tamamen omuzdan diğeri ise kolun yarısından itibaren yoktu. Bacaklarda uyluğun orta kısmından nakil yapıldı. Normalde 175 cm boyunda olabilecek biriyken boyu 90 cm kadardı.” Kol ve bacak naklinin B planı olamayacağını vurgulayan Nasır, uyum olmadığı takdirde bu uzuvların alınmak zorunda olduğunu söyledi. 

"HAYALİ ŞOFÖR OLMAK"

2 kol ve 2 bacak nakli yapılan Şevket Çavdar’ın dayısı Cengiz Çavdar, yeğeninin rüyalarında bile yürüdüğünü gördüğünü söyledi. Şevket Çavdar’ın en büyük hayalinin şoför olmak olduğunu anlatan dayı Çavdar, “Bağış yapan aileye sonsuz minnet duyuyoruz” dedi. Ağabeyi Mutlu Çavdar ise duygularını şöyle anlattı: “Sözlerle ifade edilemez. Çok mutluyum. Şevket’in yürümesini istiyorum. En büyük arzumuz bu."

DÜNYA ONU KONUŞUYOR

Türkiye’nin konuştuğu isimler arasında artık Doç. Dr. Serdar Nazif Nasır da var. Nasır’ı özel kılan Türkiye’de ikinci yüz nakli ve dünyadaki ilk çift kol ve çift bacak naklini gerçekleştirmiş olması. Nasır’ın sosyal hayattaki fanatikliğe varan tutkusu ise Galatasaray. Doç. Dr. Nasır, kadınlıktan erkekliğe geçiş ameliyatlarınada imza attı. Nasır, kol derisinden alınan deriden cinsel organ yaparak iktidarsızlık yaşayan erkeklere de derman oluyor.

KİMLİK KARTI

* Yenimahalle Halide Edip Lisesi’nden 1989’da mezun oldu.
* Tıp eğitimini Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladı. 
* 2009 yılından bu yana Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’nda çalışmakta. 
* 2006-2008 yılları arasında ABD’de Ohio, Cleveland’daki Cleveland Clinic’te kompozit doku nakilleri üzerinde çalışmalarda bulundu. 
* Evli, ikizleriyle birlikte 3 çocuk babası.

Korkulan oldu



Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesinde çift kol ve çift bacak nakli yapılan Şevket Çavdar'ın bacaklarından biri alındı.HÜ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çavdar'ın yapılan operasyon sonrasında ''vücudun kalp dolaşım ve kan sisteminin bacaklardan birini idame ettiremediğini, bu nedenle aile ile konuşularak sol bacağının alındığını'' söyledi.Bugün gerçekleştirilen operasyon sonrasında Çavdar'ın genel sağlık durumunun stabil olduğunu belirten Tuncer, diğer nakledilen üç uzvun durumunun iyi olduğunu ve uzuvların yaşatılmaya çalışıldığını, hastanın yoğun bakımda takibinin devam ettiğini ifade etti.Bu arada, yüz nakli yapılan Cengiz Gül'ün durumunun iyi olduğu öğrenildi.AA

"Sağlığa yatırım yapın"



Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (TÜMSİAD) Kızılcahamam'daki Asya Termal Otel'de düzenlenen 6. genel istişare kurulu toplantısında Şehir hastaneleri projelerine değinerek, Kayseri ve Ankara'daki yapılacak projelerin ihalelerinin tamamlanmak üzere olduğunu kaydetti.Akdağ, İstanbul İkitelli'de büyük bir kampüsün ihalesini yakın zamanda bitireceklerini açıklayarak, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın tüm bu yatırımlarda büyük emeği bulunduğunu, kendisine şükranlarını sunduğunu söyledi.Bakan Akdağ, şöyle devam etti:''Bu kampüslerle ve hükümetin sağlık meselesine verdiği büyük önemle 2015'in sonuna kadar Türkiye'de ihtiyaç olan bütün sağlık binalarını yenilemiş olacağız. Avrupa'dan gelen değerli dostumuza şunu şimdiden müjdeleyebilirim. Türkiye Cumhuriyeti, 2015 yılının sonunda Avrupa'nın en mükemmel sağlık binalarına sahip olmuş olacak. Pek çok projeyi şu an TOKİ ile birlikte inşa ediyoruz. İşte buradaki topluluğu, hepinizi bu projelere davet ediyoruz. Çünkü bu projeler sadece bir firmanın projesi değil, bu şehir hastanesi projesi kamu özel ortaklığıyla yapılan projeler, bir konsorsiyum şeklinde yükleyicilerin bir araya gelerek, ortaya koyacağı projeler. İnşaat, tıbbı cihaz, hizmetle ilgili temizlik, yemek, güvenlik, bilgi işlem firmalarıyla ilgili hizmetler. Bütün bu projeler, finansmanla ilgili firmaların bir araya gelmesiyle şekilleniyor. Dolayısıyla bütün iş adamlarımızı bu projelere davet ediyorum. Bu projelerin geleceği son derece parlak. Belki de bu projelere ilgi göstermeyen uzaktan seyreden iş adamlarımız bir müddet sonra 'Neden bu projelerin daha yakınına gelmedim?' diye düşünecekler."

SAĞLIK SERBEST BÖLGELERİ

Sağlık Bakanlığı olarak Kanun Hükmünde Kararname ile sağlık serbest bölgeleri kurulmasına karar verdiklerini anlatan Akdağ, ''Şimdi de bu sağlık serbest bölgelerinin geliştirilmesiyle ilgili bakanlıklarımızla, Ekonomi Bakanlığımızla buralarda ne gibi teşvikler verebiliriz, buralarda yatırımı özendirmek ve üretim oluşturmak için neler yapabiliriz diye çalışıyoruz. Kısa sürede mükemmel bir noktaya geleceğimize ve bu noktayı da sizlere takdim edebileceğimizi ümit ediyorum, buna inanıyorum'' diye konuştu.

Ellerinize dikkatli bakın



Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Çağdaş Erdoğan, yaptığı açıklamada, son yıllarda el titremesi şikayetiyle birçok hastanın kendilerine başvurduğunu belirtti. Birçok hastalığın el titremesiyle kendini gösterdiğine dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:''Örneğin Parkinson hastaları genellikle diğer bulguların farkına varmayıp eldeki titreme yakınmasıyla bize başvurabiliyor. Bazen de guatr sorunları olan veya kullandığı çeşitli ilaçlara bağlı titreme yaşayan hastalarımız oluyor.''Genç yaşlarda görülen titremenin nedeninin heyecan, stres veya sıkıntı olabildiğini ifade eden Erdoğan, ''Gençlerdeki el titremeleri guatr, vitamin eksikliği ve ailesel bazı tip hastalıkların da belirtisidir'' diye konuştu.AA

Mobil tıp geliyor



Dünya Radyokomünikasyon Konferansı'nda (WRC), mobil genişbant uygulamalarının mobil tıp, uzaktan eğitim ve uzaktan çalışma alanlarında kullanımının yaygınlaştırılması gibi insan hayatını kolaylaştırması beklenen önemli kararlar alındı.Konferansta alınan kararlar uyarınca, mobil genişbant uygulamalarının mobil tıp alanında kullanımının yaygınlaşmasıyla, ambulanstaki hastanın kan basıncı, kalp atım hızı, kan şekeri, ağırlığı ve hemoglobin düzeyi gibi bilgileri hastaneye varmadan doktora ulaştırılması sağlanacak.AA

Organ bağışında yaş tartışması



Konya Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Tavlı, yaptığı açıklamada, Konya'da 84 yaşındaki kişinin karaciğeri ve iki böbreğinin bağışlanmasıyla ilgili, ''65-70 yaş organ bağışında sınır kabul ediliyor. 84 yaşındaki bir kişiden böbreklerin ve karaciğerin nakledilmesi son derece yanlış'' dedi.Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş ve Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü Müdür Doç. Dr. Ayhan Dinçkan tepki gösterdi. Prof. Dr. Demirbaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, beyin ölümü gerçekleşen Muharrem Gök'ün böbreğinin Antalya'da 3 yıldır böbrek rahatsızlığı yaşayan 60 yaşındaki Nesime Baş'a nakledildiğini ve hastanın sağlık durumunun oldukça iyi olduğunu söyledi. Bunun gibi Türkiye'de daha birçok örneğin olduğunu savunan Demirbaş, daha önce de 86 yaşındaki Ayşe Önder isimli bir kişiden alınan böbreğin 56 yaşındaki oğlu Mehmet Oğuz'a nakledildiğini ve ikisinin de sağlık durumunun çok iyi olduğunu ifade etti. Türkiye'de 87 yaşındaki bir kadavradan alınan karaciğerin de başka bir hastaya nakledildiğini ve bu hastanın da sağlığının iyi olduğunu dile getiren Demirbaş, ''Eskiden yaş sınırı vardı ama artık yok. Dünyada yaş sınırı ortadan kalktı. Önemli olan yaş değil, organın kalitesi ve fonksiyonlarıdır'' dedi.AA

Bu nasıl eğitmen?



Lena Fokina, kasları güçlensin diye bebekleri aşağıdan yukarıya sağdan sola savuruyor

Rus eğitmen Lena Fokina’nın, sıkıca tuttuğu bebeklere yaptığı hareketler, görenleri şaşkına çeviriyor. 51 yaşındaki eğitmen, bebekleri bir aşağı bir yukarı sallıyor. Ardından da bebekleri sağdan sola, soldan sağa doğru savuruyor. Beş çocuk annesi Fokina’nın uyguladığı yöntemin adı ise “bebek dinamikleri”. Amacının bebeklerin kaslarını güçlendirmek olduğunu belirten Fokina “Bu, sanıldığı gibi tehlikeli bir şey değil. 30 yıldır uyguluyorum. Beş çocuğumu da bu tekniği kullanarak büyüttüm” dedi.

Türkiye'nin kanser haritası

CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar'ın soru önergesine Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın verdiği yanıt, son 8 yılda Türkiye'de erkeklerde en çok akciğer, kadınlarda da meme kanserinin görüldüğünü ortaya koydu.

ERKEKLERDE AKCİĞER KADINLARDA MEMEKANSERİ

Soru önergesini yanıtlayan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'de aktif kanser kayıtçılığının 2004 yılından itibaren yapıldığını belirterek, "Aktif kayıt verilerimize göre, ülkemizde erkeklerde en sık görülen ilk üç kanser türü akciğer, prostat ve mesane kanseri iken kadınlarda meme, kolorektal ve troid kanseridir" dedi.

TÜRKİYE'NİN KANSER HARİTASI

Sağlık Bakanı, kanser vakalarının bölgelere dağılımı konusunda da bilgi verdi. Buna göre 7 bölgede de erkeklerde en çok görülen kanser türü akciğer, kadınlarda ise meme kanseri oldu.

Sağlık Bakanı'nın verdiği bilgiye göre bölgelere göre erkeklerde en sık görülen ilk üç kansertürü sırasıyla şöyle:

- Marmara'da; akciğer, mesane, prostat.
- Ege'de; akciğer, prostat, mesane.
- Akdeniz'de; akciğer, prostat, mesane.
- İç Anadolu'da; akciğer, prostat, mesane.
- Karadeniz'de; akciğer, prostat, kolorektal.
- Doğu Anadolu'da; akciğer, mide, mesane.
- Güney Doğu Anadolu'da; akciğer, mesane, mide.
- Kadınlarda bölgelere göre en çok görülen 3 kanser türü de şöyle:
- Marmara'da; meme, kolorektal, tiroid.
- Ege'de; meme, tiroid, kolorektal.
- Akdeniz'de; meme, kolorektal, tiroid.
- İç Anadolu'da; meme, kolorektal, tiroid.
- Karadeniz'de; meme, kolorektal, mide.
- Doğu Anadolu'da; meme, mide, özefagus.
- Güneydoğu Anadolu'da; meme, tiroid, kemik iliği.

KANSERE KARŞI MÜCADELE PLANI Sağlık Bakanı, Türkiye'de en çok görülen akciğer kanserine yönelik tütünle mücadele stratejisi yürütüldüğünü belirterek, "Kanser oluşumunda önemli bir risk unsuru olan obezite için 'Türkiye Obezite ile Mücadele Programı ve Ulusal Eylem Planı'nı uygulamaya koyduk" dedi.

Sağlık Bakanı, her ile en az bir 'Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM)'ni açtıklarını da ifade etti.

İşte Yeni Yüzün Maliyeti

Gönderen: Maykıl on 26 Şubat 2012 Pazar | 07:57



Akdeniz Üniversitesi'nde ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Özkan, 19 yaşındaki Uğur Acar'a nakledilen yüzün bedelini 250 bin lira olarak belirledi. SGK fiyatlandırma komisyonu yüz nakli için ödenecek bedeli önümüzdeki hafta belirleyecek.

Rakamın 60-70 bin lira arasında sabitlenmesinin beklendiği, fiyatın bundan sonraki yüz nakilleri için de referans olacağı öğrenildi.

Dünyanın da konuştuğu operasyonların ardından yüz nakillerinin ödenip ödenmeyeceği tartışılırken Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Fatih Acar, "Yüz nakli çok ciddi bir emek istiyor. Bir doktor 5 saat ameliyat odasında, 24 saat hastanın başında bekliyor. Bunun karşılığı ödenmeli" diyerek, tedavi amaçlı yüz nakillerini karşılayacaklarını müjdelemişti.

Acar'ın açıklamasının ardından SGK yetkilileri yüz nakli yapan Prof. Ömer Özkan ve ekibine tebrik ziyareti de gerçekleştirdi. Yüz nakillerine ödenecek rakamın belirlenebilmesi için Özkan'dan fiyat istendi.

Özkan'ın gönderdiği fiyata Cihan Haber Ajansı ulaştı. 21 Ocak 2012 tarihinde 19 yaşındaki Uğur Acar'a Ahmet Kaya'dan alınan yüzü nakleden Prof. Dr. Ömer Özkan ameliyatın bedelini 250 bin lira olarak tespit etti. Söz konusu fiyatı SGK'ya da gönderen Özkan'ın teklifi Çalışma, Maliye, Kalkınma ve Sağlık bakanlıkları ile Hazine'den temsilcilerin katıldığı Fiyatlandırma Komisyonu'nun ilk toplantısında gündeme alınacak.

KALP NAKLİ 56 BİN LİRA, KARACİĞER 77 BİN LİRA

Yüz naklinde 250 bin lira talep edilmesi dikkatleri diğer organ nakillerine çevirdi. Yaşamsal önem arz eden kalp, karaciğer ve akciğer nakillerindeki fiyatlar, yüz nakline talep edilen fiyatın çok altında kaldı. Devlet, insanın hayatta kalabilmesi için yapılan kalp nakli ameliyatlarına 56 bin lira, karaciğer nakli için 77 bin lira paket fiyat ödüyor. Yine hastaları diyalizden kurtaran ve 1 milyar liralık diyaliz masrafının Hazine'de kalmasını sağlayan böbrek nakline 31 bin lira veriliyor. Hastalara yapılan ince bağırsak ve akciğer nakillere ise 70 bin lira ödeniyor. Bu operasyonlarda doktora ayrı hastaneye ayrı para ödenmiyor. Hastanın bütün masrafları SGK tarafından karşılanıyor. Kalp, karaciğer, böbrek, akciğer gibi hastaların yaşama tutunmasına vesile olan nakillere en fazla 77 bin lira ödenirken, yüz nakline verilecek rakam merak ediliyor.

Alınan bilgiye göre, organ bağışlarını da etkileyecek yeni fiyatta her türlü denge gözetilecek. 250 bin lira istenen yüz nakillerinin devamının gelebilmesi için fiyatlandırma komisyonu 60 ile 70 bin lira arasında bir paket fiyat belirlemesi bekleniyor. Bu fiyatın hayati önem taşıyan nakillerin üzerine çıkmasına izin verilmeyecek.

Kar gitti... İşte yeni tehlike!

Gönderen: Maykıl on 25 Şubat 2012 Cumartesi | 07:02



Prof. Dr. Orhan Şen yoğun kar yağışından sonra yılın en kirli havasını solumaya başladığımızı söyledi. Astım, bronşit, KOAH gibi risk gruplarının dikkatli olması gerektiğini ifade eden Şen, ayrıca ay sonu için yeni bir kar uyarısı yaptı Video için tıklayınız...

KAR GİTTİ KİRLİ HAVA GELDİ

Yoğun kar yağışı yerini kirli havaya bıraktı. Bir süredir görmeye alıştığımız güneşin etkisiyle havada hareket etmeyen yüksek basınç soluğumuz havayı etkiledi. İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen "Dikkat, yılın en kirli havasını soluyoruz" dedi.

ÇUKUR YERLER DAHA TEHLİKELİ

Söz konusu hava kirliliğinin sabah ve akşam saatlerinde çok tehlikeli boyutlara ulaştığını belirten Şen sözlerine şöyle devam etti: "Yüksek basınç kirli havayı da beraberinde getirir. Özellikle çukur yerlerde sobaların yoğun olarak kullanıldığı semtlerde kirli hava 3-4 kat daha fazladır. İnsanlar doğalgazı pahalı bulduğu için soba yakmayı uygun görüyor. Kullanılan kömür de kalitesiz olunca hava kirliliği kaçınılmaz oluyor.

AKCİĞERLERDE BİRİKİYOR

Şen, özellikle astım, bronşit ve akciğer gibi solunum yolu rahatsızlığı çekenlerin hava kirliliğinden en çok etkilenen grup olduğuna dikkat çekti. Şen, "Solunum yolu hastalığı olanlar mecbur kalmadıkça sobaların yakıldığı sabah ve akşam saatlerinde dışarı çıkmamaları gerek. İncelemeler solunan kirli havanın akciğerlerde tehlike oluşturduğunu gösteriyor. Bu da sağlığımız için oldukça riskli" dedi

RUSYA'NIN SOĞUĞU GELİYOR

Ancak 28 Şubat'ta havanın tekrar soğuyacağını ifade eden Meteoroloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen,"Kuzeyden yani Rusya ve Ukrayna üzerinden gelecek bu soğuk hava etkisinin kar yapma ihtimali var. Devamında Mart'ın 3'ü veya 4'ünde bir soğuk hava daha geliyor. Hatta bu şubattaki soğuk havayla da birleşebilir. İstanbul için kış Mart 15, Anadolu için ise Nisan başlarına kadar devam edebilir" dedi.

Twitter'da bir ilk!



ABD'nin Teksas şehrinde bulunan bir hastanenin doktorları adını açıklamadıkları hastalarının by-pass ameliyatını, yayınladıkları fotoğraf ve video kliplerle Twitter üzerinden paylaştı.57 yaşındaki hastanın ameliyatı sırasında Twitter'a 100'den fazla ileti gönderen ekibin lideri olan Dr. Michael Macris operasyon devam ederken kendilerini takip eden tıp öğrencilerinin de sorularını cevapladı.ABD'deki "2012 Kalp Günleri" etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen yayın ülkede bir ilk niteliğinde. Hastane yetkilileri hastanın ameliyatının başarılı geçtiğini ve 1 hafta içinde taburcu olacağını bildirdi.

Depresyonu böyle alt edin



Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haydar Demirel, yaşadığımız çağda insanların iş yükü ve ekonomik stres gibi etkenler nedeniyle son derece içine kapanık olduklarını belirterek, bunun en önemli olumsuz etkisinin de depresyon olduğunu söyledi.Günlük yapılan egzersizin, yaşama daha olumlu bakmayı ve öz güveni artırdığını ifade eden Demirel, şunları söyledi:''Bu açıdan egzersiz depresyonu olumlu yönde etkiliyor ve depresyon tedavisinin de olumlu bir parçası olarak kabul ediliyor. Ayrıca düzenli egzersiz yapıldığında 'serotonin' adı verilen mutluluk hormonunun salgılanması artıyor. Böylece hayattan keyif almaya başlıyorsunuz. Hayattan keyif almaya başlayan birey daha çok egzersiz yapmaya yöneliyor. Yani düzenli egzersiz yapılması depresyonun önlemesinde etkili oluyor. Stresten uzaklaşıyorsunuz. Kendinize ayırdığınız zaman diliminde vücudunuzu dinliyorsunuz. Egzersizi kendi başınıza yapmak yerine arkadaşınızla yaptığınızda sosyalleşiyorsunuz. Bütün bunlar depresyonu engelleyen önemli faktörler.''
AA

Sağlık Bakanlığı'ndan önemli uyarı



Son 3 ayda 2'si saç ürünü, 80'i ağrı kremi olmak üzere toplam 101 farklı kozmetik ürünün toplatılmasına karar veren, son olarak da ''Ozoderm'' markalı saç ürünüyle ilgili Sağlık Bakanlığının adı kullanılarak tüketiciyi yanıltıcı tanıtım yapıldığını saptayan bakanlık, vatandaşların bu tür ürünlerle ilgili şikâyetlerini internet üzerinden iletebilmelerine de olanak sağladı.Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı Ercan Şimşek'in verdiği bilgiye göre, aralık ayından bugüne kadar televizyon, internet ve diğer iletişim kanalları kullanılarak iyileştirici, tedavi edici ya da sağlığı koruyucu etkisi olduğu yönünde gerçeğe aykırı tanıtımları yapılan 2'si saç ürünü, 80'i de ağrı kremi olmak üzere toplam 101 farklı ürünle ilgili toplatma kararı verildi.Sağlık Bakanlığı son olarak da çok sayıda tüketici şikâyeti üzerine, ''Ozoderm'' markalı saç ürünüyle ilgili, tüm uyarılara rağmen bakanlığın adı kullanılarak tüketiciyi yanıltıcı tanıtım yapıldığını saptadı. Bu ürünle ilgili de toplatma kararı alan bakanlık, ''Ozoderm Pembe Maske'' ve ''Ozodermi Hair Grey'' adlı ürünlerin teknik dosyalarındaki bilgilerin yetersiz olduğunu saptayarak idari para cezası uygulanmasını kararlaştırdı.

ŞİKAYETLER İNTERNET ÜZERİNDEN BİLDİRİLEBİLECEK

Ercan Şimşek, son zamanlarda kozmetik ürünlerle ilgili şikayetlerin artması üzerine, halk sağlığının korunması için kozmetik ürün kullanıcılarının istenmeyen etki bildiriminde bulunmalarına olanak sağlandığını bildirdi.Şimşek’in verdiği bilgiye göre, genel müdürlüğün www.iegm.gov.tr adresindeki ''Kozmetik İstenmeyen Etki'' bölümünden kozmetik ürünlerle ilgili istenmeyen etki bildiriminde bulunulabilecek. Vatandaşlar bu internet sayfasındaki ilgili bölümdeki formu kullanarak kozmetik ürünlerden kaynaklanan şikayetlerini bakanlığa iletebilecek. Kozmetik istenmeyen etki bildirimleri, gizlilik esası temelinde kayıt altına alınacak ve gerekli değerlendirmeler yapılacak.Şimşek, bu yıl içerisinde sağlık mesleği mensupları ve kozmetik firmalarını da dahil edecek şekilde örgün bir iletişim sistemi oluşturularak, ürün güvenliği açısından halk sağlığı üzerinde etkin bir kontrol mekanizması uygulanacağını bildirdi.Ayrıca genel müdürlük bünyesinde kozmetiklerle ilgili güvenliğin sağlanması için bazı Avrupa Birliği ülkelerinde bile yeni yapılandırılmaya başlanan ''Kozmetovijilans'' birimi kuruldu.

''HİÇBİR KOZMETİK ÜRÜNÜN İYİLEŞTİRİCİ ETKİSİ YOKTUR''

Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı Ercan Şimşek, kozmetik ürün adı altında tanıtılan, ancak ilaç gibi ''iyileştirici, tedavi edici, sağlığı koruyucu'' olduğu yönünde reklamları yapılan ürünlere karşı vatandaşları duyarlı olmaları için uyardı.İlaçların Sağlık Bakanlığı tarafından oldukça ayrıntılı bir inceleme sonrası ruhsatlandırıldığını, ancak kozmetikler için sadece bakanlığa bildirimde bulunulduğunu anlatan Şimşek, ilaç reklam ve tanıtımlarının kesinlikle yasak olduğunu, kozmetikler için ise böyle bir yasak uygulanmadığını söyledi. Şimşek, şu bilgileri verdi:''Vatandaşlarımız ülkemizde ilaç reklamının yasak olduğunu kesinlikle unutmamalı, bu nedenle ağrı kesici, iyileştirici, tedavi edici, kilo verdirici, gençleştirici, kırışıklık giderici gibi sağlık beyanında bulunularak tanıtılan ürünlerin ilaç olmadığını bilmelidirler. İlaç olmayan bu kozmetik ürünlerin iddia edilen özellikte bir etki göstermesi de mümkün değildir. Yani hiçbir kozmetik ürünün iyileştirici etkisi yoktur. Eğer bir ürünün reklamı yapılıyorsa ilaç değildir, ilaç değilse de zaten sağlıkla ilgili iyileştirici, tedavi edici gibi bir etkisi olamaz.''Bu ürünlerle ilgili ''Sağlık Bakanlığından onaylıdır'' ya da ''Sağlık Bakanlığı onaylı tıbbi ürün'' şeklindeki tanıtımların gerçeğe aykırı olduğunu vurgulayan Şimşek, ''Kozmetik ürünler Sağlık Bakanlığından onay alınarak piyasaya sürülmez. Bildirimde bulunulur, ama bu da bir ürünün güvenilir olduğunun kanıtı değildir'' dedi.Ercan Şimşek, saç ürünleriyle ilgili ''Beyazlık giderici, kepeklenmeyi önleyici, saç çıkartıcı, dolgunluk kazandırıcı'' gibi gerçek dışı tanıtımlara itibar edilmemesini de isteyerek, ''Saç çıkartmak bir ilaç etkisidir. Kozmetik ürünler fizyolojik etki yaratmaz'' ifadelerini kullandı.Şimşek, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ise gıda takviyeleri için ruhsat verdiğini belirterek, bu ürünlerle ilgili sağlık beyanında bulunularak tanıtım yapılmasının da yasak olduğunu sözlerine ekledi.
AA

Plastik bardaktaki büyük tehlike!



Konya Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Selma Çivi, yaptığı açıklamada, ABD’de yapılan bir araştırmada, plastik ürünlerini fazla kullananlarda, özellikle karaciğer enzimlerinin yükseldiğinin, karın yağlanmasının arttığının tespit edildiğini söyledi.Plastik ürünlerinde bisfenol A ve flalein isimli maddelerin kullanıldığını ifade eden Çivi, "Çevresel kirleticiler olarak vasıflandırdığımız plastikler, boğazımızdan başlayarak tiroit bezini, karın bölgesinde yer alan pankreas bezini, kadınlarda yumurtalıkları, erkeklerde de testisleri temel olarak etkilemekte ve kısırlığa neden olmaktadır" dedi.Çivi, bebek biberonlarında da bu maddelerin kullanılabildiğine dikkati çekerek, biberonların ısıtılmasıyla çocukların küçük yaşlarda, plastik ürünlerdeki zararlı maddelere maruz kaldığını dile getirdi.Bu maddelerin, çocuklarda davranış bozukluklarına sebep olduğunu vurgulayan Çivi, "Bu zararlı maddeler, çocukların bütün genetik yapılarını değiştirebilmekte. Bu nedenle plastikleri, günlük yaşamımızdan mümkün olduğunca uzaklaştırıp, plastik ürünler yerine içindeki sıvıya zararlı maddelerini bırakmayan cam ve çelik gibi ürünleri tercih etmeliyiz" diye konuştu. Çivi, plastiklerde üçgen biçimindeki bir kutunun içerisinde numaralar olduğunu belirterek, bu numaralardan en tehlikeli olanların 3-6-7 numaralı maddeler olduğunu bildirdi.Bu numaralardan 3, V ya da PVC yazan plastiğin, gıdalarda kullanılmaması gerektiğini anlatan Çivi, şunları kaydetti:"7 işareti bulunan veya numarasız olan cam gibi parlak ve sert plastik, en tehlikeli olan plastiktir ve ’güvenli değildir’ demektir. İçindeki zararlı maddeleri gıdalara sızdıran bu plastikler yiyecek ve içeceklerde kullanılmamalıdır. 6 numaralı plastik ise kahve ve çay gibi sıcak içecekler için kullanılan köpük bardakların plastik olduğunu çoğumuz bilmeyiz. Bu malzeme benzenden üretilir. Kanserojen bir madde olarak bilinen bu maddenin mutfaktan kesinlikle uzak tutulması gerekir.

PRATİK ÖNLEMLER

Günlük hayatta tamamen vazgeçilemeyecek olan plastiklerin zararlarını en aza indirgemek için pratik önlemlerin alınabileceğini anlatan Çivi, "Konserve yerine daha çok taze sebze ve meyveleri tercih ederek bunlardan büyük ölçüde korunabiliriz. Ayrıca biberon kullanmak yerine annelerin bebeklerini emzirmeleri veya toz şeklindeki mamaları tercih etmeleri daha uygun olur" diye konuştu. 3-6-7 ve numarasız plastik ürünlerinin gıdalardan uzak tutulması gerektiğinin dile getiren Çivi, şu tavsiyelerde bulundu:"Plastiklerin içerisinde herhangi bir sıvıyı dondurmamak ve ısıtmamak gerekiyor. Aynı şekilde asitli ve tuzlu yiyecekler, plastiğin yapısını bozarak Bisfonel maddesinin gıdaya geçmesine neden oluyor. Konserve veya salamura gibi yiyecekler için plastik kaplar kullanmamalıyız. Plastik ürünlerinde bulunan flalein maddesi, özellikle erkeklerdeki testosteron hormonunu etkileyerek, erkeklerde kısırlık ve güçsüzlüğe neden olmaktadır."
AA

Eroin bağımlılığını sona erdirecek buluş!



İnsanlar üzerinde denenecek aşının başarılı olması halinde, eroinle mücadelede büyük bir adım atılacak. NTV'nin haberine göre Ulusal Psikiyatr Enstitüsü araştırmacıları, geliştirdikleri aşının insan vücudunu eroinin yan etkilerine karşı dirençli kıldığını ve uyuşturucu maddenin verdiği zevki zamanla etkisiz kıldığını belirtti. Enstitünün direktörü Maria Medina dün yaptığı açıklamada, “Geliştirdiğimiz aşı eroin bağımlılığından kurtulmak için geçmişte terapiye başvuran ancak sonuç alamayan kişiler için düşünüldü” dedi.Dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları uzun yıllardır uyuşturucu maddelere olan bağımlılığın önüne geçilmesi için tedavi üretmeye çalışıyor. Meksika’da eroinin önüne geçilmesi için atılan önemli adımın yanı sıra, ABD Ulusal Uyuşturucu Bağımlılığı Enstitüsü (NIDA), Ağustos 2011’de kokain bağımlılığını önleyecek bir aşı üzerinde önemli ilerleme kaydettiklerini açıklamıştı. Meksikalı araştırmacıların geliştirdiği aşı, uyuşturuc kartellerinin neden olduğu şiddete karşı ortak mücadele veren ABD’de de heyecan yarattı. Ulusal Psikiyatr Enstitüsü, eroin aşısı üzerindeki çalışmalarını hem Meksika hem de ABD hükümetinden aldığı kaynaklarla sürdürüyor.

FARELER ÜZERİNDE BAŞARILI

Meksikalı araştırmacılar, fareler üzerinde yaptıkları deneylerde, farelere uzun bir süre boyunca belli miktarda eorin verdi. Eroin bağımlısı olan fareler daha sonra aşıya tabi tutuldu. Ulusal Psikiyatr Enstitüsü direktörü Medina, “Aşı yapılan farelerde eroin tüketimi ciddi ölçüde azaldı... Bu etkiyi insanlarda da görmeyi umuyoruz” dedi.ABD’nin California eyaletindeki Scripps Araştırma Enstitüsü’nde benzer çalışmalar yürüten bilim insanı Kim Janda, Meksikalı meslektaşlarının geliştirdiği aşının işe yarayabileceğini ancak etkisinin beklendiği gibi sadece eroin üzerinde yaşanmayabileceğini belirtti.Janda, “Aşı beklenen etkiyi gösterebilir. Ancak etkisi eroinin yanı sıra morfin gibi tedavi amaçlı maddeleri de kapsayabilir” ifadesini kullandı. 

“MEKSİKA ÇAMURU” BİNLERİN CANINI ALDI

Uyuşturucu kartellerinin neden olduğu şiddete 2006’dan bu yana 47 binden fazla kurban veren Meksika’da, uyuşturucu kullanımı da çok yaygın. Sağlık Bakanı Jose Cordoba, 113 milyon nüfuslu ülkede yaklaşık 450 bin uyuşturucu bağımlısı olduğunu, bağımlıların çoğunun, uyuşturucu trafiğinin en yoğun olduğu Meksika-ABD sınırında yaşadıklarını belirtti.Uyuşturucu kartelleri, ABD’nin California eyaletindeki Sierra Madre dağlarında yetiştirdikleri bitkiden, “siyah zift” veya “Meksika çamuru” adı verilen eroin elde ediyor ve ABD’nin Colorado eyaletinden Meksika’nın içine kadar uzanan Rio Grande nehri üzerinde satıyor.ABD Adalet Bakanlığı, Meksikalı uyuşturucu kartellerinin yılda 13 ile 49 milyar dolar gelir elde ettiğini tahmin ediyor.

Erkeklik soyu kurtuldu



Amerikalı araştırmacılar açısından tehlike geçti; Erkeğin soyu tükenmeyecek. Genetik yapı üzerinde yapılan deneylere göre erkeklik cinsiyetini belirleyen Y kromozomu sanıldığından da dayanıklı çıktı. İnsanın atası sayılan yaratıkların milyonlarca yıl boyunca Y kromozomu üzerinde yoğun erozyona uğradıkları kanıtlanmıştı. Son araştırmalar 25 milyon yıldır kromozom yapısında kayda değer değişiklik olmadığını gösterdi.X kromozomunun aksine, sadece erkekte bulunan Y kromozomu evrim sürecinde dejenerasyona uğrayıp genetik kodlarının önemli bölümünü kaybetmişti. Kadınlık kromozomunda bin 200 gen bulunurken, Y kromozomunda, aralarında sperm üretimini yönlendireninin de bulunduğu 200 kadar gen kalmış.Bu gözlemlerin ışığında üretilen teoriye göre, Y kromozomunun önümüzdeki on milyon yılda kalan genlerinden de olup tamamen kaybolması gerekiyordu. Mutat beklentilerin aksine araştırmacılar, milyonlarca yıl sonra da cinsiyet ayrımının kalacağını ve erkeklerin taşıdığı Y kromozomunun özelliklerinin yerini cinsiyetleri ayıran başka belirgin farkların alacağını tahmin ediyorlar.Kaybolan Y kromozomu teorisi, Massachusetts Istitute of Technology öğretim üyelerinden Profesör Jennifer Hughes ve arkadaşları tarafından çürütüldü. Bu ekibin yaptığı çalışma, Y kromozomunun yakın geçmişte sadece evrimsel genç genlerinden kayba uğradığını ortaya çıkardı. Genetik yapının büyük bölümündeki gen kaybı ise 25 milyon yıl önce hemen hemen durma noktasına geldi. “Nature” dergisinde yayımlanan araştırmaya göre Y kromozomundaki bazı genlerin fonksiyonunu tamamen kaybettiği ve belirleyici olmaktan çıktığı da kanıtlanmış bulunuyor.

ŞEMPANZE VE RESUS MAYMUNUYLA KROMOZOM KIYASLAMASI

Araştırmacılar insandaki Y kromozomunu inceledikleri araştırmalarında erkeklerdeki kromozomu şempanze ve resus maymununun aynı kromozomuyla kıyasladı. Amaçları, Y kromozomunun sonunu ilan eden teorideki gibi her üç canlının da aynı gen erozyonuna uğrayıp uğramadığını ortaya çıkarmaktı. Hughes ve çalışma arkadaşları bu teoriyi destekleyen bir bulguya rastlamadı ve ‘kök gen kaybının önce hızla ilerleyip zamanla yavaşlayarak neredeyse durma noktasına geldiğini' belgeledi.Y kromozomundaki gen yapısının, evrimin insanı resus maymunundan ayırmasından önce ‘istikrara kavuştuğu' ve Y kromozomundaki genlerin sadece yüzde 3'ünün resustan insana geçiş sırasında kaybolduğu, kaybolanların yerine de insanda farklı özelliklere sahip yeni genlerin oluştuğu da, Amerikalı araştırmacılar tarafından ortaya çıkarıldı.

SEKSTE ÇEŞİTLİLİK EVRİMİ HIZLANDIRIYOR

Resusun da dahil olduğu uzun kuyruklularla insan arasındaki evrim farkı 25 milyon yılı buluyor. İnsanla şempanze arasındaki evrim farkı ise 6 milyon yıl. Y kromozomu açısından insanla şempanze arasındaki farklğlk, insanla resus maymunu arasındaki farklılıktan çok daha fazla. Araştırmalarda, resus maymununda saptanan beş kök geninin evrim sürrecinde şempanzede kaybolduğu insanda ise olduğu gibi muhafaza edildiği de ortaya çıkarılmış.Şempanze çiftleşmede çok sık partner değiştirdiği için sperm rekabetinin arttığı ve çok eşliliğin bu neslin evrimini hızlandırdığı da Hughes'in teoremleri arasında. Bu tahmin, Y kromozomundaki bazı genlerin sperm üretiminde belirleyici olmasına dayandırılıyor.

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor