Son Dakika :
Yılmaz Özdil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yılmaz Özdil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

CHP'yle böyle kafa bulan olmamıştı!

Gönderen: Unknown on 2 Mart 2012 Cuma | 05:37



Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil kısa yazma olayını biraz abartsa da 8 kelimelik yazısında, kurultaylar partisine dönen CHP'yi, en kısa ve en anlaşılır şekilde eleştirmiş oldu. Yılmaz Özdil, "CHP" başlıklı yazısında sadece şunları yazdı: "En çarpıcı gelişme şu: Bugün kurultay yok"

Yılmaz Özdil'in Sessiz Film

Gönderen: Unknown on 1 Mart 2012 Perşembe | 02:43

Sessiz film
“Sessiz film” çekildi.
Oscar verdiler.
*
Halbuki... Bizde senelerdir vizyonda.
*
Başbakanımız, MİT-savcı kriziyle ilgili “sessiz” kaldı. Adalet Bakanı, Deniz Feneri’yle ilgili “sessiz” kaldı. Türk basını “sessiz” kalırken, Le Monde gazetesi, Genelkurmay Başkanı’nın içeri tıkılmasına Genelkurmay Başkanı’nın “sessiz” kaldığını yazdı. Polislerin ABD elçiliğine brifing vermesine, İçişleri Bakanı “sessiz” kaldı. Sınav sorularını arakladılar, Milli Eğitim Bakanı “sessiz” kaldı.
*
Hepsi kameraların önünde oluyor...
*
Daha nasıl çekilsin ki sessiz film?
*
“Sizin ahali sessiz film’den anlamıyor” diye düşünüyorsan... Hadi gel, deneme çekimi yapalım... Kalabalık ortamda siyaset konuşurken mesela, elinle ağzına fermuar çeker gibi yap, göz ucunla cep telefonunu işaret et... Bak bakalım şıp diye anlıyorlar mı, anlamıyorlar mı!
*
Veya, sırıta sırıta ceketini ilikle, ayaklarını bitiştir, popo hafif dışarı, şakşak yaparak, 90 derece öne eğil... Bırak yetişkinleri, üç yaşındaki çocuk bile, anında, “kralın soytarısı” filmini tarif ettiğini bilir.
*
Dünya rengârenkken...
Türkiye’nin görüntüsü ak ve kara diye, siyah-beyazlaşmadı mı?
*
Sessiz kalan işadamı...
Sessiz kalan bilimadamı...
Sessiz kalan gazeteci...
Sessiz kalan sanatçı...
Hiç olmazsa “en iyi figüran” oscarını hak etmiyorlar mı?
*
Elini vicdanına koy.
Kuzuların Sessizliği mi daha etkileyiciydi...
Yoksa, bunca rezalete sessiz kalanlar mı?

Yılmaz ÖZDİL - HÜRRİYET
postmedya

Fetih 1453 dizi olmayacak, kopya da değil!

Gönderen: Maykıl on 26 Şubat 2012 Pazar | 00:40



Aksoy yapımcılık adına bir açıklama yapan Fatih Aksoy, Filmin yapım aşamasının her anında güçlük çektiklerini ama Fatih Sultan Mehmet Han ve Fetih gibi bir tarihi gururu sinemaya aktarma konusundaki inançlarını hiç kaybetmediklerini söyledi.Film hakkındaki eleştirileri bir katkı olarak gördüğünü fakat bazı değerlendirmelerin gerçek dışı ve yanlış bilgiye dayalı olduğu için cevap vermek zorunda kaldığını ifade eden Aksoy, özellikle Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil’in Fetih 1453’ün Hollywood filmlerinden kopya olduğu yönündeki yazısına yanıt verdi.Aksos şunları kaydetti: “Filmin, savaş kulelerinin yanması, devrilmesi, oklardan korunmak için kalkanların kaldırılması, üzerine hızla gelen bir şeyi savuşturmak için oyuncunun geriye eğilmesi ve bu planın yavaş çekilmesi ( zaten normal hızda çekilse seyircinin fırlatılan nesneyi algılaması mümkün olmayacak, ama ne gam laf söylenecek ya) gibi bazı sahneler, olağanüstü bir zorlamayla Holywood filmlerinin sahnelerine benzetilmiş. Bu iddiaları büyük bir tebessümle okuduk hatta biz benzerlik açısından daha da ileri gittik. Sadece 5-6 filmden alıntı yapmadık . Yüz binlerce filmden yaptık. Öyle ya, o filmlerinde birer yönetmeni var. Eyvah bizim de..senaristleri var, aa bizim de… onlarda filmlerine müzik yapmışlar. Bizde yaptık… vs, vs.

DİZİ YAPILACAK İDDİALARI BİZİMLE ALAKALI DEĞİL

Faruk Aksoy ayrıca, Fetih 1453 filminin dizi olacağı yönündeki haberleri de yalanladı. Aksoy: “Fetih ve Fatih Sultan Mehmet Han’ın dizisini yapacağımız iddialarının da bizimle hiçbir alakasının olmadığının bilinmesini isterim.” dedi.Faruk Aksoy, Fetih 1453’ün izleyici sayısının, Recep İvedik 2’nin altında kaldığı iddialarının da gerçeği yansıtmadığını belirterek her iki filmin yapımcısı olarak veriler üzerinden şu çarpıcı analizi yaptı: Recep İvedik 2,  112 dakikalık bir filmdir ve hafta sonunda günde beş seanstan toplam 15 seans gösterilmiştir. Fetih 1453 ise 160 dakikalık bir filmdir ve perşembe günü üç, diğer günler dört seans olmak üzere hafta sonunda toplam 15 seans gösterilmiştir. Recep İvedik 2 %70 doluluk, Fetih 1453 ise %80 doluluk oranıyla oynamıştır. Sonuç olarak Recep İvedik 2 eşit seans sayısında 1.209.453, Fetih 1453 ise 1.405.382 seyirci tarafından izlenmiştir. Bu durumda Fetih 1453 tartışmasız bir biçimde tüm zamanların en iyi hafta sonu açılışını yapmıştır.”(Haber 7)

Yılmaz Özdil: Boğaz'ı Katlettiğimizin Resmi

Gönderen: Maykıl on 25 Şubat 2012 Cumartesi | 01:52



Yılmaz Özdil'in köşe yazısı...

Kimisi "kadınlar ayakta dururken erkekler oturur mu"ya takılmış...
Kimisi "kravatsız"lığa.

Halbuki...
Boğaz'ı katlettiğimizin resmi'dir!

Sık sık duyarız, kıyı şeridini beton yığınına çevirdiler filan... Bunu diyene sor, ister misin o betonlardan birini? Yılışık bi sırıtma belirir suratında... Anında yavşar. İsterim tabii der, kim istemez ki? Bırak tapusunu, şaka yollu hayalini bile teklif etsen, omurgalı durmayı beceremez.

Netice?
Büyüklerimiz poz veriyor.
Arkayı talan etmişler.
Ağaç kalmamış.

E hal böyle olunca... Gemileri karadan yürütecek yer de kalmıyor haliyle!

Bakın mesela...
Boat Show var şu anda.
Her tarafımız deniz...
Fuar karada.

Limana getirilen tekneler, limanda fuar yapmak varken, sergi alanına tır'larla taşındı. E5 trafiğe kapatıldı. Yükseklik kurtarmadı, üstgeçitlerin altından geçilemediği için, refüjler kesildi. Yelkenliler asfaltta ters yönden yürütüldü. Ara caddelere girince, enden boydan sığmadı, köşeleri dönemedi, mecburen, arabalar park etmesin diye 50 santim yüksekliğinde yapılan kaldırımlar söküldü. Kano'lar jetski'ler falan kolay da, bazı yatlar 12 milyon dolar... Yanlışlıkla çizilse, ömrün boyunca çalışsan ödeyemezsin. Geçerken oraya buraya sürtünmesinler diye güzergâh üzerindeki ağaçların dalları budandı. Fuar bitince, gene karadan yürütülerek, limana geri götürülecekler.

Büyüklerimizin fotoğrafında...
Bi kayık bile yok bu arada.

Yılmaz Özdil: 'Onurlu yaşam'

Gönderen: Maykıl on 19 Şubat 2012 Pazar | 20:21

Onurlu yaşam

Pişmiş kelle gibi sırıtarak ekrana çıkan tiplerin, insan içine çıkamadığı bi dönemde… Değerli ağabeyim Uğur Dündar’a, Beşiktaş Kent Konseyi tarafından “Onurlu Yaşam Ödülü” verildi.

*
Hepinize selamı var.
*
İlkelerin olacak
Seni satın alamayacaklar
Aptalların uydurduğu…
Atasözlerine
inanmayacaksın.
“Paranın satın
alamayacağı şey
yoktur, herkesin
fiyatı vardır”
gibi sözlere kanmayacaksın.
Onurunla…
Kimliğinle…
Ve beyninle…
Akıllı yaşayacaksın.
*
Müjdat Gezen’in, Uğur Dündar için yazdığı bu şiirle başladı tören.
*
Ve, aynı zamanda, kendi kendime mırıldandığım “Allah sonumuzu hayır etsin” temennimle başladı… Çünkü, Müjdat Gezen’in yanı sıra Levent Kırca da oradaydı. Dördümüzün en son bir araya geldiği gün, hakkımızda dört yüz tane filan dava açılmıştı!
*
Ki, Levent ağabey de işin hakkını verdi, en az üç dava çıkabilecek “Hitler fıkrası” anlattı.
*
Duayen Halit Kıvanç, namus denince akla ilk gelen siyasetçilerden Sadettin Tantan, hayatımız boyunca örnek aldığımız ve layık olmaya çalıştığımız rahmetli Çetin Emeç’in eşi Bilge Emeç, doktor’dan ziyade sihirbaz olduğunu düşündüğüm Eser Alptekin, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, liseliler, üniversiteliler… Ev sahipliğini Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın, sunuculuğunu ise, büyük usta Altan Erkekli’nin yaptığı gecede, Akatlar Kültür Merkezi güzel insanlarla hınca hınç doldurulmuştu.
*
İlerde…
Şu an yaşadığımız dönemi anlatacak “tarihi” gecelerden biriydi.
*
Çünkü…
Çalışandan çok, çalışmayana veriliyor artık onur ödülleri! Çalışıyormuş gibi rol yapanlara değil, çalışmasa bile, duruşuyla, varlığıyla gazeteciliği onurlandıranlara veriliyor.
*
Değerli ağabeyim bahsedilmesinden utanır, neredeyse yirmi metrelik duvarı boydan boya kaplayan ödülleri var ama… Ekranı bıraktıktan sonra, ödüller durmadı, hızlandı.
*
Şu bi kaç aylık kısa sürede, 20’den fazla üniversiteden, 30’dan fazla liseden, 50’den fazla sivil toplum kuruluşundan, ödül aldı. Bursa’dan Manisa’ya, Ankara’dan Gaziantep’e konferanslara yetişemiyor. Ekrana çıkanları değil, çıkmayanı görmek, çıkmayanı dinlemek istiyor insanlar.
*
(Bu satırları yazarken, ODTÜ’den telefonla aradılar, ODTÜ’den de onur ödülü almış.)
*
Türk televizyonculuk tarihinde, futbol maçından bile fazla izlenme oranı yakalayabilen tek haberci, Uğur Dündar…
Bunu da başardı.
*
Çalışmıyor diyorum ama, sanmayın ki, oturuyor…
Kitap yazıyor.
İşte Hayatım’ın devamını.
*
Star Haber’de birlikte çalışmaktan gurur duyduğum, bana göre son yılların en önemli öykü kitabı “Fransız Kal Ayvalık”ın yazarı, Mustafa Sağlamer’le birlikte kaleme alıyorlar.
*
Peki, ya ekrana ne zaman geri dönecek derseniz? Bizi izlemeye devam edin.
Azzz sonra!

Yılmaz Özdil: 'Cemaat'

Gönderen: Maykıl on 17 Şubat 2012 Cuma | 16:51

Aslında...

“Provokatör” yoktur.

“Bürovokatör” vardır.
Yani...
Savsaklayan, işini yapmayan bürokrat.
*
Sabahtan akşama kadar fosur fosur bürosunda oturur, dünya yansa, en son onun haberi olur... İş işten geçtikten sonra “provokatörün işi” der, çıkar işin içinden.
*
Bi de “purovokatör” vardır, “bürovokatör”ün en yakın arkadaşı, kankası.
Ne kadar çok işini yapmayan bürovokatör olursa, purovokatör de o kadar rahat at oynatır, malı götürür, keyifle purosunu tüttürür.
*
Trafik canavarı...
Yoktur.
“Biz bu makamlarda oturuyoruz ama, haybeye oturuyoruz, bildiğin beceriksiziz, durduramıyoruz” diyemediğin için, her defasında ne dersin?
“Trafik canavarı hortladı” dersin.
*
“Tüyü bitmemiş yetim” mesela... 
Yoluna yoluna kaz’a dönen devlet babanın efsane evladı... Güya “hakkını koruyoruz” diye diye hırsızların
dilinde tüy bitti ama, 
yetim kabak hâlâ.
*
Ya “dış mihrak?”
Hiçbir günahı olmayan hükümetlerimizi zor duruma sokan her türlü fenalığın altında onun parmağı vardır. Cumhuriyet kurulduğundan beri arıyoruz. Henüz robot resmi bile çizilemedi.
*
Kurumları çalışmayan...
Başına bi iş gelmesin diye “korktuğu için mi kaçtığını, kaçtığı için mi korktuğunu” bilemeyen adam sende’ciler tarafından yönetilen uyduruk ülkelerde olur böyle şeyler.
*
Ve “cemaat” denilen de... Böyle bi şeydir.
*
Yok desen...
Bu ne?
Var desen...
Hani nerde?


'Terörist’anbul'

Gönderen: Maykıl on 16 Şubat 2012 Perşembe | 07:59

Terörist’anbul
İddianame kabul edildi.
Genelkurmay Başkanı...
Resmen “terörist” sanık.
* Kara, Hava, Deniz.. Komple içerde. TSK bi nevi terör örgütü.
* MİT Müsteşarı... Terör şüphelisi. Eski MİT Müsteşarı... Terörden aranıyor.
* İki CHP... Bir MHP mebusu terörist.
* Nedim Şener terörist. Tuncay Özkan terörist. Doğu Perinçek terörist. Hanefi Avcı terörist. Aziz Yıldırım terörist.
* Alayı İstanbul’da yargılanıyor. Terörist’anbul.
* PKK’yı ayır... Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük terör olayı İstanbul’da yaşanmış, beş gün arayla, ikiz bombalar patlamış, banka, sinagoglar, konsoloslukla beraber, insanlarımız havaya uçmuştu.
* İtalyan gazetesi Corriere della Sera’ya demeç veren Başbakanımız, aynen şunları söylemişti: “Tek tesellimiz teröristlerin yerli olması... En azından yabancı teröristler ülkemize sızmadı.”
* E çok şükür yani.

Yılmaz Özdil


Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor