Son Dakika :
Kürtçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kürtçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kürtçe serbest oldu, satışlar dibe vurdu

Gönderen: Unknown on 1 Mart 2012 Perşembe | 08:21



Kalan Müzik sahibi Hasan Saltık, Kürtçe albüm satışlarının yasaklı dönemde Türkiye pazarının yüzde 15'ine kadar geldiğini ifade ederek, ''Ancak Kürtçe serbest kalmaya başlayınca, hatta bu dilde eğitime ve kurslara izin verilince, yani bu yasak kalktıkça, bu oran yüzde 2'lere kadar düştü'' dedi.

Saltık, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, ''yasaklar dönemi'' olarak adlandırdığı 1983-1991 yılları arasında, etnik dillerdeki müziğin revaçta olduğunu ve Kürtçe başta olmak üzere pek çok dilde albümün çıktığını söyledi.

O dönem etnik dillerde çıkan albümlerin ''yasak olduğu için'' çok sattığını belirten Saltık, ''Hatta bir ara Kürtçe albüm satışları Türkiye pazarının yüzde 15'ine kadar gelmişti. Ancak Kürtçe serbest kalmaya başlayınca, hatta bu dilde eğitime ve kurslara izin verilince, yani bu yasak kalktıkça, bu oran yüzde 2'lere kadar düştü'' diye konuştu.

''Etnik müzik serbest bırakıldıktan sonra fazla türkü derlenmediği için Kürtçe müziğin toprak altına gittiğini'' dile getiren Saltık, ''Kürt müziği gelişemedi. Kürt müziğinde yeni bir şey yok. Kürt müziği serbest bırakıldıktan sonra satışlar dibe vurdu'' diye konuştu.

Saltık, Şiwan Perwer, Ciwan Haco, Nizamettin Arıç gibi Kürtçe müziğin önemli sanatçılarının, yasaklar ve baskılar nedeniyle uzun yıllar Türkiye'ye gelemediğinden, albümlerinin hep el altından satıldığını, ancak bu isimlerin albümleri yasallaşıp kendileri Türkiye'ye gelmeye başlayınca da albümlerinin satışının azaldığını kaydetti.

Hasan Saltık, ''Kürt müziği de, Laz müziği de, Süryani müziği de gelişemedi. Çünkü Türkiye'de o kadar çok yasaklı dönem ve baskı oldu ki sanatçılar gelişemedi'' diye konuştu.

Etnik müziklerin yasaklanması nedeniyle Kürt, Laz, Süryani ve Yezidi müziğini geliştirecek birilerinin çıkmadığını da savunan Saltık, ''Çok iyi Kürt grupları, Kürt müziğine yön verecek, geliştirecek birileri çıkmadı. Laz müziğinde de öyle. Çünkü birçok türkü toprak altına gitti. Yeni derleme alan çalışmalarını biz yaptık. Bizim de kurtardığımız türküler son yaşlılardan kalan türkülerdir'' dedi.

Hasan Saltık, etnomüzikologların devlet memuru oldukları için kendilerine unvan verilmez korkusuyla alan çalışmalarında sadece Türkçe'ye yer verdiklerini de ifade ederek, Güneydoğu, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerindeki illeri ele alan folklor kitaplarında Kürtçe'nin, Arapça'nın, Yezidice'nin, Süryanice'nin ve Rumca'nın yok sayıldığını belirtti.

Lazların da daha önce Lazca şarkı söylemekten çekindiğini ve korktuğunu kaydeden Saltık, şunları söyledi:

''Çünkü, 'Bizler kendi değerlerimize sahip çıktık, bölücü müyüz?' diye düşünüyorlardı. Rumca söylemek, Trabzon bölgesinde bir ara Pontusça okumak bölücük olarak algılanır, 'Bunlar Pontus Rum Cumhuriyeti'ni kurmaya çalışıyor' denirdi.

Türkiye çok değişti. Devlet artık azınlık müziklerini bölücü unsur olarak görmüyor. Görüldüğü gibi artık Kürtçe de, Lazca da, Pontusça da, Yezidice de var. Vatan millet bölünmedi. Günümüzde Karadeniz bölgesinin türkülerinde, özellikle de Lazca'da bir artış var. Lazların biraz daha kendilerine güveni geldi, artık rahatça söyleyebiliyorlar.''

Saltık, Süryanilerin 12 Eylül'den sonra göç ettiğini, Türkiye'de kalan Süryanilerin de sadece kilisedeki ayinlerinde dini müzik yaptığını ifade ederek, hala kendi halk müziklerini yapmaktan çekindiklerini ve korktuklarını söyledi.

Çerkezce ile ilgili çalışmalara başladıklarını da dile getiren Saltık, ''Şu anda Kafkas müziğine ağırlık veriyoruz. Önümüzdeki günlerde Çerkezlerle ilgili, Kafkas topluluklarıyla ilgili pek çok albüm çıkaracağız. Anadolu'ya Osmanlı döneminde göç etmiş, buradaki Çerkez kökenlilerin derlemelerinin yanı sıra oradaki gençlerle de bir şeyler yapacağız'' dedi.

Devletin etnik dilleri serbest bıraktığı gibi desteklemesi gerektiğini de belirten Saltık, ''Süreç içerisinde Anadolu'da bir sürü dil yok oldu. Bu ülkede sadece Kürtler, Lazlar, Yezidiler yoktu. UNESCO, 2 yıl önce Zazaca'yı kaybolmakta olan diller arasında gösterdi. Devlet, Zazaca ve Lazca'yı, hiç olmazsa kalan dilleri teşvik etmeli'' diye konuştu.

''2004'ten beri hiç albüm yapmadık''

Ses Plak sahibi Ethem Güner de, kendisine göre Kürtçe yasağının hala devam ettiğini belirterek, ''2002-2003 yıllarına kadar yılda en az 13-14 albüm yapardım. 2004'ten sonra neredeyse hiç albüm yayınlamadık. Örneğin, Şiwan Perver. Biz 22 yıl birlikte çalıştık. Her 2 yılda bir albüm yapardık, 11 yıldır albüm yapmadık. Tamam dijital çağ diyoruz, insanlar internetten dinliyor, bu bir faktör, ama bu Türkçe için de geçerli, ancak Kürtçe neredeyse tamamen durdu. Hiç kimseden bir şey çıkmıyor. Niye? Satılmadığı için'' şeklinde konuştu.

Ethem Güner, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı İstanbul, İzmir ve Mersin gibi metropollerde Kürtçe albüm bulunamadığını, dükkan sahiplerinin Kürtçe albümleri raflarına koymadığını da dile getirerek, şöyle devam etti:

''Daha önce bazı kişiler, 'Çalma kardeşim' diyordu veya polisler 'Rafa koy ama müziği açıp dışarı verme' diyordu. Ama şimdiyse o dükkan sahibi rafına koymuyor. Artık eski mahalle kasetçileri de yok. Albümler sadece zincir mağazalarda satılıyor. Bunların hiçbirinde Kürtçe albüm koyamazsınız, raflarında yok. Bana göre ciddi bir ayrımcılık ve ırkçılık gelişti. Daha önceden böyle değildi. Biz Şiwan'ın ve diğerlerinin kasetlerini Trabzon'a da gönderirdik. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de insanların kendi kültürlerini yaşamalarından ne çıkar.''

Ethem Güner, Kürt kültürü adına kitap, sinema, tiyatro ya da müziğin hemen hemen olmadığını ifade ederek, ''Mesela şu anda İstanbul'da 100'ün üzerinde radyo var. Siz hiçbir tanesinde doğru dürüst Kürtçe müzik çaldığını duydunuz mu? Peki ben albüm çıkardığım zaman nerede tanıtacağım? İnsanlar bunu nasıl duyacaklar?'' diye konuştu.

AA

Bülent Arınç'ın Hayran Kaldığı Dizi!

Gönderen: Unknown on 28 Şubat 2012 Salı | 17:36



Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TRT-ŞEŞ dizisi Mem u Zin’in tanıtımıyla ilgili resepsiyona katıldı, ertesi gün de dizi hakkındaki duygu ve düşüncelerini Twitter’dan takipçileriyle paylaştı. "Dizi büyük Kürt düşünür ve mutasavvıf Ahmed-i Hani’nin aynı adlı eserinden günümüze uyarlanmış müthiş bir aşk hikâyesi" diyen Arınç, eserin Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin ve Leyla ile Mecnun ile eşdeğer şiirsel bir aşk hikâyesi olduğunu vurguladı.

Arınç, "Bu hikâyenin dizi haline getirilmesi birçok açıdan önemlidir. Öncelikle Ahmed-i Hani gibi bir büyük düşünce adamının klasik haline gelmiş bu eserini günümüze taşımak açısından. Ayrıca Kürtçe yazılmış bir eseri ilk kez Kürtçe olarak ekrana taşımak açısından son derece önemlidir"

Bir de üç yıl önce büyük bir tabuyu yıkarak kurulan TRT ŞEŞ’in ilk dizisi olması açısından son derece önemli bir çalışma yapıldığını belirten Bülent Arınç, şöyle devam etti:

"Eserin klasik bir eser oluşu, anlatımdaki edebi derinlik işin başlangıcında dizinin yapımcılarını biraz endişelendirmiş. Ancak dün akşam ilk bölümünü izlediğimiz dizi tek kelime ile muhteşem olmuş. Çekimlerin kalitesi, klasik eserin günümüze uyarlaması, oyuncuların performansı daha dizinin ilk dakikalarında bizleri ekrana kilitledi. Ben çok beğendim. Dün akşam diziyi izleyen Kürt kökenli aydın, sanatçı ve siyasetçi de dizide kullanılan lehçenin herkes tarafından kolaylıkla anlaşılabileceğini belirttiler. Umarım bu ilk çalışma yeni projelerin de kapısını aralar. Ben emeği geçen başta diziyi bizlerle buluşturan sanatçı dostlarım olmak üzere TRT Kurumunu yürekten kutluyorum. İnşallah yıllarca ilim ve kültür dünyamıza büyük ışık tutan Mem-u Zin’in Gölgesinde millet olarak sonsuza kadar huzur ve kardeşlik içinde birlik ve beraberliğimizi sürdürürüz."


Baydemir: Çocuklarım Kürtçe Konuşmuyor

Gönderen: Maykıl on 24 Şubat 2012 Cuma | 05:32



Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, başkanı olduğu Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği’nin (GABB) hazırladığı anayasa taslağını anlatırken, Türkiye’nin 6 veya 7 bölgeye ayrılabileceğini belirterek, "Türkçe, ülkenin resmi dili olmaya devam edecektir. Örneğin Kürdistan eyalet parlamentosu Türkçe dışında bölgede çok kullanılan Kürtçe, Arapça, Süryanice’yi de resmi dil olarak belirlemelidir. Bölge meclisi ile merkezi meclis arasındaki bağı Anayasa sağlayacaktır" dedi.

"ÇOCUKLARIM BENİMLE ANA DİLİMİ KONUŞMUYOR"

Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanı Osman Baydemir, 40 yaşında olduğunu, doğdukları günden bu yana çocukları Mir Zanyar ve Diyana ile tek kelime Türkçe konuşmadığını, sürekli Kürtçe konuştuğunu anlattı. Baydemir, şöyle devam etti:

"Ancak, iki çocuğumda kreşe başladıktan sonra benimle tek kelime Kürtçe konuşmuyorlar. Ben Kürtçe soruyorum onlar Türkçe yanıt veriyor. Onlar Türkçe soruyor, ben Kürtçe yanıtlıyorum. Açık ve net söylüyorum; bu zulümdür. Yarın okula başlayıp, ’Türk’üm, doğruyum, çalışkanım’ diyecekler. 20 yılımı bu davaya vereceğim, çocuğuma kendi dilimi veremiyorum bu zulümdür. Polis ve savcıların bunu bilip empati kurması lazımdır. Biz Türk değiliz, biz Kürdüz kendi dilimiz ve kimliğimiz ile bu ülkenin parçası olarak yaşamak istiyoruz. İsterseniz KCK ve bölücü olarak cezaevine koyun. Bundan sonra ha cezaevinde yaşamışım ha ölmüşüm fark etmez."


"Çocuklarım benimle Kürtçe konuşmuyor"



İlyas AKENGİN / DİYARBAKIR (AHT) BDP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, iki çocuğuyla Kürtçe konuşmasına rağmen kendisine Türkçe cevap verildiğini belirterek, "İki çocuğum kreşe başladıktan sonra benimle tek kelime Kürtçe konuşmuyorlar. Ben Kürtçe soruyorum, onlar Türkçe yanıt veriyor. Onlar Türkçe soruyor, ben Kürtçe yanıtlıyorum. Bu bir zulümdür. Çocuklarım yarın okulda 'Türk'üm, doğruyum, çalışkanım' diyecekler. 20 yılımı bu davaya vereceğim, ama çocuğuma kendi dilimi veremiyorum, bu zulümdür" dedi. BDP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, kentte yerel yayın yapan Gün TV'nin canlı yayınına katılarak, önemli açıklamalarda bulundu. GAP Belediyeler Birliği'nin hazırladığı ve TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sundukları taslakla ilgili konuşan Baydemir, "Kürt sorunu, demokrasi sorunu dediğimiz sorunların özü, Anayasa sorunudur. Anayasa değiştirilmeden, aydınlık bir gelecek inşa edilemez. Türkiye'nin doğu yakasında bulunan aktörler olarak ne kadar hizmet etme arzusu ile donanmış olursak olalım, ne kadar ekonomik şartlarımız olursa olsun, bu kardeş kavgası ve çatışma ortamının kendisi nihayete ermediği müddetçe teknik hizmetler çok başarılamayacaktır. Bir yerden yarayı sarıyorsunuz, ertesi gün başka büyük bir yara ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Kürt sorununu çözmek istiyorsak hem de ekonomik ve sosyal kalkınmayı başarmak istiyorsak, yeni bir toplumsal sözleşme önümüzde hedef olarak konulmalıdır" dedi. "MİT YASASI 3 GÜNDE ÇIKARILDI, MİLLETVEKİLLERİ 1 YILDIR TUTUKLU" MİT yasasının üç günde çıkarıldığını, ancak milletvekillerinin 1 yıldan bu yana tutuklu olduğunu kaydeden Baydemir, "MİT Yasası 3 günde meclise getirildi ve sayın Cumhurbaşkanı da jet hızıyla onayladı. Sayın milletvekilimiz bir yılı aştı halen cezaevinde. İstenirse 3 günde yasa çıkarılıyor. Dolayısıyla ?olmaz' diye bir şey yoktur. Çözümü istemek ya da istememek durumu vardır" dedi. Yeni anayasada "Türkiye halkları" ibaresinin yer alması gerektiğini belirten Baydemir, "Çünkü Türkiye'de tek bir halk, tek bir dil ve tek bir kültür yoktur. Türkiye halkları ibaresi kullanmamız lazımdır" diye konuştu. "STATÜ VERİLMEDEN SORUN ÇÖZÜLMEYECEKTİR" Kürtlere statü verilmeden Kürt sorununun çözülemeyeceğini savunan Baydemir, "Yeni anayasada Kürtler'in statüsü ne olacaktır? Bu ciddi bir handikap olarak önümüzde duruyor. Yeni anayasada 2 temel idari şekil alınabilir. Birincisi Ankara ayağıdır. Merkezi kamu idaresi şüphesiz olacaktır. Cumhurbaşkanı, Ankara'daki genel meclis, hükümet Bakanlar Kurulu olmaya devam edecektir. İdari mekanizmaların tamamı varlığını korumaya devam edecektir. Bununla birlikte bölge kamu idaresi dediğimiz yeni bir merkezi yapıya ihtiyaç vardır. Bazı yetkilerin bölgeye bırakılmasını istiyoruz. Bölgesel yönetim modeli ile bu fırsat elde edilebilir. Bölgesel kamu yönetiminde bir bölge meclisi olacak. Meclis, bölge nüfusu tarafından 4 yılda 1 seçim ile seçilecek. Bölge başkanlığı seçimi yapılacaktır. Bölge yürütmesi ya da bölge hükümeti de oluşacaktır. Merkez kamu idaresinin şu andaki ödevlerini ve görevlerini bölge meclisinin belirlediği bölge meclisi ya da yürütmesi tarafından yürütülecektir." "TÜRKÇE RESMİ DİL OLMAYA DEVAM EDECEK" Türkiye'nin 7 bölgeye ayrılmasını isteyen Baydemir, "Türkçe, ülkenin resmi dili olmaya devam edecektir. Örneğin Kürdistan Eyalet Parlamentosu Türkçe dışında bölgede çok kullanılan Kürtçe, Arapça, Süryanice'yi de resmi dil olarak belirlemelidir. Bölge meclisi ile merkezi meclis arasındaki bağı anayasa sağlayacaktır. Bölge meclisi anayasaya aykırı bir şey yaparsa bu anayasa mahkemesinde görülecektir. Bölge meclisi ülke meclisine kanun teklifinde bulunabilecektir" diye konuştu. "ANADİLDE EĞİTİM PAZARLIK KONUSU YAPILMAMALI" Anadilde eğitimin pazarlık konusu yapılmayacak kadar önemli olduğunu belirten Baydemir, "Anadil konusu masalarda pazarlık konusu yapılması ahlaki değildir. Seçmeli mi ders olsun deniliyor. Sen kim oluyorsun bu senin haddine mi benim dilimin nasıl kullanacağımı sen mi karar vereceksin? Bu çok ayıptır. Mevcut iktidar, 80 yıllık Kemalist iktidar milletin anasını belledi. 20 yıl sonra gelecek iktidar da, bu iktidar bu perspektifini sürdürürse onlar için de aynı şeyi söyleyecektir. 70-80 yıl yaşanmışlara rağmen bu halk seninle birlikte yaşamak istiyorsa öpüp başına koyman lazımdı" dedi. "KÜRTÇE SORUYORUM, TÜRKÇE CEVAP VERİYORLAR" Yaklaşık 20 yılını bu davaya verdiğini, ancak bugün çocuklarının kendisiyle Kürtçe konuşamadığını söyleyen Baydemir, "Miryan Zar ve Diyana adındaki çocuklarım kreşe başladıktan sonra benimle tek kelime Kürtçe konuşmuyorlar. Ben Kürtçe soruyorum onlar Türkçe yanıt veriyor. Onlar Türkçe soruyor, ben Kürtçe yanıtlıyorum. Bu bir zulümdür. Yarın okula başlayıp, 'Türk'üm, doğruyum, çalışkanım' diyecekler. 20 yılımı bu davaya vereceğim, çocuğuma kendi dilimi veremiyorum, bu zulümdür. Polis ve savcıların bunu bilip empati kurması lazımdır. Biz Türk değiliz, biz Kürdüz kendi dilimiz ve kimliğimiz ile bu ülkenin parçası olarak yaşamak istiyoruz. İsterseniz KCK ve bölücü olarak cezaevine koyun. Bundan sonra ha cezaevinde yaşamışım, ha ölmüşüm fark etmez" ifadelerini kullandı.

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor