Balyoz davasının 78. duruşması başladı

Orgeneral Bilgin Balanlı, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ve Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Abdullah Can Erenoğlu'nun da aralarında bulunduğu 249'u tutuklu 365 sanıklı ''Balyoz Planı'' davasının 78. duruşması başladı.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, Orgeneral Bilgin Balanlı, emekli orgeneraller Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan, emekli Oramiral Özden Örnek ile MHP'den milletvekili seçilen emekli Korgeneral Engin Alan'ın aralarında bulunduğu tutuklu 206 sanık katıldı.

Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok'un aralarında bulunduğu tutuklu 43 sanık ve hakkında yakalama kararı bulunan emekli Orgeneral Ergin Saygun'un katılmadığı duruşmada, başka suçtan tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı Mehmet Seyfettin Alevcan da hazır bulundu.

İkinci ''Ergenekon'' davası kapsamında tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün de aralarında bulunduğu 114 tutuksuz sanık ise duruşmada gelmedi.

Duruşmada, tanık olarak çağrılan Sevilay Erkani Bulut, Melek Üçtepe, Bayram Tanrısevdi, Muhammet Tanju Poshor, Ahsen Süren ve Hakan Gökden de hazır bulundu.

Mahkeme heyetine başkanlık yapan üye hakim Ali Efendi Peksak, dosyaya gelen evrakları okudu. Pesak, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden gönderilen yazıda, yakalamalı sanık Ergin Saygun'un GATA'da yatarak tedavisinin sürdüğünün bildirildiğini kaydetti.

Peksak, eski Genelkurmay Başkanlarından emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın da aralarında bulunduğu bazı kişilerin tanık olarak çağrılmaları için askeri kolluk kuvvetlerine yazılan yazıya cevap verildiği, bu kişiler hakkında emekli olmaları nedeniyle işlem yapılamadığının bildirildiğini, bunun üzerine mahkemece emniyet müdürlüğüne yazı yazıldığını kaydetti.

Yine tanık olarak çağrılan kişilerle ilgili Genelkurmay Başkanlığına yazılan yazıya da cevap verildiğini dile getiren Peksak, tanık olarak dinlenilmelerine karar verilen kişilerin açık kimlik ve adreslerinin gönderilmesinin istendiğini dile getirdi.

Bu arada, söz alan avukat Celal Ülgen, davanın askeri mahkemede görülmesi konusundaki taleplerine ilişkin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması konusunda Askeri Yargıtay Başsavcılığından cevabi bir yazının gelmiş olması gerektiğini söyledi.

Peksak ise bu konuda kendisinin de basında yer alan bazı haberler gördüğünü, ancak mahkemeye bu konuda cevabi bir yazı gelmediğini açıkladı.

Tanık Bulut: ''CD'ler, arşiv CD'lerine benziyor''

Duruşmada daha sonra tanık olan çağrılan Sevilay Erkani Bulut'un dinlenilmesine geçildi.

Mahkemeye başkanlık yapan Peksak tanık dinleneceği için, diğer 5 tanığı duruşma salonundan çıkartıktan sonra Bulut'a, haklarını hatırlatarak, tanıklık yeminini yaptırdı.

Peksak'ın ''Sanıklardan kimseyi tanıyor musunuz?'' şeklindeki sorusuna Bulut, bir dönem birlikte çalıştığı için emekli tuğgeneraller Süha Tanyeri ve İzzet Ocak ile Albay Bülent Tunçay'ı tanıdığını söyledi.

Dava konusu plan seminerinin düzenlendiği 1. Ordu Komutanlığı Harekat Başkanlığı Plan Harekat Şube Müdürlüğünde sivil memur olarak çalışan Bulut, Peksak'ın soruları üzerine, 1998 yılında bu şubeye girdiğini, 2002-2003 yıllarında aynı yerde çalıştığını kaydetti.

Bulut, veri hazırlama kontrol işletmeni olduğunu ifade ederek, hakim Ali Efendi Peksak'ın, ''Bilgisayarlarda şifre nasıl verilirdi, nasıl değiştirilirdi?'' sorusuna ''Şifreyi biz belirlemiyorduk. Bize verilen elimizdeki şifrelerle çalışıyorduk'' diye yanıt verdi.

Plan odasında plan subaylarının da olduğunu dile getiren Bulut, bu odada 2 adet bilgisayar bulunduğunu anlattı.

Tanığa, daha önceki ''plan çalışmaları yapıldığında çok yoğun çalışıyorduk'' şeklinde olan ifadesini hatırlatan Peksak, ''Plan semineri çalışmalarının hazırlığı nasıldır?'' diye sordu. Bulut da, kendisinin sürekli yazı yazdığını dile getirdi. Odaya kart okutularak girildiğini belirten Bulut, ''Komutanlarımızın verdiği emirleri iki arkadaşımız yerine getirirdi'' dedi.

Bulut, tutuklu sanıklardan emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın avukatı Celal Ülgen'in soruları üzerine de, savcılığa gidince tanık olarak ifadesinin alındığını belirtti.

Ülgen, Çetin Doğan'ın 1. Ordu Komutanı olduğu dönemde, Bulut'un da aynı yerde görev yaptığını belirterek, dava konusu ''Balyoz'', ''Oraj'', ''Suga'' ve ''Çarşaf'' planlarını kendisinin yazıp yazmadığını sordu.

Bulut da, ''Balyoz Planı''nı basından duyduğunu ifade ederek, ''Televizyondan bilgi sahibi oldum'' diyerek bu planları hatırlamadığını kaydetti.

Duruşmada, Bulut'a dosyada yer alan 19 adet CD tek tek gösterilerek, bu CD'leri kendisinin hazırlayıp hazırlamadığı soruldu. Bulut, bu CD'lerin arşiv için hazırladıkları CD'lere benzediğini, ancak hepsini tam olarak hatırlayamayacağını söyledi.

Sanıkların kabul etmediği 11 No'lu CD'nin de arşive kaldırdıkları CD'lere benzediğini belirten Bulut, 16 ve 17 No'lu CD'yi ise hatırlamadığını kaydetti. Bulut, üzerinde ismi bulunan 15 No'lu CD'yi hatırladığını ve üzerindeki yazının kendisine ait olduğunu dile getirdi.AA

Büyükanıt'ı duruşmaya polis getirecek

Mahkeme, aynı konuda askeri kolluk kuvvetlerinden 'emekli olması nedeniyle görev alanımızda değil' şeklinde mahkemeye yazı iletildiğini açıkladı.İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 249'u tutuklu 365 sanıklı Balyoz davasınının bugünkü duruşmasına; Ahmet Zeki Üçok ve Ahmet Sinan Ertuğrul'un da aralarında bulunduğu 43 tutuklu katılmadı. Dava konusu Balyoz plan seminerini hazırladığı ve sunduğu iddia edilen Çetin Doğan ile Engin Alan ve dönemin kuvvet komutanları Özden Örnek ile Halil İbrahim Fırtına'nın da aralarında bulunduğu 206 tutuklu sanık ile başka suçtan tutuklu sanık Mehmet Seyfettin Alevcan ise duruşmada hazır bulundu.
Mahkeme Başkanı Ömer Diken'in mazeretli olması nedeniyle üye hakimlerden Ali Efendi Peksak'ın mahkemeye başkanlık yaptığı görüldü. Başkan Peksak, davanın son duruşmasında bazı tanıkların çağrıldığını belirterek Sevilay Erkani Bulut, Melek Üçtepe, Bayram Tanrısever, Muhammet Tanju Poshor, Ahsen Süren ve Hakan Gökden'in duruşmada hazır olduğunu söyledi.
Tanıkların duruşma yapılırken salonda bulunamayacaklarını belirten Başkan Peksak, mübaşir aracılığıyla tanıkların salondan dışarı çıkarılmasını istedi. Daha sonra da mahkeme tarafından alınan kararlar gereği bazı kurumlara yazılan yazılara gelen cevabi yazıların mahkemeye ulaştığını açıkladı.
Peksak, sonra da gelen bu cevabi evrakları okudu. Başkan Peksak, bazı subayların duruşmada tanık olarak hazır edilmesi için askeri kolluk kuvvetlerine yazı yazıldığını hatırlatarak, tanık listesinden eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın da aralarında bulunduğu bazı subayların emekli olması nedeniyle haklarında işlem yapılamayacağının bildirildiğini açıkladı. Peksak, bu cevap üzerine ismi belirtilen tanıkların hazır edilmesi için celse arasında bir kez de emniyet müdürlüğüne yazı yazıldığını bildirdi. Mahkemenin tanık olarak hazır edilmesini istediği isimler arasında Bekir Kalyoncu'nun da aralarında olduğu bazı muvazzaf subaylar da bulunuyordu. Gelen cevabi yazıda muvazzaf subaylara ilişkin herhangi bir bilgi ise verilmedi. Ayrıca enternet ündıcı davasının tutuklu sanığı eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tanık olarak duruşmada hazır edilmesi için de Silivri Ceza ve Tevkif Evleri Müdürlüğü'ne yazı yazılmıştı.
Öte yandan, hakkında yakalama kararı bulunan sanık Ergin Saygun'un hazır edilmesi için emniyet müdürlüğüne yazı yazıldığını da ifade eden Peksak, gelen cevabi yazıda Saygun'un Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Hastanesinde (GATA) yatarak tedavisinin yapıldığı şeklinde cevap verildiğinin bildirildiğini aktardı.
Avukat Celal Ülgen, davanın askeri mahkemede görülmesi konusundaki taleplerine ilişkin olumlu görev uyuşmazlığı konusunda askeri yargıtay başsavcılığından cevabi bir yazının gelmiş olması gerektiğini söyledi. Başkan Peksak ise bu konuda kendisinin de basında yer alan bazı haberler gördüğünü ancak mahkemeye bu konuda cevabi bir yazı gelmediğini açıkladı.
Başkan Peksak, daha sonra da hazır bulunan tanıklardan Sevilay Erkani Bulut'un salona alınmasını istedi.CİHAN

"AK Parti-cemaat ittifakı sona erdi"

Akşam Raporu programında Ece Üner'in sorularını yanıtlayan Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Ali Bayramoğlu, iktidar ile cemaat arasındaki "ittifak"ın bittiğini öne sürdü.MİT yöneticilerinin ifadeye çağrılmasıyla başlayan krizin öncesini ve sonrasını yorumlayan Bayramoğlu, şöyle konuştu: Video için tıklayınız..."Türkiye'de değişim sürecinde özel yetkili mahkemeler çerçevesinde 3 dizi politik nitelikli dava var: Ergenekon, Balyoz ve KCK. Bu operasyonları yürüten emniyet birimleri hemen hemen 6-7 yıldır aynı kadrolar. Yetki kullanımında ve operasyonların çapının belirlenmesinde bir yargı ve emniyet mekanizmasını görmek lazım. Bu yapının özerk bir şekilde çalıştığını ifade ettim. Bu yapı kendi güçlenmesinin pekişmesini sağlamak için yetki gaspına giden bir yol izlemeye başladı. KCK soruşturması gibi siyaset alanını baskı altına alan geniş kapsam tanımı... Ergenekon soruşturmasında, Nedim Şener ve Ahmet Şık gibi isimlerin hukuki takibata eleştiri yaptıkları için hapse girmeleri... Balyoz ve Kafes'te karşımıza çıkan kimi şüpheli deliller davaların üzerine gölge düşürdü. Bütün bunlar otonom yapının kendi gücünü ve alanını genişletme refleksinin ortaya koyduğu durumdur.Ergenekon Davası demokratikleşme sürecinin çok önemli parçasıyken hukuk ihlallleri ve gazeteci tutuklamalarını eklediğiniz zaman iktidar kavgası halini alıyor. Ben bu davaların hala önemli olduğunu düşünüyorum ama hukuki eksiklikler bu yapı ile alakalı.Bu yapının içinde savcılar var. Sosyolojik olarak bakarsak orta sınıftan, mütedeyyin ailelerden gelen, özgürlük fikrine yatkın olan, dünün sıkıntılarıyla bugünün imkanları arasında bağlantı kuran reflekse sahipler. İkincisi bu kişilerin büyük çoğunluğu aynı camiadan gelen kişilerden oluşuyor. Bunu Ergenekon Davası, Odatv Davası ve Balyoz Davasını takip eden polis yapısından biliyoruz. AK Parti'nin sivilleşme ve değişim politikalarının uygulanmasında otonom bir yapı aynı zamanda cemaatin de itici güç olduğu yapı ortaya çıkıyor. Bunlar arasında süregiden ittifak bu otonom yapının daha çok genişleme eğlimiyle, daha çok iktidar talebiyle ve iktidar alanına müdahelesiyle bitmiş görünüyor. Ak Parti ile o camia aynı istikamette yürüyen ama ayrı güçler. Ortak bir hedefte buluştular. AK Parti'nin askerle mücadele ederken, yargıyı, üniversiteleri karşısına almışken el atabileceği tek alet kutusu emniyet ve emniyet içindeki kendisini korumak, askerle mücadeleye girmek için yapılanmış camiaydı. Bu ikisinin ittifakı bozuldu. Yarın ne olur? Ben bu olayın hükümet tarafından çok ciddi algılandığını düşünüyorum. 27 Nisan'dan daha ciddi algılandığını yazdım. İktidar bundan böyle kendi alanına müdahele edecek hiçbir girişime izin vermeyecektir. Böyle bir müdahale imkanı olmaması için gerekli önlemleri alacaktır. Bunun karşılığı tasfiyedir. Önce çeşitli polisler alındı. Üst düzey müdürler alındı. Muhtemelen devamı da gelecektir. Kendisine karşı kalkışan gruplarla hükümetin çalışması mümkün değildir. Kavga gürültüsü verilmek istenmiyor. Ama burada inisiyatif hükümettedir ve hükümet alan temizliği yapmaktadır ve bir ittifak sona ermiştir"