Son Dakika :
Yargıtay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yargıtay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ahmet Türk'ün yargılama Yargıtay tarafından bozuldu

Gönderen: Unknown on 1 Mart 2012 Perşembe | 00:35

Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk hakkında Diyarbakır 1'inci Sulh Ceza Mahkemesi'nin verdiği 6 ay hapis cezası, Yargıtay 8'inci Dairesi tarafından bozuldu. Kararın bozulmasının ardından, mahkeme yargılamanın durdurulmasına hükmetti.

Diyarbakır'da 2006 yılında Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda düzenlenen bir toplantıda konuşan Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk hakkında, 1'inci Sulh Ceza Mahkemesi'nde 'Suç ve suçluyu övmek' suçlamasıyla dava açıldı.

Hazırlanan iddianamede, Ahmet Türk'ün Kürt devleti kurma amacı olan ve bu amaç doğrultusunda çok sayıda silahlı eylem gerçekleştiren PKK'nın hapisteki elebaşına 'sayın Öcalan' diye hitap ettiği, Öcalan'ın 1999 yılında Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne aday ülke statüsüne alınmasında ve Kürt sorununun demokratik çözümünde rol aldığını söyleyerek, övme suçunu işlediği belirtilmişti. Bu gerekçe ile Ahmet Türk hakkında Diyarbakır 1'inci Sulh Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı.

28 Şubat 2007'de görülen karar duruşmasında mahkeme, sanık Ahmet Türk ve avukatı Fethi Gümüş olmadan, 'Suç ve suçluyu övme' gerekçesiyle 6 ay hapis cezasına hükmetti.

Davanın sonucunu Yargıtay Ceza Dairesi'ne taşıyan avukat Fethi Gümüş yerel mahkemenin müvekkili ile ilgili verdiği kararın hukuka aykırı olduğunu belirtti.

Karar duruşmasının sanık ve müdafisiz yapıldığını ve müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını vurgulayan Gümüş, kararın bozulmasını talep etti.

Kovuşturma durduruldu

Bunun üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 8'inci Dairesi, 8 Aralık 2010 ve 13764 karar sayılı ilamında "İddianame okunmadan sanığın sorgusunun yapılması ve CMK 231'inci maddesi uyarınca hükmü açıklanmasının geri bırakılması yönünde mahkemece değerlendirilme yapılması gerektiğinden bahisle bozulmasına" karar verdi.

Yargıtay kararının ardından yeniden 1'inci Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen davada avukat Fethi Gümüş, müvekkilinin 24'üncü dönem Milletvekili olduğunu, Anayasanın 14 ve 83/2 maddelerine göre kovuşturma şartının gerçekleşmediğini, bu nedenle kovuşturmanın durdurulmasına karar verilmesini talep etti.

Mahkeme Türk'ün milletvekili olması nedeniyle kovuşturma şartının gerçekleşmediğine hükmederek, bu nedenle kovuşturmanın durmasına karar verdi.

Tuğluk'un ifadesi talimatla alınacak

Öteyandan Bağımsız Van milletvekili Aysel Tuğluk'un terör örgütünün propagandasını yaptığı gerekçesiyle hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi.

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya Tuğluk katılmazken, avukatı Fethi Gümüş duruşmada hazır bulundu. Gümüş, Tuğluk'un milletvekili olması nedeniyle Anayasa'nın 83. maddesi uyarınca yargılamanın durdurulmasını talep etti.

Mahkeme heyeti verdiği kısa aranın ardından, Tuğluk'un talimatla ifadesinin alınması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na müzekkere yazılmasına, yargılanmanın durdurulması talebinin de Tuğluk'un ifadesinin alınmasından sonra değerlendirilmesine karar verdi.

İddianamede, Tuğluk hakkında 29 Aralık 2010'da katıldığı bir televizyon programındaki konuşması nedeniyle "terör örgütü propagandasını yapmak" suçundan 5 yıla kadar hapis cezası isteniyor. (aa-dha)

Bankanızdan paranızı alın

Gönderen: Unknown on 28 Şubat 2012 Salı | 18:33



Kredi kartları konusunda Yargıtay'ın aldığı son karar, tüketiciler için en az 500 liralık bir alacağı da beraberinde getirebilir.

Yargıtay'ın son kararı ile artık tüketiciler kart aidatlarını 10 yıl geriye dönük olarak geri alabilecek. Üstelik burada faiz işletilmesi de söz konusu olabilecek. Kabaca bir hesaplama ile tek kredi kartı olan bir kişinin ortalama 50 lira yıllık kart aidatı ödediği düşünülürse, bankadan alacağı tutar 500 lirayı bulabilecek. Vatandaşların birden çok kredi kartı olabileceği ve bir hanedeki kart sayısının 3-4 adedi bulabileceği dikkate alınırsa da, bir ailenin bankada biriken aidat parasının ortalama 2 bin TL'yi bulabilmesi söz konusu oluyor.

FAİZİYLE GERİ ALIN


Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar, yaptığı açıklamada, Yargıtay'ın kararının emsal niteliğinde olduğunu belirterek, haklarını aramak isteyen tüm vatandaşlara yardım edileceğini ifade etti. Bankalardan kart aidatlarını geri alabilmek için öncelikle bankaya yazılı olarak müracaat etmek gerekiyor. Bankanın ödemeye yanaşmadığı durumlarda ise Yargıtay'ın kararı emsal gösterilerek il ve ilçelerdeki hakem heyetlerine dava açmak mümkün oluyor.

* Bankaların istediği kart aidatları da farklılık gösteriyor. Kimi bankalar düşük ücret isterken, bazılarında rakam 150 lirayı buluyor. Bankalar kartın niteliğine göre ücretini de yükseltiyor.

DOSYA MASRAFINA İADE KARARI

Konut kredisi kullananlara da yargıdan müjdeli haber geldi. Kayseri'de Tüketici Mahkemesi, bir bankanın konut kredisi kullanan tüketiciden aldığı dosya masrafının tamamı ile ekspertiz ücretinin tüketiciye geri ödenmesine hükmetti. Mahkeme, müşteriye verilen sözleşmede yer almayan bin liralık dosya masrafı ile 330 liralık ekspertiz ücretinin tüketiciye iade edilmesi gerektiğini bildirdi.



Mağdur helal etmezse ceza ertelemesi yok

Gönderen: Maykıl on 27 Şubat 2012 Pazartesi | 04:03



Yargıtay, 2 yıldan az süreli hapis cezalarının ertelenmesi için suçun mağdurunun rıza gösterip sanıkla uzlaşmayı kabul etmesi gerektiğine karar verdi. İlk bakışta teknik bir yasal tartışma gibi görünen ancak üst sınırı 2 yıl ve altında hapis cezasını gerektiren davalarda emsal niteliği taşıyacak olan kararın veriliş süreci şöyle işledi: Niğde'de yaşayan Murat Ç. ile Ekrem Ç. arasında uzun süredir husumet bulunuyordu. Murat Ç., Ekrem Ç'yi demir çubuklarla dövdü, bu sırada tekme ve tokat da attı. Murat Ç. hakkında "kasten adam yaralamak"tan dava açıldı. Davaya bakan Niğde Ağır Ceza Mahkemesi, Murat Ç.'yi 1000 TL adli para cezasına çarptırdı.

Yargılama sırasında bu cezanın veya hükmün açıklanmasının ertelenip ertelenmeyeceği tartışıldı. Mahkeme, sanığa verilen cezanın 2 yıldan az hapis cezasına karşılık geldiğini bu yönüyle normalde ertelenebileceğini veya hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararının verilebileceğini değerlendirdi. Ancak Ekrem Ç., sanıkla uzlaşmaya yanaşmayınca, mahkeme "Cezanın veya hükmün açıklanmasının ertelenebilmesi için suçtan doğan zararın karşılanmış olması gerekir. Mağdur uzlaşmayı kabul etmediğine göre sanık hakkındaki davada hükmün açıklanması ertelenemez" diyerek para cezasının infazına karar verdi.

YARGITAY KARARI ONADI

Dava temyiz üzerine Yargıtay'a geldi. Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi, "Sanığa verilen adli para cezası 2 yılın altındaki bir hapis cezasının karşılığıdır. Bu nedenle cezanın veya hükmün açıklanmasının ertelenmesi gerekir" dedi. Karara Yargıtay Başsavcılığı itiraz etti. Başsavcılık da Niğde Ağır Ceza Mahkemesi gibi, "mağdur uzlaşmadıysa erteleme uygulanamaz" değerlendirmesini yaparak Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi'nin kararının kaldırılmasını istedi. İtiraz üzerine dosya geçen hafta Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na geldi. Genel Kurul, Başsavcılığın itirazını kabul ederek, mahkemelerin üst sınırı 2 yıl veya altında diye cezanın veya hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararı veremeyeceklerini hüküm altına aldı.SABAH

Kredi Kartı Olanlara İyi Haber

Gönderen: Maykıl on 26 Şubat 2012 Pazar | 08:21



Çakar yaptığı yazılı açıklamada, bugüne kadarki uygulamalarda, bankalar tarafından yılık üyelik aidatı adı altında kart sahiplerinden talep edilen tüm aidatların hakem heyetleri ve mahkemeler tarafından sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirilerek 2 yıllık zaman aşımına tabi tutulduğu anımsatıldı.

Genel hükümlere göre alacak hakkının 10 yıllık zaman aşımına tabi olması gerektiğini belirten Çakar, şunları kaydetti: "Yargıtay, bu konuda çok önemli yeni ilke kararı verdi. Buna göre, tüketiciler tarafından aidatlar 10 yıl geriye dönük olarak talep edilebilecek.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin bir uyuşmazlıkla ilgili verdiği bozma kararı uyarınca, ’kredi kartlarından yıllık üyelik aidatı tahsil edilmesinin haksız şart niteliğinde olduğu ve geriye dönük olarak on yıl boyunca talep edilebileceği’ sabit oldu." Emsal niteliğindeki bu karar uyarınca bundan böyle tüketicilerin bankaların aldığı yıllık kredi kartı kullanım ücretinin (aidat) kesilmesine karşı 10 yıl geriye dönük tüm kesintileri talep edebileceklerini ifade eden Çakar, tüketicilerin geçmişte bankalara ödemiş oldukları geriye dönük 10 yıllık tüm yıllık üyelik aidatlarının defaten kendilerine iade edilmesini istemelerini, aksi halde ödenmeyen bedellerin faizi ile birlikte tahsili için yasal yolların tüketicilere açık olduğu bir kez daha hem de kanun yararın bozma kararıyla sabit olunduğunu bildirdi.

Çakar, THD’nin haklarını aramak isteyen vatandaşlara yardımcı olacağını belirtti.

Yargıtay Başkanı ve üyeleri Yüce Divan'da

Gönderen: Maykıl on 24 Şubat 2012 Cuma | 00:37



Yargıtay Üyeleri, tanık sıfatıyla dinlendiği Yüce Divan’da 6. Hukuk Dairesi eski Başkanı Hasan Erdoğan’ın CNR’nin tahliyesine ilişkin dosyanın takip edildiğini kendilerine söylediklerini belirterek, davadan çekilme konusunu tartıştıklarını kaydetti.
Yargıdaki rüşvet iddialarına ilişkin soruşturmada adı geçen Yargıtay 6. Hukuk Dairesi eski Başkanı Hasan Erdoğan’ın Yüce Divan’da yargılandığı davaya devam edildi. Yüce Divan sıfatıyla görev yapan Anaya Mahkemesi’ndeki davanın bugünkü duruşmasına sanık Hasan Erdoğan, avukatı Bülent Acar ve müdahil Ceyda Zeliha Erem ile avukatları katıldı.
Duruşmada, suça konu olaya ilişkin inceleme, araştırma ve soruşturma işlerini yapan dönemin Adalet Başmüfettişi, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi Üyesi Halit Kıvrıl tanık olarak dinlendi.
Başkan Haşim Kılıç'ın sorularını yanıtlayan Kıvrıl, Adalet Bakanlığının soruşturma izni üzerine Bakırköy hakimleri ve diğer kişilerle ilgili inceleme yapılmasının istendiğini ve bu çerçevede soruşturmayı yürüttüğünü belirtti. Kıvrıl, olayın üzerinden uzun zaman geçtiğini tam olarak hatırlayamadığını ancak hazırladıkları raporda soruşturmanın nasıl yürütüldüğünün anlatıldığını kaydetti. “Erdoğan’ın rüşvet aldığı iddia edilen gün kolluk kuvvetlerine neden suçüstü yaptırmadınız” şeklindeki soruya Kıvrıl, “Gerek görülmemiştir. Deliller zaten mevcuttu. Kolluk kuvvetlerine sadece belli bir aşamaya kadar yapması gereken takip söylendi. Polisler suçüstüne çok istekliydi ama ben gerek görmedim” demekle yetindi. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Serruh Kaleli’nin “Sanık Erdoğan'ın rüşvet aldığı yönünde delil elde ettiğiniz halde neden derhal ilgili yerlere bildirmediniz de bir buçuk ay beklediniz” sorusu üzerine Kıvrıl, olay yerindeki kolluk kuvvetlerinin kendisine verdiği sözlü bilgiyi üstlerine sözlü olarak aktardığını anlattı. Teftiş Kurulu’nun raporunda “250 bin YTL’nin Yargıtay Daire Başkanı’na verildiğinin” yazılı olduğunu belirten Bülent Acar, Kıvrıl’a “Bunu nereden biliyorsunuz” diye sordu. Kıvrıl ise “Kolluk kuvvetlerinin gönderdiği yazıdan alıntıdır. Başkanlığa sadece bilgi için gönderilmiştir. Bu tespit kolluğun tespitidir” dedi.
-“NAZIM KAYNAK BENİ ADALET BAKANLIĞI’NDAN ARADILAR DEDİ”-
Suça konu onama kararına ilişkin kağıtları düzenleyen dönemin Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Tetkik Hakimi, Trabzon Hakimi Bayram Temiz de sorular üzerine, dosyanın temyiz incelemesini kendisinin yaptığını belirterek, davacı İstanbul Ticaret Merkezi’nin fuar alanlarıyla ilgili ihtiyacı bulunduğuna ilişkin istemlerinin samimi görüldüğünü, bu nedenle farklı karar çıktığını kaydetti. Temiz, “Müzakerede Başkan, dosyayla ilgili çok arayanlar olduğunu belirtince ilk olarak dosyadan çekilme tartışıldı. ‘Çekilirsek zan altında kalırız’ denilerek dosyaya bakıldı. Önceki karardaki bilirkişi raporu ile bu rapor arasındaki farklılıklar nedeniyle farklı karar çıktı” değerlendirmesinde bulundu. Hasan Erdoğan’ın kendisine davayla ilgili kimsenin arayıp aramadığını sorduğunu anlatan Temiz, “Bu konuya dikkat et, çok önemli bir dosya” dediğini anlatarak, heyette bazı üyelerin de taraflar veya taraf yakınları tarafından arandıklarını söylediklerini dile getirdi. Temiz, “Hatta Başkanımız Nazım Bey, ‘Adalet Bakanlığı üst düzey bürokratlarından birisi beni aradı’ dedi. İsmini şimdi hatırlamıyorum” şeklinde konuştu.
-“ERDOĞAN ALEYHİNE BİRŞEY DUYMADIM”-
Yargıtay Üyesi Erdoğan Kabakçı, iddialar konusunun basında yer almasının ardından haberdar olduğunu ifade ederek, Erdoğan’ın müzakere öncesinde dosyaya ilişkin kendisinin arandığını söylediğini kaydetti. CNR Fuarcılığın tahliyeye ilişkin onama kararının müzakerede tartışılarak verildiğini vurgulayan Kabakçı, Haşim Kılıç’ın dosyanın onanması yönünde bir teklinde bulunup bulunulmadığı sorusuna “Böyle bir şey mümkün değil” sözleriyle yanıtladı. Dosyanın takip edildiğini bildiğini söyleyen Kabakçı, Erdoğan hakkında aleyhine herhangi bir şey duymadığını kaydetti. Üye Canan Çöke ise bir günde yaklaşık 150 dosya incelediklerinin altını çizerek, müdahalelerin kendilerini etkimeyeceğini kaydetti. Dairenin iş yükü nedeniyle iki heyet halinde çalıştığını belirten Çöke’ye, dosya hakkında ilk kararın onama, karar düzeltme isteminin de bozma olduğu anımsatılarak iki karar arasındaki çelişki soruldu. Çöke ise “Yargıtay’da karar düzeltme sistemi var. Bir dosya için karar düzeltme istenirse dosya daha ayrıntılı olarak incelenir. Hatalı karar verilmişse düzeltilir” dedi. Suça konu onama kararında 6. Hukuk Dairesi üyesi olarak imzası bulunan Yargıtay 21. Hukuk Dairesi üyesi Tülin Toprak ise Başkan Haşim Kılıç'ın soruları üzerine “Üzerinden çok zaman geçti. Kararın altında imzam var mı onu bile hatırlamıyorum” dedi. Kılıç, “İmzanız var ki sizi buraya çağırdık, ben size hatırlatayım” diyerek Hasan Erdoğan'ın müzakere öncesi davayla ilgili telefonlar geldiğini ve davadan çekilmek istediğini kendisine söyleyip söylemediğini sordu. Toprak, da “Hatırlamıyorum” yanıtını verdi.
-BASKI, TELKİN OLMADI-
Rüşvet iddialarının basında yer almasının ardından haberdar olduğunu ifade eden Üye Yılmaz İğrek’e, rüşvet iddialarında adı geçen Avukat Necdet Okçu’nun Yılmaz İğrek ile telefonda görüşmeler yaptığı sırada başka şahıs ile konuşurken 6. Hukuk Dairesi üyesini kastederek, “lehimize olacak şekilde düşünüyorum” dediğinin anımsatılması üzerine şöyle konuştu:
“Ben Avukat Necdet Okçu’yu tanırım. Kendisi hemşerimdir. Kendisiyle Yargıtay’a üye seçildikten sonra irtibatım olmadı. Okçu’yu, yine hemşerim olan Numune Hastanesi’nin Başhekim Yardımcısının telefon numarasını almak için aradım. Davayla ilgili sorular sordu. Ben telefonu kapatmadan yanındakine “lehimize olacak diyor” dediğini duydum. Bunun üzerine sert bir şekilde kendisini uyarıp, telefonu yüzüne kapattım.”
Dönemin 6. Hukuk Dairesi üyesi emekli Nuri Şerbetçioğlu da, Hasan Erdoğan'ın dosya takip edildiği için çekilme talebinde bulunduğunu ancak bunun diğer üyeler tarafından kabul görmediğini anlatarak, hiçbir dönemde Hasan Erdoğan'dan telkin ve baskı görmediklerini ifade etti.
(ANKA)

Yargıçlar ve Savcılar Sendikası kapandı

Gönderen: Maykıl on 22 Şubat 2012 Çarşamba | 03:45

Yargıtay, Yargıçlar ve Savcılar Sendikası'nın (YARGI-SEN) kapatılma kararını onadı. YARGI-SEN Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin gündemine taşıyacağını açıkladı.

Ankara Valiliği, Anayasa'nın sendika kurma hükümlerini düzenleyen 51'inci maddesine dikkat çekerek, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'na göre, yüksek yargı organlarının başkanlarının, üyelerinin, hâkimlerin ve savcıların sendika kuramayacakları ve üye olamayacakları gerekçesiyle YARGI-SEN'in kapatılması istemiyle dava açtı. Hakimler ve savcılar tarafından kurulan YARGI-SEN'in kapatılması istemi Ankara 15. İş Mahkemesi tarafından kabul edildi. Karara itiraz edilince dosya Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin gündemine geldi. Davanın bugünkü karar duruşmasına YARGI-SEN Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Avukatı Ali Musa Sarıçimen, YARSAV Başkanı Murat Aslan, YARSAV üyeleri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Duruşmada YARGI-SEN hakkında verilen kapatma kararının bozulması talebinde bulunan Eminağaoğlu, sendikanın 20 Ocak 2011 tarihinde kurulduğunu 28 Nisan 2011 tarihinde de hakkında kapatma kararı verildiğini anlattı. Türkiye ve Arnavutluk dışında Avrupa Konseyi'ne üye ülkelerin tamamında yargıç ve savcılarla ilgili sendikalar kurulduğunu belirten Eminağaoğlu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nce kabul edilen "Yargıçların Rolü Etkinliği, Bağımsızlığı" konusundaki tavsiye kararında, 'yargıçların tek başlarına veya başka organla birlikte bağımsızlıklarının ve çıkarlarının korunması amacıyla birlikler oluşturmakta özgür olmalıdır' denildiğini anımsattı.

"Yasak demokratik toplum gereklerine aykırıdır"

Eminağaoğlu, HSYK'nın Türkiye'de uygulanmasını kabul ettiği Bungalov Yargı Etiği Kuralları'nda da "yargıçlar, yargıçlarla ilgili örgütlere katılabilir, örgütler kurabilir" ilkesinin yer aldığını kaydetti. Uluslararası birçok sözleşmede yargıçlar ve savcıların bir sendika altında örgütlenmesi konusunda herhangi bir kısıtlama kararı olmadığını ifade eden Eminağaoğlu, sendikal faaliyetler konusunda polislere yönelik kısıtlama kararı olmasına rağmen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Belçika Polis Sendikası davasında emniyet güçlerinin sendika kurabileceklerine dair kararı bulunduğunu anımsattı. Anayasa'nın 90. maddesinin doğrudan uygulanabilir nitelikte olduğunu vurgulayan Eminağaoğlu, savunmasında şu değerlendirmede bulundu:

"YARGI-SEN'in kapatılması istemiyle açılan davada yargıç ve savcıların sendika kuramayacağı konusu yoktur. Yerel mahkeme uluslararası sözleşmelerin yargıçlar ve savcıların sendika kurabileceği konusunda doğrudan uygulanabilirliliğini kabul etmiş ve o yönüyle davayı reddetmiştir. Meslek esasına göre sendika kurma konusunda getirilen yasak temel haklar ve özgürlükler boyutuyla demokratik toplum gereklerine çok açıkça aykırıdır."

"Açılan davanın hukuksal tarafı yoktur"

Eminağaoğlu, Daire'nin gerekli görmesi halinde 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun "meslek ve işyeri esasına göre sendika kurulamaz" hükmünün yer aldığı 4. maddesinin iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurması talebinde bulundu. Türkiye'nin açılımlar sürecinde TCK'nın 118. maddesinde sendikal hakların hukuka aykırı şekilde engellenmesinin suç olarak kabul ettiğini anımsatan Eminağaoğlu, duruşmada savunmasını şu sözlerle tamamladı:

"Türkiye'de böyle bir davanın kendimize yönelik açılmasını kabul edemiyoruz. Bütün ülkelerde sendikalaşma sağlanmışken Türkiye, yargıdaki sendikalaşma konusunda en alt sıradaki ülke konumuna itilmiştir. Türkiye'de yargı mesleğinin gelişememesinde, yargıdaki örgütlenmenin hiçbir zaman benimsenmemesi ve yargı örgütlerinin yaşadığımız bu pozisyonda tutulması, şu anda bir yargıç sendikasının dünyada ilk kez bir yargı kararıyla kapatıldığı bir ülke konumuna itilmeyi de günümüz koşulları içerisinde çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nde hukuk devletini engelleyeceği inancındayız. Açılan davanın hukuksal tarafı yoktur, kararın bozulmasını talep ediyorum."

Daire YARGI-SEN'in kapatılmasına karar verdi

Ankara Valiliği Avukatı Fisun Çelikaslan ise 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'na göre yargıçların ve savcıların sendika kuramayacağını belirterek, kararın onanmasını istedi. Duruşmanın ardından 9. Hukuk Dairesi Heyeti müzakereye çekildi.

Yaklaşık 6 saat süren müzakerenin ardından Daire, Ankara 15. İş Mahkemesi'nin YARGI-SEN'in kapatma kararını onadı. Kararı değerlendiren Ömer Faruk Eminağaoğlu, kapatılan YARGI-SEN yerine Bağımsız Yargıçlar ve Savcılar Sendikası'nı kuracaklarını açıkladı.

Eminağaoğlu, hukukun üstünlüğü mücadelesine devam edeceklerini belirtti. (ANKA)

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor