Son Dakika :
Meksika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Meksika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dünyanın En Zengin Adamı Türkiye'yi Seçti

Gönderen: Maykıl on 27 Şubat 2012 Pazartesi | 09:19



Dünyanın en zengin kişileri listesinde 1 numarada yer alan Meksikalı işadamı Carlos Slim Helu, "dünyanın parlayan yıldızı" olarak tanımladığı Türkiye'de yatırım imkanlarını araştırıyor.

TOBB-DEİK Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk-Meksika İş Konseyi toplantısı için geldiği Mexico City'de geçen yıl dünyanın en zengin kişisi olarak gösterilen Meksikalı işadamı Carlos Slim'i ziyaret etti.

Hisarcıklıoğlu, görüşmesinin ardından, Carlos Slim'in Türkiye'ye karşı çok ilgili olduğunu ve Türkiye'de yatırım imkanlarını araştırdığını söyledi.

Kişisel servetinin yaklaşık 70 milyar dolar olduğu bildirilen Carlos Slim'in Türkiye'de özellikle telekomünikasyon alanıyla ilgilendiğini belirten Hisarcıklıoğlu, Meksikalı işadamının cazip olan diğer alanlara yatırım yapmak gibi düşüncelerinin de bulunduğunu ifade etti.

Carlos Slim'in Meksika dışında 19 ülkede telekomünikasyon alanında yatırımları bulunuyor. Meksika'daki telekomünikasyon pazarının çok büyük kısmını elinde bulunduran Slim'in bankacılık, bilişim ve perakendecilik gibi birçok sektörde yatırımları bulunuyor.

Hisarcıklıoğlu, bu çerçevede Carlos Slim'i Türkiye'ye davet ettiğini, önümüzdeki yaz aylarında büyük bir ihtimalle Türkiye'yi ziyaret edeceğini kaydetti.

Carlos Slim'i Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüreceklerini bildiren Hisarcıklıoğlu, Meksikalı işadamının Türkiye'yi parlayan bir yıldız olarak tanımladığını söyledi. Hisarcıklıoğlu, Carlos Slim'in Türkiye ve
Meksika'nın önümüzdeki 10 yıl içinde kurdukları düzeni bozmazlarsa gelişmekte
olan değil, gelişmiş ülke kategorisine gireceklerini söylediğini aktardı.

Carlos Slim hakkında kişisel izlenimlerini de anlatan Hisarcıklıoğlu, Slim'in ilk kez 1968 yılında balayı için Türkiye'ye geldiğini, geçen yaz da Türkiye'de bulunduğunu anlattığını söyledi. Hisarcıklıoğlu, Slim'in çok mütevazı bir kişi olduğunu, tüm işlerini devrettiği oğlunu da uzun süren toplantılarına
çağırarak kendileriyle tanıştırdığını belirtti.

Babacan'dan borç krizi konusunda uyarı



Başbakan Yardımcısı Babacan, G-20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı için Meksika Başkanlık Sarayı'nda verilen resepsiyona ve çalışma yemeğine katıldı. Meksika Devlet Başkanı Felipe Calderon'un konuşma yaptığı resepsiyonun ardından düzenlenen yemekte konuşan Babacan'dan Avrupa ülkelerine borç krizi konusunda uyarılar geldi.

Edinilen bilgiye göre, basına kapalı olarak gerçekleştirilen akşam yemeğinde katılımcılara hitap eden Babacan, Cannes zirvesinden bu yana, ABD ekonomisinden güçlü rakamlar, mali sıkılaştırma, Yunanistan konusundaki anlaşma, AB Merkez Bankası ve FED'in yeni önlemleri ve açıklamaları gibi güzel haberler geldiğini söyledi.

''Bu nedenle Avrupalı meslektaşlarımı ve bunlara katkısı olan herkesi kutlamak istiyorum'' diyen Babacan, ancak hala dikkat edilmesi gereken birkaç nokta olduğunun altını çizdi.

Babacan, ''Biz uygulamanın esas önem taşıyan unsur olduğunu düşünüyoruz. Güçlü program uygulaması, Yunanistan'ın rekabet etme ve pazara ulaşma gücünü geri kazanabilmesi için çok önemli olacak. Ayrıca, Avrupa parlamentolarındaki onay süreci, Avrupa koruma duvarı ve Avrupa Finansal İstikrar Fonu'nun (EFSF) para aktarması konusundaki belirsizlikleri takip etme ve çözmede çok önemli bir rol oynayacak'' dedi.

-''Yapısal reformlar, küresel dengenin yeniden sağlanması için ana unsur olacak''-

Bunun dışında, gelişmiş ekonomilerin mali konsolidasyon için gösterdikleri çabaları da olumlu karşıladıklarını belirten Babacan, şöyle konuştu:

''Bu mali konsolidasyona, net ve geleceği daha öngörülebilir kılacak güvenilir orta vadeli programlar ve orta vadeli hedeflerin eşlik etmesini görmeyi çok istiyoruz. Yapısal reformlar, küresel dengenin yeniden sağlanması için ana unsur olacak. Bunun yanında, korumacı önemlerden kaçınmak da çok önemli bir yer teşkil ediyor. Avrupa bankalarının risk algılama oranlarının düşürülmesi çok hassas bir konu. Bankalar, reel ekonomiye sağlanan fonları azaltmamalı. Bence bu, daha çok Avrupalı düzenleyicilerle ilgili bir konu ve kendileri bu konuda çok dikkatli olmak zorundalar.''

Türk ekonomisi hakkında de katılımcılara bilgi veren Babacan, Türkiye'nin geçen yılı, 2010'daki yüzde 9'luk büyümenin ardından yüzde 8,5'lik bir büyüme ile kapattığını söyledi. Babacan, hem 2010'daki hem de 2011'deki büyümenin özel sektör eliyle gelen bir büyüme olduğuna dikkati çekerek, ''Kamu harcamalarının büyümede hiç etkisi olmadı. Ayrıca bu büyüme beraberinde yeni istihdam getirdi. Krizin en üst seviyesiyle Kasım ayı arasında 3,7 milyon kişiye yeni iş imkanı yaratıldı. Bu sadece yüksek büyümenin değil, aynı zamanda 2009 yılında işgücü piyasasında gerçekleştirdiğimiz mikro reformların da bir sonucu'' diye konuştu.

Bankacılık sektörünün yüzde 16,5'lik güçlü sermaye yeterlilik oranı ile oldukça iyi seviyede olduğunu ifade eden Babacan, ''Kabul edilebilir oran olan yüzde 12'lik eşiğin altında hiçbir Türk bankası bulunmuyor. Kriz boyunca hiçbir bankayı kurtarmak ve herhangi bir kamu fonunu bir bankaya aktarmak zorunda da kalmadık'' dedi.

-''Borçların milli gelire oranını yüzde 32'ye düşürmeyi hedefliyoruz''-

Geçen yıl bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 1,4 olduğunu ve kamu borçlarının milli gelirin yüzde 40'ının altına düştüğünü belirten Babacan, şöyle devam etti:

''Borçların milli gelire oranını 2014 yılında yüzde 32'ye düşürmeyi hedefliyoruz. Bu arada, Türkiye'deki gelir dağılımı da hızla düzeliyor. OECD'nin son raporuna göre, Türkiye gelir dağılımının hızla düzelmekte olduğu birkaç ülkeden biri ve tüm fakirlik göstergeleri hızla aşağı iniyor. Diğer taraftan, geçen yıl enflasyon oranımız yüzde 10,4 oldu. Bu nedenle, politikalarımızı ihtiyatlı tedbirlerle öncelikle bankacılık sektöründe sıkılaştırdık ve daha sonra para politikalarımızı sağlamlaştırdık.''

Babacan, bu sıkılaştırma ve alınan önlemler nedeniyle bu yılki büyümenin geçen yılın yarısından daha az bir oran olan yüzde 4 civarında olmasını beklediklerini sözlerine ekledi.AA

Babacan: Türkiye'de gelir dağılımı düzeliyor

Gönderen: Maykıl on 26 Şubat 2012 Pazar | 02:12



Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'de gelir dağılımının hızla düzelmekte olduğunu belirterek, "Türkiye'de gerçekten bir fırsat eşitliği kurmak için çaba gösteriyoruz. İmtiyazların olmadığı, ayrıcalıkların olmadığı, herkesin bileğinin gücüyle kazandığı, alnının teriyle kazandığı bir iş ve yatırım ortamı oluşturmanın çabasını veriyoruz" dedi.

Başbakan Yardımcı Babacan, Meksika'nın başkenti Mexico City'de Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Meksika Dış Ticaret ve Yatırım Konseyi (COMCE) tarafından düzenlenen Türk-Meksika İş Konseyi toplantısına katıldı.

Babacan, burada yaptığı konuşmada, toplantının 2008'de Türk-Meksika İş Konseyi kurulduktan sonra düzenlenen ilk toplantı olduğunu belirtti. Türkiye ile Meksika arasında ortak noktaların çok fazla olduğunu kaydeden Babacan, Meksika'nın dünyanın 11. büyük ekonomisi, Türkiye'nin ise 16 ekonomisi olduğunu hatırlatarak, iki ülkenin OECD ve G-20'de beraber olduğunu söyledi.

Meksika'nın ekonomik yapısı itibariyle ihracatının önemli bir kısmını ABD'ye yaptığı ve yatırımların ciddi kısmı buradan geldiği için bu ülkeye bağımlılığı bulunduğunu belirten Babacan, Türkiye'nin de benzer şekilde ticaretini ağırlıklı olarak AB ile yaptığını ve Türkiye'deki yatırımların önemli kısmının AB'den geldiğini söyledi. Her iki ülkenin de bu ağırlığı dağıtmak amacını taşıdığını kaydeden Babacan, iki ülke arasında yapılacak çok iş ve önemli bir potansiyel olduğunu ifade etti.

-"İki ülke arasındaki ticaret hacmi kabul edilemez"-

Babacan iki ülke arasındaki ticaret hacminin telaffuz etmek istemediği kadar küçük olduğunu da dile getirerek, Türkiye ve Meksika'nın 100 milyarlarca dolarlık ihracatlarına rağmen kendi aralarındaki ticaretin 1 milyar doların altında olmasının kabul edilemez olduğunu belirtti. Bu tür toplantılarla bu hacmin artacağını söyleyen Babacan, Türkiye'nin Meksika iş dünyası için neden önemli olduğunu anlatı. Babacan, Türkiye'nin enerji hatlarının kesişme noktasındaki önemli bir merkez olduğunu hatırlattı ve Türkiye'nin üzerinde bulunduğu coğrafyanın hem enerji üreten bölgeler hem de enerji pazarları ile çevrili olduğunu bildirdi.

Türkiye'nin tarihi ve kültürel açıdan Doğu Avrupa, Kafkaslar, Rusya, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ile çok yakın bağları olduğunu dile getiren Babacan, Türk işadamlarının buralarda çok rahat iş yaptığını kaydetti. Birçok önemli uluslararası kuruluş ve şirketin ofisler açarak, geniş coğrafyalardaki operasyonlarını Türkiye'den yürüttüklerini, Türk Hava Yollarının (THY) bu yıl sonu itibariyle Avrupa'nın 3. büyük havayolu olacağını ve 190 noktaya uçuşu olduğunu anlatan Babacan, "Hem kültür, hem tarih, lojistik altyapıyla birleştiği zaman Türkiye'nin önemi daha da ön plana çıkıyor" dedi.

Kuzey Afrika ve Ortadoğu'nun tarihi bir geçiş süreci yaşadığına işaret eden Babacan, Türkiye'nin bu süreçteki etkisinin çok fazla olduğunu ve pek çok ülke için bir ilham kaynağı olduğunu ifade etti.

Babacan, "Türkiye'de demokrasinin artık çok daha iyi işliyor oluşu, Türkiye'de temel hak ve özgürlükler anlamında elde ettiğimiz başarılar, Türkiye'nin hukuk devleti olma açısından elde etmiş olduğu kazanımlar, Türkiye'nin geniş bir coğrafyada diplomatik etkisini de artırıyor" dedi.

Türkiye'nin hem NATO ülkesi olduğunu hem de İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) kurucusu olduğunu, hem Arap Ligi hem de Körfez İşbirliği Konseyi ile çok yakın bağları olduğunu söyleyen Babacan, "Türkiye hem bir Asya ülkesi hem de bir Avrupa ülkesi. Aynı zamanda Afrika ile yakın bağları olan bir ülke" diye konuştu.

Afrika'daki büyükelçilik sayısını 2008'yılındaki 12'den 27'ye çıkardığı ve gelecek yıl da 34'e ulaşacağını kaydeden Babacan, Afrika nüfusunun yüzde 95'inde Türkiye'nin diplomatik temsilinin olacağını bildirdi.

-Türkiye ekonomisi hakkında bilgi verdi-

Babacan, Türk ekonomisi hakkında da katılımcılara bilgi verdi. Babacan, AK Parti hükümetinin 2002 yılında işbaşına gelmesinden bu yana uyguladığı makro ekonomik politikalar sayesinde önemli reformlar gerçekleştirdiğini, bankacılık, sosyal güvenlik ve sağlık alanında reformların tamamlandığını söyledi. Bütçe açığı ve borç stoğunun çok düşük makul seviyelere indirildiğini kaydeden Babacan, 2008-2009 krizinde Avrupa için krizin temel iki alanı olan bankacılık ve kamu maliyesinde Türkiye'nin son derece güçlü bir yapıya sahip olduğunu ve bu sayede krizin Türkiye üzerindeki etkisinin sınırlı kaldığını ifade etti.

Babacan şöyle devam etti:

"2009 yılında pek çok ülke mali genişleme programlarıyla ekonomik büyümeyi elde etmeye çalışırken, biz tam tersine bütçe açığımızı daha da düşürecek stratejiler uyguladık ve borç stoğuyla bütçe açığının Türkiye açısından bir problem olmayacağını yatırımcılara ve iş dünyasına, piyasalara bir bakıma açıkça ortaya koymuş olduk. Bizim büyümemiz tamamen özel sektör eliyle olmakta. 2010'daki yüzde 9 büyüme, 2011 yılındaki yüzde 8,5. Bu büyümenin tamamı özel sektörün yatırımları ve özel tüketim. Bunlar büyümenin ana unsuru oldu. Türkiye'deki büyüme yüksek istihdamı da beraberinde getirdi. Krizin en derin dönemiyle bugünü mukayese edecek olursak Türkiye'de çalışan sayısı 3 milyon 700 bin kişi arttı."

Türkiye'nin bütçe açığının GSYH'nin yüzde 1,4'üne düştüğünü belirten Babacan, borç stoğunun ise yüzde 40'ın altına indiğini kaydetti. Babacan, 2014 yılı hedeflerine bakıldığında bütçe açığının yüzde 1'e, borç stoğunun da milli gelire oranının yüzde 32'ye düşeceğini bildirdi.

-"Türkiye'de fırsat eşitliği için çabalıyoruz"-

Türkiye'de gelir dağılımının da hızla düzeldiğini ifade eden Babacan, OECD ve BM raporlarında Türkiye'nin gelir dağılımının düzeldiği istisnai ülkelerden biri olarak gösterildiğinin altını çizdi.

Babacan, şunları söyledi:

"Türkiye'de gerçekten bir fırsat eşitliği kurmak için çaba gösteriyoruz. İmtiyazların olmadığı, ayrıcalıkların olmadığı, herkesin bileğinin gücüyle kazandığı, alnının teriyle kazandığı bir iş ve yatırım ortamı oluşturmanın çabasını veriyoruz. İşte bunun içindir ki, 2002'den bugüne kadar Türkiye'de zenginle fakir arasındaki fark gittikçe düşmekte, gelir dağılımı düzelmektedir. Bu da iş dünyası açısından çok enteresan, çok yeni bir tabloyu ortaya koymaktadır."

-Meksika'dan beklentiler-

Babacan, Türkiye'nin Meksika hükümetinden beklentilerini de sıralayarak, 4 konunun altını çizdi. Babacan, iki ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması ile yatırımları karşılıklı teşvik ve koruma anlaşması konularında Türkiye'nin üzerine düşeni yaptığını ve anlaşma metinlerini Meksika tarafına gönderdiğini söyledi. Babacan, Türkiye ile Meksika arasında doğrudan uçuşları başlatacak sivil havacılık anlaşması ve serbest ticaret anlaşmasının da bir an önce imzalanması gerektiğini bildirdi.

Babacan, "Türkiye ile Meksika arasındaki serbest ticaret anlaşması, hem artık vakti gelen bir anlaşmadır hem de özellikle AB ile Meksika serbest ticaret anlaşması yaptıktan sonra, AB ile Gümrük Birliği içinde olan Türkiye'nin de aslında bu doğal bir hakkı haline gelmiştir diye düşünüyorum. Aksi halde, bir asimetrik durum var, bir haksızlık söz konusu" dedi.

Babacan, bu konularda Meksika ile görüşmeleri yoğunlaştıracaklarını ve bu anlaşmaların yapılması için ellerinden gelini yapacaklarını sözlerine ekledi.AA

Babacan: Lüks Otoda Vergi İndirimi Gündemde Yok

Gönderen: Maykıl on 23 Şubat 2012 Perşembe | 23:54




Babacan, euro bölgesi krizine ilişkin “Avrupa'daki ekonomik durum oldukça zor bir süreçten geçiyor, mutlaka pek çok ülkede tedbirler alınması gerekiyor, reformlar yapılması gerekiyor. Tamamen kurtarılamaz bir durum söz konusu değil, biz hala ümitliyiz” dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, G-20 toplantılarında küresel ekonomiyle ilgili değerlendirme yapılacağını, ülkelerin küresel ekonomiden çıkışla ilgili neler yapması gerektiğiyle ilgili politikaların gözden geçirileceğini bildirdi.

Babacan, G-20 Bakanlar Toplantısına katılmak üzere Meksika'ya hareketinden önce İstanbul Atatürk Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, Türkiye-Meksika İş Konseyi'ne, aynı zamanda Uluslararası Finans Enstitüsü'nün, dünyadaki özel bankalar birliğinin Meksika'daki toplantılarına ve G-20 Bakanlar Toplantısı'na katılmak üzere Mexico City'ye hareket edeceklerini belirtti.

Ziyarette 3 ayrı konu bulunduğunu belirten Babacan, “G-20 toplantılarında küresel ekonomiyle ilgili değerlendirme yapılacak. Ülkelerin küresel ekonomiden çıkışla ilgili neler yapması gerektiğiyle ilgili politikalar gözden geçirilecek. Bir bakıma ülke ülke neler yapılmalı ki krizden çıkış konusunda olumlu gelişmeler sağlansın, bunlar değerlendirilecek” dedi.

Babacan, uluslararası finansal mimariyi güçlendirmeyle ilgili bir günden maddesi olduğunu ve bu konuda Avustralya ile birlikte eş başkan olduklarını dile getirerek, bununla ilgili gelinen noktayı ve önerileri tartışacaklarını kaydetti.

Finans sektörünün regülasyonu ve özellikle geniş kesimlerin finansal hizmetlerden yararlanabilmesiyle ilgili günden maddesinin de G-20 toplantılarında ele alınacağını belirten Babacan, bir başka gündem maddesinin enerji ve ürün fiyatları olduğunu, gelişme ve çevreyle ilgili konuları da son gündem maddesi olarak ele alacaklarını bildirdi.

Babacan, Meksika dönem başkanlığında G-20'nin bugüne kadar sadece finanstan sorumlu bakanlar ve merkez bankası başkanlarının katılımıyla toplantı yapılırken, ilk kez farklı bakanların katılımıyla toplantı yapılacağını ve bu kapsamda dışişleri Bakanları ile çalışma bakanlarının da toplanacağını kaydetti.

Başbakan Yardımcısı Babacan; ancak yine G-20'nin ana ekseninin finans bakanları ve merkez bankası başkanlarının toplantısı olmaya devam edeceğini, haziran ayında da G-20 Zirvesi düzenleneceğini söyledi.

G-20 toplantılarından önce Uluslararası Finans Enstitüsü'nün düzenlediği bir günlük bir seminer programı olduğunu, burada da pek çok bakan, merkez bankası başkanı ve özel sektör temsilcisinin konuşmacı olarak katılacağını belirten Babacan, Meksika Cumhurbaşkanı'nın toplantının açılışını yapacağını, kendisinin de yarın akşam çalışma yemeğinde ana konuşmacı olacağını bildirdi.

Babacan, bu toplantılardan önce ayrıca bir İş Konseyi toplantısı koymak istediklerini ve TOBB ile DEİK'in kendi muhataplarıyla birlikte bunu düzenlediklerini belirtti.

Yarın sabah öğlene kadar bu toplantıda Meksikalı muhataplarıyla birlikte yer alacaklarını belirten Babacan, Türk ve Meksikalı iş adamlarının bir araya gelerek ticaret ve yatırım konusunda işbirliğini nasıl artırabileceklerinin çalışmasını yapacaklarını söyledi.

Babacan, ayrıca Meksika'da yaşayan Türk toplumuyla bir araya gelecekleri bir toplantı olacağını ve Türk Kültür Merkezi'ni ziyaret edeceklerini bildirdi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avro Bölgesi krizine ilişkin “Avrupa'daki ekonomik durum oldukça zor bir süreçten geçiyor, mutlaka pek çok ülkede tedbirler alınması gerekiyor, reformlar yapılması gerekiyor. Tamamen kurtarılamaz bir durum söz konusu değil, biz hala ümitliyiz” dedi.

Babacan, Meksika'da katılacağı G-20 Bakanlar Toplantısı'na hareketinden önce İstanbul Atatürk Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı.

Avrupa'daki ekonomik durumun oldukça zor bir süreçten geçtiğini, mutlaka pek çok ülkede tedbirler alınması ve reformlar yapılması gerektiğini dile getiren Babacan, Avrupa'da durumun tamamen kurtarılamaz olmadığını kaydetti.

Ali Babacan, şöyle devam etti:

“Biz hala ümitliyiz, eğer doğru politikalar uygulanırsa, doğru adımlar atılırsa tedrici bir düzelme süreci de başlayabilir. Ama öylesine ağır bir borç yükü, öylesine yüksek bütçe açıkları ile karşı karşıya ki Avrupa, bunun aşılması, borç yükünün makul seviyelere indirilmesi yıllarca sürecek. Hatta bazı ülkeler için belki on yıllar sürecek. Doğru politikalar uygulandığında tedrici düzelme olabilir. Ama doğrular yapılamazsa, adım atılmazsa mevcut durumdan da zor bir tabloyu görmek söz konusu olabilir.

Dolayısıyla bu ülkelerin elinde her ülke kendi evini derleyip toparlarsa, kendi evini düzenlerse, kendi yapması gerekenleri yaparsa, sorun önemli ölçüde çözülecektir. Tabii Avro Bölgesinde de mutlaka ülkelerin birbirleriyle koordineli, birbirleriyle uyumlu politika izlemeleri gerekiyor. Tek para birimi kullanıyorlarsa, bu tek para kullanmanın gereğini diğer politika alanlarında da yapmalılar. Maliye politikası alanında da tek para biriminin gerektirdiği adımları Avro Bölgesine üye olan ülkeler atmalılar.”

BDDK ve TMSF ile ilgili düzenlemeler

Bir gazetecinin, “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile ilgili düzenlemelere” ilişkin sorusu üzerine de Babacan, şu cevabı verdi:

“Bununla ilgili biz açıklamamızı dün yaptık. Sürecin nasıl geliştiğini de anlattık. Burada Başbakanlık bürokrasisi bir hukuki boşluğu doldurmak için Meclis'le direkt kontak kurmuş ve böyle bir işe başlamışlar. Gerçi arkadaşlar da aradılar özür dilediler. Biz bir teknik düzeltme olarak gördük bunu, onun için şey yapmadık. 'Kusura bakmayın' diye defalarca özür de dilediler. Ama bu artık olmuş bitmiş bir şey. Çok önemli değil. Biz zaten bunun ötesindeki düzenlemeleri yapacağız.

Evvelsi gün akşam sayın Başbakanımızla bunların hepsini konuştuk. Doğrusu nedir? Bunun üzerinde de Sayın Başbakanımızın kati talimatlarını aldık. Dolayısıyla bu yönde düzenlemeler yapılacak, 5 artı 5 sistemini getireceğiz. Şu andaki teklifteki olduğu gibi sürekli bir ucu açık, BDDK ve TMSF üyeliği ya da başkanlığı söz konusu olmayacak. Hatta süreyi 6 yıldan 5 yıla indireceğiz ve en fazla, bir üye iki dönem atanabilecek. 10 yılla toplam görev süresi geçemeyecek. Bir hukuki boşluğu doldurma çabasından dolan bir iletişim hatası diyelim. Ama arkadaşlar bir daha olmayacağı konusunda özürlerini bize ilettiler, ifade ettiler.”

Otomotivde vergi indirimi

Başbakan Yardımcısı Babacan, lüks oto ve ticari otoda vergi indirimine ilişkin de “Bizim gündemimizde böyle bir şey yok. Teknik çalışma, herkes her yerde yapabilir. Ama hükümetimizin gündeminde böyle bir şey yok” dedi.

“Kira Sertifikası ihracı bu yıl başlayacak”

Kira sertifikası çalışmalarına ilişkin de bu yıl içerisinde bununla ilgili yasal düzenlemeyi yapacaklarını belirten Babacan, şunları kaydetti:

“Bu yıl içerisinde ihraca başlayacağız. Kira sertifikası bu enstrümanın adı. Tam zamanlaması konusunda şu ay, şu gün demem mümkün değil. Hem yasama süreci açısından mümkün değil. Hem de piyasa şartlarının oluşması gerekiyor. Ama talep olacağına biz inanıyoruz. Bu finansman enstrümanına dünyada ilgi giderek artıyor. Avrupa da gittikçe artan miktarlarda ihraç yapıyor.

Bugün pek çok Avrupa ülkesi, Avrupa yerel yönetimleri dahil bu tür araçları ihraç etmeye, çıkartmaya başladılar. Türkiye için de aslında geç kalınmış bir konudur. Hızla hareket edip bu yıl içinde bunun başlaması gerektiğini düşünüyoruz.”

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor