Son Dakika :
gündem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gündem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sakarya'da trafik kazası: 2 ölü

Gönderen: Unknown on 2 Mart 2012 Cuma | 09:08



Alınan bilgiye göre, Adapazarı'ndan Ferizli istikametine giden Emin Çimen yönetimindeki 54 LP 720 plakalı otomobil, Atatürk Caddesi mevkisinde kar yağışı nedeniyle kayganlaşan yolda kontrolden çıkarak karşı yönden gelen Mikail Bayram yönetimindeki 54 TK 103 plakalı kamyonet ile çarpıştı.

Otomobilde sıkışan sürücü Çimen ile yanındaki Tekin Tan, Sakarya Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekiplerince araçtan çıkarıldı.

Çimen ve Tan, kaldırıldıkları Ferizli ve Yenikent Devlet hastanelerindeki müdahaleye rağmen hayatlarını kaybetti.

Yaralanan kamyonet sürücüsü Bayram ile yanındaki oğlu Cebrail Bayram, Şeyma Akbulut ve Ahmet Cankotan, sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından Ferizli Devlet Hastanesine kaldırıldı.

Burada ilk müdahaleleri yapılan yaralılar, daha sonra Yenikent Devlet Hastanesine sevk edildi.

Kazayla ilgili soruşturma sürüyor.
AA

Yurtta trafik kazaları: 14 yaralı



Karabük'te, Engin Öztürk (35) yönetimindeki, 78 AP 655 plakalı otomobil, Kardemir Kavşağı'nda kar yağışı nedeniyle kayganlaşan yolda kontrolden çıkarak yaklaşık 20 metreden su kanalına devrildi. Sürücü Öztürk ile otomobildeki Dursun Gökçe (38) ve Muharrem Tuncel (36) yaralandı.

Eskipazar ilçesinden Karabük'e gelen Şenol Mutlu'nun kullandığı 78 M 4032 plakalı yolcu minibüsü, Cildikısık mevkisinde refüje çarparak devrildi. Sürücü Mutlu ile isimleri öğrenilemeyen 7 yolcu yaralandı. Yaralılar, Karabük Devlet ve Şirinevler Devlet hastanelerine kaldırıldı.

Kocaeli'nin Karamürsel ilçesi, D-130 karayolu Tabakhane Mahallesi'nde, Yalova yönüne giden Adnan Durak yönetimindeki 34 T 2196 plakalı tır, karşı şeride geçerek durakta bekleyen 41 M 8048 plakalı yolcu minibüsüne çarptı. Kazada, minibüste bulunan yolculardan Emine Kılıçaslan (52) ile Hanife Yardımcı (63) yaralandı. Yaralılar sağlık ekiplerince olay yerinde yapılan ilk müdahalenini ardından Karamürsel Devlet Hastanesine kaldırıldı. Tır sürücüsünün gözaltına alındığı kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

İzmit ilçesi, D-100 karayolunda, Adapazarı yönüne giden Mehmet Serbest'in kullandığı 41 NB 863 plakalı kamyonet, yolcu almak için durakta bekleyen Ersin Yurt yönetimindeki 41 AF 555 plakalı yolcu minibüsüne arkadan çarptı. Çarpmanın etkisiyle hareket eden minibüs de önündeki Çetin Özaltın yönetimindeki 41 NJ 956 plakalı yolcu minibüsüne çarptı. Kazada yaralanan kamyonet sürücüsü Serbest, araçta sıkıştı. Olay yerine çağrılan itfaiye ekipleri tarafından sıkıştığı yerden kurtarılan Serbest, ilk müdahalesinin ardından ambulansla Kocaeli Devlet Hastanesine kaldırıldı. Kaza nedeniyle bir süre ulaşıma kapanan karayolu, temizleme çalışmalarının ardından kontrollü şekilde trafiğe açıldı.

AA

Tem'de zincirleme trafik kazası: 1 ölü



Alınan bilgiye göre, TEM otoyolunun Bekirpaşa rampası mevkisinde sürücüleri henüz belirlenemeyen 54 YH 880 plakalı otomobil ile 34 ZE 6890 plakalı otomobil çarpıştı. Kazaya, 7 otomobil ile Gürcü turistleri taşıyan 61 S 0352 plakalı otobüs ve 34 HA 0503 plakalı kamyon da karıştı.

Kazada ağır yaralanan Ali Kemal Karaağaçlı, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılırken öldü. Yaralanan Bidzina ve Eka Arabulı, Galina Bogveradze, Alina Osipova, Nani Bokhsolyan, Nino Hanturidze, Ketvan Tabatadze ile Mehmet Kurtoğlu, Turan Doguz, Halit Sürücü, Vahdet Aktaş ve Erdoğan Akoğlu yaralandı. Yaralılar, Kocaeli'deki çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı.

Öte yandan, TEM otoyolunun İstanbul-Ankara yönü kaza nedeniyle trafiğe kapandı. Ekiplerin, kazaya karışan araçları kaldırma ve otoyolu trafiğe açma çalışmaları sürüyor.

AA

Ümraniye'de aile içi kavga kanlı bitti



Namık Kemal Mahallesi Cengiz Topel Caddesinde Abdullah C. (37) ile eşi Feride C. (32) arasında henüz belirlenemeyen nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine Abdullah C, ruhsatsız tabancasıyla eşine ateş açtı.

Feride C'nin vücuduna 3 kurşun isabet ederken, Abdullah C. kaçtı. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ve sağlık ekipleri, genç kadının öldüğünü tespit etti.

Olay yeri inceleme ekipleri, cinayet mahallinde delil incelemesi yaptı. Feride C'nin cesedi, incelemelerin ardından Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı.

Abdullah C, kısa bir süre sonra olayda kullandığı ruhsatsız tabancayla birlikte Ümraniye Polis Merkezine teslim oldu.

Zanlının emniyetteki sorgusunda, eşiyle son dönemlerde sık sık tartıştıklarını ve son tartışmada sinirlerine hakim olamayarak eşini vurduğunu söylediği öğrenildi.
AA

Kırıkkale'de zincirleme kaza: 5 yaralı



AA muhabirinin aldığı bilgilere göre, Kırıkkale-Kayseri karayolunun Keskin rampası mevkisinde, yoldaki buzlanma nedeniyle, aynı yönde seyir halinde bulunan Kenan Şahin yönetimindeki 16 KN 797 plakalı yolcu otobüsü ile sürücüsü henüz belirlenemeyen şeker yüklü 38 TP 505 plakalı tır çarpıştı. Kaza yapan araçlara, Turgay Kılıç yönetimindeki 34 TL 0518 plakalı tır, sürücüsü belirlenemeyen 38 PT 971 plakalı kamyon ile 10 otomobil çarptı.

Zincirleme trafik kazasında 5 kişi yaralandı. Yaralılar, Kırıkkale'deki hastanelerde tedavi altına alındı.

Bu arada, Kırıkkale'de dün akşam saatlerinde başlayan yağmurun ilerleyen saatlerde kara dönüştüğü, kazanın meydana geldiği bölgede hava sıcaklığının eksi 5 derece civarında olduğu ifade edildi.

Kaza nedeniyle Kırıkkale-Kayseri karayolunda ulaşımın kontrollü olarak sağlanabildiği bildirildi.

AA

İşçileri taşıyan otobüs devrildi: 34 yaralı



İlçedeki bir işletmede çalışan işçileri taşıyan Enver Oflaz yönetimindeki 58 EE 804 plakalı otobüs, Sivas-Gürün karayolunun Halep Köprüsü yakınlarında devrildi. Kazada 34 kişi yaralandı.

Bölgeye sevk edilen ambulanslarla Sivas ve Kangal'daki hastanelere sevk edilen yaralılar şunlar:

''Sürücü Enver Oflaz, Cengiz Özbay, Güngör Koyuncu, Necdet Kalem, Murat Selam, Rüştü Yılmaz, Rahmi Kılıçer, Turan Sevinç, Hızır Şamlı, Hüseyin Erkan, Abdullah Gündem, Hasan Sarıkaya, Erol Kılcı, Suat Toptaş, Ali Eligözel, Efkan Korkmaz, Salih Arslan, İlyas Özçelik, Harun Korkmaz, Hamit Tatar, Sezai Yavuzel, Yaşar Selam, Nihat Divrik, Erdal Benli, Bekir Boz, Mehmet Çelik, İhsan Şen, Halis Adem ve ismi öğrenilemeyen 6 kişi.''

Bu arada yaralılardan Harun Korkmaz'ın kopan kulağı kaza yerinde arkadaşları tarafından bulunduktan sonra içerisine kar doldurulmuş bir kaba konularak Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'ne getirildi. Numune Hastanesi'ne sevk edildiği öğrenilen Korkmaz, daha sonra kulağının götürüldüğü hastaneye ambulansla ulaştırıldı.

Sivas Valisi Ali Kolat da Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'ndeki yaralıları ziyaret ederek, durumları hakkında bilgi aldı.

AA

Tatvan'da LPG yüklü tanker devrildi



Şabettin Akkuş yönetimindeki 01 GR 380 plakalı gaz yüklü tanker, yolun kaygan olması sebebiyle sürücüsünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu Bitlis – Tatvan kara yolu arasında bulunan Sanayi Sitesi yakınlarında devrildi. Kazada araç sürücüsü Şabettin Akkuş yaralandı. Devrilmenin etkisiyle gaz kaçırmaya başlayan tankere, olay yerine gelen itfaiye ekipleri, patlama ihtimaline karşı su ve köpük sıktı. Büyük bir faciadan dönüldüğü kazada yaralanan araç sürücüsü Akkuş’a ilk müdahale olay yerine gelen 112 Acil ekipleri tarafından yapıldı. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı olay yerinde çekici aracın gelmesiyle devrilen LPG yüklü araç yoldan kaldırıldı.

12 Eylül'ün hava'sı da bitiyor!



İstanbul Atatürk Havalimanı'nda 12 Eylül döneminde açılan Türk Silahlı Kuvvetleri irtibat subaylığı bürosu kapatılıyor

İrtibat subaylığı bürosuyla ilgili DHMİ İstanbul Başmüdürlüğü'ne yazı yazdıklarını kaydeden Mülki İdare Amiri Ahmet Aydın, ilk aşamada VIP'den uçak altına kadar giderek karşılama ve uğurlama yapan askerleri görevlilerin terminal kartlarındaki aprona çıkış hanelerini kapattıklarını ifade etti. Aydın, bundan sonra karşılamaların tek elden, VIP görevlilerin tarafından yapacağını açıkladı.

12 Eylül'deki askeri darbenin ardından Atatürk Havalimanı'nda açılan TSK İrtibat Subaylığı Bürosu'nun kapatılması işlemleri sürüyor. Gelişmeler hakkında açıklama yapan Atatürk Havalimanı Mülki İdare Amiri Ahmet Aydın, irtibat subaylığında bulunan askerlerin artık karşılama uğurlama yapmayacaklarını kaydetti. Askeri makamlara, yurt içi ve yurtdışından gelen sivil, asker bütün misafirler VIP Salonu'ndaki görevlilerin karşılayıp, uğurlayacağını kaydeden Aydın, "İrtibat subaylığı görevlileri yine terminalde bulunabilirler. Burada gelen misafirlerini karşılayabilirler ama apron kısmına uçağın altına kadar gitmelerini yasakladık. Bundan sonra artık asker sivil ayrımı kalmayacak. Bütün misafirleri Mülki İdare Amirliği adına bizim VIP'deki görevli personelimiz karşılayacak. Gelenden gidenden haberimiz olacak. Askeri ayrıdır, idare ayrıdır olmayacak. Tek sistemden yürüyecek." dedi.

"İrtibat Subaylığı Bürosu'nun kaldırılmasıyla ilgili girişiminiz var mı?" şeklindeki soruya ise Aydın, irtibat subaylığıyla ilgili çalışmaların devam ettiğini kaydetti. Aydın, "İrtibat subaylığı bürosu ile ilgili DHMİ İstanbul Başmüdürlüğü ile yazışma yaptık. Aralarından nasıl bir protokol varsa ona göre hareket edeceğiz. Hukuki bir dayanağı yoksa onlar da kalkacak." diye konuştu.

Gerekçe zehir, ceza 6 ay!



Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin, 8 sanığın yargılandığı Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki davanın gerekçeli kararı açıklandı

Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz'ün de aralarında bulunduğu 8 sanığın yargılandığı Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki davanın gerekçeli kararı açıklandı.

Gerekçeli kararda, davanın sanıklarından Albay Ali Öz'ün dönemin il jandarma komutanı, Kıdemli Yüzbaşı Metin Yıldız'ın istihbarat şube müdürü, Uzman Çavuş Veysal Şahin ve Astsubay Başçavuş Okan Şimşek'in jandarmanın sivil istihbarat görevlileri, Astsubay Başçavuş Hüseyin Yılmaz ve Uzman Çavuş Hacı Ömer Ünalır'ın aynı şubede görevli olan ve aşırı sağ faaliyetleri takip eden unsur komutanı ve elemanı, Astsubay Gazi Günay ve Uzman Çavuş Önder Araz'ın ise yine istihbaratla ilgili birimde çalışan jandarma görevlileri olduğu ifade edildi anlatıldı.

Bu kişilerden Şimşek ve Şahin'in, halkın arasına karışarak istihbarat topladıkları ve Coşkun İğci'den, Pelitli beldesinde oturan Yasin Hayal'in, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'i öldüreceğine dair planlar yaptığını öğrenerek Yüzbaşı Yıldız'a bildirdikleri, Yıldız'ın da aynı bilgiyi Albay Öz'e aktardığı belirtilen kararda, konunun aktarıldığı Jandarma Unsur Komutanı Astsubay Başçavuş Yılmaz'ın ise kendisine iletilen bu bilgi hakkında istihbarat elemanı Uzman Çavuş Ünalır'a not aldırdığı vurgulandı.

Gerekçeli kararda, bu değerlendirmeler sonucu Dink'in öldürülmesine yönelik planlar yapıldığı ve suikast düzenleneceğinin, olaydan en az 5-6 ay önce tüm jandarma istihbaratınca ve Albay Öz tarafından öğrenildiğine işaret edilerek söz konusu bilginin haber kayıt ve bildirim formu düzenlenerek Albay Öz tarafından üst mercilere bildirilmesi gerekmesine rağmen bunun yapılmadığı bildirildi.

Mahkemenin dikkatini çeken ayrıntı

Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de İstanbul'da öldürülmesinden bir gün sonra Dink'in öldürüleceğine ilişkin istihbaratın yeni alınmış gibi "görev sonuç raporu" ile "haber kayıt ve bildirim formu" düzenlendiği, bu belgeleri imzalayan Albay Öz'ün de durumu üst mercilere bildirdiği belirtilen gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi:

"Dink'in öldürülmesinden bir gün sonra düzenlenen 'haber kayıt formu'ndaki bir ayrıntı mahkememizin dikkatini çekmiştir. Formun 'b' ve 'c' bentlerinde, öldürmeyi tasarlayan kişilerin Dink'in eviyle Agos gazetesi arasındaki güzergahta keşif yaparak kroki hazırladıkları, ayrıca suikastı planlayan Hayal'in 500 lira para temin ederek Ardeşen yapımı silah temin ettiği bilgisine yer verilmiştir.

İstihbarat elamanları Okan Şimşek ile Veysal Şahin'in ifadeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde Hayal'in suikastı planladığının jandarma istihbaratınca 5-6 ay önce öğrenildiği, Hayal'in Dink'in evine giderek keşif yaptığı, kroki hazırladığı, hatta suikastı gerçekleştireceği silahı bile temin ettiğinin jandarma istihbaratınca suikasttan önce öğrenildiği ancak sanıkların elde ettikleri bu bilgileri üst mercilere göndermeyerek görevlerini ihmal ettikleri sonucuna varılmıştır."

"İstihbaratın gereğini yerine getirmediler"

Kararda, sahte görev sonuç raporu ve haber kayıt formunda imzası bulunan Gazi Günay ile Önder Araz'ın, istihbaratı alan kişiler olmadığı ve muhtemelen üstlerinin baskısıyla böyle bir belgeyi düzenlemek zorunda kaldığı vurgulanarak, şöyle denildi:

"Sanıklar elde ettikleri istihbarat bilgilerinin gereklerini yerine getirmedi. Saldırı konusunda ayrıntılı bilgi almalarına rağmen bu bilgiyi yetkili makamlara bildirmedi. Cinayeti planlayan Hayal, Trabzon'da daha önce bombalama eylemine de karıştı, dolayısıyla sanıklarca elde edilen istihbarat bilgisi ciddiye alınarak üzerinde durulması gerekirken, ciddiye alınmadı ve hiçbir çalışma yapılmayarak ağır suretle görev ihmal edildi. İhmal edilen görevin sonucunda ağır bir netice meydana geldi."

Gerekçeli kararda bu nedenlerle, Dink'in öldürülmesi olayında "görevi ihmal" suçunu işledikleri kanaatine varılan Albay Ali Öz ile Kıdemli Yüzbaşı Metin Yıldız'a 6 ay, astsubaylar Hüseyin Yılmaz, Okan Şimşek ve uzman çavuşlar Hacı Ömer Ünalır ile Veysal Şahin'in 4'er ay hapis cezasına çarptırılmasına, Astsubay Gazi Günay ile Uzman Çavuş Önder Araz'ın ise delil yetersizliğinden beraatına karar verildiği kaydedildi.

Hayal ve İğci hakkındaki karar

Dink cinayetine ilişkin ana davaya bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Yasin Hayal'i, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirme suçundan" ağırlaştırılmış müebbet hapse, "Yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmek" ve "Ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan da 1 yıl 3 ay hapse çarptırmıştı.

Mahkeme, Coşkun İğci hakkında Dink cinayetine katıldığına ve terör örgütü üyesi olduğuna dair kesin ve inandırıcı delil bulunamadığı gerekçesiyle beraat kararı vermişti.

Şişli'de korkutan patlama!



Şişli'de bir markette henüz belirlenemeyen bir nedenle patlama meydana geldi. Patlamada 2 kişi hafif şekilde yaralandı

Şişli'deki bir alışveriş merkezinde meydana gelen patlamada iki kişi hafif yaralandı. Kurtuluş Caddesindeki alışveriş merkezinin parfümeri reyonunda akşam saatlerinde henüz belirlenemeyen nedenle patlama meydana geldi.

Şişli'de bir marketler zincirinin şubesinde meydana gelen patlamanın marketin içine bırakılan boru tipi parça tesirli bomba olduğu ortaya çıktı.

Olayda hafif yaralanan iki iş yeri çalışanı, ambulansla Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.

Çıkan küçük çaptaki yangın, alışveriş merkezi çalışanları tarafından yangın söndürme tüpleriyle müdahale edilerek söndürüldü.

İtfaiye ve polis ekipleri, alışveriş merkezinde incelemelerde bulundu. Patlamanın nedeninin belirlenmesine çalışılıyor.

PKK kadınları maşa olarak kullanıyor!



Son dönemde ağır darbeler yiyen PKK, dağ kadrosunu güçlendirmek için bakın hangi yollara baş vuruyor

PKK'nın gençlik yapılanması olarak adlandırılan Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi'nin (DYGM), üniversitelerde okuyan genç kızları 'maşa' olarak kullanarak erkek militan sayısında artış sağladığı belirtildi.

Erzincan'da faaliyet gösteren 7 üniversite öğrencisinin, 'terör örgütüne üye olmak' suçundan çeşitli hapis cezalarına çarptırılmasıyla ilgili Erzurum Özel Yetkili 4'ncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlanan gerekçeli kararda, bu konuya dikkat çekildi. Kadın komitesinden sorumlu olduğu için 7.5 yıl hapis cezasına çaptırılan Yeknur Yurtsever'in, dernekte yapılan faaliyetlere Erzincan üniversitesinde okuyan kız öğrencileri getirerek, erkek militan sayısında artış sağladığı yazıldı.

Erzincan'da 24 Mayıs 2011 günü PKK'nın gençlik yapılanması olan DYGM'ye yönelik olarak üniversite öğrencilerin evlerine eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda Erzincan Üniversitesi'nde okuyan 1'i kız 10 öğrenci gözaltına alınırken, örgütsel doküman ve bilgisayarlara el konuldu. 27 Mayıs günü Erzurum'a getirilen ve Özel Yetkili 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ne çıkarılan öğrencilerden Yeknur Yurtsever, Çetin Şimşek, Cihangir Ali Akkoyun, Vedat Sümer, Ali İnal, Uygar Ufuk Karakaya ve Vural Turgut tutuklanarak H Tipi cezaevine gönderildi.

6- 10 YIL ARASI HAPİS CEZASI

'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan üniversite öğrencileri haklarında Erzurum Özel Yetkili 4'ncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davayla ilgili olarak 18 Ocak 2012 günü karar çıktı. Mahkeme heyeti Çetin Şimşek'i 10 yıl, Yeknur Yurtsever, Vural Turgut, Ali İnal'ı 7 yıl 6'şar ay, Cihangir Ali Akkoyun, Vedat Sümer, Uygar Ufuk Karakaya'yı 6 yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırdı. Kararının açıklanmasından sonra öğrencileri Kürtçe olarak 'Biji serok Apo' (Yaşasın Başkan Apo) diye slogan attı.

YASAL DERNEK ALTINDA GİZLİ ÖRGÜT ÜYELİĞİ

Davayla ilgili olarak Özel Yetkili 4'ncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlanan gerekçeli kararda, PKK'nın gençlik yapılanmasının Türkiye'yi Marmara, Ege, Karadeniz, İç Anadolu, Çukurova, Güney Doğu ve Doğu Anadolu bölgeleri olarak değerlendirildiğine işaret edildi. İllerdeki gençlik yapılanmasından dolayı 2009'da 301, 2010 yılında ise 119 kişinin tutuklandığı bildirilen kararda, özellikle kırsaldan gelerek üniversite okuyan gençleri ailelerinden koparmak ve amaca ulaşmak için DYGM'nin açmış olduğu evlerde barındırdıkları anımsatıldı.

Evlerde kalan öğrencilerin eğitim verilerek yetiştirildiği, böylece örgüte eleman kazandırıldığına dikkati çekilen gerekçeli kararda, bu yüzden yasal öğrenci dernekleri kurarak piknik, eğlence geceleri, film izleme günleri, söyleşi, şiir dinletisi, şölen gibi etkinliklerle geniş bir kitleye ulaşmaya çalışıldığı belirtildi. Mahalle ve yurtlarda bulunanlarla oluşturulan komitenin belirlediği kuryeler aracılığı ile haberleştikleri yapılan incelemeyle tesbit edildi. Kadınlarla ilgili bilinçlendirme çalışmalarında film izleme ve çay toplantılarının düzenlendiği belirlendi. DYGM'ye alınanlar arasında Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinden olan öğrencilerin tercih edildiği vurgulandı.

ÜNİVERSİTELİ KIZLAR GELİNCE, ERKEK SAYISI ARTTI

Kadın komitesinden sorumlu olan Erzincan Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği 2'nci sınıf öğrencisi Yeknur Yurtsever ile ilgili yapılan değerlendirmede şöyle denildi:

"Erzincan Demokratik Öğrenci Derneği'nde yapılan faaliyetlere üniversitede okuyan kızlearı çağırdığı, bununla bağlantılı olarak gelecek erkek şahısların sayısında da artış olduğu görülmektedir. Sanığın kadın komitesinden sorumlu olduğu, bayan şahısların çay içme, film izleme ve piknik gibi faaliyetler düzenlenerek yapı içerisine çekilmesinde aktif rol oynadığı yaptığı telefon, SMS görüşmelerinde tesbit edilmiştir. Erzincan'da yürütülen soruşturma sırasında, bazı gençlerin aileleri tarafından yapılan ihbarlarda çocuklarına ulaşılamadığı, mahkemenin de bilgisi dahilinde olan bazı gençlerin terör örgütünün kırsal alanında faaliyette bulunmak amacı ile Erzincan İli'nden ayrıldıkları gerçeği göz önüne alındığında, sanıkların yürüttükleri gençlik yapılanması içerisindeki faaliyetlerin masum görünebilecek öğrenci hareketi, sivil toplum yapılanması şeklinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle sanık bilinçli bir şekilde KCK'nın gençlik yapılanması olan DYGM içerisinde örgüt üyesi olarak yer aldığından dolayı suç kastının yoğunluğu, suçun işlendiği yer ve zaman gözetilmek sureti ile takdiren ve teşdiden cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir."

DAĞA DAVET GÖRÜŞMESİ

Yaklaşık 100 sayfayı bulan gerekçeli kararda, dağa çıkarılmak istenen öğrencilerle ilgili olarak yapılan son görüşmelere yer verildi. Öğrencilerden Vural Turgut'un Van ilinden X'le MSN üzerinden yaptığı görüşmeye göre, özellikle kararsız öğrencilerin dağa çıkarılması konusunda Lut Peygamber'in düştüğü kaygılara gerek olmadığı vurgulanıyor:

- X şahıs: Gençlik Lut peygamberin düştüğü kaygılara düşmemeli. İşte ben gidiyorum arkadaşlar, aile ne olacak? Oysaki bilse gençlik bu konuda en ufak kaygının olmaması gerektiğini. Gençlik enerji demektir. Bu işte çözümleme bundan ibarettir.

-Vural Turgut: Anladım bana bir kaç gün mühlet verin geleceğim.

-X şahıs: Net kaç gün? İleteyim gerekli yerlere.

-Vural Turgut: Yav şimdi ben kendimi de kötü hissediyorum. Hemen gelmem gerekirdi.

-X şahıs: Kararsızsın...

-Vural Turgut: Evet o yüzden kendimi kötü hissediyorum. Ama bu hep öyle olacağım anlamına gelmiyor. Geleceğim.

-X şahıs: Hareket diyecek işte gençlik. Yav sen bırak arkandakileri düşünme. Sen gelince onlar da gelir.

-Vural Turgut: Partinin bireye ihtiyacı yok, aslında bireyin insana ihtiyacı var.

-X şahıs: Kim gelecek?

-X şahıs: Hepsini deneyeceğim. 4 kişi yeter mi, 4 kişi ile konuşacağım. Kim geldi ise az çok tahmin ettiğin kişiler V., Y., A.

.....

-Vural Turgut: Tamam yarın orada olurum. Gelirken yanımda eşya, elbise falan getireyim mi?

-X şahıs: Bir kısmını bırakırsın, oradaki arkadaşlara dağıtırsın. Bu bile arkadaşları etkiler. Bu bile devrimci bir tavırdır.

Hastanın ölmesi herşeyin sonu değil!



Prof. Dr. Ömer Özkan, ölümle sonuçlanan organ nakli operasyonuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu

Türkiye'nin ilk yüz naklini gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Özkan, düzenlediği basın toplantısında organ nakliyle ilgili endişelere açıklık getirdi.

Hacettepe Üniversitesi çift kol ve çift bacak nakli yapılan Şevket Çavdar'ın ölümünün herkesi üzdüğünü söyleyen Özkan, ''Bir hastanın ölmesi çok önemli ama her şeyin sonu değil. Kalp nakli yapılan ilk hasta da öldü ama yapan kişi hala anılıyor. Onun sayesinde binlerce kişi hayat buldu'' dedi.

HACETTEPE'YE YÜKLENMEK YANLIŞ

Ölümle sonuçlanan operasyon sonrası Hacettepe Üniversitesi'ne yüklenmenin yanlış olduğunu dile getiren Özkan, "Bağışıklık olmayacağını bilselerdi yaparlar mıydı? Tabii ki hayır. Onlara da yüklenmeyelim. Hasta öldü tabi kötü ama bunlar yapılıyor, yapılacak" diye konuştu.

BAĞIŞLARDA ARTIŞ

Böyle bir durumla kendilerinin de karşılaşabileceğini dile getiren Özkan, her şeye rağmen organ bağışında artış olduğuna işaret etti.

Özkan şunları söyledi: "Geçen yıl organlarını bağışlamak için Akdeniz Üniversitesine başvuran gönüllü sayısı ayda ortalama 20 kişiydi. Geçen ay bu sayının 100'e yükseldiğini gördük. Bugün ise 'Tüm bedenimi bağışlıyorum' diyen insan sayısı 5. Bu çok önemli bir rakam."

Bu zam Türk vatandaşlığından çıkardı



Dövizle askerlik bedelini 5 bin Euro'dan 10 bin Euro'ya çıkaran yeni uygulama Almanya'da Türk vatandaşlığından çıkışları artırdı

Geçen yılın sonlarında yürürlüğe giren ve dövizle askerlik bedelini 5 bin Euro'dan 10 bin Euro'ya çıkaran yeni uygulama Almanya'da Türk vatandaşlığından çıkışları artırdı.

Kaç vatandaşın bu uygulamadan dolayı Alman vatandaşlığına geçtiği konusunda kesin rakam verilmezken, Münih'te görevli Muavin Konsolos Selim Çukurkaya, Münih konsolosluğunda en çok yaptıkları ikinci işlemin vatandaşlıktan çıkış olduğunu söyledi. 2010 yılında 26 bin Türk, Alman vatandaşlığına geçti. Özellikle askerlik yaşındaki vatandaşlar 10 bin euroluk bedeli yüksek buluyor.

Selim Çukurkaya, yeni kanun öncesi Münih Konsolosluğu'nda günde iki ya da üç kişinin askerlik başvurusunda bulunduğunu, yasa çıkana kadarki geçiş döneminde konsolosluk binasının tıka basa dolduğunu ve mesai saatlerini uzattıklarını anlattı. Şimdi gençlerin Alman vatandaşlığını tercih ettiklerini ve 2,5 aydır askerlik için sadece 7-8 kişinin geldiğini belirtti. Kaç kişinin bu nedenden dolayı Alman vatandaşlığına geçtiği konusunda ise rakam vermenin mümkün olmadığını sözlerine ekleyen Çukurkaya, pasaport işlemlerinden sonra en çok yapılan işlemin vatandaşlıktan çıkış işlemleri olduğunu kaydetti.

"MEBLAĞ ÇOK YÜKSEK"

Askelik süresini 38 yaşına kadar ertelettiğini söyleyen 25 yaşındaki Ümit Gündüz, "Her an Alman vatandaşlığına geçebilirim. Bu meblağ çok yüksek. Askerlik sürem gelene kadar vaktim var, gelişmelere göre hareket edeceğim.'' dedi. Adının açıklanmasını istemeyen 35 yaşındaki bir makina mühendisi de dövizle askerlik bedelini çok yüksek bulduğunu ve bu sebeple Alman vatandaşlığına geçmeyi düşündüğünü söyledi.

Almanya'da 2010 yılında toplam 101 bin 570 kişi Alman vatandaşlığına geçerken bunların 26 bin 192'sini Türk vatandaşları oluşturdu. 2009 yılında 24 bin 647 Türk, Alman vatandaşlığına geçerken, Federal İstatistik Dairesi'nin yakın zamanda 2011 istatistiklerini de açıklaması bekleniyor.

5 bin Euro için Alman vatandaşı oluyorlar



Yeni uygulama Almanya'da Türk vatandaşlığından çıkışları artırdı

Kaç vatandaşın bu uygulamadan dolayı Alman vatandaşlığına geçtiği konusunda kesin rakam verilmezken, Münih'te görevli Muavin Konsolos Selim Çukurkaya, Münih konsolosluğunda en çok yaptıkları ikinci işlemin vatandaşlıktan çıkış olduğunu söyledi.

2010 yılında 26 bin Türk, Alman vatandaşlığına geçti. Özellikle askerlik yaşındaki vatandaşlar 10 bin euroluk bedeli yüksek buluyor.Selim Çukurkaya, yeni kanun öncesi Münih Konsolosluğu'nda günde iki ya da üç kişinin askerlik başvurusunda bulunduğunu, yasa çıkana kadarki geçiş döneminde konsolosluk binasının tıka basa dolduğunu ve mesai saatlerini uzattıklarını anlattı. Şimdi gençlerin Alman vatandaşlığını tercih ettiklerini ve 2,5 aydır askerlik için sadece 7-8 kişinin geldiğini belirtti.

Kaç kişinin bu nedenden dolayı Alman vatandaşlığına geçtiği konusunda ise rakam vermenin mümkün olmadığını sözlerine ekleyen Çukurkaya, pasaport işlemlerinden sonra en çok yapılan işlemin vatandaşlıktan çıkış işlemleri olduğunu kaydetti.

MEBLAĞ ÇOK YÜKSEK

Askelik süresini 38 yaşına kadar ertelettiğini söyleyen 25 yaşındaki Ümit Gündüz, "Her an Alman vatandaşlığına geçebilirim. Bu meblağ çok yüksek. Askerlik sürem gelene kadar vaktim var, gelişmelere göre hareket edeceğim.'' dedi. Adının açıklanmasını istemeyen 35 yaşındaki bir makina mühendisi de dövizle askerlik bedelini çok yüksek bulduğunu ve bu sebeple Alman vatandaşlığına geçmeyi düşündüğünü söyledi.

Almanya'da 2010 yılında toplam 101 bin 570 kişi Alman vatandaşlığına geçerken bunların 26 bin 192'sini Türk vatandaşları oluşturdu. 2009 yılında 24 bin 647 Türk, Alman vatandaşlığına geçerken, Federal İstatistik Dairesi'nin yakın zamanda 2011 istatistiklerini de açıklaması bekleniyor.

Büyük facia son anda önlendi!



Bağcılar’da bir markete konulan 2 adet bomba son anda farketilerek fünye ile etkisiz hale getirildi

Bombaların plastik patlayıcı ve TNT kullanılarak imal edildiği ve cep telefonu düzeneğine bağlı olduğu belirtildi. Şişli’de de akşam saatlerinde markette meydana gelen patlamaya ses bombasının neden olduğu belirlendi.

Bağcılar Güneşli Mahallesi Mahmutbey Caddesi’nde bulunan markete giren kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişiler, ayakkabı reyonunun bulunduğu tezgahların arasına 2 adet el yapımı cep telefonuyla kurulan uzaktan kumandalı bombayı bıraktı. Tezgahların arasında gördüğü 2 çantadan şüphelenen bir kişi, durumu özel güvenliğe bildirdi. Güvenlikler de polise haber verdi. Polis markete alış-veriş yapmak için gelen yaklaşık 20 kişi ile personeli dışarıya çıkarttı.

Marketin etrafına emniyet şeridi çekerek çevre güvenliğini alındı. Bomba imha uzmanları, saat 20.00 sıralarında çantaları fünye ile kontrollü patlatarak etkisiz hale getirdi. Bombaların el yapımı olduğu ve içeriğinin plastik patlayıcı ve TNT ile doldurulduğu belirtildi. Çok kuvvetli olan patlayıcının fark edilmemesi halinde büyük bir faciaya yol açacağı belirtildi.

Bu sırada görüntü alan basın mensuplarıyla özel güvenlikçiler arasında arbede yaşandı. Cihan Haber Ajansı’nın kameramanı Abdülhamit Hasan Yavuz bir güvenlik görevlisinin başına attığı telsizle yaralandı. Alnı açılan kameraman hastanede tedaviye alındı.

28 Şubat'la ilgili bir gerçek daha!



Dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, cuntanın tüm faaliyetlerinden haberdar olduklarını belirtti

28 Şubat sürecinde Batı Çalışma Grubu'nu deşifre eden dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, cuntanın tüm faaliyetlerinden haberdar olduklarını belirterek, "Emniyet İstihbaratı olarak Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı'na hangi kuvvet komutanı, koltuğunun altında hangi dosya ile geliyorsa onu biliyorduk" dedi.

Post-modern darbe olarak tarihe geçen 28 Şubat sürecinde, cuntacıların karargah olarak kullandıkları ve tüm fişleme faaliyetlerinin yürütüldüğü Batı Çalışma Grubu, askerliğini onbaşı olarak yapan polis memuru Kadir Sarmusak'ın elge ettiği belgeler sayesinde deşifre oldu. Sarmusak bu belgeleri Emniyet İstihbaratı'na göndermiş, oradan da siyasiler eliyle devletin üst birimlerine kadar ulaşmıştı. Büyük yankı uyandıran tüm bu çalışmalar dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu'nun koordinasyonunda gerçekleşti. Cuntacıları nasıl deşifre ettiklerini anlatan Orakoğlu, Emniyet'in tüm darbe teşebbüslerinden ve fişleme çalışmalarından en başından beri haberdar olduğunu söyledi. "Cunta faaliyetleri had safhada olmasına rağmen, biz oyunu kendi sahamızda oynadık" diyen Orakoğlu, "Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı'na hangi kuvvet komutanı, koltuğunun altında hangi dosya ile geliyorsa onu biliyorduk" diye konuştu.

DEMİREL BELGELERİ CUNTACILARA VERDİ

Orakoğlu, cunta faaliyetleriyle ilgili elde ettikleri bilgi ve belgeleri dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'a ulaştırdıklarını, onun da bunları Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sunduğunu söyledi. Orakoğlu, bundan sonraki süreçte yaşananları ise şöyle anlattı: "Cumhurbaşkanı, belgeyi dönemin Genelkurmay Başkanı Hakkı Karadayı'ya, o da Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya'ya gönderiyor. Belge son olarak da Genel Kurmay 2. Başkanı Çevik Bir'e kadar geliyor. Yani, Çevik Bir tarafından hazırlanan belgeler, dönüp dolaşıp yeniden Çevik Bir'in eline geçiyordu. Demirel eğer isteseydi, bizim hükümete sunduğumuz Batı Çalışma Grubu belgelerini aldığında bu cuntanın faaliyetlerini durdurabilirdi. Ancak gereğini yapmak yerine belgeleri alıp Deniz Kuvvetleri'nin eline verdi" dedi.

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İLE İSTİHBARATI KESTİK

Orakoğlu, cuntacıların tüm faaliyetlerini Psikolojik Harekât Merkezi'nden yürüttüğünü ifade ederek şunları anlattı: Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Batı Çalışma Grubu'nun başkanı olduğu bilinen Çetin Doğan birlikte hareket etti. Bir merkez kurdular. Bunlar Milli Güvenlik Belgesi'ni bile değiştirerek, Türkiye'nin 'tehdit' sıralamasında, irticayı ilk sıraya koydular. O sırada da terör örgütüyle görüşmeler yapıyorlardı. Sivil iradenin haberi bile yoktu bu görüşmelerden... Bizde o güne kadar rutin bir işlem vardı. Alınan istihbaratların hepsi bir klasörü Milli Güvenlik Kurulu'na, bir klasörü Başbakan'a, biri Cumhurbaşkanı'na giderdi. Genelkurmay'a gönderilen tüm bilgilerin Batı Çalışma Grubu'na aktığını tespit edince Genelkurmay'a giden bilgi ve belgeleri kestim. Sonra hakkımızda bir iddianame hazırlandı. İddianamede, Türkiye Cumhuriyeti Emniyeti İstihbarat Daire Başkanı olarak, 'Emniyet İstihbaratı içerisinde gizli bir yapı oluşturmakla' suçlandım."

Davaya tanık olacağım

Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nın 28 Şubat'la ilgili açtığı soruşturmayı hatırlanan Orakoğlu, "Ben de bu davaya tanık olarak katılacağım. Savcıya anlatacağım. Elimdeki 7-8 klasör bilgiyi mahkemeye sunacağım. Beni linç edenleri 'köstebek', 'vatan haini', 'casus' diye suçlayanlar o mahkemeye hesap verecek. Biz o dönemde hedefi 12'den vurduk. Ha nasıl vurduk onu da savcıyla paylaşmam lazım. Emniyet istihbaratının ne kadar önemli bir görev başardığı ortaya çıkacak. Belge ve bilgilerin ne kadar zor şartlarda, başarıyla elde edildiği ortaya çıkacaktır" diye konuştu.

İfşa edenlere 'köstebek' dediler

Emniyet'te görevli Deniz Onbaşı M. Kadir Sarmusak aracılığıyla, Deniz Kuvvetleri'nden 'fişleme belgelerinin' sızdırılması, dönemin cuntasını da çileden çıkardı. Gelişme 'skandal' manşetiyle 2 Temmuz 1997 tarihli Sabah Gazetesi'nde veriliyordu. Saygı Öztürk, Genelkurmay'dan servis edilen belgelerle 'Köstebek Skandalı'nı gün gün haberlerine taşıyordu. Ancak hükümete karşı, cuntanın benzer faaliyetleri bu tartışmaya söz konu bile edilmiyordu.

TÜM HUTBELER DİNLENECEK

Cuntacıların deşifre edilen belgelerinden birinde, Genelkurmay Başkanlığı'nın 16 Nisan 1997 tarihli, "Laiklik Aleyhtarı Faaliyetler" konulu yazısıyla camilerdeki hutbelerin takip edilmesi talimatı veriliyor. Belgede Çetin Doğan'ın imzası bulunuyor.

Balyoz tanıkları' hakim karşısında!



Eski Genelkurmay başkanları Büyükanıt ve Başbuğ, bugün yapılacak olan ‘Balyoz Planı’ duruşmasında tanık olarak dinlenecek

Balyoz Davası'nda eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bu sabah "tanık" sıfatıyla ifade verecek.

Büyükanıt ve Jandarma Genel Komutanı Bekir Kalyoncu'nun öğleden önce, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un ise öğleden sonra dinlenmesi bekleniyor.

"Balyoz Planı" davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 15 Şubat tarihindeki duruşmada aldığı ara karar gereği gönderilen tebligatlar, tanıklara ulaştı.

Tebligata göre Büyükanıt ve Kalyoncu sabah saatlerinde dinlenecek.

İnternet andıcı davasının tutuklu sanığı İlker Başbuğ ise öğleden sonra dinlenecek. Tanık olarak dinlenme gerekçeleri ise Kalyoncu ve Büyükanıt'ın 5-7 Mart 2003 tarihinde 1. Ordu Komutanlığı'nca yapılan plan seminerine ilişkin düzenlenen Genelkurmay Başkanlığı sonuç raporunda imzaları bulunması.

Başbuğ'un ise ocak 2003 tarihli mesaj formunda imzası olması nedeniyle mahkemece dinlenmelerine karar verilmişti.

Borcun var dediler, etek giydirdiler!



Bursa’da “Bize borcun var” diyerek tehditle bazı kişilerden para istediği öne sürülen 7 kişi, polis tarafından gözaltına alındı

Bursa Emniyet Müdürlüğü, Merkez Osmangazi ilçesi Küçük Balıklı Mahallesi’nde 7 kişilik bir çetenin, ölümle tehdit ettiği kişilerden haraç aldığı, vermeyenlere ise işkence yaptıkları ihbarı üzerine harekete geçti. Toplam 11 kişiden zorla para isteyen 7 kişiyi, eş zamanlı operasyon ile yakaladı.

Zanlıların, alacakları olmadığı halde bazı kişilerden zorla para istedikleri tespit edildi. Bu şekilde 11 kişiden para isteyen zanlıların oto tamirciliği yapan bir kişiyi “Benim size borcum yok” dediği için yolda yürürken otomobile zorla bindirdikleri, daha sonra evine getirip, burada bekleyen eşi, kızı ve kayınvaldesinin gözleri önünde kızının başına silah dayayarak etek giydirdikleri ortaya çıktı.

Zanlıların parayı vermeyen oto tamircisini etekle birlikte sokakta gezdirip işyerine getirdikleri ve burada falakaya yatırdıkları belirlendi. Emniyet Müdürlüğü’nde ifadeleri alınan zanlılardan adı açıklanmayan 3’ü savcının talimatıyla ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılırken, L.E. (39), O.N. (24), K.U. (29) ve O.B. (25), adliyeye sevk edildi.

PKK Kürt halkını da sevmiyor!



Şehit doktorun babasın Hasan Dayan, bölgede terör örgütü ile halkın ayrılması gerektiğini ifade etti

TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Terör Alt Komisyonu'nda konuşan şehit doktorun babasın Hasan Dayan, bölgede terör örgütü ile halkın ayrılması gerektiğini ifade ederek, "Bölge halkına devletin kendilerinin yanında olduğunu hissini vermeniz lazım. PKK Kürt halkını da sevmiyor, sevse köyde sağlık taraması yapan birisini öldürmezdi" dedi.

AKP Amasya Milletvekili Naci Bostancı başkanlığında toplanan Terör Alt Komisyonu, 3 Nisan 1985 yılında Şırnak'ta şehit edilen doktor Ulucan Dayan'ın babası Hasan Dayan ve kız kardeşi Fatma Öztürk'ü dinledi. Oğlunun şehit olmasından sonra hastanelere gidemediğini, doktorları gördüğü zaman içinin yandığını söyleyen Dayan, "Bu işlerin telafisi kolay değil, Allah sabır versin diyerek telafi edilemez. Ateş düştüğü yeri yakıyor ama çevresine de tesir ediyor" diyerek şöyle devam etti:

"Ulucan'ın içinde vatan, millet için görev yapma özlemi vardı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu'da görev yapmak istiyordu. Şırnak'a tayini çıktığında hiç üzülmedi. Çocuğumu terör örgütü PKK şehit ettiği halde o bölgede yaşayan halka kızmıyorum. Bu örgüt dış güçler tarafından yönetilen bölgesel bir örgüttür. Biz Atatürk zamanında devlet terörüyle karşı karşıya geldik. Gerçekten istenirse bölge terörüyle de baş edilebilir. Terör örgütü PKK'yı bölge halkından ayırmamız lazım. Bölge halkına devletin kendilerinin yanında olduğu hissini vermemiz lazım. PKK Kürt halkını da sevmiyor, sevse köyde sağlık taraması yapan birisini öldürmezdi.”

BİN YILDAN BERİ BU HALKLARI AYIRAMADILAR, AYIRAMAYACAKLAR

Çocuğu şehit olduktan sonra 6-7 ay televizyon, radyo açmadıklarını da sözlerine ekleyen Dayan, “Mutfağımızda yemek pişirmedik. Arkadaşlarım hala benim yanımda çocuğunun doktor olduğunu söylemezler. Hep (şehit babası, annesi öteki dünyada acı çekmez) deniyor keşke bu acı olmasaydı da ben günahlarımın karşılığına öteki dünyada razıydım” diye konuştu.

Ulucan'ın kardeşi Fatma Öztürk ise "Onu tanıyanlar hala bize saygı gösteriyorlar. Yaşı küçük olmasına rağmen O'nun söylediği mutlaka yapılırdı. Bazı arkadaşları çocuklarına Ulucan ismini verdi. Bu acılar artık sönsün, yeter. Bunun için toplumun kaynaşması lazım" dedi.

AKP Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat ise evlat acısının acıların en büyüğü olduğunu vurgulayarak, "Bin yıldan beri bu halkları ayıramadılar yine ayıramayacaklar, buna güçleri yetmeyecek" diye konuştu.

İşte Yeni TL nin simgesi

Gönderen: Unknown on 1 Mart 2012 Perşembe | 12:20

Türk lirasının itibarını perçinlemek ve bilinirliğinin artırılması amacıyla açılan simge yarışmasının sonuçları açıklandı. Eylül ayında açılan yarışmaya katılan 8,362 tasarımdan yedi tanesi finale kalırken, birinciliği Tülay Lale'nin çalışması aldı.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, simgenin bilgisayarlara indirildikten sonra 'Alt Gr' ve 'T' tuşlarına aynı anda basılmak suretiyle görüntülenebileceğini söyledi. Başçı, gerekli programların Merkez Bankası'nın internet sitesinde mevcut olduğunu da belirtti.
DHA

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor