Son Dakika :
siyaset etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
siyaset etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kılıçdaroğlu'nun 'hırsız' sözüne dava

Gönderen: Unknown on 1 Mart 2012 Perşembe | 06:28



Kemal Kılıçdaroğlu'nun hırsızlıkla suçladığı Başbakan Erdoğan, CHP liderine tazminat davası açtı
Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, Hükümeti ve kendisini ''hırsızlıkla'' suçladığı sözleri nedeniyle 100 bin TL'lik tazminat davası açtı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Muammer Cemaloğlu'nun açtığı davanın dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun, 21 Şubat'taki grup toplantısında AK Parti ve Başbakan Erdoğan'ın şahsiyet haklarına ağır hakaretlerde bulunduğu, onur ve saygınlığına yönelik ifadeler kullandığı iddia edildi.

Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki konuşmalarından bazı bölümlere yer verilen dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun, Hükümeti ve Başbakan Erdoğan'ı ''hırsızlıkla'' suçladığı kaydedildi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarının, halkın yanlış bilgilendirilmesine ve demagoji yapmaya yönelik olduğu ifade edilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:

''Kişi siyasi de olsa 'çete kurucusu, ruh sağlığı bozuk, tipik bölücü, ahlaksız, akılsız' demek açıkça ona hakarettir. Bu sözlerin eleştiri olmadığı, düşünce açıklaması düzeyinde bulunmadığı açıkça hakaret ve aşağılama, küçük düşürme amacı taşıdığı görülmektedir. Bu dil, siyasi eleştiri sınırını da aşacak bir düzeydedir. Eleştiri yanlışı gündeme getirip, doğruyu önermektir. Doğru ve somut kanıtlara dayanmaktır. Eleştiride, topluma verilen pozitif mesajlar olmalıdır.''

Dava konusu konuşmada kamu yararı bulunmadığı savunulan dilekçede, ''Davalı, müvekkilimizi eleştirirken kamu yararının gereğini göz önüne almamış, bu haksız ve hukuka aykırı ifadelerden başka ifadelerle eleştiri yapması mümkünken, eleştiri sınırlarını aşarak müvekkilimizin kişilik haklarına saldırıda bulunmuştur'' denildi.

Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun, AK Parti tüzel kişiliği ve Başbakan Erdoğan hakkındaki konuşmalarından dolayı ayrı ayrı 50'şer bin liralık olmak üzere, toplam 100 bin lira manevi tazminat ödemesi talep edildi.

'ŞEYTANI BİLE ŞAŞIRTACAK HIRSIZLIK YAPTILAR'
Kılıçdaroğlu geçen hafta partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''Hükümet eşittir hırsızlık... Hırsızlık literatüründe olmayan pek çok kavramı öğrendik. Şeytanı bile şaşırtacak hırsızlık yaptılar. Fitre hırsızlığı gelir miydi aklınıza? Fitre hırsızlığını da öğrendik. Sadakadan, kurbandan hırsızlık yapmaya başladılar. İnsanda biraz vicdan, Allah korkusu varsa, hırsızlığa karşı durması gerekir. Vicdan taşımıyorsa, hırsızın sırtını sıvazlar ve 'Yoluna devam et' der" diye konuşmuştu.

Bozdağ CHP'yi fena yakaladı



CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun 28 Şubat'la ilgili sözlerine yantı, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'dan geldi
Bozdağ, "Sayın Başbakana ömür boyu siyaset yasağı konuldu. Daha sonra CHP ile anlaşarak o yasağı kaldırdık. O zaman CHP de mi bunun bir parçası?" diye sordu.

Bozdağ, Kanal 24'te yayımlanan Moderatör programına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında 'AK Parti 28 Şubat ürünüdür' dedi. Bu konudaki görüşünüz nedir?" sorusu üzerine, Bozdağ, "Bir konu nasıl bu kadar çarpıtılabilir, gerçek dışı anlatılabilir diye sorduğunuzda Sayın Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarına bakmanız lazım" diye konuştu.

28 Şubat'ı yaşadığını belirten Bozdağ, şöyle konuştu:

"28 Şubat'a bakın iktidarda Refah Partisi ile DYP koalisyon hükümeti var. Ona karşı atılmış adımlar, yürüyen tanklar, balans ayarları, hukukun ayaklar altına alındığı bir manzara var. Medya talimatla manşetler atıyor. Milli Güvenlik Kurulu başka şeyler yapıyor ve bu sürece baktığınızda o zaman AK Parti diye bir parti yok. Kimsenin aklında da AK Parti diye bir parti kurma düşüncesi yok. Medyada da yok, hiçbir yerde yok. Sayın Başbakanımız da o zaman İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Baktığınızda hükümet düşüyor, daha doğrusu düşürülüyor. Yeni hükümet kurulması için toplanan imzalara Cumhurbaşkanı itibar etmiyor. Antidemokratik bir usulle adeta bir işbirliği dayanışması içerisinde başkalarına hükümeti kurma yetkisini, görevini veriyor. Daha sonra parti ile ilgili kapatma davası ve Refah Partisi kapatılıyor. Sayın Başbakanımızla ilgili birdenbire Siirt'te okuduğu bir şiirle alakalı ki okul kitaplarında var. Birlik içeren bir şiirden ayrılık çıkaran uyduruk bir mahkeme kararı ortaya çıkıyor ve Sayın Başbakanımıza hapis cezası veriliyor. Ondan sonra Başbakanımız hapishaneye gidiyor. 1999'da bir şartlı salıverme yasası çıkarılıyor, daha sonra tekrar bunun ikinci ayağı yapılıyor. Her ikisinden de Sayın Başbakan bundan istifade etmesin diye hükümetin sabahlara kadar çalıştığını, hükümetin içerisinden olanlar daha sonra kamuoyuyla paylaştılar."

"O dönemi herkes yaşadı"

Bu sürecin ardından AK Parti'nin kurulduğunu anımsatan Bozdağ, şunları kaydetti:

"Bakıyorsunuz kurucu üyelikten çıkarılması için Anayasa Mahkemesi karar veriyor. Bu sefer Anayasa Mahkemesine tam seçimin arifesinde kapatma davası açılıyor. Bir bakıyorsunuz milletvekili listesinden Sayın Başbakanın ismi siliniyor. Bunlar akıl alır işler değil. O döneme bir de şöyle bakın: Mesut Yılmaz alkışlıyor ayakta. Merhum Erbakan, parti liderlerini geziyor, 'birlikte tavır koyalım' diye. Kimse yanaşmıyor. ANAP, DSP, CHP alkışlıyor. Birileri tankları Sincan'dan yürütürken milletin iradesini, demokrasiyi koruması kollaması  gerekenler, bunların karşısında ayağa kalkması gereken siyasi partiler onları alkışlayan, 'daha az yaptınız, şunları şunları yapmalıydınız' diye adeta yol gösterenleri sormak lazım. O zaman Sayın Kılıçdaroğlu'na sormak lazım; CHP, ANAP ve DSP'de mi işbirliği yaptılar AK Parti'yi doğurmak için? Bunların değerlendirmesini yapmak akla ziyandır. Bunlar sağlıklı bir akıl sahibinin yapacağı değerlendirmeler değildir. O dönemi herkes, ama herkes yaşadı. Sayın Başbakana ömür boyu siyaset yasağı konuldu. Daha sonra CHP ile anlaşarak o yasağı kaldırdık. O zaman CHP de mi bunun bir parçası? Baktığınızda yasağın kalkmasında da beraber anayasa değişikliği yaptık biz 2002 yılında. O anayasa değişikliğinden sonra Sayın Başbakanımız 2003'ün Mart ayında milletvekili seçildi."

"Arkadan dolanma da arkadan vurma da yok"

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, merhum Erbakan'a ihanet edildiğini iddia ediyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu da şu yanıtı verdi:

"Sayın Başbakanımızın siyasi hayatı çok açık, bütün Türkiye'nin gözleri önünde seyreden bir siyasi hayatı var. Şunu açıklıkla ifade etmek lazım; AK Parti, Fazilet Partisi'nden ayrılmış, kopmuş bir parti değil. Biliyorsunuz Fazilet Partisi de 28 Şubat'ın devamı olarak kapattırıldı. Ondan sonra AK Parti 14 Ağustos 2001'de kuruldu. Öte yandan parti içerisinde de Sayın Başbakanımız açık yüreklilikle ve arkadaşlarıyla beraber yenilikçi hareketi başlattı. Kongre vardı hatırlarsanız, açık açık parti içerisinde demokrasinin verdiği imkanlarla mücadele yapıldı. Sayın Baykal'a gidip, basına çıkıp 'ben aday olmayacağım' diyorsun, sonra gidip aday oluyorsun. Baykal'ın aldığı ne varsa siliyorsun. Hançerlemek demek budur. Gidip güvence vereceksin sonra çıkıp aday olacaksın. Sayın Başbakanımızın ve arkadaşlarının yaptığı mücadeleye bakıldığında parti içinde de kongre mücadelesi yapılmış. Ondan sonra da partide bir ayrılık yok. Kapandıktan sonra da artık yeni bir parti kurulma ihtiyacı doğmuş ve yeni parti kurulmuş. AK Parti kurulduğundan bugüne Sayın Başbakanımızın merhum Necmettin Erbakan hocamızın aleyhinde bugüne kadar kamuoyuna yansımış veya yansımamış bir tane olumsuz cümlesi yoktur. Konya mitinginde merhum hocam bir cümle söyledi bütün Türkiye bilir. Ona dahi cevap verilmedi. Saygıdan, hürmetten başka Sayın Başbakanımızın merhum Necmettin Erbakan'la ilgili yaptığı bir şey yoktur. Hürmette, saygıda hiçbir zaman kusur edilmedi yok öyle bir şey. Arkadan dolanma da arkadan vurma da yok. Açık net bir mücadele var. Ondan sonra da partiden ayrılma filan yok, milletin önüne yeni bir anlayışla çıkma var. Esas hançerleme, Sayın Baykal'ı birileri kaset operasyonuyla yıkmaya çalışırken, herkesin hücum ettiği bir noktada, yüzüne gidip 'aday olmayacağım, böyle bir düşüncem yok' deyip arkasından aday olup, Sayın Baykal'ı tasfiye etmektir."

BDP'li Tan konuştu CHP'liler çıldırdı



BDP'li Altan Tan'ın Meclis'te idam edilen İskilipli Atıf Hoca hakkındaki sözleri CHP'li vekilleri çıldırttı
TBMM Genel Kurulu'nda, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın "Kemalist diktatörlüğün bir huyu var; öldürüyor, asıyor, işkence kuruyor ve ondan sonra da 'İngiliz ajanı' diyor" sözleri gerginliğe neden oldu. CHP'li vekiller Tan'ın üzerine yürüdü. Araya giren vekiller kavgayı zor ayırdı.

Altan Tan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın tümü üzerinde grubu adına yaptığı konuşmada, tasarıda yer alan düzenlemelerin intibak olmadığını, kısmi bir iyileştirmeden öteye geçemediğini savundu.
İSKİLİPLİ ATIF HOCA'YA "İNGİLİZ AJANI" DİYEN VEKİLE YÜKLENDİ

Hocalı ve Saraybosna'daki katliamların aynı vicdanla kınanması gerektiğini belirten Tan, şu ifadeleri kullandı:

"Hiçbir şekilde ırkçılığın bataklığına saplanmamız lazım. İskilipli Atıf Hoca ile ilgili bir iki cümle söylemek istiyorum. Dün çok şanssız bir konuşma oldu burada. Bir arkadaşımız rahmetli İskilipli Atıf Hoca'yı İngiliz ajanlığıyla ve vatan hainliğiyle suçlamaya kalktı.

Bunu esefle kınıyorum. İskilipli Atıf Hoca, mazlum ve mağdur bir Müslümandır. Kemalist diktatörlüğün katlettiği on binlerce insandan sadece biridir. Onun da anısı önünde rahmet eğiliyorum, Allah'tan rahmet diliyorum. Kemalist diktatörlüğün bir huyu var; öldürüyor, asıyor, işkence kuruyor ve ondan sonra da 'İngiliz ajanı' diyor. İngilizler, bir kurşun atmadan İstanbul'dan çıktılar ve Ankara hükümetine İstanbul'u teslim ettiler.

İngilizler ile ne yaptınız, siz bunları anlatın. Şeyh Said için yapılanları söylüyordunuz. Bu memlekette mağdur ve mazlumlara hiçbir şekilde hakarete izin vermeyeceğiz. Ne Şeyh Said ne de İskilipli Atıf Hoca hakkında. Gönüllüyseniz bir komisyon kuralım, İstiklal Mahkemesi zabıtlarına bakalım."

CHP'Lİ VEKİL TAN'IN ÜZERİNE YÜRÜDÜ

Bu sözler üzerine ayağa kalkan çok sayıda CHP milletvekili, Tan'a tepki gösterdi. CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, "Nasıl konuşuyorsun? Sen o insanların sayesinde buradasın. Kurtuluş Savaşı'na dil uzatıyorsun" diye bağırdı. Aslanoğlu, kendisine "eski çamlar, bardak oldu" diyen Tan'ın üzerine yürüdü. Aslanoğlu ile Altan Tan'ın arasına CHP ve AK Parti milletvekilleri girdi. Bu arada, bazı CHP milletvekilleri, AK Parti milletvekilleriyle de tartıştı.
MHP'Lİ VURAL AK PARTİ VE BDP BİRLİK OLMAKLA SUÇLADI

Tan'ı kınadığını belirten MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da "Bakın, görüyor musunuz? AKP ile BDP'in işbirlikçilerini burada görün" diye bağırdı. Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam birleşime ara verdi.

CHP'de kıyamet kopacak!

Muhaliflerin kaybettiği CHP tüzük kurultayının ardından Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun partide daha radikal adımlar atmaya hazırlandığı iddia edildi.
CnnTürk ekranlarında yayınlanan Medya Mahallesi programında konuşan Vatan Gazetesi yazarı Mustafa Mutlu, Kılıçdaroğlu'nun parti programını değiştirmeyi planladığını ve esas kıyametin o zaman kopacağını öne sürdü.
CHP'DE 6 OK TARTIŞILIYOR
CHP'ye ve Kılıçdaroğlu'na yakınlığıyla bilinen Mutlu, 'Kılıçdaroğlu CHP'nin gerçekten Genel Başkanı oldu. Bu kurultayda da işini bitirdi. Artık yeni delege seçimleri yapılıyor yeni kurultay hazırlıkları yapılıyor ve Kılıçdaroğlu'nun bundan sonraki hedefi parti programını değiştirmek. Parti programı CHP'nin en cız konusu. Çünkü 6 ok dahil olmak üzere bir çok şey tartışılıyor. Ve bir sene içinde bunu yapacağını söylüyor Kılıçdaroğlu.. Bu tartışılmaya başlandığında CHP'deki gerçek gürültü kopacağını düşünüyorum' diye konuştu.

CHP'li vekilden korkunç Alevi iddiası



CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, bugün Facebook hesabından müthiş bir iddia ortaya attı.
Bu iddiaya göre, Adıyaman'da Alevilerin yaşadığı evler işaretlendi, Vali ve emniyet yetkilileri harekete geçti.
İşte Aygün'ün paylaştığı o mesaj...
"Adıyaman'da Alevi mahallesindeki evlerin kapısının işaretlendiği yönünde haberler alıyoruz, Hükümetin görevi "dindar nesil" yetiştirmek, yurttaşlar arasına kin ve nefret tohumları eken projeler üretmek değil, çoğulcu ve demokratik bir toplumsal düzen tesis etmektir, meydana gelmesi olası saldırıların sorumlusu "Suriye'de Alevi askerler cinayet işliyor" şeklinde konuşan hükümet olacaktır..
Arkadaşlar CHP Adıyaman yöneticileri Emniyet ve Vali ile görüştü, polise göre 20 civarında evin kapısına yazı yazılmış, ne yazdığı belli değilmiş, olay araştırılıyormuş, fotoğraflar ulaşırsa paylaşacağız.."
Konuyla ilgili olarak Muhalifgazete.com'a konuşan Aygün Şunları söyledi: Adıyaman'da çoğunlukla alevilerin kaldığı bir mahallede 200 kadar alevi evin kapısı ne yazıldığı belli olmayan işaretlerle işaretlenmiştir
Bunun üzerineCHP yöneticileri Emniyet ve Vali ile görüşerek durumu izah etmiştir.
Hemen ardından bu durum üzerine Vali ve Emniyet bir güvenlik toplantısı kurmuştur. Olayın takipçisiyiz...
VALİ SODAN: ARAŞTIRIYORUZ
Adıyaman Valisi Ramazan Sodan, kentte yaşanan olaya ilişkin çok yönlü soruşturma yürütüldüğünü açıkladı. Gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Vali Ramazan Sodan, Adıyaman'ın Türkiye'nin en huzurlu kentlerinden birisi olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
"Karapınar Mahallesi, Alevi vatandaşlarımızın yoğun olarak oturduğu semtimizdir. Bu mahallede 25- 30 evde karalama şeklinde işaret bırakılmış. Bugüne kadar bu semtte de huzur ve asayiş sorunu yaşanmadı. Bu işaretler çocuklar tarafından da yapılmış olabilir. Hangi maksat ve amaçla yapıldığını bilinmemekle beraber, konuyla ilgili gerekli çalışmalarımızı başlattık. Güvenlik güçlerimiz gerekli incelemeleri sürdürüyor. Gerekli önlemlerimizi aldık, vatandaşlarımızın tedirgin olmasına gerek yok."
Gelişmelerin ardından, Karapınar Mahallesi'nde güvenlik önlemlerini artıran polis olayla ilgili incelemesini sürdürüyor.
Seçim bölgesinde yaşanan olayla ilgili yazılı bir açıklama yapan Ak Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner de Alevi vatandaşların kapılarına işaret konulmasının iyi niyetle bağdaşmayacağını belirterek kınadı.
MUHTAR: TEDİRGİNLİK YAŞIYORUZ
Gelişmelerin ardından bazı mahalle sakinleri kapılarındaki işaretleri üzerini boyayarak veya silerek temizledi. Bazı işaretlerin halen kapılarda durduğu mahallenin muhtarı Mahmut Gürsu, 2 gündür büyük tedirginlik yaşadıklarını söyledi. Kendisinin de Alevi olduğunu söyleyen muhtar Gürsu, işaret konulan kapıların tamamının Alevi vatandaşların yaşadığı evler olduğuna dikkat çekerek şöyle dedi:
"Sünni mahalle sakinlerinin kapısında herhangi bir işaret yok. Bu durum Sünni ve Alevi tüm mahalle sakinlerini herkesi rahatsız etti. Biz bunun çocuklar tarafından yapılmış bir oyun olmasını diliyoruz. Ancak aklımıza Maraş olayları gelince tedirgin oluyoruz. Bu olay provokasyon amaçlı da olabilir. Polise ve savcılığa bildirdik, şu an olay araştırılıyor. İnşallah kötü olaylar olmaz ve huzurumuz bozulmaz."
 ekran-resmi-2012-02-29,-4.47.33-pm.png
AKILLARA MARAŞ KATLİAMI GELDİ
19 Aralık ile 26 Aralık 1978 tarihleri arasında Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve resmiverilere göre 100'ü aşkın insanın öldürüldüğü katliamda, katliam öncesi Alevi ve solcuların yaşadığı evler işaretlenmişti. Adıyaman'da bugün ortaya atılan bu iddia, akıllara Maraş Katliamı'nı getirdi.

Erdoğan, Mahmud Abbas İle Görüştü



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çalışma ziyareti için Türkiye'de bulunan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüştü.
Başbakanlık Resmi Konutu'nda basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık 40 dakika sürdü.


Çiçek'ten BDP'li Tan'a 'Kemalist Diktatörlük' Tepkisi



TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Mecliste yapılan konuşmalarda ''tarihi şahsiyetlere ve milletin hassasiyetlerine karşı saygılı bir dil kullanılması'' uyarısında bulundu.

Çiçek, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın Meclis Genel Kurulunda, sarf ettiği ''Kemalist diktatörlük'' ifadesinden sonra yaşanan olaylar üzerine yazılı bir açıklama yaptı.

Çiçek'in konuya ilişkin açıklaması şöyle:

''Bugün TBMM Genel Kurulu'nda üzücü bir tartışma yaşanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsü hiç şüphesiz milletin kürsüsüdür. Millet adına görev yapan milletvekilleri hem düşüncelerini hem de eleştirilerini bu kürsüden elbette hiçbir müdahaleye gerek kalmadan dile getireceklerdir ve getirmektedirler.

Ancak İçtüzüğün konuşma üslubuna ilişkin 67. maddesine göre, Genel Kurulda temiz bir dil kullanılması, kaba ve yaralayıcı sözlerden kaçınılması, eleştiri sınırlarının ötesine geçerek hakarete varan ifadeler kullanılmaması milletvekilliği sorumluluğunun da gereğidir. İfade özgürlüğümüzü bu sorumluluk duygusu içinde kullanmamız gerekmektedir. Bölgemizde yaşanan olaylara bakınca Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin ne kadar büyük bir kazanım olduğunu daha iyi anlıyor, bize bu değerleri ve kazanımları armağan eden başta Büyük Atatürk olmak üzere devlet ve siyaset adamlarımızı saygıyla anıyoruz.

Yapacağımız konuşmalarda tarihi şahsiyetlerimize ve milletimizin hassasiyetlerine karşı saygılı bir dil kullanmamız gerekmektedir. Halkımızın bizlerden beklentisi de çatışmacı bir üsluptan ziyade yapıcı bir üslup ile meseleleri tartışmaktır.''

Gül: Konsey Fransa'nın İtibarını Kurtardı



Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, inkar yasasının Fransa Anayasa Konseyince iptal edilmesini değerlendirdi. Gül, "Karar Fransa’nın itibarını kurtardı" dedi.

Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbangulu Berdimuhammedov ile Dikmen'de Türkmenistan Parkı’nın açılışına katılan Gül, açılış sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Hazırlanma aşamasında da yasanın Fransa değerlerine ters düştüğünü savunduklarını hatırlatan Gül, “İnsanlara düşünce özgürlüğünü kısıtlayan resmi devlet görüşünün dışındaki görüşü olan bilimadamı, tarihçi kim olursa bunların düşünmesini, yazmasını yasaklayan bir yasa olur. Bu Fransız demokrasisine çok büyük gölge düşürür dedik. Nitekim bunu anayasa ihtisas komisyonu da böyle değerlendirdi” dedi.

Siyasi bahanelerle komisyonun fikrini dinlemeden yasanın çıktığını anlatan Gül, anayasa mahkemesinin kararının Fransa’nın itibarını kurtardığını söyledi. Gül, “Anayasa konseyi; Fransa'da düşünce özgürlüğünün, resmi devlet görüşleri dışındaki görüşlerin savunulabileceğini ve ifade edilebileceğini söyleyerek Fransa'yı kurtardı."

Yeniçeri'den Eurovision Şarkısı Eleştirisi



MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, son yıllarda Eurovisyon'a Türkiye'nin İngilizce şarkılarla katılmasının gelenek haline geldiğini söyledi, "Türkiye ya Türkçe sözlü şarkıyla temsil edilir ya da hiç temsil edilmez" dedi.

MHP'li Yeniçeri, Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Bu yıl Türkiye'yi Can Bonomo'nun İngilizce bir şarkıyla temsil edeceğini anımsattı.

MHP'li Vekil, yarışmanın organizasyonunu yapan komitenin İngilizce'yi Türkçe'nin önüne geçirdiğini savundu.

TÜRKÇE DÜŞMANLIĞI

Yeniçeri, "Bunun adı resmen Türkçe düşmanlığı yapmaktır" dedi.

"Türkiye, İngilizlerden daha iyi İngilizce şarkı söyleyen sanatçıları olduğunu göstermek için mi bu yarışmaya katılmaktadır?" diye soran Yeniçeri, İngilizce şarkı sözleriyle Türkiye'nin Eurovision'a katılmasına gerek olmadığını savundu.

Altan Tan'a Uyarı Cezası



Sağlam, TBMM Genel Kurulunda verilen aranın ardından, Tan'ın, Cumhuriyetin kuruluş dönemine ilişkin sözlerinde hakaret olmadığını açıkladığını anımsattı. Sağlam, ''Ancak, sözleri İçtüzüğün 157. maddesine göre, şahsiyetle uğraşma şeklinde algılandığından, kendisine İçtüzüğün 158. maddesine göre, uyarma cezası veriyorum'' dedi.

Daha sonra Genel Kurulda, ''intibak'' yasa tasarısının görüşmelerine devam edildi.


Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na Hakaret Davası



TBMM'de 21 Şubat'ta yapılan partisinin grup toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'ye hakarette bulunduğu gerekçesiyle, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aleyhinde toplam 100 bin TL'lik manevi tazminat davası açıldı.

Başbakan Erdoğan'ın avukatı Muammer Cemaloğlu'nun açtığı davanın dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun, 21 Şubat'taki grup toplantısında AK Parti ve Başbakan Erdoğan'ın şahsiyet haklarına ağır hakaretlerde bulunduğu, onur ve saygınlığına yönelik ifadeler kullandığı iddia edildi.

Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki konuşmalarından bazı bölümlere yer verilen dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun, Hükümeti ve Başbakan Erdoğan'ı ''hırsızlıkla'' suçladığı kaydedildi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarının, halkın yanlış bilgilendirilmesine ve demagoji yapmaya yönelik olduğu ifade edilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:

''Kişi siyasi de olsa 'çete kurucusu, ruh sağlığı bozuk, tipik bölücü, ahlaksız, akılsız' demek açıkça ona hakarettir. Bu sözlerin eleştiri olmadığı, düşünce açıklaması düzeyinde bulunmadığı açıkça hakaret ve aşağılama, küçük düşürme amacı taşıdığı görülmektedir. Bu dil, siyasi eleştiri sınırını da aşacak bir düzeydedir. Eleştiri yanlışı gündeme getirip, doğruyu önermektir. Doğru ve somut kanıtlara dayanmaktır. Eleştiride, topluma verilen pozitif mesajlar olmalıdır.''

Dava konusu konuşmada kamu yararı bulunmadığı savunulan dilekçede, ''Davalı, müvekkilimizi eleştirirken kamu yararının gereğini göz önüne almamış, bu haksız ve hukuka aykırı ifadelerden başka ifadelerle eleştiri yapması mümkünken, eleştiri sınırlarını aşarak müvekkilimizin kişilik haklarına saldırıda bulunmuştur'' denildi.

Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun, AK Parti tüzel kişiliği ve Başbakan Erdoğan hakkındaki konuşmalarından dolayı ayrı ayrı 50'şer bin liralık olmak üzere, toplam 100 bin lira manevi tazminat ödemesi talep edildi.

Cemil Çiçek Mendilden Tavşan Çıkardı!



Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Türkiye’ye resmi ziyarette bulunan Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedov’a devlet nişanı takdim edildi. Törene TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Adalet Bakan Sadullah Ergin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu katıldı.

SİZE TAVŞAN ÇIKARACAĞIM

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedov’un salona gelmesini bekleyen Çiçek, Davutoğlu ve Çağlayan bir süre sohbet etti. Sohbet sırasında Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan cebinde bulunan mor renkteki mendili çıkarak TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in yakasına taktı. Bakan Çağlayan daha sonra gazetecilerden TBMM Başkanı Çiçek’in görüntülenmesini istedi. Bakan Çağlayan gazetecilere dönerek "Size ne olduğunu anlatacağım" diyerek mendili Çiçek’in yakasından almak istedi. Bu sırada TBMM Başkanı Çiçek, Bakan Çağlayan’dan önce davranak kendi yakasında mendili eline alıp "Size tavşan çıkaracağım" dedi.

DAVUTOĞLU'NU DA GÜLDÜRDÜ

TBMM Başkanı Çiçek’in bu sözleri üzerine salonda gülüşmeler oldu. Dıişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’da Çiçek ve Çağlayan arasında yaşanan diyaloga güldü. Daha sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedov’a salona gelerek tören başladı.

BDP'li Vekil, 'Kemalist Diktatörlük' Dedi, Meclis Karıştı (Galeri)



TBMM Genel Kurulunda, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın sözleri gerginliğe neden oldu. Altan Tan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde grubu adına yaptığı konuşmada, tasarıda yer alan düzenlemelerin intibak olmadığını, kısmi bir iyileştirmeden öteye geçemediğini savundu.

Hocalı ve Saraybosna’daki katliamların aynı vicdanla kınanması gerektiğini belirten Tan, şu ifadeleri kullandı:

”Hiçbir şekilde ırkçılığın bataklığına saplanmamız lazım. İskilipli Atıf Hoca ile ilgili bir iki cümle söylemek istiyorum. Dün çok şanssız bir konuşma oldu burada. Bir arkadaşımız rahmetli İskilipli Atıf Hoca’yı İngiliz ajanlığıyla ve vatan hainliğiyle suçlamaya kalktı. Bunu esefle kınıyorum. İskilipli Atıf Hoca, mazlum ve mağdur bir Müslümandır. Kemalist diktatörlüğün katlettiği on binlerce insandan sadece biridir. Onun da anısı önünde rahmet eğiliyorum, Allah’tan rahmet diliyorum. Kemalist diktatörlüğün bir huyu var; öldürüyor, asıyor, işkence kuruyor ve ondan sonra da ’İngiliz ajanı’ diyor. İngilizler, bir kurşun atmadan İstanbul’dan çıktılar ve Ankara hükümetine İstanbul’u teslim ettiler. İngilizler ile ne yaptınız, siz bunları anlatın. Şeyh Said için yapılanları söylüyordunuz. Bu memlekette mağdur ve mazlumlara hiçbir şekilde hakarete izin vermeyeceğiz. Ne Şeyh Said ne de İskilipli Atıf Hoca hakkında. Gönüllüyseniz bir komisyon kuralım, İstiklal Mahkemesi zabıtlarına bakalım.”

”İşbirlikçiler...”

Bu sözler üzerine ayağa kalkan çok sayıda CHP milletvekili, Tan’a tepki gösterdi. CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, ”Nasıl konuşuyorsun? Sen o insanların sayesinde buradasın. Kurtuluş Savaşı’na dil uzatıyorsun” diye bağırdı.

Aslanoğlu, kendisine ”eski çamlar, bardak oldu” diyen Tan’ın üzerine yürüdü. Aslanoğlu ile Altan Tan’ın arasına CHP ve AK Parti milletvekilleri girdi.

Bu arada, bazı CHP milletvekilleri, AK Parti milletvekilleriyle de tartıştı.

Tan’ı kınadığını belirten MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da ”Bakın, görüyor musunuz? AKP ile BDP’in işbirlikçilerini burada görün” diye bağırdı.

Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam birleşime ara verdi.



CHP'li Başkan Yardımcısının Oğluna Piyango Çıktı



Taşeron firmalarda yıllardır çalışıp, Sarıyer Belediyesi'nin kadrosuna girmeyi bekleyen çok sayıda kişi varken, Sarıyer Belediye Başkan Yardımcısı Gülperi Özdemir'in, oğlunu sözleşmeli olarak işe alması belediyeyi karıştırdı.

Sarıyer Belediyesi'nde 5 kişi sözleşmeli kadroya alındı. Bunun için çok sayıda kişi müracaat etti. Özellikle taşeron firmalarda yıllardır çalışanlar, sözleşmeli kadroya girebilmek için yoğun çaba harcadı. Ancak personelden sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Gülperi Özdemir belediyede çevre mühendisine ihtiyaç olmamasına rağmen kendi oğlunu işe aldı. Sarıyer Manşet'in haber merkezini arayan belediye çalışanları Özdemir'in bu tavrına tepki gösterdi.

HERKESİN HAKKINI YEDİ

Gülperi Özdemir'in oğluna yaptığı bu ayrıcalığa tepki gösteren belediye çalışanları Sarıyer Manşet'e "Çevre mühendisi olarak alındı. Ancak Belediyede şu anda çevre mühendisine ihtiyaç duyulmuyor. Hatta çevre mühendisi fazla olduğu için bazıları belediyenin alakasız yerlerinde görev alıyorlar. Yıllarca burada emek vermiş insanlar var. Birileri sözleşeli olarak alınacaksa bu emek verenlerin hakkıdır. Sırf personel müdürlüğü kendisine bağlı diye Gülperi Özdemir'in kendi oğlunu işe alması etik değil. Diğer insanların emeğini hiçe saydı herkesin hakkını yedi. Şükrü Başkan bunu görmüyor mu? Burası halkın belediyesi mi yoksa kendi ailelerini geçindirme yeri midir? Belediye başkanı, başkan yardımcıları akrabalarını belediyeye dolduruyor. Bu ne kadar doğrudur? Bu mu sosyal demokratlık?" diye konuştular.

Davutoğlu Casim El Tani ve Ali Salihi ile Görüştü



Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, El Tani ile yapılan görüşmede, Tunus'ta gerçekleşen Suriye'nin Dostları Grubu toplantısının sonuçları değerlendirildi.

Salihi ile gerçekleşen telefon görüşmesinde de İran-Türkiye ikili ilişkileri ile İran'ın nükleer dosyası ele alındı. Davutoğlu, İran ile P5 1 arasındaki müzakerelerin bir an önce yapılmasını arzuladıklarını söyledi.

Estonya'nın Ankara Büyükelçisi Orav veda ziyaretinde bulundu


Davutoğlu, Dışişleri Konutu'nda, kendisine veda ziyaretine gelen Estonya'nın Ankara Büyükelçisi Aivo Orav'ı da kabul etti.

Görüşmede Türkiye-Estonya arasındaki ikili ilişkilerin başarısı vurgulandı.

BDP'ye Büyük Şok



Tutuklu vekiller sorununa henüz çözüm bulunamamışken siyaseti dalgalandıracak yeni bir gelişme yaşandı. Yargıtay, BDP’nin tutuklu milletvekillerinden Kemal Aktaş hakkındaki hükmü onayladı. Aktaş’ın vekilliği düşecek.

Siyasette yeni bir “atanmış-seçilmiş” tartışması başlatması beklenen karar netleşti. Kemal Aktaş, 2006 yılı Nevruz’unda yaptığı bir konuşmadan dolayı Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Cezaevinde milletvekili seçilen Kemal Aktaş’la ilgili karar kısa bir süre önce Yargıtay tarafından onaylandı ve Aktaş’ın seçilme yeterliliği ortadan kalktı. Yargıtay’ın onama kararı Diyarbakır’daki yerel mahkeme tarafından TBMM’ye de gönderildi.

Demokrasi tarihinde ilk

Radikal'in haberine göre, yaşanan gelişme, Türkiye demokrasi tarihinde bir ‘ilk’ olacak. Yargının bu kararına karşı, seçilmişleri çatısı altında toplayan TBMM’nin elinde fazla bir seçenek bulunmuyor. Meclis hukukçuları, Aktaş’ın Anayasa’nın 76’ncı maddesine göre milletvekili seçilme yeterliliğini kaybettiğini ve Yargıtay onayının ardından milletvekilliğinin düşeceğini söylüyor. Nitekim, Anayasa’nın 76. maddesinde şu ifadeler yer alıyor: “...Taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar (...) terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.”

Meclis’e sadece bildirilecek

Milletvekilliğinin nasıl düşürüleceği konusu Anayasa’nın 84’ün maddesinde yazılı. Milletvekilliğinin düşmesi için Meclis Genel kurulunda Yargıtay kararının okunması gerekiyor. Madde şöyle: “Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel Kurul’a bildirilmesiyle gerçekleşir.”

MHP Emeklilik Teklifi Verdi



Teklif, emekli olma yaşını doldurduğu halde emekli olamayanlara borçlanarak eksik sürelerini tamamlama imkanı getiriyor.

Dedeoğlu kanun teklifinin gerekçesinde, ''Kapanan iş yerleri nedenşyle işini kaybedenlere, gençlerin bile iş bulmakta zorlandığı ortamda belli yaştan sonra iş bulmanın zorluklarına" vurgu yaptı.

MHP Milletvekilinin, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda değişiklik yapılmasını öngören ve Meclis Başkanlığına kanun teklifinin gerekçesinde şunlar kaydedildi:

''Kapanan iş yerleri nedeniyle işini kaybeden sigortalılar emeklilik yolunda önemli darbe almıştır. Bu vatandaşlarımızdan emekli olma yaşını dolduranlar kapanan iş yerleri nedeniyle işsiz kaldıkları için eksik sürelerini tamamlayamamışlardır. Bu sigortalılar gençlerin bile iş bulmakta zorlandığı ve iş bulamadığı ülkemizde işsiz kalmışlardır. Bu nedenle belli bir yaştan sonra iş bulmanın zorlukları göz önünde bulundurularak sigortalının tamamlayamadığı eksik süreleri ödenmesi yoluyla, isteyenlerin emeklilik imkanının sağlanması gerekmektedir.''

Zeybek: TSK İçinde İki Cunta Vardı



28 Şubat sürecinde Refahyol koalisyon hükümetinde Devlet Bakanı olan, Demokrat Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, 28 Şubat sürecine ilişkin VATAN’a çarpıcı açıklamalarda bulundu:

HÜKÜMET BAŞARILIYDI


54. hükümet bence çok başarılı bir hükümettir. Bilhassa ekonomi alanında çok ciddi başarılar gerçekleştirdi o dönemde. Özel bankalarla ilgili kamu maliyesi yeniden düzenlendi. Buna da “havuz sistemi” denildi. İşin esası şuydu; hükümet icraata başladığı zaman bir milli kaynak paketi hazırlığı oldu. Dışarıdan borç almadan, kendi kaynaklarımızı harekete geçirerek, ekonomiyi yönetebiliriz çalışmasını yaptık.

DÜĞMEYE BASILDI

D8 ülkeleri, 8 büyük halkı Müslüman olan devletin birliği meydana getirildi. Dışarıdan borç alınmadı. Bütün bunlar sonucunda uluslararası finans sistemiyle ilişkiler bir anda bağımlılık ilişkisi olmaktan çıktı. Bu bir rahatsızlık meydana getirdi. Bunun yanında özel bankalar, sahipleri bu işten rahatsız oldular. Ve netice itibariyle o hükümetin gitmesi kararı verildi ve düğmeye basıldı.

YUMUŞAK KARIN

Hükümetin yumuşak karnı olarak irtica görüldü. Ve toplumun birtakım duyarlı kesimlerinin harekete geçirilmesi gereken konu bir kampanya şeklinde ortaya atıldı. O dönemin basın yayın kuruluşlarına servis edildi.

DUYUMLAR ALIYORDUM

O süreçte ben Devlet Bakanı ve hükümet sözcüsü olarak istihbarat birimleri dışından da çeşitli duyumlar alıyordum. Aldığımız duyumlar şuydu; ‘Ordu içinde iki cunta hareketlendi’. Bakın bir değil, iki cunta. 28 Şubat’ta gözden kaçan budur. “Bir cunta var” deniliyor, iki cunta hareketlendi. Bunlardan birisi Çevik Bir’in şahsında sembolleşen “müdahaleci” cunta, diğeri ise Org. Doğu Aktulga’nın başını çektiği “darbeci” cunta. Müdahaleci cunta, 54. hükümetin iş başından uzaklaşmasını istiyordu. Yani hükümet işbaşından uzaklaşırsa, problem ve irtica kalmayacak dolayısıyla her şey yolunca girecek. Onların anlayışı oydu ve kampanyaları yürütüyorlardı, brifingler gibi...

DOĞU AKTULGA
Sincan’daki tiyatro, asıl büyük tiyatroyu örttü. Marmaris’e Kenan Evren’in yanına gitmemin sebebi müdahaleci cunta değildir. Onlarla zaten mücadele ediyorduk. “Bu bir oyundur, işin içinde başka şeyler var” diyorduk. Ama ikinci bir konu var, o da şu: Ordu içinde çok evvelki yıllara dayalı bir kümeleşme vardı. Bunun başında da Orgeneral Doğu Aktulga vardı. Çok okuyan, dünyayı takip eden, aydın bir general. Birtakım liderlik vasıfları var. Kendisiyle birlikte birtakım insanların yükselmesinde de etkili bir insan. Ve etrafında onu lider sayan subayların toplandığı bir insan. Bir özelliği var, İslam düşmanı ve ateist olarak tanımlanıyor. Ve Türkiye’nin kurtuluşunu yeni bir darbede, devrimde görüyorlar. Bu kadro Atatürk’ün yaptıklarını yeterli bulmuyor. Ordunun diğer çevrelerinde bunlara karşı bir dikkat var. Fakat bu ateizm, bir özellikleri de bunlar aynı zamanda anti kapitalist ve anti emperyalist ABD ile bir ilişkileri yok. Öyle kendilerine has bir kadro fakat demokrasiye inanmayan bir kadro. Bunlar aslında 28 Şubat’a kadar hiçbir zaman ordu içinde darbe yapacak kadar güçlenemediler. Fakat 28 Şubat’taki propaganda bunlara yaradı. Birçok subay da ya bunlar da haklıymış düşüncesiyle o tarafa yönelme oldu ve bunlar darbe için gün saymaya başladılar. Aralarındaki konuşmalardan ‘Aktulga neden harekete geçmiyor’ denildiğini duyuyorduk. Bu büyük bir tehlikeydi.

ÇİLLER OLUR

Sayın Erbakan gider, Sayın Çiller Başbakan olursa bahaneleri kalmaz, artık irtica propagandasını yürütemezler diye düşündük. Fakat bu aynı zamanda darbeci cunta girişimini kaldırabilir diye düşündük. Ama bir taraftan da darbeciler tehdit oluşturuyorlardı. Demirel’e tüm bildiklerimi anlattım, dinledi. Doğu Aktulga’nın daha sonra Ege Ordu Komutanlığı’na kaydırılması Demirel’in bir tedbiri olabilir diye düşünüyorum.

SULANDIRIYOR

Müdahaleci ve darbeci cunta birbirlerini sevmiyordu. Çevik Bir’i, ‘Bu adam hareketimizi sulandırıyor’ diye eleştirdiklerini biliyorum. Bunlar birbirine rakipti. Netice itibariyle bu müdahale ilk başta iki kuş vurdu. 28 Şubat müdahalesi. Zaten geçmişteki darbelerde bu tür ilginç benzerlikler görebilirsiniz.

EVREN’E GİTTİM

Marmaris’e gittim. Sayın Evren’e bu darbeci cunta konusunda eğer bir etkisi varsa generalleri uyarmasını istedim. Bana “artık kendisini dinlemediklerini” söyledi. Genelkurmay Başkanı ile görüşmemin iyi olacağını söyledi. Genelkurmay Başkanı’ndan randevu istedim. Randevu saatine 15 dakika kala yetişmem mümkün olmayan bir saate bana bildirimde bulundular.. Böylece gidememiş oldum. Acaba görüşmem neden istenmedi, bunu kim engelledi bilmiyorum.

‘ISKARTAYA ÇIKTI’
Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (ÖZGÜR-DER) üyesi bir grup Beyazıt’ta İstanbul Üniversitesi önünde bir eylem yaparak 28 Şubat müdahalesini protesto etti. Grup adına açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı Kenan Alpay, 28 Şubat sürecine ilişkin suç duyurusunda bulunmak için toplandıklarını söyledi. Bu suç duyurusuyla yetkileri göreve çağırdıklarını ifade eden Alpay, ”Suç duyurusuna rağmen savcılar harekete geçmiyor ve 28 Şubat sürecini gerçekleştirenlerden hesap sorulmuyorsa, bu 28 Şubat sürecinin tam olarak bittiği anlamına da gelmeyecektir” dedi. Kenan Alpay, savcıların yapılan suç duyurusuna kayıtsız kalmalarının hem hukuki, hem de ahlaki anlamda kabul edilemez olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: ”15. yıl dönümünde bin yıl süreceği iddia edilen 28 Şubat süreci açıkça ıskartaya çıkmış ve iflas etmiştir. Bu ’Sel gider kum kalır’ sözünün gerçek bir tecellisidir. Onlar yolcuydu, biz hancıyız. Dolayısıyla kimsenin bu topluma tankla, silahla, psikolojik harekatla terbiye verme gibi bir ödevi yoktur. Bu süreçte gazeteler atmış oldukları manşetlerle önemli bir suç ortaklığı yapmıştır. Bunlara da mutlaka hesap sorulmalıdır. Darbeye yardakçılık yapan, yaltaklanan, onlar adına eylemler yapan insanların da hesap vermesi gerekir.”

Merve Kavakçı'ya Hakları İade Edilecek



Refah Partisi’nden (RP) İstanbul milletvekili seçilen Merve Kavakçı, başörtülü olduğu gerekçesiyle Meclis’te yemin ettirilmemişti. 28 Şubat’ın ve RP’nin kapatılma gerekçeleri arasına da giren Merve Kavakçı, daha sonra vatandaşlıktan da çıkarılmıştı. TBMM, 28 Şubat’ın yıldönümünde Kavakçı’ya yapılan ‘haksızlığı’ gidermek için çalışma başlattı. Kavakçı için 3 formül üzerinde çalışılıyor. İlki, Kavakçı’ya da tıpkı tutuklu milletvekilleri gibi maaş ödemek. Tutuklu vekiller ile Kavakçı’nın durumu örtüşmüyor. Vatandaşlıktan çıkarılma işlemi olduğu için maaş düzenlemesinin zor olabileceği düşünülüyor. Buna karşın Kavakçı’ya ‘milletvekili kimlik kartı’ verilmesi, Meclis Albümü’ne alınması ve milletvekili kimliğinin ayrıcalıklarından (VIP salonunu, TBMM misafirhanelerini kullanmak vs) yararlandırılması neredeyse kesinleşti.

Sincan’da 28 Şubat eylemi


28 Şubat’ın 15. yıldönümünde tankların yürütüldüğü Sincan sokaklarında dün ‘Tankın Sesi Değil Halkın Sesi’ yürüyüşü yapıldı.

Darbelerden kurtulmanın, darbelerin sonuçlarını ortadan kaldırmakla olacağını belirten HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Merve Kavakçı’nın haklarının iade edilmesini talep ederek, “28 Şubat sürecinde mağdurlar oldu. Bu insanlara çektirilen bu zulümlerin en azından karşılığı olmalı, dolayısıyla mağdurlara tazminat ödenmesi de sağlanmalıdır” dedi.

Erdoğan'ı İdama Götürmek İstediler



Mehmet Ali Birand'ın hazırlayıp sunduğu Son Darbe 28 Şubat belgeselinin son bölümü dün akşam CNN Türk'te ekrana gelirken, hiç kimsenin bilmediği ayrıntı ise herkesi şaşırttı.

28 Şubat süreci sonrası yeni kurulan AK Parti 2002 seçimlerine girmeye hazırlanırken, Erdoğan hakkında çeşitli kasetlerin bilinçli olarak piyasaya çıktığını söyleyen Arınç, Erdoğan'ın yıllar önce Rize'de yaptığı bir konuşma nedeniyle soruşturma açıldığını ve soruşturmayı yürüten savcı Nuh Mete Yüksel'in Başbakan Erdoğan'ı idamla yargılamak istediğini söyledi.

Bülent Arınç, 28 Şubat Son Darbe belgeselinde o ayrıntıyı şu sözlerle açıkladı: "Rize'de yaptığı 10 yıl önceki konuşma için takibat yapılması istendi, denildi ki 312'den yargılanacak. Biz dedik ki zaman aşımına uğraşmıştır. DGM savcısı bizi çağırdı gittik inanıyoruz ki usulen ifade alınacak ve takipsizlik kararı çıkacak. Saatler geçti Tayyip Bey çıkmıyor. Çünkü soruşturmayı yapan Nuh Mete Yüksel herkes ne yapacağından emin değil. İçerden bir çıktılar suratlar beş karış. Savcı Yüksel TCK'nın 146. maddesine uymak talebiyle idamını istiyor. Bu seçimden üç ay önce olan bir olay. Ya hakim de onun gibi çıksaydı? Allah'tan hakim akıllı çıktı da iş büyümedi."

Olay Haberler

olayhaberler.com

Diğer Haberler

Spor

Copyright © 2012. Fiber Haber - All Rights Reserved. Blogger tarafından desteklenmektedir.
 
Copyright © 2012. Fiber Haber - Tüm Hakları Saklıdır
Powered by Blogger | Sitemap | Ping | Olay Haber | Spor